Balyoz darbe planı iddiasıyla ilgili açılan davanın 19. duruşması bugün görülüyor. 161´i tutuklu 196 sanıklı davada duruşmaya tutuklu 158 sanık ile tutuksuz yargılanan 24 kişi katıldı. Duruşma, tutuklu sanık Çetin Doğan´ın çapraz sorgusuyla devam ediyor. Doğan çapraz sorguda ilginç bilgiler vermeye başladı. Örneğin Balyoz planında gerçek adıyla yer alan belediye başkanları için o kişilerin sorunlu kişiler olduğunu ve sıkıyönetim olsa zaten görevlerinde kalamayacaklarını iddia etti. Doğan´ın, Balyoz planıyla sıkıyönetim amaçlandığı ve bazı kişilerin görevden alınmasının kararlaştırıldığı iddialarını böyle dolaylı bir yolla doğrulaması ilginç bulundu.
Balyoz davasında 19. duruşma
Balyoz darbe planı iddiasıyla ilgili açılan davanın 19. duruşması bugün görülüyor. 161´i tutuklu 196 sanıklı davada duruşmaya tutuklu 158 sanık ile tutuksuz yargılanan 24 kişi katıldı. Duruşma, tutuklu sanık Çetin Doğan´ın çapraz sorgusuyla devam ediyor. Doğan çapraz sorguda ilginç bilgiler vermeye başladı. Örneğin Balyoz planında gerçek adıyla yer alan belediye başkanları için o kişilerin sorunlu kişiler olduğunu ve sıkıyönetim olsa zaten görevlerinde kalamayacaklarını iddia etti. Doğan´ın, Balyoz planıyla sıkıyönetim amaçlandığı ve bazı kişilerin görevden alınmasının kararlaştırıldığı iddialarını böyle dolaylı bir yolla doğrulaması ilginç bulundu.
´Balyoz Planı´ iddialarıyla ilgili olarak eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu 161´i tutuklu 196 sanıklı davanın 19. duruşması başladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, Halil İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu tutuklu 158 sanık ile tutuksuz yargılanan 24 sanık katıldı.
Bu arada, tutuklu sanıklardan Dursun Çiçek, yoklama sırasında ismini söyledikten sonra, kanunda böyle bir yoklamanın olmadığını, sadece pazartesi günleri yoklamanın yapılması gerektiğini savunarak, ´Bu psikolojik işkenceye son verilmesini ve zaman tasarrufu açısından bu konuda karar vermenizi istiyorum´ dedi. Ardından, tutuklu sanık Çetin Doğan´ın çapraz sorgusuna geçildi.
27 Mayıs itirafı: Darbeye iştirak ettim
İlk olarak sanık avukatlarının sorularını cevaplayan Doğan, 1960 darbesine iştirak ettiğini itiraf etti. TSK´da kendi döneminde personel fişlemesi yapıldığını kabul ederken, sivillere yönelik bilgilerin jandarma ve emniyetten geldiğini kaydetti. Sıkıyönetim olması halinde bazı isimlerin yerlerinde kalamayacağını söyledi. Çetin Doğan´a ilk olarak sanık avukatları soru yöneltti. Bir soru üzerine darbe ya da ihtilal gibi bir düşüncesi olmadığını savundu. Doğan, Seminerde, ´Biz siyasetin dışındayız´ dedim. Ama bu demek değil ki, laik Türkiye Cumhuriyeti´nin aşındırılmasına ses çıkarmayacağız. Biz yasal çerçevede mücadele verdik. Benim aklımın ucundan darbe geçmemiştir. diye konuştu. Bir avukatın, Darbe yapmak için Genelkurmay Başkanlığı, kuvvet komutanları, Ege Ordu Komutanlığı ile irtibatınız oldu mu? şeklindeki sorusuna, Darbeyi düşünmediğim için böyle bir irtibatım da olmadı. Ben bir tek 1960 darbesine iştirak ettim. Harp okulu öğrencisiydim. Onun dışında hiçbir darbeye iştirak etmedim. diye konuştu.
´Balyoz planında adı geçen belediye başkanları sorunlu kişiler, sıkıyönetim olsa görevde kalamazlar. TSK´da asla sivil fişlemesi olmaz!´
Avukat Ahmet Koç, seminerde belediye başkanlarının isminin geçtiğini hatırlatarak, bu konuya açıklık getirmesini istedi. Doğan, Normal çalışmada fişleme listesi yok. Seminerde, ´sıkıyönetim olduğunu düşünün ve bunu yaşayın´ dedim. Burada ismi geçenler sorunlu kişiler, sıkıyönetim olsa bunlar yerinde kalmaz tabii. Mesela Sincan´da belediye başkanı Kudüs gecesi yaptı. Amacı aşan bir durum oldu, görevden alındı. Sıkıyönetimde bizim kiminle çalışacağımız emniyet, jandarmadan gelen bilgiler doğrultusunda olur. Böyle liste oluşturtmadım. TSK´da asla bir sivil fişlemesi olmaz. dedi.
Ankara´daki Özel Kuvvetler Kozmik Odasında Balyoz planı aranmış
İbrahim Fırtına´nın avukatının Oraj planından haberiniz var mı? sorusu üzerine Doğan, Hayır. Oraj planını bu vesile ile öğrendim. Ancak Balyoz diye bir plan var. Özel Kuvvetler´de Balyoz planı var. Ama hiç bunlarla ilgisi yok. Zaten bir hâkim suikast iddiasıyla gidiyor, bu planı bulmak, teyit için kozmik odada arama yapıyor. ifadelerini kullandı. ( Zaman)
Doğan: 1. Ordu´nun, semineri görüntülü kaydedecek imkanları yoktu
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Balyoz davasında tutuklu sanık eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın çapraz sorgusuyapıldı. Balyoz darbe planı kapsamında ilk kapatılacak ve yöneticileri tutuklanacak kurumlar arasında yer aldığı iddia edilen Özgür-Der´in yöneticisi Hamza Türkmen, çapraz sorgusu sırasında Çetin Doğan´a bazı sorular yöneltti. Türkmen´in, Balyoz davasında iddia edilen darbede 28 Şubat post modern darbesinin izleri bulunduğunu iddia edince Doğan´ın avukatının da itirazı ile Başkan Ömer Diken, 28 Şubat´ın dava konusu olmadığını belirterek bu konudaki soruyu reddetti.Üye hakim Ali Efendi Peksak ilk olarak Doğan´a 17 Mart 2011 tarihindeki ifadesinde dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök´e Harp Akademileri´nde söylediği belirtilen ´Orduda kıpırdanmalar var´ sözünü hatırlatarak Kıpırdanmadan ne kast ettiniz? Bu görüşmeye şahidiniz var mı? diye sordu. Aralarında geçen konuşmanın şahidi olmadığını belirten Doğan, her nedense hedef seçildiğini, generalliğe terfisinde de sıkıntılar yaşadığını aktardı. Günlük siyasete de katılmadığını ama hep engellenmeye çalışıldığını savunan Doğan, Mustafa Balbay ve dönemin MİT Müsteşarı (Şenkal Atasagun) arasındaki konuşmalarda da dile getiriliyor. Hatıra defterindeki kayıtlardan biliyoruz. O dönemde kuvvet komutanlıklarına, Genelkurmay nezdinde ihbar mektupları da gitmiş. Bu bana Hilmi Özkök tarafından sorulunca ben biraz fevri davrandım. Aklımdan dahi geçmeyen konuyla ilgili olarak suçlandım. Elinde bir şey olup olmadığını sordum. Yani dedikodu. Üzüldüğümü söyledim. O samimi arkadaşlığımız da bitti. Onu da bu konuşmanın üzdüğünü anladım. dedi.
Üye hakim Peksak, sanık Doğan´ın 2002-2003 yılında toplum ve siyasi alanda duyduğu endişeyi Genelkurmay Başkanı hatta Başbakan ve Milli Şura üyelerine ilettiği şeklinde ifadesi bulunduğunu belirterek Bu sizin şahsi fikriniz miydi ya da bir grup askeri kesimi de yansıtıyor muydu? diye sordu. Doğan ise bunun kendi fikri olduğunu söyledi.
Doğan, Ağustos 2003´te emekliye ayrılırken Başbakan, Milli Savunma Bakanı ve diğer Şura üyelerine adet gereği bir hediye verdiğini anlattı. Bu hediyenin kendisi tarafından hazırlatılan bir madalyon olduğunu aktaran Doğan, Madalyonu verirken ´Ben İstanbul dukasıyım. Para pul oldu. Size altın para getirdim. Bu madalyonu altın yapan üzerindeki yazılardır. dediğini anlattı. Doğan, hediye ettiği madalyonların bir yüzünde Atatürk´ün Gerçekte bütün amacımız bu milli sınırlar içindeki milletimizin rahatını, refahını ve bu milli sınırlar ile belirlenmiş vatanımızın bütünlüğünü korumaktan ibarettir. sözlerinin, diğer yüzünde ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. ifadesinin yer aldığının altını çizdi.
Kafes, Poyrazköy ve Balyoz davalarıyla askeri personelin hedef alınıp yıpratıldığını bunun da belirli bir grup tarafından yapıldığını savunmasında söylediğini belirten Peksak, Neden bu durum son 3-4 yılda ortaya çıkmış? 2002- 2003´de Genelkurmay´a yansımış ihbar mektupları var. Bunun o dönemde olması daha mantıklı değil miydi? diye sordu. Doğan bu soruya da Türkiye´nin nereye gittiği bakalım emekli olduktan sonra yazmaya başladım. Ateş ve İhaneti gördüm adlı bir kitap yazdım. Bunu dosyaya da koyun. Benim insan haklarına ve demokrasi karşıtı tek bir görüşüm var mı bir bakın. şeklinde cevap verdi.
Üye hakim son olarak da seminerin neden sesli olarak kayda alınırken görüntü kaydının olmadığını sordu. Doğan, Görüntü kaydı pahalıydı. cevabını verdi. Ardından da seminerin neden ses kaydının alındığını aktardı. Doğan, Seminerin sonuç raporu hazırlanacaktı yaptığımız konuşmaya sahip çıkılması, katılmayanların da faydalanması için ve son dönemde TSK´ya girmiş bir hastalık var. Abdülhamit´in jurnalcileri gibi. Bu konuda herhangi bir şey olmaması için elimizde belge olsun diye kayda alındı. Maşallah çok iyi muhafaza edilmiş. Ne amelle kullanıldığı ortada. dedi.
Diğer üye hakim Murat Üründü ise Doğan´a 1. Ordu Komutanlığı´nın görüntü kaydı alamayacak ekonomik sıkıntısı mı vardı diye sordu. Bu soruya Doğan Söylemek istedim ama şimdi sordunuz, açıklayayım. O dönemde 1. Ordu´nun böyle bir imkan ve kabiliyeti yoktu. cevabını verdi. Hakim Üründü, 5-7 Mart ve diğer seminer planları hayali değildir herhalde? demesinin ardından Doğan, Hayali olmaz olur mu şeklinde tepki gösterdi. Ardından Türkiye´nin sadece darbeler tarihi olmadığını pek çok isyan da yaşadığını hatırlatarak Bunlar olmadan, olursa nasıl önlerimin çalışması yapılıyor dedi.
Sanıkların hükümeti devirmeye kalkışma ile suçlamasıyla karşı karşıya olduklarını belirten müdahil Özgür-Der ve yöneticilerinin avukatı Mehmet Alagöz, 2002 yılında Çetin Doğan´ın da katılımıyla İrtica ile mücadele konulu bir rapor hazırlandığını hatırlatarak Hükümetin baştan beri tehdit olarak görüldüğü anlaşılmıyor mu? diye sordu. Hükümetin hedef alınmadığını belirterek konuşmasına başlayan Doğan, İmam Hatip Okulları, İstiklal Marşı´nın okutulmaması bir tehdit olarak değerlendirilmiştir. Belli çevrelerin irticai faaliyetlerine yönelik müteyakkız davranılması, böyle bir durum hissedildiğinde törenin bir an önce terk edilmesi konusudur. Hükümet hedef alınmamıştır. Zaten daha 15 günlük bir hükümetti.
28 Şubat´la ilgili soru reddedildi
Haksöz yayıncılığın sahibi ve Özgür-Der´in yöneticisi olduğunu belirten müdahil Hamza Türkmen ise başında bulunduğu Haksöz dergisi ve üyesi olduğu Özgür-Der´in düşman konsept içine alınarak hedef gösterildiğini söyledi. Türkmen, Bu emir-komuta şeklinde bir plan mıdır yoksa jenerik harp oyunu mudur? Bu şekilde olsa bile iç düşman tehdidi neye göre yapılmaktadır? İç düşman ve iç tehdit, gazete haberleri, yorumlar ve dedikodulara göre mi, polis jandarma teşkilatı gibi devlet kurumlarından gelen istihbari bilgilere göre mi belirlenir? Bugün iddia edilen darbe planında Çetin Doğan ve onun içinde olduğu 28 Şubat post-modern darbesinin izleri vardır. Yoksa bu darbenin yasa dışı bilgi ve belgelerine mi dayanmaktadır? Çünkü bu davada 2003 sonrası tarihlerin tartışması yapıldı ancak 2003 öncesi hiç tartışılmadı. Bu belgeler, 28 Şubat´ın izlerini taşıyor. Özellikle bu konunun açıklanması istiyorum. Doğan´ın avukatı Ülgen´in itirazı üzerine mahkeme başkanı da 28 Şubat´ın bu davanın konusu olmadığı ve iç düşman tabirinin de bulunmadığı için soruyu reddetti. ( Cihan)
Çetin Doğan´a göre çetenin ucu Atlantik
Silivri Cezaevi´ndeki duruşmada emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın çapraz sorgusu tamamlandı. Emekli Orgeneral Çetin Doğan, çapraz sorgusunda, Kurgulama ve içinde her türlü sahteliği olan bu çetenin bir ucu Atlantik ötesindedir. Ama oradaki bir devletin olduğunu sanmıyorum. Bu, orada belli konularda eğitim görmüş kişilerin amatörce yaptığı şeylerdir diye konuştu. Çapraz sorguda avukat Şule Nazlıoğlu Erol, Doğan´dan belgeleri ürettiğini iddia ettiği ekibin başındaki kişinin adını söylemesini istedi. Adını şimdi de açıklayabileceğini belirten Doğan, Ama şu an adil yargılamaya ilişkin güven hissetmediğim için bu ismi telaffuz etmeyeceğim diye konuştu. Balyoz harekat planının kaydedilme tarihine baktığımızda 2 Aralık 2002 olduğunu görüyoruz. Bu belgenin aynısı Gölcük´te de bulundu. Gölcük´teki belgenin son kaydedilme tarihine baktığımızda kaydeden Resat Polat olduğunu görüyoruz. Onun hakkında soruşturma açılması gerekiyor. İlk sorgumda savcı Bilal Bayraktar´a size bir yönlendirme yukarıdan bir talimat var mı? diye sordum. Bayraktar da evet. ´Sen gençsin ha bunları tanımazsın ha´ dediklerini söyledi. Ona bunu söyleyen kişinin kim olduğunun araştırılması gerekir. Ama şu an adil yargılamaya ilişkin güven hissetmediğim için bu ismi telaffuz etmeyeceğim diye konuştu. ( Cnnturk)
Dursun Çiçek´in hakaret içerikli sorusu reddedildi
Tutuklu sanık Dursun Çiçek´in Çetin Doğan, iddianameyi hazırlayan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Acaba aynı kişilerin akıl ve ruh sağlığından endişe duyuyor mu? sorusu üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken araya girerek Sorunuz hakaret içeriyor. Bu nedenle sorunuz kabul edilmemiştir dedi.
Yeni bilirkişi talebi
Çetin Doğan´ın çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından söz alan avukat Celal Ülgen, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman ve yine dönemin Jandarma Bölge Komutanı Abdülkadir Eryılmaz, Bursa Jandarma Komutanı Tahsin Baltacı ile plan seminerine gözlemci olarak katılan subayların tanık olarak dinlenilmesini talep etti. Ülgen, dava konusu delillerin yasal olup olmadığı konusunda mahkeme heyetince bir bilirkişi seçilmesini istedi. ( DHA)
Özden Örnek savunmasına başladı
Balyoz davasının tutuklu sanığı eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Özden Örnek, sanık Çetin Doğan´ın savunmasını tamamlamasının ardından savunmasına başladı. Sanık Özden Örnek, savunmasında dava dosyasında suç unsuru taşıdığı ileri sürülen dijital verilerin (CD içeriği) sahte olduğunu ileri sürdü.İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yürütülen Balyoz davasında Çetin Doğan´ın sorgusunun tamamlanmasının ardından emekli Oramiral Özden Örnek saat 13:23´te savunmasına başladı.
Sanık Örnek, Gölcük Donanma Komutanlığı´nda çıkan evrakların kendilerine CD halinde verildiğini bunların ancak yarısı kadarını incelediği sırada haklarında tutuklama kararı çıktığını söyledi. CD´yi inceleyerek savunmasını yapabilmesi için cezaevinden bilgisayar istediğini belirten Örnek, bu talebin red edildiğini ve savunma hakkının ihlal edildiğini iddia etti.
´İsmim iradem dışında kullanılmıştır´
Balyoz Planı, Suga Planı, Gölcük Donanma Komutanlığı´nda çıkan belgeler ve 1. Ordu Komutanlığı´nda 5-7 Mart 2003 tarihinde gerçekleşen plan semineriyle ilgili bilgisi olmadığını belirten Örnek, Bu konular ile ilgili olarak hiç kimse ile görüşme yapmadım, hiç kimseye emir vermedim. Belge olarak kabul edilen bütün yazılar benim iradem dışında yazılmış ve ismim iradem dışında kullanılmıştır diye konuştu. İsminin iradesi dışında kullanıldığını savunan Örnek, Benim yapmadığım konulara beni dahil edenlerin amaçları çok iyi bilinmektedir. Tüm sahte kararların foyasını ortaya çıkarmak için savunma yapacağım. dedi. Savunmasını kesintisiz yapması halinde 10 saat kadar süreceğini belirten Örnek, Balyoz Plan Semineri, Suga eylem planı ile ekleri, Donanma Komutanlığı´ndan çıkan evraklar ve 1. Ordu´da icra edilen seminerden bilgim yok. Kimseyle görüşme de konuşma da yapmadım. dedi.
Savunmasını görsellerle destekleyeceğini belirten Örnek kozmik odada kalması gereken evrakların 7 sene sonra Taraf Gazetesi Muhabiri Mehmet Baransu´ya verildiğini hatırlattı. Soruşturma savcılarını ve seminerde gözlemci olarak bulunan 13 kişinin ifadesine başvurulmamasını eleştiren Örnek, Böyle soruşturma olur mu? sorusunu yöneltti.
Sanık Örnek iddianamede, delil CD´lerinin 1. Ordu´nun Kozmik odasında görevli Sevilay Erkani Bulut ve Melek Üçtepe isimli sivil memurelere yazdırıldığı bilgisinin bulunduğunu söyledi. İki memurenin de delil CD´lerinden bazılarını hatırlamadıkları yönünde ifadeleri bulunduğunu belirten Örnek, Her ikisinin de ortak hatırlamadığını söylediği CD´ler 11 ve 17 nolu CD´lerdir. diye konuştu.
Sanık Örnek, 11-16 ve 17 nolu CD´lerin dışında suç unsuru olarak söz edilen başkaca bir veri olmadığını iddia etti. Örnek, Madem bu CD´lerde suç unsuru var da bu iki sivil memur hakkında neden bir işlem yapılmamıştır? diye sordu. CD gibi dijital verilerin hukuki soruşturmalara dayanak olamayacağını iddia eden Örnek, TÜBİTAK raporlarında da CD´ler gerçek denmemektedir. Microsoft´ta en iyi word uzmanı olarak tanıtılan Suzanne S. Barnhill 1998-2007 yılında yaptığı tespitlerde dijital verilerin her yönüyle değiştirilebileceğini belirterek hukuki soruşturmalara delil olamayacağını söylemiştir. ifadesini kullandı.
Soruşturma sırasında CD´lerle ilgili çok sayıda bilirkişi raporu alındığına dikkat çeken Örnek İddianamede savcılar dahi raporlar arasında çelişkiler olduğunu belirtmiş ve bu çelişkileri gidermeden iddianame hazırlamışlardır. Savcılar YAŞ kararları öncesi belli bir tarihe yetiştirmek için uğraşmışlardır. Mesleki yeterliliği olmayan bilirkişiler vazifesi olmayan konular hakkında da görüş bildirmiştir. Haklarında suç duyurusunda bulunulmasını talep ediyorum. dedi.
´Yegane amacım bütün sahtekarlık kanıtlarını ortaya koymaktır´
Sadece sorulara cevap verebileceğini kaydeden Örnek, Ancak Balyoz olayını ilk duyduğum Ocak 2010´dan itibaren düşündüğüm yegane olasılık, ben yapmadığım halde beni bu konuya dahil ettiklerine göre davaya konu olan ´bütün olay bir sahtekarlıktır´ oldu. Amaçları bu ülkenin Başbakan´ı dahil herkes tarafından çok iyi bilinmektedir. İşte bu nedenle susmayıp, sahtekarların ve sahtekarlar ile işbirliği yapanların bütün foyalarını ortaya çıkarma yolunu seçtim. Bu nedenle yegane amacım bütün sahtekarlık kanıtlarını ortaya koymaktır ifadesini kullandı.
´İki askeri bilirkişi raporundan biri savcılarca dikkate alınmadı´
Örnek, avukat Hüseyin Ersöz´ün gündeme getirdiği iki askeri bilirkişi raporundan birinin soruşturma savcıları tarafından görmezden gelindiğini iddialarıyla ilgili olarak da Adli emanete dahi konmayan bu rapor sanki buharlaşıp uçmuştur. Bu rapor 19 Şubat 2010 tarihinde Jandarma Yüzbaşı Hakan Erdoğan tarafından gönderilmiştir. Raporda, Balyoz belgelerinin 2007-2009 tarihleri arasında yaratıldığı ve 1. Ordu bilgisayarlarında bu belgelerin izinin bulunmadığını değerlendirmektedir diye konuştu.
Duruşma 24 Mart´a ertelendi
Özden Örnek´in savunmasının alınmasına ara veren mahkeme heyeti duruşmayı 24 Mart Perşembe gününe erteledi. ( DHA, Cihan)
(22 Mart 2011, 10:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
BALYOZ İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Balyoz Planı manşetlerimiz
FLAŞ Flaş!!! Balyoz´da 163 tutuklama
Flaş!!! Balyoz´da reddi hakim ve tutuklama itirazları reddedildi