Son günlerde Barnabas İncil´i ve Türk Metal-İş sendikası patronu Mustafa Özbek´in Kıbrıs´taki mal varlığı ile gündeme gelen Ergenekon´un Kıbrıs bağlantıları daha önce Kutlu Adalı cinayeti ve diğer bazı haberlerle de gündeme gelmişti. Örgütün Kıbrıs kolunu gösteren delillerin çoğalması soruşturmanın Kıbrıs´a da uzanıp uzanmayacağı sorusunu akla getiriyor.
Ergenekon soruşturması Kıbrıs´a uzanacak mı?..
Son günlerde Barnabas İncil´i ve Türk Metal-İş sendikası patronu Mustafa Özbek´in Kıbrıs´taki mal varlığı ile gündeme gelen Ergenekon´un Kıbrıs bağlantıları daha önce Kutlu Adalı cinayeti ve diğer bazı haberlerle de gündeme gelmişti. Örgütün Kıbrıs kolunu gösteren delillerin çoğalması soruşturmanın Kıbrıs´a da uzanıp uzanmayacağı sorusunu akla getiriyor.
1)BARNABAS İNCİLİ
: Konuyu önce Aziz Üstel gündeme getirdi. Ve Star Gazetesi´ndeki köşesinden Barnabas İncili Genelkurmay´da mı? sorusunu sordu. Her konuda sık sık açıklama yapmayı seven Genelkurmay bu soruya henüz yanıt vermedi. Aslında Genelkurmay´ın bu konudaki sessizliği uzun zamandır sürüyor.Bu konuyu Aziz Üstel Aydoğan Vatandaş´ın Apokrifal adıyla yazdığı kitabından alıntı yaparak dile getiriyor. Ancak Apokrifal´den tek satır söz etmiyor. Apokrifal, Grekçe halktan gizlenmesi gereken anlamına geliyor. Aziz Üstel dün bu konuyu yeniden dile getirdi ve Vatandaş´ın kitabından yeni alıntılar yaparak Apokrifal´in hakkını teslim etti.Şimdi... Bu Barnabas İncili konusu Türkiye´de pek bilinmeyen bir konu. Bu incildeki bölümler Kuran´ın mesajı ile adeta örtüşüyor. Dahası Hocagil´in yaptığı tercümeye göre, ´Senden sonra bir peygamber gelecek, ona tabi olanlar, dolgun başaklar gibi olacak´ ayetinden yola çıkarak´ peygamber efendimize bir atıf olduğunu düşünüyor. Aydoğan Vatandaş, 1981 yılında o dönemde Hakkari sınırları içinde şimdiyse Şırnak sınırları içerisinde yer alan Uludere´de köylülerce bulunan Aramice İncil´in sır perdesini önce Araştırmacı yazar Müfid Yüksel sonra da İncil´i Özel Harp Dairesi (ÖHD)´nin kontrolünde tercüme eden filolog Doç.Dr.Hamza Hocagil ile yaptığı söyleşilerle aralıyor ve kanımca yabancı dillere tercüme edilebilse uluslararası best seller olabilecek araştırma kitabına imza atıyor. Vatandaş Kıbrıslı arkeologlar Tuncer Bağışkan ve Andreas Folias ile de görüşerek son derece enteresan bazı bağlantılar yakalıyor.
Hocagil´in tercüme ettiği İncil şöyle başlıyor: Ben Kıbrıslı Barnabius... Tespihe layık alemlerin Rabbinden bir bütün olarak, Ruhu´l Kudüs´le Meşaha´ya vahyolunanı tıpkı İsa´dan duyduğum gibi, sadakatle, 48 gök yılları sonunda, dördüncü nüsha olarak aynen yazıyorum. Böyle bir İncil´in ortaya çıkmasının Hristiyan aleminde büyük dalgalanmalara yol açacağına kuşku yok. Peki bu İncil bulundu mu? Bulundu hem de Türkiye´de... Zaten Apokrifal de neredeyse bu buluntu etrafında gelişen olayları dile getiriyor. 1981´de Şırnak Uludere´de avdan dönen köylüler bir mağaraya giriyor.Babat Aşiret Reisi Korucubaşı Hazım Babat´ın babası Ferhat Babat mağarada bir kitap buluyor. Parşömene yazılmış kitap Süryani alfabesiyle Aramice yazılmıştı. Karbon testinden sonra kitap rahmetli Turgut Özal´ın girişimleriyle Aramice uzmanı Doç. Hamza Hocagil tarafından Özel Harp Dairesi (ÖHD)´nin kontrolünde tercüme edilmeye başlanır.İncil´in son sayfasında Aziz Barnabas´ın söz konusu İncil´i dört nüsha olarak yazdığını fark eden tercüman, Nahit Şenoğul Paşa´nın yardımları ile bu kez diğer üç İncil´in peşine düşer. Ardından biri hariç diğer iki İncil de bulunur. İncillerden biri İsrail´de bulunur. İsrail´de bulunan İncil önce Vatikan´a satılmak istenir. Vatikan adına İncil ile ilgili görüşmelerde bulunan Kardinal Mario, Açıklanamayan bir sebeple hayatını kaybeder.
2) GAZETECİ KUTLU ADALI CİNAYETİ
Bir süre sonra, İncil bu kez bir yayınevi üzerinden Yunanistan´a satılır. Bu olayda Ergenekon örgütünün izlerine de rastlanır. Olay Kıbrıs´ta bulunan güvenlik güçlerinin 1996 yılında Aziz Barnabas´ın mezarını soymaları ile farklı bir boyut kazanır. Askerler mezardan ne almışlardır?KKTC´de soygunu araştıran gazeteci Kutlu Adalı, aldığı tehditlerden kısa bir süre sonra öldürülür. Adalı öldürülmeden bir süre önce Abdullah Çatlı´nın Kıbrıs´a geldiği tespit edilir. Ergenekon örgütü bir numaralı şüphelidir.
Ergenekon ziyaretçisi Mendi, eşimi ölmeden tehdit etti!
1996´da Kıbrıs´ta öldürülen gazeteci eşi Kutlu Adalı´nın katillerinin bulunması için Ergenekon davasından umutlu olduğunu söyleyen İlkay Adalı, Güldal Mumcu ve Şengül Hablemitoğlu´na da 19 Ekim 2008´de çağrıda bulunmuştu: Susmayın. Sustukça faili meçhuller devam edecek.Ergenekon ziyaretçisi Mendi, eşimi ölmeden tehdit etti. Kıbrıs´ta 1996 yılında öldürülen gazeteci eşi Kutlu Adalı´nın eşi İlkay Adalı´dan, faili meçhul suikastlarla öldürülen Uğur Mumcu´nun eşi Güldal Mumcu´ya ve Necip Hablemitoğlu´nun eşi Şengül Hablemitoğlu´na, Susmayın çağrısı geldi. Eşinin katillerinin bulunması için Ergenekon davasından umutlu olduğunu anlatan İlkay Adalı, eşinin suikastına adı karışan Kocaeli Garnizon Komutanı Galip Mendi´nin 2004 yılındaki referandumda, Muzaffer Tekin´le birlikte Kıbrıs´a gelerek, köy köy dolaştığını ve Hayır oyu verilmesi için halka propaganda yaptığını söyledi.
12 yıldır çözülemeyen cinayet
1996 yılı Temmuz´unda faili meçhul bir suikastla öldürülen Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı´nın cinayetindeki sır perdesi 12 yıldır aralanamadı. Adalı´nın bedeninden çıkarılan 2 kurşunun balistik incelemesi yapılmadı. Suikastta, o dönem, hakkında yazdığı yazılar nedeniyle tehditler aldığı, Sivil Savunma Teşkilatı Başkanı Galip Mendi, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı olan Hasan Kundakçı ve Abdullah Çatlı´nın isimleri geçti. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, suikastın Susurlukçuların meşhur silahı Uzi ile gerçekleştirildiğini açıkladı. Kutlu Adalı´nın eşi İlkay Adalı, suikastın faillerinin ortaya çıkarılması için davanın peşini bırakmayarak, büyük bir hukuk mücadelesi ortaya koydu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´nde (AİHM) gerekli soruşturmayı yapmadığı için Türkiye´yi mahkum ettirdi.
Savcı olayın üstüne gitsin
Katillerin ortaya çıkarılması için Ergenekon Davası´na umut bağlayan İlkay Adalı, yine faili meçhul suikastlarla öldürülen Uğur Mumcu´nun eşi Güldal Mumcu´ya ve Necip Hablemitoğlu´nun eşi Şengül Hablemitoğlu´na, Susmayın çağrısı yaptı. Güldal Mumcu ve Şengül Hablemitoğlu´nun suikastların üstüne gitmek yerine, susmayı tercih ettiklerini ifade eden Adalı, Onlara çağrım, susmamaları. Çünkü, onlar sustukça sıra başkalarına gelecek. Faili meçhul cinayetler devam edecek dedi. Ergenekon davasından ümitli olduğunu ifade eden Adalı, Ergenekon Davası´nda, eşime yapılan suikastın üzerine gidilirse, failler bulunur. O kurşunların Uzi silahından çıktığına, kime ait olduğuna dair bilgiler gelirse, o olayın çözüleceğine inanıyorum ben. Ergenekon Savcısı´nın eşime düzenlenen suikastın üzerine gitmesini bekliyorum ve Başbakan Erdoğan´dan istediğim randevunun kabul edilmesini istiyorum dedi.
Korgeneral Galip Mendi´ye ağır suçlama
İlkay Adalı, Genelkurmay Başkanlığı adına Ergenekon tutukluları emekli Orgeneral Şener Eruygur ile emekli Orgeneral Hurşit Tolon´u Kandıra F Tipi Cezaevinde ziyaret eden Kocaeli Garnizon Komutanı olan Korgeneral Galip Mendi ile ile ilgili de müthiş bir iddiada bulundu. Eşinin ölümünde kısa süre önce Galip Mendi´den tehdit telefonları aldığını ve Mendi´nin bunu mahkemede kabul ettiğini ifade eden Adalı, şu iddiayı gündeme getirdi: Kıbrıs´ta ´Evet - Hayır´ oylaması yapılacağı zaman Galip Mendi, Muzaffer Tekin´le birlikte gelip burada, köyleri gezip ´Hayır´ oyu verilmesi hususunda halka telkinde bulundular. ( Bugün)
3) SENDİKACI ÖZBEK´İN KIBRIS´TAKİ MÜTHİŞ MAL VARLIĞI VE DİĞER ERGENEKON SANIKLARININ BAĞLANTILARI
Türk Metal Sendikası Başkanı Mustafa Özbek´in KKTC´de taşınmazları bulunuyor... Tutuklu emekli tuğgeneral Levent Ersöz KKTC´ye kaçmak için sahte kimlik düzenlemişti... Akın Birdal´a suikast düzenleyen Semih Gülaltay da KKTC vatandaşı olmuştu... CTP´li vekil Ali Gulle, Özbek´in mal varlığının incelenmesi için Komisyon kurulmasını istedi... Kıbrıs´ta eşi ve çocukları adına 2 milyon 709 bin, sendika adına 6 milyon 219 bin TL´lik yatırım..
Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan Türk Metal-Sen Başkanı Mustafa Özbek´in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti´ndeki (KKTC) mal varlığı da kıskaç altına alındı. Özbek´in ailesi ve Türk Metal-İş adına kayıtlı mal varlığının değerinin 9 milyon TL olduğu ortaya çıktı. CTP Milletvekili Ali Gulle, Kıbrıs Cumhuriyet Meclis´inde sendika ve Özbek ailesinin Kıbrıs´taki mal varlığının araştırılması için Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. Özbek´in mal varlığını sık sık gündeme getiren CTP Gazimagosa Milletvekili Ali Gulle, SABAH´a konuştu. Gulle, İçişleri Bakanlığı´nın, Özbek´in mal varlığına ilişkin gerekli belgeleri topladığını söyledi. Gulle, 18 Kasım 2008´de önerge vererek sendikanın ve Özbek ailesinin malvarlığını sordu. KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer ve İçişleri Bakanı Murat Özkan´ın verdiği yanıt Mustafa Özbek´in Kıbrıs´taki varlığını gözler önüne serdi. Kıbrıs Tapu Kadastro Müdürlüğü verilerine göre, sendikanın 2 milyon 730 bin sterlin (6 milyon 219 bin TL), Özbek ve ailesi adına da 1 milyon 189 bin 200 sterlin (2 milyon 709 bin TL) mal varlığı bulunduğu ortaya çıktı. CTP Milletvekili Gulle, şöyle konuştu: Bu işin peşini bırakmayacağız, sonuna kadar gideceğiz. Kıbrıs İhtiyat Sandığı´nın malları da Mustafa Özbek´e verildi. Ulusal Birlik Partisi dönemindeki bu işlemleri de inceleyeceğiz. Bu Fon´un varlıkları da Türk Metal-Sen´e aktarıldı. Denktaş´ın Cumhurbaşkanlığı döneminde verildi. Özbek ve Denktaş yakın arkadaş. Ortaya çıkan rakamlar sadece taşınmazla ilgili. Banka hesaplarını ise bilmiyoruz. Hepsi incelenmeli. Tapu Kadastro Müdürlüğü kayıtlarına göre, Kıbrıs´ta Özbek ve ailesinin adına 2 milyon 709 bin TL´lik malvarlığı var.
Ergenekon Soruşturması ilerledikçe ortaya çıkan delil ve bağlantıların önemli bir kısmı Kıbrıs´a uzanıyor. Soruşturmada son 11. dalga kapsamında gözaltına alınan isimlerden sendikacı Mustafa Özbek´in Kıbrıs bağlantılarının yanı sıra, tutuklular emekli tuğgeneral Levent Ersöz, Muzaffer Tekin ve Semih Tufan Gülaltay ve gözaltına alınıp bırakılan Sinan Aygün gibi isimlerin adadaki bazı olaylarla bağlantılı oldukları iddia ediliyor. Ulusal Birlik Partisi (UBP) lideri Derviş Eroğlu, geçen hafta bir Kıbrıs televizyonunda İktidara gelirsek Sinan Aygün dahil iptal edilen vatandaşlıkları iade edeceğiz dedi. Bakanlar Kurulu kararıyla verilen ve Gollifa tabir edilen vatandaşlıkların sayısı UBP´nin son beş yıllık iktidar dönemi olan 1998-2003 arasında 6 bin 907´yi bulmuştu. Derviş Eroğlu´nun başbakanlığındaki UBP-DP koalisyonu sırasında yarısı bir gecede olmak üzere 2003 yılında toplam 3 bin 102 kişi vatandaşlığa geçirilmişti. O meşhur gece yani 2003 seçim yasaklarının başlamasından 15 gün önce tam bin 563 kişi, vatandaşlığa alınmıştı. Bir gecede bini aşkın kişinin vatandaş yapıldığı sırada İçişleri Bakanı olan Mehmet Albayrak ve bakanlar kurulu üyesi Mustafa Arabacıoğlu daha sonra bu vatandaşlıklardan haberleri olmadığını açıkladı. Geçen hafta Ergenekon Soruşturması kapsamında yakalanan emekli tuğgeneral Levent Ersöz´ün Ankara´da ameliyat olduktan sonra Mehmet Orhan Gülcü adına düzenlenen sahte kimlikle Kıbrıs´a kaçma planı olduğu ortaya çıkarıldı. Gözler yine adaya döndü. Kıbrıs gazeteleri, Ersöz´ün 2003 öncesinde Annan Planı gündeme geldiğinde Denktaş´a destek bildirileri dağıttığı da iddia ediliyor.
Çok önemli ve ilginç benzerlikler!..
Ergenekon´un Kıbrıs bağlantısı bunlarla sınırlı değil. KKTC´de Rauf Denktaş´ın kurduğu ve cumhurbaşkanı olmasının ardından Derviş Eroğlu´nun başkanlığında uzun yıllar iktidarda kalan Ulusal Birlik Partisi´nin (UBP) aynı adıyla Türkiye´de bir parti kuran kişi, Eroğlu´nun 1993´te vatandaşlık verdiği Semih Tufan Gülaltay´dan başka biri değildi. Gülaltay, Türk İntikam Tugayı (TİT) adına eski İnsan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal´ı öldürmeye teşebbüsten 19 yıl ceza almıştı. 4.5 yıl yattıktan sonra Rahşan Affı´yla serbest kalan Gülaltay, kendisini KKTC vatandaşı yapan Eroğlu´nun partisiyle aynı adı taşıyan Ulusal Birlik Partisi´ni kurmuştu. Adada 1989´dan 2004´e kadar muhaliflere yönelik 50´yi aşkın bombalı eylem düzenlendiği belirtiliyor.
HERŞEY GİBİ BU DA TESADÜF(!) OLMALI
1989-91 arası terör saldırıları TMT adına iken Gülaltay´ın vatandaşlığı sonrası TİT adına!!!
Aralarında gazeteci Kutlu Adalı´nın öldürülmesinin de bulunduğu eylemler 1989´dan 1991´e kadar Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) adına üstleniliyordu. İki yıllık suskunluktan sonra 1993´te eski İçişleri Bakanı Bilgehan´ın otomobilinin yakılmasıyla olaylar yeniden başladı. TİT hükümlüsü Gülaltay´ın vatandaş olduğu 1993´ten sonraki saldırıların ise Türk İntikam Teşkilatı adına üstlenilmeye başlaması ise ilginç bir ilişki olarak yorumlanıyor. Cinayet ve bombalama eylemlerinin neredeyse tamamı faili meçhul olarak kalmıştı. KKTC´nin eski Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç´un tartışmalı Talat Paşa Komitesi üyesi olduğu belirtilirken, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök, kendisinden habersiz Kuvvet komutanları Aytaç Yalman ve Şener Eruygur ile görüşen Bulunç´u Rauf Denktaş´a şikayet etmişti. Özden Örnek´in günlüklerinde ortaya çıkarılan darbe planlarında Kıbrıs´a da yer veriliyordu. Kıbrıslı akademisyen ve yazar Niyazi Kızılyürek, Ergenekon´da ismi geçenlerin sistematik şekilde Kıbrıs´ta çözüm ve federal devlet karşıtı olduklarını ve Denktaş´a destek verdiklerine dikkat çekiyor. Kızılyürek, Veli Küçük ve Doğu Perinçek´in adada ve Türkiye´deki mitinglere katıldığını hatırlatarak, İsim ve eylemleri yan yana koyduğunuzda zihniyet birliğine dikkat çekmek istiyorum diyor ve ekliyor: Ergenekon soruşturması sadece zihniyet birliği değil örgütlenmenin de söz konusu olduğunu gösterdi. ( Sabah)
Abdullah Harun
(24 Ocak 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: