Taraf muhabiri Mehmet Baransu ´Mösyö Hanefi Avcı´nın Yazamadıkları´ isimli yeni kitabında, Avcı´nın Danıştay saldırısının Ergenekon davasına bakan mahkeme tarafından çok detaylı olarak tekrar soruşturulmasını eleştirmesine dikkat çekiyor. Avcı´nın ´Haliç´te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat´ adını verdiği kitabındaki Danıştay olayıyla ilgili küçümseyici ve yanıltıcı iddialarını ele alan Baransu, emniyette bulunduğu görevler sırasında Avcı´nın Danıştay saldırısında adı geçen bir çok ismin bağlantılarını tespit etme imkanı olduğu halde bunu kasten yapmamış olabileceğini ima ediyor.
Hanefi Avcı, Danıştay saldırısının neresinde?
Taraf muhabiri Mehmet Baransu ´Mösyö Hanefi Avcı´nın Yazamadıkları´ isimli yeni kitabında, Avcı´nın Danıştay saldırısının Ergenekon davasına bakan mahkeme tarafından çok detaylı olarak tekrar soruşturulmasını eleştirmesine dikkat çekiyor. Avcı´nın ´Haliç´te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat´ adını verdiği kitabındaki Danıştay olayıyla ilgili küçümseyici ve yanıltıcı iddialarını ele alan Baransu, emniyette bulunduğu görevler sırasında Avcı´nın Danıştay saldırısında adı geçen bir çok ismin bağlantılarını tespit etme imkanı olduğu halde bunu kasten yapmamış olabileceğini ima ediyor.
´Haliç´te Yaşayan Simonlar´ kitabında Avcı´nın dile getiremediklerini ´Mösyö Avcı´nın Yazamadıkları´ kitabıyla Gazeteci Baransu deşifre etti. Hanefi Avcı´nın kitabında değerlendirmelerde bulunduğu olaylardan birisi de Danıştay saldırısıydı. Avcı´ya göre, Avukat Alparslan Arslan Danıştay cinayetini işlemişti, görüştüğü ve etkilendiği kişi de Şeyh Salih Kurter´di. Ergenekon sanığı Muzaffer tekin´le Alparslan Arslan arasında en ufak bir fikir birliği mevcut değildi. Peki gerçekler Avcı´nın dediği gibi miydi? Belki de Türkiye tarihinin en önemli suikast teşebbüsü esnasında olay yerine bakan farklı yerlerdeki kameralar hem de aynı gün kayıt alamamıştı. Kamera kayıtlarının yer aldığı hard disklerde bir gün önceki kayıtların geri getirilmeyecek şekilde silindiği ise Danıştay saldırısı Ergenekon soruşturmasına bağlandıktan sonra ortaya çıktı. TÜBİTAK bozuk hard diskler üzerinde yaptığı incelemede bazı dosyaların geri getirilmeyecek kadar silindiğini ortaya çıkarttı. Danıştay saldırısı Ergenekon operasyonuna bağlanmadan önce Ankara´da görülen ve sonuçlanan duruşmada, mahkeme bu olayların hiçbirinin üzerine gitmedi. Hatta Danıştay saldırısından önce kaydedilen bazı görüntülerin, mahkeme tarafından talep edilmediğinden dolayı silindiği de anlaşıldı. Yani ortada en basit ihtimalle bir ihmal vardı.
Tekin´in intiharını masum gösterdi
Avcı, Muzaffer Tekin´in intihara kalkışmasını tecrübesizlik, çaresizliğe bağlamış ve hata olarak görmüştü. Unuttuğu bir nokta vardı. Saldırıyla ilişkisi olmadığını iddia ettiği Tekin, evi arandıktan sonra kaçıp saklanmış, üç gün sonra çakıyla intihara teşebbüs ederek mağdur pozisyonunda gündeme gelmişti.
Danıştay saldırısını Ergenekon´a Emniyet değil, Yargıtay bağladı
Avcı´nın bir diğer iddiasına gelince, Danıştay saldırısını Ergenekon davasına Emniyet dolayısıyla cemaat bağlamıştı. Bu iddia da doğru değildi. Yargıtay 9. Ceza dairesi, davanın ilk görüldüğü Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Danıştay saldırısını Ergenekon´a bağladı. Davayı başörtüsü kararına bağlayan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nin emekli olan başkanı bile, davaların birleştirilmesinden sonra ?o zaman elimizde yeterli kanıt yoktu? diye açıklama yaptı. Ergenekon soruşturması sonrasında ortaya çıkan yeni bilgi ve belgeler ışığında aynı mahkeme dosyanın, Ergenekon davası ile birleştirilmesini talep etti. Yani talebi yapan birim, cemaat değil, Yargıtay, ilk davada Ergenekon irtibatını kuramayan mahkeme ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ydi.
Kurter´i suçlu gösterdi
Danıştay saldırısında gerçek faillerin bulunamaması için tıpkı daha önce yaşanan olaylar gibi cinayetin İslami kesime yıkılmasının planlandığı açık bir şekilde görülüyordu. Katil Alparslan Arslan´ın cinayetten önce ilginç bir şekilde 84 yaşındaki bir şeyhle irtibata geçmesi de bunun en büyük kanıtıydı. Avcı, yine o dönemde Alparslan Arslan´ın ?her eylemden önce ve sonra İstanbul´daki Şeyh Salih Kurter ile irtibat kurduğunu? iddia ediyordu. Ancak Arslan´ın Cumhuriyet Gazetesi´nin bombalanması, Danıştay saldırısı gibi eylemlerinden önce ve sonrasına denk gelen zamanda sadece bir kez Salih Kurter´i aradığı o aramanın da 8 saniye sürdüğü ortadaydı ve Avcı bunu bilinçli bir şekilde karartıyordu.
Doğuş Factoring-Tekin-Arslan bağlantılarını görmedi
Avcı´nın kitabında bahsettiği, sahibinin ölümü sebebiyle dinlemeye aldım dediği, Doğuş Factoring isimli şirketin ortaklarından biri Muzaffer Tekin´di. Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan işte bu şirketin, avukatlığını yapmıştı. Doğuş Factoring´in büyük ortağı olan Düzce Gölyaka doğumlu Ertuğrul Yılmaz ise 3 Nisan 2003´te Almanya´nın Hannover eyaletinde öldürülmüştü. Avcı´nın, Danıştay saldırısı sonrasında aralarındaki ilişkileri küçümsediği kişiler yıllar önce birçok karanlık işte bir araya gelmişti. Öldürülen Ertuğrul Yılmaz, Muzaffer Tekin ve Danıştay sanığı Alparslan Arslan´ın kaderi de aynı şirkette ortak olarak çalıştıklarında kesişmişti. Ertuğrul Yılmaz´a ait Doğuş Factoring´in hisseleri bu cinayetin ardından muzaffer tekin´e geçti. Doğuş Factoring´in avukatı ise Danıştay katili Alparslan Arslan´dı. 2004 yılında Ertuğrul Yılmaz olayı Türkiye´de soruşturulduğunda KOM Dairesi´nin bayında Hanefi avcı bulunuyordu. Yılmaz olayı bizzat Avcı tarafından soruşturuluyordu! Avcı´nın takip ettiği soruşturmada Ertuğrul Yılmaz´ın öldürülmesi kayıtlara, ?PKK´lı tarafından öldürüldü? şeklinde geçmişti.
Danıştay olayını engelleyebilirdi
Avcı, kitabında da ?Ergenekon´la, Danıştay saldırısı arasında bir ilişkisi olsaydı ilgili isimleri o dönem yakalardık? diyordu ama Muzaffer Tekin´le Alparslan Arslan´ın arasındaki ilişki o dönem Avcı tarafından tespit edilememişti. Belki de edilmek istenmemişti. Olay aydınlatılmamak üzere kapatılmıştı anlaşılan. Eğer Avcı, soruşturmayı derinleştirmiş olsaydı, Ergenekon-PKK-Ertuğrul Yılmaz-Muzaffer Tekin-Ayhan Parlak-Alparslan Arslan ilişkisi çok önceleri tespit edilecek, Danıştay saldırısı da gerçekleştirilmemiş olacaktı. Muzaffer Tekin üzerinden, Ergenekon örgütlenmesi de 2004 yılında deşifre edilecek ve örgüt Türkiye´nin gündemine çok daha önce gelmiş olacaktı. ( Aktifhaber)
(28 Kasım 2010, 22:02)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Hanefi Avcı´nın iddiaları manşetlerimiz
Avcı´nın amacı soruşturmayı engellemek
Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi manşetlerimiz
Danıştay soruşturması sil baştan