Ergenekon soruşturması sürecinde çok önemli açıklamalar yapmış olan emekli astsubay Hüseyin Oğuz, Tarık Ümit´in cesedinin Trakya tarafında değil Muğla´da bulunduğunu öne sürdü. Tarık Ümit´in amcası Cemalettin Ümit de Hüseyin Oğuz´u teyit etti. Eski özel harekatçı Ayhan Çarkın´ın iddialarıyla ilgili ´Benim duyumlarımla Ayhan Çarkın´ın söyledikleri birbirini tutmuyor´ diyen Ümit, ´Ben Tarık´ın Trakya tarafına değil bir başka istikamete götürüldüğü kanısındayım´ dedi. Ayhan Çarkın ise iddiasında ısrar etti ve bir ayrıntı daha verdi: ´Cesedi Oğuz Yorulmaz ile taşıyıp, çukura attıktan sonra da üstünü çalıyla örttük.´
24.12.2011 12:32 A Haber´de şok iddia.. 2 Mart 1995´te kaçırıldıktan sonra kendisinden haber alınamayan MİT muhbiri Tarık Ümit´in amcası Cemalettin Ümit A Haber´de Selin Ongun´un sorularını yanıtladı. Geçtiğimiz Mart ayında medyada yer alan itiraflarının ardından gözaltına alınan ve tutuklanan eski özel harekatçı Ayhan Çarkın´ın cezaevinde dile getirdiği ´Tarık Ümit´in öldürüldüğünü ve gömüldüğü yeri biliyorum iddiasıyla Silivri´de yapılan aramaları izleyen Tarık Ümit´in amcası Cemalettin Ümit çalışmaları Havanda su dövüldü olarak niteledi, ben zaten şahsen bir şey çıkacağını beklemiyordum dedi. Yayına telefonla bağlanan emekli astsubay Hüseyin Oğuz ise Tarık Ümit´in Trakya tarafında değil Muğla´da bulunduğunu öne sürdü.
ÜMİT: TARIK´IN TRAKYA DIŞINDA BİR İSTİKAMETTE OLDUĞUNA İNANIYORUM
A Haber´de Bi Sormak Lazım programına katılan Tarık Ümit´in amcası Cemalettin Ümit, eski özel harekatçı Ayhan Çarkın´ın iddialarıyla ilgili Benim duyumlarımla Ayhan Çarkın´ın söyledikleri birbirini tutmuyor. Ben Tarık´ın Trakya tarafına değil bir başka istikamete götürüldüğü kanısındayım. Dedi. Tarık Ümit´in terk edilmiş halde bırakılan arabasını ilk kendisinin gördüğünü anlatan Ümit, Gece sabaha karşı bir haber aldım, koştum gittim arabayı buldum, jandarma ile temas ettim, arabaya baktık, yazdık çizdik. Çok lüks bir arabaydı, anahtarı yoktu, kımıldatmak mümkün değildi. İstanbul´a döndüm. Usta götürdüm. Arabayı o marifetle çalıştırıp geri getirip Jandarmanın bahçesine getirdim. Dedi.
HÜSEYİN OĞUZ: TARIK ÜMİT´İN CESEDİ MUĞLA´DA BULUNDU, TETİĞİ ÇEKEN İSMİ BİLİYORUM SAVCILIĞA SÖYLEDİM
Programa telefonla bağlanan emekli astsubay Hüseyin Oğuz ise kendisine 1997 yılından sonra Tarık Ümit´in akıbetiyle ilgili Muğla Jandarma Komutanlığı´ndan bir dosya geldiğini ve Tarık Ümit´in cesedinin Muğla´da olduğunu söyledi. Oğuz, Ben Cumhuriyet savcılığına ifade verdim, sanığın ismini verdim, Tarık Ümit´e tetiği çeken kişinin ismini verdim, aranıyor. Ayhan Çarkın´ın söyledikleri yanıltıcı. Bana dosya gelmişti çünkü bana, Tarık Ümit´in resmiyle geldi, üzerindeki kot pantolonu, öldüğü zaman üzerindeki resmiyle, bu dosya bana geldiğinde çok tedirgin oldum. İnfazı yapan iki kişi var, biri yeşil, diğerinin adını verdim. dedi. Tarık Ümit´in amcası Cemalettin Ümit´de kendisinin gördüğü resimde de yeğeninin üzerinde Oğuz´un tarif ettiği giysiler olduğunu teyit etti.
TARIK ÜMİT´İN ÖLMEDEN ÖNCE MAL VARLIĞINA EL Mİ KONDU?
Emekli Astsubay Hüseyin Oğuz, Tarık Ümit´in öldürülmeden önce İzmir´de bir noter aracılığı ile mal varlığına el konulduğunu iddia etti. Bu iddia üzerine Cemalettin Ümit, Tarık kaybolduktan sonra üzerinden tek bir kuruş çıkmadı, kendi eliyle yazdığı 150 milyonluk borcu vardı halloldu, Kızıltoprak´ta eski evi vardı bir tanıdığına 890 bin Mark´a satırdı, tapuya şöyle bir şerh koydu, şu kadar zamanda parayı iade ettiğim an evi geri alırım. Tarık´a bir yazlık almıştık, Yapı Kredi´ye ipotek çıktı, hangi mal varlığı donduruldu, bu konuyla ilgili bir şey yok, ancak şu mal varlığı ipotek edildi, Tarık kaybolduğu zaman geriye bir şey kalmadı bilgilerini verdi.
ÜMİT: KORKUT EKEN YEĞENİMİ TEHDİT ETTİ
Yeğeni Tarık Ümit´in faillerinin özel hareket timi olduğunu öne süren Cemalettin Ümit Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Tarık´ı pastaneden alıyorlar, İbrahim Şahin ile birleşiyor ve başka bir ekibe teslim ediyorlar. Bu ekip PKK´nın uyuşturucu faaliyetini kestiler o zaman uyuşturucuda büyük para olduğunu fark ettiler, bu işin içinde olanlar şu an Karun kadar zengin. Tarık bu işlerin içinde olmadı, olmadığı için, eğer buna devam ederseniz, sizin ipliğinizi pazara çıkaracağım deyince bu işlerin başında da Mehmet Ağar var, onun maşası Korkut Eken dedi. Cemalettin Ümit, Korkut Eken´in yeğenini telefonla tehdit ettiğini söyledi.
MEHMET AĞAR 16 SENEDİR MEKTUBUMA CEVAP VERMEDİ
Mehmet Ağar´a faillerin bulunması için değil, cenazenin kendisine teslim edilmesi için görüştüğünü ve mektup yazdığını söyleyen Cemalettin Ümit, 16 senedir mektubuma yanıt alamadım dedi.
TARIK ÜMİT´E ÖCALAN VE KARATAŞ´I YAKALAMA GÖREVİ Mİ VERİLDİ?
Ümit, Bir suç işledim ve bir kaset edindim, bu suç, ben bu suçu işledim, profesyonel bir stüdyoda deşifre ettirdim, savcılığa verdim, kaset ve deşifre hali. Orada çok ciddi şeyler var. Tarık´ın bir gece yarısı Mehmet Ağar ile görüşmesi var. Ben Tarık´ın MİT ile münasebetini bilmedim, bilseydim mani olurdum. O kasette çok şey var. Öcalan´ın Suriye´den getirilmesi için Tarık´a yeşil pasaport veriliyor, yine o kasette var, Dursun Karataş´ın Almanya´dan Türkiye´ye getirilmesi için Tarık´a görev veriliyor. Bu da var o kasette. Dedi. ( Ahaber)
ÇARKIN İDDİASINDA ISRARLI: TARIK ÜMİT´İ OĞUZ YORULMAZ´LA TAŞIDIK VE GÖMDÜK |
Faili meçhul cinayetlerle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında önceki gün İstanbul ve Sapanca´da kayıp MİT muhbiri Tarık Ümit ve öldürülen işadamı Behçet Cantürk için keşif yapan eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın, önemli bir itirafta daha bulundu. Çarkın, 2 Mart 1995´ten beri kayıp olan Tarık Ümit´i, Susurluk hükümlüsü ve eski özel timci Oğuz Yorulmaz ile birlikte Silivri´nin Beyciler mevkiinde yol kenarına gömdüklerini söyledi. Taraf gazetesinin haberine göre, Ankara Özel Yetkili Savcılar Mehmet Özgür ve Hakan Yüksel, Olay Yeri İnceleme Ekipleri ve adli tıp uzmanları ile birlikte Silivri´ye götürülen Ayhan Çarkın, Tarık Ümit´in aracının bulunduğu yeri ayrıntılı bir şekilde anlattı. Daha sonra üç bölgede dedektör ve köpeklerle ceset araması yapıldı. ( Vatan)
DAĞ FARE Mİ DOĞURACAK? |
Fail meçhul cinayetler soruşturması kapsamında tutuklu bulunan, aralarında bir dönemin Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin´in de bulunduğu yedi Özel Harekâtçı hakkında, kısa bir süre önce Ankara 11. Mahkemesi üye hâkimi Hakan Oruç tarafından ´somut delil bulunmadığı´ gerekçesiyle tahliye kararı verilmişti. Savcılar ise karara itiraz etmişti. İtirazın Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından geçen çarşamba günü karara bağlanması bekleniyordu. Ayhan Çarkın´ın, ?MİT´çi Tarık Ümit´in öldürüldüğü yeri biliyorum, yerini gösterebilirim? açıklaması üzerine, mahkeme ´yer gösterme işlemini´ beklemişti. Çarkın´a önceki gün İstanbul´da yer gösterme işlemi yaptırıldı, ancak Tarık Ümit cinayetini aydınlatacak delillere ulaşılamadı. Mahkeme heyeti de dün, tahliye kararının uygul olduğuna hükmetti, yedi şüpheliye ise yurtdışına çıkış yasağı koydu. MİT´çi Tarık Ümit cinayetinin faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında olmadığı da ortaya çıktı. Savcılığın Susurluk çetesi tarafından işlendiği iddia edilen sadece 16 cinayeti soruşturma kapsamında araştırıldığı öğrenildi. Çarkın´ın açıklamalarıyla savcılar üzerinde meydana getirilen kamuoyu baskısı nedeniyle yer gösterme işlemi yapıldığı belirtildi. Ayrıca, soruşturma kapsamında bulunmamasına rağmen, Tarık Ümit´in cesedinin atıldığı iddia edilen yerlerdeki savcılıklara yazı yazılarak, o yıllarda kendilerine intikal eden bir ´fail meçhul ceset´ bulunup bulunmadığının sorulacağı belirtildi. 16 cinayetin ortak özelliğinin, kurbanların ´Sizi Ankara´ya götüreceğiz´ diye gözaltına alınması olduğu kaydedildi. Tarık Ümit cinayeti bu kapsamda değerlendirilmedi.
İŞTE DOSYADAKİ CİNAYETLER
İşadamı Behçet Cantürk,Recep Kuzucu,Savaş Buldan,Hacı Karay,Adnan Yıldırım,Medet Serhat,İsmail Karaalioğlu,Fevzi Aslan,Şahin Aslan,İran uyruklu, Lazım Esmail,İran uyruklu Asgar Simitkov,Avukat Yusuf Ekinci,Altındağ Nüfus Müdürü Macit Baskın,Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan,ANAP´lı Metin Vural,Avukat Faik Candan ( Radikal)
ASTSUBAY OĞUZ: YEŞİL BELARUS´TA
26.12.2011 10:24 Eski Jandarma İstihbaratçı Hüseyin Oğuz Vatan´a konuştu. Çarpıcı bir iddiada bulundu. Geçen hafta eski özel harekatçı Ayhan Çarkın´ın 1995 yılında kaçırıldıktan sonra haber alınamayan eski MİT muhbiri Tarık Ümit´in cesedinin yerini bildiğini iddia etmesi gündemde geniş yer bulmuştu. Çarkın, Silivri´de Ümit´in gömüldüğü yeri işaret etti ancak kazılardan sonuç elde edilemedi. Kazıya katılan Tarık Ümit´in amcası Cemalettin Ümit ise önceki gün A Haber´de yayınlanan Bi Sormak Lazım programına çıkarak çarpıcı bir iddiada bulundu. Amca Ümit, yeğeninin Trakya dışında bir istikamette gömülü olduğunu iddia etti. Yeğenini Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıoğlu´nun pastaneden alarak İbrahim Şahin´le birleştiklerini ve başka bir ekibe teslim ettiklerini söyledi. PKK´nın uyuşturucu trafiğini kontrolü altına alan bu ekibin başında Mehmet Ağar olduğunu ve Ağar´a yardımcı olan Korkut Eken´in Tarık Ümit´i tehdit ettiğini de sözlerine ekledi. Programa katılan bir isim ise oldukça dikkat çekti. ´Yüksekova Çetesi´ni ortaya çıkaran ve Susurluk Komisyonu´na verdiği ifadede Yeşil´i deşifre eden emekli Jandarma İstihbaratçı Astsubayı Hüseyin Oğuz birçok bilgiyi ilk kez programda dile getirdi. VATAN´a da konuşan Oğuz şunları söyledi:
Yeşil Belarus´ta
Bana 1997 yılından sonra Tarık Ümit´in akıbetiyle ilgili Muğla Jandarma Komutanlığı´ndan bir arkadaşım dosya getirdi ve Ümit´in cesedinin Muğla´da olduğunu söyledi. İnfazı yapanlardan biri Yeşil. Diğer kişinin ismine ise Tarık Ümit olayı basında tartışılırken birkaç kez yer verildi ve ismi çözüldü. Bu kişinin ismini İzmir Emniyeti´nde verdiğim ifadede söyledim ve emniyet güçleri şu anda bu kişiyi arıyor. Yeşil´e ilişkin olarak da bazı yazılar yazıldı. Yeşil hakkında Mehmet Altan, Belarus´ta olma ihtimalini yazmış. Doğru yazmış.
Çobanlık yapıyor
Emekli Jandarma İstihbarat Astsubay´ı Hüseyin Oğuz 1977 yılında başladığı mesleği boyunca görev yaptığı yerlerde faili meçhul olayların üzerine gitmesiyle tanındı. 1997´de emekli olan Oğuz, eşiyle birlikte İzmir´in Karaburun ilçesine yerleşti. Her şeyden elini eteğini çekip çobanlık yapmaya başladı. ( Vatan)
TARIK ÜMİT, SAVAŞ BULDAN´DAN ALDIĞI 1 MİLYON MARK´I ÇETEYLE PAYLAŞMADIĞI İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ |
Ömer Lütfü Topal Ağar´a villa satın aldı
Türkiye Susurluk kazasından bu yana 90´lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetleri ve mafya-polis-siyasetçi üçgenindeki kirli ilişkileri aydınlatmaya çalışıyor. Henüz bir arpa boyu dahi yol alabilmiş değiliz. Ancak eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın´ın yaptığı açıklamalarla başlayan faili meçhul cinayetler soruşturması ve kamuoyu hassasiyeti umutlu olmayı gerektiriyor. Döneme ilişkin bilgi ve vicdan sahibi olanların sorumlulukla hareket etmeye başlaması ise en büyük şansımız. Diyarbakırlı işadamı ve siyasetçi, eski gazeteci Cevat Korkmaz da onlardan biri. Korkmaz, hem Tarık Ümit´in hem Savaş Buldan´ın öldürülmesine ilişkin çok önemli açıklamalarda bulundu. Cevat Korkmaz 1980´lerin ikinci yarısından itibaren olup bitenlere önce bir gazetecinin oğlu, daha sonra gazeteci olarak tanık olan bir isim. Yeni Demokrasi Hareketi´nin kuruluşunda yer almış, Diyarbakır merkez ilçe başkanlığını yapmış. ?Kürt Kapanı? adında bir dönem çok satan önemli bir kitabı bulunan Korkmaz, bugün bir yandan ticaretle uğraşıp diğer yandan Has Parti Sarıyer İlçe Başkanlığı görevini sürdürüyor.
Önce sizi tanıyalım. Cevat Korkmaz kimdir?
Gazeteci Aziz Korkmaz´ın oğlu olarak 1962´de Diyarbakır´da doğdum. 1987´de kurduğumuz Ortadoğu Haber Ajansı´yla yıllarca dünyanın en önemli fotoğraf ajanslarına bölgeden haber-fotoğraf servisi yapıyorduk. Halepçe katliamını duyurduk. Barzani ile ilk röportajı ben yaptım. O haberden dolayı birçok ödül aldım. Savaş Buldan ile de o tarihlerde tanıştım, Yüksekova´da. Faili meçhuller başlamıştı, arkadaşlarımız öldürülüyordu. Zorunlu sebeplerden ötürü İstanbul´a geldim. Yeni Demokrasi Hareketi´nin kuruluşuna katıldım, Diyarbakır merkez ilçe başkanlığını yaptım. Barış Partisi´yle birleştiklerinde genel başkan yardımcısı oldum. Son dönemde de YDH´dan Has Parti´ye giden arkadaşların teşvikiyle partiye girdim. Has Parti Sarıyer ilçe başkanıyım. Gazeteciliği bıraktığımdan beri de petrol ve demir ticareti yapıyorum. Kürt Kapanı adında bir kitabım ve Altın Portakal´da ödül alan yeğenim Kenan Korkmaz ile birlikte, faili meçhul cinayetleri konu alan film hazırlıklarım var.
TARIK ÜMİT´İN MİTÇİ OLDUĞUNU BİLİYORLARDI
Peki. Şimdi 90´ların başına, peş peşe faili meçhul cinayetlerin işlendiği yıllara dönelim. Biliyorsunuz Ayhan Çarkın´ın açıklamalarıyla bir soruşturma başladı, faili meçhullerin mezarları aranıyor. MİT muhbiri Tarık Ümit´in ölümü ve ölüm nedeniyle ilgili siz ne biliyorsunuz?
Savaş Buldan çok yakın arkadaşımdı, sık sık görüşüyorduk. Yüksekova´dan tanıyordum. Savaş´la birlikte öldürülen Adnan Yıldırım´la da görüşürdük. O da ve Adnan Bey de Tarık Ümit´in MİT mensubu olduğunu biliyorlardı. Bunu bilerek görüşüyorlardı onunla. Onu, polisle aralarında bir ihtilaf doğacaksa peşinen önleyecek biri olarak gördükleri için görüşüyorlardı onunla. Sonuçta HEP gecelerine katılıyorlar, bir takım dayanışmalarda bulunuyorlar. Ülkenin genel durumunu da düşününce ?acaba devlet cephesinden nasıl görünüyoruz? diye merak ediyorlar, onlar da Ümit´ten ufak tefek bilgiler tırtıklıyorlardı. İki taraf da birbirine takiye yapmıyor yani. Onlar Tarık Ümit´in MİT´çi olduğunu biliyorlar, Tarık Ümit de kendisinin bu kimliğini bildiklerini biliyor. Açık oynanıyor her şey. Ta ki Tansu Çiller´in Holiday Inn´deki meşhur konuşmasına kadar bu böyle sürüyor.
LİSTE AÇIKLANDI CİNAYETLER BAŞLADI
Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, 4 Kasım 1993´te İstanbul Holiday Inn Otel´de yaptığı açıklamada ?elimizde PKK´ya yardım eden Kürt işadamlarından oluşan bir liste var, hesap soracağız? demişti. Ondan sonra ne oluyor?
Bu açıklamadan sonra, önce Fevzi Aslan ile kardeşi öldürüldü. Sonra Behçet Cantürk öldürüldü. Sonra Savaş Buldan ve Adnan Yıldırım öldürüldü. Savaşlardan sonra İranlı Lazım ile Asker Simka öldürüldü. Yani o konuşmadan sonra cinayetler başlıyor ve listeler havada uçmaya başlıyor. Tarık Ümit´in elinde de var bir liste. Bence o liste en doğru listedir.
Evet...
Olayları oluş sıralarına göre anlatayım. Savaş Buldan´ın Etiler´deki evine Leyla Zana ve Mehdi Zana´nın da olduğu bir zamanda polis baskın yapmıştı. Savaş Buldan o baskından ötürü son derece medyatik oldu. Zaten ta o zaman ?Bunlar bana bir şey yapmak için alt yapı oluşturuyorlar? gibi bir kaygıya kapılmıştı. Ardından Savaş´ın silah ruhsatını iptal ettiler. Savaş ölmeden bir ay önce de ruhsatını iade ettiler. 10 bin dolar verdim, ruhsatımı getirdiler, dedi. Ruhsatı gösterdi. ?Seninle ilgili şeyler, suçlamalar filan yoğunlaşmaya başladı. Senin konumun başbakan nezdinde, devlet yetkilileri nezdinde böyle tanımlıyor ve şimdi de sana silah ruhsatını iade ediyorlar. Valla bu hiç hayra alamet değil? dedim. Listede Savaş Buldan´ın da adı var çünkü. Ve Behçet Cantürk de öldürülmüştü zaten.
CANTÜRK VE BULDAN´I İBRET İÇİN ÖLDÜRDÜLER
Siz ne anladınız bundan?
Diyarbakır´daki iş adamı kesimini ürkütmek için Behçet Cantürk´ü öldürdüler. Hakkâri tayfasını ürkütmek için de Savaş Buldan´ı. Ben aynen böyle kurguladım. Tarık Ümit´in onlara işin finaline ilişkin ne kadar bilgi verdiğini bilmiyorum ama son ana kadar onunla ilişki içinde olduklarını iyi biliyorum.
Tamam, devam edelim.
Bu olaylardan sonra Savaş Buldan´la öldürülen arkadaşı Adnan Yıldırım Bulgaristan´a gitti. Amaçları Türkiye´den gitmekti, ikisi de işlerini oraya taşıyacaklardı. O esnada Tarık Ümit ile görüşmeleri devam ediyordu. En son Tarık Ümit 1 milyon marka bağlıyor bunları. Diyor ki Savaş Buldan ve Adnan Yıldırım´a ?Bana bir milyon mark verirseniz sizi listeden çıkartacağım?. Bunlar da bu parayı toparlıyor, Tarık Ümit´e veriyorlar.
TARIK ÜMİT 1 MİLYON MARK PARA ALDI
Bunları Savaş Buldan mı anlattı size?
Evet. Bu olaydan sonra İstanbul´a gelmiştim, bir akşam Savaş´la oturduk. ?Biz işimizi bitirdik. Tarık bizi listeden çıkardı, Bulgaristan´a gitmemize de gerek kalmadı? dedi. Son derece de rahatlamıştı. Tarık Ümit onlara nasıl bir vaatte bulunmuşsa, nasıl kandırmışsa Bulgaristan´a gitmelerini bile engellemiş oldu. Savaş Buldan ve Adnan Yıldırım bu konuşmadan bir hafta sonra öldürüldüler.
SAVAŞ ÖLÜRKEN KIZI DOĞUYORDU
Onları kim öldürdü sizce? Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça ve Duran Fırat tarafından öldürüldüğünü söylüyor. Siz ne biliyorsunuz?
Savaş Buldan ve Adnan Yıldırım öldürüldükten sonra, Savaş´ın kardeşi Nihat Buldan -şu anda cezaevindedir- ne olduğunu, niye olduğunu öğrenmek için polisle yakın ilişkiye giriyor. Para karşılığı bilgi veriyorlar ona. Bu isimler şimdi Ayhan Çarkın tarafından açıklanıyor ama aslında bu isimler Kürtler tarafından on senedir biliniyor. Aileler iki ay sonra öğrendi her şeyi. Ki çok hazin bir şey daha var bu ölümde. Savaş Buldan´a işkence yapılırken, o işkencede çığlıklar atarken karısı da aynı saatlerde doğum yapıyordu. Savaş ölürken kızı doğuyordu...
TARIK ÜMİT´İ SAVAŞ BULDAN´IN PARASI ÖLDÜRDÜ
Evet, çok acı. Peki, Tarık Ümit de bu para nedeniyle mi öldürüldü sizce?
Tarık Ümit kesinlikle bu yüzden öldürüldü bence. Savaş´lardan bu parayı almış, kimlerle ortaksa onlardan gizlemiş. O para bir milyon marktır. Böyle bir para aldığı bir şekilde duyuldu, bunu çağırdılar sorguladılar, inkâr etti, parayı gizlediğini öğrendiler ve öldürdüler adamı bence.
MEHMET EYMÜR DE SEYREDİYORDU
MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, bu cinayetin neresindeydi sizce?
Mehmet Eymür sanki hiçbir şey bilmiyormuş, hiçbir şeye iştirak etmemiş gibi bir resim çiziyor kamuoyunda ama... Nihat Buldan´a gelen bilgilere göre Savaşlar Çınar Otel´den götürülürken Mehmet Eymür de, caddenin karşısındaki bir arabanın içinde operasyonu izliyordu. Operasyonun bir parçasıdır Eymür. Haberim yok falan demesi inandırıcı değil. Bunların arasında koordinasyon olmasa işler Arap saçına döner zaten.
ÜNAL ERKAN PARAYA BULAŞMADI AMA...
Mehmet Eymür farklı bir şey söylüyor. Tarık Ümit´in Mehmet Ağar ve ekibinden korktuğunu, listeyi Ağar´dan habersiz olarak kendisine gösterdiğini, gördüğü listede Behçet Cantürk´ün üstünün çizili olduğunu, Ümit´in listeyi kendisine gösterdiği için öldürülmüş olabileceğini söylemişti.
İnandırıcı değil. Devletin Emniyeti biliyor da bu listeyi, MİT bilmiyor olabilir mi? Zaten o dönemde, bu işi organize edebilmek için önce bir konsey oluşturuyorlar. İşin içinde Tansu Çiller, Özer Çiller var. Demirel´in kayınbiraderi Ali Şener var, Sedat Peker, Korkut Eken, Doğan Güreş, Ünal Erkan var. Ünal Erkan´dan kimse bahsetmiyor ama onun görev yaptığı dönem en çirkin faili meçhullerin işlendiği dönemdir. Onunla ilgili isim vererek bir şey söyleyeceğim.
TANSU ÇİLLER MÜLKLERİNİ SATIYOR
Tabi buyurun...
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti eski başkanı Naci Sapan ile Ünal Erkan çok samimiydiler. Biri bölge valisiydi sonuçta o dönemde, biri cemiyet başkanı. Naci Sapan Ankara´da bir akşam misafirim oldu. Bana dedi ki, bir yere gidip geleceğim. Ünal Erkan´a gitti, geldi. Dedim, ne yapıyor. Sohbet ettik dedi, anlattı. Ünal Erkan demiş ki Naci Sapmaz´a ?Naci biliyor musun bana neden hiç karışmıyorlar? Ben paraya hiç bulaşmadım da ondan karışmıyorlar?. Bu çok ciddi bir itiraftır. Her şeyi yap ama paraya bulaşma. Para çok önemliydi orada, etik değerler için değil para için yapılıyordu her şey. Dikkat ederseniz zaten hep birbirlerinden aldıkları paralar sorgulanıyor, Yeşil oraya aktarmış, o oraya aktarmış. Savaş´ın cebinden çıkan paralar bile paylaşılmış. Sonradan hepsi servet yaptılar zaten. İbrahim Şahin´in iki benzin istasyonu var İstanbul´da. Tansu Çiller, Yeniköy´deki iki iş hanını ve Pera´daki otelini satışa çıkarmış mesela.
Çiller´in ABD´ye taşınma söylentileri de var evet, mülklerini satışa çıkarabilir, ne olmuş?
Bakın, adım adım gidiyor iş. Ben bugüne dek şöyle düşünüyordum. İçinde Mehmet Ağar´ın olmadığı bir soruşturma eksiktir. Hepsi var da dönemin emniyet müdürü niye yok? Sıra Mehmet Ağar´a geldi, beş yıl ceza aldı. O, bu işin bir parçası. Bir zamanlar dedi ki, bir tuğla çekersem duvar yıkılır. Diğer tuğlalar kimlerdir? Emir komuta zinciri içinde yaptık diyor, birilerine mesaj veriyor. O birileri de işin içindeyse sıranın kendilerine geleceğini bilerek olası bir duruma karşı seçenekler yaratıyorlar. Mesele budur.
KÜRTLER BU FOTOĞRAFA İYİ BAKSIN
Faili meçhuller soruşturmasında ?iddialar çok soyut? gerekçesiyle yaşanan salıvermeleri de tuğlaların gücüne bağlıyorsunuz herhalde?
Gerçi Savcı itiraz ederek çok isabetli bir şey yaptı ama salıvermeler faili meçhullerin aydınlatılmasını bekleyenler için çok umut kırdı. Ama şunu hepimizin, özellikle Kürtlerin şunu çok net görmesi lazım: Türkiye Cumhuriyeti en cesur Başbakan´ı tarafından yönetiliyor. Özal 1991´de Kürtçe kitap yayınının serbest bırakılması için bir yasa çıkarmaya çalışırken bile kendi grubunda çok zorlanıyor. Ülkücü kökenli Kalemli ile, Taşar ile restleşiyorlar. Sonrakilere bakın, Tansu Çiller´e, Mesut Yılmaz´a bakın. Bir başbakan düşünün ki Budapeşte´de kumarhanede yumruk yiyor. Türkiye bu hale gelmişti yahu!
Bunlar bugün olsa, hangisinin gidip PKK ile görüşme cesareti olur söyler misiniz? Kürtlerin fotoğrafı doğru görmesi lazım. Bizim bilmediğimiz şeyler olabilir, grubunda zorlanabilir, parti içinde dengeleri gözetebilir. Yüzde 50 oy almış, seçmenin dengesini koruması gerekecektir. Kürtler bunun farkına varsın, iyi baksın, insan hakları ihlallerinin üzerine kim gidiyor? Ceset kuyularını kim açıyor? PKK ile kim görüşüyor? Faili meçhullerin üzerine kim gidiyor? Bakın bugün sistem Cemal Temizöz´ü içeri atıyor.
On sene evvelki durumla bugünü kıyaslayın, vicdanınızı dinleyin ve destekleyin ki yapsın. Yoksa kim yapacak? Bir de bugünkü iktidar bunların hiç birini ayıklamıyor, uyuşturucu işine karışanı da, faili meçhule, çeteye karışanı da, devletin parasını kötü kullananı da ayırmıyor hepsinin üstüne gidiyor. Bunlar önemlidir.
VELİ KÜÇÜK UYUŞTURUCU İŞİNİN TA İÇİNDE
Tarık Ümit´in ölümüyle ilgili başka bir iddia daha var. Mehmet Ağar´ın Dursun Karataş´ı yakalatmak için Almanya´ya 80 kilo uyuşturucu gönderdiği ancak Tarık Ümit´in Alman polisine bunu yakalattığı için öldürüldüğü şeklinde.
Uyuşturucu trafiğinin PKK´dan ülkücü kökenli bir takım devlet görevlilerine nasıl manipüle edildiği yönünde çok duyum var. Aslında biri var konuşacak da bir türlü ikna edemedik daha. Veli Küçük´ün Hollanda´ya gittiği, Amsterdam´da uyuşturucu kaçakçılarıyla görüştüğü, organizasyonlar yaptığı, hatta fotoğraflarının olduğunu bilen biri. Bunu Hollanda´dakiler de biliyor. Bu tür şeyler niçin başka bir general için söylenmiyor? Demek ki var bir şey.
HEPSİ VİLLA SAHİBİ, NEYLE ALDILAR?
Tarık Ümit´in amcasının iddiası ise şu: Tarık Ümit, Mehmet Ağar ile birlikte PKK´nın uyuşturucu trafiğinin önünü kesti. Ama bu işteki para ekiptekilere tatlı geldi ve uyuşturucu trafiğini onlar yürütmeye başladılar. Tarık Ümit ise bundan hoşlanmadı ve sizi kamuoyuna açıklarım dedi. O yüzden de öldürüldü, diyor amcası.
Hayır efendim. Tarık Ümit´in öldürülme nedeni tamamen Savaş Buldan ve Adnan Yıldırım´dan aldığı bir milyon marktır. O dönem bu işlere bakanların hepsinin tek marifeti haraç almaktı. Herkesi tehdit ettiler, seni öldüreceğiz, sen şusun sen busun diye. Bazıları basına yansıdı, bazıları yansımadı ama ben biliyorum. Devletten yetki almışlar. Gidip kendilerine göre suçlu ilan ettikleri adamlardan para alıyorlar. Hepsi Yeşilköy´de şurada burada villalarda oturdular. Bu para nereden geldi, maaşla mı aldılar?
TÜRKİYE AYHAN ÇARKIN´A SAHİP ÇIKMALI
Ayhan Çarkın neden konuşuyor sizce?
Vicdan azabı çekiyor. Dünyada çok örneği var. Zaten kendi ifadelerinde de söylüyor bunu. Kişi uyuyamaz, nefes alamaz. O yüzden Ayhan Çarkın çok, çok önemli bir şey yapıyor. Yaptığı şeyin yanlış olduğuna inanmış. Kürtler önyargıyla bakmasınlar o yüzden bu adama. Buradan söylüyorum. Eğer cezaevindeyse orada korusunlar, dışarı çıkacaksa dışarıda korusunlar. Devlet korusun, Çarkın anlatmaya devam etsin. Çünkü Ayhan Çarkın, konuşarak bu işleri bilip ortaya çıkmaya cesaret edemeyenleri de yüreklendirdi. Yarın öbür gün birileri çıkar Silopi´de 100, 150 kişinin gömüldüğü yerleri gösterirse hiç şaşmayın. Süreç böyle işliyor ve Çarkın işte bu süreci başlattı.
YEŞİL´İ RAMBO YAPTILAR
90´lı yıllar demek Yeşil demek aslında...
Yeşil´i Rambo yaptılar. Zaten aralarında paylaşamıyorlar JİTEM, MİT, Emniyet hepsi kullanıyor. O da vuruyor, kırıyor, öldürüyor. Ama Yeşil bugün bütün cinayetlerin, para pul işlerinin, kirli işlerin, kirlenmiş isimlerin kamuflajında kullanılıyor. Her şeyi onun üzerine yıkarak içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Böyle bir güç olamaz. Filmlerde izliyoruz da gülüyoruz. Ama Yeşil´i Rambo yaptılar.
Yaşıyor mu Yeşil?
Bence yaşamıyor. O yüzden bu kadar rahat konuşuyorlar. Günün birinde ortaya çıkma ihtimali olsa biraz daha dengeli davranırlar. Yoksa Yeşil zaten kafasına göre adam öldüren biri. Tek başına çıkıp, gidip bir köylüyü öldürüp dönüyormuş, ben PKK´lı öldürdüm diye. Lice´de Kulp´da birçok insan öldürmüş böyle. Sapla samanın karıştığı, insanların haklarını arayamadığı bir zaman zaten. Önce toplumun nezdinde bu adamın şahsında bir dehşet duygusu yarattılar. Sonra da her şeyi ona yıkmaya başladılar.
MEHMET AĞAR VİLLA KARŞILIĞI KUMAR BORCUNU SİLDİRİYOR
Mehmet Ağar neden hiç konuşmuyor?
Mehmet Ağar konuşacak. Veli Küçük neden konuşmuyor? Bütün kaleleri yıkılıyor ama bunlar hala günün birinde biri çıkacak ve hepsini aklayacak zannediyorlar. Yok öyle bir şey. Şimdi vicdanlarıyla baş başa kalıyorlar hapishanede. İçlerindeki zehirle yaşamaları daha zordur, konuşunca hafifleyeceklerdir. Kendi ailelerine, çocuklarına bir şey olsaydı ne hissedeceklerdi, bunu düşünsünler. İnsanları öldürdüler, mezarlarını talan ettiler yahu. Ne bir kimse, ne bir ülke zehrini akıtmadan yaşayamaz. Devlet şimdi faili meçhullerin üzerine gidiyor. PKK´nın da kendisiyle yüzleşmesi lazım. Yoksa görüşmeler nasıl olacak? Birbirlerini ikna edebilmek için önce kendilerini temizlemeleri lazım.
Anlamadım, bunu açalım.
Şöyle: Savaş Buldan öldürülmeden önce Mehmet Ağar ile aynı sitede oturuyordu Yeşilköy´de. Dilkum sitesinde. Davut Kölük adında Malatyalı bir iş adamı Ömer Lütfü Topal´ın kumarhanelerinde soyuluyor, bir buçuk milyon dolar. Mehmet Ağar, Topal´ı arıyor ve ?Bu benim adamımdır, bunu koru? diyor, iş dünyasındaki söylentilere göre. Denileni yapıyor Ömer Lütfü Topal. Davut Kölük Mehmet Ağar´a Yeşilköy´de bir ev veriyor. Mehmet Ağar evi Urfalı Ali Bozanoğlu adına yapıyor. Ve orada oturmaya başlıyor, 1992-93 yıllarında. Ağar, Savaş Buldan´ın da aynı sitede oturduğunu duyunca sızlanmaya başlıyor, bunların ne işi var diye. Ama kadınların tüm bunlardan haberi yok tabi. Savaş ve Adnan´ın kaçırıldıkları gün kadınlar Mehmet Ağar´ın evine gidiyorlar, komşuluk hukukuyla, dertleşmeye. İşin böyle de bir tarafı var yani.
İBRAHİM ŞAHİN İŞİN JÖNLERİNDENDİR
İbrahim Şahin de Mehmet Ağar´ı işaret ediyor aslında ama sizce o bu yapının neresinde?
İbrahim Şahin bu işin jönlerinden biridir. Başından beri de deli numarası yapıyor. Özel harekât timini yönlendiren, özel yaşamlarında devletten aldıkları para yetmiyorsa onları finanse eden adamdır. Polisliği bıraktıktan sonra petrol işine girdi. Maddi durumu son derece iyidir.
KÜRT ELİTLER YÜK ALIN, HERŞEYİ ERDOĞAN´IN SIRTINA YIKMAYIN
Şimdiye kadar röportaj vermiyordunuz. Bugün konuşmanızın gelişmelerle ilgisi var mı?
Arkadaşlarım öldü benim. Bildiklerimi anlatmamın, bunları teşhir etmenin bir bedeli olacaksa da öderim. Çünkü ölenler daha ağır bedel ödediler. Benimki nedir ki? Hem vatandaşlık görevim bu benim, hem de kaybettiğim dostlarıma karşı insanlık borcum. 20 gazeteci arkadaşım öldürüldü. Mesleğe soktuğum çocuklar öldürüldü, hepsinin nasıl öldürüldüğünü biliyoruz, neredeyse katillerini de biliyoruz. Zannetmesinler ki kimse bir şey bilmiyor. Vallahi her şey en ince ayrıntısına kadar biliniyor. Son sözüm: Bu süreç işlesin, hem devlet hem örgüt tarafından kim kullanılmış, kim pisliğe bulaşmışsa hepsi dökülsün ki yeni bir sayfa açılabilsin. Bu işlerin düzelmesi için herkesin, ama özellikle Kürt ve Türk elitlerinin sorumluluk alması lazım. İşi tamamen Tayyip Erdoğan´ın üzerine yıkmadan Koç´un da, Sabancı´nın da, Süzer´in de, Tatlıcı´nın da, Ceylan´ın da Çalık´ın da destek çalışmasına girmesi lazım. ( Star)
TARIK ÜMİT HÜSEYİN ÖZEN ADIYLA MUĞLA´DA GÖMÜLDÜ |
TARIK ÜMİT´İN DOSYASI BANA EYÜP TUNCAY´DAN GELDİ
Tarık Ümit´in dosyası Muğla Jandarma İl Komutanlığı´ndan bana gelmişti, fezlekeyi hazırlayıp imza atan Jandarma Astsubayı getirdi, Eyüp Tuncay, bizzat bu soruşturmayı yürüten arkadaşım. Emekli olduğu zaman, kendisi bana çok önemli bilgiler olduğunu söyledi, bense Susurluk Komisyonu, ifadeler, savcılık... Artık yorulduğumu söylemiştim. Bana bulunduğu yere, kendi adıma değil, bir başka eşimin akrabasının adına dosyayı getirdi.
Dosyada gerçekten yaptığı soruşturma vardı Tarık Ümit ile ilgili. Ben bu soruşturma dosyasını bir gazeteci hanıma verdim, kitabımda onun adı var. Ekim 2011´de savcılığa ifade vermeden önce kendisinden dosyayı istedim, tedirgin oldu, bulamıyorum dedi. Milliyet Gazetesi´nden çalışıyordu 97 yılında haber yaptı, Tarık Ümit´in cenazesinin ilk fotoğrafı da o zaman yayınlandı. Tarık Ümit, Muğla´da Hüseyin Özer adında birinin adına gömüldü, bunları da savcılıkta anlattım. Tarık Ümit´i Yeşil ile birlikte bir kişi daha infaz etti. Onun adını da savcılığa verdim, aranıyor.
YEŞİL BELARUS´TA YAŞIYOR
Meclis Susurluk Komisyonu´nda Yeşil´in kimliğini ilk kez açıklayan Hüseyin Oğuz , Ben Yeşil´in yaşadığını biliyorum 2011 Ağustos öncesi onunla bizzat görüşen bir ağabeyim var. Belarus Minsk kentinde bir otelde görüştüler. Bu kişinin ismini veremeyeceğim. Yeşil´in yakalanma riski artık çok yüksek. Etrafı boşaldı. Şimdi şansı yok. Yaşıyor, onu ekonomik şartları yakalatmıyor. Tarık Ümit mihenk noktasıdır. Bu olay aydınlanırsa Ergenekon da Susurluk da çöker. Ben Ayhan Çarkın´ın ifadelerine itibar etmiyorum. Benim belgem var, bana dosya geldi diyorum, Tarık Ümit´in dosyası geldi, diyorum, altındaki imzaları gördüm, cenazesinin fotoğrafını gördüm diyorum, bu dosyayı bir gazeteciye verdim. dedi.
AYDIN ÖZTÜRK KONUŞURSA UĞUR MUMCU CİNAYETİ AYDINLANIR
Eşref Bitlis, Bahtiyar Aydın ve Uğur Mumcu Cinayetleri ile ilgili de iddialarda bulunan Hüseyin Oğuz Eşref Bitlis´in tüm ekibi tasfiye edildi. Bu ekip Güneydoğu´daki sorunun şiddetle çözümünden yana değildi. Eşref Bitlis ve Bahtiyar Aydın´ı öldürdüğünü Kahraman Bilgiç, bana sorguladığımda itiraf etti. Benim İfade vermediğim savcılık kalmadı. Ben bir tek Eşref Bitlis´in çocuklarıyla görüşmedim, diğer tüm mağdurların çocuklarıyla da görüştüm. Uğur Mumcu cinayetinin kararı Diyarbakır JİTEM´ DE alındı. Kararın alınmasında Aytekin Özen etkili oldu. Aydın Öztürk, Malatya Pötürgeli, o konuşursa Uğur Mumcu Cinayeti aydınlanır. Uğur Mumcu olayının çözülmesi için Diyarbakır´daki avukat Mustafa Özcan´ın olayının çözülmesi lazım. Aydın Öztürk yaşıyor, ufak bir suçtan dolayı cezaevinde sanıyorum. dedi.
YÜKSEKOVA ÇETESİ ŞEHİT TABUTUNDA UYUŞTURUCU KAÇIRDI
Hüseyin Oğuz, bugün Türkiye´de terörün bitmesinin sebebi olarak da yıllar önce deşifre ettiği Yüksekova Çetesi´nin üzerine gidilememesi olduğunu öne sürerek , o çete bitirilseydi, bugün dağlarda adam kalmayacaktı dedi. Oğuz, Ben Yüksekova´da terör örgütünün gümrükçüleri ile karşılaştım. Türkiye´ye uyuşturucu geçişinden pay alanları tanıdım. Şehit tabutlarında eroin transferi yapılıyordu. Yüksekova çetesinde polis, korucu ve asker vardı. O çete tam aydınlatılmış olsaydı, bugün pek çok sorun çözülmüş olurdu.
Bunun kapatılmasından devlet zarar görür görüşü hâkim oldu, oysa tam tersi oldu. Ankara´nın tüm bunları bilmemesi mümkün değil. Biz oradaki tüm olayları vukuat raporu olarak tutuyorduk, Yüksekova Komutanlığı olarak, İçişleri Bakanlığı´na kadar olayın özetini anlatıyorduk Şemdinli ve Eruh baskınına katılan militan bir bakıyorum JİTEM içinde görev yapıyor. JİTEM Jandarma Komutanlığı´nın parçası, orada benim çok değerli meslektaşlarım var.
Nahit Menteşe, savcı çağırırsa ifade veririm, diyor geçen gün gazetelerde, ben yıllardır savcılara ifade veriyorum, belki yarın bu yayından sonra yine ifade vereceğim, Nahit Menteşe de savcılık çağırmadan gitsin versin ifadesini. Benim uzun zamandır korumam yok, bulunduğum ildeki emniyet müdürü talimat olmadan, duyarlı olduğu için beni koruyor. Çok karışık yıllarda ben Susurluk´ta konuştum . Ben Veli Küçük ile aynı kurumda çalıştım ama onunla aynı fikirde olmam mümkün değil, 2008 yılında geldi köyümde dayımı buldu, beni araştırdı, Susurluk´ta verdiğim ifadeden dolayı. 120 küsur kaset var Veli Küçük´ün elinde, görev yaptığı yerdeki valiyi zor durumda bırakmak için şantaj malzemesi olarak kullanıyordu bu kasetleri. ( A Haber)
TARIK ÜMİT´İN İŞE ALDIĞI DOĞAN ÖZKAN İFADE VERDİ
05.01.2012 15:59 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında, 1995 yılında kaçırıldıktan sonra öldürüldüğü iddia edilen MİT´çi Tarık Ümit´in işe aldığı Doğan Özkan Ankara Adliyesi´nde ifade verdi.Sabah saatlerinde Ankara Adliyesi´ne gelen Doğan Özkan´ın ifadesini faili meçhul cinayetler soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel ile Mehmet Özgür aldı. Yaklaşık iki saat süren ifade verme işleminin ardından Özkan, gazetecilerin sorularını cevapsız bıraktı. Bugün konuşmayacağım. diyen Özkan adliyeden ayrıldı. Doğan Özkan´ın faili meçhul cinayetler konusunda bir bilgisinin olmadığını söylediği öğrenildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen faili meçhul cinayetlere ilişkin soruşturması kapsamında geçtiğimiz hafta ise Tarık Ümit´in amcası Cemalettin Ümit, ´tanık´ sıfatıyla ifade vermişti. Faili meçhul cinayetler kapsamında tutuklu bulunan eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın, mahkemenin talep etmesi halinde 1995´ten bu yana kendisinden haber alınamayan MİT´çi Tarık Ümit´in cesedinin bulunduğu yeri gösterebileceğini söylemişti. İstanbul Silivri´nin Beyciler Köyü´nde Çarkın´ın yer gösterme işlemine Tarık Ümit´in amcası Cemalettin Ümit de eşlik etmişti. Ancak yapılan aramalardan bir sonuç elde edilememişti. ( Cihan)
TARIK ÜMİT´İN İŞ ORTAĞI HAKKI NAMLI İFADE VERDİ
09.01.2012 15:37 Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Tarık Ümit´in iş ortağı Hakkı Yaman Namlı ifade verdi. Namlı´nın MİT´çi Tarık Ümit´in 1995 yılında kaçırıldıktan sonra öldürüldüğü iddialarına ilişkin bilgi verdiği öğrenildi.Ankara Adliyesi´ne gelen Namlı, soruşturmayı yürüten özel yetkili Cumhuriyet savcısı Hakan Yüksel ile Mehmet Özgür´e ifade verdi. İfadesinin ardından çıkışta gazetecilerin sorularını cevaplayan Namlı, gerçekleri söylediğini ifade etti. Tarık Ümit´in birlikte bankayı kurduğu isim olarak da bilinen Hakkı Yaman Namlı, Ümit ile yakın dost olmasından dolayı ifadesine başvurulduğunu kaydetti. Susurluk Komisyonu´nda da ifade verdiğini hatırlatan Namlı, orada olduğu gibi şimdi de gerçekleri konuştuğunu belirtti. Tarık Ümit´in kaybolmasıyla ilgili devlette olmayan bilgileri tazelediklerini dile getiren Namlı, Susurluk ile bunun tanığı olduğunu ifade etti.
Susurluk´ta biliyorsunuz, oluşum mahkum oldu. Gerisini de zaten sayın savcı araştırıyor. diyen Namlı, Abdullah Çatlı´yı tanıyıp tanımadığına ilişkin bir soruya Tanırım tabii karşılığını verdi. Tarık Ümit´in kendisine ölüm listesinden bahsetmediğini anlatan Namlı, Ümit´in kimlerce kaçırıldığı konusunda bilgisinin olmadığını savundu. O dönemde yasa dışı işler yapılıp yapılmadığına ilişkin bir soruya da Namlı, Bilemeyeceğim. Öyle bir şey yok. Ama gerçeği söyledim. Gereğini anlattım. diye konuştu. Milli İstihbarat Teşkilatı´nın 18 yıllık görevlisi Tarık Ümit, 2 Mart 1995 günü İstanbul´da ortadan kaybolmuş ve arabası Silivri´de jandarma bölgesinde bulunmuştu. ( Cihan)
(24 Aralık 2011), son güncel.: (09 Ocak 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Çarkın mezar yerlerini gösterdi
Çarkın mezar yerlerini gösterecek
Çarkın: Ümit´in yerini biliyorum
Ayhan Çarkın´ın Susurluk cinayetlerine dair itirafları ve yürütülen soruşturma manşetlerimiz
Susurluk skandalı ve cinayetlerine dair çeşitli devlet kurumlarınca hazırlanan raporlar
Tarık Ümit dosyası tekrar açıldı
Tarık Ümit olayıyla ilgili bazı manşetlerimiz
Yıllardır izi bulunamayan MİT´çi Tarık Ümit için korkunç iddia
İddianamede Sapanca Üçgeni
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap