Gölcük Donanma Komutanlığı zeminindeki gizli bölmede ele geçen çuvallarca belge Balyoz davasına büyük etki yapacak. Bunun ilk işareti 163 sanık hakkında tutuklama kararı verilmesi oldu. Bu da söylendiği gibi Gölcük´ten çıkan belgelerin sanıkların ıslak imzalarını taşıyan orjinal belgeler olduğunu doğruluyor. İlk 13 duruşmada, sanıklar ve avukatları eski savunma stratejisini sürdürerek, dava dosyasında bulunan delillerin ve Gölcük belgelerin ´sahte ve üretilmiş´ olduğu iddiasını gündeme getirdiler. Bu belgelerin dava başladıktan sonra ortaya çıktığını, dolayısıyla davaya dahil edilemeyeceğini ileri sürdüler. Belgeleri yok saymak için ´yer darlığı´ndan oraya gömülmüştür gibi inanılmaz gerekçelere dahi başvurdular. Ancak mahkeme öyle düşünmedi. Belgelerin Gölcük´te zemine gizlenmesi, başka gizleme girişimlerinin de yaşanabileceğini gösteriyor diyen hukukçular da tutuklama kararlarını doğru buluyor.
Gölcük, Balyoz davasını derinden etkileyecek
Gölcük Donanma Komutanlığı zeminindeki gizli bölmede ele geçen çuvallarca belge Balyoz davasına büyük etki yapacak. Bunun ilk işareti 163 sanık hakkında tutuklama kararı verilmesi oldu. Bu da söylendiği gibi Gölcük´ten çıkan belgelerin sanıkların ıslak imzalarını taşıyan orjinal belgeler olduğunu doğruluyor. İlk 13 duruşmada, sanıklar ve avukatları eski savunma stratejisini sürdürerek, dava dosyasında bulunan delillerin ve Gölcük belgelerin ´sahte ve üretilmiş´ olduğu iddiasını gündeme getirdiler. Bu belgelerin dava başladıktan sonra ortaya çıktığını, dolayısıyla davaya dahil edilemeyeceğini ileri sürdüler. Belgeleri yok saymak için ´yer darlığı´ndan oraya gömülmüştür gibi inanılmaz gerekçelere dahi başvurdular. Ancak mahkeme öyle düşünmedi. Belgelerin Gölcük´te zemine gizlenmesi, başka gizleme girişimlerinin de yaşanabileceğini gösteriyor diyen hukukçular da tutuklama kararlarını doğru buluyor.
´Balyoz´ kod isimli darbe planı davasında 163 sanığın cezaevine gönderilmesi kararı, sanıkların savunmalarına başlamasından önce önemli bir karar. 16 Aralık 2010´da başlayan davada usulü işlemler tamamlandı. 13 duruşmada kimlik tespitlerinin yapılması, 968 sayfalık iddianamenin okunması ve mağdurların müdahillik taleplerinin kabul edilmesinin ardından sıra savunmalara geldi.
İlk 13 duruşmada, sanıklar ve avukatları eski savunma stratejisini sürdürerek, dava dosyasında bulunan delillerin ve Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarata Karşı Koyma (İKK) Müdürlüğü´nde ele geçirilen belgelerin ´sahte ve üretilmiş´ olduğu iddiasını gündeme getirdi. Hatta sanık avukatları o kadar abarttı ki, Bir er, Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü´nün odasına girmiş ve döşemelerin altına bu belgeleri koymuş olabilir. bile dedi. Ancak, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın Balyoz dava dosyasına gönderdiği 43 klasörde yer alan resmi belgelere göre arama savcı yönetiminde askerler tarafından yapıldı.
Donanma Komutanlığı´nda İstihbarat Şube Müdürü´nün odasının zemininde ´zulalanmış´ halde ele geçen hard disk imajları da binbaşı rütbesinde bulunan askerî görevlilere verildi. Yani 9 çuval belge, hem sivil savcı hem de askerî yetkili önünde çıktı. Ve bizzat askerî personel tarafından kayda geçirildi. Öte yandan daha önce operasyonlarda ele geçirilen hard disk imajlarının kendilerine verilmediğinden yakınan avukatların Gölcük´te ele geçirilen hard disklerin imajının alınıp askerlere verilmesini eleştirmesi dikkat çekici. Savcı ve asker eşliğinde mahkeme kararı ile yapılan aramada camilerin bombalanması, Türk jetlerinin düşürülmesi gibi kanlı planların bulunduğu Oraj, Suga, Çarşaf ve Sakal eylem planlarına ilişkin belge bulunması doğrudan Balyoz davasına bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´ni ilgilendirdiği için bu belgeler de dosyaya gönderildi.
Tutuklama gerekçesi: Kuvvetli suç şüphesi
Balyoz planı soruşturmasında ilk operasyon 22 Şubat 2010´da yapıldı. Bu operasyondan sonra başta emekli Orgeneral Çetin Doğan hakkında 4 kez olmak üzere defalarca yakalama ve tutuklama kararı çıktı. Beşiktaş´taki özel yetkili mahkemelerde görevli hemen her hakim, Balyoz davasında tutuklama ya da tutuklama kararına itiraz kararı verdi. İddianame tamamlandıktan sonra davaya bakan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 102 sanıkla ilgili yakalama kararı verdi. Bu karar ise bir sonraki mahkemece ´usuli´ eksik gerekçesiyle kaldırıldı. Bugün ise aynı mahkeme sadece başkanı değişik olmak üzere 163 kişi hakkında tutuklanmasına yönelik karar verdi. Mahkeme, sanıkların haklarındaki delil durumu, dosyada kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, delillerin henüz tam olarak toplanmamış oluşu, sanıkların konumları itibarıyla delillere etki yapma ihtimalinin olması, tanıkların henüz dinlenmemiş oluşu, atılı suçun CMK madde 100´de belirtilen katalog suçlardan olması, belirtilen bu sebeplerle adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı gerekçesiyle tutuklama kararı verdiğini açıkladı. Gölcük´te çıkan belgelerin ´kuvvetli suç şüphesi´ni artırması da tutuklama kararı alınmasında etkili oldu.
Hakim, rüşvet iddiaları nedeniyle alındı
Kamuoyunda, Balyoz mahkemesi hakiminin değiştiği ve tutuklamaların da böyle çıkarıldığı iddiaları gündeme getiriliyor. Bu iddianın karşılığı yok. Çünkü, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt, Balyoz davası sürecine hiç dahil olmadı. Temmuz 2010´da iddianame mahkemeye gönderildiğinde Başkurt izinliydi. Diğer üç üye hakim Davut Bedir, Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü 102 sanık hakkında ´yakalama´ kararı çıkardı. HSYK, 5 Kasım 2010´daki kararnamesinde Zafer Başkurt´un özel yetkisini kaldırdı. Başkurt´un ismi Ergenekon kapsamında eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın şüpheli olduğu ´yargıyı etkileme´ soruşturmasında takibe takılmasıyla gündeme gelmişti. Ayrıca hakkındaki rüşvet iddialarına ilişkin HSYK´nın önünde soruşturma dosyaları mevcut. Başkurt´un başka bir yere atanmasında da bu iddialar etkili oldu. Başkurt´un zaten tayin için HSYK´dan talepte bulunduğu ifade ediliyor. ( Zaman)
Tutuklama kararları hukuka uygun
´Balyoz´ davası sanıklarının tutuklanmasının yankıları da sürüyor. Sanık avukatlarından bazıları tutuklamaların ´hukuksuz´ olduğunu savunuyor. Ancak hukukçular tam tersini söylüyor. Avukat Tahir Elçi: Yargılama sırasında ortaya çıkarılacak yeni delillerle tutuklama verilemeyeceği görüşünün hukuki dayanaktan yoksun. Savcı iddianamede ileri sürülen iddialarla bağlantılı olmak şartıyla yeni deliller sunabilir.
Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen: Tutuklama şartları oluştuğunda mahkemeler tutuklama kararı verebilir. Tutuklama bir zorunluluk olmamakla birlikte bir kaçma ve/veya delil karartma şüphesi yoğun olduğu durumlarda uygulanan bir tedbir. Arama sonucunda elde edilen hukuka uygun delilleri mahkeme demek ki ciddi gördü, tutuklama konusundaki takdir yetkisini, uygulama yönünde uyguladı. Mahkeme, dava kapsamında yeni elde edilen deliller ´kuvvetli suç şüphesini´ ortaya koyması halinde Ceza Muhakemesi Kanunu´nun 100. maddesinin 3. fıkrasına göre tutuklama tedbirine başvurulabilir. Elde edilen yeni delillerin Ceza Muhakemesi Kanunu´na göre dava aşamasında da dosyaya konulabilir. Örneğin bir şahıs, diğerini öldürdü. Hakkında dava açıldı ama cinayet silahı bulunamadı. Dava açıldı ve silah da bulundu. Ne yapacaksınız? ´Artık dava açıldı bu aşamadan sonra delil ortaya konamaz´ diyebilir misiniz? Diyemezsiniz.
Emekli Hakim Albay Faik Tarımcıoğlu: Çok kapsamlı davalarda her zaman yeni deliler ortaya çıkabilir. Savcılar soruşturmanın seyrini değiştirecek biçimde yeni belgeler bularak mahkemeye sunabilir. Yeni belgeleri değerlendirmemek görmemezlikten görmek mümkün değildir. Bu nedenle kararın hukuksuz olduğu ile ilgili iddialar doğru değil.
Emekli Hakim Albay Rüştü Atpulat: Savcılar dava sürerken de yeni deliller sunabilirler. Savcılar yeni taleplerde de bulunabilir. Davada verilen karar ve yapılan işlemler hukuka uygundur. ( Zaman)
Marş darbeyi çağrıştırdı
Emekli Askeri Hakim Faik Tarımcıoğlu: Mahkemede sanıkların Harbiye ve Deniz Harp Okulu Marşı´nı söylemesi doğru bir şey değil. Ne sanıkların tekelindedir ne de savunma aracıdır. Darbe günlerindeki marşları algılattığı için kamuoyunda aleyhte yorumlanır. Yeni bir darbe çağrısı gibi duygulara yol açabilir. Bunların içerisinde yüzde 100 beraat etmesi gerekenler olabilir. Ancak marşa iştirak etmesi savunma imkanlarını zedeler.
Kaçma şüphesi var
Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan: Gölcük´te çıkan belgeler delillerin toplanmadığı ve karartma şüphesinin varlığını ortaya koyduğu için bir tutuklama sebebidir. Bu çerçevede sanıkların isnat edilen suçun cezasının yüksek olması kaçma şüphesini de ortaya koyduğu için tutuklama L sebebi vardır. Yargı önünde herkes eşittir. Bu suçlardan dolayı normal vatandaş nitelikli suçlar nedeniyle nasıl tutuklanabiliyorsa Balyoz sanıkları için de aynı hükümler geçerlidir. Dolayısıyla mahkemenin verdiği karar hukuka uygundur.
Rütbenin önemi yok
Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır: Bu karara herkesin saygı duyması lazım. 2011 yılının Türkiye´sindeyiz. Devletteki görevi, rütbesi ne olursa olsun verilen karara uyulması gerekir. Sıfatın bir ehemmiyeti yoktur.
Gölcük, delillerin gizlendiğini doğruladı
Demokrat Hukukçular Derneği Başkanı Halil Doğan: Gölcük´ten çıkan deliller daha çok belgenin varlığı kanaatini ortaya koydu. Daha çok belgenin varlığı da delillerin karartılması şüphesini k kuvvetlendirdi. Bu sebeple tutuklanma kararını doğru buluyoruz. Gölcükte ortaya çıkanlar, delillerin saklanış biçimi bile suç unsuru olduğunu ve delillerini gizleme gayretini ortaya koyuyor. Bu açıdan belki de geç kalınmış bir karardır. Çünkü birçok delili gizlemiş olabilirler.
Muvazzaflar delilleri karartabilir
Adalet ve Hukuk Derneği Başkanı Av. Ayhan Gültekin: Tutuklamalar CMK´ya göre normal ve yapılması gereken bir olay. Kanun önünde herkesin eşit olması gerektiği prensibinin Türkiye´de uygulanmaya başladığının açık bir göstergesi. Demokrasiye daha çok yaklaştığımız anlamına geliyor. Muvazzafların gerek karargahta gerek Gölcük´te ve gerekse bulundukları yerde mevcut delilleri karartma ihtimalleri çok yüksek. Kaldı ki sırf bu açıdan bile başta tutuklama kararının kaldırılmaması gerekirdi.
Hukukçular: Tutuklanan muvazzaflar görevden alınmalı
Hukukçular tutuklanan muvazzafların görevden alınması gerektiğini açıkladı. Eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, Milli Savunma Bakanlığı 3 generalin Yüksek Askeri İdare Mahkemesi´ne başvurma sürecinde yaşanan yanlışlığı bu defa önlemeli. Haklarında tutuklama veya yakalama çıkarılan sanıkların Askeri Personel Kanunu´nun 65. maddesine göre açığa alınma işlemi uygulanmak. Yoksa aynı anda hem görevde hem tutuklu olma kararının verilmiş olması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz dedi.
İddianame bile açığa alınma için yeterli
Emekli Askeri Hakim Yusuf Çağlayan, tutuklamanın açığa almanın bir ileri aşaması olduğuna dikkat çekti. Bu askerlerin görevlerine devam etmelerinin mümkün olmadığım vurgulayan Çağlayan, şöyle devam etti: Aslında iddianame ile birlikte açığa alınmalıydılar. Bakardık bunu değerlendirmeliydi. Kanuna göre bir iddianame yazılmışsa Askeri Mahkeme, bağlı bulunduğu komutanlıkla görüşüp açığa alınsın veya alınmasın şeklinde bilgiyi Milli Savunma Bakanlığı´na gönderir. Bakanlık da buna göre karar verir. Normal prosedür böyledir. Açığa alınmalarıyla kendisine suç isnat edilen kişi tutuklandıysa artık askeri görevini yürütemez. Boşalan görevine başka biri vekaletten atanır.
İşte paşaları tutuklatan belgeler
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nin aralarında Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek ve 1. Ordu eski Komutanı Çetin Doğan´ın da olduğu 163 asker hakkında verdiği tutuklama kararı Gölcük´teki Donanma Komutanlığında ele geçirilen yeni Balyoz belgelerine dayandı. Yeni deliller arasında en dikkat çeken belge Balyoz koordinatörü olarak görevlendirilen emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri´ne ait olduğu tespit edilen Sn.Komutana Arz isimli belge oldu. Belge, sanıkların savunmalarının aksine Çetin Doğan´ın başkanlığında 5-7 Mart 2003´te yapılan seminerde Balyoz Darbe Planı´nın görüşüldüğünü ortaya koydu. Toplantıdan iki gün önce yazıldığı belirlenen dijital ortamdaki belgenin son kaydedicisinin Tanyeri olduğu tespit edilirken, belgede seminerde görüşülecek konuların başlıklar halinde yazıldığı görüldü. Belgedeki yer alan Müz. List. Atılacak, alınacak ve atanacaklar list. Tamamlandı, Hassas listeler Sok. hareketleri, F. Çarşamba, Tarikat ve Cemaatler Yön., Azınlıklar, Balyoz Suga, Sakal, Oraj ve Çarşaf başlıklarının karşısına (+) işaretinin konulduğu dikkat çekti.
Uçuşlarla gerginlik tırmandırılacak
İlk kez Gölcük´ten ele geçirilen ve HAK´ın Özel Direktifi konulu belgenin altında ise dönemin Harp Akademileri Komutanı Fırtına´nın adı yer alıyor. Devletin, Hükümetin desteğini alan irticai unsurların kıskacı altında olduğu savunulan belgede, atılacak adımlar sıralanıyor. Bu kapsamda sıkıyönetim kararı çıkarması için TBMM´nin baskı altına alınması gerektiği vurgulanan belgede, direktif doğrultusunda bir plan hazırlanması ve bu planda Ege uçuşlarının artırılması ve gerginliğin tırmandırılması esas alınacak deniliyor. Balyoz ve Kafes davasının sanıkları arasında yer alan Kuzey Deniz Saha eski Komutanı emekli Koramiral Ali Feyyaz Öğütcü´ye ait olduğu belirtilen başka bir belgede, toplumu yönlendiren 7 grubun muvazzaf subaylar tarafından takip altına alındığı ifade ediliyor. Muvazzafların emirle ilgili geri bildirim raporlarında şok detaylar bulunuyor. Güneydoğudan sorumlu Ali Semih Çetin´in sonuç raporunda bölgede kaos çıkarmak için 1 Mayıs ve terör örgütü elebaşının doğum günü gibi günlerde bazı esnaflara ait işyerlerine yönelik eylemler yaptırılabilir. Müzahir sivilleri doktrine ederek birliğe yönelik sansasyonel eylem yaptırabilir şeklinde şok ifadeler yer alıyor. Aşırı sol gruplardan sorumlu Sağdıç´ın raporunda Örgütle bölücü örgüt arasındaki bağlantıları kullanarak sansasyonel eylemleri istenen zamanda ve istenen gruplar aleyhinde yönlendirebileceği. Sol örgütlere yakınlığı ile bilinen gazeteciler vasıtasıyla asparagas haberler çıkartılabileceği şeklinde değerlendirmeler yer alıyor. Dini gruplarla ilgili hazırlanan raporda ise Radikal İslam topluluklarının istenilen şekilde cuma namazlarından sonra slogan atma, yürüyüş vb. eylemler yapma konusunda yönlendirilebileceği belirtiliyor. Gürdeniz ve Çakmak´ın sorumlu olduğu medya çalışma raporunda da Aleviliğin Ermenilerden ve Hıristiyanlıktan geldiği konusu çalışılabilir. Çeşitli internet siteleri kurulabilir/kullanılabilir. şeklinde görüşler yer alıyor.
7 yıl önce Kafes provası gibi talimat
Koramiral Kadir Sağdıç ile ilgili Aralık 2002 tarihli başka bir belgede şok talimatlar var. Kafes Planındaki gibi gayrimüslimlere suikast planlarını hatırlatan belgede, SUGA Harekat Planı´nı uygulamaya koymak için İstanbul ve Adalar´da yaşayan gayri Müslimlere yönelik ´provokatif eylemler planlanması´ öngörülüyor. Belgede SUGA Eylem Planı kapsamında Atatürkçü ve laik vatandaşlarımızın gerici hareketin karşısında, örgütlü ve alternatif sunabilecek şekilde örgütlendirilerek toplantı ve mitingler düzenlenmesi, böylece halkın bilinç düzeyinin ve iç tehdit hassasiyetinin artırılmasının ve irticai grupların yoğun bulunduğu bölgelerde, çağdaş olmayan bir kılık kıyafet taşıma ve radikal eylemler düzenlenerek halkta irtica karşıtı algı oluşturulmasının değerlendirilmesi isteniyor.
16 amiral gözaltına alınacaktı
Yeni delillerden biri de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´nda darbe karşıtı olan paşaların gözaltın alınmasına ilişkin belgeler oldu. Belgelerde darbe karşıtı olduğu gerekçesiyle aralarında Oramiral Bülent Alpkaya ile koramiraller Metin Ataç, Eşref Uğur Yiğit ve Yener Karahanoğlu´nun da olduğu 16 amiralin gözaltına alınmasının planlandığı belirlendi. Bu generalleri gözaltın alacak isimler arasında ise Kadir Sağdıç, Soner Polat, Semih Çetin, Serdar Okan Kırçiçek, Fatih İlgar isimleri yer alıyor. Sağdıç´ın adı belgede Oramiral Alpkaya´yı gözaltına alacak asker olarak geçiyor.
SUGA Eylem Planı kapsamında Ege´de Türkiye ile Yunanistan arasında çıkarılması planlanan gerginlik için yapılan toplantılarda alınan kararlar, bu toplantılara katılanların Üsteleri de Gölcük´teki belgeler arasından çıktı. Ege´de çıkarılması planlanan gerginlik için dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök´ün by-pass edilmek istendiği de belgeler arasında yer aldı. Balyoz sanığı Tuğamiral Mustafa Karasabun imzalı belgede Angajman kurallarının iptal yetkisinin Genelkurmay başkanından alınarak Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´na verilmesi istendi.
Harp oyunu deriz
Dönemin Hava Pilot Kurmay Albayı Bertan Nogaylaroğlu imzasını taşıyan belgede ise Asparuk´a yönelik uygulanacak psikolojik harekat şöyle aktarılıyor: Hazırlıkların Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından öğrenilmesi engellenecek. Komutana gelecek her türlü bilginin önü kesilecek. Hazırlıkların öğrenilmesi durumunda çalışmalarının jenerik Harp Oyununa yönelik hazırlıklar olduğu bildirilecek. Komutanın ve ailesinin tüm programları yakından takip edilecek, askeri ve sivil tüm telefonları dinlenecek. ( Bugün)
Balyoz ve diğer davalar, çürükleri TSK´dan ayıklıyor: Tutuklamayı duydular GATA´ya yattılar
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nce tutuklanmasına karar verilen Balyoz sanığı emekli Orgeneral Ergin Saygun´un aynı gün saat 20.00´de GATA Kardiyoloji Servisi´ne gelerek yatma talebinde bulunduğu öğrenildi. Saygun´un dün saat 12.00´de de GATA´ya yatışının yapıldığı bildirildi. Eski Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt´ın 14.00´te hastaneye gelerek Saygun´u ziyaret ettiği öne sürüldü. Diğer yandan hakkında yakalama kararı çıkartılan Balyoz sanığı emekli Tümgeneral Recep Rıfkı Durusoy´un da yine yakalama kararının çıktığı gece 23.00´te GATA kardiyoloji servisine gelerek yatma talebinde bulunduğu ortaya çıktı. Durusoy´un da dün 12.30´da yatışının gerçekleştirildiği öğrenildi. Hakkında yakalama kararı çıkarılan diğer sanıkların GATA´ya başvurup vurmayacağı merakla bekleniyor. Öte yandan, davanın bir numaralı sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın tutuklanma kararını beklediği ve bu sebeple bir hafta önce kol çıkması şikayetiyle rapor alarak duruşmalara katılmadığı iddia edildi. Çetin Doğan da dava kapsamında tutuklandığında GATA´ya kaldırılmış ve uzun süre burada kalmıştı. Aynı şekilde Ergenekon davasının sanıklarından Levent Ersöz de GATA´da uzun süre yatmıştı. ( Zaman)
HSYK´DAN, ´BALYOZ HAKİM NİÇİN GÖREVDEN ALINDI´ AÇIKLAMASI
15 Şubat 2011: Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkan Vekili Ahmet Hamsici, ´10 ve 14 üncü Ağır Ceza Mahkemelerinin başkanları ´Balyoz Davası´ sebebiyle değil, soruşturma dosyası sebebiyle başka mahallerde yetkilendirildikten sonra, bu mahkemelere yine Özel Yetkili Mahkemelerde üye olarak çalışan hakimler arasından görevlendirme yapılmıştır´ dedi.
Hamsici, HSYK´nın internet sitesinde yaptığı açıklamasında, İstanbul Özel Yetkili 10´uncu Ağır Ceza Mahkemesi´nin kamuoyunda ´Balyoz Davası´ olarak adlandırılan davanın duruşmasında, bazı sanıkların tutuklanmasına karar vermesi üzerine, yargılamanın başlamasından 2 gün önce mahkeme başkanının değiştirilmesinin eleştiri konusu yapılması sebebiyle, kamuoyunu bilgilendirme amacıyla açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Hamsici, şunları kaydetti: ´İstanbul 10 ve 14´üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanları hakkında yürütülen ´resmi sıfatlarının gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunma, irtikâpta bulunma ve rüşvet alma iddialarını içeren´ soruşturmalar sonucunda aynı yerde göreve devamlarının soruşturmaların selametine ve yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğinden, görev yerlerinin değiştirilmesi teklifini içeren soruşturma raporu Kurulumuzca 13 Aralık 2010 tarihinde görüşülüp, adı geçen başkanların bu görevlerinden alınarak başka bir yargı alanında görevlendirilmelerine, Sayın Bakanın katılmadığı toplantıda 21 Kurul Üyemizin oybirliğiyle karar verilmiştir. 10 ve 14´üncü Ağır Ceza Mahkemeleri´nin Başkanları ´Balyoz Davası´ sebebiyle değil, yukarıda izah olunan soruşturma dosyası sebebiyle başka mahallerde yetkilendirildikten sonra, bu mahkemelere yine Özel Yetkili Mahkemelerde üye olarak çalışan hâkimler arasından görevlendirme yapılmıştır. Tartışma konusu yapılan 10 uncu Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına atanan Hakim Ömer Diken önceki Kurul tarafından 2008 yılında İstanbul Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi Üyeliğine atanmış, mesleki geçmişi itibarıyla da 10 uncu Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına atanması Genel Kurulumuzca uygun görülmüştür. Soruşturma sebebiyle zorunlu olarak yapılan değişikliğe başka anlamlar yüklenmesi, heyete müdahale tartışmaları yapılması yargıya duyulan güveni zedelediğinden böyle bir açıklama yapılmasına gerek görülmüştür. Son verilen tutuklama kararlarının yargısal faaliyete ilişkin olması nedeniyle, kararlara yönelik itirazların yargısal yollarla talep edilmesi gerektiğini, Kurulumuzun bu kararlara ilişkin herhangi bir görev ve yetkisinin bulunmadığını kamuoyuna saygıyla duyururuz.´ ( Zaman)
(13 Şubat 2011), son güncel.: (15 Şubat 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
BALYOZ İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Balyoz Planı manşetlerimiz
Donanma´da zemine gizlenmiş 10 çuval belge manşetlerimiz
Flaş!!! Donanma´da arama: 10 çuval belge