İkinci Ergenekon davasına 155. duruşma ile devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt´ün eşi tutuksuz sanık Ferda Paksüt hakkındaki iddiaları reddetti ve suçsuz olduğunu iddia etti.
06.02.2012 12:42 İkinci ´Ergenekon´ davasına 155. duruşma ile devam ediliyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan küçük salonda görülen duruşmaya, 1. Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon ile CHP İzmir Milletvekili olan gazeteci Mustafa Balbay ve gazeteci Tuncay Özkan´ın da aralarında bulunduğu 13 tutuklu sanık ile ´Odatv davası´ kapsamında tutuklu olan bu davanın tutuksuz sanığı Yalçın Küçük katıldı. Tutuklu sanıklardan CHP Zonguldak Milletvekili ve Başkent Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, diğer sanıklar Oğuz Bulut ve Mustafa Dönmez´in gelmediği duruşmada, tutuksuz sanıklar Ferda Paksüt, Mehmet Ali Çelebi, Hüseyin Nazlıkul, Mesut Özcan, Mahir Akkar, Hakan Şanlı, Doğukan Yorulmaz, Adnan Bulut ve Tunç Akkoç da hazır bulundu.
FERDA PAKSÜT´ÜN SAVUNMASI
Duruşmada savunma yapan Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt´ün eşi tutuksuz sanık Ferda Paksüt, söz konusu yargılamanın doğru bir sonuca ulaşmasını talep ederek, ´Hakkımdaki bilerek ve isteyerek varlığı henüz belli olmayan ´Ergenekon terör örgütüne´ yardım ettiğim suçlamasını kabul etmiyorum´ dedi. Eşinin Irak´ta Büyükelçi olarak görev yaptığı sırada terör olayına maruz kaldığını anlatan Ferda Paksüt, ´O gün terörün ne kadar insanlık dışı bir şey olduğunu anladım. En iyi yabancı işgali, en kötü kendi yönetiminden daha kötüdür. En iyi askeri yönetim, en kötü sivil yönetimden daha kötüdür. En iyisi demokrasidir´ ifadelerini kullandı. ´Terörün ne olduğunu bilen biri olarak, terörün her türlüsüne karşıyım´ diyen Ferda Paksüt, iddianamede kendisi hakkında yar alan örgüte yardım etmek suçlamasının çelişkili ve asılsız olduğunu öne sürdü.
Paksüt, iddianamede yer alan tek delilin yaptığı telefon görüşmelerinin olduğunu ancak bu görüşmelerinin de çelişkili ve aslına uymayan şekilde yorumlanarak suçlandığını iddia etti. Paksüt, sanıklardan Turhan Çömez haricinde hiçbiri ile telefon görüşmesi olmadığını belirterek, herhangi bir organizasyonda da sanıklardan bir tanesi ile bile bir araya gelmediğini ifade ederek, şöyle devam etti: ´Bağdat´da yaşadığımız terör saldırı sonrası Türkiye´den gelen sağlık ekibinin yanında Turhan Çömez de vardı. Kendisi ile tanışmamız da bu sebepledir. Hurşit Tolon Paşa´yı da eşimin diplomat olması nedeniyle kamusal alanlarda düzenlenen törenler ve resepsiyonlardan tanırım. İddianamede, Hurşit Tolon Paşa ile haberleşmem konusunda Turhan Çömez´i aracı olarak kullandığım iddia ediliyor. Yaptığımız telefon konuşmalarında kendisine şifreli olarak AK Parti´nin kapatılması davası ile ilgili gizli bilgiler verdiğim ve bu eylemin de örgütsel faaliyet olduğu iddia edilmektedir. Ben Hurşit Tolon Paşa ile aracı olmadan konuşamayacak kadar aciz bir insan değilim. Turhan Çömez´in tavassutuna mı ihtiyacım var?´
-Paksüt, ´AK Parti dahil birçok partiden teklif aldım´-
AK Parti´nin kapatılması için örgütsel faaliyet içinde olduğunun iddia edildiğini söyleyen Paksüt, ´Ben bir partinin kapatılmasının demokratik yollardan gerçekleşmesinden yanayım. Hakkımda bu konu ile ilgili iddiayı kabul etmiyorum. Kaldı ki ben istesem siyaset de yapabilirdim. Hatta AK Parti dahil birçok partiden bana teklif geldi ancak kabul etmedim´ dedi.
´Hurşit Tolon eğer gerçekten örgütün yöneticisi ise benim bunu nereden bildiğim iddianamede belirtilmeliydi´ diyen Paksüt, ´Her suçun bir saiki vardır. Eğer bu davada da bir saik iddia ediliyorsa ortaya konulması gerekir´ ifadelerini kullandı.
Paksüt, kaos yaratmak için gazeteci Ersin Bal´a gerçek dışı ve yönlendirici haberler yaptırdığı iddialarını da kabul etmeyerek, yaptığı görüşmelere ilişkin bir tane bile haberin yapılmadığını ve bu konu ile ilgili Ersin Bal hakkında bir soruşturma yürütüldüğünü ancak savcılığın suç unsuru bulamadığını belirtti.
TUNÇ AKKOÇ´UN SAVUNMASI
İşçi Partisi Öncü Gençlik Genel Başkanı Tunç Akkoç, kendisine yönelik suçlamaların tamamının siyasi parti faaliyeti olduğunu iddia etti. Akkoç, Öncü Gençlik olarak yaptıkları faaliyetlerin yürüyüş, basın açıklaması, toplantı, miting, üniversite yerleşkesinde sosyal, siyasi etkinlikler, dergi-yayın faaliyeti olduğunu belirtti. Bu faaliyetlerin tamamını izinli ve kendisinin yürüttüğünü dile getiren Akkoç, amaçlarının ise Atatürk Devrimi´nin değerlerini yaymak, Türkiye halkının her koşulda çıkarlarını savunmak, vatanın bağımsızlığı ve bütünlüğü için siyasi mücadele yürütmek, halkı ve Türk gençliğini aydınlatmak, bu fikirleri yaymak, örgütlenmek. olduğunu savundu.
SÜLEYMAN SOLMAZ´IN SAVUNMASI
Tutuksuz sanıklardan Süleyman Solmaz ise, iddianamede belirtilen suç tarihlerinde ticari taksi şoförü olarak çalıştığını belirterek hakkındaki suçlamaları reddetti. Dava sanıklarından sadece teğmen Mehmet Ali Çelebi´yi tanıdığını belirten Solmaz, Çelebi ile yaptığı telefon görüşmesi ve mesajlaşmalarının da dava dosyasında delil olarak gösterildiğini söyledi. Çalıştığı bir gün Mehmet Ali Çelebi´nin, kullandığı taksiye bindiğini söyleyen Solmaz, Beni sakallı gördüğü için dini konulara ilgisi olduğunu söyleyerek bu konuda kendisine yardım etmemi istedi. Kitap verip veremeyeceğimi sordu. Kendisinin de bir muhasebeci yanında çalıştığını söyledi. Ben de Allah rızası için kendisine okuduğum kitaplardan bazılarını verdim. diye konuştu.
Çelebi´nin teğmen olduğunu sonradan öğrendiğini belirten Solmaz, Kendisi ile sadece iki kez görüştük. İlkinde yardım istedi. İkincisinde ise ona kitap verecektim. Sonradan öğrendiğim kadarıyla kendi kafasına göre hesapta benim hakkımda istihbarat topluyormuş. Sohbetlerimiz olup olmadığını sordu. İkinci buluşmamızda da fotoğraflarımızı çekmeyi planlıyormuş. Ancak ben fotoğrafları görmedim. dedi.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ise bu randevu ile ilgili olarak, Sizin bazı görüntüleriniz çekilmiş. Bunlardan haberiniz var mı? diye sordu. Sanık Solmaz ise bu görüntülerden de bilgisi olmadığını söyledi. Solmaz, Hizbul Tahrir üye olduğuna ilişkin iddiaları da yalanladı.
SİYAMİ YALÇIN´IN SAVUNMASI
Sanık Siyami Yalçın ise, 11 ay 5 gün cezaevinde yattığını ve bu süreçte 3 kez kalp krizi geçirdiğini söyledi. Yalçın, Şu anda yarım adamım, 50 metre ancak yürüyebiliyorum. ifadesini kullandı. Mahkemeden bir isteği olduğunu belirten Siyami Yalçın, Çok fazla yaşayacağımı düşünmüyorum. Bu nedenle bir an önce Umre´ye gitmek istiyorum. Ancak yurtdışı çıkış yasağı nedeniyle gidemiyorum. Hakkımdaki yasağın kaldırılmasını istiyorum. şeklinde konuştu.
ERCÜMENT OVALI VE HAKAN ŞANLI´NIN SAVUNMASI
Sanıklardan Ercüment Ovalı ve Hakan Şanlı da bu dava ile alakalarının olmadığını iddia etti. Aynı dava sanıklarından Erol Mütercimler ile 47 kez görüştüklerinin iddia edildiğini belirten Ovalı, Erol bey kusura bakmasın ama ben onu televizyondan bile tanımıyorum. dedi.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese´nin Aynı dava sanıklarından Hasan Atilla Uğur´u tanıyor musunuz? sorusu üzerine Hakan Şanlı, Evet tanıyorum. Jandarma istihbaratta görevliydi. Ben de Jandarma İstihbarat´a kriptolu telefon satmak için bağlantı kurdum. Numune telefon verdim. Biraz kullandıktan sonra iade ettiler. Uğur ile de bu vesile ile tanıştık. diye konuştu.
(06 Şubat 2012, 12:42)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: