İkinci Ergenekon davasına 158. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada tutuksuz sanıkların savunmaları alınıyor. Tutuksuz yargılanan eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz savunma ve çapraz sorgusunda, hakkındaki suçlamaları reddetti.
21.02.2012 11:34 İkinci ´Ergenekon´ davasına 158. duruşma ile devam ediliyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan küçük salonda görülen duruşmaya, CHP İzmir Milletvekili olan gazeteci Mustafa Balbay, gazeteci Tuncay Özkan, emekli Orgeneral Hurşit Tolon ve Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu´nun da aralarında bulunduğu 16 tutuklu sanık katıldı. Tutuklu sanıklardan CHP Zonguldak Milletvekili ve Başkent Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ve emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise duruşmaya gelmedi. Duruşmaya, ´Odatv davası´ kapsamında tutuklu olan bu davanın tutuksuz sanığı Yalçın Küçük ile tutuksuz yargılanan eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, emekli Tümgeneral Muhittin Erdal Şenel ve Türk Metal Sendikası eski Genel Başkanı Mustafa Özbek´in de aralarında bulunduğu 9 kişi de katıldı.
Duruşma, tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
KEMAL GÜRÜZ´ÜN SAVUNMASI
İkinci Ergenekon davasında tutuksuz yargılanan eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz, 25 Ekim 2003´te Ankara´da düzenlenen Cumhuriyet´e Saygı yürüyüşünde açılan Ordu Göreve yazılı pankartı, yürüyüş sırasında görmediğini söyledi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada çapraz sorgusu yapılan Kemal Gürüz´e Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Ankara´da 25 Ekim 2003 tarihinde düzenlenen Cumhuriyet´e Saygı yürüyüşünde açılan Ordu göreve yazılı pankartı sordu.
Gürüz, o dönem Ankara Üniversitesi rektörü olan Nusret Aras´ın kendisini arayarak bu yürüyüşe davet ettiğini belirterek, Yürüyüşü düzenleyen Ankara Üniversitesi ve Atatürkçü Düşünce Derneği. Nusret Aras´ın ısrarlı daveti üzerine yürüyüşe katıldım. Arkada pankart açılmış. Benim haberim olmadı. Pankart açanlar yargılanmış. Beraat etmişler. Pankartı açanlar Türk Solu diye bir derginin etrafında toplanan bir grupmuş. Benim aleyhime yazılar yazdılar dedi.
Kemal Gürüz, Batı Çalışma Grubunu gazeteden duyduğunu, Cumhuriyetçi Çalışma Grubu´nu ise duymadığını ifade etti.
Gürüz, tutuklu sanık İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu´nun Rektör olduğum süre içinde 3 yıl YÖK Başkanlığı yaptınız. Görev ilişkimiz dışında bir ilişkimiz oldu mu? sorusuna, Hayır cevabını verdi.
Hakkında rektör adaylarını karalayarak seçilmelerini engellediği iddiasının olduğunu hatırlatan Hilmioğlu, Ben sizi arayarak, rektör adayları hakkında fikrimi söyleyip, birilerini size karaladım mı? sorusunu da Gürüz, Hayır şeklinde cevapladı.
Hilmioğlu, emekli olduktan sonra Gürüz ile 98 kere telefonla görüştükleri iddiasını hatırlatınca Gürüz, bunun kendisine de mantıklı gelmediğini ifade ederek, Fatih benim arkadaşım. Yüzlerce rektör benim arkadaşım. Hala onlarla telefonda konuşuyorum. Konuşmalarımız tamamen YÖK üyeliği seçimleriyle ilgilidir. YÖK benim işim. Farklı görüşlerim var. O insanların seçilmeleri için uğraşmak benim doğal hakkım diye konuştu.
Hilmioğlu, Jandarma Genel Komutanlığında bazı rektörlerin katıldığı yemekli toplantıda, 25 Ekim 2003 tarihindeki söz konusu yürüyüş kararının alındığının iddia edildiğini hatırlatınca Gürüz, Jandarma Genel Komutanlığı´ndaki toplantıdan haberi olmadığını ifade ederek, Israrlı davetleri kıramadığım için yürüyüşe gittim. Gösteri ve yürüyüşlere katılmaktan haz etmem diye konuştu.
Gürüz, Nusret Aras´ın Rektörler Komitesi toplantısında bütün rektörleri bu yürüyüşe davet ettiğini belirterek, Bu yürüyüşle YÖK´ün alakası yoktur. Rektörler Komitesinde, rektörler neyi uygun görüyorlarsa onu söylerler, faaliyetlerini bildirirler dedi.
Başkan Hasan Hüseyin Özese, Nusret Aras´ın davetinin öncesinde ve sonrasında Jandarma Genel Komutanlığındaki toplantıya katılıp katılmadığını, tutuksuz sanık emekli Orgeneral Şener Eruygur ile görüşüp görüşmediğini sordu.
Gürüz de, bu toplantıdan iddianame çıktıktan sonra haberdar olduğunu kaydetti.
Özese´nin Haberal ile aranızda ne tür ilişki var? sorusuna Gürüz, Haberal´ı Başkent Üniversitesi Rektörü olarak tanıdığını ifade ederek, Çok farklı görüşlerimiz vardı. Birçok konuda aykırıyız. Dostluğumuz yoktur. Ancak, Haberal sağlık problemi olduğunda canını dişine takmıştır diye konuştu.
Gürüz, Milli Egemenlik Hareketini duyup duymadığına ilişkin soruya da, Hiçbir bilgim yok. Haberal ile ilişkimiz zaman zaman çatışmaya varacak durumda dedi.
Kemal Gürüz, diyalog grubu, iktidar hareketi ve kırklar meclisini de duymadığını anlattı.
-Balbay: Gürüz ile telefonda görüşmedim-
Tutuklu sanık Mustafa Balbay da, iddianamede Gürüz ile 8 kere telefonda görüştüklerinin yazıldığını ifade ederek, Görüşebilirim. Öyle bir yargım da yok. Ama hiç bir görüşme yapmadım. Cumhuriyet gazetesinin Ankara bürosunun telefonu iddianamede benim üzerime gösterilmiş. Santral görüşmelerini benim üzerime yazmışlar dedi.
Balbay´ın, son 4-5 yıldır görüşüp görüşmediklerine ilişkin sorusuna Gürüz, Balbay´ı bir defa gazetenin santralinden aradığını belirterek, Gazetelerin eğitim muhabirleri beni ararlar. Benim beni arayan muhabirleri cevaben aradığım olmuştur cevabını verdi.
Gürüz, Balbay´ın Telefon dışında başka yerde, toplantılarda görüştüğümüz oldu mu? sorusunu Hayır diye cevapladı.
Duruşmaya öğle arası verildi. ( AA)
ERDAL ŞENEL´İN SAVUNMASI
Davanın öğleden sonraki oturumuna tutuksuz sanık eski Genelkurmay adli müşaviri tutuksuz sanık emekli Tümgeneral Muhittin Erdal Şenel´in savunmasıyla devam edildi. Şenel savunmasında hiçbir yasadışı örgüt veya oluşumla bir ilgisinin bulunmadığını söyledi. Örgüt toplantısı olarak gösterilen toplantıların da sosyal amaçlı yemekler olduğunu savunan Şenel, hakkında delil olarak gösterilen toplantılarda ya da telefon görüşmelerinde şiddet, terör, darbe ve bunları teşvik eder nitelikte bir tek kelimenin dahi geçmediğini söyledi. Şenel, bu nedenlerle bir terör örgütü ile ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
Savunmasının ardından sanık Şenel, Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese´nin soruları üzerine sadece Perşembe grubu toplantıları ile Kent Otel toplantılarına katıldığını söyledi. Kent Otel toplantılarına Yargıtay üyeleri, Ankara Valisi, Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve gazetecilerin katıldığını belirten Şenel, Bu toplantılarda kooperatifçilik, Türkiye´nin zirai durumu ve Kıbrıs sorunu gibi konuların konuşulduğunu, siyasi ağırlıklı konuların konuşulmadığını söyledi. Şenel, Restorantlarda ve herkese açık şekilde yapılan toplantılar, gizli örgüt toplantısı olabilir mi? diye konuştu. Sanık Şenel, Kent Otel toplantılarında dava sanıklarından Hasan Ataman Yıldırım´ı görmediğini söyledi.
Sanık Şenel, Başkan Özese´nin sorusu üzerine Milli Egemenlik Hareketi, Milli İktidar Hareketi, 40´lar meclisi ve 100´ler meclisi gibi gruplardan haberi olmadığını söyledi. Dava sanıklarından Mehmet Haberal´ın grubu olan Diyalog grubundan haberdar olduğunu söyledi.
Sanık Şenel, Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese´nin, İnternet andıcı davasının bazı sanıkları ile ilgili soruları da cevapladı. Genelkurmay Adli Müşavirliği yaptığı dönemde Hıfzı Çubuklu´nun binbaşı rütbesiyle yanına atandığını belirten Şenel, Yanımda yetişti. dedi. Çubuklu´nun Adli Müşavirliği için tavsiyede bulunup bulunmadığı sorulan Şenel, Tabii ki bulundum. Nezaketen bu durumda sorulur. cevabını verdi. Şenel, Hıfzı Çubuklu´yu ´Ben yetiştirdim.´ diye bir beyanınız oldu mu? şeklindeki soruya da Oldu. Ancak Yetiştirmek kelimesinin anlamı, kürsü hakimliği ile Adli Müşavirlik arasındaki farkı anlatıp Adli Müşavirlik kültürüne alıştırmak anlamındadır. Yoksa kendisi çok yetenekli biriydi. dedi.
İnternet Andıcı davasının tutuklu sanığı Hasan Iğsız ile de tanıştığını belirten Şenel, Personel Başkanıyken bana sık sık gelirdi. Herhangi bir konuda karar vermeden önce mutlaka hukukilik durumunu sormak için gelirdi. diye konuştu. Sanık Şenel, Mahkeme Başkanı Özese´nin sorusu üzerine Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde işletilen www.turkatak.com ve www.irtica.org gibi internet sitelerinden haberi olmadığını söyledi. Bu internet siteleri ile ilgili kendisinden Adli Müşavir olması nedeniyle herhangi bir konuda fikir alınıp alınmadığı sorulan Şenel, O zamanlarda hukuk müşavirliğine ya da adli müşavirliğe getirmezlerdi. O zamanlar Psikolojik Harekat Daire Başkanlığı vardı. Olsa olsa oraya sorarlardı. dedi.
İddianamede, sanık Tuncay Özkan´a, Seni Doğan grubundan çağıracaklar. Git. diye yönlendirmede bulunduğu iddiasını kabul etmeyen Şenel, Mustafa Balbay´da yazılı olduğu iddia edilen notlardaki konuşmaların hiçbirini yapmadım. Hiç kimseye alternatif medya oluşturulması konusunda teklifte bulunmadım. ifadesini kullandı.
Evinde bulunan CD içerisinde ´Karanlık Savaş Konsepti´ isimli bir slayt dosyasının bulunduğunu ve bunun bir örgüt delili olarak kabul edildiğini kaydeden Şenel, ´Bunu bilmiyordum. Daha sonra yaptığım araştırmalarda gördüm ki Karanlık Savaş Konsepti, general, amiral ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu ve 800 kişinin katılımıyla gerçekleşen uluslararası bir sempozyumdur. Açılış konuşmasını o dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt yapmıştır. Dosya kitap olarak yayımlanmıştır. 2008 yılından beri de internette yer almaktadır. Dolayısıyla kitap olarak da yayınlanmış bu uluslararası sempozyum örgüt delili olarak gösterilemez´ şeklinde konuştu dedi.
Şenel´in, evinde bulunduğu iddia edilen ve suç delili olarak kabul edilen CD´nin kendisinde bulunmadığını öne sürmesi üzerine sanık Mustafa Dönmez, polisler arama yaparken kendisinin de aramalara katılıp katılmadığını ve kamera ile kayıt yapılıp yapılmadığını sordu. CD´nin bulunduğu yerde arama yapan polislerin yanında kimsenin bulunmadığını savunan Şenel, kamera ile kayıt yapılmış olabileceğini ancak bu kayıtları da şimdiye kadar incelemeyi hiç aklına getirmediğini söyledi. Şenel, CD´nin bir kopyasını vermelerini istedim ama teknik imkanlarının olmadığını söylediler. Bir hakim olmama rağmen bu cevap karşısında sessiz kaldım. Evet bir hata yaptım orada ama o zamanlar böyle bilmiyorduk ki. ifadesini kullandı. ( Cihan)
TUNCER KILINÇ´IN SAVUNMASI
Duruşma, eski MGK Genel Sekreteri tutuksuz sanık emekli Orgeneral Tuncer Kılınç´ın sorgusu ile devam etti. Kılınç savunmasında, Elde somut bir delil olmadan, varlığı kanıtlanmamış bir örgütün, diğer ünitelerinde olduğu düşünülerek bir şahsın şüpheli olarak damgalanması peşinen suçlamadır. ifadesini kullandı.Hakkındaki iddiaların somut herhangi bir delilden yoksun olduğu kadar insaf, vicdan ve adalet duygusundan da yoksun olduğunu öne süren Kılınç, bu iddiaları reddettiğini söyledi. Kılınç, Şüpheli olduğu varsayılan bir kaç şahısla yapmış olduğum telefon görüşmeleri delil kabul edilerek peşinen suçlandım. 2001 -2003 yılları arasında MGK Genel Sekreterliği görevini yürüttüm. Devletin istihbarat sağlayan kuruluşlarının oluşturdukları aylık istihbarat raporlarının koordine edildiği bu makamda, 24 kez bizzat başkanlığını yaptığım koordinasyon toplantılarında bu örgüt isminden ve faaliyetlerinden söz edilmemektedir. dedi.
Sanık Kılınç, ´gizli tanık 17´inin beyanlarında geçen ´Kuva-i Milliye Başkanını ziyaret ettiği ve bu ziyarette bir akaryakıt ihalesiyle ilgili derneklerinin yararlanmasına yardımcı olacağı iddiasına ilişkin Alınan derneğin ne merkezini bilirim, ne başkanını tanırım, ne de böyle bir görüşme söz konusudur. diye konuştu. Gizli tanığın, 1. Ordu´nun gerçekleştireceği bir akaryakıt ihalesinden Kuva-i Milliye Derneği´nin de yararlanacağı konusundan da bahsettiğini hatırlatan sanık Kılınç, Bu ifade bir uydurmadır. Zira orduların ya da herhangi bir birliğin akaryakıt ihalesi söz konusu olamaz. ifadesini kullandı.
Hakkında iddia edilen suçlamalarla hiçbir ilişkisinin olmadığını iddia eden sanık Kılınç, Buna rağmen gözaltında 4 günüm gasp edilmiş ve onurum zedelenmiştir. dedi. Kendisi hakkında savcılığa gönderilen ihbar mektubunda ´Hasan Atilla Uğur, 2003 ve 2004 Sarıkız ile Ayışığı Darbe Planlarında kilit rol oynuyordu. Jandarma Genel Komutanlığı´nda dinlemeden sorumlu komutandır. MGK Genel sekreteri Tuncer Kılıç Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ve Aytaç Yalman arasında ortak irtibatı sağlıyordu.´ şeklinde suçlama yapıldığını hatırlatan Kılınç, Atilla Uğur´u tanımadığını söyledi. Sanık Kılınç, sözlerine şöyle devam etti: Şayet Eruygur ve Yalman ile bir konuda konuşmam gerekirse kendileriyle öğrencilik yıllarımdan bu yana olan meslektaşlığım nedeniyle bir aracı kullanmam bahis konusu olamaz. Onlar için de durum aynıdır. Kılınç, ihbar mektubunda sıralanan darbe planlarının isimlerini de medyadan duymuşluğu dışında hiçbir bilgisi olmadığını öne sürdü.
Dava sanıklarından Mustafa Balbay´a ait olduğu belirtilen günlüğün bazı bölümlerinde kendi adının da geçtiğini belirten Kılınç, Güncel olaylar hakkındaki görüşlerimi almaya yönelik herhangi bir gazeteci ile yapılan bu tür görüşmeler MGK Genel Sekreterliği´nin doğası kapsamındadır. Bu görüşmelerin ne örgütsel yanı vardır ne de bunların örgütsel bağlantı olarak değerlendirilmesi uygundur. ifadesini kullandı. Hepsinden önemlisinin, kişinin kendi vicdanına olan sorumluluğu olduğunu belirten Kılınç, Tuncer Kılıç olarak burada konu edilen ne yasa dışı olarak nitelenebilecek örgütün üyesiyim ne de idarecisiyim. Herhangi bir örgütün ne üyesi ne de sempatizanıyım. iddiasında bulundu. Cumhuriyet Çalışma Grubunun ne olduğunu da bilmediğini belirten Kılınç, Atatürkçü Düşünce Derneği´nin (ADD) böyle bir grubun biriminde olup olmadığını da bilemediğini iddia etti.
Hiç kimsenin ve hiçbir otoritenin de kendisini yasa dışı olabilecek bir konuda faaliyet göstermesi konusunda yönlendiremeyeceğini savunan Kılınç, 43 yıl emir komuta altında görev yaptıktan sonra 2003 yılında emekli oldum. Yasa dışı hiçbir düşünce ve eylemin sahibi değilim. Her zaman ulusal birlik ve bütünlükten, tam bağımsızlık ilkesinden, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, laiklikten ve çağdaşlıktan taviz verilmemesinden yana oldum. diye konuştu.
Sanık Kılınç´ın savunmasına ara vermesini isteyen Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, duruşmayı 23 Şubat´a erteledi. ( Cihan)
(21 Şubat 2012, 11:34)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: