Faili meçhul cinayetlerle ilgili Diyarbakır´da yürütülen soruşturmada, eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in mezarı 17 yıl sonra açılarak, detaylı otopsi yapılacak. Uçağının şüpheli şekilde düşmesi sonucu ölen Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in ekibinde yer alan Özden, Mardin´de görev yaptığı sırada JİTEM´in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkarmıştı. İki koruması ile 1995´te, iddiaya göre PKK´yla bir çatışma esnasında öldürüldü. Aynı ekipte yer alan Albay Kazım Çillioğlu´nun şüpheli intiharında da 17 yıl sonra otopsi kararı verilmiş, sırt ve ensede iki kurşun deliği bulunmuştu.
05.01.2012 10:16 Faili meçhul cinayetlerle ilgili Diyarbakır´da yürütülen soruşturma kapsamında, eski Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in mezarı 17 yıl sonra açılacak.Soruşturmayı yürüten özel yetkili savcılar, dosyadaki çelişkileri gidermek için detaylı otopsinin yapılmasına karar verdi. Bu çerçevede İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan mezarın açılmasını istedi. Edinilen bilgilere göre savcılar, Özden´in JİTEM´de çalışan ve halen Ergenekon davasında yargılanan bazı kişiler tarafından infaz edildiği iddiası üzerinde duruyor.
Resmî bilgilere göre Rıdvan Özden, 14 Ağustos 1995 tarihinde Mardin´in Savur ilçesi Ormancık köyü kırsal kesiminde teröristler tarafından açılan ateş sonucu iki korumasıyla birlikte şehit oldu. Ancak eşi Tomris Özden, Rıdvan Özden´in ölümünü şüpheli bulduğunu, detaylı otopsi yapılmadığını belirtti. Bazı itirafçılar ile askerî tanıklar da bu iddiaları doğrular nitelikte beyanlarda bulundu. Tomris Özden, özel yetkili savcıya verdiği ifadesinde eşinin iddia edildiği gibi alnından değil, ensesinden vurulduğunu, 12 Ağustos günü öldürüldüğünü, cesedinin 2 gün arazide bekletilip 14 Ağustos´ta şehit edilmiş gibi rapor tutulduğunu anlattı. Bazı asker tanıklar da belirtilen tarihte çatışma olmamasına rağmen, Albay Özden´in cesedinin iki gün arazide bekletildiğini dile getirdi. Özden´in vurulduğu tarihte, çatışma bölgesindeki operasyona katılan bir asker, ´tanık´ olarak dinlendi. Tanık asker, 5 PKK´lının öldürüldüğü çatışmadan bir gün sonra Özden´in postası ve korumalarıyla birlikte çatışma bölgesine geldiğini, bu sırada vurulduğunu dile getirdi. Terör örgütünün üst düzey yöneticisiyken yakalanan Şemdin Sakık ise o dönemde PKK´nın bölge komutanı olduğunu ve Özden´in şehit edildiği gün pusu ya da çatışmanın yaşanmadığını anlattı.
Şehit Albay Rıdvan Özden dosyası Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne de gönderilmişti. Dosyada, Albay´ın ölümünün halen faili meçhul olduğu belirtiliyor. Ergenekon davasına bakan mahkemenin talebi doğrultusunda gelen dosyada Albay Özden´in eşi Tomris Özden´in İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na verdiği ifadesi, Özden´e yönelik ölüm raporları ve ölümüne dair tanıkların ifadeleri yer alıyor. Özden´in, Ergenekon davası sanığı olan dönemin JİTEM bölge sorumluları Albay Atilla Uğur ve Veli Küçük´le tartıştığı ve ardından ´infaz edildiği´ de iddialar arasında. Tomris Özden, Evimden birtakım belgeleri alan, benim o yıllarda mücadele etmekte zorluk çektiğim hatta tehdit aldığım başta Veli Küçük dahil birçok kişinin yakalanması iddialarımı doğruladı. Eşimin mezarının açılarak otopsi yapılmasını bekliyorum. dedi. ( Zaman)
TURGUT ÖZAL İLE EŞREF BİTLİS VE EKİBİNİN ŞÜPHELİ ÖLÜMLERİ
Üçüncü Ergenekon iddianamesine giren ve eski MİT çalışanı emekli Albay Hüseyin Vural Vural´da bulunan şok bir belge, şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybeden eski Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis ve ekibinin ölümlerini yeniden gündeme getirmişti. Vural´da Orgeneral Bitlis, Korgeneral İsmail Selen, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Albay Rıdvan Özden´in de suikastlerle öldürüldüğüne ilişkin belgeler ele geçmişti. Fikri Karadağ´ın adı 1993´teki 33 Er katliamında da geçiyordu. Karadağ katliam bölgesine ilk ulaşan subay olduğu ortaya çıkmıştı. Terhis olan 33 erin bulunduğu araç Bingöl´de teröristlerce durdurularak katledilmişti. Bu katliamla, Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın başarmaya çalıştığı ve AK Parti hükümetinin günümüzde gerçekleştirmeye çalıştığı demokratik açılım ve Kürt meselesine çözüm çabalarının o dönemki benzeri sekteye uğratılmış, bu katliamla o dosya rafa kaldırılmıştı. Bu katliam gibi 1993 yılı içerisinde inanılmaz şekilde yoğunlaşan çeşitli suikastler ve şüpheli intiharlar da çok dikkat çekiciydi. Ergenekon soruşturması süreciyle ve heron ihaneti gibi skandallarla da ortaya çıktığı gibi, terör örgütü PKK´ya içimizdeki derin güçlerce destek verildiği, bu örgütün varlığını gücüyle değil ihanetle beslenerek sürdürebildiği anlaşılmaktadır. Bu açıdan 33 er katliamı ve diğer suikastlerde Ergenekon ve Balyoz davası sanıklarının yer almasına şaşmamak gerekir.
EŞREF BİTLİS´İN ´TASFİYE EDİLMESİ GEREKEN İSİMLER´ LİSTESİ
Ölümünden bir süre önce Cumhurbaşkanı Özal´a terör örgütü PKK sorunu konusunda bir mektup yazan Org. Bitlis´in bazı devlet görevlilerinin mutlaka tasfiye edilmesi gerektiğini belirttiği ortaya çıkmıştı. Dönemin önemli tanıklarının iddiasına göre Bitlis´in tasfiye edilmesini istediği kişilerden bazıları bugün Ergenekon ve Balyoz tutuklusu olarak Hasdal cezaevinde bulunuyor. Bu isimlere örnek olarak Hasdal´da tutuklu Tümgeneral Ahmet Yavuz, Tuğgeneral Levent Ersöz ve Albay Levent Göktaş´tan söz ediliyor. Yine listedeki bir başka isim olan Korgeneral Selahattin Uğurlu´nun da 1992-1993 arasında faili meçhul olaylara karıştığı ileri sürülüyor. Uğurlu´nun 1996´da da albay rütbesinde iken Şırnak´ın Güçlükonak ilçesindeki 11 korucunun ölüm emrini verdiği iddia edilmişti. Listede ismi yer alan ve bir dönem Özel Kuvvetler Komutan Yardımcılığı görevinde bulunan emekli Tuğgeneral Nevzat Bekaroğlu´nun da 1992-1994 yıllarında faili meçhul olayların emrini verdiği ileri sürüldü.
TUĞGENERAL KURU İLE TARTIŞMA
Eşref Bitlis´in ´tasfiye edilmesi gereken isimler´ listesinde yer alan Tuğgeneral İsmail Kuru´nun, Bitlis´İn adamlarından Kazım Çillioğlu ile ölümünden bir süre önce sert bir şekilde tartıştığı belirtildi. Buna göre Çillioğlu, terörle mücadele kontrgerilla yöntemlerini tercih ettiği, faili meçhul olaylara neden olduğu gerekçesiyle Tunceli Bölge Komutanı Tuğgeneral İsmail Kuru ile tartıştı. Çillioğlu, Kuru´yu terör örgütü PKK´dan bazı isimlere bilgi aktarımı yaptığı gerekçesiyle de suçladı.
TASFİYE YAŞ´A BIRAKILDI ANCAK BİTLİS VE ÖZAL PEŞPEŞE ÖLÜNCE PLAN RAFA KALKTI
Org. Eşref Bitlis, terörle mücadelede yanlış yöntem içinde bulunduğunu belirttiği bu isimlerin durumlarını Özal´a, Halk yanlış yönetim ile terör arasında sıkışmış. Bunu istismar edenler bertaraf edilmelidir sözleriyle dile getirdi. Bu uyarı sonrasında öncelikli olarak bazı isimlerin görev yerleri değiştirilirken asıl tasarrufun YAŞ´a bırakılması benimsendi. Ancak 17 Şubat´ta Bitlis şüpheli bir uçak kazası, 17 Nisan 1993´de de Özal ani bir kalp krizi sonucu hayatını kaybedince bu plan rafa kalktı.
TASFİYE LİSTESİNİ BİLEN BİTLİS EKİBİNİN ÇOĞU ÖLDÜRÜLDÜ
Eşref Bitlis´in tasfiye edilmelidir dediği listeyi yakın ekibinden Albay Kazım Çillioğlu´nun yanı sıra hepsi de şüpheli ölümle hayatını kaybeden Tuğgeneral Temel Cingöz, Tuğgeneral İsmet Yediyıldız ve Albay Rıdvan Özden´le de paylaştığı belirtildi. Eşref Bitlis ve 10 subay arkadaşının yer aldığı ve Eşref Bitlis´in ekibi olarak nitelendirilen bir fotoğraftaki subaylardan 7´si şüpheli şekilde öldü ya da öldürüldü. Bu arada Bitlis´in ölümünden tam bir yıl sonra hayatını kaybeden Albay Çillioğlu´nun Eşref Bitlis´in ölümüne neden olan şüpheli uçak kazasına ilişkin önemli bilgilere ulaştığı da belirtildi. İddiaya göre Çillioğlu, Bitlis´in tasfiye edilmesi gerekir dediği bazı isimlerle kaza arasında ciddi bir bağlantı bulunuyor.
BİTLİS´İN EKİBİNİ ERGENEKON MU TASFİYE ETTİ?
Şüpheli bir uçak kazası sonucu hayatını kaybeden dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis ile ekibi olarak nitelendirilen ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ´demokratik açılım ve terör meselesine barışçı çözüm´ projesine destek verdiği belirtilen bu görevlilerin ölümlerindeki sır perdesi dikkat çekiyor. Bitlis´in ekibi olarak bilinen isimlerin belli bir zaman dilimi içerisinde şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmeleri ´suikast´ şüphelerini iyice artırıyor. Orgeneral Bitlis´e yakınlığı ile bilinen, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz, Mardin Jandarma Alay Komutanı Rıdvan Özden, Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu, emekli Korgeneral Hulusi Sayın, Jandarma Binbaşı (JİTEM kurucusu) Cem Ersever şüpheli bir şekilde hayatlarını kaybetmişler veya öldürülmüşlerdi. Ergenekon davasının sanık ve tanıkları ile bazı PKK yöneticileri, Eşref Bitlis ve yakın çalışma arkadaşlarının öldürülmesi ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuşlardı.
´ÖZDEN´İ KORUMALIĞINA VERİLEN İTİRAFÇI SERVET ÖLDÜRDÜ´
Eski JİTEM´ci ve korucubaşı Bedran Akdağ, Albay Rıdvan Özden´in ölümündeki sır perdesini 15 yıl sonra aralamıştı. Tomris Özden´in verdiği bilgilerin yanı sıra, bir itirafçının ifadesi ve bir ihbar mektubu da bu anlatımları doğruluyordu. JİTEM´in Güneydoğu´da terörle mücadele adı altında yargısız infaz, kaçakçılık ve benzeri kirli işler yürüten yapılanmasına şiddetle karşı çıkan dönemin Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in infaz edildiğini belirten Akdağ, ´Albay Özden döneminde faili meçhul cinayetler azaldı. JİTEM´in faaliyetlerini engelliyordu. Bundan rahatsız oldular. Albay Özden, 4 öğretmeninin öldürülmesinin peşine düştü. ´Bıçak Timi´nin üstüne gitti. Albay Özden´in infaz kararını bu olaydan sonra aldılar. Özden´i çatışma bölgesine çekip öldürdüler.´ diyor ve ayrıntı da veriyor: ´Özden´e bir koruma verildi. Koskoca alayda, subaylar, astsubaylar, askerler dururken, ona verilen koruma bir itirafçıydı. İlk kez açıklıyorum. Kod adı Servet´ti bu kişinin. Asıl adı ise Kadir Yıldız. Özden, bu adam koruması olduktan sonra öldürüldü. Duyumlarım şu yönde: Sözde bir çatışma sırasında ensesinden vurulmuş koruması gerekenler tarafından. Servet, Binbaşı Atilla Uğur tarafından her yerde gezdirildi. Daha sonra Uğur´un ´Bıçak Timi´ne girdi. Şimdi eşiyle memurluk yapıyor.´
PKK itirafçısı da bu bilgiyi teyit etti
Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı´na ifade veren ´Fatih´ kod adlı bir PKK itirafçısı da albayın, Atilla Uğur´un kurduğu ve kendisinin de içinde bulunduğu JİTEM ekibi tarafından öldürüldüğünü söyledi. İnfaz kararını o dönemde Mardin JİTEM´in başında ´Hoca´ ve ´Ebu Süfyan´ isimlerini kullanan kişinin verdiğini anlatan Fatih kod adlı itirafçının anlatımları da Bedran Akdağ´ın anlatımlarıyla çakışıyor.
Tomris Özden: Eşim Kadir Yıldız için uyarmıştı
Bedran Akdağ´ın Kadir Yıldız´la ilgili açıklamalarını Rıdvan Özden´in eşi Tomris Özden doğruluyor: Kadir Yıldız konusunda eşim beni uyarmıştı: ´Eve gelir, bir şeye ihtiyacınız var mı diye sorar, benden bir haber getirdiğini söyler, bunlara sakın itibar etme... Onun eşimin koruması olduğunu bilmiyordum. Hatta ne biçim arkadaşlar ediniyor kendisine diye düşünmüştüm. Eşim, ´Bu beni koruyor´ dedi, o kadar. Onun bilgisi dışında ´Bu seni koruyacak´ demişler. Asıl mesele, ´Rıdvan ne yapıyor, Kürt sorununa duyarlılığı nedir´ gibi konularda izlemek. 1994 Kasım ayının sonunda eşimin resmi aracı tarandı. Ben PKK mı taradı? diye sordum. Eşim bana, ´Deli misin, PKK´nın Mardin´in merkezinde ne işi var´ yanıtını verdi.
ECEL Mİ ERGENEKON MU? 10 SUBAYDAN 7´Sİ ÖLDÜ
Eşref Bitlis´in ekibinde yer aldığı söylenen ve 1993´te intihar ettiği söylenen Tunceli Jandarma Komutanı Albay Çillioğlu´nun ölümü de bugünlerde tekrar araştırılıyor. İlk sonuçlar şok ediciydi. Mezarı 17 yıl sonra tekrar açılan Albay Çilllioğlu´nun kaburga kemiklerinde bir kırık ile kürek kemiğinde bir delik bulundu. Bu da şüpheleri doğruluyordu. Buna göre Albay intihar etmemiş, önce dövülmüş ardından ense ve sırtına birer kurşun sıkılarak öldürülmüştü. Albay´ın oğlu Tayfun Çillioğlu bir başka ilginç ayrıntıyı daha gündeme getirdi: ?Babamın ajandasında Eşref Paşa ve bazı generallerin birlikte yer aldığı fotoğraf bulduk. O fotoğraftaki 10 kişiden 7´si bugün hayatta yok. Babam Org. Bitlis´e çok yakındı. İntihar ettiğini söylediler. Ben hiç inanmadım. Bazı şeyler sonuçlanınca babamın günlüklerini ilgili yerlere vereceğim.? Çillioğlu´nun yeğeni Kahraman Çillioğlu da ?İntihar haberini alır almaz Tunceli´ye gittik. Bizi olay yerine bile yaklaştırmadılar. Cenazesini kimseye yaklaştırmadılar. Apar topar bir otopsi yaparak dosyayı kapattılar.? dedi.
FOTOĞRAFTAKİ İSİMLER BUNLAR MI?
Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis
Diyarbakır Bölge K. Tuğg. Bahtiyar Aydın
Adana Bölge Komutanı Tuğg. Temel Cingöz
Mardin Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden
Tunceli Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu
Emekli Korgeneral Hulusi Sayın
Binbaşı Cem Ersever (JİTEM Kurucusu)
EŞREF PAŞA´NIN SIRRINI BİLEN ÖLDÜ
1991-1994 arası Jandarma Genel Komutanlığı açısından karanlık yıllar olarak tarihe geçti. Bu dönemde özellikle yolu Diyarbakır´dan geçen subaylar ya suikast sonucu ya da şaibeli kazalar nedeniyle öldü. Dönemin Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis ve ekibinden birçok isim şüpheli şekilde öldü ya da öldürüldü.
Hulusi Sayın: Devletin Kürt politikasını eleştiren Jandarma Korgeneral Hulusi Sayın 30.01.1991´de taranarak şehit edildi. Cinayeti Dev-Sol üstlense de suikasti devlet içindeki derin yapıların gerçekleştirdiği konuşuldu.
İsmail Selen, Temel Cingöz: Jandarma Korgeneral İsmail Selen, PKK ile mücadele konusunda dönemin yöneticileriyle ters düştü. Görevinden alınmak istendi. Emekli olduktan sonra 23.05.1991´de taranarak şehit edildi. Aynı gün Adana Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz de suikaste uğradı.
Eşref Bitlis: Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis şaibeli uçak kazasında şehit oldu. Ergenekon davasında Bitlis Paşa´nın ve Cem Ersever´in örgütün PKK´ya silah satışından haberdar olduğu için öldürüldüğü gündeme geldi.
Bahtiyar Aydın: Bitlis Paşa´nın emrinde çalışan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın da terörün şiddetle bitirilemeyeceğini, bölge halkının kazanılması gerektiğini dile getiren subaylardandı. O da 22.10.1993´te Diyarbakır Lice´de hala açıklanamayan bir suikaste kurban gitti. Cinayet silahı Kanas ortadan kayboldu.
Cem Ersever, Kazım Çillioğlu: JİTEM´in kurucularından Binbaşı Cem Ersever, 04.11.1993´te Ankara´da ölü bulundu. Ersever, Diyarbakır JİTEM´in başındaki isimdi. Kürt sorunu ve PKK ile mücadelede devlet politikasına aykırı fikirler ortaya atmaya başlayınca hayatından oldu. Ersever´den sonra 03.02.1994´te Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu evinde ölü bulundu.
Rıdvan Özden: Bitlis Paşa´nın ekibinden Albay Rıdvan Özden, Mardin´de görev yaptığı sırada JİTEM´in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkardı. İki koruması ile 12.08.1995´te öldürüldü.
ÖLÜMLER BUNLARLA SINIRLI KALMADI
KANLI VE KARA YIL: 1993.. PKK´NIN TASFİYESİ DURDURULDU
Demokratik açılım projesiyle birkaç yıldır yapılmaya çalışılan ´demokratik açılımlar yoluyla terörü bitirme´ projesinin bir benzeri Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın öncülüğünde 90´lı yıllarda denenmişti. Ancak başta Özal olmak üzere ona yakın olan Jandarma komutanı Eşref Bitlis ve ekibinde yer alan çok sayıda subay şüpheli ölümlerle hayatlarını kaybetti. 1993 yılının özellikle dikkat çektiği bu birkaç yıllık dönemde 33 erin şehit edilmesi gibi başka kritik olaylar gerçekleşti. 33 erin katledildiği bölgeye ilk gidenlerden birinin bugün Ergenekon davasının sanıklarından olan dönemin askeri istihbarat subaylarından Fikri Karadağ olduğu anlaşıldı. Karadağ´ın adı Ergenekon iddianamelerinde, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın ölümünde de geçiyor.
1993 yılı başında gazeteci Uğur Mumcu bombalı saldırıda öldürüldü. Mumcu´nun son günlerinde PKK lideri Öcalan´ın MİT´le ilişkilerini incelediği, buna dair bir kitap yazmakta olduğu biliniyordu. Mumcu, etrafındakilere Öcalan´la ilgili de ilginç bağlantılara ulaştığını açıklamıştı. Kızı bu durumu şöyle ifade ediyor: Muhtemelen Apo´nun MİT ajanı olduğuna dair bir belgenin izine ulaşmıştı. Bu belgeyi aradığını da biliyordum. Ancak kısa süre sonra suikast meydana geldi. Mumcu´nun öldürülmesiyle başlayan 1993 yılı Türkiye için kanlı ve kara bir yıl oldu. En kanlısının Bingöl´deki 33 er katliamının olduğu çok sayıda peşpeşe gelen olaylarda kendi alanında güçlü ve simge isimler aynı yıl, art arda hayatlarını kaybetti: Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Jandarma Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis, JİTEM Grup Komutanı Binbaşı Cem Ersever ve gazeteci Uğur Mumcu. Kimi öldürüldü, kiminin ölümünün üzerindeki sis perdesi hala aralanamadı. Bu dört ismin ortak özelliği ise ya PKK´yla mücadelenin doğrudan içinde yer almaları ya da sorunun çözümü için ciddi mesai harcamalarıydı. Bu olaylar sonucunda son yıllarda ´demokratik açılım´ projesiyle yapılmaya çalışılanın benzeri, PKK´nın tasfiyesinin sağlanarak Doğu ve Güneydoğu´nun terörden kurtulması ve barışın sağlanması projesi rafa kaldırıldı.
İŞTE 1993 YILINDAKİ OLAYLAR DİZESİ
24 Ocak 1993: Uğur Mumcu cinayeti
17 Şubat 1993: Jandarma Komutanı Eşref Bitlis´in uçak kazasında ölümü
17 Nisan 1993: Cumhurbaşkanı Özal´ın kalp krizinden vefatı
24 Mayıs 1993: Bingöl´de 33 asker katliamı
22 Ekim 1993: Tuğgeneral Bahtiyar Aydın suikasti
04 Kasım 1993: JİTEM kurucusu Cem Ersever ve yakın arkadaşlarının öldürülmesi. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(05 Ocak 2012, 10:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Şok iddia: Albay Özden´i itirafçı ´Servet´ öldürdü
Komutanları JİTEM öldürttü
ALBAY RIDVAN ÖZDEN´İN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek
Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
PKK´nın bitirilememesi gücünden değil ihanetten
Ergenekon-PKK bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
´JİTEM´in varlığını ispatlayan resmi belgeler´
JİTEM´le ilgili tüm manşetlerimiz
Ergenekon, Balyoz ve diğer iddianamelerde arama yap