Dün bir muhtıra girişimi daha yaşandı. Üniversitelerdeki başörtüsü sorununa çözüm için TBMM´de hummalı bir çalışma yapılırken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan dün üstü kapalı kapatma tehdidi içeren açıklama geldi. Açıklamada siyasi partiler ´politik çıkar´ çerçevesinde davranmakla suçlandı. Başörtülüleri ikinci sınıf vatandaş olarak gören Başsavcı, başörtüsünün laiklik ve devrim kanunlarına aykırı olduğunu savundu. Başsavcının açıklamasına dün hükümet kanadından bugün de TBMM Başkanlığı ile MHP´den çok sert ve net tepkiler geldi. Hükümet adına bir açıklama yapan Hüseyin Çelik ´Hiçbir kişi, organ veya makam TBMM´ye emir ve talimat veremez´ dedi. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin´den de muhtıraya çok sert bir tepki geldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bildirisi ile TBMM´ye adeta talimat verilmeye yeltenildiğini belirten Şahin, ´Bu bildiriyi yayınlayan makamın bildiriyi derhal geri çekmesini Türk Milleti´nden ve onun temsilcisi TBMM´den özür dilemesini bekliyorum´ dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli, ´Yargı organlarının sınırları da Anayasa ve kanunlarla belirlenmiştir. TBMM üzerinde ´yargı kayyumluğu´ tesisi anlamına gelecek açıklamalar bu bakımdan TBMM´nin görev ve yetkilerine kabul edilmez müdahalelerdir´ derken MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural da, ´Hiç kimse hukukun içinde aradığımız çözümü engelleyemez´ dedi. Hukukçular da başsavcının açıklamasına tepki gösterdi ve muhtırayı, demokratik dönüşümün bazı vesayetçi çevrelerde yarattığı hayal kırıklığının ifadesi olarak nitelendirdiler. Başsavcının kapatma tehdidinin artık işe yaramayacağı hukuk ve siyaset çevrelerinde dile getiriliyor. İlkokulda başörtüsü ısrarında olduğu gibi yaşanacağına kesin gözle bakılan çok çeşitli provokasyonlara ve CHP´nin muhalefetine rağmen, milyonları ilgilendiren bu sorunun çözümünün gerçekleşeceği, çıkarılacak yasanın götürüleceğine kesin gözle bakılan Anayasa Mahkemesi´nin de bu kez vize vereceği konuşuluyor. Adana ve Mersin´de ilkokula başörtüsüyle girme girişimi şeklindeki peşpeşe yaşanan iki olayın ardında da şaşırtıcı şekilde Ergenekon´un taşeron örgütlerinden Güneydoğu´da Hizbulkontra olarak tanınan Hizbullah çıktı.
TBMM´den Başsavcıya: Bildiriyi geri çek milletten özür dile
Dün bir muhtıra girişimi daha yaşandı. Üniversitelerdeki başörtüsü sorununa çözüm için TBMM´de hummalı bir çalışma yapılırken, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´ndan dün üstü kapalı kapatma tehdidi içeren açıklama geldi. Açıklamada siyasi partiler ´politik çıkar´ çerçevesinde davranmakla suçlandı. Başörtülüleri ikinci sınıf vatandaş olarak gören Başsavcı, başörtüsünün laiklik ve devrim kanunlarına aykırı olduğunu savundu. Başsavcının açıklamasına dün hükümet kanadından bugün de TBMM Başkanlığı ile MHP´den çok sert ve net tepkiler geldi. Hükümet adına bir açıklama yapan Hüseyin Çelik ´Hiçbir kişi, organ veya makam TBMM´ye emir ve talimat veremez´ dedi. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin´den de muhtıraya çok sert bir tepki geldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bildirisi ile TBMM´ye adeta talimat verilmeye yeltenildiğini belirten Şahin, ´Bu bildiriyi yayınlayan makamın bildiriyi derhal geri çekmesini Türk Milleti´nden ve onun temsilcisi TBMM´den özür dilemesini bekliyorum´ dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli, ´Yargı organlarının sınırları da Anayasa ve kanunlarla belirlenmiştir. TBMM üzerinde ´yargı kayyumluğu´ tesisi anlamına gelecek açıklamalar bu bakımdan TBMM´nin görev ve yetkilerine kabul edilmez müdahalelerdir´ derken MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural da, ´Hiç kimse hukukun içinde aradığımız çözümü engelleyemez´ dedi. Hukukçular da başsavcının açıklamasına tepki gösterdi ve muhtırayı, demokratik dönüşümün bazı vesayetçi çevrelerde yarattığı hayal kırıklığının ifadesi olarak nitelendirdiler. Başsavcının kapatma tehdidinin artık işe yaramayacağı hukuk ve siyaset çevrelerinde dile getiriliyor. İlkokulda başörtüsü ısrarında olduğu gibi yaşanacağına kesin gözle bakılan çok çeşitli provokasyonlara ve CHP´nin muhalefetine rağmen, milyonları ilgilendiren bu sorunun çözümünün gerçekleşeceği, çıkarılacak yasanın götürüleceğine kesin gözle bakılan Anayasa Mahkemesi´nin de bu kez vize vereceği konuşuluyor. Adana ve Mersin´de ilkokula başörtüsüyle girme girişimi şeklindeki peşpeşe yaşanan iki olayın ardında da şaşırtıcı şekilde Ergenekon´un taşeron örgütlerinden Güneydoğu´da Hizbulkontra olarak tanınan Hizbullah çıktı.
Üniversitelerde eğitim özgürlüğünü kısıtlayan başörtüsü yasağının çözüm yoluna girmesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya´yı rahatsız etti. 21 Mayıs 2011´de görev süresi dolacak olan Başsavcı dün yazılı bir açıklama yaparak, üstü örtülü şekilde iktidara kapatma davası uyarısında bulundu. Açıklamanın Meclis´te grubu bulunan siyasi partilerin soruna çözüm bulmak için yaptığı görüşmelerle aynı güne denk getirilmesi de dikkat çekti. Açıklamada Anayasa Mahkemesi´nin başörtüsüyle ilgili yasakçı kararları hatırlatılırken, Meclis´teki siyasi partiler, hükümet ve YÖK´e tehditlerde bulunuldu. Üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılmasının ´laikliğe aykırı´ olduğunu iddia eden Yalçınkaya, yüksek yargı kararlarına rağmen çözüm için gayret gösteren siyasi partileri, ´politik çıkar´ yüzünden ´hukuk devleti, laiklik ve eşitlik ilkeleri ile bağdaşmaz´ davranmakla suçladı. Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağını belirten Yalçınkaya, başörtüsü serbestisinin din ve vicdan özgürlüğü kapsamında koruma göremeyeceğini öne sürdü. Açıklama, Bundan sonraki siyasi, toplumsal, kurumsal, ekonomik ve hukuki sorumlulukların tüm siyasi partilere ait olacağı, Türk milletinin bilgisi dahilindedir. ifadesiyle sona erdi.
AK Parti: Kimse Meclis´e emir ve talimat veremez
Yargıtay Başsavcısı´nın açıklamalarına tepki gösteren AK Parti, Hiçbir kişi, organ veya makam TBMM´ye emir ve talimat veremez. dedi. AK Parti Meclis Grup Başkanlığı´ndan yapılan yazılı açıklamada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´nın kuvvetler ayrılığını yok sayan açıklamasının ´parlamenter demokratik rejime açık bir müdahale´ olduğu belirtildi. Yargı yetkisini kullananların görevinin ´kanun koymak değil, TBMM tarafından kabul edilen yasaları uygulamak´ olduğu hatırlatıldı. Açıklamanın yüksek yargıdaki kişisel seçim kaygılarına dönük olduğu savunuldu. BDP´li Bengi Yıldız da tepkilerini, Açıklamayı, Parlamento´nun iradesine yapılmış bir saldırı olarak değerlendiriyoruz. şeklinde ortaya koydu. ( Zaman)
´Bu bildiriyi yayınlayan makamın bildiriyi derhal geri çekmesini Türk Milleti´nden ve onun temsilcisi TBMM´den özür dilemesini bekliyorum´
Meclis Başkanı´ndan sert tepki
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bildirisi ile TBMM´ye adeta talimat verilmeye yeltenildiğini belirterek, Bu bildiriyi yayınlayan makamın bildiriyi derhal geri çekmesini Türk Milleti´nden ve onun temsilcisi TBMM´den özür dilemesini bekliyorum dedi. Japonya´ya resmi ziyarette bulunan Şahin, gazetecilerin bildiriyi nasıl değerlendirdiğini sormaları üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´nın bildiriyle TBMM´ye adete bir muhtıra verme girişiminde bulunduğunu ifade ederek, Bu kabul edilemez bir durumdur dedi. Buna hiçbir kişi ve kurumun hakkının olmadığını belirten Şahin, Haddi de değildir diye konuştu. Türkiye´de millet iradesinin tecelli ettiği TBMM´nin, Türk Milleti adına, yasama yetkisini kullanan tek organ olduğunu belirten Şahin, şunları kaydetti: Bu yetki devredilemez, paylaşılamaz bir yetkidir. Ve bu yetki mutlaktır. TBMM´nin yasa koyma yetkisi ile ilgili yargısal denetimi Anayasa Mahkemesi yapmaktadır. Anayasa Mahkemesine yargısal denetim için başvurma hakkı da sadece Cumhurbaşkanlığı makamına ve belli sayıdaki milletvekilinin müracaatına bağlanmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yargısal denetimde bulunma hakkı da bulunmamaktadır. Kaldı ki bir yasa yapma teşebbüsünde bulunularak ortaya bir metinde çıkmış değildir. Zaten bir yasal düzenlemede yoktur. TBMM´nin saygıdeğer üyeleri, en az bu bildiriye imza atan Başsavcı kadar anayasal düzene ve rejime bağlıdır. Cumhuriyetin temel niteliklerini korumada en az onun kadar titizdir. Yasa yaparken, başta Anayasa, Anayasanın temel niteliklerine bağlı kalmaya özen gösterir. Ve tabii ki yasal düzenleme yaparken mutlaka yargı kararlarına da inceler ve ona göre karar verir. Parlamentomuzun yüzden fazla hukukçu milletvekili vardır. Anayasa Hukuku konusunda Türkiye´nin yetiştirdiği değerler parlamentomuzda görev yapmaktadır. O nedenle o bildiriyle TBMM´ye adeta talimat verilmeye yeltenilmiştir. Bu kabul edilemez bir durumdur. Bu bildiriyi yayınlayan makamın, bildiriyi derhal geri çekmesini Türk Milleti´nden ve onun temsilcisi TBMM´den özür dilemesini bekliyorum ( AA)
Yalçınkaya´nın açıklaması çağ dışı bir laiklik anlayışı
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya´nın başörtüsü serbestliğinin laiklik ilkesine aykırı olduğunu içeren açıklamasına hukukçular ve gazetecilerden tepki geldi. Açıklamayı siyasi partilere bir tehdit olarak algıladıklarını söyleyen hukukçular, Yalçınkaya´nın açıklamalarının geri kalmış hukuk göstergesi olduğunu belirtti. Açıklamayla Meclis iradesinin yok sayıldığı ve siyasi partilerin tehdit edildiğini söyleyen aydınlar, AİHM kararının çarpıtıldığını kaydetti. Bu tarz açıklamaların Türkiye´nin demokratik değişimini engellemeye dönük olduğu da vurgulandı.
Vesayetçilerin hayal kırıklığının ifadesi
AİHM´in kararlarında ´başörtüsü yasaklanmalıdır´ diye bir şey yok. Avrupa Konseyi´nin 47 ülkesi var, Türkiye´nin dışında üniversite düzeyinde yasaklayan tek bir ülke de yok. Karar çarpıtılıyor. Açıklamayı demokratik dönüşümün, bazı vesayetçi çevrelerde yarattığı hayal kırıklığının bir ifadesi olarak nitelendiriyorum. Bunlar elbette demokratik dönüşümü engelleyemez. Başsavcı çeyrek yüzyıl öncesi Anayasa Mahkemesi kararlarına ve çeyrek yüzyıl önceki Türkiye´nin standartlarına dayanarak açıklama yapıyor. Başsavcının laikliğin felsefi boyutları hakkında bilgisi yok. Başsavcının sözleri, geri kalmış bir hukuk anlayışının ifadesidir. Cumhurbaşkanının eşinin Avrupa Parlamentosu´nda tesettürü ile konuştuğunu izleyememiş. Meclis iradesi yok sayılmıştır. Kurumsal bir bünyede açıklama yapması yetki alanına girmez. Bu konuyla ilgili muhatap yasama organıdır. Yasağa ilişkin bir düzenleme yok, Anayasa Mahkemesi kanun koyucu yerine geçip yasak ihdas edemezler. Günümüzün demokratik hukuk anlayışını kavrayamamış, içine sindirememiş statükocu anlayışın bu gibi tavırları oluyor.
Referandumu iyi okuyamamış
Türkiye´de sorunun çözümü ile alakalı siyasi partiler görüşme yaparken gelen açıklama siyasete müdahale ve siyasi partileri tehdit niteliğindedir. Başsavcılığın böyle bir açıklama yetkisi yoktur. Referandumu ve HSYK seçimlerini doğru okuyamamış. Başsavcı, hak ve özgürlükleri dışlayan, Türkiye´deki gelişmeleri geriden takip eden bir anlayışı ortaya koyuyor. ( Zaman)
MHP: Toplumsal bir sancıya dönüşen bu sorun artık çözülmeli
AK Parti heyetini kabullerinin ardından basını bilgilendiren MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır, kendilerinin de Meclis´te bir komisyon kurulmasını ve Parlamento zemininde mutabakat sağlanmasını istediklerini söyledi. Ancak, CHP´nin bazı şartlar ileri sürdüğü ve söz konusu komisyona katılmayacağının anlaşıldığını belirten Şandır, AK Parti´nin de bu şartları kabul etmediği görünüyor. dedi. Bu yeni gelişmeyi MHP olarak değerlendireceklerini ifade eden Şandır, şöyle devam etti: Başın örtülmesi sorununun bir toplumsal sorun olmaktan çıkarılması ve bu sorunun çözülmesini istiyoruz. Hiçbir bahaneye sığınmadan, kamuoyu hizmetlerinin sunulmasında eşitlik ilkesine sadık kalarak, üniversitelerde başörtüsü sorununun giderilmesine biz varız ve buradayız. Ancak bu toplumsal mutabakatın temin edilmesi sorumluluğu iktidar partisine aittir. Türkiye´yi tek başına yöneten iktidar, toplumsal sancıya dönüşen bu sorunu görüşmek için Meclis´te bir mutabakat temin etmelidir. Biz, MHP olarak bu sorunun çözülmesini başından bu yana istiyoruz. MHP´nin çözüm önerisi de Sayın CHP´nin, Sayın AK Parti´nin genel başkanlarının masasında beklemektedir. Meclis´te bir mutabakatla bu konuda anayasa değişikliği yapılmasının doğru olacağı kanısındayız.
Ergenekon hareketlendi.. 28 Şubat´ın fadime müslüm aczmendileri tekrar piyasaya sürülmeye çalışılıyor..
Türban Özgürlüğüne Hizbulkontra provokasyonu
Çocuklarının ilköğretime başörtülü girmesini isteyen iki aile gündeme oturdu. Provokasyon kokan eylemin altından bakın ne çıktı? Üniversitelerdeki Başörtüsü sorununun çözümü için olumlu hava yakalanmışken, Adana ve Mersin´de iki ilköğretim öğrencisinin başörtüsüyle derslere girme ısrarı bir anda ortamı gerdi. Olay medyaya yansır yansımaz Yargıtay Başsavcılığı harekete geçerken, Hükümet kanadının ?provokasyon? olarak nitelediği gelişmenin arkasından Hizbulkontra olarak nitelenen Hizbullah çıktı. Derslere başörtüsüyle girmeye çalışan T.Y.´nin babasının Hizbullah bağlantısı nedeniyle kapatma kararı verilen Mustazaf-Der Adana Şubesi Başkanı Hüseyin Yosunkaya olduğu öğrenildi. Mersin´deki M.G.´nin babası Hüseyin Gül´ün ise Hizbullah Terör Örgütü Üyesi olmaktan 6 yıl hapis yattığı belirlendi. Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, 9 Şubat 2010´da Mustazaf Der´in Hizbullah Terör Örgütü´nün amacı doğrultusunda faaliyet yürütmekten feshine karar vermişti. ( Aktifhaber)
MHP´den başsavcıya tepki: Hiç kimse hukukun içinde aradığımız çözümü engelleyemez
Milliyetçi Hareket Partisi´nden AK Parti´ye yeni bir başörtüsü önerisi geldi, Başsavcıya da net bir cevap verdi. MHP adına açıklama yapan Grup Başkan Vekili Oktay Vural, ´AK Parti komisyon kurmaya çalışmasın, 2008´deki önerimizi Meclise getirsin´ dedi. Vural, Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya´ya da cevap verdi. ´Hiç kimse hukukun içinde aradığımız çözümü engelleyemez´ diyen Vural başörtüsü sorunun çözümü için ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı. ( Zaman)
Bahçeli: Yargı´nın TBMM´nin görev ve yetkilerine müdahalesi kabul edilemez
MHP lideri Bahçeli de başörtüsü konusunda MHP, 2008 yılında AKP ile varılan yazılı mutabakatın bütün unsurlarına bağlı olmayı sürdürmektedir. İktidar partisinin bu esaslar çerçevesinde TBMM çatısı altında başlatacağı girişimi desteklemeye hazırdır açıklamasında bulundu. Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada, üniversitelerdeki başörtüsü konusunun Türkiye´nin kanayan yarası olduğunu ifade ederek, son gelişmelerin bugüne kadar bu sorunun çözümsüz kalmasının nedenlerini bir kere daha gözler önüne serdiğini belirtti. MHP´nin bu konudaki ilke ve yaklaşımını başından beri açık ve somut olarak ortaya koyduğunu ifade eden Bahçeli, MHP´nin aynı zamanda diğer siyasi partileri istismar hesaplarından uzak ve iyi niyetli ortak çözüme katkı yapmaya davet ettiğini anımsattı. Bahçeli, bu çerçevede başörtüsü serbestisinin sınırlarının kesin çizgilerle belirlenmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
MHP, bu düzenlemenin münhasıran üniversitelerle sınırlı kalacağının bir yasal güvenceye bağlanmasını ve siyasi partilerin bu yöndeki iradelerini tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklamalarını önermiştir. Ancak, bu konuyu istismar aracı olarak gören, istismar tahterevallisinin iki kutbu olan AKP ve CHP´nin siyasi hesapları nedeniyle TBMM çatısı altında ortak bir uzlaşma zemini bulunamayacağı anlaşılmaktadır. Öte yandan, yasal yetkileri ve konumu kanunla belirlenmiş olan YÖK Başkanı´nın bu konuda yetkilerini aşan girişimlerde bulunması, üniversite öğrenci seçme sınavları ve kamu personeli seçme sınavları için resen düzenlemeler yapması, bu konuda sürekli görüş beyan etmesi sorunun çözümsüzlüğe itilmesine katkıda bulunmaktadır. Bu konuda yapılacak yasal düzenlemeler TBMM´nin görev ve yetkisindedir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya´nın dün yaptığı açıklamayı da eleştiren Devlet Bahçeli, Yargı organlarının sınırları da Anayasa ve kanunlarla belirlenmiştir. TBMM üzerinde ´yargı kayyumluğu´ tesisi anlamına gelecek açıklamalar bu bakımdan TBMM´nin görev ve yetkilerine kabul edilmez müdahalelerdir değerlendirmesinde bulundu. ( Habertürk)
Başsavcı Yücedivana gönderilsin
22 Ekim 2010: YÖK ve siyasi partileri hedef alan açıklamalar yapan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya´nın ?görevini kötüye kullandığı? gerekçesiyle yargılanması istendi. Hukukçular, Yalçınkaya´nın son anayasal değişikliğe göre Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi´nde, yetkisini aşarak görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle yargılanacağını söyledi. Yeni Akit´e konuşan Anayasa Hukuku Profesörü Mustafa Kamalak, Başsavcı Yalçınkaya´nın, yetkisini aşarak ?görevi kötüye kullanma? suçu işlediğini ve son anayasa değişikliğine göre Yüce Divan´da yargılanabileceğini söyledi. Anayasa´nın 148´nci maddesine, 12.09.2010 tarihli değişiklikle ?Anayasa Mahkemesi, Yargıtay başsavcılarını, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar? ifadesi eklendiğini hatırlatan Kamalak, ?Madde çok açık. Görevini kötüye kullanan başsavcı, Yüce Divan´da yargılanabilir. Başsavcıvekili, başsavcı hakkında dava açabilir veya birileri suç duyurusunda bulunursa Başsavcı Yüce Divan´da yargılanır? dedi.
Ciddiyetten uzak Başsavcı dikkate alınmamalı
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Sinan Kılıçkaya da, Yalçınkaya´nın sözlerinin ciddiyetten uzak olduğunu ve dikkate alınmaması gerektiğini söyledi. Kılıçkaya, ?Başsavcının söyledikleri tamamen yanlıştır. Ciddiye alınacak laflar değil. Söylediklerinde kayda değer hiçbir cümle bulunmamaktadır? dedi. Kılıçkaya, ?Başsavcı görevi ile ilgili haddini aşan bir açıklama yapmıştır. Meclis bunu tehdit gibi algılarsa hakkında dava açılabilir? diye konuştu.
Başsavcı çağa ayak uyduramıyor
Emekli Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Gündel ise, ?Başsavcı hala durduğu yerde duruyor. Çağa ayak uydurmakta zorlanıyor. Türkiye´nin demokratikleşme hamlelerini okuyamıyor? dedi. Başörtülü kızların okuyamadığını, eğitim haklarının elinden alındığını belirten Gündel şöyle devam etti: ?Yıllardan beri bu sıkıntı devam diyor. Örtülü annenin çocuğunu çatışmaya gönderiyorsunuz, başörtülü kızların ağabeyleri burada şehit oluyor. Bunların annelerini kışlaya lojmana sokmuyorsunuz. ´Haydi kızlar okula´ diyorsunuz sonra bu haklarını ellerinden alıyorsunuz. Ülkede başörtülü kızlarımız ve kadınlarımız kendilerini dışlanmış hissediyor. Kendilerini ikinci sınıf sayan bir genç nesil yetiştiriyorsunuz. Bunlara yazık günah... Bunlar bizim insanlarımız, bunlar bizim kızlarımız.?
Başsavcı hakkında suç duyurusu
Adalet Platformu Başkanı Adem Çevik, Anayasa´nın 148´nci maddesine göre Başsavcı Yalçınkaya´nın yargılanması için hukuki süreci başlattığını söyledi. Çevik, Başsavcı Yalçınkaya hakkında ?görevi kötüye kullandığı? gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Başsavcının, halkın yüzde 50´sinin kabul ettiği anayasa değişikliğine meydan okuduğunu belirten Çevik, ?Başsavcı, YÖK ve siyasilere emir ve talimat vererek yetkisi aşmıştır. Bu, görevi ile ilgili suç kapsamına girer. Başsavcı Yüce Divan´da yargılanmalıdır? dedi. Yalçınkaya´nın istifa etmesi gerektiğini söyleyen Çevik, ?Son anayasa değişikliği ile Türkiye´de askeri darbeler dönemi son bulmuştur. Hukuk darbeleri dönemi de mutlaka son bulacaktır. Sorumsuzca davranan Başsavcı´nın yargılanması çok önemlidir? diye konuştu. ( Yeniakit)
(21 Ekim 2010), son güncel.: (22 Ekim 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: