Haberal skandalı, Ecevit´in tedavisinin eksik yapıldığının tespitiyle daha da büyüdü. Ecevit´in koruma müdürü Recai Birgün, o dönemde, Bülent Ecevit hakkında belden aşağı haberler yapan Hürriyet yazarı Emin Çölaşan´ın, Mehmet Haberal´ın çok yakın arkadaşı olduğunu, Ecevit´le ilgili belden aşağı bilgilerin bu yolla Çölaşan´a verilerek haber yapıldığını açıkladı.
Ecevit´in tedavisinde Çölaşan´a kim bilgi verdi?
Haberal skandalı, Ecevit´in tedavisinin eksik yapıldığının tespitiyle daha da büyüdü. Ecevit´in koruma müdürü Recai Birgün, o dönemde, Bülent Ecevit hakkında belden aşağı haberler yapan Hürriyet yazarı Emin Çölaşan´ın, Mehmet Haberal´ın çok yakın arkadaşı olduğunu, Ecevit´le ilgili belden aşağı bilgilerin bu yolla Çölaşan´a verilerek haber yapıldığını açıkladı.
Adli Tıp Kurumu´nun, eski Başbakan ve DSP Genel Başkanı merhum Bülent Ecevit´in, parkinson tedavisinin eksik yapıldığını açıklaması, Ecevit´in tedavisini yapan Başkent Üniversitesi Hastanesi´nin başhekimi Prof. Dr. Mehmet Haberal´ı yeniden gündeme getirdi. Savunmasında, ?Suçum ne?? diyen Prof. Dr. Haberal´ın, söz konusu raporun ardından nasıl savunma yapacağı merak ediliyor.
?HAKSIZ DEĞİLMİŞİM; ERGENEKON FAALİYETLERİ DELİL VE BELGELERİYLE ORTAYA ÇIKIYOR?
Bülent Ecevit´in yakın koruması Bağımsız Milletvekili Recai Birgün, Adli Tıp Kurumunun raporunu gazetemize değerlendirdi ve ?Gelinen süreçte biraz da haksız değilmişim? dedi. Birgün, Ergenekon yapılanmasının ülkede yürüttüğü faaliyetler olduğunu, söz konusu faaliyetlerin delil ve belgeleriyle ortaya çıktığını söyledi.
?EMİN ÇÖLAŞAN, HABERAL´IN YAKIN ARKADAŞI?
Recai Birgün, o dönemde, Bülent Ecevit hakkında belden aşağı haberler yapan Hürriyet yazarı Emin Çölaşan´ın, Mehmet Haberal´ın çok yakın arkadaşı olduğunu açıkladı. Birgün, ?O dönemde, Başkent Üniversitesi Hastanesi Başhekim Yardımcısı´nın, gazeteci arkadaşları toplayıp Bülent Ecevit´in durumuyla ilgili bilgi verdiğini, gazeteci arkadaşlar bana söyledi. Başbakanlık muhabirleri belden aşağı bilgileri gazete yönetimlerine bildirmediler. Bu bilgiler gazete yönetimine gitmeyince, Emin Çölaşan´a bu bilgileri verdiler. Daha sonra, Emin Çölaşan ve Mehmet Haberal´ın çok yakın arkadaşlar olduklarını öğrendik? dedi.
?VAR MI BİRİSİ DAHA; TEDAVİYİ BIRAKIP DA NORMAL HAYATINA DÖNEN, GÜNDEN GÜNE İYİLEŞEN BİRİSİ?...?
Recai Birgün, Ecevit´in tedavi sürecini ve Adli Tıp Kurumu raporunu gazetemize değerlendirdi.
- Adli Tıp Kurumu, merhum Bülent Ecevit´in kaburga kemiği tedavisinin tam, parkinson tedavisinin ise eksik yapıldığını açıkladı. Rapor, ikinci ?Ergenekon? davasına bakan mahkemeye ulaştı... Raporu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ben, 2002 yılından itibaren bunu iddia ediyorum. Ergenekon operasyonuyla ortaya çıkan bir iddia değil benim açıklamalarım... 2002 seçimlerine giderken rahmetli Bülent Ecevit´e karşı bir komplo kurulduğunu, hükümeti yıkmak için kendisini zayıf düşürmeye çalışıldığını, amacın Başbakanlıktan Sayın Ecevit´i uzaklaştırmak olduğu, buna yönelik bir dizi operasyonlar yapıldığını, 2002 yılında söyledim. Hatta bu iddialarım üzerine de Haberal ve ekibi, (doktor heyeti) benim hakkımda 2003 yılında 365 milyarlık tazminat davası açtı. Bazı gündemi takip edemeyen medyadaki arkadaşlar, ´Nereden çıktı bu adam? Durup dururken Ergenekon operasyonunda çıkıp ulu orta suçlamalarda bulunuyor´ diyor. Bunu 2002 yılında sadece ben söylemedim, bütün Türk kamuoyu şunu soruyordu ve halen de soruyor: ´Ne oldu da, Sayın Ecevit normal hayatını devam ettiriyordu, sonra birden öyle şeyler oldu ki, konuşurken teklemeye, yürürken çok zor yürümeye başladı. Sonra Başkent Hastanesinde tedaviyi birden kesince ve yarım bırakınca nasıl oldu da düzeldi? Var mı birisi daha; tedaviyi bırakıp da normal hayatına dönen, günden güne iyileşen birisi..?´ Ben bu sorulara bir cevap aranmasını istedim. Hem hakim ve savcılardan hem de kamuoyundan... Ama ne yazık ki, 2002 yılından Ergenekon olayına kadar kimse bize dönüp de, ´Ya ne diyorsun, gel´ demedi. Yoksa ben doktorlar yanlış tedavi etti, bilerek böyle bir şey yaptı asla söyledim. Bunu söylemek çok ciddi bir iddia, elimizde bilgi ve belge olması gerekiyor. Benim söylediğim şuydu; bu olay araştırılsın. Ne oldu da, Sayın Ecevit birden bire hasta, yorgun ve yürüyemez hale geldi? Sonra ne oldu da, birden bire düzelmeye başladı? Bu iki olay arasındaki süreç de, biz hastanede tedaviye başlayıp bıraktığımız süreçti. Ecevit, hastanede tedaviye başladıktan sonra iyileşmesi gerekirken kötüleşmeye başladı. ´Burada ne oldu?´ sorusunu insanlara sunmaya çalıştım. Doktorları kesinlikle suçlamadım. Gelinen süreçte bakıyorum, biraz da haksız değilmişim. Gözlemlerimizi halkla paylaştık. Adli Tıp Kurumu, eminim ki, elindeki eksik bilgi ve belgelerle bu sonuca ulaşabildi, çünkü biz tedaviyi yarıda kesmiştik.
´ASLA YATAKTAN ÇIKMAMALI´ DENİLEN ECEVİT, HASTANEDEN ÇIKINCA İL İL DOLAŞTI
- Bülent Ecevit´in rahatsızlığı neydi?
- Asıl bizi sıkıntıya sokan omurga çökmesiydi. O zamanki doktorlar, Ecevit´e yapılan parkinson tedavisi hakkında şunu söylemişti: İlaçlar yüksek dozda verildiği için kemiklerde müthiş bir zayıflama meydana geldi ve omurgadaki çökme de bundan oluştu. Bize doktorlar, omurga çökmesi olduğu iddiasıyla Ecevit´e 8 ay yatarak istirahatının gerektiğini söylediler, fakat biz ilk üç ay evde nekahat döneminde öyle şeyler yaşadık ki, detay olarak onları söyleyemiyorum. Halen Ergenekon savcılarına verdiğim ifadeden dolayı beni mahkemeye verdiler, tazminat davasıyla karşı karşıyayım. İki kişi arasında yapılan konuşmaları söylemek istemiyorum ama evde birtakım şeyler yaşadık, orada bazı şüpheler uyandı: ´Bizi oyalamaya ve evde tutmaya çalışılıyor.´ Tedavi süreci uzatılıyordu ve biz üç ayın sonunda tedaviyi kestik. Artık doktorlarla görüşmemeye başladık. Bugün AK Parti Ankara Milletvekili olan Mücahit Pehlivan benim arkadaşımdır, Rahşan Ecevit ve Bülent Ecevit´e, ortopedist arkadaşım olduğumu söyledim. ´Ecevit´in omurgasında çökme var mı? Vardı da geçti mi?´ Biz bilmiyoruz. Bize olduğunu söylediler ve ona göre tedavi uyguladılar. Bu tedavinin 5 ay daha sürmesini gerektiğini söylediler. Bülent Ecevit, evde kendisini iyi hissediyor. Bu çelişkiden dolayı Ecevitlerin de onayını alarak bir akşam üzeri Mücahit Pehlivan´ı eve getirdik. Pehlivan, elle yaptığı muayenede, ´Omurgada bir çökme varmış ama geçmiş. Bugün artık kalkıp yürüyebilir´ dedi. Pehlivan´a, ´Bu bir Başbakan, yarın bir sıkıntı olursa, bunun cezasını ikimiz çekeriz. Bana belge ver´ dedim. Bunun üzerine bir akşam vakti gittik ve özel bir poliklinikten seyyar rontgen cihazları getirdik. Seyyar rontgen cihazıyla Ecevit´in omurgasının rontgeni çekildi. Mücahit Pehlivan, rontgen sonuçlarına baktı ve ´Sorun yok. Beyefendi çok rahat çıkıp yürüyebilir, ancak tedbiren çok kibar korse takmasında tedbiren fayda var´ dedi. Biz çıktık, Bülent Ecevit yürümeye başladı. Seçim çalışmalarına katıldık. İl il gezdik. İl il gezdiğimiz dönemde, Başkent Hastanesi doktorları, ´Kesinlikle yataktan çıkmamalı´ demişti. Ben ´Bunlar sorgulansın´ diyordum. Bizi 3 ya da 5 ay daha Ecevit´in yatakta durmamızı gerektiren, bir anda mı ortadan kalktı? O günden sonra tedavimizi Mücahit Pehlivan üstlenmişti.
Başkent Üniversitesiyle irtibatı kestikten sonra GATA´daki Nöroloji Başkanıyla diyaloga geçtik. Bir müddet tedavimizi GATA üstlendi. Bizim asıl sıkıntımız üç aylık nekahat döneminde Bülent Ecevit iyileşmesi gerekirken daha da kötüleşmiş olması... İrtibatı kesince de birdenbire düzelmeye başlamış olmamız...
?ECEVİT NEDEN HASTANEYLE İRTİBATA GEÇMEDİ??
- Haberal ve avukatları, Bülent Ecevit´in tedaviden memnun kaldığını açıklıyor...
- Şunu sormak lazım. Eğer Ecevit, Başkent Hastanesi´nin uygulamaları ve tedavilerinden memnun kalmışsa, neden tedaviyi kestikten sonra hastaneyle neden irtibata geçmemiştir? Neden telefonla dahi diyaloga geçmemiştir? Demek ki Ecevit de neyin ne olduğunun farkında oldu. Vefat edene kadar da kimseyle konuşmadı.
?ÇÖLAŞAN VE MEHMET HABERAL YAKIN ARKADAŞLAR?
- Başkent Üniversitesi Hastanesi ve medya, bu operasyonda nasıl yer aldı?
- Başbakanı hasta, halsiz, görev yapamaz durumda görüntü oluşturmak istendi. Medya kanalıyla bu görüntüler desteklendi. DSP´nin oyu yüzde 22´den yüzde 1.5´a düştü. Amaç hasıl olmuştu. Amaç farklı bir iktidar oluşturmaktı. Başhekim Yardımcısı´nın gazeteci arkadaşları toplayıp Bülent Ecevit´in durumuyla ilgili bilgi verdiğini gazeteci arkadaşlar bana söyledi. Başbakanlık muhabirleri belden aşağı bilgileri gazete yönetimlerine bildirmediler. Bu belden aşağı bilgiler gazete yönetimine gitmeyince, Emin Çölaşan´a bu bilgileri verdiler. Ben bu konuyu Haberal ile görüştüm, ?Böyle bir şey olmuş. Bu bilgi muhtemelen hastanenizden gitmiştir? dedim. Haberal, Emin Çölaşan´a ağza alınmayacak sözler söyledi ve ?Adamı zaten sevmem? dedi ama birkaç ay sonra baktık ki, Emin Çölaşan ve Mehmet Haberal çok yakın arkadaşlar. Bize bu olay yaşatıldı.
?KILIÇDAROĞLU´NUN SÖZLERİ KOMEDİ?
- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon Terör Örgütü´ne sahip çıkarak, ?Nerede bu örgüt? Gidip üye olacağım!? dedi. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyor sunuz?
- 27 sene devlete hizmet vermiş bürokratım. Mesleğimi Emniyet Teşkilatı´nda geçirdim ve oradan emekli oldum. Böyle derin bir yapılanma olup olmadığını bilen kişilerden birisiyim ister istemez. Devletin içinde çalıştığım için... Böyle bir yapılanma vardır. Bunun aksini kimse inkar edemez. Bu tartışılmaz gerçektir. Ne yazık ki, Türkiye´nin geleceğini yönetmeye aday bir partinin genel başkanının ´Nerede bu Ergenekon? Gidip Ergenekon´a üye olacağım´ demesi bile abesle iştigaldir. Komediden başka bir şey değildir. Böyle bir yapılanmanın tarafı olabilirsiniz, karşısında olabilirsiniz. Bu ayrı bir tartışma.... Bu yapılanmanın ülkede yürüttüğü faaliyetler vardır. Bu faaliyetler delil ve belgeleriyle ortaya çıkıyor.
?ALLAH´IN SOPASI YOK Kİ?
- Merhum Bülent Ecevit, Başkent Üniversitesi Hastanesinde tedavisinde kötüleşti... Ecevit´in tedavisini engellemekle suçlanan Mehmet Haberal hastanede yaşadığı olaylarla gündemde... Bu iki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Allah´ın sopası yok ki, göresiniz. Mehmet Haberal´ın tedavisini, Sayın Ecevit´in hastane tedavisiyle kıyaslamamak lazım. Sayın Ecevit, bu ülkeye hizmet etme sevdasıyla o hallere düşürülmüştür. Sayın Haberal, bir suçtan kaçmak, mahkumiyet sonucundan kaçmak için bu hallere düşmüştür. Adalet yerini bulacaktır ancak bu kişilerin şu zamanda bile bu konumlarını korumaya çalışmaları, bütün Türkiye´nin önünde raporlar alabilmeleri, hastanede kalabilmeleri bile demek ki, güçlerini gösteriyor. Gerçekten yargının işi çok zor. Umarım yürütülen operasyonlar, adaletli ve hakkaniyetli bir şekilde son bulur. Herkes cezasını çeker. (Kenan Kıran / Yeni Akit)
(20 Şubat 2011, 11:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
ŞOK rapor: Ecevit´e eksik tedavi yapıldı
ECEVİT´İN ´İŞ GÖREMEZ´ RAPORU İLE BAŞBAKANLIKTAN DÜŞÜRÜLME GİRİŞİMİ MANŞETLERİMİZ
İşte Haberal´ın Ecevit sansürü
Erdoğan için ´çalışamazlık raporu´ planı ortaya çıktı
Mahkemenin Ecevit şüphesi: Doktorlar rapor tutmamış
Haberal, Başbakan ambulansını beğenmedi
Ecevit´in tedavi sürecini Adli Tıp inceleyecek
Ecevit´in koruma müdürü sorgulanacak
Ecevit´i azl, Ergenekon işi mi?
Hastaneden çıkınca iyileşen ikinci hasta Haberal
Haberal Ecevit gibi hastaneden çıksın, iyileşir
HABERAL VE ONUN YARGI İLE SAĞLIKTA KOLLANMASI MANŞETLERİMİZ
Sağlıkta kontrgerilla örgütlenmesi
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara
3´ncü Ergenekon iddianamesinde Mehmet Haberal
Tüm Ergenekon iddianamelerinde Mehmet Haberal