´Haliç´te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat´ adını verdiği kitabında Avcı´nın dile getiremediklerini ´Mösyö Avcı´nın Yazamadıkları´ kitabıyla Gazeteci Baransu deşifre etti. Kitaptan bazı bölümler şöyle: Avcı´nın yumuşak karnı Süleyman Üger.. Susurluk´un Kara Kutusu Babat.. Hizbullah karşısında üç maymunu oynadı.. Avcı Diyarbakır´dayken örgüte hiç operasyon yapılmadı.. Velioğlu´nun evi polis lojmanlarının yanıydı.. Hizbullah arşivi yakalandı, emir geldi imha edildi.. Telekulak Avcı´ya av olanlar.. Çevik Bir´i de dinledi.. Avcı, askerlerin Çarşamba´yı bombalayacağını nasıl öğrendi?..
Baransu, Avcı´nın yazamadıklarını yazdı
´Haliç´te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat´ adını verdiği kitabında Avcı´nın dile getiremediklerini ´Mösyö Avcı´nın Yazamadıkları´ kitabıyla Gazeteci Baransu deşifre etti. Kitaptan bazı bölümler şöyle: Avcı´nın yumuşak karnı Süleyman Üger.. Susurluk´un Kara Kutusu Babat.. Hizbullah karşısında üç maymunu oynadı.. Avcı Diyarbakır´dayken örgüte hiç operasyon yapılmadı.. Velioğlu´nun evi polis lojmanlarının yanıydı..Hizbullah arşivi yakalandı, emir geldi imha edildi.. Telekulak Avcı´ya av olanlar.. Çevik Bir´i de dinledi.. Avcı, askerlerin Çarşamba´yı bombalayacağını nasıl öğrendi?..
?Gardaş, şimdi sana bir telefon numarası vereceğim. Hemen ara, telefonunu verdiğim şahıs Kadıköy´de seni bekliyor. Çalıştığın gazeteyi söyleme. Hürriyet´te çalışıyorum diyebilirsin. Kolay gelsin.? Gazeteci, Hanefi Avcı´nın bu sözleri üzerine söylenen yere gider ve Süleyman´la tanışır. Süleyman, dönemin Eminönü Belediye Başkanı Doç. Dr. Ahmet Çetinsaya´nın mafya içersinde ´Kelebek İbrahim´ lakaplı bir adamı olduğunu ve Çetinsaya´nın yaptığı yasadışı işleri anlatmaya hazır olduğunu söyler. Bunun üzerine üçlü buluşur ve Kelebek İbrahim, konuşmasında Çetinsaya´nın tüm kirli çamaşırlarını ortaya döker. Peki Hanefi Avcı, Süleyman´a anlattığı bilgilere nasıl ulaştı? Kadir Çelik, Kelebek İbrahim üzerinden dinlemeye takılmış, Çetinsaya da aynı yöntemle Avcı´nın avı olmuştu. Süleyman, Avcı´dan ?Hanefi Abi? diye bahsediyordu ve bir dediğini iki etmiyordu. Süleyman Aktüel dergisinden iki gazeteciyle daha tanışıyordu. Bu gazetecilere Avcı´dan gelen bazı kritik haberleri ulaştırıyordu. Süleyman´ın bir de Faysal adında bir arkadaşı vardı. Gazetecinin gözlemlerine göre Süleyman ve Faysal ´parça başı iş´ yapıyorlardı. Faysal zaman zaman ´çözmesi´ için Süleyman´a iş getiriyordu. Süleyman, Susurluk Skandalı´nda adı geçen Süleyman Üger´den başkası değildi. Faysal ise, PKK itirafçısı olan Faysal Esen´di.
Avcı´nın yumuşak karnı Süleyman Üger
Ergenekon Terör Örgütü´ne yönelik hazırlanan Birinci İddianame´de yasal dinlemeye takılan Gazeteci Belma Akçura ile Ergenekon sanığı, bir dönemin ünlü polis şefi Adil Serdar Saçan´ın konuşmaları dikkat çekicidir. Saçan telefonda Akçura´ya Avcı´nın yumuşak karnının Süleyman Üger olduğunu söylüyor ?Üger´in üzerine gidin biraz bakim. Hanefi zıplayacak mı zıplamayacak mı?? diyordu.
Susurluk´un Kara Kutusu Babat
Avcı´nın itirafçılar arasında en sıkı şekilde koruyup kolladığı isimler arasında İbrahim Babat başı çekiyordu. Adı İbrahim Babat. Kod adı Mete. PKK itirafçısı. 1990-1992 yılları arasında Binbaşı Ahmet Cem Ersever´in komutanı olduğu, sadece itirafçılardan oluşan, ?öldürmeye yetkili? JİTEM grubunun komutan yardımcısı. Devlet ve kendi adına öldürdüğü insanların sayısını hatırlamıyor. Avcı, cezaevinden ´Rahşan affı´ ile serbest kalan ve Suriye´ye teslim edilen Babat´a olan ilgisini hiçbir zaman kesmedi. Avcı nerede görev yapıyorsa Babat´ın Türkiye´de yaşayan karısı Zelal Alataş ve çocuklarını da orada, yakın çevresinde tutmaya çalıştı. Avcı´nın PKK itirafçılarıyla ilişkisinin iki önemli tanığı da Abdülkadir Aygan ve Sedat Peker´dir. Hanefi Avcı ile tanışıklığının 90´lı yıllara kadar gittiğini, hem asker olduğu hem de JİTEM´de bulunduğu dönemlerde kendisiyle görüşmelerinin olduğunu aktaran Aygan, Cem Ersever vesilesiyle Emniyet´teki işler için Avcı´nın yanına gidip geldiğini aktarmıştı. Aygan, Avcı´nın itirafçılar Adil Timurtaş, Murat demir, Murat Aydın, Zelal Alataş, Kemal Başkan, Mustafa Deniz ve Mardinli İbrahim Arslan´ı birtakım görevlerde çalıştırdığını da söyledi. Aygan´ın açıklamalarını teyit eden bir başka isim ise Sedat Peker´di. Peker´in iddiasına göre Avcı JİTEM elemanlarını ve itirafçıları kendisine emanet etmişti. Peker, Avcı´nın selamıyla devlete hizmetleri olmuş itirafçılardan Tilki Selim, İbrahim Babat, Hidayet Bozyiğit, Süleyman Üger ve kardeşi Cemal Üger´i de tanıdığını belirtti. Avcı´nın itirafçılarından biri de Ferid kod adlı Mustafa Deniz´di. Deniz bir dönem JİTEM´de Cem Ersever´le de çalışmış ve Ersever ile birlikte infaz edilmişti. Bir diğer itirafçı Murat Demir, Avcı´nın itirafçılara Diyarbakır´da silah ve patlayıcı madde eğitimi verdiği, eylem amaçlı şehir dışına gönderdiğini belirtiyordu.
Hizbullah karşısında üç maymunu oynadı
Ergenekon Terör Örgütü´nün en önemli sanıklarından Emekli Albay Arif Doğan, Avcı´yı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü´nde İstihbarat Şube Müdürü olduğu zaman JİTEM´e transfer ettiklerini ve Hizbullah´ı kurduklarını söylemişti. Avcı Resmi Yazıyla ?Hizbullah Yok? Dedi. Dönemin Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şubesi, İstihbarat Şubesi´ne bir yazı yazdı. Bu yazıda Hizbullah´ın şehirde gösterdiği faaliyetler soruluyordu. Başında o tarihlerde Hanefi Avcı´nın bulunduğu İstihbarat Şube sorulara şaşırtıcı bir cevap verdi; ?Hizbullah örgütünün legal ve illegal herhangi bir faaliyeti tespit edilememiştir.? Oysa Hizbullah adı, örgüt Güneydoğu menşeli, Diyarbakır merkezli olsa da, İstanbul´da bile radikal İslamcılar arasında biliniyordu. O tarihlerde henüz ikiye ayrılmamış olan örgüt, İlim ve Menzil kitapevleri çevresinde yapılanıyordu. Neticede, Emniyet 23 Ocak 1985 tarihli cevabıyla büyük bir skandala imza atmıştı. 1980´lerin ortalarından itibaren Güneydoğu Anadolu´da gelişmeler hızlandı. PKK hızla büyüdü, Hizbullah ikiye bölündü fakat Menzil grubu ortadan kaldırıldı. Özellikle Diyarbakır ve Şırnak´ta satırlı saldırılar başladı. 1992 yılında sadece Diyarbakır´da öldürülen insan sayısı 132´ye çıkmıştı.
Avcı Diyarbakır´dayken örgüte hiç operasyon yapılmadı
Bu gelişmeler üzerine Jandarma Genel Komutanlığı Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü´ne bir yazı gönderdi. Diyarbakır´da Hizbullah´ın faaliyetlerini soruyordu. Emniyet Müdürü Ramazan Er´in cevabi yazısı oldukça ilginçti. Er, Diyarbakır´da ve Hizbullah örgütünün özellikle çok hareketli olduğu Silvan´da vere vere on kişinin adını verebilmişti. Bunun dışında hizbullahçı´ya rastlanamamıştı. Er imzalı bu yazıyı yine dönemin İstihbarat Şube Müdürü Hanefi Avcı ve yardımcısı Adem Demir hazırlamıştı. Dikkat çeken bir diğer ayrıntı da Avcı´nın İstihbarat Şube Müdürü olduğu dönemde Diyarbakır´da Hizbullah´a yönelik hiçbir operasyon yapılmamış olmasıdır. Avcı döneminde, Hüseyin Velioğlu, İsa Altsoy, Sülhattin Ürük, Hacı Bayancuk gibi örgütün üst düzey yöneticileri diyarbakır´da faaliyet gösteriyordu. İddialara göre Avcı ile Hizbullah´ın lider kadrosu arasında irtibatı S. S. sağlıyordu. S.S., Avcı´nın yanında çalışıyordu. Bir defasında Avcı, S.S. aracılığıyla Hizbullah liderlerinden Hacı Bayuncuk´a haber göndermişti. Bayuncuk PKK´nın hedefiydi ve Avcı Hizbullah liderine koruma teklif ediyordu. Bu dönemde Avcı´nın teknik kabiliyetinden yararlanılarak infaz edilecek isimlerin listesi belirleniyor, bu listeler Yeşil kanalıyla Hizbullah´a iletiliyordu.
Velioğlu´nun evi polis lojmanlarının yanıydı
Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu´nun kaldığı ev, hemen polis lojmanlarının yanı başındaydı. Velioğlu, Diyarbakır´da oturmak için bula bula polis lojmanlarının dibinde, İç Ofis semtinde ev bulmuştu. Aynı dönemde ünlü itirafçı ?Yeşil? kodlu Mahmut yıldırım da Diyarbakır´daydı. İddialara göre o da Hüseyin Velioğlu ve Sülhaddin Ürür gibi üst düzey Hizbullahçılarla görüşüyordu. Avcı da bu dönemde Yeşil ile birlikteydi, JİTEM´in şehir merkezindeki faaliyetlerine yardımcı olmaktaydı. Yeşil o dönemde terörle Mücadele Şubesi´nde yapılan sorgulara bile rahat rahat katılabiliyordu.
Hizbullah arşivi yakalandı, emir geldi imha edildi
Hanefi Avcı´nın İstanbul Emniyet Müdürlüğü´nde, İstihbarat Şube Müdürü olmasıyla birlikte yerine Adem Demir geçmişti. Bu ikili daha önce birlikte çalışmıştı. Demir, hep Avcı´nın boşalttığı makama oturmuştu. Demir´in şube müdürü olmasından kısa bir süre sonra, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Hizbullah´ın 74 kişilik kurucu kadrosu, üst düzey yöneticilerinin tamamının özgeçmişi, köy raporları, özellikle ?Özümüz? isimli dosyanın içinde örgütün çok önemli sırları, öldürmek istediği 138 kişilik infaz listesi ve bu kişilerin biyografik bilgilerinin yer aldığı arşivini ele geçirdi. Ancak Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü´nde bu arşiv ele geçirildikten sonra şok edici bir gelişme yaşandı. İstihbarat Şube Müdürü Adem Demir ve Siyasi Şube´den emniyet amiri Ramazan Sürücü ele geçirilen arşivin imhasına karar verdiler. Her iki isim de ?Yukarıdan emir geldi? diyerek yakalanan disketlerin imha edilmesini istedi.
Telekulak Avcı´ya av olanlar
28 Eylül´de Devrimci Karargah Örgütü´ne yardım ve yataklık yapmaktan tutuklanan Hanefi Avcı´nın lojmanında ve makamında yasadışı dinlemelerin kaydedildiği kasetler bulundu. Dinlenenler arasında Ertuğrul Özkök, Mehmet Ali Birand, Cüneyt Özdemir, Uğur Dündar, Mehmet Ali Yılmaz, Ahmet Özal, Enis Berberoğlu gibi isimler vardı. Avcı´nın bir diğer önemli kurbanı ise Güven Erkaya´ydı. Erkaya 28 Şubat sürecinin başat aktörlerinden birisiydi. Avcı, Erkaya´nın yumuşak karnının damadı ve kızı olduğunu biliyordu. Erkaya´nın kızının özel hayatını incelemeye almıştı. Erkaya ile dost, arkadaş olan emekli paşaları da mercek altına almıştı. Bunlardan birisi Doğan Grubu´nda görev yapan Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Orhan karabulut oldu. Erkaya´nın dinlenmesinin asıl nedeni ise ´Türkbank Skandalı´nın baş aktörü İşadamı Korkmaz Yiğit ile olan ilişkisiydi.
Çevik Bir´i de dinledi
Avcı´nın dinlemeleri içinde şüphesiz en ´flaş´ı Çevik Bir´in dinlenmesiydi. Avcı´nın anlattıklarına göre Bir, dönemin ünlü mankenlerinden Sevda Demirel´le birlikteydi. Bu birliktelikten hastalık kapan Bir, Gülhane Askeri Tıp Akademisi´nde görev yapan bir doktorla telefonda görüşmesi esnasında dinlemeye takılmıştı. Çevik Bir, Hanefi Avcı´nın ağına ikinci defa PKK´nın cezaevi sorumlusu Sabri Ok´la haberleşirken takıldı. Avcı, Türk medyasının sık sık görüşlerine başvurduğu ABD´li stratejistlerden Michael Rubin, Harold Rhode ve Richard Perle´nin Türkiye´deki yakın dostu, kendisini tanıtırken ´Kürt Yahudisi´ olduğunu belirtmeden geçmeyen, Rahmetli Turgut Özal´ın da danışmanlığını yapmış olan Aydan Kodaloğlu´na da özel ilgi gösterdi ve kısa sürede hakkındaki tüm bilgilere ulaştı. Kullanılan yöntem de teknik takipti. Elde ettiği bilgileri de Cüneyt Ülsever´in de dahil olduğu bazı gazetecilerle paylaştı. Hep yasadışı dinlemelerden dert yanan, kendisinin dinlendiğinden dem vuran Avcı´nın torbasında Abdullah Çatlı ve Turgay Ciner´de yer aldı. Avcı bu isimleri de her zaman büyüteç altında tutardı.
Avcı, askerlerin Çarşamba´yı bombalayacağını nasıl öğrendi?
28 Şubat sürecinin zorlu günlerinde Avcı pek çok bilgiyi gazetecilerle paylaşmaktan çekinmemişti. Bunlardan biri de İstanbul- Çarşamba semtinin askerler tarafından bombalanacağıydı. Çarşamba askerlere göre irticacıların yuvalandığı bir semtti. Bu semt adeta şeriatçıların kalesiydi. Öyleyse gerekli dersin verilmesi gerekiyordu. Bunun için de askeri bir yol seçilmişti. Hava Kuvvetleri Komutanlığı´na bağlı uçaklar tatbikat maksadıyla bomba yüklü olarak havalanacaklardı. Uçakların güzergahı Fatih- Çarşamba´dan geçecekti. Bu sırada bomba yüklü uçaklardan bir tanesi üzerindeki bombaları bırakacaktı. Meydana gelecek bu katliamdan sonra, uçak bombalarını mekanizmasının bozulması yüzünden kazayla düşürmüş olacaktı. Bu dehşet planının iddia sahibi Avcı´ydı. Duyulmuş olmasından ya da planın yapıldığı birimin deşifre olmasından dolayı bu korkunç plan hayata geçirilememişti. Avcı´nın izlemede, dinleme ya da araştırma yaptırmak için taktikleri vardı. Bir konuyu merak ettiğinde gizlice araştırır, sonra da o konuyla ilgili bilgileri bir mektupla ilgilisine gönderir, araştırma başlatılmasını sağlardı. Avcı´nın bir diğer merakı da kendisine boş, büyük, sarı zarflar postalatmasıydı. Avcı evinde ya da işyerinde bir baskın ya da arama olduğunda bu zarfları delil olarak kullanacaktı. Avcı´da her zaman askerler ve askeriyeyle ilgili çok önemli belgeler bulunurdu. Birisi bu belgeleri nereden buldun diye sorduğunda Avcı ?Bana postayla gelmiş? diyebilmek için önceden delil oluştururdu. Görüldüğü gibi Avcı şimdi meslektaşlarını neyle suçluyorsa aynısını hatta fazlasını kendisi geçmişte yapıyordu. Kendisi yaptığı için de bugün herkesten işkilleniyordu. ( Aktifhaber)
(27 Kasım 2010, 17:21)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Hanefi Avcı´nın iddiaları manşetlerimiz
Avcı´nın amacı soruşturmayı engellemek