O gazetecileri, birtakım Emniyetçiler kendi hırsları için, Ergenekon ile ilişkili olarak kullanmış olabilirler mi? Emre Uslu son operasyonu yazdı...
Gazeteciler neden gözaltına alındı?
O gazetecileri, birtakım Emniyetçiler kendi hırsları için, Ergenekon ile ilişkili olarak kullanmış olabilirler mi? Emre Uslu son operasyonu yazdı...
Emre Uslu (Taraf): 24 ve 28 Ağustos 2010 tarihlerinde yazdığım yazılarda Ergenekon operasyonlarını yapan Emniyet ve Savcılık ekibini hedef alan proje kitaplar yazdırıldığını ifade etmiştim. Bulgu ve bilgilerimi o yazılarda paylaşmıştım. Nedim Şener´in Dink Cinayetleri adlı kitabının proje kitaplar serisinin ilki olduğunu Hanefi Avcı kitabının da ikincisi olduğunu belirtmiştim. Aynı yazılarda Emniyet kulislerinden edindiğim bilgileri paylaşmış ve proje kitaplar serisinin üçüncüsünü Sabri Uzun´un yazdığını ifade etmiştim. Üçüncü kitabın yayımına da Avcı´nın kitabından beklenen sonuca göre karar verileceğini de belirtmiştim. Benim ilk defa kamuoyuyla paylaştığım bu bilgi daha sonra Saygı Öztürk tarafından da değişik yerlerde dile getirildi. Ancak ne olduysa 6 Aralık 2010 günü HaberTürk televizyonuna bağlanan Sabri Uzun kitap yazmadığını anlattı ve stüdyodaki herkesi şaşırttı. Oysa Emniyet ve çevresinde yediden yetmiş yediye herkes biliyordu ki Uzun kitap yazıyordu. Burada soru şu: o kitaba ne oldu?
Bana göre bu sorunun cevabı Hanefi Avcı´nın güvendiği dağlara kar yağmasıyla ilgili. Avcı proje kitabını yazdıktan sonra apar topar Genelkurmay Savcılığı´na gitmiş, duyum ve bilgilerini Genelkurmay yetkilileriyle paylaşmıştı. Ancak Avcı´nın paylaştıklarından sonra askerin harekete geçmesini bekleyen o ekip fena halde yanıldı. Zira Avcı´nın paylaştığı bilgilerdeki tutarsızlıklar ve yetersizlikler nedeniyle asker ?somut delil? yok diyerek harekete geçmeyi bir yana bırakın Avcı´nın kendilerine karşı bir operasyon yaptığından bile şüphelenmeye başladı. Zira bu kadar gürültüyle ortaya çıkan bir projenin içinin dolu olması gerekirdi ama öyle değildi.
Güvenini askere bağlayan Emniyet´teki yapı çoğunlukla makam hırsları nedeniyle başka bir koalisyon ortağı aradı. Bu noktada ?Sonergil? ve Ergenekon bu kişilere ulaşıp bir koalisyon oluşturdular. Ortak düşman konusunda anlaştılar. ?Medya 2010? planı böyle ortaya çıktı. Burada taraflar birbirlerini ?tanımıyoruz? diye yemin billâh ediyorlar ama aynı adamlar birbirinin evinde kalabiliyor...
Ergenekon için kritik olan durum şuydu: Ergenekon davasına bakan savcı ve hâkimler başta olmak üzere Emniyet görevlilerini yıpratmak ve mümkünse baktıkları davalardan el çektirilmesi isteniyor. Bu talepler adalet camiasında krizlere neden olmuştu. Emniyetçiler için durum biraz daha farklıydı. Onlarda Emniyet içinde kadroculuklarıyla tanınan ve kendileri ve kadroları kritik birimlerden tasfiye edilen kişilerdi. Onlar için önemli olan Emniyet içinde ve özellikle İstanbul Emniyeti´nde kritik görevlerde bulunan ve artık kendilerine çalışmayan kişilerin görev yerlerinin değiştirilmesini istiyordu. Tasfiye edilen ekibin özellikle İstanbul ve Ankara merkezli temel bir kaygısı var. 1990´lı yıllarda kullandıkları itirafçıların bu şehirlerde yaşıyor olmaları ve güvenmedikleri Emniyetçilerin o itirafçılara ulaşıp bir dönemin pisliklerini ortaya çıkarma olasılığı mevcut. Yaş haddinden emekli olmak üzere olan bu ekibin rahat bir emeklilik güvencesi Emniyet´te Ergenekon operasyonları yapan ve geçmişi araştırmaktan çekinmeyen ekibin tasfiye edilmesi.
Bu stratejik saik ile Ergenekon yapıları ve çoğunlukla Ankara´da konuşlu Emniyetçiler bir yandan derin ilişkilerini pekiştirmeye çalışırken bir yandan da perdeler ve sütreler kullanarak ortak hedefe doğru ateş etmeye başladılar. İlk ateşte hedeflenen Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek ikilisinden düşen Ramazan Akyürek´di ve burada Nedim Şener´in azımsanmayacak katkısı oldu. Yılmazer Şener´in ateşiyle düşmeyince devreye Avcı girdi. Ancak o da Yılmazer´i indiremedi. Bunun arkasından ekipler güç birliğine gitti ve ortak hedefe özellikle seçime gidilirken vurmaya devam kararı alındı. Avcı kitabından umduğunu bulamayan Emniyet ekibi sütre olarak Ergenekon sürecinden yıpranmamış ama hoş ilişkilerinin olduğu ?gazeteci?leri devreye soktu.
Peki, o gazeteciler neden bu işe gönüllü oldu? İlk bakışta bu soru mantıklı gibi görünebilir ama o gazetecilerden biri zaten bu işi gönüllü yapıyordu. Daha önce de projelere imza atmışlığı vardır. Ayrıca bu gazetecilerden biri vurup da düşüremediği o Emniyetçi ile olan mücadelesini şahsileştirmiş ve bu nedenle de kendini güvende hissetmiyordu. Bu bağlamda Ergenekon ve Emniyet çetesi için ortak düşman olan o müdür, o gazeteci için de zaten ortak düşmandı. Dolayısıyla aynı amaç için o Emniyetçilerle bir alışverişe girmesi beni hiç şaşırtmıyor. Kinin keskinleştiği yerde gazetecilik ölür zira.
İkinci gazeteci için durum biraz daha karmaşık. Bir takım eski solcuların bir takım iddiaları var ama onların doğru olup olmadığını bilmiyorum. O iddialar solcuların içindeki polis paranoyasından da kaynaklanıyor olabilir. Bildiğim şu: O gazetecide önlenemez bir cemaat karşıtlığı olduğu iddia ediliyor. Bu bakımdan o Emniyetçilerin o gazetecinin Ergenekon´daki temiz siciline rağmen içinde bulunduğu cemaat karşıtlığını maniple edip kendi amaçları doğrultusunda bir kulvarda yürümeye zorlamış olabilirler mi diye sormak gerekiyor? Yoksa bir kişinin cemaati baş düşman ilan etmesi de doğal onunla mücadele etmesi de. Ama o düşmanlığı Ergenekon koalisyonuna kiraya verirseniz istemediğiniz sahillere sürüklenebilirsiniz de...
Bu noktada Emniyetçilerin yazdığı kitaplara ?gazeteci?lerin adları konarak hedeflere saldırılmaya başlandı. Kimse şu soruyu sormuyor: O gazeteci Emniyet´in iç işlerini nerden bilecek? Detaylar kime ait? Elbette gazeteciler Emniyetçilerle ve herkesle ilişkiye girer ve kitaplar yazar. Bununu suç saymak hukuk devletine en büyük zarardır. Ama aynı gazeteciler -belki maniple edilerek- yazılmış kitapları alıp bir hedefe ateş edilirken isimlerini sütre yapıyorsa bu gazetecilikten öte bir faaliyettir. Hele bu faaliyet ?Medya 2010? çerçevesinde bir yere oturuyorsa durum daha da değişiyor.
Bütün bunlar o gazetecileri Ergenekoncu yapar mı. Bana göre hayır. Ama o gazetecileri birtakım Emniyetçiler -bana göre kendi hırsları için- Ergenekon ile ilişkili olarak kullanmış olabilirler mi? İhtimaldir. O halde diye başlayan bir dolu sorular sorulabilir. Ama şimdilik yerimiz kalmadı. Ayrıca çok/erken konuşan yanlış konuşur. Bunu da kayda geçirelim... Unutmayın ki bu operasyonlar Ergenekon davasını ve davayı yürüten savcı ve hâkimleri yıpratmaya yönelik bir faaliyet olarak başlatılmıştı... ( Emre Uslu / Taraf)
(05 Mart 2011, 16:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın
ODATV İLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Kontrgerilla Medyası
Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak
Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı
Flaş!!! Odatv´ye baskın