12 Haziran 2007´de Ümraniye´de bir evde ele geçirilen 27 el bombası ile başlayan Ergenekon Terör Örgütü soruşturması, Türkiye´nin en karanlık faili meçhul cinayetlerini barındıran ve çoğu zaman aşımı nedeniyle kapatılmak üzere olan 11 dava ve soruşturma dosyasını da içine aldı veya almak üzere. Savcı Öz´ün 1,5 yıl önce Ümraniye´deki evde başlattığı soruşturma meğerse terörün şahdamarına dokunmuş. Zincirleme reaksiyonlarla birbirini tetikleyen gelişmelerle soruşturma şimdiden Türkiye´nin gelmiş geçmiş en büyük ve en önemli soruşturması haline geldi. Türkiye´nin tartışmasız gündemi Ergenekon Terör Örgütü. Mahkeme bu ifadenin henüz net olmadığını dolayısıyla kullanılmaması gerektiğini söylese de Kamu vicdanı öyle demiyor. Bir zamanlar devletin cinayet işlediği ispat edilemez lafı genel kanı idi. Bu kanı hızla değişiyor. Yargılamadan suçlu olup olmadıkları bilinemeyen masum insanları infaz eden cellatlara hala en üst düzeylerde saygı gösterilmeye çalışılsa da bu gayretler gittikçe cılızlaşıyor. Kamuoyunun bütün dikkati bu soruşturmada. Bu dikkat sürdüğü sürece soruşturmayı saptırmaya sulandırmaya çalışanların başarısız olacakları açık. İlginç bir ayrıntı da kamuoyunun soruşturmayı sahiplenme oranının gittikçe artması. Örneğin Uğur Mumcu cinayetinin yaktığı yürekler, başlangıçta soruşturmaya mesafeli soğuk dursa da gelişen süreçte Mumcu´nun da ve hatta Mumcu´nun hayatta iken araştırıp kitaplarında ve yazılarında da belirttiği gibi 1978´de öldürülen Savcı Doğan Öz´ün de aynı karanlık odaklarca, yani Kontrgerilla tarafından öldürüldüğünü haykırıyor.
Ergenekon soruşturması zincirleme reaksiyonlarla genişledikçe genişliyor
12 Haziran 2007´de Ümraniye´de bir evde ele geçirilen 27 el bombası ile başlayan Ergenekon Terör Örgütü soruşturması, Türkiye´nin en karanlık faili meçhul cinayetlerini barındıran ve çoğu zaman aşımı nedeniyle kapatılmak üzere olan 11 dava ve soruşturma dosyasını da içine aldı veya almak üzere. Savcı Öz´ün 1,5 yıl önce Ümraniye´deki evde başlattığı soruşturma meğerse terörün şahdamarına dokunmuş. Zincirleme reaksiyonlarla birbirini tetikleyen gelişmelerle soruşturma şimdiden Türkiye´nin gelmiş geçmiş en büyük ve en önemli soruşturması haline geldi. Türkiye´nin tartışmasız gündemi Ergenekon Terör Örgütü. Mahkeme bu ifadenin henüz net olmadığını dolayısıyla kullanılmaması gerektiğini söylese de Kamu vicdanı öyle demiyor. Bir zamanlar devletin cinayet işlediği ispat edilemez lafı genel kanı idi. Bu kanı hızla değişiyor. Yargılamadan suçlu olup olmadıkları bilinemeyen masum insanları infaz eden cellatlara hala en üst düzeylerde saygı gösterilmeye çalışılsa da bu gayretler gittikçe cılızlaşıyor. Kamuoyunun bütün dikkati bu soruşturmada. Bu dikkat sürdüğü sürece soruşturmayı saptırmaya sulandırmaya çalışanların başarısız olacakları açık. İlginç bir ayrıntı da kamuoyunun soruşturmayı sahiplenme oranının gittikçe artması. Örneğin Uğur Mumcu cinayetinin yaktığı yürekler, başlangıçta soruşturmaya mesafeli soğuk dursa da gelişen süreçte Mumcu´nun da ve hatta Mumcu´nun hayatta iken araştırıp kitaplarında ve yazılarında da belirttiği gibi 1978´de öldürülen Savcı Doğan Öz´ün de aynı karanlık odaklarca, yani Kontrgerilla tarafından öldürüldüğünü haykırıyor.
Bu soruşturma nasıl engellenir?
Kendinizi kontrgerillacıların yerine koyun. Ergenekon operasyonlarını siz olsanız nasıl engeller, sulandırır, rayından çıkarırsınız? Hadi biraz zihninizi zorlayın. İlk ve en etkili seçenek; alışageldikleri gibi bir askeri darbe yaparak ortalığı diledikleri gibi toz duman etmeleri olurdu. Bunu başaramayacaklarını veya başarsalar bile beklenmedik sonuçlarla karşılaşacaklarını düşündüklerinde ise geriye kalan tek seçenek şüphesiz, Şemdinli soruşturmasının başına geldiği 28 Şubat´ta brifing verdikleri ve kendilerini delice alkışlayan cüppe giydirilmiş, yargıya sızmış ve hukukla asla alakası olmayan elemanları aracılığıyla soruşturmanın yargısal bahanelerle en kısa zamanda engellenmesi seçeneği olurdu. Askeri darbe seçeneği teorik olarak hala ellerinde, bu opsiyonu saklı tutuyorlar. Şu anda 2. seçeneği deniyorlar. Kamuoyunun güya dikkatini çekmeden(!) ve de hukuka uygun(!) olarak hukuksal bir boşluk arıyorlar. Kontrgerillacılar, HSYK´nın devreye girmesini, ´çetelerin telefonlarını dinleyerek, bütün örgütsel eylemlerini deşifre eden ve hak ihlali yapan(!)´ savcıların durdurulmasını, Yargıtay´ın da buna önayak olmasını bekliyorlar.
Ergenekon örgütü çok kötü yakalandı ölmekten kurtulamayacak, birilerinin bu durumu kabullenmesi lazım
En karanlık faili meçhul cinayetleri barındıran ve çoğu zaman aşımı nedeniyle kapatılmak üzere olan 11 dava ve soruşturma dosyası Ergenekon´a ekleniyor. Ergenekon soruşturmasında suçlanan özellikle asker sanıkların çoğunun Güneydoğu´daki birçok faili meçhul cinayet nedeniyle de suçlandığını ancak haklarında soruşturma açılmadığını saptayan Savcı Öz, 11 davanın dosyasını istedi. Bu dosyalardan büyük bölümü ya davalar uzun süredir devam ettiği için zaman aşımının eşiğine geldi ya da görevsizlik kararları nedeniyle mahkeme mahkeme gezip unutulmayı bekliyor. Son olarak Dink cinayeti dosyası da Öz´ün önüne geldi.Ergenekon soruşturması Türkiye´nin yakın tarihinde gizli kalmış, çözülememiş, üstü örtülmüş çok sayıda faili meçhul cinayet, toplu katliam, baskın ve esrarengiz suikastleri aydınlatma umudunu doğurdu. 2006´da Ümraniye´de bir gecekonduda ele geçirilen cephanelikle başlatılan soruşturma, yeni silah depolarının ortaya çıkarıldığı, üst rütbeli emekli ve muvazzaf askerlerin gözaltına alınıp tutuklandığı operasyonlarla büyüdü.
Operasyonlarda elde edilen belge ve bilgiler yakın geçmişteki siyasi cinayet, suikast ve toplu katliamlarla bağlantılı çıkınca Ergenekon savcıları tarihin içine dalmak zorunda kaldı. Tozlu raflara kaldırılan, zaman aşımına günler kala 11 soruşturma ve dava dosyası Ergenekon davası kapsamında ilgili mahkeme ve savcılıklardan talep edildi. İşte Ergenekon soruşturması kapsamında istenen dosyalar:
Aydın ve Özden dosyaları kapanacaktı
Ergenekon savcılarının yeniden gündeme taşıdıkları iki faili meçhul dosya ise yakın tarihin en esrarengiz dosyalarındandı. Birincisi Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın 22 Ekim 1993´te suikastla öldürülmesiydi. Diğeri ise iki korumasıyla birlikte 14 Ağustos 1995 günü öldürülen Albay Rıdvan Özden dosyası oldu. Albay Fikri Karadağ´ın Elazığ 8´inci Kolordu Komutanlığı´nda istihbarat şube müdürü görevinde bulunurken, Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın öldürüldüğü Lice´ye ilk giden kişi olması dikkatleri çeken bir başka konu oldu.İstanbul 13´üncü Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır´ın Lice İlçesi´nde suikastla öldürülen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ve Mardin´de şehit edilen Albay Rıdvan Özden´le ilgili soruşturma dosyasını Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan istedi. Başsavcılık, hala faili meçhul dosyalar arasında yer alan iki olayla ilgili evrakların onaylı örneklerini Ergenekon davasına esas olmak üzere gönderdi. Faillerin bulunamaması halinde, Tuğgeneral Aydın´ın dosyası dört, Albay Özden´in dosyasının ise altı yıl sonra zamanaşımıyla ortadan kaldırılacaktı.
Sabancı suikastı çete bağlantılı
Ergenekon savcılarının dava kapsamı için istedikleri diğer önemli bir olay da Sabancı suikasti oldu. Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar´ı öldüren Nuri Ergin ve Vedat Ergin´in Uşak Cezaevi´nde çıkardıkları isyan sırasında talimatı Veli Küçük´ten aldıklarını ifade etmeleri savcıları harekete geçirmişti. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi´den Nuri ve Vedat Ergin kardeşlerin konuyla ilgili ifadelerini istedi.
Diyarbakır katliamı da dosyada
Diyarbakır´da 12 Eylül 2006 günü 10 kişinin öldüğü Koşuyolu parkındaki katliam da Ergenekon dosyasına dahil edildi. Faili belli olmayan patlama olarak rafa kaldırılan dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi istedi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilen yazı üzerine dosya İstanbul´a gönderildi.
Çatlı ve Yeşil de Ergenekon´da
Adını 12 Eylül 1980 öncesi yedi öğrencinin öldürüldüğü Bahçelievler katliamıyla duyuran ve daha sonra Susurluk´ta adı yeniden gündeme gelen Abdullah Çatlı da Ergenekon davası kapsamında incelemeye alındı. Ancak Çatlı ile birlikte Ergenekon dosyasına dahil edilen diğer isim ise kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım´dı. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi´nde 2003 yılından beri devam eden davanın sanıkları olan ikili, iki İranlıyı kaçırıp fidye aldıkları, daha sonra da öldürdükleri iddiasıyla yargılanıyorlardı. Ergenekon savcıları tarafından 17 Kasım 2008´de istenen dava dosyası Beşiktaş Adliyesi´ne gönderildi.
Atabeyler ve Sauna çetesi de dosyada
2 Haziran 2006´da Ankara Eryaman´da ortaya çıkarılan ve aralarında Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda görevli subayların da bulunduğu çete davasını da incelemeye alındı. İstanbul 13 Ağır Ceza Mahkemesi Atabeyler Grubu dava dosyası ile Sauna Çetesi dava dosyalarını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan istedi.
Bingöl katliamı yeniden açıldı
24 Mayıs 1993´te birliklerine giden silahsız 33 erin öldürüldüğü olay da Ergenekon davası kapsamında incelemeye alındı. Diyarbakır Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi ´ivedi´ olarak istenen 33 askerin şehit edilmesiyle ilgili dosyayı, faili meçhul olaylarla ilgili dosyalar arasından çıkarıp bir nüshasını İstanbul nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderdi. Ergenekon sanıklarından emekli Albay Fikri Karadağ´ın Elazığ 8´inci Kolordu Komutanlığı´nda istihbarat şube müdürü olarak görev yaptığı sırada katliamın yapıldığı yere ilk giden kişi olduğu ortaya çıkmıştı.Erlerin silahsız, korumasız ve alelacele yola çıkarılması PKK´ya önceden istihbarat uçuruldu iddiaları ve PKK lideri Abdullah Öcalan´ın 33 eri bize öldürttüler açıklaması da olayın Ergenekon soruşturması kapsamına alınmasında etkili oldu.
JİTEM´ci Doğan zaman aşımından kurtulacaktı
Ergenekon savcılarının Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan istediği dosyanın başında 10 yıldır yargılaması devam eden 11 sanıklı JİTEM dosyası bulunuyor. Savcı Öz, sanıkları arasında ´Yeşil´ kod adlı Mahmut Yıldırım ve itirafçı Abdülkadir Aygan´ın da bulunduğu dosyanın, yargılamanın yapıldığı mahkemeden alınarak Ergenekon soruşturmasına esas olabilecek bilgi ve belgelerin ivedi olarak gönderilmesini istedi. 16 Eylül 1989´de Şırnak´ın İdil ilçesinde üç köylünün öldürüldüğü olayla ilgili soruşturmayı da kapsayan dosyada dikkat çeken isimlerden biri JİTEM Grup Komutanı Albay Arif Doğan. İtirafçı İbrahim Babat´ın Susurluk Komisyonu´na verdiği ifadelerin ardından Doğan hakkında üç köylünün öldürüldüğü olayla ilgili soruşturma başlatılmış, ancak Genelkurmay Başkanlığı´nın, soruşturma izni vermemesi üzerine dava açılamamıştı. Doğan hakkında 16 Eylül 2009´da kamu davası açılamaması durumunda soruşturma zaman aşımına uğrayarak ortadan kalkacaktı.
Küçük ile Albay Öz ilişkisi araştırılıyor
Hrant Dink´in öldürülmesine ilişkin davaya bakan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon savcılarından Dink´in öldürülmesinin arkasındaki örgütlü yapının ortaya çıkarılabilmesi ve ihmal suçlamasıyla hakkında dava açılan dönemin Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz´ün kullandığı telefonlarla yapılan görüşmelerin tespit edilmesi ve banka hesap hareketlerinin araştırılmasını istedi.
Üzeyir Garih cinayeti de mercek altında
Soruşturmayı yürüten savcılar, işadamlarına yönelik cinayetleri de mercek altına aldı. Bunlardan en dikkat çekeni işadamı Üzeyir Garih cinayeti oldu. Ergenekon savcıları, Garih´i öldürdüğü gerekçesiyle müebbet ağır hapis cezasına çarptırılan Yener Yermez´in şok itiraflarından hareketle, bilgisine başvurarak cinayete ilişkin sorular yöneltti. ( Taraf)
(29 Ocak 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: