Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından gazeteci Mustafa Balbay yine döktürdü: ´Babası ölen, amcası dağdan atlayan ´Ergenekon yaptı´ diyor. Burada yan yana getirdiklerinize bakın.´ Davanın seyrine tepki gösteren Balbay, Hanef Avcı için ise ´Ne zaman gelecek diye düşünüyorduk´ dedi. Ortaya çıkan delilleri delilden saymayan Balbay´ın, ´Siyasi parti liderlerinin, avukatların, gazetecilerin bir arada olduğu bir örgüt dünyada yok´ diyerek İtalyan Ergenekon´u ´Gladio´ örgütünü unutması şaşırttı. Bu örgüte yönelik 6 yıl süren soruşturma ve davalar sonucunda 30 general, bir eski başbakan, 4 bakan, istihbarat örgütü şefleri, çok sayıda gazeteci, medya patronları, işadamları, bankerler, 19 yüksek yargı mensubu ve 58 profesör örgüt üyeliğinden mahkum oldu (Toplam 622 kişi). ´Operasyonlar üst düzey yetkililere uzanınca, ´devlete hizmet etmiş kişilere bu nasıl yapılır?´ diye kıyamet koptu´ diyen Savcı Casson, ´Fakat sonunda generaller ve üst düzey görevliler suçlu bulunarak mahkum oldu´ diyordu.
Balbay: Siyasetçi, avukat ve gazeteci içeren örgüt dünyada yok!
Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından gazeteci Mustafa Balbay yine döktürdü: ´Babası ölen, amcası dağdan atlayan ´Ergenekon yaptı´ diyor. Burada yan yana getirdiklerinize bakın.´ Davanın seyrine tepki gösteren Balbay, Hanef Avcı için ise ´Ne zaman gelecek diye düşünüyorduk´ dedi. Ortaya çıkan delilleri delilden saymayan Balbay´ın, ´Siyasi parti liderlerinin, avukatların, gazetecilerin bir arada olduğu bir örgüt dünyada yok´ diyerek İtalyan Ergenekon´u ´Gladio´ örgütünü unutması şaşırttı. Bu örgüte yönelik 6 yıl süren soruşturma ve davalar sonucunda 30 general, bir eski başbakan, 4 bakan, istihbarat örgütü şefleri, çok sayıda gazeteci, medya patronları, işadamları, bankerler, 19 yüksek yargı mensubu ve 58 profesör örgüt üyeliğinden mahkum oldu (Toplam 622 kişi). ´Operasyonlar üst düzey yetkililere uzanınca, ´devlete hizmet etmiş kişilere bu nasıl yapılır?´ diye kıyamet koptu´ diyen Savcı Casson, ´Fakat sonunda generaller ve üst düzey görevliler suçlu bulunarak mahkum oldu´ diyordu.
İkinci Ergenekon davasının 85. duruşması görülmeye devam ediyor. Sanık ve avukatların taleplerinin alındığı duruşmada söz alan tutuklu sanık gazeteci Mustafa Balbay , 3-4 ay önce yaptığı açıklamada özel yetkili mahkemelerin geçmişteki Devlet Güvenlik Mahkemeleri´ni (DGM) aratmayacak şekilde haddini aşan bir hal aldığını ifade ettiğini belirterek, ?Tartışılan biz değil o mahkemeler olacak demiştim. Gelinen noktada yargılanacak olan bizler değil sizlersiniz dedi. Medyada Ergenekon davasıyla bambaşka bir ortam yaratıldığını ifade eden Balbay, ?Arif Doğan düşüncelerini açıklıyor. Durmuş Ali Özoğlu düşüncelerini açıklıyor. Belki de Ergenekon bir haber ajansıydı, soruşturma bürosuydu. Buradan terör örgütü çıkmıyor. Ama savcılar kurgulanan örgüte üye bulabilmek için can hıraç bir şekilde çırpınıyor. Bir teğmenden, bir gazeteciden, bir sendika başkanından üye yaratmaya çalışıyor diye konuştu.
Ergenekon soruşturması 3 yıl önce başladı
Zaman zaman sesini yükselten Balbay, sözlerine şöyle devam etti: ?Kendinize gelin, böyle mahkeme olmaz. Bizi darağacına asıp taşlatıyorsunuz. Babası ölen, amcası dağdan atlayan ´Ergenekon yaptı´ diyor. Burada yan yana getirdiklerinize bakın. Rektörler, öğretim üyeleri, gazetecileri, sendikacıları bir araya getirdiniz. Şamil Tayyar ´Balyoz Ergenekon´un 30 katı´ diyor. Siyasi parti liderlerinin, avukatların, gazetecilerin bir arada olduğu bir örgüt dünyada yok. Bizim başka şubemiz yok taklitlerimizden sakınınız. Bu sözleri sarfeden Balbay´ın İtalyan Ergenekon´u ´Gladio´ örgütünü unutması şaşırttı. Bu örgüte yönelik 6 yıl süren soruşturma ve davalar sonucunda 30 general, bir eski başbakan, 4 bakan, istihbarat örgütü şefleri, çok sayıda gazeteci, medya patronları, işadamları, bankerler, 19 yüksek yargı mensubu ve 58 profesör örgüt üyeliğinden mahkum oldu (Toplam 622 kişi). İtalyan Savcı Felice Casson, yıllarca süren Gladio soruşturması sırasında en büyük engellemeyi yargı mensuplarından gördüğünü vurgularken şu tespitte bulunuyordu: ´Başka bir mahkemeye tayinimi çıkarıp davayı engellemek istediler. Operasyonlar üst düzey yetkililere uzanınca, ´devlete hizmet etmiş kişilere bu nasıl yapılır?´ diye kıyamet koptu. Fakat sonunda generaller ve üst düzey görevliler suçlu bulunarak mahkum oldu.´
´Bizim başka şubemiz yok taklitlerimizden sakınınız´
Davaya sürekli başka dosyaların istenmesini de eleştiren Mustafa Balbay, ?Bu dosyayı da getirtelim, şu dosyayı da getirtelim. Bu davanın yürümesi değil, çürümesidir ifadesi kullandı. Cumhuriyet Gazetesi´ne yazdığı yazıların ancak 10 gün sonra yayınlanabildiğini belirten Balbay, ?Gazetecilerin bir kısmı hapiste çürüyor. Gazeteye gönderdiğim yazılar 8 gün sonra gazeteye ulaşıyor. Ve 10 gün sonra yayınlanıyor. Bir yazıyı kaleme aldığımda 10 gün sonra bile güncelliğini yitirmemiş olması gerekiyor. Bu bir direniştir. Bu özünde sansür değil midir? ? diye konuştu. Türkiye´de bu savcılar olduğu sürece hükümeti davası açmak, hakaret davası açmaktan daha kolaydır iddiasında bulunan Balbay, şu örneği verdi: ?Şöyle bir dava olabilir mi? 7 yıl önce Balbay 3-4 kişiyi öldürdüğü söyleniyor. Ama adamlar ölmemiş gibi. Buradan bir dava açılamaz. Ama böyle bir darbe davası açılabiliyorsunuz. Not defterinde Tayyip yazılmış, altı çizilmiş, üstü çizilmiş. Hııı... O zaman darbecisin. Daha önce savcılar, Cumhuriyet´in savcısı mı? Hükümetin savcısı mı? Diyordum ama bu sözümü değiştirdim. Şimdi ´Savcılar Cumhuriyet´in savcısı mı? Dedikodu savcısı mı?´ diyorum. Türkiye´de darbe davası açmak, hakaret davası açmaktan daha kolay bir hale gelmiştir
Hanefi Avcı yorumu
Mahkeme heyetine elindeki bir kağıdı göstererek, ?Bütün dünyada bu dolaşıyor. Burada ´Türkiye gazetecilerin tutuklu olduğu bir ülke. Türkiye´yi kınayın´ yazıyor. İşte Türkiye´nin dünyadaki imajı buna dönüştü diyen Balbay, aralarında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Derneği´nin de bulunduğu 17 kurumun açtığı ?Tutuklu gazetecilere özgürlük kampanyası için çok teşekkür ettiğini belirtti. Bugünün TBMM´nin açılış günü olduğunu hatırlatan ve ?En kötü meclis kapalı bir meclisten iyidir diyen Balbay, ?Dün polise ifade vermesi için aranan Aysel Tuğluk, bugün barışa katkıda bulunması için aranıyor. Buyurun dengelerin halini görün dedi. Devrimci Karargah Örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan Hanefi Avcı´nın da Silivri Cezaevi´ne getirilmesiyle ilgili olarak da ?Hanefi Avcı da Silivri´ye ne zaman gelecek diye düşünüyorduk. Silivri´de olduğumuz için buraya açılan yolları biliriz. Tahmin ettiğimiz tarihten daha geç bir tarih oldu dedi. ( Cnnturk)
