Dink cinayetiyle ilgili çok çarpıcı yeni ayrıntıları yazdığı kitabıyla ortaya koyan Bugün yazarı Adem Yavuz Arslan´a saldırılar artıyor. Mermili mektubun şokunu atlatamayan Arslan´a bir şok da meslektaşından geldi. Yenişafak yazarı Kürşat Bumin kitabı adeta yerden yere vuran eleştiri yazısında Arslan´ı bir tarafın adamı olmakla suçlayarak şaşırttı. Bumin´in bu yazısına çok sert bir cevap Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar´dan geldi: ´Kitap hakkında ´utanmaz´ bir üslupla yazı döşeyen Yeni Şafak´ın ne idüğü belirsiz yazarı bu haber karşısında kına mı yakar, Nedim Şener´le Kumkapı´da kafa mı çeker bilemem. Unutmasın, Hrant Dink´in katline giden yollar da bu taşlarla döşendi.´
Şok suçlama: Yeni Şafak´ın ne idüğü belirsiz yazarı!
Dink cinayetiyle ilgili çok çarpıcı yeni ayrıntıları yazdığı kitabıyla ortaya koyan Bugün yazarı Adem Yavuz Arslan´a saldırılar artıyor. Mermili mektubun şokunu atlatamayan Arslan´a bir şok da meslektaşından geldi. Yenişafak yazarı Kürşat Bumin kitabı adeta yerden yere vuran eleştiri yazısında Arslan´ı bir tarafın adamı olmakla suçlayarak şaşırttı. Bumin´in bu yazısına çok sert bir cevap Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar´dan geldi: ´Kitap hakkında ´utanmaz´ bir üslupla yazı döşeyen Yeni Şafak´ın ne idüğü belirsiz yazarı bu haber karşısında kına mı yakar, Nedim Şener´le Kumkapı´da kafa mı çeker bilemem. Unutmasın, Hrant Dink´in katline giden yollar da bu taşlarla döşendi.´
Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Şamil Tayyar, Bugün´den Adem Yavuz Arslan´ın ?Bi Ermeni Var? kitabını ?Tuhaf bir kitap? başlıklı yazısında yerden yere vuran Yeni Şafak´tan Kürşat Bumin´e fena giydirdi. Tayyar, Bumin´den ?Yeni Şafak´ın ne idüğü belirsiz yazarı? diye söz etti. Tayyar bugünkü yazısının ilgili bölümü şöyle: ?Kitap hakkında ?utanmaz? bir üslupla yazı döşeyen Yeni Şafak´ın ne idüğü belirsiz yazarı bu haber karşısında kına mı yakar, Nedim Şener´le Kumkapı´da kafa mı çeker bilemem. Unutmasın, Hrant Dink´in katline giden yollar da bu taşlarla döşendi.?
Tayyar: Genç meslektaşıma tavsiyem, çakallara pabuç bırakmasın
Şamil Tayyar, Bugün Temsilcisi Adem Yavuz Arslan´a da şu tavsiyede bulundu: ?Öncelikle sevgili Adem Yavuz Arslan´a geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. ?Bi Ermeni Var? isimli kitabı piyasaya çıkar çıkmaz Ogün Samast´la simgeleşmiş beyaz bere içinde dört mermiyi masasında buldu... Genç meslektaşıma tavsiyem, mermi postalayan bu çakallara pabuç bırakmadan doğru bildiği yolda yürümeye devam etmesidir. Medyanın ilgisizliği canını sıkmasın, bu çifte standardı Ergenekon ve Balyoz sürecinde iliklerimize kadar yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Adem´e ?kör? kalanlar, Ergenekon ve Balyoz´a cinleştiler.?
Bumin: Başka bir amaçla yazılmış sanki
Yeni Şafak yazarı Kürşat Bumin önceki gün şöyle yazmıştı: ?Piyasaya yeni sürülmüş bu kitap çok zor okunuyor. Söz konusu zorluk konunun ağırlığından kaynaklanmıyor. Zor okunuyor, çünkü kitabın bir sistematiği yok her şeyden önce. Birçok ifade tutanağı ve bunların aralarına sıkıştırılmış yerli-yersiz pek çok yorumdan oluşan bir kitap bu. Daha da önemlisi, kitabın sonuna geldiğinizde Hrant Dink Cinayeti´nin artık herkesin dilinde olan Emniyet Teşkilatı içindeki çekişmede taraf olduğu iddia edilen cenahlardan birinin açısından nasıl değerlendirildiğine şahit oluyorsunuz. Yani özetle, Hrant Dink Cinayeti´nin aydınlatılmasına katkı sağlayacak bir kitap değil bu. Başka bir amaçla yazılmış sanki... Esrarlı sözler ettiğim kanaatine varılmasın. Okuduğunuzda siz de göreceksiniz ki, bu kitap bugüne kadar cinayet dosyasında adı geçen bazı kişi ve kurumları temize çıkartmak, bazılarını ise doğrudan işaret etmek amacıyla yazılmış.?
Arslan: Doğmamış çocuğuma bile mermi yolladılar
Mermilere ve şok ithamlara maruz kalan Arslan ise bugünkü köşe yazısında Bumin´e içerlediğini, başına gelenlerin tüm medya mensuplarını ilgilendirmesi gerektiğini belirtiyor. Arslan´ın yazısı şu şekilde:
Dink cinayetini yazmaya başladığımda başımın ağrıyacağını biliyordum ama açıkçası bu kadar ileri gidebileceklerini tahmin etmemiştim. Gözü dönmüş kalleşler, henüz doğmamış bebeğime bile Kaleş mermisi gönderdiler. Beyaz bere ile birlikte 4 Kaleşnikof mermisi yollayıp ´seninle birlikte tüm aileni de ortadan kaldırırız´ dediler. Peki ben ne yapmıştım? Bir gazeteci olarak, tek gücü elindeki kalemi olan bir gazeteci olarak Dink cinayetinin karanlıkta kalan yönlerine ışık tutmaya çalışmıştım. O kadar... Fakat onlar ne yaptılar? Mermiyle, silahla cevap verdiler. Üstelik mermileri hesaplarken bir ay sonra doğacak bebeğimi, 3,5 yaşındaki kızımı ve eşimi de unutmamışlar. Mesajları gayet açık. Hrant Dink´i öldüren Ogün Samast ile özdeşleşen beyaz bereyle, Kaleşnikof mermileriyle ´bu işi kurcalayanı vururuz´ diyorlar. Yani cinayet faili meçhul kalsın, perde arkasındaki organizatörlere bakılmasın istiyorlar. Ayrıca da bunu Başbakan Erdoğan´ın ´tetikçileri yakaladık ama ana kumandada kim var orası meçhul´ sözünün gazetelerde olduğu gün yapıyorlar. Meali filan bırakın doğrudan ´büyük abiler hâlâ büyük´ diyorlar.
Önceki akşam gazeteye gönderilen ve içinde bir beyaz bere ile 4 Kaleşnikof mermisinin olduğu tehdit paketinden sonra emniyet olaya el koydu. İçişleri Bakanı Beşir Atalay arayıp geçmiş olsun dedikten sonra tüm birimlere talimat verdiğini, gerekli takip ve koruma süreçlerinin eksiksiz uygulanacağını söyledi. Ama tüm bu iyi niyetli çalışmalar faillerin yakalanmasına yetmeyebilir. Çünkü dün itibarıyla gelinen durum şuydu: Kargo şirketinin Yozgat Yerköy şubesinde kamera yok. Şirket yetkilisi postaya veren kişiyi hatırlamıyor. Tehdit paketini yollayan kişinin verdiği isim, telefon ve TC kimlik no sahte. Tabii ki çalışmalar sürüyor ama bu yaşananlar tehdit mesajını yollayanların pek amatör olmadıklarını da gösteriyor. Biz alabileceğimiz her tedbiri aldık. Koruma tahsis edildi. Bundan sonrası yargının ve emniyetin maharetine kaldı. Ha, ayrıca da her şeye rağmen başıma bir şey gelirse de takdir-i ilahidir derim. Sonuçta ecel saati gelmişse hastalık da vesile olur kahpe kurşunlar da. Bu tür tehditlerden korkup kaçacak değilim.
Ama ben yine mesajın kendisine dönmek istiyorum. Aslında bu tehdit sadece şahsıma ya da aileme değil. Tüm Türk medyasına yönelikti. ´Eğer biriniz Dink cinayetinin arkasındaki büyük resme bakmaya çalışırsanız, doğru yerlere ışık tutmaya çalışırsanız sonunuz Dink´ten farklı olmaz´ demiş oldu perde arkasındaki zinde güçler. Gerçi mesajın asıl hedefindeki Türk medyasının büyük bir kısmı ´duymadım, görmedim, bilmiyorum´ modundaydı. Hem geçmiş olsun demek için arayan hem de olayı haber yaparak tepkilerini dile getiren meslektaşlarımı ayrı tutuyorum. Ama her fırsatta Hrant Dink davasının bayraktarlığını yapan çevreler sanki Dink kitabı yazdığı için bir gazeteci ölüm tehdidi almamış gibi davrandılar. Kitap çıktığı günden bu yana sistemli bir şekilde kitabı yok sayarak boğmaya çalışanlar, gelen ölüm tehditlerine de duyarsız kaldılar.
Bu arada bugünkü yazımda Kürşat Bumin´e cevap verecektim. Çünkü kendisi kitabım hakkında inanılmaz ön yargılı bir yazı kaleme almıştı. Tabii ki bir yazar bir başka yazarın kitabını beğenmeyebilir, eleştirebilir. Fakat Bumin ne kitabı okumuştu ne de içindekilere alıcı gözle bakmıştı. Kimle oturup kalktı, kimle sohbet etti bilmiyorum ama yaptığı talihsiz bir işti. Üstelik ´Dink hayatta olsaydı bu kitabı okumazdı´ gibi ucube bir cümle de kullanmıştı. Ama son olaydan sonra Kürşat Bumin´e cevap yazmanın da bir anlamı kalmadı. Bumin´e tavsiyem dünkü Bugün Gazetesi´nin birinci sayfasındaki fotoğrafa bakması. Beyaz bir bere ve 4 tane Kaleşnikof mermisi var o fotoğrafta. Tekrar tekrar bakın. Belki o fotoğraf size bir şeyler ifade eder. Eğer hâlâ azıcık insafınız varsa... ( Adem Yavuz Arslan / Bugün)
Veli Küçük: JİTEM´i bilmiyorum
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Birinci Ergenekon davasının 173. duruşmasında söz alan tutuklu sanık Veli Küçük, Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı yaptığını ancak kendisi hakkında iddia edilenin tersine JİTEM´in ne olduğunu bilmediğini söyledi. Duruşmada Tuncay Güney´in el yazısıyla çizdiği Ergenekon şemasında üstü kapalı olarak iddianameye konan isimlerin dinlenmesini talep ettiğini ifade eden tutuklu sanık Veli Küçük, Tuncay Güney´in el yazısıyla yaptığı şema ile Türk yargısı bu hale getirilemez. iddiasında bulundu. JİTEM´in ne olduğunu bilmediğini savunan Küçük, Ben Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı yaptım. Görev saham da tüm Türkiye´ydi. Görevimiz istihbarat elde etmekti. Onun dışında operasyonel faaliyetimiz yoktu, olamazdı da. Türkiye genelinde aldığımız istihbaratları, kendileriyle alakalı olan MİT ve emniyet gibi kurumlara ihtiyacı olur diye verirdim. İstihbarat işlemlerini yasalara göre yürüttüm. ifadesini kullandı.
Küçük: Dink´i tanımam, kendisini sevmiyorum
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetiyle ilgili iddialara yönelik ise Küçük, Ben Hrant Dink´i hiç tanımam. Ne aracılarla ne de doğrudan bir görüşmem vardır. Kendisini tehdit etmedim, kendisini sevmiyorum. Sevmek mecburiyetinde değilim. Ancak başına gelenleri de kesinlikle kabul etmiyorum. dedi. Sanık Küçük, Böyle beynine kurşun sıkılarak öldürülmesi onun cezası değildir. Zaten mahkemeye verilmişti. Varsa cezası çekerdi. Evet, Hrant Dink´in davasına müdahil oldum. Şişli Adliyesi´ne gidip müdahillik dilekçesini imzalayıp 4 dakika bile durmadan çıktım. Duruşma salonuna bile girmedim. ´Hrant Dink Veli Küçük´ün ekibi tarafından öldürüldü´ denildi. Dink cinayeti örtbas ediliyor. Asıl araştırılması gereken konular araştırılmıyor şeklinde konuştu. ( Cihan)
(28 Ocak 2011, 13:58)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Tayyar´ın yazısı için tıklayın
Bumin´in yazısı için tıklayın
Kontrgerilla Medyası
Gül: DDK´ya Dink talimatı verebilirim
Hrant Dink cinayeti ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
AİHM: Ergenekon, terör örgütü
Flaş!!! Ergenekon ve Dink sanıklarının irtibatı tespit edildi
Balyoz Darbe Planı´nın hedeflerinden biri de Dink çıktı
Tanık: Malatya ve Dink ´Kafes´ işi
Flaş!!! Dink davası tanığından yeni şok ifadeler