1988 yılında Turgut Özal´a yapılan suikastle ilgili önemli bilgilere ulaşıldı. Soruşturmayı yürüten savcı, çemberi iyice daralttı. Suikastı o dönem soruşturan eski savcı Uğur Tönük de savcı Çetin´e verdiği ifadede kızının kaçırıldığı ve eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu tarafından tehdit edildiği iddialarını doğruladı.
19.11.2011 13:33 Turgut Özal´ın ölümü ile ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, merhum cumhurbaşkanına 1988 yılında yapılan suikastla ilgili önemli bilgilere ulaştı. Kartal Demirağ´ın gerçekleştirdiği suikastta, Özal baş parmağından yaralanmıştı. Suikastı soruşturan eski savcı Uğur Tönük de savcı Çetin´e verdiği ifadede kızının kaçırıldığını ve eski MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu tarafından tehdit edildiğini söylediği belirtildi. Yüksekova Çetesi´ni ortaya çıkaran eski Jandarma İstihbaratçı Hüseyin Oğuz da Özal suikastı soruşturmasında Tönük´e dikkat çekmişti. Fikri Sağlar ise Soruşturmayı rütbeliler engelledi demişti. Turgut Özal´ın oğlu Ahmet Özal bir gazeteye verdiği demeçte suikastla ilgili ilk kez bir isim zikretmiş ve Yirmibeşoğlu´nu adres göstermişti. Ahmet Özal´ın iddiasına göre Yirmibeşoğlu suikast soruşturmasını inceleyen savcıyı Bu işin üzerine fazla gitme diye uyardı. Savcı Tönük, suikast davası bittikten sonra bilgiyi Ahmet Özal´la paylaştı.
Tönük KONUŞURSA SUİKAST ÇÖZÜLÜR
Hüseyin Oğuz da Özal suikastı soruşturmasında Uğur Tönük´e dikkat çekmişti. Susurluk Komisyonu´na verdiği ifadede Tönük´i işaret eden Oğuz, Tönük´in konuşması halinde Özal suikastı ile ilgili birçok karanlık noktanın da aydınlanacağını söylemişti. (Yenişafak)
YİRMİBEŞOĞLU ADINI AHMET ÖZAL DİLE GETİRDİ
Bir dönemin kara kutusu olarak da bilinen Sabri Yirmibeşoğlu´nun adı Özal´a yönelik suikast olayında adı geçti. Turgut Özal´ın oğlu Ahmet Özal, babasına 22 yıl önce yapılan suikast girişiminin ardında dönemin MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu´nun olduğunu iddia etmişti. Ahmet Özal ´Babam ülke karışmasın diye suikastin ardındaki isimleri açıklamadı. Bu isimlerin hepsi Emniyet ve MİT´in arşivlerinde var. Arşivler açılsın´ çağrısı yapmıştı.
YİRMİBEŞOĞLU KİMDİR?
Suikast sırasında MGK genel sekreterliği görevini yürüten Yirmibeşoğlu, halk arasındaki adıyla Kontrgerilla olan Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) eski komutanlarından biriydi. ´6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı´ açıklamasını yapan kişiydi. Özal suikastini soruşturan ve suikastçi Kartal Demirağ´ın Afyon Dazkırı bölgesindeki kontrgerilla örgütlenmesine dahil olduğunu tespit eden savcıyı, olayın üzerine daha fazla gidilmemesi için uyaran kişi de MGK sekreteri Yirmibeşoğlu´ydu. Yine Yirmibeşoğlu, 1978´de Başbakan Ecevit´in, ´Farz-ı muhal, buradaki MHP il başkanı, aynı zamanda Özel Harp Dairesi´nin sivil uzantısındaki gizli elemanlardan biri olamaz mı?´ kuşkusunu ´Evet, öyledir ama kendisi çok güvenilir, vatansever bir arkadaşımızdır.´ diyerek doğrulayan kişiydi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, suikast olayının detayları kendisine ulaşınca MGK sekreteri Yirmibeşoğlu´nu re´sen emekliye sevketti. Suikastin ardında olmakla suçlanan diğer kişi ise yine Özel Harp´te komutanlık yapan Org. Kemal Yamak´tı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın genel sekreterliği görevini yürüten Yamak, Özal´ın 1993´te şüpheli ölümü üzerine o gün görevinden istifa etmişti.
TURGUT ÖZAL´A KONGREDE SUİKAST GİRİŞİMİ
18 Haziran 1988 günü Ankara´da Atatürk Kapalı Spor Salonu´nda yapılan ANAP kongresinde, kürsüde konuşan Başbakan Turgut Özal´a iki el ateş edildi. Birinci kurşun Özal´ın sağ eline, ikinci kurşun mikrofonun ayağına isabet etti. Silahı tutukluk yapınca korumalar tarafından vurularak yakalanan kişi Kartal Demirağ´dı. 4 yıl hapis yatan Demirağ 1992´de serbest bırakıldı.
6-7 Eylül olaylarını da itiraf etmişti
Bir dönemin ´karakutusu´ olarak da tanımlanan eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ve eski Özel Harp Dairesi Başkanı emekli Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu´nun Haziran 1988´de Turgut Özal´a yönelik suikast girişimiyle ilgili soruşturmaya engel olduğu iddia edilmişti. 1988´de Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri olduktan bir yıl sonra Cumhurbaşkanı Özal tarafından emekliye sevk edilen Yirmibeşoğlu, suikastla ilişkilendirilmesine, ?Özal beni tutan biriydi. Ona karşı olmam söz konusu değildi. Bu iddialar deli saçması? diyerek tepki göstermişti. Yirmibeşoğlu´nun, 6-7 Eylül 1955´te yaşanan ve Rumların ev ve işyerlerinin yağmalandığı, 16 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylarda da adı geçti. Gazeteci Fatih Güllapoğlu, ?Tanksız Topsuz Harekât? adlı kitabında, ´Özel Harpçi´ Sabri Yirmibeşoğlu´nun görüşlerine yer verdi. Kitapta, röportajın bir yerinde Yirmibeşoğlu´nun, ?6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı. Sorarım size? Bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?? sözleri büyük yankı uyandırdı. Ancak Yirmibeşoğlu, kitapta kendisine ait olduğu öne sürülen sözleri inkâr etti.
Dazkırılı kontrgerillacı Kartal Demirağ
Cumhurbaşkanı Turgut Özal´a suikast girişiminde bulunan kişi Afyon Dazkırı´da Ülkü Ocakları 2. başkanlığı yapmış olan Kartal Demirağ, gençliğinde Alparslan Türkeş tarafından kurulan ve içerisinde MHP´li gençlere silahlı eğitim dahil birçok alanda eğitim verilen komando kamplarına katıldı. Suikast olayını soruşturan savcı Uğur Tönük, Afyon Dazkırı´da bir kontrgerilla kampının varlığını keşfetti. Orada eğitim aldığı ortaya çıkan Demirağ sağcı militandı. İlk suçu da Dazkırı Kaymakamı´nı falçatayla yaralamaktı. İfadesinde kaymakamı dokuma kooperatif faaliyetlerinden ötürü komünist olduğu için yaraladığını söylemişti. Ama asıl nedenin uyuşturucu imalatı yaptığı gerekçesiyle Dazkırı´daki bir eczanenin kaymakamlıkça kapatılması olduğu raporlara yansıdı. Yani işin içinde uyuşturucu trafiği de var. Daha sonra hapse giren Demirağ, kısa sürede hapisten kaçırıldı. Özal suikastinde adı geçen diğer bir kişi Türkiye´nin ilk banka hortumcusu olan Kemal Horzum. Emlak Bankası´nı 90 milyon dolar dolandırarak yurtdışına kaçan Horzum´un Demirağ´a para yolladığı öğreniliyor. Horzum da Dazkırılı. Savcı Uğur Tönük bu bilgilere ulaşınca iki general tarafından çağrılıyor ve ´Devam etmeyin başınız ağrır´ diyerek uyarılıyor. Bu generallerden birisi Sabri Yirmibeşoğlu. Özal´a da aktarıldı bu olanlar. Özal, ´Gereğini yapın´ dedi ama mesele kapandı. Özal suikastinin savcısı Uğur Tönük, işte Demirağ´ın kontrgerilla bağlantılarını bu şekilde tespit ettiği andan itibaren soruşturmaya devam edememiştir. Turgut Özal, suikastle ilgili detayları öğrendiğinde MGK sekreterliği görevini yürüten Yirmibeşoğlu´nu re´sen emekliye sevketti, suikastçi Demirağ´ı affetti.
Birinci suikastten kurtulsa da ikincisinden kurtulamadı
Suikast dosyası bu şekilde kapandı. Ancak 5 yıl sonra iddialara ve bu iddialarla örtüşen bulgulara göre zehirlenerek öldürüldü. Bu konuda Meclis Susurluk Komisyonu üyesi Fikri Sağlar´ın aktardıkları çarpıcı: ´Özal´a suikasttan sonra İnönü ile Özal´ı ziyaret ettik.. Özal: ´Bu organize bir iş, kimin yaptığı biliniyor´ dedi.´
Özal suikastinde adı geçen iki generalden birinin Org. Sabri Yirmibeşoğlu diğerinin de Özel Harp Dairesi komutanlarından Org. Kemal Yamak olduğu iddiaları var...
Fikri Sağlar: Bu konuda kesin bir bilgim yok. Ancak ailesi, Özal´ın eceliyle ölmediğinden emin. Düşünün her gittiği yerde 15 arabayla dolaşan yanında tam teşekküllü bir hastane donanımıyla dolaşan biri Özal. Böylesine kontrol altında biri, cumartesi günü joking sonrası fenalık geçiriyor. Köşk´te doktor, ambulans yok. Kendisini taşıyan araç hastaneye giderken yolda adres değiştiriyor falan. Hacettepe Hastanesi´ne gittiğinde de kalbin durmuş olduğunu söylüyorlar. Bunlar doğal olarak kafalarda soru işaretleri doğuruyor.
Özal Ailesi, bir bilgi ulaştırdı mı size?
F.S.: Ahmet Özal milletvekili olduğunda muayene için babasının öldüğü Hacettepe Hastanesi´ne gidiyor. Burada kan ve saç örneğini alıyorlar. Daha sonra bir telefon geliyor hastaneden. ?Babanızın kan örneği bizde mevcut. İsterseniz örneği inceleyelim. Herhangi bir toksik madde var mı araştıralım? diyorlar. Kabul ediyor Ahmet. Resmen de başvuru yapıyorlar. Ancak daha sonra hastaneden gelen bir telefon, bir hemşirenin örnek tüplerini elinden düşürerek kırdığını söylüyor. Dediğim gibi, aile Özal´ın eceliyle ölmediğinden kesinlikle emin. Ben o dönem tüm bu bilgileri toplayarak bir araştırma önergesi verdim.
ÇOK SAYIDA KRİTİK SUİKAST İÇEREN KANLI VE KARA YIL: 1993
Özal 1992´de Kaya Toperi ve Başyaveri Albay Arslan Güney´e bir Kürt raporu hazırlattığı ve bu raporun MGK gündemine getirildiği biliniyor. Özal´ın ölümünün bu raporla ilgisi olabilir mi?
F.S.: Olabilir elbette. 1993 yılı bu ülkenin tarihindeki en önemli yıllarından biridir. 24 ocakta Uğur Mumcu öldürüldü. 17 şubatta Eşref Bitlis´in uçağı düşüyor. 18 nisanda Özal ölüyor. Cumhurbaşkanı seçimleri derken 2 temmuzda Sivas katliamı oluyor. Çekiç Güç tartışmaları netlik kazanıyor. Hiram Abbas öldürülüyor. Bunlar rastlantı olamaz.
Bu olaylar arasındaki bağlantı nedir?
F.S.: Hükümet değişti. Cumhurbaşkanı değişti. Ben 93 yılındaki bu suikastların ve provokasyonların da, bir tasfiye sürecinin adımları olduğunu düşünüyorum.
Kim tasfiye edildi? Onların yerine kimler geldi?
F.S.: 1993 yılı, 90´ların başında alınan illegal mücadele konseptinin terörle mücadeleye hakim kılındığı, PKK ile mücadelenin en üst seviyeye geldiği bir dönemdi. O dönemde Eşref Bitlis, Bahtiyar Aydın, Cem Ersever gibi subayların yanında yanılmıyorsam iki de ABD´li general öldürüldü. Söz konusu tasfiye planıyla, Çiller gibi istenildiği gibi kullanılacak birinin başa gelmesi sağlanmıştır bir şekilde. Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş´i hatırlayın. Atatürk ve Çiller resimli rozetle dolaşırdı. ?O tak diye emreder, ben şak diye yaparım? der, bir dediğini iki etmezdi Çiller´in.
YİRMİBEŞOĞLU İDDİALARI YALANLADI
Turgut Özal´ın oğlu Ahmet Özal´ın Özel suikastının ardında o vardı dediği MGK eski Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu iddiaları reddetmişti. Cnntürk´te soruları yanıtlayan Yirmibeşoğlu, ?Ortada yanlış bir anlaşılma var veya yanlış yazılmış. Ben suikastten sonra MGK Genel Sektereri oldum. Böyle bir şey mümkün değil. Hem iş hem de arkadaşlık anlamında aramız çok iyiydi. Suikastin arkasında olsam merhum Özal, benim MGK Genel Sekreteri olmam için kararnameye imza atmazdı. Aklım mantığım almıyor? dedi. Ahmet Özal´ın Suikastın arkasındakilere ulaşmayı Sabri Yirmibeşoğlu engelledi şeklindeki sözlerini değerlendiren Yirmibeşoğlu iddialarla ilgili şunları söyledi: Kendisine suikast tertiplediğim söylenen Sayın Özal´ın beni neden MGK Genel Sekreterliği´ne getirdiğini anlayabilmiş değilim. ´Özal´ı olsa olsa 2 kişi öldürmek isteyebilir. Biri cumhurbaşkanı olmak isteyen Kaya Erdem diğeri Sabri Yirmibeşoğlu´ dediler.Bunları okuyunca hayretler içinde kaldım. Bunlara eskiden insanlar deli zırvası derlerdi. Ahmet Bey´in böyle bir beyanat verdiğini sanmıyorum. Ortada bir yanlış anlaşılma var. 6-7 Eylül olayları ile ilgili sözlerim akademik düzeydeydi. Bu dava bir defa mahkemede yargılandı. Ben o zaman 1955´te garip bir üsteğmendim. Olaylarla ilgili isimler varken Sabri Paşa diye ortaya atmanın saçmalığını anlayamıyorum. Muhteşem bir örgütlenme demişim. Ben deli miyim bunları söyleyeyim. Bunları MİT´in yaptığı sonradan ortaya çıktı sanırım. Öyle gibi görüşüldü. O zamanlar Özel Harp Dairesi yok.
CAN DÜNDAR: SAVCI Tönük BANA O AÇIKLAMAYI YAPTI
Tartışmaya Gazeteci Can Dündar da katıldı. Dündar, Özal suikast soruşturmasını soruşturan Savcı Uğur Tönük ile o dönem bizzat görüştüğünü ve savcının soruşturmadan el çekmesi için nasıl uyarıldığını kendisine anlattığını belirtti: Yargıtay 7. Ceza Dairesi üyeliğinden emekli bir savcı olan Tönük´le daha sonra tanıştım ve suikast soruşturmasının nasıl kesildiğini onun ağzından dinledim.
Dündar´ın Kontrgerilla ve Ergenekon konularında kitap ve yazıları bulunuyor. İşte bizzat onun satırlarıyla Özal suikasti soruşturmasındaki gariplikler:
Suikast soruşturması: Özal televizyonun sesini açtı ve komutanın adını sordu
Şimdi size eski bir öyküyü hatırlatacağım: 1988 Özal Suikastı... Nasıl Ecevit, kendisine karşı düzenlenen Çiğli suikastının ardında kontrgerillayı aramışsa Özal da kendi suikastçısının ardındaki örgütü aramıştı. Afyonlu işadamı Kemal Horzum´dan kuşkulanıyordu. Horzum, Emlakbank´ı dolandırmakla suçlanıyordu. Banka bünyesinde Horzum´u soruşturan komisyona, suikast işiyle de ilgilenmelerini söyledi. Komisyon üyeleri hem suikastçı Kartal Demirağ´ın hem Horzum´un memleketi olan Afyon´a gitti. Orada ne bulduklarını komisyon üyesi Uğur Tönük, daha sonra TBMM´de kurulan Horzum Araştırma Komisyonu´na şöyle anlattı:
Kartal kontrgerillacı
Afyon Dazkırı´da 1974-77 seneleri arasında Ege´de meydana gelen sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teşkilatı kurulduğunu, Kartal Demirağ´ın da bu teşkilatın yetişmiş bir elemanı olduğunu tespit ettik. Demirağ özel kamplarda emekli askerlerce eğitilmişti. Her şeyi vatanımız için yaptık diyor, MİT´le ilişkisi olduğunu söylüyordu. Komisyon soruşturmayı derinleştirince Özal´ı vuran silahın Demirağ´a Kongre salonunda polisler tarafından verildiği yönünde duyumlar aldı. Afyon´daki teşkilatın üzerine gitmeye karar verdiler. İşte tam o aşamada Tönük, Ortaköy´de bir villaya davet edildi. MİT görevlisi olduklarını sandığı üç görevli kendisine Bu tahkikatı kesin dedi. Bir generalin adını verdiler ve Paşa kararınızı bekliyor dediler. Tönük soruşturmadan çekildi.
Özal´a söylüyor
Yargıtay 7. Ceza Dairesi üyeliğinden emekli bir savcı olan Tönük´le daha sonra tanıştım ve suikast soruşturmasının nasıl kesildiğini onun ağzından dinledim. O günlerde başına gelenleri bir tek Turgut Özal´a açıklamıştı. O sahneyi bütün ayrıntılarıyla anlattı: Özal´ın Harbiye Orduevi´ndeki odasında buluşmuşlar, diz dize oturmuşlar. Tönük, kendisini tehdit edenlerin adını verdiği generali açıklayacağı anda Özal odadaki büyük ekran televizyonun uzaktan kumandasına uzanmış ve sesi sonuna kadar açmış. Sonra da Tönük, Paşa´nın ismini Özal´ın kulağına fısıldamış: Sabri Yirmibeşoğlu!
Olacak iş mi?
Yirmibeşoğlu o dönem MGK Genel Sekreteri idi. Görev süresi 1 yıl uzatılsa Kara Kuvvetleri Komutanı olabilecek, oradan Genelkurmay Başkanlığı´na tırmanabilecekti. Olmadı. Özal´a adı fısıldandıktan 1 yıl sonra emekliye sevk edildi. Yıllar sonra suikast konusunu soran Aksiyon´a Hiç ciddiye almadım. Olacak iş değil dedi.
Düşman kim?
Acaba kimler engellemişti suikast soruşturmasını? Yılma Durak ya da Kartal Demirağ da Özel Harp´in istihdam edip silahla eğittiği vatansever gönüllüler miydi? Bazı olaylar yaratılır, düşman yaratmış gibi gösterilir taktiğinin uygulayıcıları mıydı? Düşman kimdi? Düşmanı ve ona karşı kurulan resmi örgütü ABD bilirken neden Türkiye´nin Meclis´i ve başbakanı bilmiyordu? Bunları sormaya devam edeceğiz.
SAVCI Tönük´E BİR DOĞRULAMA DA CÜNEYT ARCAYÜREK´TEN
Sabri Yirmibeşoğlu´nu suçlayan, Savcı Uğur Tönük´tü. Onun iddialarına, Cüneyt Arcayürek, Demokrasinin Sonbaharı kitabında yer vermişti. Uğur Tönük, Horzum Araştırma Komisyonu´na çok çarpıcı şeyler söylemişti. Neydi anlattıkları? Arcayürek´in kitabından okuyalım: Afyon Dazkırı´da, 1974-77 seneleri arasında, Ege´de meydana gelen sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teşkilâtı kurulduğunu, Kartal Demirağ´ın da bu teşkilâtın yetişmiş bir elemanı olduğunu tespit ettik. Komisyon, Afyon´daki teşkilâtın üzerine gitmeye karar verdi. Tam o aşamada, Ortaköy´de bir villaya davet edildim. MİT görevlisi olduğunu sandığım 3 kişi bana ´Tahkikatı kesin´ dedi. Bir generalin adını verdiler ve ´Paşa kararınızı bekliyor´ dediler. Soruşturmadan çekildim. Arcayürek, daha sonra Tönük ile görüşmüştü. Tönük, Arcayürek´e, Özal´la buluştuğunu söylemiş ve o görüşme sahnesini şöyle anlatmıştı: Özal´ın Harbiye orduevindeki odasında diz dize oturduk. Beni tehdit edenlerin adını verdiği generali kendisine açıklayacağım sırada, Özal odadaki büyük ekran televizyonun uzaktan kumandasına uzandı ve sesi sonuna kadar açtı. Ben, paşanın ismini Özal´ın kulağına fısıldadım: Sabri Yirmibeşoğlu. İşte Sabri Yirmibeşoğlu´nun ismi bu şekilde suikast iddiasına karışıyor.
ERGENEKON KLASÖRLERİNDE ÖZAL SUİKASTİ
Ergenekon davasının ek klasörlerinden birinde, suikastın cezaevinde tasarlandığı ve ?birilerinin? Kartal Demirağ´a ?sen hiç korkma, seni yurt dışına çıkartacağız!? dediği anlatılıyor. Mehmet Adnan Akfırat klasöründe 17 sayfalık çok ilginç bir görüşme zaptı var. Bu zabıtta, adı Muhsin olarak geçen bir itirafçı, Kartal Demirağ´ın Özal suikastını cezaevinde tasarladığını anlatıyor savcıya. Estetik ameliyatla yüzünün değiştirileceği, askerlik işlerinin düzenlenmesi, parasal yardım yapılarak ömür boyu ailesinin korunacağı gibi sözler veriliyor, itirafçı Muhsin´in anlatımlarına göre. Muhsin´de sonra, cezaevinde kalan Cemal Kozan da savcıya ifade vemiş: ?Almanya´dan gelen Ali adlı biriyle Denizli´den gelen bir öğretmen Kartal Demirağ´la görüştü.? Daha sonra da, Kartal Demirağ´ın, cezaevinden kaçmadan önce, cezaevi müdürüne nasıl baskı yapıldığını anlatmış. Anlatmış da ne olmuş? Hiç birşey. Üstelik çenesini kapaması yolunda Muhsin´e baskı yapılmış. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
SAVCI Tönük TEHDİDİ ANLATTI
20 Kasım 2011 - Özal´a yönelik suikast girişimini soruşturan Savcı Tönük, soruşturmanın örtbas edilmesi için Org. Yirmibeşoğlu´nun kendisini nasıl tehdit ettiğini anlattı. ANAP´ın 1988´deki kongresinde Kartal Demirağ tarafından Turgut Özal´a yönelik suikast girişimini soruşturan Savcı Uğur Tönük, soruşturmanın örtbas edilmesi için dönemin Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri ve eski Özel Harp Dairesi Başkanı Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu´nun üç adamını göndererek kendisini tehdit ettiğini söyledi. Turgut Özal´ın 18 Haziran 1988´de kendisine yapılan suikast girişimini aydınlatmakla görevlendirdiği isimlerden biri olan emekli savcı Uğur Tönük´in, Özal´ın ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı´na 15 Ağustos 2011 tarihinde talimatla ifade verdiği ortaya çıktı.
Kızımı kaçıranları bilmiyorum
Tönük, iki sayfalık ifadesinde, Özal suikastıyla ilgili araştırma yaptığı dönemde kendisinin Sabri Yirmibeşoğlu tarafından gönderilen üç kişi tarafından tehdit edildiğini belirtti. Tönük, o dönemde kızının kaçırıldığını, ancak bu kaçırılma olayının arkasında kimlerin olduğunu bilmediğini söyledi. Özal´ın, kendisine yönelik suikast girişimini araştırmakla görevlendirdiği iddia edilen Prof. Dr. Çetin Yetkin de aynı soruşturma kapsamında verdiği ifadede, Özal´ın kendisine yönelik böyle bir görevlendirmesinin olmadığını söyledi. Suikastı araştırmakla görevlendirildiği belirtilen isimlerden Bülent Şemiler´in ise Kıbrıs´ta ikamet ettiği ancak adres tesbiti yapılamadığı için ifadesinin alınamadığı öğrenildi.
Görevli polisler dinlenecek
Bu arada soruşturmayı yürüten özel yetkili savcılar, suikast girişiminin yapıldığı ANAP Kongresi´nde görevli olan polis müdürlerini de ifadeye çağırdı. İlk olarak o dönemde kongrenin yapıldığı salondaki polislerden sorumlu komiser Mehmet Ozan´ın dinleneceği belirtildi. Ozan´ın 21 kasım pazartesi günü ifade vereceği öğrenildi. Öte yandan Özal´ın ölümüyle ilgili soruşturmayı yürüten Savcı Kemal Çetin, Özal´ın öldüğü 17 Nisan 1993 günü Cumhurbaşkanlığı Köşkü´nde neden ambulans bulunmadığı konusunda Sağlık Bakanlığı´ndan bilgi istedi.
Tönük´in eşi: Kızımızı kaçırdılar, mağduruz
Jandarma İstihbaratçı Hüseyin Oğuz, ?Bir istihbaratçı askerin anıları: ömrüm? isimli kitabında Uğur Tönük´in kızının kaçırılması olayını şöyle anlatmıştı: ?Elazığ İl Jandarma´da kalırken bir gün Uğur Tönük´ün eşi beni aradı. ´Bizim çok sıkıntımız oldu. Kartal Demirağ´ın sorgulanmasından sonra başımıza birçok iş geldi. Kızımızı kaçırdılar, çok mağdur olduk´ dedi.? (Taraf)
Emekli Komiser Yardımcısı Ozan, ´tanık´ olarak ifade verdi
21 Kasım 2011 - Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümü ve kendisine yönelik suikast girişimiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında emekli bir polisin ifadesine başvuruldu.Emekli Komiser Yardımcısı Mehmet Ozan, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin´e ´tanık´ sıfatıyla ifade verdi. Ozan, yaklaşık yarım saat süren ifadesinin ardından adliyeden ayrıldı. (AA)
Eski Bakan Taner, ifade verdi
23 Kasım 2011 - Eski Devlet Bakanı Güneş Taner, Turgut Özal´ın ölümü ve suikast iddialarına yönelik Ankara´da yürütülen soruşturma kapsamında tanık sıfatıyla ifade verdi. Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne gelen eski Bakan Taner´in ifadesi savcı İsmail Tandoğan tarafından alındı. Taner´in Ankara´da yürütülmekte olan ´Turgut Özal´ın ölümü ve suikast iddialarıyla´ ilgili yürütülen soruşturma kapsamında tanık sıfatıyla bilgisine başvurulduğu öğrenildi. (Cihan)
Mehmet Ağar ifade verdi
Eski Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´a yönelik suikast girişimi ve Özal´ın ölümüyle ilgili soruşturma kapsamında ifade verdi. Ağar, tanık olarak dinlendiğini belirtti. Ankara´da yürütülen soruşturma kapsamında eski DP Genel Başkanı Ağar, Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne geldi. Suikast girişimi döneminde Ankara Emniyet Müdürü olan Ağar, talimatla ifade verdi. Tanık sıfatıyla dinlenen Ağar´ın savcı İsmail Tandoğan tarafından ifadesi alındı. Adliye çıkışında basın mensuplarının sorularına kısa cevap veren Ağar, İsmail Tandoğan Bey´e merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Bey´in ölümüyle ilgili Ankara´da yürütülen tahkikat kapsamında tanık olarak ifade verdim, ayrılıyorum. dedi. Aynı soruşturma kapsamında öğleden önce de eski Devlet Bakanı Güneş Taner adliyeye gelmiş ve tanık sıfatıyla ifade vermişti. (Sabah)
Mehmet Ağar ve Güneş Taner´e, Özal suikastı soruldu
24 Kasım 2011 - 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüne ilişkin Ankara´da yürütülen soruşturma kapsamında adliyede hareketli saatler yaşandı. Eski bakanlardan Mehmet Ağar ve ANAP kurucularından Güneş Taner, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı´nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne gelerek tanık sıfatıyla ifade verdi.Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve eski Devlet Bakanı Güneş Taner, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´a yönelik suikast girişimi ve Özal´ın ölümüyle ilgili soruşturma kapsamında ´tanık´ sıfatıyla ifade verdi. Mehmet Ağar, dün öğle saatlerinde Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne geldi. Burada Savcı İsmail Tandoğan´a yaklaşık 1 saat ifade verdi. Güneş Taner de, sabah saatlerinde geldiği adliyede yaklaşık üç saat kaldı. Her iki isim de, konuyla ilgili yaptıkları açıklamalarda Özal´ın ölümü ve suikast girişimiyle ilgili tanık olarak ifade verdiklerini söylemekle yetindi.
Mesut Yılmaz´ın Başbakanlığı döneminde ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan Güneş Taner, Beşiktaş´taki Özel Yetkili İstanbul Başsavcılığı´nda yaklaşık 2,5 saat savcı İsmail Tandoğan´a ifade verdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nın talimatıyla tanık sıfatıyla ifade veren Taner, adliye çıkışında Turgut Özal suikastı ile ilgili ifadesine başvurulduğunu söyledi. Bu konuda ilk kez ifade verdiğini belirten Güneş Taner, suikast yapıldığı sırada kongre salonunda olduğunu anlattı. Bugüne kadar verilen ifadelerin dışında farklı olarak rahmetli Özal´ın Amerika´da daha evvel onunla beraber çalışan doktorları Muammer Aktar ile yabancı doktorların isimlerini verdiğini belirten Taner, Onlarla vefat etmeden önceki sıhhati hakkında nasıl bilgi alınabileceğini söyledim. Keza Türkiye´deki özel doktoru Cengiz Aslan´ın bu konuya vâkıf kişi olduğunu söyledim. şeklinde konuştu. Tanık sıfatıyla ifade veren Mehmet Ağar ise, Merhum Cumhurbaşkanı´mız Turgut Bey´in ölümüyle ilgili Ankara´da yürütülen tahkikatta tanık olarak ifade verdim. şeklinde konuştu. Güneş Taner, Başbakan Mesut Yılmaz ile birlikte Türkbank ihalesine fesat karıştırmak´ suçundan Yüce Divan´da yargılanmıştı. Yargılama sonunda Yılmaz ve Taner kamuoyunda ´Rahşan Ecevit affı´ olarak bilinen ´Şartlı Salıverme Yasası´ndan faydalanarak davaları ertelenmişti. (Zaman)
SAVCI, TANER VE AĞAR´A GERÇEKLİK SERUMUNU SORDU
28 Kasım 2011 - Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin´in, 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal´a 1988 yılında düzenlenen suikast girişimi ile 1993 yılında Özal´ın ölümü arasında önemli bilgilere ulaştığı belirlendi. Savcının, Semra Özal´ın ?Tetikçi Demirağ´ı hakikat iksiri vererek konuşturacaktık. Suikasttan sonra toplantı yaptık? iddiasını Taner ve Ağar´a sorduğu öğrenildi. Vatan gazetesinin haberine göre, Özal´ın ölümüyle ilgili iddialar üzerine Özal´ın eşi Semra Özal geçen yıl Kasım ayında Ankara Özel Yetkili Savcısı´na ifade verdi. Semra Özal´ın savcıya, Özal´a suikast düzenleyen Kartal Demirağ´ın yakalanmasının ardından Ankara´da özel bir toplantı yaptıklarından bahsettiği öğrenildi. Semra Özal´ın ifadesine göre o toplantıda, Turgut Özal, dönemin Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar, dönemin Devlet Bakanı Güneş Taner ve Semra Özal vardı. Toplantıda Taner´in halk arasında ?hakikat iksiri? olarak bilinen sodyum pentatol maddesi getirdiğini öne süren Semra Özal, bu madde ile Demirağ´ı sorgulamayı önerdiğini anlattı. Bu ilaç sayesinde Demirağ´ın bağlantılarının çözülebileceğinin düşünüldüğünü belirten Semra Özal, toplantıda böyle bir ilaca dönemin Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar´ın izin vermediğini söyledi. Soruşturmayı derinleştiren Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, Özal´ın bahsettiği toplantıda bulunan Ağar ve Taner´in konuyla ilgili ifadelerinin alınmasını istedi. Geçtiğimiz hafta içinde adliyeye gelen Ağar ve Taner´e, İstanbul´daki Özel Yetkili Savcı İsmail Tandoğan tarafından bu toplantı ve hakikat iksiri ile ilgili sorular yöneltildi. Ağar´ın o toplantıya hakikat iksiri getirildiğini kabul etmediği öğrenildi.
Taner de toplantının doğru olduğunu ancak o gün toplantıya hakikat iksiri olarak bilinen sodyum pentatol getirmediğini öne sürdü. Toplantıdaki konuşmada böyle bir iksirin varlığından bahsettiğini ve Ağar´a ?Bu iksiri kullanmayı düşünüyor musunuz?? diye sorduğunu belirten Taner, ?Ağar ´Kendi yöntemlerimiz var´ diye cevapladı? dedi. Özel Yetkili Savcı Tandoğan ise, Özal´ın ifadesinde geçen sodyum pentatol konusunun sorulduğunu doğruladı ancak soruşturma gizliliği nedeniyle bilgi veremeyeceğini söyledi. 1988´de Özal´a Kartal Demirağ tarafından bir suikast girişiminde bulunulmuştu. Suikastta, Özal baş parmağından yaralanırken Demirağ vurularak yakalanmıştı.
Hakikat iksiri 2. Dünya Savaşı efsanelerinden
Halk arasında ?hakikat iksiri? veya ?doğruluk serumu? olarak bilinen sodyum pentotalın geçmişi, 1930´lu yıllara dayanıyor. Bilim adamları tarafından geliştirilmesinin ardından İkinci Dünya Savaşı sırasında etkin şekilde sorgularda kullanılan ilaç, bilinci uyuşturarak iradeyi kırıyor ve sorgulanan şüphelinin doğruyu söylemesini sağlıyor. Halen Amerika´nın bazı eyaletlerinde idam cezasının infazında kullanılan üç ilaçtan ilki. BM, ´gerçeklik serumu´ vermeyi işkence kabul ederken, bizim yasalarımızda da ilaç vermek, ifade almada yasak yöntemlerden biri.
Neden otopsi yapılmadı?
Özal´ın en yakınlarından biri olan Güneş Taner, ?Özal´a suikast düzenlendiğinde o salondaydım. Orada olup bitenleri anlattım. Rahmetli Özal´ın vefatı sırasında yanında değildim. Onun geçirdiği rahatsızlıklar, vefat etmesiyle ilgili bilgim olup olmadığını sordular. Farklı olarak rahmetli Özal´ın ABD´de daha evvel onunla beraber çalışan doktorları Muammer Aktar ile yabancı doktorunun isimlerini verdim. İki olayayı birbirinden ayırmak lazım. Tabii Özal Ailesi zehirlenme olarak netilendiriyor. Savcı da ikisi arasında bir bağ olup olmadığını araştırıyor. Doğal. Anormal olan şey, bilgi sahibi olmayan birinin bu konuda böyle beyanlarda bulunması. Bu da Özal ailesi. Madem zehirlenme iddiası vardı, neden otopsi yapılmadı. Soruldu, aile istemedi cevabı çıktı. Ailenin o zaman otopsi istemeyip, şimdi bu iddiaları ortaya atması ilginç.? (Vatan)
(19 Kasım 2011), son güncel.: (28 Kasım 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
TURGUT ÖZAL SUİKASTİ VE ŞÜPHELİ ÖLÜMÜYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı
Korkut Özal: Kardeşimi Ergenekoncular öldürdü
Kaynak: Özal´ın o dönem ölmesi birilerince uygundu
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap