Tam
EskidenYeniye
 

Mahçupyan: MİT krizi yarı darbedir

Yazar Etyen Mahçupyan, ´MİT krizi daha önce darbelerle deviremedikleri AK Parti iktidarına ortak olma girişimidir ve yarı darbedir. Kriz karşısında hükümetin attığı adımlar, sadece kendi siyasi geçmişine değil, Türkiye´nin demokratik geleceğine de sahip çıkması açısından çok önemlidir´ dedi.

Önceki haber title=Sonraki haber

20.02.2012 12:30 MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve 4 kişinin şüpheli sıfatı ile savcılığa davet edilmesi Türkiye için dönüm noktası oldu. Bu çağrı şimdiden yarı darbe olarak kayıtlara geçmeye aday görünüyor. Peki neden Hakan Fidan ve Emre Taner? Hedef neydi? Bu hafta Söyleşi-Yorum´da bu konuyu Etyen Mahçupyan ile konuştuk. Hrant Davası konusunda yazdığı iki eleştiri yazısı ile çokça tartışılan Mahçupyan, MİT krizini, daha önce seçimle, darbe ile yenemedikleri AK Parti´yi bürokrasi üzerinden iktidarı ortaklığına zorlama girişimi olduğunu söyledi. Uludere´nin bunun bir işareti olduğunu da söyleyen Mahçupyan, AK Parti-Cemaat gerilimi konusunda ise Cemaat sessiz kaldıkça şüphe artacaktır. Cemaatin artık siyasi sorumluluğunun farkına varması, bazı sözcüleri üzerinden şeffaflaşması gerekir dedi.

Türkiye MİT krizini konuşmaya devam ediyor. Siz nasıl bakıyorsunuz?

Kriz görünürde hukuki bir olay olarak görünüyor. Ama bence siyasi yönü daha önemli. Çünkü sonuçları siyasi. Hukuk burada bir araç. MİT´in KCK ve diğer yasadışı örgütlerle ilişkisinin olması çok sıra dışı değil. Ama Hakan Fidan ve Emre Taner ikilisinin bir şekilde soruşturmaya konu edilmesi siyasi bir karardır. Bu küçük ya da büyük bir aktörün siyaseten aldığı bir karar ve geniş perspektifte AK Parti karşıtlığının, dar perspektifte de önümüzdeki dönem AK Parti´yi bir tür koalisyona zorlamanın yollarından biri. Bu koalisyon siyasi partiler arasında bir koalisyon olmayabilir. Bürokrasinin bir bölümüyle AK Parti arasında bir koalisyondan söz ediyorum. Böyle bir amaca yönelik yapılmış bir hamle idi. Bir tür yarı darbedir bu girişim.

Kimdi bu kararı alan?

Ben bu savcının çok kritik bir pozisyonda olduğunu düşünüyorum. Çünkü polisin ona getirdiği bilgi ne olursa olsun, savcının aldığı karar siyasi bir sıçramayı ifade ediyor. MİT hakkında soruşturma açılabilir, eğer ikna edici bilgiler varsa açılmalıdır da. MİT´in orta alt kademeleri için bu tür davalar açılabilir. Biz Uludere olayında gördük ki, Hakan Fidan bile, MİT tarafından aldatılabilir durumda. Yani Uludere´de devlet içindeki güçler Fidan´ı yanıltmışlardır. Ancak bu somut olayda MİT içindeki alt kadrodan birilerinin değil Hakan Fidan´a hele hele Emre Taner´e dava açılıyorsa burada büyük bir sıçramadan bahsetmemiz lazım. İşte bu sıçrama siyasi bir karardır.

-BU KARARI ALMAK SİYASİ KAPASİTE İSTER-

Kim alabilir böyle bir kararı?

Savcı, bu kararı verirken tek başına mı davrandı? Ben hiç sanmıyorum. Danışılan insan veya insanlar da tek kademeden oluşmayabilir. Diğer taraftan tersten baktığımda; eğer burada herkesin bahsettiği gibi cemaat meselesi varsa, ben Gülen cemaatinin hiçbir ara noktasının böyle bir kararı cemaat adına alabilecek kapasitede olduğunu düşünmüyorum. En üst makama çıktığımızda da Fethullah Gülen´in böyle bir kararı zaten almayacağını düşünüyorum. Kararı alan savcıya istediğimiz kadar cemaatçi diyelim, etrafındaki polislerin cemaatin parçası olduğunu söyleyelim eninde sonunda bu kararda cemaat dışı faktör de muhtemelen bu işin içindedir. Çünkü bu karar hükümeti bürokratik koalisyona zorlamayı hedefleyen, bir tür Ergenekonvari hamle. Bundan asıl yararlanacak olan da laik, milliyetçi kesimden gelen, önlerinin kapalı olduğunu hisseden ve gören bazı odaklar olacaktır. Bu odakların yargı içinde halen var olduğu tezi bana çok gerçekçi geliyor. Savcının nasıl bir ilişki ağı içinde olduğunu bilmiyoruz, ama savcının belirli bir ilişki ağından bağımsız olarak bu kararı vermesi pek olası gözükmüyor.

Cemaat neden veremez?

Bu kararın maliyeti o kadar yüksek ki, cemaat içinde sorumluluk sahibi kimse buna cesaret edemez. Mesele sadece hükümetle karşı karşıya gelmek değil. AKP´nin zayıfladığı ve bir tür koalisyona zorlandığı bir noktada Gülen cemaatinin de bütün sosyokültürel yatırımları tehlike altına girer. Öte yandan bu tespit, bu kararı alanların cemaatsel bağının olmayacağını anlamına da gelmez. Ama eğer gerçek buysa, bu hamleye onay verenlerin epeyce dar bakışlı ve sığ bir yaklaşım sergilediklerini ima eder.

-BU SİYASİ BİR ADIMDIR-

Hedef nedir bu kararda?

Burada iki hamle var. Bir MİT´in içinde KCK´yı destekleyenlerin olduğu ve MİT´in temiz olmadığını temel alıyor ki bu ´masum´, desteklenmesi gereken bir hamle. İkincisi ise ilkinden hareketle Fidan-Taner´in siyaseten suçlanması. İkisini birbirinden ayırmak gerekiyor. Çünkü ikinci hamle AK Parti´nin Kürt sorununda izlediği stratejiyi hedef alıyor. Aslında hedef AK Parti. AK Parti bugün onu siyaseten yenemeyenlerin, sandıkta yenemeyenlerin, darbe girişimleri ile indiremeyenlerin açık hedefi. Son araştırmalarda yüzde 54 desteği var. Bundan sonraki süreçte AK Parti´nin oyları muhalefetin yapacağı iyi muhalefetle düşmeyecek. AK Parti´nin bundan sonraki oylarını AK Parti´nin iyi ya da kötü kararları belirleyecek. Yani AK Parti´nin rakibi AK Parti´nin siyasi kararları olacak. Nitekim Kürt meselesinde daha farklı davranabilseydi, bu oran daha yukarıya çıkabilirdi. Çünkü bir başka araştırmada halkın yüzde 64´ü PKK ile görüşmeyi tasvip ediyor. Bu gerçeği görenler AK Parti´yi iktidardan uzaklaştırmanın ya da iktidarına ortak olmanın yolunun AK Parti´nin Kürt meselesini çözememesinden geçtiğini gördüler. Fidan olayının hedefi de Kürt meselesini daha da çözümsüz hale getirmek, AK Parti´yi de bu çözümsüz yola sokmak...

-HÜKÜMET GELECEĞE SAHİP ÇIKTI-

Fidan, Taner bu yüzden mi hedef?

Evet. Sonuçta onlar bu meselenin müzakere ile çözülmesi yollarını arayan hükümetin görevlendirdiği insanlar. Bunlar sembol isimler. Eğer hükümet bu darbe girişimine sessiz kalsaydı Türkiye´de pek çok şey tersine dönebilirdi.

Hükümet doğru adımlar mı attı?

AK Parti, Fidan´a sahip çıkmakla ve diğer görevden almalarla geriye dönük değil, ileriye dönük büyük bir adım atmıştır. Kürt siyaseti ile konuşmayı mümkün kılacak ve çözüm iradesini sahiplenen bir hamle yapıyor şu anda. Önemli olan bu. AK Parti Türkiye´ye ve dünyaya Ben görüşme kanalını açık bırakıyorum, ben bunu kullanacağım ve bunun aktörlerine de sahip çıkıyorum demiş oldu. Hükümetin bu kararından sonra önemli nokta BDP´nin buna ne kadar sahip çıkacağı.

BDP sahip çıkabilir mi sizce?

BDP, şu anda kendini zorda hissediyor. PKK baskısı altında. PKK ise çözümsüzlük üzerinden kendi çözümünü dayatmak istiyor. Bu yüzden hükümet ne kadar çözümsüzlük üretirse o kadar memnun olur. Ama şu anda AK Parti çözümü zorlayan bir pozisyonda. Adalet Bakanı Sadullah Ergin´in gerekirse yine görüşürüz açıklamasında bunu gördük. Eğer BDP, hükümetten gelen bu tür açıklamalara bile sahip çıkamazsa o zaman tek aktörlü çözüm arayışına Türkiye devam edecektir. Bu durumda bu muhalefet, bu BDP, bu Kürt siyasi hareketi karşısında AK Parti´ye de söyleyecek lafımız olmuyor. Esas olay bu. AK Parti´ye destek vermek zorundayız. Silahsız, barışçı çözüm arıyoruz. Ama aynı AK Parti´nin KCK´da sınırı aştığını söylüyoruz. AK Parti´ye karşı ´onu değil şunu yap´ diyecek başka muhatap bir aktör de yok. Bu da hem AK Parti´ye büyük bir yük getiriyor, hem de toplumsal olarak bizim ne kadar zayıf olduğumuzu gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında BDP´nin önüne bir kez daha siyaset fırsatı geldi. Kullanmak BDP´nin elinde.

-´Katil Devlet´ sloganı hataydı-

Hrant üzerine yazdığınız iki yazı çok tartışıldı. Neden?

Dink olayında esas hata şu: AK Parti´nin devlet olduğu sanıldı. Ki Uludere böyle olmadığını gösterdi. Hâlâ içerinde direnç var. Bir taraftan da devlet karşısında zayıf olan ama kendisini devletin sahibi gibi göstermeye çalışan kırılgan bir AK Parti var. Dink Davası´nda bu gerçek görülmedi.

Nasıl yani?

Bu davada iki yol izlenebilirdi. İlkinde katil devlet demekle baştan AK Parti´ye mesafe alan bir tavır sergilemiş oluyorsunuz. O zaman AK Parti´nin Hırant davasına mesafe almasına neden olursunuz. Eğer katil devlet yerine Hrant´ın öldürülmesinin asıl gerekçesi AK Parti´yi bitirmek deseydiniz; davada AK Parti´yi yanınıza çekerdiniz. Burada gene AK Parti doğru davranmayabilirdi. Ama o zaman eleştirmek daha doğru olurdu ve o zaman bunun İslami kesimde de karşılığı olurdu. Ama öyle olmadı. Geniş bir çevre olarak ele alındığında Hrant´ın arkadaşları ilkini tercih ettiler. Bunun arkasında da eski sol refleks var. Tabii benim gibi birçok insan da bu hatanın bir parçası... Seyirci kaldığımız için...

-Ergenekon ile PKK arasında ´doğal işbirliği´ var-

BDP´ye gelmeden önce AK Parti neden müzakerelerden güvenlikçi bir stratejiye geçti?

Bu tercihin iki nedeni var. Birincisi AK Parti´nin sorunun PKK´yla görüşme yoluyla çözülemeyeceğine ikna olması veya buna ikna edilmesi. İkinci ve daha önemlisi ise AK Parti´nin bu kanaate gelmesine neden olan Kürt siyaseti. Çünkü çözümü asıl isteyenler, bunu hak edenler, bunun bedelini ödeyenler Kürtler... PKK ise, masada çıkacak hiçbir çözüme razı olmayacağına dair bir intibayı aslında bütün Türkiye´ye verdi. Müzakere demek muhtemel karşılıklı tavizlerle ortak bir çözümde buluşmaya hazır olmak demektir.

PKK neden bundan kaçtı?

Muhtemelen vereceği tavizlerin kendisini zayıflatacağını düşündü. Ki öyle olması da kaçınılmaz. Kürt kesiminde siyasetin demokratikleşmesi sonucunda kendi ağırlığının azalacağını düşünmüş olabilir. Bunun anlamı şu: Hükümet ne yaparsa yapsın çözemeyeceği bir Kürt meselesi ile karşı karşıya demektir. O zaman şu soruyu sorabiliriz: Hükümetin ne yaparsa yapsın çözemeyeceği bir Kürt meselesi kimin menfaatine?

Kimin?

Genellersek Ergenekon´un menfaatine. Burada doğal olarak Ergenekon´la PKK arasında bir işbirliği, yön birliği ortaya çıkıyor demektir. Bu tablo AK Parti´nin tasvip etmesek de, neden güvenlikçi bir politikaya yöneldiğini gösteriyor. Bu açıdan hükümetin Hakan Fidan´a sahip çıkmasının siyasete sahip çıkmak olduğunu Kürt siyasi hareketinin de görmesi gerekiyor. Bundan sonra Kürt tarafının üzerinde daha büyük bir sorumluluk var. KCK operasyonlarına karşı çıkanların, hükümetin müzakere ve görüşmelere sahip çıkma tavrına sahip çıkmaları gerekiyor.

-Uludere hükümete karşı yapılan bir operasyondu-

Uludere´de MİT´in ve AK Parti´nin aldatıldığını söylediniz.

Uludere olayı göstere göstere gelen kasıtlı bir olay. O yolun daha bir gün önce kullanılmış olması, PKK´nın ise o güzergahı kullanmaması, arazinin düzlüğü, kaçağa gidenlerin korucu köyü olması, karakolun bunları izlemesi, giderken gelirken ve malları yüklerken Heronlar tarafından görülmeleri, yollarının kesilmesi, işaret fişeği atılması vs. Burada kesinlikle kasıt var. Yani asker ve MİT içindeki birileri hem Hakan Fidan´ı hem de hükümeti yanılttı. AK Parti´nin Kürt sorununu halledemeyeceği, AK Parti´nin ancak bürokrasiyle işbirliği yaparsa ayakta kalabileceğini söyleyen bir mesaj bu.

Hükümet neden sahip çıktı bu kadar?

Hükümet böyle bir darbe yiyeceğini hayal edemedi. AK Parti´nin şöyle kötü bir alışkanlığı var; ´Cumhuriyeti´ hala tanımıyorlar. Bu devletin nasıl direnebileceğini hayal edemiyorlar. Sünni Müslüman kesimde çok yaygın olan bir anlayışla, belirli iyi insanları kurumların başına getirerek o kurumlara hakim olduklarını sanıyorlar. Ama öyle değil. Bu olayda bir kere daha bu mesaj verildi AK Partiye.

Devlet içinde bürokratik yapı hala güçlü yani?

Evet. O grup daha önce darbeyi denedi, Kılıçdaroğlu operasyonu ile seçimde yenmeyi denedi. Baktılar olmuyor, AK Parti oyunu artırıyor, bu kez AK Partiyi Kürt meselesi üzerinden vurmaya, geriletmeye çalışıyorlar. Uludere budur. Şimdiki hedefleri de bürokrasi üzerinden iktidara ortak olmaya çalışmak. MİT krizi de budur. Eğer AK Parti Uludere´de daha cesur olsaydı muhtemelen MİT krizi olmazdı... Ama hükümetin Uludere´deki zayıflığı, diz çökertilebileceği intibaını uyandırdı ve bu fırsat kullanıldı.

-Cemaat siyasi sorumluluğunun farkına varmalı-

MİT krizi ile AK Parti-Cemaat çatışması gündeme geldi. Siz nasıl bakıyorsunuz?

Bu gerilimin kaynağı aslında Osmanlı´ya kadar gider. Osmanlı´da siyaset yapmanın yolu dinsel kanallar. İki büyük gelenek görüyoruz: Birisi tarikatların getirdiği bir kariyer. Milli Görüş biraz bunun devamı gibi. Diğeri de tekke ve zaviyelerin getirdiği bir gelenek ki Gülen cemaati de bunun devamı gibi. Aradaki fark tekke ve zaviyelerin çok daha kentli, elit bir kesimden olması. Kültürü, ahlakı ön plana çıkaran, Batı´yla daha uyumlu, yatay bir işbirliğini temel alan bir tür kurumsallaşma. Bugün Türkiye´de hem böyle sosyokültürel bir yapı var, hem de AK Parti gibi Milli Görüş´ten gelen, tarikatların yerelden merkeze uzanan çizgisini andıran bir başka gelenek var.

Ortaklıkları yok mu?

İkisi de aynı dertten muzdarip, ikisi de aynı Türkiye´yi istiyorlar. Hedefler, amaçlar aynı ama kültürel yapıya girdiğiniz zaman birbirlerine pek benzemeyen insan gruplarından bahsediyor olabiliriz. Bugünkü siyasi zemine geldiğimizde ise burada kendiliğinden bir işbirliğinin olduğunun altını çizmek lazım. AK Parti iktidarı ile birlikte vesayet kurumları olan asker, yargı, polis ve MİT´te önemli değişimler oldu. Askeri vesayet geriledi. Yargıda reform yapıldı. Polis ve MİT içindeki mafyöz yapılar temizlendi. Buralara yeni insanlar geldi. Buraya gelen insanlar beli bir kültürel koda sahip oldular. Gülen cemaatine üye olan kişiler de doğal olarak girdiler.

Cemaat bugün siyasi bir aktör müdür?

Gülen cemaatinin siyasi sorumluluğunun farkına vararak bunu taşıyacak insanları üretmesi ve şeffaf biçimde topluma sunması gerekiyor. Aksi halde son krizde olduğu gibi olağan şüpheli hale gelir. Bu cemaatin kullanılma olasılığını da arttırıyor. Böyle bir teşebbüs karşısında da olayı kontrol etmeleri son derece zor olduğu gibi, bunun nereye varacağını denetleyemezler ve maliyetini de ödemek zorunda kalırlar.

Şeffaflaşma meselesinde kimler aktör olabilir?

Bunun yanıtı bize düşmez. Sonuç olarak bu cemaatin içinde hem Fethullah Gülen´in onayını almış, hem de aşağıdan kabul gören, gerçekten temsil yeteneğinin olduğu düşünülen birtakım sözcülerin, muhtemelen değişik alanlarda farklı sözcülerin olması gereği açık...

-POLİS-YARGI KAPALI SİSTEMİ RAHATSIZ EDİCİ-

Cemaatin siyasi sorumluluğu ne demek?

Şu anda cemaat her ne kadar kendisini siyasetten uzak tutup, hizmetle meşgul olmaya çalışırsa çalışsın, ister istemez kendi içindeki insanların veya cemaat üzerinden davranan cemaat dışı insanların eylemleri yüzünden cemaate siyasi misyon, siyasi hedefler tercihler yükleniyor. Siz ne kadar sessiz kalsanız da bu üzerinize yapışıyor. Bunların bazıları hoşunuza gider, bazıları gitmeyebilir. Ama kullanıma açık duruma geliyorsunuz. İşte bunu önlemenin yolu içlerinden bazı sözcüler seçerek onları kamusallaştırmalarıdır. Bu aynı zamanda cemaati şeffaflaştıracaktır da. Bu kişi Fethullah Gülen değil tabi ki. Mesela Hakan Fidan olayına nasıl baktıklarını birileri açıklamalıdır çünkü toplum bunu duymak istiyor. MİT´in içindeki pislikler temizlensin önermesine kimse karşı çıkamaz, ama ikinci hamleye yani Fidan ve Taner´in şüpheli diye sorgulanmalarına ne diyorlar bilmiyoruz. Ne var ki sessizlik onları zan altında bırakıyor, çünkü siz konuşmadığınız sürece başkaları sizin üzerinizden spekülasyon yaparak o boşluğu dolduruyor.

Yargı içinde bir otonomlaşma görüyor musunuz?

Somut olayda Adli kolluk sisteminin olmaması, terör yasasının bu şekliyle var olması ve özel yetkili mahkemeler birlikte kendine has bir dünya oluşturuyor. Polisin ürettiği delillerle dosya savcının önüne gidiyor ve bunun üzerinden soruşturma ve tutuklama yapılabiliyor. Şu andaki sıkıntı polis ile yargı arasında organik kapalı devre bir sistem kurulmuş olması. Burada siyasi kullanıma açık ve kötü niyetli kullanıma imkan veren bir zemin var. Bu devamı mümkün olmayan bir durum ve de sonuçta AK Parti´nin taşıyamayacağı kadar ağır bir yük. KCK operasyonları söz konusu yükü ortaya koydu, çünkü hukuki gibi gözüken ama kolayca siyasi olabilen tasarruflara neden oldu. ( Murat Aksoy / Yenişafak)

(20 Şubat 2012, 12:30)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

MİT BAŞKAN VE GÖREVLİLERİNİN İFADEYE ÇAĞRILMASI KRİZİYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ

MİT darbesi kovuşturulur mu?

Osman Can: Soruşturma hukuksuz, MİT yasası görmezden gelindi

Başsavcılık: İstihbaratçılar suç işledi

Cemaat-MİT çatışması mı yaşanıyor?

Hükümet sivil darbeyi engelledi

KCK savcısı görevden alındı

MİT kanunu Perşembe çıkıyor

MİT´çilere yakalama kararı

MİT müsteşarı Fidan hedefte

Odatv-Aydınlık-İsrail´in hedefi: Fidan

´Mesaja mesaj´ ses kaydı

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=4267    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
66.013.543