´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesindeki imza yaşının tespit talebi, çeşitli kurumların bunun teknik olarak mümkün olmadığı cevapları üzerine mahkemece reddedildi. Özel Harp Dairesi´nde psikolojik harekatlardan sorumlu ´3. Bilgi Destek Şubesi´nin müdürü olan Albay Çiçek, imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiyor. Bu konuda adeta psikolojik bir savaş veren Albayın talebi üzerine imza, Adli Tıp, Emniyet ve Jandarma Kriminal laboratuvarlarında defalarca incelenmiş ve Çiçek´e ait olduğu tespit edilmişti. Ancak Çiçek bu tespitleri kabul etmiyor, kağıdın, mürekkebin, mürekkep yaşının ve kağıt üzerinde parmak izinin olup olmadığının da incelenmesini talep ediyor. Hatta incelemelerin Adli Tıp´a güvenmemesi gerekçesiyle yurtiçinde değil yurtdışında yaptırılmasını istiyor.
Islak imza incelensin talebine ret
´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesindeki imza yaşının tespit talebi, çeşitli kurumların bunun teknik olarak mümkün olmadığı cevapları üzerine mahkemece reddedildi. Özel Harp Dairesi´nde psikolojik harekatlardan sorumlu ´3. Bilgi Destek Şubesi´nin müdürü olan Albay Çiçek, imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmiyor. Bu konuda adeta psikolojik bir savaş veren Albayın talebi üzerine imza, Adli Tıp, Emniyet ve Jandarma Kriminal laboratuvarlarında defalarca incelenmiş ve Çiçek´e ait olduğu tespit edilmişti. Ancak Çiçek bu tespitleri kabul etmiyor, kağıdın, mürekkebin, mürekkep yaşının ve kağıt üzerinde parmak izinin olup olmadığının da incelenmesini talep ediyor. Hatta incelemelerin Adli Tıp´a güvenmemesi gerekçesiyle yurtiçinde değil yurtdışında yaptırılmasını istiyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin, ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesindeki Albay Dursun Çiçek´e ait olduğu iddia edilen imzaya ilişkin yazısına İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü cevap gönderdi. ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesindeki mürekkep yaşının tespitine ilişkin olarak İstanbul Teknik Üniversitesi´nden (İTÜ) gönderilen yazıda, imzanın atıldığı tarih ve kullanılan kalemin aslının gerektiği, mürekkep yaşının ancak bir ofiste mesai sürecinde rutin olarak üretilen ve bir dosyada tamamen aynı şartlarda saklanan seri belgeler söz konusu olduğunda delil olarak kullanılabilecek sağlıklı sonuçlar üretebildiği, ancak çalışmalar titiz bir şekilde yürütülse dahi elde edilecek verilerin adli olarak kabul edilebilir bulunamayacağı belirtildi.Mahkeme 12 Ocak tarihli duruşmada aldığı ara kararda, İTÜ´ye yazı yazılarak, suça konu belge aslında bulunan imzanın üniversiteden seçilecek bilirkişiye verilerek, hangi tarihte atıldığının (yazı yaşının) tespitinin mümkün olup olmadığı konusunda açıklayıcı bilgi verilmesinin istenmesine hükmetmişti.
İTÜ de yaşı tespit edemiyor
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, belgenin son sayfasında bulunan imzanın 2009 yılının haziran ayından önce atılıp atılmadığının, yazı yaşının tespitinin mümkün olup olmadığının ayrıntılı olarak araştırılması yönündeki yazısına İTÜ Kimya Mühendisliği Bölümü´nden kimya yüksek mühendisi Dr. Hikmet İskender cevap gönderdi. Yazıda, imzanın atıldığı düşünülen belirli bir tarih varsa bildirilmesi, yoksa 2009 yılının haziran ayından geriye doğru gidilerek ne kadar süreyle araştırma yapılacağının belirtilmesi istenerek, bildirilecek tarihten geriye doğru en az 6 ay süreyle düzenli ve sürekli tutulan, imza atılırken kullanılan kalem veya aynı partiden üretilmiş kalemle yazılmış günlük, haftalık, aylık rutin belgelerin de gerekli olduğu kaydedildi. İmza atılırken kullanılan kalemin aslının, resmi kurumlar için satın alınan kalem ise kalemin üreticisinin, satın alma bilgilerinin de gerekli olduğu ifade edilen yazıda, kimyasal analiz yöntemleri kullanılacağı da belirtilerek, tekrarlı deneyler yapılması ve belgede tek imza bulunduğundan orijinal belgenin tahrip olacağının da göz önünde bulundurulması gerektiği ifade edildi. Mahkemenin mürekkep yaşının ay olarak belirlenmesini istediği ancak belgenin yaşının bu mertebede hassas bir tayinin gerektirdiği azami 1,5 yıllık süreyi aşmış durumda olduğu kaydedildi.
TÜBİTAK ve ODTÜ cevaplarını daha önce bildirmişti
Konuyla ilgili görüşleri sorulan TÜBİTAK ve ODTÜ cevaplarını daha önce mahkemeye bildirmiş, İTÜ ise gerekli şartlar sağlanırsa çalışma yapabileceklerini belirtmiş, ancak yaşın tespiti ile ilgili net bir cevap vermemişti. Belgedeki mürekkep yaşının tespitine ilişkin olarak TÜBİTAK´tan gönderilen yazıda ise bu konunun adli tıbbın ´yazı yaşının belirlenmesi´ alanına girdiği belirtilerek, bu tür ölçümleri analitik yöntemlerle yapan teknolojinin dünyada mevcut olmadığı kaydedilmişti, ODTÜ de bununla ilgili bölüm bulunmadığını bildirmişti.
Mahkeme inceleme talebini reddetti
Mahkeme heyeti, bu üç kurumdan gönderilen yazıları dikkate alarak, tutuklu sanık Dursun Çiçek´in ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması talebini reddetti. ( AA)
Gölcük belgeleri davayı etkileyecek
Islak imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesini hazırladığı iddiasıyla suçlanan Albay Dursun Çiçek´in, imzanın yaşının tespit edilmesi talebi, çeşitli kurumların bunun teknik olarak mümkün olmadığı, mümkün olsa bile yapılacak işlemlerin belgenin tahribine yol açacağı cevapları üzerine reddedildi. Özel Harp Dairesi´nde psikolojik harekatlardan sorumlu ´3. Bilgi Destek Şubesi´nin müdürü olan Albay Çiçek, imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmedi. Bu konuda adeta psikolojik bir savaş veren Albayın talebi üzerine imza, Adli Tıp, Emniyet ve Jandarma Kriminal laboratuvarlarında defalarca incelendi ve Çiçek´e ait olduğu tespit edildi. Ancak Çiçek bu tespitleri kabul etmeyerek kağıdın, mürekkebin, kağıt üzerinde parmak izinin olup olmadığının da incelenmesini talep etti. Albay Çiçek tarafından hazırlanan benzer içerikteki andıçlar daha önce de kamuoyunu sarsmıştı ancak hiçbirisi bu belge kadar tartışılmadı. Belgeyle ilgili ortaya çıkan çarpıcı bir yeni bilgi de Gölcük´ten geldi. Gölcük´te zemine gizlenmiş olarak ihbar üzerine ele geçirilen çuvallarca belge içinden, Albay Çiçek´e o belgeyi hazırlaması için emir veren, tümamiral Alaattin Sevim´in ıslak imzasını taşıyan bir talimat yazısının ele geçirildiği iddia edildi. Gölcük belgelerinden önemli bir kısmı Balyoz darbe planı davasıyla ilgili olduğu için mahkemeye gönderildi ve 162 kişinin tutuklanmasına neden oldu. Diğer bir kısmı ile ilgili ise ayrı bir dosya açılarak soruşturma yürütülmekte olduğu biliniyor. Bu soruşturmanın tamamlanmasıyla Islak imzalı belge konusu da dahil olmak üzere şok gelişmelerle karşılaşılacağı tahmin ediliyor.
Islak imza tartışmaları bir türlü kurumuyor
´Islak İmzalı Kontrgerilla Belgesi´nin ilk olarak fotokopisi ortaya çıktı. Ergenekon sanıklarının avukatı daha sonra kendisi de sanık haline gelen Avukat Serdar Öztürk´ün Ankara´daki bürosunda ele geçirilen fotokopi belge günler sonra Taraf gazetesinde yayınlandığında Türkiye tam olarak sarsılmıştı. Masum cemaatlerin evlerine nasıl silah yerleştirilerek silahlı ve tehlikeli teröristler olarak gösterileceklerini işleyen kontrgerilla planı çok somut isimler vererek hem hükümeti hem de cemaatleri hedef alıyordu. Bu belgenin fotokopi olduğu ve dolayısıyla hukuken geçerliliği bulunmadığı tartışması yaşandı. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ´kağıt parçası´ diyerek küçümsemesi hiç unutulmayacak. Belgede imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklanmışken belgenin fotokopi olması gerekçesiyle serbest bırakıldı.
Önce fotokopi, kağıt parçası denildi
Ancak çok kısa süre sonra meçhul bir subay tarafından belgenin ıslak imzalı aslı bir ihbar mektubuyla birlikte Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderildi. Savcılığın Adli Tıp Kurumuna yaptırdığı incelemede imzanın Çiçek´e ait olduğu tespit edildi. Ancak Çiçek´in itirazları üzerine tekrarlanan ve diğer kurumlarca da yapılan toplam 7 inceleme de aynı sonucu verdi. O günlerde yaşanan bir ayrıntı da çok dikkat çekti. Askeri savcılığın incelemek için talep ettiği imza örneğini Albay Çiçek yıllardır çok sayıda belgede kullandığı imzadan farklı attı. Ortaya çıkınca bunu sehven yaptığını belirtti.
Aslı ortaya çıkınca tartışma bitmedi
Farklı kurumlara ait 7 incelemeden de aynı sonucun çıkması üzerine, bu kez ´ıslak imza makinesi´ tartışması başlatıldı. Fotokopisinin ilk kez ortaya çıkması üzerine başlayan fotokopiden delil olmaz tartışması, aslının ortaya çıkmasıyla şekil değiştirdi. Bu kez ıslak imzanın da delil olamayacağı çünkü makineyle atılmış olabileceği gibi imza incelemesi yapan tüm kriminologlar ve grafologları şaşırtan bir tartışma başlatıldı. Türk kamuoyu ıslak imza makinesinin varlığını bu tartışmalar sayesinde öğrendi. Ancak makinenin ıslak imzayı kabaca kopyaladığı, laboratuvar incelemelerinde bunun kolaylıkla ortaya çıkarılabildiği, makinenin elle atılan imzadaki baskıyı taklit edemediği ortaya çıktı. Ancak tartışmalar ısrarla sürdürüldü. Hatta ısrarda o kadar aşırıya kaçıldı ki tek başına ıslak imzanın varlığının yetmeyeceği, kağıtta albayın parmak izinin olup olmadığı, kağıdın genelkurmayda kullanılan kağıtlardan olup olmadığı ve benzeri bir kaç açıdan daha teyit edilmesi gerektiği ileri sürüldü. Yetmedi, Albay Çiçek imza incelemesinin yurt dışında da tekrarlanmasını talep etti ve yurt içindeki incelemeleri taraflı göstermeye çalıştı. Oysa jandarma kriminal dahi imzanın albaya ait olduğunu tescil etmişti.
İhbarcı subay: Suç Çiçek´e yıkılacak
Bu noktada olayın başına dönmekte fayda var. İlk olarak fotokopi şeklinde ortaya çıkan belgenin, kağıt parçası tartışmalarıyla değersizleştirilme çabası üzerine aslı Genelkurmay´da görevli olduğunu söyleyen ve adını vermeyen bir subay tarafından savcılığa gönderildi. Belge ile birlikte bir ihbar mektubu da savcılığa ulaştı. ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın ıslak imzalı orijinalini gönderen ve subay olduğunu belirten ihbarcı, savcılığa ve bir kopyasını medyaya da gönderdiği mektupta planla ilgili bütün suçun Dursun Çiçek´in üzerine yıkılacağını söylüyordu. Neredeyse birebir böyle gerçekleşen süreci aylar önce haber veren gizemli subay mektubunda şunları kaydetmişti:
Karargah içindeki cunta yapılanması, kendileri adına gelişen olumsuz süreci tersine çevirmek için aşağıda ifade edilen faaliyetleri planlamaktadır.
Mektuptaki ile ilgili olarak yazıcı, kalem, mürekkep vb. tali unsurları ön plana çıkararak belgenin içeriğinden çok şekli unsurlarının kamuoyunda tartışılmasını sağlamak.
Belgenin gerçekliğini ortaya koyan kişi ve kurumları yıpratmak.
Belgeyi yayınlayan ve savunan gazete ve gazetecileri belgenin gerçek olmadığına dair ikna etmeye çalışmak, ikna edemediklerini de yıpratmak.
Belgenin orijinalinin Askeri Savcılık aracılığı ile elde edilerek, Jandarma Kriminal´e göndermek suretiyle gerçek olmadığına dair rapor çıkarttırmak.
İmza makinesi gibi argümanlara sarılarak kamuoyunda belgenin gerçekliğine olan inancı sarsmak.
Belgenin içeriğinden daha çok, gündeme geldiği dönemin kamuoyunda tartışılmasını sağlayarak dikkatleri belgenin içeriğinden uzaklaştırmak.
Anayasa Mahkemesine baskı yaparak bir an önce ilgili maddedeki değişikliğin iptaline yönelik karar çıkarttırmak ve yargılama sürecini askeri yargıya taşımak suretiyle takipsizlik kararı verdirmek
28 Şubat sürecinde dönemin Başbakanı ´a imzalatarak ihraç edilen 1000´in üzerinde TSK mensubu gibi TSK bünyesinde cadı avı başlatılarak YAŞ kanalıyla büyük bir tasfiye yapmak.
Bu girişimler ile sonuç alınamaz ise Genelkurmay Askeri Savcılığı aracılığı ile suçluların sadece Alb. Dursun Çiçek ve birlikte çalıştığı alt kademe personel olduğu şeklinde karar aldırmak. Bu personelin olabilecek en hafif suçlar ile cezalandırılmasını sağlamak. Yargılama sürecinin, emir vererek çalışmaları başlatan ve yönlendiren komuta kademesine sıçramasına engel olmak. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(02 Mart 2011, 11:00)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Islak İmza davası: Mürekkep yaşının tespiti
Islak imzanın gerçekliği tartışmalarını içeren manşetlerimiz
Islak İmzalı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
7´nci iddianamede (Islak İmza) arama yap
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara
Ergenekon davasını engelleme girişimleri