Genelkurmay, 2007´deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine askerlerin doğrudan müdahale ettiğini belgeleyen bilgi notunu bulamadığını iddia etmişti. Oysa iki yıl önce bu notu kabul ettiği ortaya çıktı. Sabah yazarı Nazlı Ilıcak bu çelişkiye dikkat çekerek çarpıcı bir ayrıntıyı hatırlatıyor. Islak imzalı kaos planı belgesinin ortaya çıkması üzerine Genelkurmay´da büyük bir evrak ve bilgisayar harddiskleri imhası yaşandığı ortaya çıkmıştı. Ilıcak, 367´yi belgeleyen bilgi notunun da imha edilen o evraklar arasında olabileceğini iddia ediyor. Savcıların işin peşini bırakmayacağını dile getiren Ilıcak, Yaşar Büyükanıt ile İlker Başbuğ´un yargılanmasının kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.
Genelkurmay ´Bilgi Notu´nu imha mı etti?
Genelkurmay, 2007´deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine askerlerin doğrudan müdahale ettiğini belgeleyen bilgi notunu bulamadığını iddia etmişti. Oysa iki yıl önce bu notu kabul ettiği ortaya çıktı. Sabah yazarı Nazlı Ilıcak bu çelişkiye dikkat çekerek çarpıcı bir ayrıntıyı hatırlatıyor. Islak imzalı kaos planı belgesinin ortaya çıkması üzerine Genelkurmay´da büyük bir evrak ve bilgisayar harddiskleri imhası yaşandığı ortaya çıkmıştı. Ilıcak, 367´yi belgeleyen bilgi notunun da imha edilen o evraklar arasında olabileceğini iddia ediyor. Savcıların işin peşini bırakmayacağını dile getiren Ilıcak, Yaşar Büyükanıt ile İlker Başbuğ´un yargılanmasının kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.
Nazlı Ilıcak (Sabah): Muhalefetin haklı bir eleştirisi var: Neden 27 Nisan e-muhtırasını ben yazdım diyen Yaşar Büyükanıt yargı önüne çıkmıyor? Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemeye yönelik böyle bir muhtıra suç değil mi? Bu muhtıra, hükümeti korkutup, Meclis´i sindirip, eşi başörtülü bir aday seçilmesini önlemeyi amaçlamıyor muydu? Zaten Yaşar Büyükanıt, 12 Nisan 2007´de basını bilgilendirme toplantısı düzenlemiş ve orada Türk Silahlı Kuvvetleri´nin tercihini ortaya koymuştu: Sözde değil, özde bir cumhurbaşkanı.
Bilgi notunu bulamayan Genelkurmay 2 sene önce varlığını kabul etmişti
Zaman gazetesinin, 3 Haziran ve 4 Haziran 2011´de yayınladığı haberler, o dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı olan İlker Başbuğ´un da seçimlere müdahale ettiğini gösteriyor. İlker Başbuğ, iletişim uzmanı Nuran Yıldız vasıtasıyla, ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu´ya haber göndermiş ve Genel Kurul´a girmemesini istemiş; Bülent Arınç, Abdullah Gül veya Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı seçildiği takdirde, askeri müdahalenin olacağını belirtmiş, Mumcu´ya yeni oluşum sözü vermiş. Her ne kadar bugün Genelkurmay Başkanlığı Belgenin izini bulamasa da, 2009´da, İstihbarat Karşı Koyma Şube Müdürü Deniz Kurmay Albay Turgut Ak´ın imzasıyla böyle bir temasın gerçekleştiği belgeleniyor. Çünkü Albay Turgut Ak, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ´un bu eyleminden, Haziran 2007 tarihli bir istihbarat raporuyla Genelkurmay´ı haberdar ediyor. 2009´da da, Cumhuriyet savcısı, Genelkurmay´dan böyle bir belgenin arşivlerinde bulunup bulunmadığını soruyor; müspet cevap alıyor.
Genelkurmay´da evrak imhası: Kimbilir hangi belgeler hangi kaos planları imha edildi
Bütün bunların dışında, Başbuğ´un, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın hazırlanmasından da haberdar olması gerekir. Islak imzalı belgeyi savcılığa ulaştıran ihbarcı subaya göre, 2009´da, Genelkurmay 2. Başkanı olan Org. Hasan Iğsız´ın talimatı üzerine, Albay Dursun Çiçek imzalı Eylem Planı hazırlandı. Taraf gazetesinde bunun haberi çıkınca da, Genelkurmay Karargahı´nda büyük bir temizlik işlemi yapıldı. Bütün bu gelişmeler, acaba İlker Başbuğ´un bilgisi haricinde mi cereyan etti?
Tutunacak dallar birbir kırılıyor
Bence, adları bu gibi olaylara karışanlar toptan yargı önüne çıkarılsın. İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı tek başına Dursun Çiçek´e yüklemek doğru olur mu? Bir irtibat görüldüğü için Org. Hasan Iğsız, Kara Kuvvetleri Komutanı olamadan emekli edildi. Ergenekon ve Balyoz davalarını itibarsızlaştırmak isteyen bazı kişiler neden Yaşar Büyükanıt´ın yargılanmadığını sorup duruyor ve Dolmabahçe toplantısını hatırlatıyorlar. Bir zamanlar, Darbeyi yapan Kenan Evren neden yargılanmıyor da, sadece teşebbüs ettikleri ileri sürülen Balyozcular hesap veriyor? diye sorguluyorlardı. Artık Evren hakkında soruşturma açıldı. Büyükanıt ve Başbuğ da mahkeme önüne çıksa, Balyoz ve Ergenekon müdafilerinin tutunacak dalı kalmayacak.
Karadayı´nın müdahalesi
Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı´nın 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında yaptığı temasları, 2009´da internete düşmüştü. Okuyalım: Ben Erkan Mumcu´ya cumhurbaşkanlığı seçimine girme, dedim. Girmedi. Abdullah Gül olmadı, gaye oydu. Gül olmayınca seçime gidecekti. Fakat bu, ´cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini istiyorum´ dedi. Zaten teklifi (cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini kastediyor. NI) yapan pez...k kendisi. Bize hava yapmak için bunu teklif etti, AKP de üzerine atladı... Teşekkür ettim Sabih Kanadoğlu´na, gece konuştuk 45 dakika kadar. Valla kötü istikamete gidiyorlar, dedi. Ancak dedi bazı şeyler olabilir. Genelkurmay´ın düşünmesi lazım. Bu işi bir tek şey, Silahlı Kuvvetler temizler artık. Bir hususu daha hatırlatayım: Karadayı´nın teşekkür ettiği eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 367 formülünü öneren ilk kişiydi. Demek, emekli ya da muvazzaf, cumhurbaşkanının seçimi sırasında her biri seferber olmuş.
Siyasetçiler ve medyanın tavrı
Askerler, Abdullah Gül cumhurbaşkanlığına gelmesin diye seferber olmuştu. Ya siviller... 367 formülünün başını çekenlerden biri de CHP´lilerdi. Peki 27 Nisan emuhtırası medyada ya da siyasi cenahta nasıl karşılandı? Ben örnekleri vereyim, siz değerlendirmeyi yapın:
Deniz Baykal: Halkımız devlet organlarıyla çatışanlara sahip çıkmaz. Bu ortamda mağduriyet yok, dayatma var.
Onur Öymen: Genelkurmay´ın tespitleri bizim tespitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız. Laikliğe hakaret edeceksiniz ve sonra diyeceksiniz ´Ben değiştim´ ve bu ülkenin cumhurbaşkanı olacaksınız.
Önder Sav: Gözümüz aydın, Türkiye´nin gözü aydın.
Nur Serter: Genelkurmay Başkanı´na ´memur´ diyen bir zihniyete karşı Türk Silahlı Kuvvetleri´nin önünde, şanlı ordumuzun önünde saygıyla eğiliyoruz. Türk ordusu çok yaşa. Türk ordusu, 27 Nisan´da bizim sesimizi duymuş, bizim sesimize sahip çıkmış, demokrasiye sahip çıkmıştır. 27 Nisan´da Türkiye Cumhuriyeti´nin gerçek iradesine sahip çıkmıştır.
Tufan Türenç (Hürriyet): Tabii ki bu bir muhtıradır. Bu muhtıranın özü AKP´nin çıkardığı cumhurbaşkanı adayına Türk Silahlı Kuvvetleri´nin karşı olduğunu açıklıyor.
Ertuğrul Özkök (Hürriyet): Demokrasi kaygısıyla, sadece askeri eleştirmek, ne adil, ne yararlı, ne de sonuç verici bir girişim olacaktır. Çünkü o bildiride savunulan görüşler, toplumun önemli bir bölümü tarafından paylaşılmaktadır.
Yılmaz Özdil (Sabah): Hala deniyor ki, bundan sonraki adım ne olur? Bundan sonraki adım, tank olur. Gücüm var diye dayatırsan, gücü olan sana dayatır.
Fikret Bila (Milliyet): TSK, türbanın ve temsil ettiği zihniyetin Çankaya´ya çıkmasına karşı ilkesel bir duruş sergilemiştir. ( Nazlı Ilıcak / Sabah)
Başbuğ yalanlıyor, Askeri Savcılık doğruluyor
09 Haziran 2011 - Nazlı Ilıcak (Sabah): Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, iletişim danışmanı Nuran Yıldız´la, -cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi- ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu´ya haber göndermediğini söylüyor ve bir soru yöneltiyor: Neden şimdi bu konular gündeme getiriliyor? 51 No´lu DVD 2009 yılında bulunmuştu. Başbuğ, Seçim öncesi belgelerin yayınlanması manidar izlenimini yaratmaya çalışıyor.
Başbuğ´un, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´na kağıt parçası, law silahına da boru dediğini hala hatırlıyoruz. Daha sonra, ihbarcı subayın gayretleriyle, altında Albay Dursun Çiçek´in ıslak imzası bulunan gerçek belge ele geçirildi. Poyrazköy´deki gömülü mühimmatın ise, askeri kaynaklı olduğu anlaşıldı; ayrıca kazılardan sadece içi boş değil, dolu law silahları da çıktı. Demek istiyorum ki, İlker Başbuğ, her zaman gerçeği söylemekle temayüz etmiş bir komutan değil. Nitekim bu defa da, önemli bir delili -Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın Cumhuriyet Savcısı´na gönderdiği 6 Mayıs 2009 tarihli cevap yazısını- görmezden geliyor.
Org. İlker Başbuğ´un gayriresmi iletişim ve imaj danışmanı olarak görev yapan Doç. Dr. Nuran Yıldız ve faaliyetleri başlıklı belge, Haziran 2007 tarihini taşıyor. Altındaki isim: İstihbarat Karşı Koyma Deniz Kurmay Albay Turgut Ak. İstihbarat Başkanlığı´ndan Genelkurmay Başkanlığı´na gönderilen bu yazıda, Başbuğ´un Mumcu´ya, Genel Kurul´a girmemesini telkin ettiği, Anayasa Mahkemesi´yle temas kurduğu ve askeri müdahaleden söz ettiği belirtiliyor.
Bu belge, Ocak 2009´da emekli Albay Levent Göktaş´ın ofisinde ele geçen 51 No´lu DVD´nin içinde bulunuyor. (Ama o tarihte, 51 No´lu DVD´nin içeriği kamuoyuyla paylaşılmadı.) İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, 14 Nisan 2009´da Genelkurmay Askeri Savcılığı´na, 51 No´lu DVD içindeki 111 dosya hakkında şu soruyu iletiyor: Bu belgeler Genelkurmay´ın arşivinde var mı? Gizliliği kalktı mı? 6 Mayıs 2009´da, Genelkurmay Askeri Savcılığı´ndan 8 sayfalık bir liste geliyor. Cevapta, 111 dosyada yer alan ve farklı tarihler taşıyan bilgi ve belgeler (andıçlar, harekat planları, Sauna davası, Ergin Saygun Paşa´nın özel çantasındaki belgeler, Genelkurmay 2. Başkanı ile ABD Büyükelçisi arasında yapılan görüşmeye dair notlar, EMASYA seminerine yönelik bir değerlendirme vs) çok gizli ve gizli olarak derecelendirilmiş. İşte bunların arasında, 6. sayfada, Org. İlker Başbuğ´un gayriresmi iletişim ve imaj danışmanı olarak görev yapan Doç. Dr. Nuran Yıldız ve faaliyetleri başlıklı belge de var; karşısında gizli yazıyor. (O tarihte, bu yazıdan da haberdar olmadık.)
2009´dan bugüne niçin üzerinde durulmadığını? soruyor Başbuğ. Cevabı çok basit. Çünkü, o belge kamuoyuyla daha yeni paylaşılıyor. Zaman gazetesinden okuyalım: 6 Aralık 2010´da, Gölcük Donanma Komutanlığı´nda arama yapılıyor. Gölcük´teki aramalardan hem Balyoz davasına, hem İrtica ile Mücadele Eylem Planı´na ait belgeler çıkıyor. Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´ne, Gölcük´te yapılan aramalarda İrtica ile Mücadele Eylem Planı´yla ilgili herhangi bir bulgunun elde edilip edilmediğini soruyor. Balyoz soruşturmasını yürüten savcı Hüseyin Ayar, 5 Mayıs 2011´de, -İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın görüşüldüğü- 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne, Gölcük´te ele geçirilen 5 No´lu hard diskte, İrtica ile Mücadele Eylem Planı davasını ilgilendiren belgelerin bulunduğunu bildiriyor. Ek olarak da, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´nce hazırlanan 454 sayfalık 2 klasörden oluşan bir tespit tutanağını aynı Mahkeme´ye sunuyor. Bu tespit tutanağının içinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın 14 Nisan 2009´da Genelkurmay Askeri Savcılığı´na yolladığı yazıyla, askeri savcılığın, 111 dosya ve içeriği hakkında verdiği bilgiler var. Bunlardan biri de, Nuran Yıldız´ın faaliyetlerine ait. Karşısında da gizli yazıyor.
Şimdi meydana çıkmasının sebebi, daha yeni mahkemeye intikal etmiş olması. Dursun Çiçek´in yargılandığı Islak imzalı Kaos Planı davasında (26 Mayıs 2011), İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´nce hazırlanan tespit tutanağı avukatlar tarafından gazetecilere dağıtılıyor. Bence yargılama biraz derinleştirilsin. Herhalde İlker Başbuğ´un da söyleyecek sözleri olacaktır. ( Nazlı Ilıcak / Sabah)
(08 Haziran 2011), son güncel.: (09 Haziran 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
27 Nisan için suç duyurusu
Sıra Başbuğ ve Büyükanıt´ta mı?
Savcılar 367´ye derhal soruşturma açmalı
Askerin 367 krizindeki rolü belgelendi
Genelkurmay o belgeyi 2 yıl önce kabul etmişti
G.kurmay: 274 belge imha edildi
G.kurmay diskleri böyle imha etti
G.kurmay´daki evrak imhayı anlattılar
´Elimde görmüş olduğunuz şu boru parçası´ planlı mı?
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri