Islak İmza davasının bugün görülen 22. duruşmasında ifade veren tutuklu sanık Albay Dursun Çiçek, İnternet andıcı belgesinin gerçek bir belge olduğunu söyledi: ´İnternet andıcı gerçek bir belgedir. Bu (İrticayla Mücadele Eylem Planı) sahte plan da gerçek olsa bunu da söylerdim. Oysa bizimkisi belge değil, evrak değil, sadece bir kağıt parçası ama bizim tutuklanmamıza yetiyor.´ Bu arada mahkemenin ´internet andıcı´ davasında yakalama kararı talep edilen 22 sanık hakkında bugün bir karar verebileceği belirtiliyor.
Albay Çiçek, andıç belgesini kabul etti
Islak İmza davasının bugün görülen 22. duruşmasında ifade veren tutuklu sanık Albay Dursun Çiçek, İnternet andıcı belgesinin gerçek bir belge olduğunu söyledi: ´İnternet andıcı gerçek bir belgedir. Bu (İrticayla Mücadele Eylem Planı) sahte plan da gerçek olsa bunu da söylerdim. Oysa bizimkisi belge değil, evrak değil, sadece bir kağıt parçası ama bizim tutuklanmamıza yetiyor.´ Bu arada mahkemenin ´internet andıcı´ davasında yakalama kararı talep edilen 22 sanık hakkında bugün bir karar verebileceği belirtiliyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davanın 22. duruşmasında, tutuklu sanıklardan Kurmay Albay Dursun Çiçek, Avukat Serdar Öztürk ve eski Aydınlık Dergisi Genel Yayın Müdürü Deniz Yıldırım hazır bulundu. Kırmızı bültenle aranan ve hakkında yakalama kararı bulunan firari sanık Bedrettin Dalan ile diğer 3 tutuksuz sanık ise duruşmaya katılmadı.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, sanıklar ile avukatların taleplerinin alınacak olması nedeni ile tanık dinlenmesi işlemine ara verdiklerini açıkladı. Talepte bulunmak için ilk sözü tutuklu sanık Çiçek aldı. Sanık Çiçek, Ramazan ayının tüm insanlık alemi için hayırlara vesile olmasını dileyerek sözlerine başladı. Çiçek, mahkeme heyetine hitaben, Akıl ve vicdanınıza göre karar verdiğinize inanıyoruz. Aksi halde geçen hafta aksaçlı Genelkurmay Başkanı örneğinde olduğu gibi verirsiniz istifanızı ve çeker gidersiniz. ifadesini kullandı. Asker sanıkların hukuksuzca tutuklandığını ve aileleri ile birlikte işkence çekmeye mahkum edildiğini ileri süren Çiçek´in, Bu saate kadar akıl ve vicdanınız ile kararlar verdiğinize inanarak sabrettik. Ancak her sabrın bir sonu vardır. ´Hukuki süreç işliyor´ yalanına kimse inanmıyor artık. şeklindeki sözleri dikkat çekti.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi´ndeki salonda görülen duruşmada söz alan Çiçek, ´Kamuoyunu Yönlendirme Amaçlı İnternet Siteleri´ iddianamesine değindi. Çiçek, şunları kaydetti: ´İnternet andıcı gerçek bir belgedir. Bu sahte plan da (irtica ile mücadele eylem planı) gerçek olsa söylerim. Sürekli ´Böyle plan olmaz´ diyorum. Belge değil, evrak değil, sadece bir kağıt parçası ama tutuklanmamıza yetiyor.´
´KOMUTANLIK YAPTIKLARININ BİLİNCİ İLE İSTİFA EDEREK TARİHE NOT DÜŞEN KOMUTANLARIMIZ, LİDERLİK VASIFLARINI GÖSTERMİŞLERDİR´
´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ davasının tutuklu sanıklarından Albay Dursun Çiçek, Işık Koşaner ve kuvvet komutanlarının emekliliklerini istemeleriyle ilgili olarak ´Demokratik hukuk devleti olan ülkemizde komutanlık yaptıklarının bilinci ile istifa ederek tarihe not düşen komutanlarımız, devlet adamı kimlikleri ile insan odaklı yönetim anlayışını benimseyen liderlik vasıflarını göstermişlerdir´ dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi´ndeki salonda görülen duruşmada söz alan Çiçek, dün başlayan ramazan ayının Türk milletine ve insanlık alemine hayırlı olmasını diledi. Çiçek, oruçlu olduğunu belirterek, ´Oruç tutmanın nedenlerinden biri de fakir ve yoksulun durumunu empati yaparak hissetmek. Yardımlaşma, adalet, doğruluk ve dürüstlük değerlerini geliştirmek. Bu değerler yargı etikleri açısından da olması gereken niteliklerdir. Buradaki herkesin bunlara sahip olduğuna ve görevini buna göre yerine getirdiğine inanmak istiyoruz. Akıl ve vicdana göre görev yapamıyorsanız ya vicdan azabı çekerseniz ya da geçen hafta ak saçlı Genelkurmay Başkanı örneğindeki gibi istifa edip görevi devredersiniz´ diye konuştu.
Işık Koşaner ve kuvvet komutanlarının emekliliklerini istemesine de değinen Çiçek, ´Sayın Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarımız halen tutuklu bulunan 250 TSK mensubuna yönelik tutuklamaların evrensel hukuk kaidelerine, adalet ve vicdani değerlere uygun olmadığını vurgulamış, soruna çözüm bulunmaması üzerine istifa etmişlerdir. Komutanlarımız mağdur edilen TSK personelinin hak ve hukukunu koruyamadıkları için kendilerine istifa etmekten başka bir seçenek bırakılmadığını kamuoyunu açıklamıştır´ ifadesini kullandı.
Çiçek, ´sahte belge üretim çetesi tarafından üretilen belgeler, dijital veriler ve gizlice yerleştirilen suç malzemeleri gerekçe gösterilerek yapılan tutuklamalar sonucu temel insan hak ve hürriyetleri ile mesleki gelişim imkanları çalınan ve masumiyet karinesi ihlal edilen askerlerin hukuksuzca tutuklandığını ve aileleriyle birlikte işkence çektirildiğini´ savunarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
´Ülkemizde huzur ve güveni sağlamak için canı ve kanı pahasına özveriyle görev yapmış TSK mensupları, ettikleri yeminin, orduya ve millete sadakatin, demokrasi ve hukukun gereği kendilerine reva görülen bütün haksızlıklara, hak ve adalet beklentisine sabır göstermektedir. Her sabrın bir sonu vardır. Hukuk ve yasaların uygulanmadığı bu davalarda Türk halkının gözünün içine baka baka söylenen ´Hukuki süreçler işliyor´ ifadesine artık kimse inanmıyor. Önce vatan ve görev anlayışıyla yıllardır ihmal ettikleri aileleri ile cezaevi şartlarında görüşmek zorunda kalan ve uzun süreli tutuklamalarla mağdur edilen TSK mensupları, komutanlarının sineyimillete dönerek gösterdikleri fedakarlıklardan güç almışlardır. Bir ferdi olmakla onur ve şeref duyduğum yüce Türk milletinin ve onun çelikleşmiş ifadesi olan TSK´nın komuta kademesinde yıllardır görev yapan komutanlarımız, ettikleri yemine sadık kaldıklarını bir kez daha göstermişlerdir. Demokratik hukuk devleti olan ülkemizde komutanlık yaptıklarının bilinci ile istifa ederek tarihe not düşen komutanlarımız, devlet adamı kimlikleri ile insan odaklı yönetim anlayışını benimseyen liderlik vasıflarını göstermişlerdir. Başta terörle mücadele olmak üzere yıllardır emir ve komuta zinciri içinde omuz omuza görev yaptığımız komutanlarımızın istifa gerekçelerinde açıkladıkları güven ve desteklerine teşekkür ediyor, yeni yaşamlarında ailece sağlık ve esenlikler diliyorum.´
´ORDUDAN ŞEREFİMLE AYRILMAK İSTİYORUM´
Albay Çiçek, 35 yıldır askerlik mesleğinde bulunduğunu ifade ederek, ´16 aydır hapiste bulunmam Türk milleti için kayıptır. 30 Ağustostan sonra emekli olacağım. Görevimi bizzat devretmek ve ordudan şerefimle ayrılmak istiyorum. Hasta anneme verdiğim elini öpme sözünü de yerine getirmek istiyorum´ diye konuştu. Çiçek, 30 yıllık bankacı olan eşinin kendisine daha yakın olmak için tayin istediğini ancak tayinin Ardahan´a yapıldığını belirterek, ´Bu durum ülke yönetiminde kin ve nefretin hakim olduğunu gösteriyor´ dedi.
´Balyoz Planı´ davası kapsamında ikinci kez tutuklandığını hatırlatan Çiçek, şunları kaydetti: ´Hak, hukuk ve adalet arıyoruz. Görevimiz başında çalışırken iftiralarla karşı karşıya geldik. Sahte ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ gerekçe gösterilerek 16 aydır tutuklu bulunuyorum. Niye tutukluyum, suçum ne sayın başkan? Aleyhimde bir nokta, bir virgül yok. Taleplerimizi reddediyorsunuz, yumruğu suratımıza vuruyorsunuz.´
Bunun üzerine, Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, ´Kimseye yumruk vurmuyoruz. Yasalara uygun karar veriyoruz´ dedi.
Çiçek, dün ifade veren gizli tanık ´Munzur´un doğru beyanlarda bulunmadığını savunarak, önce tahliyesine, daha sonra beraatine karar verilmesini talep etti. ( Cihan, AA)
ADLİ TATİL BAŞLADI ANCAK ERGENEKON DAVALARI DEVAM EDECEK
Bu arada yargı, dün itibariyle Adli Tatil´e girdi. Yeni adli yıl ise 6 Eylül´de Yargıtay´da düzenlenecek törenle başlayacak. Adli tatilde, nöbetçi mahkemeler görev alırken, bu mahkemeler, tutuklusu bulunan veya acil nitelikteki davalara bakacak. Adli tatil sırasında, savcılık bürolarında görevli nöbetçi savcılar, çalışmalarını sürdürecek. Danıştay, Yargıtay, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi gibi yüksek yargı organlarında ise nöbetçi heyetler görev yapacak. Terör ve organize suçlara ilişkin davalara bakmakla görevli özel yetkili ağır ceza mahkemeleri de mesailerine devam edecek. Adli Tatil, Ergenekon, Balyoz, İrtica ile Mücadele Eylem Planı, Poyrazköy Cephaneliği, İnternet Andıcı gibi davaların duruşmalarını etkilemeyecek. Bu davaların görülmesine adli tatil sürecinde de devam edilecek. ( Star)
ISLAK İMZALI BELGENİN GERÇEKLİĞİ 4 KURUM TARAFINDAN 7 KEZ ONAYLANDI
03 Ağustos 2011 - Mahkeme salonunda ilk defa ´internet andıcı´nı açık bir şekilde itiraf eden Dursun Çiçek, buna karşılık altında ıslak imzası bulunan ´AK Parti ve Gülen´i bitirme planı´nı yalanladı. Bu durum ilginç bir çelişkiyi ortaya çıkardı. Çünkü söz konusu kaos planının doğruluğu Emniyet, Jandarma, TÜBİTAK ve Adli Tıp´ın raporlarıyla tescil edilmişti. Savcı, ´internet andıcı´ iddianamesini kabul eden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nden iki davanın birleştirilmesini talep etti. Çiçek, kaos planı için, Bu sahte plan gerçek olsa söylerim. Sürekli ´böyle plan olmaz´ diyorum. Belge değil, evrak değil, sadece bir kağıt parçası ama tutuklanmamıza yetiyor. ifadelerini kullandı.
Kurmay Albay Dursun Çiçek, ´internet andıcı´nı kabul ediyor, ancak altında kendi imzası bulunan ´kaos planı´nı yalanlıyor. Fakat 4 ayrı resmî kurum tarafından hazırlanan 7 rapor Çiçek´i yalanlıyor: İşte o raporlar: Jandarma Kriminal: İmza Çiçek´in eli ürünüdür. Adli Tıp: Belgedeki imzayla Çiçek´in mukayese imzaları arasında biçimsel olarak benzerlik saptandı. TÜBİTAK: İmzanın belgeye sonradan eklendiğine dair bir bulguya rastlanmadı. Emniyet Kriminal: İmza Albay Çiçek´in eli mahsulü.
Ayrıca Genelkurmay Başkanlığı´nın kaos belgesine ilişkin raporunda, Albay Dursun Çiçek´in terfi ettirilmediği için üstlerine kızdığı bu nedenle belgeyi hazırladığı ileri sürülmüştü. ( Zaman)
ALBAYIN SAHTE DEDİĞİ BELGEYİ HEM ASKER HEM SİVİL MAHKEMELER CİDDİYE ALDI
04 Ağustos 2011 - Albay Dursun Çiçek, İnternet Andıcı belgesinin gerçek olduğunu söylerken, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı, tıpkı İlker Başbuğ gibi kağıt parçası olarak nitelendirdi. Oysa 26 Ekim ve 4 Kasım 2009 tarihli mektuplarıyla savcılığı uyaran ihbarcı subay, Dursun Çiçek´in ıslak imzasını taşıyan belgenin aslını da yetkililere ulaştırmıştı. İmzanın Çiçek´e ait olduğunu çeşitli makamlar (Adli Tıp ve Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Laboratuarı) teyit etmişti. Ayrıca, Genelkurmay Askeri Savcılığı, iddianamesinde, Çiçek´in, Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin, komuta kademesine yönelik güven hissini yok etmeyi amaçladığını söylemişti. Savcıya göre Çiçek, terfi etmemesinin öcünü almak niyetiyle böyle davranmıştı. Dursun Çiçek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde de İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı hazırlamaktan dolayı yargılandığı için, dosya, Askeri Yargıtay´ın 2. Dairesi´nin kararıyla 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderilmişti. Bir kağıt parçası ise, neden hem sivil, hem de askeri mahkemeler bunu bu kadar ciddiye aldı? ( Nazlı Ilıcak / Sabah)
(02 Ağustos 2011), son güncel.: (04 Ağustos 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Tanık: Albayı Erzincan´da karşıladık
ISLAK İMZALI ´İRTİCA İLE MÜCADELE EYLEM PLANI´ MANŞETLERİMİZ
GENELKURMAY´IN PROVOKASYON SİTELERİ YA DA ´İNTERNET ANDICI´ KONULU MANŞETLERİMİZ
´İRTİCA İLE MÜCADELE EYLEM PLANI´ ERZİNCAN´DA UYGULAMAYA KONULDU: İŞTE ADIM ADIM ISLAK KOMPLO
Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarma işbirliğiyle ´ıslak imza´ operasyonları
Erzincan iddianamesinde arama yap
7´nci iddianamede (Islak İmza) arama yap
Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi
7. iddianame: Ergenekon hala faal