Atabeyler davası kapatılıyor mu? Bugün esas hakkındaki görüşünü bildiren savcı, sanıkların terör örgütü kurmaktan vazgeçtiklerini iddia ederek hafif cezalar talep etti. Savcı, sanıkların hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engelleme amacıyla hareket ettiklerini gösterir delil bulunmadığını açıkladı. Oysa sanıkların evinde çok sayıda silah, patlayıcı ve Başbakan Erdoğan´ın evinin krokisi ele geçirilmişti. Savcı daha önceki duruşmalarda da sanıkları savunmuş ve örgüt evinde ele geçen patlayıcıların ´PKK´ya karşı kullanılacağı´ şeklinde ifade veren sanıkların görüşüyle aynı görüşte olduğunu açıklamıştı. Savcının sanıkların suçunu küçük göstermeye çalışması, Atabeyler grubunun örgütlü eylemden vazgeçtiğine dair somut bir delil olmamasına rağmen savcının bunu öne sürmesi, dava tıpkı Ankara´da görülen Danıştay davası gibi kapatılmak mı isteniyor sorusunu sorduruyor. Atabeyler örgütlenmesinin ortaya çıkmasına ve soruşturmanın başlatılmasına bir ihbarın neden olduğuna dikkat çekilerek eylemden vazgeçen örgütün evinde patlayıcı ve krokilerin ne aradığı sorusu da soruluyor. 17 Aralık 2010´da medyaya yansıyan haberlerde Atabeyler operasyonunun ardından yaşanan ve örgüt hakkında bilgiler bulunan ilginç sarı zarf olayında, zarfı medyaya veren şahsın kimliği tespit edildiği bildirilmişti. Bu bilginin ortaya çıkmasına rağmen mahkemenin bunu dikkate almaması ve soruşturmayı derinleştirmemesi yadırganıyor. Bu gelişmeler ışığında savcıdan esas hakkında görüşünü alan mahkemenin son kararını nasıl vereceği merak ediliyor.
Atabeyler davası kapatılıyor: Savcı sanıkları savundu
Atabeyler davası kapatılıyor mu? Bugün esas hakkındaki görüşünü bildiren savcı, sanıkların terör örgütü kurmaktan vazgeçtiklerini iddia ederek hafif cezalar talep etti. Savcı, sanıkların hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engelleme amacıyla hareket ettiklerini gösterir delil bulunmadığını açıkladı. Oysa sanıkların evinde çok sayıda silah, patlayıcı ve Başbakan Erdoğan´ın evinin krokisi ele geçirilmişti. Savcı daha önceki duruşmalarda da sanıkları savunmuş ve örgüt evinde ele geçen patlayıcıların ´PKK´ya karşı kullanılacağı´ şeklinde ifade veren sanıkların görüşüyle aynı görüşte olduğunu açıklamıştı. Savcının sanıkların suçunu küçük göstermeye çalışması, Atabeyler grubunun örgütlü eylemden vazgeçtiğine dair somut bir delil olmamasına rağmen savcının bunu öne sürmesi, dava tıpkı Ankara´da görülen Danıştay davası gibi kapatılmak mı isteniyor sorusunu sorduruyor. Atabeyler örgütlenmesinin ortaya çıkmasına ve soruşturmanın başlatılmasına bir ihbarın neden olduğuna dikkat çekilerek eylemden vazgeçen örgütün evinde patlayıcı ve krokilerin ne aradığı sorusu da soruluyor. 17 Aralık 2010´da medyaya yansıyan haberlerde Atabeyler operasyonunun ardından yaşanan ve örgüt hakkında bilgiler bulunan ilginç sarı zarf olayında, zarfı medyaya veren şahsın kimliği tespit edildiği bildirilmişti. Bu bilginin ortaya çıkmasına rağmen mahkemenin bunu dikkate almaması ve soruşturmayı derinleştirmemesi yadırganıyor. Bu gelişmeler ışığında savcıdan esas hakkında görüşünü alan mahkemenin son kararını nasıl vereceği merak ediliyor.
´Atabeyler Grubu´na yönelik olarak, 2 emniyet müdürü, 2 subay ve 2 astsubayın da arasında bulunduğu 10 sanığın yargılandığı davanın görülmesine Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi. Duruşmaya, tutuksuz sanıklar Murat Eren, Yasin Yaman ve İsmail Binici ile sanık avukatları katıldı. Duruşmaya daha önce giren Cumhuriyet savcısının 30 Mayıs 2007´de alınan esas hakkındaki görüşünün ardından, bugün savcıdan esasa ilişkin görüşü tekrar soruldu. Savcı, esas hakkındaki görüşünde, sanıklar Murat Eren, Erkut Taş, Yunis Akkaya, Yasin Yaman ve Yakup Yayla´nın eylemlerinin terör suçu niteliğinde bulunduğuna dikkati çekti. Ancak bu sanıkların eylemlerini gerçekleştirmekten, ardından birlikte hareket etmekten de vazgeçerek, oluşturdukları örgütlenmeyi dağıttıklarını belirten savcı, sanıklar hakkında örgüt kurmak, yönetmek ve üyesi olmak suçları yönünden etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğini belirtti.
Buna göre savcı, TCK´nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesi uyarınca, değişen suç vasfına göre, sanıklardan Murat Eren hakkında ´Terör örgütü kurucusu olmak ve yönetmek´, Erkut Taş ve Yunis Akkaya hakkında ´Silahlı terör örgütü üyesi olmak´, Yasin Yaman ve Yakup Yayla hakkında da ´Örgüt içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek´ suçlarından ceza verilmesine yer olmadığını açıkladı. Ancak savcı, bu 5 sanığın da TCK´nın 174/1-2 ve Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi uyarınca, ´Patlayıcı madde imal etmek, nakletmek ve muhafaza etmek´ suçlarından 6 yıl 9 aydan 18 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Erkut Taş ve Yunis Akkaya´nın 6136 sayılı yasaya muhalefet suçundan 1´er yıldan 3´er yıla kadar ayrıca cezalandırılmasını isteyen savcı, diğer sanıklar Suat Kiy, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, Cemal Hasan Özdeş ve Mustafa Raşit Çavdar´ın da ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesini istedi. Savcı, sanıkların Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engelleme amacıyla hareket ettiklerini gösterir delil bulunmadığını açıkladı.
Önceki mütalaa
Önceki duruşma savcısı Salim Demirci, 30 Mayıs 2007´de verdiği esas hakkındaki görüşte, sanıkların eylemlerinin ´suç işlemek amacıyla örgüt kurmak´ suçunu oluşturmadığını savunarak, Yunis Akkaya, Murat Eren, Yasin Yaman, Yakup Yayla, Erkut Taş, Suat Kiy, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, Cemal Hasan Özdeş ve Mustafa Raşit Çavdar´ın, üzerlerine atılı ´Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye kalkışmak amacıyla anlaşmak´ suçundan delil yetersizliğinden beraatlerine karar verilmesini istemişti. Sanıklar, Murat Eren, Yunis Akkaya, Erkut Taş ve Yasin Yaman´ın, ´Patlayıcı madde bulundurmak´ suçlarından TCK´nın 174/1. maddesi uyarınca 3´er yıldan 8´er yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, Yunis Akkaya ve Erkut Taş´ın ayrıca ´Ruhsatsız tabanca bulundurmak ve satmak´ suçundan 1´er yıldan 3´er yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etmişti.
Ergenekon davasıyla bağlantı tespit edilemedi
Savcı, yargılama sırasında özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği´ndeki bazı soruşturmalarda ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen bazı davalarda iddia edilen eylemler ile sanıkların eylemleri arasında irtibat bulunup bulunmadığının, gönderilen DVD´ler üzerinden incelendiğini belirterek, ´İçeriklerin incelenmesinde, sanıklar ve eylemleri hakkında kamu davasına konu herhangi bir iddia ileri sürülmemiş olduğu, irtibatı gösterecek nitelikte bilgi ve belge içermediği görülmekle, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yürütülen yargılamalar ile birleştirilmesini gerektirecek delil bulunmadığı tespit olunmuştur´ dedi.
Sanıklar hakkındaki soruşturmanın, kimin tarafından gönderildiği belirlenemeyen ´Vatansever´ rumuzlu elektronik iletiyle başladığı ifade edilen görüşte, iletide ´sanıkların Cüneyt Zapsu ya da sahibi olduğu BİM mağazalarına bombalı saldırıda bulunulacağı, sanıklardan Murat Eren´in ekibin lideri olduğu, Erkut Taş´ın eylemlerde kullanılacak patlayıcıları temin ettiği ve hazırladığı, patlayıcıların önce Yasin Yaman´ın, sonra Yunis Akkaya´nın evine nakledildiği´ ihbarında bulunulduğu aktarıldı.
Diğer sanıkların ise bu sanıklara destek sağladığı yönünde ihbarda bulunulduğu bildirilen görüşte, Akkaya, Yaman ve Eren´in evlerinde yapılan aramalarda patlayıcı madde, mühimmat, malzeme, doküman, bilgisayar disketi ve CD´lerin ele geçirildiği, bu malzemelerden bir kısmının askeri malzeme olması nedeniyle sanıklar Murat Eren, Erkut Taş, Yasin Yaman ve Yunis Akkaya hakkında, ´askeri mühimmatları gizlemek, devletin güvenliğine ve siyasi yararlarına ilişkin bilgileri açıklamak, göreve ilişkin sırrı açıklamak, gizli kalması gereken ve yetkili makamların açıklanmasını yasakladığı bilgileri evinde bulundurmak´ suçlarından kamu davası açıldığı hatırlatıldı.
Sanığın askeri savcılıktaki ifadesi anımsatıldı
İddianame doğrultusunda, askeri mahkemede haklarında hüküm kurulduğu, Genelkurmay Askeri Savcılığının yaptırdığı bilirkişi incelemesi ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanlığı Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğünün, mühimmatlardan bir kısmının askeri malzemelerden olduğunu ve patlayıcı maddelerin TCK´nın 174. ve 6136 sayılı yasanın ek-5. maddesi kapsamında bulunduğunu belirlediği anlatılan görüşte, sanık Murat Eren´in, askeri savcılarca alınan ifadeleri özetlendi. Esas hakkındaki görüşte, sanık Erkut Taş´ın da askeri savcılık beyanının benzer olduğuna dikkat çekilerek, sanıkların, sonraki savunmalarında bu ifadeleri kabul etmedikleri, buna karşın, sanık Yunis Akkaya´nın, Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğinde ve sorgu hakimliğinde avukat huzurunda verdiği beyanların, sanıklar Eren ve Taş´ın askeri savcılık ifadelerini doğrular şekilde olduğuna işaret edildi. Görüşte, Akkaya´nın, patlayıcı maddelerin nakli sırasında gördüğü kişi olarak Yakup Yayla´yı teşhis ettiği de belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
Örgüt tespit edildi
´İtibar olunan bu beyanlar doğrultusunda Murat Eren´in liderliğinde, Erkut Taş, Yunis Akkaya, Yakup Yayla´nın katılımıyla belirttikleri amacın gerçekleştirilmesi için örgütlenme içerisine girdiklerinin, sanık Eren´in hedef alınacak noktalarla eylem şeklini belirlediğinin, Taş´ın gerçekleştirilmesi düşünülen eylemler için patlayıcı madde temin ettiğinin, Akkaya´nın parasal destek sağlayıp, ayrıca telsiz ve saat gibi malzeme desteği verdiğinin, sanıklar Yakup Yayla ve Yasin Yaman´ın ise oluşturulan bu örgütlenmeye patlayıcı maddeleri nakledip bulundurmak suretiyle yardım ettiği anlaşılmıştır.´
´Eylemleri terör suçu niteliğinde´
Alınan ifadeler ve ifadelerle uyumlu olarak ele geçirilen malzemelerden ortaya konulduğu üzere, sanıkların ülke bütünlüğü ve geleceği için tehlike olarak gördükleri ve kamuda görevli kişiye ait alışveriş mağazalarında bombalı eylem gerçekleştirerek, kamuoyunu tartışmaya sevk etme amacı taşıdıkları ifade edilen esas hakkındaki görüşte, eylemin gerçekleşmesi halinde kamu güvenliğinin, düzeninin ve otoritesinin zaafa uğrayacağı ve bozulacağının açık olduğu belirtildi. Sanıkların eylemlerinin de terör suçu niteliğinde bulunduğu kaydedilen görüşte, sanık Murat Eren´in, belirlenen amaç doğrultusunda kurulan örgütün lideri ve yöneticisi, Erkut Taş ve Yunis Akkaya´nın örgütün üyesi olduğu ifade edildi. Yasin Yaman ve Yakup Yayla´nın ise temin edilen patlayıcı maddelerin saklanması, nakledilmesi suretiyle oluşturulan örgüte bilerek ve isteyerek, yardım etmek suretiyle yine örgütün üyesi olduklarının anlaşıldığı savunuldu. Sanıklar Suat Kiy, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, Cemal Hasan Özdeş ve Mustafa Raşit Çavdar´ın ise diğer sanıklarla aynı amaç doğrultusunda fikir ve eylem birliği içerisinde bulunduğu, örgüt yapısı ve örgütün amacı hakkında bilgi sahibi olduğu ve birlikte hareket ettikleri yönünde delil bulunmadığı ifade edildi.
TCK 316´YA MUHALEFETE İLİŞKİN DELİL YOKMUŞ
Sanıklar hakkında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevlerini yapmasını kesmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçu için anlaşmak suretiyle TCK´nın 316. maddesine muhalefet etmek suçundan kamu davası açıldığı anımsatılan görüşte, ancak sanıkların Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engelleme amacıyla hareket ettiklerini gösterir delil bulunmadığı kaydedildi. Bu maddeye muhalefet suçunun oluşması için sanıkların amaçlarını gerçekleştirmeye yönelik icra hareketlerine başlamış olmaları gerektiği, sanıkların eylem ve faaliyetleri ile amacın gerçekleştirilmesi için patlayıcı madde ve mühimmat temin etmek, hedef belirleyip bu doğrultuda keşif faaliyeti yürütmek, kod isimler belirlemek gibi terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlaması yönünden icrai hareketlere başlamış olmalarının belirlenmesi karşısında 316. maddedeki suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ifade edildi.
ETKİN PİŞMANLIK HÜKMÜNÜN UYGULANMASI İSTENDİ
Görüşte, şunlar kaydedildi: ´Sanıkların belirlenen suçu işlediklerinin itibar olunan ikrarları doğrultusunda ortaya konulmuş olduğundan hareketle, yine sanıkların bu beyanlarında gerçekleştirmeyi amaçladıkları eylemlerin, görev yaptıkları TSK´yı zor durumda bırakacaklarını anlamaları, yaptıkları görevler nedeniyle esasen ülke için üzerlerine düşen vazifeyi yeterince yerine getirdiklerini, başka vazife üstlenme gereksinimi bulunmadığını, eylemler sonucunda masum halkın da zarar görebileceğini düşünerek, etkin pişmanlık gösterip, eylemleri gerçekleştirmekten vazgeçtikleri, bu amaçla birlikte hareket etmekten de vazgeçerek, oluşturdukları örgütlenmeyi dağıttıkları anlamını ortaya koyan ifadelerine de itibar edilerek ve ifadeleriyle mevcut örgüt yapısını ortaya koyduklarını da gözetip TCK 221/1, 2 ve 3. maddeleri doğrultusunda örgüt kurmak, yönetmek ve üyesi olmak suçları yönünden haklarında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının gerektiği anlaşılmıştır.´
Sanık Erkut Taş´ın, Musa Erdoğan adlı kişideki ruhsatsız Glock tabancanın 2 bin 800 dolar karşılığında Yunus Akkaya´ya satımına aracılık yaptığına da dikkati çekilen görüşte, Akkaya´nın bu silahı taşıdığının belirlendiği, ancak bu eylemin, kurulmuş örgüt faaliyeti çerçevesinde ve örgüt amacının gerçekleştirilmesine yönelik olarak işlendiğine ilişkin delil bulunmadığı savunuldu.
TALEP EDİLEN CEZALAR
Savcı, esas hakkındaki görüşünde, TCK´nın etkin pişmanlığa ilişkin 221. maddesi uyarınca, değişen suç vasfına göre, sanıklardan Murat Eren hakkında ´terör örgütü kurucusu olmak ve yönetmek´; Erkut Taş ve Yunis Akkaya hakkında ´silahlı terör örgütü üyesi olmak´; Yasin Yaman ve Yakup Yayla hakkında da ´örgüt içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek´ suçlarından ceza verilmesine yer olmadığını açıkladı. Ancak savcı, bu 5 sanığın da TCK´nın 174/1-2 ve Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi uyarınca, ´patlayıcı madde imal etmek, nakletmek ve muhafaza etmek´ suçlarından 6 yıl 9 aydan 18 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Erkut Taş ve Yunis Akkaya´nın 6136 sayılı yasaya muhalefet suçundan 1´er yıldan 3´er yıla kadar ayrıca cezalandırılmasını isteyen savcı, diğer sanıklar Suat Kiy, İsmail Binici, Mehmet Karatepe, Cemal Hasan Özdeş ve Mustafa Raşit Çavdar´ın da ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesini istedi. Duruşma, sanıklar ve avukatlarının, esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için ertelendi. ( AA, Zaman)
´ATABEYLER, BAŞBAKAN´A YÖNELİK DÖRT DÖRTLÜK BİR SUİKAST GİRİŞİMİDİR. ÖYLE BASİT BİR ORDUDAN DIŞARIYA SİLAH ÇIKARMA İŞİ DEĞİLDİR. BUNUN DÖRT DÖRTLÜK BİR SUİKAST GİRİŞİMİ OLDUĞUNU BAŞBAKAN´A DAHİ ANLATAMADILAR KORKUDAN..´
Yılmazer: Atabeyler, dört dörtlük bir suikast girişimi
2 Aralık 2010´da Habertürk´ün görüştüğü İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer, Atabeyler çetesinin hedefinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söylemiş ve ilginç açıklamalar yapmıştı: O olay Başbakan´a yönelik dört dörtlük bir suikast girişimidir. Öyle basit bir ordudan dışarıya silah çıkarma işi değildir. Bunun dört dörtlük bir suikast girişimi olduğunu Başbakan´a dahi anlatamadılar korkudan.
Yılmazer: Sarı zarf ile olayı sulandırmak istediler
Atabeyler operasyonu var ya, o olay Başbakan´a yönelik dört dörtlük bir suikast girişimidir. Öyle basit bir ordudan dışarıya silah çıkarma, bunları gizleme, saklama işi falan değildir. Ele geçirdiğimiz mühimmat ve planlar, Başbakan´a nerede nasıl saldırılacağını, suikastçıların nasıl yerleşeceğini, hangi silahların nerede nasıl kullanılacağını gösteriyordu. Çok netti. Bununla ilgili bir sarı zarf hikâyesi ortaya atılarak bu iş sulandırılmak istendi. Bunun üzerine ben, Emniyet Genel Müdürü´nden ağza alınmayacak laflar işittim. Ama dosyayı tamamlayıp önüne koydum. Ağzı açık kaldı. Hiçbir şey diyemedi. Kem küm etti. Öylece kaldı. Bunun dört dörtlük bir suikast girişimi olduğunu Başbakan´a dahi anlatamadılar korkudan. Başbakan hâlâ bilmiyor olabilir o işin ne olduğunu. Bir suikasttı. Sonra sarı zarf hikâyesiyle sulandırılmak istendi. Onu da tespit ettim. Hava Kuvvetleri´nden bir subay, o zarfı muhabire vermiş. Onun kamera görüntülerine bile ulaştık. Ama bir şey olmadı, yapılmadı. Cesaret edemediler.
Atabeyler olayı neydi?
Atabeyler grubuna yönelik operasyon Ankara Eryaman´da 31 Mayıs 2006 tarihinde gerçekleştirilmişti. Bir eve baskın düzenleyen ekipler, Genelkurmay Başkanlığı´na bağlı Özel Harp Dairesi´nde (ÖHD) görevli iki astsubay, iki yüzbaşı ile emekli bir binbaşının da aralarında bulunduğu 9 kişiyi gözaltına aldı. Aramalarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Danışmanı Cüneyd Zapsu´nun evlerine ait krokiler bulundu. Serkisof marka saatle hazırlanmış TNT karışımı patlayıcı, farklı menşeli 70 adet infilak kapsülleri, 348 gram C-4 patlayıcı, TNT kalıpları, dinamitler, yangın çıkarıcı bombalar ele geçirilmişti.
Dava 4,5 yıldır sürüyor
Atabeyler çetesine yönelik operasyonda tutuklanan, aralarında Özel Kuvvetler Komutanlığı´nda görevli subay ve astsubayların da bulunduğu 10 sanıkla ilgili yargılama Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde 4,5 yıl önce başladı. Sanıklar ´hükümete karşı darbe hazırlığı´ suçlamasıyla yargılanıyor. Atabeyler´in askerleri Yüzbaşı Murat Eren, astsubaylar Yasin Yaman ve Erkut Taş hakkında Genelkurmay Askeri Mahkemesi´nde de yargılama yapıldı. Çete üyesi olmaktan askeri mahkemede 5 yıl 7 ay 25 gün hapis cezasına çarptırılan Eren´in, devlete ait gizli bilgileri içeren CD´yi Yunis Akkaya´ya verdiği kesinleşti. Eren´in yalnızca görevi gereği edindiği gizli belgeleri açıklamak ve zimmetli askeri mühimmatı gizlemek suçundan ceza aldığı duyuruldu. Eren, Taş ve Yaman, YAŞ kararıyla TSK´dan ihraç edildi.
Atabeyler, Cumhurbaşkanlığı seçim kışkırtmalarından 4´ncüsü idi
Abdullah Gül´den önceki Cumhurbaşkanı Necdet Sezer´in görev süresinin 15 Mayıs 2007 tarihinde bitmesine 1 yıl kadar varken, Türkiye´de peşpeşe bir takım hareketlenmeler gerçekleşmeye başladı. Cumhurbaşkanlığı makamının kale olduğunu ve AK Parti´ye kaptırılmaması gerektiğini başlangıçta sağda solda dillendirilmekle yetinen çevreler, bir adım daha ileri gittiler ve Mayıs ayının başlamasıyla birlikte toplumsal boyutta ´kışkırtmalar´ sürecini başlattılar. 1 Mayıs 2006 tarihinde Süleyman Demirel´in, ´Başörtüsüyle okumak isteyen Arabistan´a gitsin´ diyerek birden ortaya çıkmasıyla başlayan 1 yılı aşkın bu süreçte, 29 tanesini tespit edebildiğimiz peşpeşe gerçekleşen bu kışkırtmalardan ikincisi Cumhuriyet gazetesinin bahçesine üç kez gerçekleşen el bombası atılması olayı, üçüncüsü Danıştay saldırısı olayı ve dördüncüsü Atabeyler grubunun suikast girişimi olayıydı. Danıştay saldırısı üzerine gerisinin geleceğini tahmin ederek başladığımız ve kışkırtmalar gerçekleştikçe hemen eklediğimiz ´provokasyonları teşhir canlı yayınımız´daki 29 olayı görmek için tıklayın. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(03 Şubat 2011, 16:33)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Yılmazer: Atabeyler olayı dört dörtlük suikast girişimiydi
Atabeyler´in sarı zarfını veren kişi tespit edildi
Atabeyler ve Ergenekon davalarının birleştirilmesiyle ilgili manşetlerimiz
Atabeyler Çetesi ile ilgili manşetlerimiz
Atabeyler Çetesi ile ilgili geniş bilgi içeren dosyamız
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Cumhurbaşkanlığı sürecinde kışkırtmalar