Ergenekon ana davasının talepler bölümünde tutuklu sanık İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, devrim olmazsa Ergenekon davasının 40 yılda dahi bitmeyeceğini söyledi. Danıştay suikastinin türban nedeniyle yapıldığını hiçbir şekilde kabul etmediğini belirten Perinçek, ´Bu olayın Arslan´ın kendi iradesiyle olmadığı çok açık. Bu örgütlü bir iş. Daha ilk günden bu suikast kapatılıyor, arkasındaki örgüt kapatılıyor.´ iddiasında bulundu.
Perinçek: Devrim olmazsa dava 40 yılda bitmez
Ergenekon ana davasının talepler bölümünde tutuklu sanık İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, devrim olmazsa Ergenekon davasının 40 yılda dahi bitmeyeceğini söyledi. Danıştay suikastinin türban nedeniyle yapıldığını hiçbir şekilde kabul etmediğini belirten Perinçek, ´Bu olayın Arslan´ın kendi iradesiyle olmadığı çok açık. Bu örgütlü bir iş. Daha ilk günden bu suikast kapatılıyor, arkasındaki örgüt kapatılıyor.´ iddiasında bulundu.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon ana davasının 177. duruşmasında talepler alındı. Danıştay saldırısından 9 gün sonra yaptığı basın toplantısına ait görüntülerin bir bölümünü duruşma salonunda izleten tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bu toplantıda saldırının Bulgaristan bağlantısından söz ettiğini söyledi. Perinçek, Ankara Terörle Mücadele Şubesi´nde görevli bir polis memurundan bu bilgileri öğrendiğini ifade etti. Bu bilgileri 4 farklı yerden doğrulattıktan sonra basın toplantısında açıkladıklarını belirten Perinçek, sanık Alparslan Arslan´ın Bulgaristan bağlantısının üstünün örtüldüğünü iddia etti.
Sanık Arslan´ın Ankara´da gözaltındayken yapılan mülakatı sırasında Bulgaristan bağlantısının ortaya çıktığını belirten Perinçek, bu mülakat çözümü ve görüntü kayıtlarının istenmesini talep etti. Alparslan Arslan´ın saldırıdan bir gün önce Ankara´daki yemekte Koray Yılmaz´ın yanında olan kadının kim olduğunun belirlenmesi gerektiğini dile getiren Perinçek, O bayan Gonca Bahar mı? Gonca Giray mı? Jovika mı? Arslan ile yemek yiyen bu meçhul bayan hakkında MİT´ten bilgi istenilmesini talep ediyorum. dedi. Arslan´ın saldırı için robotlaştırıldığını, Allah´ın askeri rolünün ideolojik olarak dayatıldığına tanık olunduğunu iddia eden Perinçek, gelinen aşamada bütün yalanların ortaya çıktığını savundu. Danıştay suikastinin türban nedeniyle yapıldığını hiçbir şekilde kabul etmediğini belirten Perinçek, Bu olayın Arslan´ın kendi iradesiyle olmadığı çok açık. Bu örgütlü bir iş. Daha ilk günden bu suikast kapatılıyor, arkasındaki örgüt kapatılıyor. iddiasında bulundu.
Başkan Köksal Şengün´ün kendisiyle yapılan bir röportaj sırasında ´Bu dava 30 yılda bitmez´ şeklindeki sözünün yer aldığı 9 Haziran 2010 tarihli gazete haber küpürünü mahkemeye sunan Perinçek, Bu dava, devrim olmazsa 30 yılı bırakın 40 yılda da bitmez. ifadesini kullandı. Hakim Özese, Perinçek´in basın toplantısında söz ettiği suikast yapılacak 2 devlet kurumumun hangileri olduğunu sordu. Birinin Adalet Bakanlığı, diğerinin de dönemin 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer olabileceğini belirten Perinçek, bu sorunun cevabının mahkemede ortaya çıktığını söyledi. Türkiye´nin seçime gittiğini hatırlatan Perinçek, tahliyesini talep etti.
Osman Yıldırım herşeyi üstlendi
Sanık Perinçek´in ardından 5 yıldır bir hücrede kaldığını, hücre bahçesinin olmadığını ve penceresine güneş vurmadığını ifade eden tutuklu sanık Osman Yıldırım, Hücremin biraz daha küçültülmesini talep ediyorum. diyerek sözlerine başladı. Cumhuriyet gazetesine yapılan eylemleri kendisinin yaptırdığını, Danıştay saldırısını da kendisinin yaptığını öne süren Yıldırım, Ateş eden bendim. Daha sonra silahı Alparslan´a ben verdim, üstlenmesini istedim. Alparslan suçsuzdur. El bombaları ve glock silahlar da bana aittir. Bu suçlardan dolayı en ağır şekilde cezalandırılmamı istiyorum. iddiasında bulundu. Sanık Yıldırım, Necip Hablemitoğlu, Cem Ersever´i ben öldürdüm. Gazi Mahallesi´ndeki kahvehaneyi ben taradım. Sonra polis elbisesi giyerek kargaşada yer aldım. 17 kişiyi de ben öldürdüm. Buradaki tek suçlu benim. Salonda bulunan herkes suçsuzdur. iddialarını da dile getirdi. Doğu Perinçek´in tespitlerinin doğru olduğunu belirten Yıldırım, Kendisine yönelik olumsuz hareketlerimden dolayı özür diliyorum. diyerek sözlerini tamamladı. ( Cihan)
Sanıklar üslupları nedeniyle sık sık uyarıldı
Ergenekon ana davasında bugünkü oturumda talepleri alınan tutuklu sanıklardan Veli Küçük, Mehmet Demirtaş ve İsmail Yıldız, kullandıkları üslup ve sözlerinin hakaret içerdiği gerekçesi ile Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese tarafından sık sık uyarıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon ana davasında hafta sonu olması nedeniyle sanıkların taleplerinin alınmasına devam ediliyor.
Tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, darbe suçlamasıyla yargılandığını hatırlatarak, Kim ile darbe yapacağımı bana söylemediniz. Sami Hoştan ile mi darbe yapacağım. O benim arkadaşımdır. Bana kimlerle darbe yapacağımı söyleyemiyorsunuz, çünkü yargılama yapmaktan korkuyorsunuz. ifadesini kullandı. Sanık Küçük´ün bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Mahkeme kimseden korkmaz. Mahkeme heyetine ve üyelerine yönelik aşağılayıcı kelimeler kullanmayınız. uyarısında bulundu. Başkan Özese, bu uyarının hemen ardından da sanık Küçük´ün, heyete yönelik Benimle dalga geçmeyin sözlerine Mahkeme kimse ile dalga geçmez. Burada ciddi bir yargılama yapılıyor. diye Küçük´ü ikinci kez uyardı.
İkili tartışmanın ardından sanık Veli Küçük, mahkemenin neden korktuğunu açıklayacağını belirterek, Burada geçen gün Ecevit Kılıç diye bir gazeteci dinlendi. Onun örgütünü çıkarmaya korktunuz. dedi. Başkan Özese, Dinlenen o kişi yargılanmıyordu. Tanık olarak ifadesine başvuruldu. tepkisini verdi. Küçük ise sözlerine şöyle devam etti: Danıştay dosyası ile ilgili bir kadın tanık olarak dinlendi. Gördüğü kişinin kim olduğu ısrarla soruldu. Şapkalı, gözlüklü, bıyıklı, orta boylu ve 60-70 yaşlarında bir adamdan bahsediyor. Sanıklar arasında var mı diye soruldu. Hayır dedi. Beni ayağa kaldırıp, bak bakalım bu kişi o gördüğünüze benziyor mu diye ısrarla soruldu. Bıyığının kenarı benziyor deseydi, Danıştay saldırısını Veli Küçük yaptı denilecekti. Tuncay Güney´i neden yargılamıyorsunuz? Çünkü gerçeklerin ortaya çıkmasından korkuyorsunuz. Birbirleri ile telefonda geyik muhabbeti yapanlar 2 yıl burada yattı, ama ifadesi bile alınmadan Süleyman Esen´i bıraktınız, yargılamadınız. Yargılayamazsınız, çünkü yargılasanız gerçekler ortaya çıkar. Bunun için yargılamaya korktunuz.
Ergenekon soruşturmasının başlamasına neden olan 27 el bombasının bulunduğu Ümraniye´deki gecekondunun sahibi olan tutuklu sanık Mehmet Demirtaş da tahliye edilmemelerine tepki gösterdi. Demirtaş, Eğer hamurunuzda savcıları tehdit etmek varsa ve Ümit Sayın gibi hakimlerle pazarlık yaparsanız siz de çıkarsınız. ifadelerini kullandı. Demirtaş´ın, heyete hitaben Vicdan, akıl ve adalet terazinizin boyutu bu mu? sözleri üzerine Başkan Özese, sözlerine dikkat etmesi, mahkeme heyetine hakaret etmemesi yönünde Mehmet Demirtaş´ı da yaptı. Demirtaş´ın, konuşmasının devamında birkaç kez ´Ondan sonra onurlu bir yargılama yaptığınızı mı söyleyeceksiniz.´ sözleri de Özese´nin sert tepkisine neden oldu. Bu sırada sanık avukatlarından Vural Ergül´ün, oturduğu yerden sanığın savunma sınırları içerisinde konuştuğunu iddia etmesi üzerine Başkan Özese, ses tonunu daha da yükselterek avukat Ergül´ü de müdahale etmemesi yönünde uyardı. Bu tartışmanın ardından sanık Demirtaş´ın, mahkeme heyetine Sözümü kesmeyin. Arkaya bir çukur açıp beni gömün sözleri de dikkat çekti.
Son birkaç gündür kağıt mendilden cep telefonu yapıp sanık bölümünde sürekli telefon konuşması yapıyor gibi davranan ve ilginç ifadeleri ile dikkat çeken tutuklu sanık İsmail Yıldız da duruşmaya verilen kısa bir aranın ardından söz aldı. Yıldız, bugünkü talebinde de ısrarla 55 üye kuruluşu bulunan, dünyanın en büyük ve en gizli istihbarat örgütünün başkanı olduğunu iddia etti. İddianamede TULE isimli bir terör örgütünden bahsedildiğini belirten ve AK Parti´nin de bir terör örgütü olduğunu ileri süren Yıldız, Benim Başkanı bulunduğum teşkilatın elinde 33 bin ton altın var. TULE ve AK Parti´nin gitmesi ile birlikte Türk milletinin bu altınları kullanmasına izin verilecektir. iddiasında bulundu. Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, sanık Yıldız´dan bir sağlık sorunu olup olmadığını sordu. Yıldız´ın Yok cevabı üzerine Haşıloğlu, Peki biz sizi bir sağlık sorununuz olup olmadığının tespit edilmesi için hastaneye sevk etmiştik. Sevk edildiniz mi? Bir sonuç çıktı mı? diye sordu. Yıldız, bu soruya da sevk işleminin yapılmadığı şeklinde cevap verdi. Yıldız daha sonra da kendisinin deli olmadığını belirterek Bir deli buraya çıkıp da böyle konuşmalar yapamaz. diye konuştu. ( Cihan)
Zekeriya Öztürk: İntihar etme noktasına geldim
Ergenekon ana davasında tutuklu sanık eski Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk, koğuşunun değiştirildiğini, 5 gündür koğuş içindeki inşaat atıkları temizlediğini, ancak ikinci kez koğuşunun değişeceğinin bildirildiğini söyledi. Yapılan muamelenin fiziki olduğu kadar psikolojik bir eziyet olduğunu öne süren Öztürk, önce ölüm orucuna gideceğini ardından da hayatına son verebileceğini açıkladı.
28 Şubat 2011 tarihinde 1 nolu cezaevi F1 koğuşuna sevk edildiğini söyleyen Öztürk, 5 Mart 2011 tarihine kadar koğuşta bulunan inşaat atıkları, boya ve çimento atıklarını da bizzat kendisinin temizlediğini ifade etti. Koğuş değişikliği sırasında yargılama ile ilgili dosya ve evrakları bir kamyonet ile ancak taşıyabildiğini savunan Öztürk, 1 nolu cezaevi görevlileri, bulunduğum koğuştan alınarak başka bir koğuşa verileceğimi söylediler. İtiraz etmeme rağmen ısrarla önümüzdeki hafta Pazartesi günü bu nakil işlemini gerçekleştireceklerini söylediler. Koğuş değiştirme işlemi, ikinci bir fiziki eziyetin yanı sıra psikolojik eziyet haline dönüştürülmüştür. dedi. Tutuklu bulunduğu 39 aylık süreçte rahatsızlandığını, 1 Haziran 2010 tarihinde annesini kaybettiğini belirten Öztürk, bu durumları savunmasında malzeme olmasın düşüncesiyle kullanmadığını dile getirdi. Öztürk, Ancak yeter noktasındayım. Son durum beni istemeyerek bir başka noktaya getirmektedir. ifadesini kullandı. Sanık Zekeriya Öztürk, yaptığı açıklamanın ardından şu ifadelere yer verdi; Onur ve şerefim için artık her türlü fiziksel karşı koymayı, birey hakkım olan hayatıma son vermeyi, hiç tereddütsüz uygulayabilirim. Bunun başlangıç noktasında ´açlık grevi´ gibi pasif uygulama değil, doğrudan ´ölümü gören bir oruç´ ve son aşamada ´hayatıma son verme´ eylemidir. Bunlar şahsımın bireysel düşünceleridir. Beni ya mahkemenizde yargılayın, başkaca yerlerin intikam alınacak özneleri haline gelmemize müsaade etmeyin, ya da bundan sonra şahsımın her türlü mücadelesinin hukuk dışına çıkması halinde payınız olduğunu kabul edin.
Levent Göktaş ve Levent Bektaş birbirlerinden ayrılmak istemiyor
Öte yandan Ergenekon tutukluları emekli Albay Levent Göktaş ile emekli Binbaşı Levent Bektaş´ın avukatları, bir dilekçe ile müvekkillerinin koğuş değişikliğine itiraz etti. Göktaş ile Bektaş´ın avukatları Celal Ülgen ile Hüseyin Ersöz, dün Silivri İnfaz Hakimliği´ne verdikleri dilekçe ile koğuş değişikliği uygulamasına itiraz etti. Dilekçede, 28 Şubat 2011 akşamı yapılan koğuş değişikliğinin insan hakları ihlali olduğu ileri sürülerek, yeni koğuşun soğuk, rutubetli, sağlık koşulları uygun olmayan, çok küçük ve bir insanın yaşayabileceği uluslararası asgari standartların altında olduğu öne sürüldü. Göktaş ile Bektaş hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmadığı belirtilerek bu uygulamanın dayatılması durumunda cezaevi yönetiminin görevi kötüye kullanma suçunu işleyeceği savunuldu. 53 yaşındaki Levent Göktaş için sağlık sorunlarının da dikkate alınarak bu uygulamadan vazgeçilmesi istendi. Dilekçede, Göktaş ile Bektaş´ın tekrar eski koğuşlarına yerleştirilmeleri, hafta içi her gün saat 09.00-16.30 arası hafta sonu ise 09.30-15.00 arası bilgisayar kullanma hakkından faydalandırılmaları istendi. Silivri 5 Nolu L Tipi Cezaevi´nde bulunan Özel Kuvvetler emeklisi Göktaş ile emekli SAT subayı Bektaş, Özel Harekatçı Emniyet Amiri Servet Kaynak ile 1 Nolu L Tipi Cezaevi´ndeki F-6 koğuşuna konulmuştu. ( Cihan)
Dava 12 Nisan´a ertelendi
12 Mart 2011 - İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savcı Pekgüzel, sanık ve avukatların taleplerine ilişkin görüşünü açıkladı. Bir kısım sanıkların taleplerinde belirttikleri cezaevindeki koğuşlarının değiştirilmesine ilişkin barınma konularının Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna göre yapıldığını ifade eden Pekgüzel, bu konunun mahkemenin görev alanına girmediğini kaydetti.
Avukat Vural Ergül´ün talebi üzerine, Alparslan Arslan´ın ev ve avukatlık bürosu aramalarında varsa kamera kaydı görüntülerinin İstanbul Emniyet Müdürlüğünden istenmesini talep eden Pekgüzel, sanık Mehmet Zekeriya Öztürk´ün talepleri üzerine de Başbakanlık ve MİT´e yazı yazılarak, Başbakan Erdoğan´a suikast iddiası konulu yazıda geçen yurt dışı irtibatları konusunda araştırma yapılıp yapılmadığının sorulmasını, yapılmışsa sonucunun bildirilmesini istedi.
Pekgüzel, Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, MİT ve Dışişleri Bakanlığına yazı yazılarak, Başbakan Erdoğan´a suikast konulu aynı yazıda geçen Bulgaristan´da yaşayan albay konusunda bir bilgi bulunup bulunmadığının sorulmasını talep etti. Doğu Perinçek´in talebi üzerine de Pekgüzel, Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak, Danıştay saldırısından sonra Alparslan Arslan ile sözlü bir mülakat yapılıp yapılmadığının sorulmasını, yapılmışsa bunun görüntü ve ses kaydının çözümünün gönderilmesini istedi. Yine Arslan ile birlikte diğer Danıştay dosyası sanıklarına ilişkin bir izleme raporu olup olmadığının da Emniyet Genel Müdürlüğü ile İstanbul ve Ankara emniyet müdürlüklerinden sorulmasını talep eden Pekgüzel, Arslan´ın saldırıdan bir gece önce Ankara´da Tarkan Toper, Koray Yılmaz ve bir kadın ile birlikte yemekte bir araya geldiği iddiasının araştırılarak, bu kadının açık kimlik ve telefonlarının tespit edilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, sanık ve avukatların taleplerinin celse arası değerlendirilmesine karar verdi. Tutuklu sanıkların tahliye taleplerini reddeden mahkeme heyeti, duruşmayı 12 Nisan´a erteledi.
Arslan´ın telefonundaki email adresleri
Bu arada, mahkeme heyetinin Alparslan Arslan´ın Motorola marka cep telefonunda bulunan e-mail adreslerinin hangi tarihlerde yüklendiği hususunda yapılmasını kararlaştırdığı bilirkişi incelemesi sonuçlandı. Yapılan incelemede, sim kart ve telefonun kendi hafızasının aynı anda açıldığı, silinmiş olan verilerin kurtarılması için ayrıca telefon ve sim kartın tek tek incelendiği belirtilerek, yapılan ilk bilirkişi incelemesinde sim kart ve telefondaki kayıtlı bilgiler, silinmiş veriler ve e-mail adreslerinin bazı yazılımlar kullanılarak tespit edildiği kaydedildi. Bu inceleme sonucunda, telefon ve sim kartın teknik olarak ilk incelemedeki şekliyle Motorola Phone Tools orijinal yazılımı kullanılarak bilgisayar ortamına donanım olarak tanıtılmak istendiği ifade edilen raporda, uzun süre kullanılmadığı değerlendirilen cep telefonunun donanım olarak bilgisayara tanıtılamadığı için istenilen incelemenin yapılamadığı bildirildi. ( Zaman)
(11 Mart 2011), son güncel.: (12 Mart 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Danıştay ve Ergenekon davalarının birleştirilmesi manşetlerimiz
Danıştay soruşturması sil baştan
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara