´Fuhuş, askeri casusluk ve şantaj´ soruşturması kapsamında açılan davanın ilk duruşması başladı. Sanıklar davanın askeri mahkemede görülmesini istedi. Talep mahkemece reddedildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davada 16´sı tutuklu 56 sanık yargılanıyor. Davanın ilk duruşmasına 16 tutuklu sanık ile biri başka suçtan tutuklu 9´u tutuksuz olmak üzere 26 sanık katıldı. Mahkeme Başkanı Şeref Akçay Balyoz davası sanıklarının tutukluluk itirazlarına dair muhalefet şerhini yazdıktan sonra dün bir aylık izne ayrılmıştı. Mahkemeye üye hakim Metin Özçelik başkanlık ediyor.
Casusluk davası: Askeri mahkemeye ret
´Fuhuş, askeri casusluk ve şantaj´ soruşturması kapsamında açılan davanın ilk duruşması başladı. Sanıklar davanın askeri mahkemede görülmesini istedi. Talep mahkemece reddedildi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davada 16´sı tutuklu 56 sanık yargılanıyor. Davanın ilk duruşmasına 16 tutuklu sanık ile biri başka suçtan tutuklu 9´u tutuksuz olmak üzere 26 sanık katıldı. Mahkeme Başkanı Şeref Akçay Balyoz davası sanıklarının tutukluluk itirazlarına dair muhalefet şerhini yazdıktan sonra dün bir aylık izne ayrılmıştı. Mahkemeye üye hakim Metin Özçelik başkanlık ediyor.
Askeri casusluk davası tartışma ile başladı. Duruşma öncesi, mahkeme başkanı yargılamanın sağlıklı yapılabilmesi için kalabalığın azaltılmasını ve kapının kapatılmasını istedi. Bazı sanıkların ve avukatların tepkisi üzerine kısa süreli tartışma yaşandı. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davada 16´sı tutuklu 56 sanık yargılanıyor. Davanın ilk duruşmasına 16 tutuklu sanık ile biri başka suçtan tutuklu 9´u tutuksuz olmak üzere 26 sanık katıldı.
Salonda yerini alan mahkeme heyeti izleyicilerin yerleşememesi üzerine duruşmayı başlatmadı. Bir süre bekleyen mahkeme başkanı Metin Özçelik, salondaki izleyicilerin yoğunlaşması ve salon kapısının kapatılamaması üzerine izleyicilerin bir kısmının dışarı çıkarılmasını istedi. Bu isteğe bazı izleyiciler, Neden giremeyecekmişiz? Ayakta da izleriz şeklinde tepki gösterdi. Ayakta kalan izleyicilerin salondan çıkmak istememesi üzerine başkan Özçelik, Bu şekilde başlamam. Sanık sağlıklı savunma yapması için kapının kapatılması gerekiyor. Siz ´biz onları görelim de onların savunması önemli değil´ diyorsanız bekleyin. uyarısında bulundu.
Bunun üzerine sanık avukatlarından Celal Ülgen ayağa kalkarak konuşmak istedi. Başkan Özçelik ise duruşmaya başlanmadığı için söz hakkı vermeyeceğini söyledi. Buna kızan avukat Ülgen, Söz hakkı verseniz de vermeseniz de konuşacağım diyerek, Siz salonun durumunu bilmiyor muydunuz? Bu insanlar kapı kulu mu? ifadelerini kullandı. Başkan Özçelik avukat Ülgen´e, Bu konuyla ilgili yazı yazdım, beklerseniz birazdan gelen cevabı okuyacağım. dedi.
Ayaktaki izleyicilerin dışarı çıkarılması ve kapının kapatılması üzerine başkan Özçelik duruşmayı başlattı. İddianamenin kabulü kararını okuyan Özçelik, sanık yoklamasına geçti. Yoklama sonucu 16 tutuklu sanık ile biri başka suçtan tutuklu, 9´u tutuksuz toplam 26 sanığın salonda hazır bulunduğu belirlendi. Duruşma sanıkların kimlik tespiti ile devam ediyor. ( Cihan)
İstenen cezalar
İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili olan Fikret Seçen tarafından hazırlanan iddianamede aralarında emekli ve muvazzaf askerler ile TÜBİTAK görevlileri sanık olarak yer alıyor. Sanıkların isimleri şöyle: İbrahim Sezer, Tamer Zorlubaş, Zeki Mesten, Mehmet Seyfettin Alevcan, Yücel Çipli, Mehmet Emrah Küçükakça, Mehmet Emre Sezenler, Alper Eylem Ersoy, Merdan Metin, Yiğit Ali Adlığ, Burak Çetin, Deniz Mehmet Irak, Ali Haydar Eser, Erem Saltuk Baysal, Esin Tolga Uçar ve Necmi Yıldırım. Davanın tutuksuz sanıkları ise, mahkemenin yazdığı talimat kapsamında yaşadıkları bölgelerin adliyelerinde ifade verecekler.İddianamede emekli Tuğamiral Türker Ertürk, Tümamiral Mücahit Şişlioğlu, Balyoz davası kapsamında tutuklanan Kurmay Albay Muharrem Nuri Alacalı, Tümamiral Fikret Güneş´in eşi Manolya Güneş´in de aralarında bulunduğu 68 müşteki yer alıyor.
İddianamede bir numaralı sanık emekli Albay İbrahim Sezer´in, Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, haberleşmenin gizliliğini ihlal etmek, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenilmesi ve kayda alınması, kişisel verilerin kaydedilmesi, kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme ve ele geçirmek, fuhuşa teşvik etmek, devletin gizliliğine ilişkin belgeleri yok etmek, sahtecilik yapmak veya çalmak, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek, gizli belgeleri siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek, yasaklanan bilgileri temin etmek suçlarından 60 yıl 8 ay ile 172 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Gözaltına alındığı sırada TÜBİTAK Daire Başkanı olan sanıklardan Yücel Çipli´nin de, Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verilerin kaydedilmesi, kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme ve ele geçirmek, devletin gizliliğine ilişkin belgeleri yok etmek, sahtecilik yapmak veya çalmak, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek, yasaklanan bilgileri temin etmek, gizli belgeleri siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek suçlarından 31 ile 58 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamede, temin ettiği gizli belgeleri örgüt üyelerine verdiği iddia edilen sanıklardan Tuğamiral Şafak Yürekli´nin, 2 ile 6 yıl hapisle cezalandırılması talep edilirken, askeri okulda okuyan bazı öğrencilerin disiplin cezası almaması amacıyla örgütün talimatlarına uygun olarak aracı olduğu ve örgüt yöneticisi emekli Albay İbrahim Sezer´e elinde bulunan bazı ve bilgileri dijital ortama kaydedip ilettiği belirtilen sanık Tuğamiral Fahri Can Yıldırım´ın da 1 ile 3 yıl arasında değişen hapisle cezalandırılması öngörüldü. ( Cihan)
Sanıklar askeri mahkeme istedi
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmaya kimlik tespitinin ardından devam edildi. Kimlik tespitlerinin ardından sanık avukatlarından Abdullah Kaya, sanıkların askeri casusluk suçundan yargılandığını hatırlattı. Muvazzaf askerlerin sivil mahkemede casusluk suçundan ilk defa yargılanacağını söyleyen Kaya, muvazzaf askerlerle ilgili yargılama için askeri mahkemenin görevli olduğunu savundu. Kaya, davanın Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi´ne gönderilmesini talep etti. Diğer avukatlar da mahkemenin görevli olmadığını belirterek davanın askeri mahkemeye gönderilmesini istedi. Avukat Celal Ülgen ise iddianame okunması aşamasına gelindiğini ancak halen sanıklara ve avukatlara dağıtılmayan deliller olduğunu belirtti. Avukat Ülgen, savunma hakkının kısıtlandığını ifade ederek bu şekilde savunma yapamayacaklarını kaydetti.
Bunun üzerine mahkeme başkanı Metin Özçelik, pazartesi günü karar aldıklarını ve adli emanette olan 30 klasörün daha taraflara dağıtılmaya başlandığını belirtti. Başkan Özçelik, klasörlerin içinde müşteki ifadeleri, sanıklardan ele geçirildiği iddia edilen verilere ilişkin emniyetin tespit tutanakları ve sanıklardan ele geçirildiği iddia edilen kurumlara ait belgelerle ilgili kurumlardan gelen yazıların olduğunu ifade etti.
Taleplere ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Celal Kara, mahkemeyi görevli kılan ana suçun TCK 220. maddesinde anlatılan haksız çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek ve bu örgüte üye olmak olduğunu belirtti. Savcı Kara, diğer suçlarla bir kısmının örgüt tarafından gerçekleştirildiğinin iddia edildiğini söyleyerek olaylar ve kişiler yönünde bağlantı göz önüne alınarak görevsizlik kararlarının reddedilmesini talep etti.
Taleplere ilişkin kararını açıklamak için duruşmaya ara veren mahkeme başkanı Özçelik, bu sırada bir açıklamada bulundu. Özçelik, daha büyük bir duruşma salonu için yazı yazdıklarını, özellikle Çağlayan Adliyesi´ndeki büyük duruşma salonunun hazır olup olmadığına dair bilgi istediklerini belirtti. Ancak Çağlayan´daki salonun tamamlanmadığına dair yazı geldiğini ifade eden Özçelik, mevcut salonda duruşma yapacaklarını söyledi. Özçelik, salonda bulunan izleyicilere yönelik olarak da, Ben sizleri anlıyorum. Benim de yakınım yargılansa ben de görmek isterim. dedi. ( Cihan)
Askeri mahkeme talebi reddedildi
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen duruşmada taleplerin ardından verilen aradan sonra mahkeme kararları okudu. Avukatların, mahkemenin görevsizlik vererek dosyayı Genelkurmay Askeri Mahkemesi´ne göndermesi talebi reddedildi. Başkan Metin Özçelik, 2010 yılında yapılan değişiklikle sanıklara atılı suçun CMK 250.madde ile yetkili kendi mahkemelerinin görev alanına girdiğini belirtti.Avukatların, elde edilen delil niteliğindeki belgelerin kendilerine verilmeleri talebi üzerine başkan Özçelik, 18 Nisan günü aldıkları karar ile yeni klasörlerin taraflara dağıtılmaya başlandığını hatırlattı. Adli emanette bulunan ve Genelkurmay´ın gizli belge dediği çok sayıdaki dokümanın aleniyet kazanmaması için mahkeme tarafından değerlendirme yapıldıktan sonra verilmesi kararlaştırıldı.Duruşmanın sesli ve görüntülü olarak kaydedilmesi talebi için mahkeme, CD´lerin daha sonra çözümünün zaman aldığı gerekçesiyle sadece sanıkların ve avukatların savunmaları sırasında kayıt alınmasına karar verildi. Duruşmada bir numaralı sanık emekli Albay İbrahim Sezer savunmasına başladı. ( Cihan)
1 no´lu sanık Sezer savunmasını yaptı
Sanık Sezer, hakkındaki tüm suçlamaları reddederek, iddiaların asılsız olduğunu savundu. Tahliyesini talep eden İbrahim Sezer, Meslek hayatım boyunca hiçbir adli idari soruşturma geçirmediğim gibi, 3 yıl erken terfi almış bir subayım. Kadıköy´de arama yapılan ev bana ait değildir. Evde bulunduğu iddia edilen dijital bilgi, belge, dokümanların hiç biri bana ait değildir. Kaldı ki ele geçtiği iddia edilen veriler, başlangıçta fuhuş ile ilgili bir operasyon kapsamında yapılan aramada benim olduğu iddia edilen bir evde ele geçiriliyor. Bu kadar önemli dijitaller ve belgeler ele geçmişse niçin Merkez Komutanlığı kanalıyla süratle lojmanım ve ikinci bir arama emri çıkartılarak askeri işyerim aranmamıştır. Bu husus bile soruşturmanın başlangıcında bir art niyet ve kurmaca olduğunu göstermektedir.
Ailem ve TSK, benim üzerimden yıpranmasın diye 26 Ağustos 2010 günü kendi isteğimle emeklilik dilekçemi verdim. Bu bile basında ´o albay emekliliğini istedi´, ´suçlu ki istedi´ diye günlerce haber yapıldı. Oysa ben daha suçum ne, kimlerle ilişkilendiriliyorum, neden birliğime alınmadım onu bile bilmiyordum. Hiç bir şekilde fuhuş çetesi ve bu iddianameden ayrılmış olan hayat kadınlarıyla irtibatım yoktur. Kimseye fuhuş için yer temin etmedim ve haksız kazanç sağlamadım. Daha öncede ifade ettiğim gibi bir başkasına ait bir evde bu tip faaliyetlerde bulunmam mümkün değildir dedi.
Sezer, İddianamede sık sık fuhuş amaçlı bayan temin ettiğim, Kadıköy´de bulunan ikameti fuhuş amaçlı kullandırdığım iddia ediliyor. Bununla ilgili Vika, Gül, Dilara isimli şahısların liderliğinde fuhuş çetelerinden ve benim bunlar ile irtibatlı olduğumdan bahsediliyor. Ancak sehven yazısı ile çeteyle ilişkili olmadığım en kolay elde edilebilecek fuhuş ile ilgili görüntülerin bu eve yönelik olarak bulunmaması dikkate alınmadan, bu tip bir suçlamanın tarafıma isnat ettirilmesi iddianamenin daha başlangıçta bir kurgu üzerine inşa edildiğini gösteriyor. Onurlu ve şerefli bir Türk subayıyım. Terörle etkin olarak mücadele etmiş biri olarak casusluğu devleti, milleti satmayı ve diğer suçlamaları kabul etmem mümkün değil. Böyle bir iftiradansa ölmeyi yeğlerim ifadelerini kulandı. Mahkemeye güvendiğini ifade eden Sezer, bildiği her şeyi içtenlik ve samimiyetle ifade ettiğini belirterek, tahliyesini talep etti. Mahkeme heyeti, diğer sanıkların savunmalarını yapmaları için duruşmayı yarına erteledi.
(20 Nisan 2011), son güncel.: (21 Nisan 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: