Şüpheli uçak kazasında hayatını kaybeden Eşref Bitlis´in ekibinde yeralan Albay Kazım Çillioğlu´nun intiharıyla ilgili dosya ortaya çıktı. 16 yıl önceki şaibeli intiharın, çelişkilere rağmen oldu-bitti raporu ve takipsizlik kararıyla kapatıldığı ortaya çıktı.
Çillioğlu´nun ölümünde cinayet şüphesini güçlendiren rapor
Şüpheli uçak kazasında hayatını kaybeden Eşref Bitlis´in ekibinde yeralan Albay Kazım Çillioğlu´nun intiharıyla ilgili dosya ortaya çıktı. 16 yıl önceki şaibeli intiharın, çelişkilere rağmen oldu-bitti raporu ve takipsizlik kararıyla kapatıldığı ortaya çıktı.
Dosyası ´intihar etti´ denilerek kapatılan Albay Kazım Çillioğlu´nun tartışmalı otopsi raporu ve ´kovuşturmaya yer yoktur´ kararını Yeni Şafak ele geçirdi. Dönemin Tunceli İl Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu 1994´te lojmanında ölü bulunmuştu. Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görev yapan bazı subayların kısa aralıklarla şaibeli kazalarda öldüğü ya da suikasta kurban gittiği sırada gerçekleşen bu olayla ilgili şüpheler ve JİTEM ekseninde dönen tartışmalar hiç dinmedi. Otopsi raporu ve ´kovuşturmaya yer yoktur´ belgesinde kayıt altına alınanlar, bu tartışmaları güçlendirecek nitelikte.
Soru işareti dolu
Her iki belge de akıllarda soru işaretleri uyandıran ayrıntılarla dolu. Olayda kullanılan silahın kriminal incelemesi sadece ´çalışıyor mu?´ diye yapılmış. Albay Çillioğlu´nun ölümüne sebep olan kurşunun parası bile ailesinden istenmiş. Bingöl´de şehit olan 33 er olayıyla ilgili iddianameyi hazırlayan askeri savcı İnayet Taş´ın imzasını taşıyan ´kovuşturmaya yer yoktur´ belgesinde Çillioğlu´nun ölümünden bir gün önce Jandarma Bölge Komutanlığı´na vekâleten atandığı bilgisi kayıt altına alınmış. ´Bu mesele PKK ve Kürt meselesi değildir´ değerlendirmesi de aynı belgede yer alıyor. Bu değerlendirmenin ´derin yapıların parmağı var´ denilen olaylarda ölen subaylarla aynı çizgide olması dikkati çekiyor.
Sadece silaha bakıldı
Albay Çillioğlu´nun ölümü, Kara Kuvvetleri Komutanlığı 8. Kolordu Komutanlığı Elazığ Askeri Savcılığı tarafından karara bağlanmış. 1994/40 sayılı ´Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı´ Bingöl´de 33 erin şehit edildiği olayı da soruşturan Hakim Kd. Binbaşı İnayet Taş imzasını taşıyor. Üç sayfalık belgede, Albay Çillioğlu´nun silahı, sadece çalışıp çalışmadığı ve odadaki çekirdeğin o silahtan çıkıp çıkmadığı yönüyle kriminal incelemeye tabi tutulduğu anlaşılıyor. Çillioğlu ailesi, şu soruyu soruyor: Savcı ve pratisyen doktorların çıplak gözle görebildiği barut izleri, silahtaki parmak izi, doku örnekleri neden kriminal raporunda yok?
Tugay revirinde otopsi
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı´nın 03.02.1994 tarihli ve 1994/64 numaralı ´Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı´na göre Albay Çillioğlu´nun otopsisi tugay revirinde yapılmış. Merkez sağlık ocağından iki pratisyen hekim, bir zabıt kâtibi, otopsi yardımcısı iki er, bir hizmetli ve cumhuriyet savcısı tarafından imza altına alınan rapordaki; Dış bulgulara göre ölüm nedeni hemen saptandığından klasik otopsiye gerek bulunmadı, otopsiye son verildi kararı, yıllardır tartışma konusu.
Kurşuna çelişkili tutanak
Otopsi belgesinde bilirkişi ve savcı görüşleri farklılık arz ediyor. ´Dış Bulgular´ başlıklı savcı görüşünde kurşunun sağ kulağın 4-5 santim üstünden girip kafanın sol arka yanına yakın bölgeden çıktığı belirtilmiş. Bilirkişi beyanında ise kurşunun sağ kulağın 5 santim üstünden girip göz hizasında sol kulağın 10 santim üzerinden çıktığı kaydedilmiş. Çillioğlu´nun ailesi ise kurşunun çıktığı bölgenin ensenin sol kısmında bulunduğunu iddia ediyor.
Bitişik değil yakın mesafe
Ailenin dikkat çektiği başka nokta ise kurşun çıkış deliğinin küçük olması. Bu nedenle, otopsi raporunda geçen ´Bitişik atış, ateşli silah yarası´ tanısına karşı çıkıyorlar. Bitişik atış yaralanmalarında kurşun deliğinin çok daha büyük olacağını söyleyerek yaranın ´yakın atış´ kaynaklı olduğunu belirtiyorlar. Kurşunun sağ kulak üstünden girip enseden çıkması durumunda kişinin silah tutuş şekli açısından kendi kendisini vurmasının mümkün olmadığına dikkati çekiyorlar.
Olay yeri tutanağı 16 yıl sonra ortaya çıktı
TUNCELİ´de 1994 yılında Jandarma Alay Komutanı olduğu dönemde intihar ettiği açıklanan Albay Kazım Çillioğlu´nun odasında yapılan aramada, ´Bu Türklüğün var olma mücadelesidir. Bir an önce ve mutlaka geniş kapsamlı düşünmeliyiz´ yazılı not bulunduğu ortaya çıktı. 3 Şubat 1994 tarihinde intihar ettiği kayıtlara geçen Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu´nun, cesedinin bulunmasının hemen ardından savcısının hazırladığı ´olay yeri tespit tutanağı´ ortaya çıktı. Dönemin Tunceli Cumhuriyet Savcısı Metin Taştan tarafından olay yerinde hazırlanan tutanakta, Albay Kazım Çillioğlu´nun intihar etmeden bir not yazdığı belirtildi. Üzerinde kalem bulunan ve Çillioğlu tarafından imzalandığı tahmin edilen notta, ´Bu Türklüğün varolma mücadelesidir. Bir an önce ve mutlaka geniş kapsamlı düşünmeliyiz´ yazıldığı belirtildi. dönemin Tunceli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan tarafından hazırlanan tutanakta şu ifadeler yer aldı: ?03.02.1994 tarihinde Tunceli Jandarma Alay Komutanı´nın Jandarma Bölge Komutanlığı içinde bulunun A Blok Kat 3 No 6 bulunan ateşli silah vasıtasıyla ölü bulunduğunun nöbetci savcılığımıza ihbar edilmesi üzerine, askeri bir araç ile Cumhuriyet Savcısı Metin Taştan ve adli personel ile birlikte Kurmay Binbaşı Mehmet Çörten´den oluşan heyet ile olayın bulunduğu eve gelindi. Dairenin dış kapı giriş kısmının zorlandığı, çerçeve kısmının zorlanmadan mütevellit yaralandığı gözlendi. Kapının açık olduğu saptandı. Naaşın bulunduğu salona geçildi. Tertip düzenin yerinde olduğu gözlendi. Masanın üzerinde naaşa ait James Bond diye tabir edilen bir çantanın televizyon uzaktan kumandasının askeri telsizin, özel notların bulunduğu ajandanın olduğu gözlendi. Ve ayrıca üzerinde kalem bulunan ve altı naaş tarafından imzalanmış olduğu tahmin edilen ´Bu Türklüğün varolma mücadelesidir. Bir an önce ve mutlaka geniş kapsamlı düşünmeliyiz´ yazısı görüldü.?
Telefon ahizesi yarı açık bırakılmış
Lojman ve evin durumunu da kayıt altına alındığı tutanakta, telefon ahizesinin yarı açık olduğu belirtildi. Bu konu tutanakta şöyle yer aldı: ?Tuvalet aynasının önünde bulunan telefon makinasının ahizenin tam kapatılmamış olduğu, ahizenin makine üzerinde lalettayin bırakılmış olduğu gözlendi. Çevre koşulları değerlendirilmesi yapmak üzere dairenin diğer odaları ve pencereleri kontrol edildi. Bütün odaların son derece düzenli dışa açılan cam ve pencerelerin muntazam ve içten kapalı olduğu gözlendi. Dairenin hiçbir tarafından münakaşadan mütevellit dağınıklığa ve en küçük bir düzensizliğe rastlanmadı.?
Browning tabancayla intihar
Cumhuriyet Savcısı, Albay Çillioğlu´na ait ceset ile ilgili olarak da tutanakta şu bilgilere yer verdi: ?Yemek masasının bir sandalyesinin tuvalet masasına yaklaştırıldığı, sandalyenin altında 1 adet mermi boş kovanına rastlandı. Cesedin sırt üstü yatı olduğu, sol nahiyede kurulu vaziyette 14´lü Belçika Browning marka tabancaya rastlandı. Naaşın baş arka kısmı tamamen kanlandığı, kanların halı üzerinde kurumaya yüz tutuğu gözlendi.?
Çantasındaki banka cüzdanları
Albay Kazım Çilliğlu´na ait özel çantasından çıkan eşyaların listesi ise tutanakta şöyle yer aldı: ?Şahsi çantası açıldı. Üzerinde samsonite yazısı bulunan küçük el çantası açıldı. İçinde aile bireylerine ait olduğu tabir edilen resimler çıkarıldı. Ayrıca bir blokta zarf içinde adrest kartları olduğu saptandı. Çantanın diğer blokunda Emlak Bankası´na ait Kazım Çillioğlu hasabında 30 milyon, yine Kazım Çillioğlu adına Ziraat Bankası´na ait bir hesap cüzdanında 10 bin Türk lirası, yine Vakıflar Bankası´na ait iki ayrı hesap cüzdanında bu cüzdanlardan birinde, 1 milyon 450 bin TL para, diğer Vakıflar Bankası hesapta ise 19 bin 920 TL olduğu gözlendi. Türkiye İş Bankası hesap cüzdanında 50 bin TL, Emlak Bankası hesap cüzdanında ise 58 milyon 402 bin 750 TL olduğu gözlendi. Ayrıca bu çantada 2 adet küçük şahsi defter olduğu gözlendi. Banka hesap cüzdanları tereke hakimliğine teslim edilmek üzere zapt altına alındı. Çanta içinde bulunan para çüzdanı açıldı. İçinde Ziraat Bankası ve Vakıfbank´ın visa kartları, sürücü belgesi ve telefon kartı olduğu gözlendi.?
Çantadan iki tabanca çıktı
Olay yeri tespit tutanağında albay Çillioğlu´nun özel çantasında bir adet ajanda çıktığı ve boş olduğu belirtildi. Tutanakta, ?Çantanın bir başka bölmesinde bulunan bir poşete rastlandı. Poşet açıldı, poşetin içinde 6707703 seri nolu MKE yapımı ´T.C ordusu subaylarına mahsus´ yazılı içi boş tabancaya rastlandı. Yine aynı poşet içinde 2389 seri numaralı üzerine ´T.C ordusu subaylarına mahsus´ yazılı Belçika marka Browning tabancaya rastlandı. Her iki tabanca zapt altına alındı. Ayrıca poşet içinde 7.65 mm çapında 8 adet mermi olduğu gözlendi. Kırıkkale yapımı tabancaya ait yedek boş şarjör ve iki adet tabanca kılıfı olduğu gözlendi? bilgisine yer verildi.
Eşyalar üsteğmen Tuğrul Demir´e teslim edilmiş
Olay yerinde yapılan incelemenin ardından Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan, Albay Çillioğlu´na ait şahsi eşyaların görevli Üsteğmen Tuğrul Demir´e tutanak karşılığı teslim edildiğini belirtti. Tutanağı imzalayanlar arasında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan ile birlikte katip ve hizmetlinin yanı sıra, askeri yetkili olarak Jandarma Üstteğmen Tuğrul Demir ve Jandarma Kurmay Binbaşı Mehmet Çörten´in imzaları yer aldı.
JİTEM´in gizemli paşası: Mehmet Çörten
Savcıyla birlikte Albay Kazım Çillioğlu´nun cenazesinin başına ilk giden Binbaşı Mehmet Çörten, 2008 yılında tümgeneral rütbesi ile Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı´na atanarak 2 yıl görev yaptıktan sonra geçen Ağustos ayındaki Yüksek Askeri Şura toplanısında Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü´ne atandı.
Bir günde görevsizlik kararı
Tunceli Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan, tarafından hazırlanan tutanakta saat hakkında bilgiye yer vermediği belirlendi. Soruşturma dosyasını da bir gün içinde görevsizlik kararı vererek Elazığ 8´inci Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı´na gönderdiği ortaya çıktı. Görevsizlik kararında şu ifadelere yer verildi: ?Tunceli Jandarma Alay Komutanı olan ölenin tugaydaki görev tahsisli lojmanda olay akşamı kapıyı arkadan kilitlemek süretiyle yalnız kaldığı 14´lü tabancasını kafasına dayayarak bir el ateş ettiği, böylelikle hayatına son verdiği olay yerinde gerekli tespitler yapılıp tutanağa geçirildikten sonra şahsa ait eşya ve paraların Tunceli garnizonunda görevli iki subaya teslim edildiği, naaş üzerinde gerekli otopsi işlemi yapıldıktan sonra defin ruhsatı verildiği, olayda kullanılan T322430 Seri nolu 14´lü Belçika Browning marka tabanca bir adet boş kovan ve şarjörün Tunceli´ye gelen 8´inci Kolordu Komutanlığı´ndan görevli askeri savcıya elden teslim edildiği dosya kapsamında anlaşılmıştır.?
´PKK´lı Dr. Baran´la görüştü iddiası
İntihar etmeden kısa bir süre önce Tunceli´de bazı çevreler, Albay Çillioğlu´nun bazı aracılar aracılığı ile PKK´nın o dönem sözde ´Dersim Eyalet Komutanı´ olan ´Dr. Baran´ kod adlı Müslüm Durgun´a haber gönderdiği ve askeri karakollara saldırmamasını istediği iddiaları ortaya atıldı. Kendisi de Tuncelili olan ´Dr. Baran´ kod adlı Müslüm Durgun, Albay Çillioğlu´nun intiharından yaklaşık 1 ay sonra, 12 Mart 1994 tarihinde Aliboğazı bölgesinde, yardımcısı ´Ekrem´ kod adlı Hıdır Sarıkaya tarafından öldürüldü. Örgüt içinde açılan soruşturmada Kandil´e çağrılan Hıdır Sarıkaya, Osman Öcalan ile birlikte örgütten kaçtı.
TİKKO itirafçısı cinayette kullanıldı iddiası
Albay Kazım Çillioğlu´nun intiharının açıklanmasının ardından askeri çevreler ve dönemin bazı sivil yetkilileri tarafından, albayın o dönemde Jandarma Bölge Komutanlığı içinde itirafçı olarak görev yapan TİKKO´cu ´Bozo´ lkod adlı Yusuf Geyik tarafından öldürdüğü iddia edildi. İntihar olayının ardından ´Bozo´ kod adlı Yusuf Geyik´ten de bir daha haber alınamadı. Bu arada TİKKO itirafçısı Yusuf Geyik ile ´Ekrem´ kod adlı Hıdır Sarıkaya´nın aynı köylü oldukları ortaya çıktı.
Aileden kurşun parası alındı
Albay Çillioğlu´nun şüpheli ölümündeki karanlık noktalar dururken, askeri savcılık kurşunun parasını tahsilinde titiz davranmış. ´Kovuşturmaya yer yoktur´ belgesinde Olayda harcanan bir adet mermi bedeli olan 11.709 (eski) TL´nin takip ve tahsili için Tunceli Muhakemat Müdürlüğü´ne ilgili evrakların tefrik edilerek gönderilmesine ibaresi düşülerek Çillioğlu´nun ailesinden şüpheli ölüm sırasında kullanılan kurşunun parası istenmiş. Makbuzu hala sakladıklarını ifade eden aile, bu parayı yatırmış.
Cenazede ´ölmedi öldürüldü´ mesajı
Albay Kazım Çillioğlu´nun cenazesi Düzce´de düzenlenen törenle toprağa verildi. Cenaze törenine katılanların taşıdığı bir pankart, Çillioğlu´nun intiharına yönelik ilginç mesajlar içeriyordu. Pankartta, ´Şehit albayımız Kazım Çillioğlu da Eşref Bitlis Paşa ve Bahtiyar Aydın Paşa gibi içimizdeki hainler tarafından öldürülmüşlerdir. Hesabı sorulacaktır´ yazılı mesajla, Çillioğlu´nun intihar etmediği, öldürüldüğü savunulmuştu.
Not defterinde ne vardı?
Otopsi tutanağında Albay Çillioğlu´nun üzerinden 1 milyon 880 bin (eski) TL, 2 şarjör mermi ve bir adet küçük defter çıktığı kayıt altına alınmış. Çillioğlu ailesi, zapt altına alınan bu defterin ısrarlarına rağmen ´TSK malıdır´ denilerek kendilerine verilmediğini söylüyor. Albay Çillioğlu´nun bölgede yaşanan sıkıntılardan yapılan operasyonlara, görüşmelerinden fikirlerine kadar notlarını bu ajandada tuttuğunu belirten aile üyeleri, Teslim edilmeyen dokümanlar birçok konuyu aydınlatabilir diyor.
Eşref Paşa´nın sırrını bilen öldü
1991-1994 arası Jandarma Genel Komutanlığı açısından karanlık yıllar olarak tarihe geçti. Bu dönemde özellikle yolu Diyarbakır´dan geçen subaylar ya suikast sonucu ya da şaibeli kazalar nedeniyle öldü. Dönemin Jandarma Genel komutanı Eşref Bitlis ve ekibinden birçok isim şüpheli şekilde öldü ya da öldürüldü.
Hulusi Sayın: Devletin Kürt politikasını eleştiren Jandarma Korgeneral Hulusi Sayın 30.01.1991´de taranarak şehit edildi. Cinayeti Dev-Sol üstlense de suikasti devlet içindeki derin yapıların gerçekleştirdiği konuşuldu.
İsmail Selen, Temel Cingöz: Jandarma Korgeneral İsmail Selen, PKK ile mücadele konusunda dönemin yöneticileriyle ters düştü. Görevinden alınmak istendi. Emekli olduktan sonra 23.05.1991´de taranarak şehit edildi. Aynı gün Adana Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz de suikaste uğradı.
Eşref Bitlis: Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis şaibeli uçak kazasında şehit oldu. Ergenekon davasında Bitlis Paşa´nın ve Cem Ersever´in örgütün PKK´ya silah satışından haberdar olduğu için öldürüldüğü gündeme geldi.
Bahtiyar Aydın: Bitlis Paşa´nın emrinde çalışan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın da terörün şiddetle bitirilemeyeceğini, bölge halkının kazanılması gerektiğini dile getiren subaylardandı. O da 22.10.1993´te Diyarbakır Lice´de hala açıklanamayan bir suikaste kurban gitti. Cinayet silahı Kanas ortadan kayboldu.
Cem Ersever, Kazım Çillioğlu: JİTEM´in kurucularından Binbaşı Cem Ersever, 04.11.1993´te Ankara´da ölü bulundu. Ersever, Diyarbakır JİTEM´in başındaki isimdi. Kürt sorunu ve PKK ile mücadelede devlet politikasına aykırı fikirler ortaya atmaya başlayınca hayatından oldu. Ersever´den sonra 03.02.1994´te Tunceli Jandarma Alay Komutanı Albay Kazım Çillioğlu evinde ölü bulundu.
Rıdvan Özden: Bitlis Paşa´nın ekibinden Albay Rıdvan Özden, Mardin´de görev yaptığı sırada JİTEM´in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkardı. İki koruması ile 12.08.1995´te öldürüldü. ( Yenişafak, Hürriyet)
(20 Ekim 2010, 14:09)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Albay Kazım Çillioğlu´nun şüpheli ölümüyle ilgili manşetlerimiz
Çillioğlu´nun ölüm sırrı bu mu?
Çillioğlu´nun ölüm sırrı bu mu?
JİTEM´in Derin Paşası: Mehmet Çörten
Albay: Bitlis´in ekibi öldürülecek
Fotoğraftaki 10 subaydan 7´si öldü
Eşref Bitlis suikasti manşetlerimiz
Kanlı ve Kara Yıl: 1993.. PKK´nın tasfiyesi durduruldu