Özoğlu Avcı´ya özendi: Faili Meçhuller Ergenekon´un değil, başkalarının işi, Fethullah örgütü de var
Özoğlu da döktürdü: Eşref Bitlis´i Kontrterör ekibi öldürdü
İkinci ´Ergenekon´ davasının tutuklu sanığı Durmuş Ali Özoğlu, bugün de tartışılan, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis´in öldürülmesi gibi olayların ´Ergenekon´ değil, Kontrterör Daire Başkanlığında yetişen ekip tarafından yapıldığını ileri sürdü. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, dünkü oturumda Türkiye´deki faili meçhul cinayetlere ilişkin açıklama yapacağını söyleyen tutuklu sanık Özoğlu söz aldı. Behçet Oktay´ın bir cinayete kurban gittiğini ve bu cinayetin milletvekili Recai Birgün tarafından bilindiğini ileri süren Özoğlu, Birgün´ün telefon kayıtlarının getirtilmesini ve duruşmada dinlenmesini istedi. Oktay´ın öldürülmesinin nedeninin, ´Ergenekon´ davaları kapsamında gömülü olarak çıkarılan mühimmatlar olduğunu savunan Özoğlu, bu mühimmatları gömmenin 3-5 polisin işi olmadığını, NATO´nun da bunda rol aldığını, bunun belgesinin de kendisinde olduğunu iddia etti. Özoğlu, Ala limited Şirketine baskın düzenlenmesi durumunda kayıtların alınabileceğini savundu. Mehmet Eymür´ün başında olduğu MİT Kontrterör Dairesinin içinde askerler, polisler ve MİT´in kendi personelinin bulunduğunu ifade eden Özoğlu, 100 kişiye yakın olan bu ekibin çeşitli özel eğitimlerden geçtiğini, ABD ve İsrail´de eğitim gördüğünü, İran, Irak, Suriye ve Türk Cumhuriyetlerinin de operasyon alanları olduğunu ileri sürdü. Özoğlu, ´buradan ayrılanların birçoğunun Fethullah Gülen cemaatinde istihbarat örgütü kurduklarını´ öne sürerek, isimlerinin de mevcut olduğunu kaydetti.
Eşref Bitlis´in Türkiye tarihinde Kuzey Irak´a yapılacak en büyük operasyonu yönettiğini, sınırın Musul´a doğru kaydırılacağını, terör çatışmalarının bitirileceğini ifade eden Özoğlu, Bitlis´in uçağının durduğu yer ile Amerikalıların uçaklarının durduğu yerin aynı olduğunu ve uçağın düşürüldüğünü savundu. 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal´ın da bu operasyondan bilgisi olduğunu, Musul ve Kerkük olayını halletmeyi planladığını ifade eden Özoğlu, ´Yapamadan o da gitti´ dedi. Özoğlu, 2 yunan subayının Türk helikopterini düşürmesinin ardından eski Başbakanlardan Tansu Çiller hakkında da askeri casusluktan soruşturma yapıldığını savunarak, ´Bugün (Balyoz) onun finali yapılıyor burada. Kontrterör Dairesinde yetişenler şimdi bugün bu operasyonları Fethullah Gülen örgütüyle birlikte yapıyorlar. Cem Ersever, Eşref Paşa´nın adamlarındandı. Onu da öldürdüler. Paşanın dağ kadrosundan kim varsa onları da öldürdüler. Bu ekip, anti Amerikancı Kürt ve Türk aydınlarını da öldürdü´ dedi. Özoğlu, günümüzde de tartışılan bu olayların ´Ergenekon´ örgütü tarafından değil, Kontrterör Daire Başkanlığında yetişen ekip tarafından yapıldığını ileri sürdü.
Özoğlu, Eymür´ün, can ciğer arkadaşı olarak belirttiği Hanefi Avcı´yı içeri aldırdığını ileri sürerek, Avcı ile Bülent Orakoğlu´nun önceden askeri casusluktan cezaevinde yattığını öne sürdü. Turgut Özal´a yapılan suikastin de sahte bir hikaye olduğunu iddia eden Özoğlu, Albay Rıdvan Özden´in ise Kanas silahıyla terör örgütüyle çatışmadayken öldüğünü anlattı. ( Zaman)
Birileri gerçekleri örten sis perdesi yırtılmasın ve asıl suçlular ortaya çıkmasın istiyor..
Özoğlu gibileri hepimizi bulanık suda balık avlamaya davet ediyor
Aziz Üstel (Star): Ergenekon davası sanığı Durmuş Ali Özoğlu, Cuma günkü duruşmada, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis´in uçağını Ergenekon´un değil, MİT Kontrterör Dairesi´nden bir ekibin düşürdüğünü iddia etti! Kuvayı Milliye Derneği Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Ali Özoğlu, faili meçhul cinayetlerle ilgili açıklamalarda bulunacağını söylüyor duruşma sırasında. Sonra da Jandarma eski Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis´in Ergenekon değil de MİT tarafından öldürüldüğünü öne sürüyor. Mehmet Eymür´ün yönettiği, MİT Kontrterör Dairesi´nin içinde asker, polis ve MİT´in adamlarından oluşan yaklaşık 100 kişilik özel bir birliğin ABD ve İsrail´de eğitim gördüğünü söyleyen Özoğlu, bu tayfanın, Irak, Suriye ve Türki cumhuriyetlere CIA ve MOSSAD ile birlikte operasyonlar düzenlediğini de açıklıyor! Eşref Bitlis´in Kuzey Irak´a yapılacak büyük bir operasyonu yönettiğini, sınırın Musul´a doğru kaydırılacağını ve terör çatışmalarının bitirileceğini açıklayan Özoğlu, ?Bitlis´in uçağının durduğu yerle Amerikalıların uçaklarının bulunduğu hangarın birbirine çok yakın olduğunu, uçaktaki alkol tüpüne su katılması durumunda, havalandıktan 10-15 dakika sonra uçağın kanatlarının donacağını ve taş kütlesi gibi yere çakılabileceğini? belirterek Eşref Bitlis´in uçağının da bu şekilde düşürülmüş olabileceğini savundu. Burada ?basit? bir hata yapıyor Özoğlu, çünkü uçak havada yanarak parçalanıyor ve öyle düşüyor. Buzlanma olsa Bitlis´in uçağı taş gibi yere düşer, parçalanır ve sonra patlayarak yanmaya başlardı diyor uzmanlar.
Dönelim Özoğlu´nun ifadesine. Efendim, Özoğlu´na göre, Cumhurbaşkanı Turgut Özal´ın da bu operasyondan bilgisi varmış, Musul ve Kerkük´ü Türkiye topraklarına katmayı tasarlamaktaymış. Her şeyden önce rahmetli Özal, böyle bir tasarıyı ABD´nin tam desteği olmaksızın gerçekleştiremeyeceğini bilecek kadar deneyimli bir devlet adamıydı. Hadi diyelim ki, bu onayı aldı ve Eşref Paşa´ya ?Kerkük´le Musul´u Türkiye topraklarına kat!? dedi. Genel Kurmay Başkan´ı ve diğer Kuvvet Komutanlarıyla görüşmedi, TBMM´yi de bilgilendirmedi. Yani bir başına, Başkanlık düzenini kurdu ve de bütün bunları ABD´nin onayını alarak yaptı! Peki, madem ABD´nin onayı vardı, o zaman Amerika´lılar neden öldürdü Turgut Özal´ın Kerkük ve Musul´u Türkiye topraklarına katma görevini verdiği Bitlis´i? Cevap yok tabii!
Durmuş Ali Özoğlu´nun iddiaları bitmek bilmiyor: ?Cem Ersever, Eşref Paşa´nın adamlarındandı. Onu da Kontrterör örgütü öldürdü. Paşa´nın dağ kadrosundan kim varsa onları da öldürdüler. Bu ekip, anti Amerikancı Kürt ve Türk aydınlarını da öldürdü. Günümüzde de tartışılan bu olaylar Ergenekon örgütü tarafından değil Kontrterör Daire Başkanlığı´nda yetişen ekip tarafından yapıldı.? Şimdi, bu örgüt Amerikancı mı değil mi? Eğer Amerikalılar Eşref Bitlis Paşa´yı öldürdüyse, neden Bitlis´in adamları Amerika karşıtı Kürt ve Türk aydınları vuruyor? Tam tersi olması gerekmez mi? Yani Amerika yanlılarını temizlemeleri daha akıla mantığa uygun değil mi?
Özoğlu, 29 Aralık 2009´da Ergenekon Terör Örgütü´yle olan bağlantısı olduğu gerekçesiyle tutuklanmış, bilgisayarında da darbe sonrası yapılacakları anlatan belgeler ele geçirilmişti. Türkiye´de, hele de o karanlık 1993 yılında gerçekleştirilen, failleri meçhul cinayetleri ABD´nin, Almanya´nın, İsrail´in, İran´ın, uzun lafın kısası aklınıza hangi ülke geliyorsa onun üzerine yıkmak ve birbiri ardına komplo teorileri üreterek herkesin kafasını karıştırmak, günümüzde geçer akçe olmaya başladı. Elbette birileri gerçekleri, eli kanlı katillerin kim ya da kimler olduğunu biliyor ama konuşmuyor. Onlar yerine Özoğlu gibileri çıkıyor, hepimizi bulanık suda balık avlamaya davet ediyor... ediyor ki gerçekleri örten sis perdesi yırtılmasın ve asıl suçlular ortaya çıkmasın! ( Star)
Abdullah Harun
(01 Ekim 2010), son güncel.: (04 Ekim 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: