8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın başdanışmanı ve eski Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi, ´Özal´a suikast ve şüpheli ölümü´ soruşturması kapsamında ´tanık´ sıfatıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nda ifade verdi.
Özal suikasti: Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Toperi ifade verdi
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın başdanışmanı ve eski Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi, ´Özal´a suikast ve şüpheli ölümü´ soruşturması kapsamında ´tanık´ sıfatıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı´nda ifade verdi.
Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın ölümüyle ilgili soruşturma kapsamında Özal´ın başdanışmanı ve eski Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi tanık olarak ifade verdi. Toperi´nin ifadesi, soruşturmayı yürüten özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen tarafından alındı. Toperi, ifade vermesinin ardından adliyeden ayrılırken, gazetecilerin sorusu üzerine, Gördüğümü, bildiğimi anlattım. Ne bildiysem onu anlattım dedi. Çarpıcı bir ifade verdiniz mi? sorusunu Toperi, Yok ki vereyim ifadesiyle yanıtladı. Turgut Özal´ın Koruma Müdürü Musa Öztürk de 20 Ekim Çarşamba günü tanık sıfatıyla ifade vermişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, sekizinci Cumhurbaşkanı Özal´ın ölümüyle ilgili basında yer alan haberler üzerine resen soruşturma başlatmıştı. Özal´a 1988´de düzenlenen suikast girişimiyle ilgili de yine basında yer alan haberler üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış, soruşturma dosyası yetkisizlik kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmişti. Her iki soruşturma dosyası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında birleştirilmişti. ( AA)
Özal´a suikast öncesinde ne oldu?
Özal´ın yakın kurmaylarından eski Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler, 1988´deki suikastla ilgili BUGÜN´e konuştu. Dinçerler, Gürcistan Büyükelçisi, sayın bakan burada güvenliğim yok diyerek salonu terk etti. Çünkü simitçi, çiçekçi, kokoreççi bile içeriye girmişti dedi. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın öldürüldüğüne dair yapılan açıklamalara dönemin Devlet Bakanı Vehbi Dinçerler de farklı bilgiler vererek katıldı. 1988´deki ANAP Kongresi´nde Özal´a yönelik düzenlenen suikast sırasında ateş edenlere çok yakın oturduğunu anlatan Dinçerler, saldırganların protokol tribünün önünde olduğunu söyledi. Dinçerler, Biz ateş edenleri görüyorduk. Ateş edenler diyorum çünkü iki kişi aynı anda ellerini kaldırıp ateş etti. Kısa boylu olan Kartal Demirağ elindeki kısa namlulu silah ile Turgut Bey´in solundaydı. Uzun boylunun ise uzun namlulu silahı vardı. Onlar ateş ederken ben ellerimi kaldırarak aman ne oluyor diye ayağa kalktım. Telaş ettim daha sonra ateş edildi. Bu işi yapanların iki kişi olduklarını Turgut Bey´e de söyledim. Yani savcılara ve ilgililere de bu bilgiler gitti ama sonra ne oldu bilmiyorum. Yeni yeni bazı şeyler duyuyoruz tahkikatla ilgili daha tam olarak hiçbirimiz öğrenemedik şeklinde konuştu.
Büyükelçi salonu terketti
Suikasttan önce çok ilginç bir hadise gerçekleştiğini söyleyen Dinçerler, bu bilgiyi ilk kez açıkladığını vurguladı. O dönemde büyükelçilerle arasının çok iyi olduğunu söyleyen Dinçeler, Gürcistan Büyükelçisi beni gördü, selam verdi ve dedi ki ´Sayın bakan, sen salonun dışına bakma benim burada güvenliğim yok´ diyerek salonu terk etti. ´Hatta bütün büyükelçiler çok tedirgin´ dedi. Çünkü simitçi, çiçekçi, kokoreççi bile içeriye girmişti. Bu çok enteresan... sözleriyle dikkat çeken anısını paylaştı.
Karanlık bir tablo var
Emekli subay olan dönemin Anavatan Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Tuncay ile İçişleri Bakanı olan Mustafa Kalemli´nin koordinasyonunda kongrenin organize edildiğini anlatan Dinçerler, salonda en az iki kişiyi gördüğünü vurguladı. Allah´ın huzurunda da buna şahadet ederim diyen Dinçerler şöyle devam etti: Bu iş çok büyük bir organizasyonun oradaki uygulaması ve tatbikatıdır. İçerisinde gizli, yabancı servisler, Türkiye´nin düşmanları, her şey olabilir. Çok karanlık bir tablo var ortada. İncelendi mi, devlet güvenlik savcısı mı inceledi, ne oldu, ne olmadı, kayboldu gitti mesele.
Defalarca izledi
Özal´ın suikast görüntülerini izlemek için özel ekipmanlar getirttiğini ifade eden Dinçerler şöyle konuştu: Turgut Bey bana, ´Suikasti defalarca kare kare izledim, bir kanaate vardım ama bunu devlet ve milletin menfaati bakımından söylemeyeceğim´ dediğini biliyorum. Eğer suikast hadisesi aydınlatılırsa zehirlenip zehirlenmediği meselesi de anlaşılır. Esas itibariyle Türkiye´deki gizli tertipçilerin kim olduğu meydana çıkar. Bunların dış irtibatları deşifre olur. Suikast hadisesi aydınlanmazsa Türkiye´nin geleceğinde de çok şüpheli işler olabilir.
En büyük tıkaç Kürt meselesidir
Özal´ın öldürülüp öldürülmediğini bilmediğini aktaran Vehbi Dinçerler, 1991´de Irak´tan 700 bin sığınmacının Türkiye´ye geldiğini hatırlattı. O dönemde devlet bakanı olarak koordinatör olduğunu ifade eden Dinçerler, Özal´ın Kürt meselesine bakış açısını ve yaşadığı birkaç olayı şöyle aktardı: Turgut Bey ile beraber Güneydoğu´ya çok gittik. Genelkurmay ve Kuvvet komutanlarının olduğu gizli kapaklı toplantılara da katıldım. PKK sorunun çözülmesi için orada çok enterasan görüşmeler, konuşmalar oldu. Ama Turgut Bey´in Bitlis Paşa ile konuşmalarından haberdar değilim. Turgut Bey, ´Türkiye´nin geleceğinin önündeki en büyük tıkaç Kürt meselesidir. Bu meseleyi çözmeden Allah canımı almasın, ölmek istemiyorum´ diyordu. Yolumuzun üstündeki en büyük taş budur Allah bana ömür versin diyordu. ( Bugün)
(22 Ekim 2010, 12:04)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Özal suikasti manşetlerimiz
Turgut Özal soruşturmasında üç tanık ifadeye çağrıldı
İşbaşaran Özal ifadesine ´20 yıl garanti´ istedi
Özal suikasti muhteşem bir Özel Harp işiydi, amacına da ulaştı