Türk ve Kürt kesimler arasında iç savaş çıkartma girişimleri geçtiğimiz günlerde İstanbul Zeytinburnu ve Eskişehir´de tekrar sahnelendi. Yetkililerin kararlı tutumu sonucu çok sayıda kişi gözaltına alınarak haklarındaki iddialar yargıya aktarıldı. Habertürk yazarı Yiğit Bulut köşe yazısında iç savaş çabalarını ve Ergenekon soruşturmasıyla bağlantısını işliyor. Sabah yazarı Engin Ardıç da köşe yazısında iç savaş çabalarını işliyor. Ardıç´a göre laikler, darbe ile deviremedikleri hükümeti ancak bir iç savaşla devirebileceklerine inanıyor.
Türkiye ´iç savaş´ çabalarını savuşturdu
Türk ve Kürt kesimler arasında iç savaş çıkartma girişimleri geçtiğimiz günlerde İstanbul Zeytinburnu ve Eskişehir´de tekrar sahnelendi. Yetkililerin kararlı tutumu sonucu çok sayıda kişi gözaltına alınarak haklarındaki iddialar yargıya aktarıldı. Habertürk yazarı Yiğit Bulut köşe yazısında iç savaş çabalarını ve Ergenekon soruşturmasıyla bağlantısını işliyor. Sabah yazarı Engin Ardıç da köşe yazısında iç savaş çabalarını işliyor. Ardıç´a göre laikler, darbe ile deviremedikleri hükümeti ancak bir iç savaşla devirebileceklerine inanıyor.
Yiğit Bulut (Habertürk): İSTANBUL´da, Eskişehir´de ve ülkenin birçok bölgesinde yaşanan-yaşatılan-tezgâhlanan oyuna detaylı bakınca ve en önemlisi nasıl başarıya ulaşamadan yarım kaldığını analiz edince son 3 yıl içinde çökertilen yerleşik yapının ne olduğunu daha iyi anlıyorum... Ergenekon soruşturmasından başlayarak diğerlerine uzanan süreçte yerleşik dinamik çökertilmese ve/veya iş yapamaz hale getirilmeseydi, çok net ve kesin söylüyorum; TÜRKİYE bugün Türk-Kürt denklemi üstüne kurulmuş bir iç savaşı yaşıyordu. Sokaklar kan gölü, insanlar cadı avında, ülke içinden bölünmüş ve Yugoslavya modeline giden bir yapıya dur demek için DEMOKRASİ RAFA KALKMIŞTI! Her Türk vatandaşının bu gerçeği bilmesi ve nasıl bir tezgâha DUR dendiğini çok iyi anlaması gerekli!
Bu yazıya asla olmaz diyenler hemen arkasından şu cümleyi ekleyecekler: Bulunan 50 el bombasıyla, 15 lav silahıyla darbe mi olurdu, ne soruşturması!..
Sevgili dostlar, herkesin dikkatle anlaması gereken detay da burada gizli. O birkaç parça silah darbe yapıp, yönetime o silahların gücüyle el koymak için yetmezdi ama 500-1000 kişiyi öldürmeye ve arkasından korkunç bir iç savaşı başlatacak süreci ateşlemeye yeter de artardı! Büyük tezgâh asla doğrudan darbe üstüne kurulmadı, darbe olması gereken ortamı sağlamak ve TSK´yı içeriye çekerek demokrasiyi katlettirmek üstüne planlandı! Ergenekon soruşturmasında adını duyduğunuz onlarca dernek iç savaş sürecini sağlamak için kurulan yapının uzantılarıydı ve dış-iç yerleşik yapı tarafından ya tahrik edildi veya doğrudan kurduruldu! Bu kurulum ortaya çıkartılmadan çok kısa bir süre önce şöyle bir istihbarat artık her yerde konuşulur hale gelmişti: Orta Anadolu´da köylülere silah dağıtılıyor, terörün tavan yaptığı bir dönemde, Orta Anadolu´da tek tük olan Kürt yoğunluklu köylere halkı saldırtacaklar. Konuşturularak açık hale getirilmesinin tek bir amacı vardı; taraftar toplamasını sağlamak...
Sonuç: Son bir hafta içinde İstanbul´da ve Eskişehir´de yaşananları görünce, Ergenekon başta olmak üzere bu soruşturmaları kendi canlarını tehlikeye atarak yapanlar olmasa, acaba şimdi NE YAŞIYOR OLACAKTIK sorusunu soruyorum! Ne olacaktı biliyor musunuz; Türkiye´nin tamamı Zeytinburnu ve Eskişehir gibi olacaktı! Biri sizin çocuğunuzun canına kıymaya çalışıyor, siz de onu korumak için başkasına kastediyor olacaktınız!
Son söz: Türkiye uzun süredir planlanan uçurumun kenarından DÖNDÜ ve sağlam bir yapıya doğru hızla yol alıyor. Ortaya çıkanları ve çıkanlardan yola çıkarak uzantıları tahmin edince yerleşik yapının ne kadar güçlü dönemler geçirdiğini ve Türkiye ile nasıl oynandığını çok iyi görebiliyorum. Bu gerçeği, Türkiye´mizin nereden nereye geldiğini ve YAPILANIN NE KADAR BÜYÜK bir HAMLE olduğunu bütün Türk vatandaşları görmeli. Görmeli ki; AYNI KURULUM bir daha yapılamasın!
Önemli NOT: Bu yazının amacı, bu soruşturmalar kapsamına girenler kesin suçludur demek asla değil! Aksi ispat edilene kadar herkes MASUMDUR. Amacım olayın özünü anlatmak ve neyin önüne, kimlerin, nasıl geçtiğini ortaya koymak!
´Gaza geldim, ben de katıldım´ diyenler iyi okusun!
BİRİ diyor ki; olay vardı, ben de koştum, katıldım, bu ülkede yeter artık bu Kürtlerin yaptığı...
Hey arkadaşım, ne yaptığının farkında mısın! Gaza geldim de yaptım dediğin halkı ayrıştırmak, kin ve düşmanlığa sevk etmek özüyle anlatılacak eylemin katılımcısı olmanın suçu 15 yıl, eylemi planlamak ve liderlik etmenin suçu ömür boyu hapis! Bana inanmıyorsan aç CEZA kanunlarımıza bak!
Sevgili dostlar, son olaylarda Biz de yaptık, ne var diyenlere, bunun böyle olmadığı YARGI makamı tarafından çok iyi anlatılmalı! Anlatılmalı ki; kullanılanlar, gaza gelenler ve akıllarınca çözüm bulanlar, haddini bilsinler, akıllarını başlarına alsınlar! Ülkede kardeş kanı dökmeye teşebbüs asla holiganizm gibi algılanamaz ve YASA ne diyorsa yani 15 yıl ile müebbet arasında cezasının olduğu örnek olabilecek CEZALAR ile Türk halkına gösterilmelidir. Bir Türk vatandaşı asla diğerine etnik, kültürel, bölücü ve yıkıcı nedenlerle saldıramaz, saldıranlara iştirak edemez, teşebbüs bile edemez!
Sonuç: Maça gider gibi iç savaş provokasyonlarına katılanlara sesleniyorum: 15 yıldan başlıyor, ömür boyu hapis cezasına kadar gidiyor! Aklınızı başınıza alın! ( Yiğit Bulut / Habertürk)
İÇ SAVAŞ BEKLEYEN ALÇAKLAR
Engin Ardıç (Sabah): Bir tek budaladan duymuş olsaydım üstünde durmayacaktım, aldırmayacaktım, gülüp geçecektim. Birden fazla budaladan duydum, epeyce çok. İç savaş çıkmadığı sürece bu adamlar gitmez diyorlar. Bu adamlar dedikleri, Türkiye Cumhuriyeti´nin seçilmiş ve meşru yöneticileri. Hiçbir seçimi kazanamayacakları sonunda artık kafalarına dank etmiş, darbeden marbeden de hayır yok, bir kalıyor iç savaş beklentisi... Yok efendim, öyle PKK ile savaş falan değil, Türk ile Türk savaşı. Yani, Kemalistler ile şeriatçı olarak gördükleri kesim arasında savaş. Bürokrasiyle halk arasında savaş.
O kavga soğuk düzeyde sürüyor da, bunlar sıcağını istiyorlar. Nasıl olsa top tüfek bizim elimizde sayılır diyorlar, buna güveniyorlar. Öyle ya, halkın elinde çakaralmaz tabanca var, pek pek pompalı tüfek. Uçak, top ve tank onlarda sayılıyor. Ekonomik kalkınmanın rekorlar kırdığı, burjuvazinin yükselen sınıf olarak daha yeni yeni parladığı bir ülkede iç savaş patlayabilir sanıyorlar.
Seçimi kazanamayacaklarını, hele hele parti içi iktidarı bile ellerinden kaçırmakta olduklarını anlayınca halkı Kahire´nin Tahrir Meydanı tarzı bir ayaklanmaya çağıracak kadar zırvalayan bazı CHP politikacıları mı daha zavallıdır, ordu darbe yapamıyorsa bari ayaklansın diye bekleyen bazı CHP seçmenleri mi?
Gerekirse ekonomi batsın, yeter ki bu hükümet gitsin diye bekleyenlerle bunlar arasında gömlek farkı var, bunlar bir gömlek daha alçak. Körkütük cahil oldukları için, örneğin İspanya İç Savaşı´nın kısmen başarılı bir darbe girişiminin tam üç yıl sürüncemede bıraktığı iktidar kavgası değil, spor olsun diye çıkarılmış bir eğlence olduğunu sanırlar. (İspanya İç Savaşı´ndan haberleri varsa tabii... Genç ve cahil bir budala da bana Amerika´da ne zaman iç savaş oldu ki yahu? diye sormuştu.) Gene körkütük cahil oldukları için, ordunun bölünebileceğini, bir kısım subayın ve birliğin meşru hükümetin safına geçebileceğini ve askerimizin birbirini vurur duruma düşeceğini de akıllarına getiremezler.
Bunlar bir iç savaşı televizyondan seyredeceklerini sanırlar, patlamış mısırlarını ve biralarını hazırlayıp... Daha sonra bunun sinema filmi falan da yapılmak üzere... Dahası, o iç savaşta ölmeyeceklerini sanırlar. Öyle şeyler hep başkalarının başına gelir çünkü... Bir maç oynanacaktır, onlar izleyeceklerdir, sonunda da onların tarafı kazanacaktır. Kazanamaz gibi görünürse, belki bir Aziz Yıldırım çıkar, işi bağlar nasıl olsa. Yüz binlerce insan ölecek, memleket bir daha kolay kolay toparlanmamak üzere batacak, yücelttikleri devlet ortadan kalkacaktır. Bir iç savaşı kim kazanırsa kazansın, bu devlet bu şekliyle ayakta kalamaz. Kurtarmak istediği devleti kumar masasına sürüp batırmak... İttihatçılar´ın eski özelliğidir, alışkanlığıdır, geleneğidir bu! Ama bu arada elinden geldiğince Kürt de kesmek tabii, dedelerinin Ermeni kestiği gibi... Bir batalım, sonra nasıl olsa Atatürk Samsun´a çıkar bizi kurtarır canım... Zaten Mevlana Türbesi´nden gökyüzüne bir lazer ışını yükselmeyecek, Atatürk ona tutunup aşağı inmeyecek miydi? Çevrenize şöyle bir bakınız: İç savaş isteyen ya ahmak oğlu ahmak, ya alçak oğlu alçaktır. Genellikle de ikisi birden. ( Engin Ardıç / Sabah)
(29 Temmuz 2011, 15:50)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
DENİZ KUVVETLERİNDE ŞÜPHELİ İNTİHAR OLAYLARI VE ERGENEKON BAĞLANTISI
Aselsan intiharlarında ´fuhuş ve casusluk´ çetesinin izleri ve Ergenekon şüphesi
Cunta, subayların ihbarından korkmuş