Müvekkilim İbrahim Şahin´in daimi olduğu onaylanmış hastalığının devam edip etmediğini tespit ettirmenin hiçbir hukuki tarafı yoktur. Hastalığının tedavisi mümkün olmayan ve sürekli hastalık olduğundan cezası dolmadan dönemin cumhurbaşkanı (Necdet Sezer) tarafından affedilmiştir. Bu raporlara istinaden mahkemeden tahliye edilmesini talep etmeme rağmen yeni rapor isteniyor.
Avukat Rukiye Hanım: ´Müvekkilim cezaevi şartlarında yaşayamaz´
Müvekkilim İbrahim Şahin´in daimi olduğu onaylanmış hastalığının devam edip etmediğini tespit ettirmenin hiçbir hukuki tarafı yoktur. Hastalığının tedavisi mümkün olmayan ve sürekli hastalık olduğundan cezası dolmadan dönemin cumhurbaşkanı (Necdet Sezer) tarafından affedilmiştir. Bu raporlara istinaden mahkemeden tahliye edilmesini talep etmeme rağmen yeni rapor isteniyor.
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin için tahliye talebinde bulunulması üzerine ikinci bir rapor istendiği öğrenildi. Müvekkilinin tahliyesi için nöbetçi mahkemeye dilekçe veren Rukiye Kibar, Daimi olduğu onaylanmış bir hastalığın devam edip etmediğini tespit ettirmenin hiçbir hukuki tarafı yoktur. diyerek duruma tepki gösterdi. Şahin´e basın yoluyla ´hastane hastane dolaştırılarak tahliye edilmeye çalışılıyor´ iddiasıyla saldırı yapıldığını ve müvekkilinin diğer sanıklarla aynı kefeye konulduğunu savunan Kibar, Müvekkilim 2000 yılında geçirdiği kazadan beri maluldür. Sekiz ayrı hastaneden alınan raporlara istinaden Adli Tıp Kurumu kararı doğrultusunda cezaevi şartlarında yaşayamayacağı anlaşılmıştır. Hastalığının tedavisi mümkün olmayan ve sürekli hastalık olduğundan cezası dolmadan dönemin cumhurbaşkanı tarafından affedilmiştir. Bu raporlara istinaden mahkemeden tahliye edilmesini talep etmeme rağmen yeni rapor istendi. Daha sonra İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin talebi ile müvekkilim hastaneye sevk edildi. Daimi olduğu onaylanmış bir hastalığın devam edip etmediğini tespit ettirmenin hiçbir hukuki tarafı yoktur. Ama maalesef istenmiştir. Bu da düşündürücüdür. dedi.
Herşey milletin gözü önünde oluyor. Paçayı sıyırmak bu kadar kolay mı? Şahin´in evindeki krokiyle Gölbaşı´da ele geçen yığınla silah, belge ve suikast bilgilerini de bunama raporu alırken delil gösterecek mi avukat hanım? Milletle dalga geçen bu kişilere savcıların kamu davası açması gerekmiyor mu?
Rukiye Kibar, müvekkili Şahin´in demans (bunama) nedeniyle fiili ehliyetinin bulunmadığını öne sürmüş ve bu nedenle de daha önce verdiği ifadelerin de geçersiz olduğunu iddia etmişti.Kibar ayrıca, İbrahim Şahin´e ait olduğu iddia edilen ve bir gazetenin 11 ve 12 şubat 2009 tarihli nüshalarında yayımlanan ifadeleri kendisinin vermediğini savundu.Kibar, ?İfade tutanaklarının imzalı nüshası avukatı olarak benim bile elimde değildir. Savcılık tarafından gizlilik gerekçesiyle verilmemiştir. Müvekkilim kendisine ait olduğu öne sürülen bu ifade tutanaklarını da yalanlamaktadır? dedi.Rukiye Kibar, ?terör örgütleriyle hiçbir şekilde irtibatı olmayacak İbrahim Şahin´in üzerinden rahatsızlığını da fırsat bilerek tertip kurulduğunu ve davanın Susurluk hadisesine indirgenerek, gerçek suçluların gizlenmeye çalışıldığını? da öne sürdü.
(21 Şubat 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: