Yargıtay Ceza Genel Kurulu´nun Başsavcı İlhan Cihaner´in ağır ceza mahkemesinde yargılandığı terör davasının Yargıtay´a alınmasına dair kararı kamuoyunda şok etkisi yaptı. Hukuk fakültelerinin dekan ve öğretim üyelerinden baro başkanlarına, hukuk derneklerinin yöneticilerinden emekli yargı mensuplarına kadar herkes yapılan işlemin Anayasa´ya ve kanunlara aykırı olduğuna dikkat çekiyor. Yargıtay´ın yerel mahkemelerin görev alanındaki örgüt davasına bakmasının yetki gaspı anlamına geldiği, kararın Ergenekon davalarının seyrini değiştireceği ve zaten bunun amaçlandığı vurgulanıyor. Aslında böyle bir durumun yaşanabileceği Ergenekon soruşturmasının başlayıp hızla ilerlemesi üzerine birkaç senedir dile getirilmekteydi. 16 Temmuz 2008´de CHP´li Onur Öymen, katıldığı bir TV programında ´Merak etmeyin, Ankara´da hakimler var´ diyerek mahkemeden mahkumiyet çıksa bile Yargıtay´dan döneceğini ima etmişti. Ancak artık mahkumiyet kararlarının dahi beklenmeyeceği anlaşılıyor. Hukukçular bir çok yasa hükmünün açıkça ihlal edildiğini, dolayısıyla kararın yok hükmünde olduğunu belirtiyorlar. Skandal kararın alınmasıyla ilk defa yaşanacak olan ´terör davalarının 11. Ceza´da görülmesi´ durumu, emsal oluşturarak birinci sınıf yargı üyesi barındırabilen her çetenin davasının yargıtaya alınmasını getirecek. İtalya´daki Gladio skandalını ortaya çıkaran Savcı Felice Casson´un dediği gibi Kontrgerilla en büyük direnişi yargıda gösteriyor. Ses kayıtlarıyla da ortaya çıktığı gibi, Ergenekon´la bağlantı şüphesi bulunan yargı mensupları, örgütlü şekilde hareket ederek bağlı bulundukları örgüte yönelik soruşturmayı inanılmaz şekilde devir almış oldular. Artık istedikleri gibi kapatabilirler. Kamuoyundaki kanaat bu. Ve iddialara göre yargıtay bununla da yetinmeyecek ve öncelikle ´Islak imzalı´ dava olmak üzere Ergenekon davalarının tümü, yerel mahkemelerde karara bağlanması beklenmeden yargıtayda birleştirilerek örtbas edilecek.
Hukukçular: Yasalara göre Yargıtay´ın kararı yok hükmünde
Yargıtay Ceza Genel Kurulu´nun Başsavcı İlhan Cihaner´in ağır ceza mahkemesinde yargılandığı terör davasının Yargıtay´a alınmasına dair kararı kamuoyunda şok etkisi yaptı. Hukuk fakültelerinin dekan ve öğretim üyelerinden baro başkanlarına, hukuk derneklerinin yöneticilerinden emekli yargı mensuplarına kadar herkes yapılan işlemin Anayasa´ya ve kanunlara aykırı olduğuna dikkat çekiyor. Yargıtay´ın yerel mahkemelerin görev alanındaki örgüt davasına bakmasının yetki gaspı anlamına geldiği, kararın Ergenekon davalarının seyrini değiştireceği ve zaten bunun amaçlandığı vurgulanıyor. Aslında böyle bir durumun yaşanabileceği Ergenekon soruşturmasının başlayıp hızla ilerlemesi üzerine birkaç senedir dile getirilmekteydi. 16 Temmuz 2008´de CHP´li Onur Öymen, katıldığı bir TV programında ´Merak etmeyin, Ankara´da hakimler var´ diyerek mahkemeden mahkumiyet çıksa bile Yargıtay´dan döneceğini ima etmişti. Ancak artık mahkumiyet kararlarının dahi beklenmeyeceği anlaşılıyor. Hukukçular bir çok yasa hükmünün açıkça ihlal edildiğini, dolayısıyla kararın yok hükmünde olduğunu belirtiyorlar. Skandal kararın alınmasıyla ilk defa yaşanacak olan ´terör davalarının 11. Ceza´da görülmesi´ durumu, emsal oluşturarak birinci sınıf yargı üyesi barındırabilen her çetenin davasının yargıtaya alınmasını getirecek. İtalya´daki Gladio skandalını ortaya çıkaran Savcı Felice Casson´un dediği gibi Kontrgerilla en büyük direnişi yargıda gösteriyor. Ses kayıtlarıyla da ortaya çıktığı gibi, Ergenekon´la bağlantı şüphesi bulunan yargı mensupları, örgütlü şekilde hareket ederek bağlı bulundukları örgüte yönelik soruşturmayı inanılmaz şekilde devir almış oldular. Artık istedikleri gibi kapatabilirler. Kamuoyundaki kanaat bu. Ve iddialara göre yargıtay bununla da yetinmeyecek ve öncelikle ´Islak imzalı´ dava olmak üzere Ergenekon davalarının tümü, yerel mahkemelerde karara bağlanması beklenmeden yargıtayda birleştirilerek örtbas edilecek.
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in terör örgütü üyeliğinden yargılandığı Erzurum´daki Ergenekon davası, skandal gelişmelere sahne oluyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, önceki gün verdiği kararla, Cihaner´in dosyasını Ankara´ya taşıdı. Böylece internete düşen ses kayıtlarındaki kurtarma planının son halkası da tamamlanmış oldu. Karar kamuoyunda şok etkisi yaptı. Hukuk fakültelerinin dekan ve öğretim üyelerinden baro başkanlarına, hukuk derneklerinin yöneticilerinden emekli yargı mensuplarına kadar herkes yapılan işlemin Anayasa´ya ve kanunlara aykırı olduğuna dikkat çekiyor. Yargıtay´ın yerel mahkemelerin görev alanındaki örgüt davasına bakmasının yetki gaspı anlamına geldiği vurgulanıyor. 19 Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Hakan Hakeri, dışarıdan zorlamalarla yapılan yargılamanın adalete gölge düşüreceği uyarısında bulunuyor. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi´nden Doç. Mustafa Şentop, Yargıtay ve Danıştay´ın seçtiği ´üst ağalık´ yolunun yanlış olduğuna işaret ediyor. Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin´e göre hukuksuzluk üzerine hukuk inşa ediliyor. Eski DGM hâkimi Ahmet Çağlayan, HSYK´daki değişikliğin haklılığı ortaya çıktı. derken, Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır, ses kayıtlarına atıf yapıyor: Mesele bir kısım yüksek yargı mensuplarının ideolojileri çerçevesinde yürütülüyor.
Arınç: Yüksek yargı, içindeki çürük elmaları temizlemeli
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İlhan Cihaner´i kurtarma planında yer alan adımların teker teker uygulamaya geçirilmesinin yargının itibarını düşürdüğünü söyledi. Yargının kendi içindeki çürük elmaları temizlemesi gerektiğinin altını çizen Arınç, Yargı adına fevkalade üzülüyoruz. Bu konuşmalar ve bunları söyleyen insanların kimlikleri, Türkiye´de yüksek yargıda ciddi sorunlar olduğunu göstermektedir. dedi. Arınç, Yargıtay Başkanı´nın, zaman zaman ´Olayı soruşturuyoruz, gerekenler yapılacaktır.´ şeklinde açıklama yaptığını da hatırlattı ve ekledi: Bu soruşturmalar varsa, sonucunda neler yapıldığını hepimiz merak ediyoruz. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, deşifre olan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´i kurtarma operasyonuyla ilgili ses kayıtlarında sözü geçen eylem planlarının teker teker uygulanmasının, yargının itibarını düşürdüğünü söyledi. İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü´nü ziyaretinde Bülent Arınç´a, Başsavcı Cihaner´le ilgili internete düşen ses kayıtlarıyla ortaya çıkan kurtarma planının, yalanlanmamasına rağmen adım adım uygulamaya konulduğu hatırlatılarak, bu konudaki görüşü soruldu. Yargının kendi içindeki çürük elmaları temizlemesi gerektiğinin altını çizen Arınç, Eğer yüksek yargı sadece bağımsızlığı arzu ediyor, ´Biz ne yaparsak doğrudur, kendi içimizde yanlış yapanlar da olsa onları biz bağışlarız.´ diye düşünüyorsa, ben şahsen çok üzülürüm. Böyle bir yüksek yargının ayakta kalması ilelebet mümkün olmaz. Süratle kendilerini temizlemeli, yenilemeli, denetlenebilir olmalı ve suç teşkil eden bu tür eylemler karşısında gereğini süratle yapmalıdırlar. dedi. Bu tür olaylar açığa çıktıkça yargı içindeki sıkıntıların boyutlarının da netleştiğini belirten Arınç, Esasen bu konuşmalar ve bunları söyleyen insanların kimlikleri, Türkiye´de yüksek yargıda ciddi sorunlar olduğunu göstermektedir. Sayın Yargıtay Başkanı, zaman zaman bu konularda, ´Olayı soruşturuyoruz, gerekenler yapılacaktır.´ demesine rağmen bu soruşturmalar varsa, bitirilip bitirilmediğini ve sonucunda neler yapıldığını hepimiz merak ediyoruz. şeklinde konuştu. Kurumların hiçbir şekilde yıpranmasını istemediklerini anlatan Arınç, Biz kurumlarımızın itibarlı ve güçlü olmasını isteriz. Bunu Silahlı Kuvvetler için de, yargı için de, bürokrasi için de isteriz, çünkü bu kurumları itibarlı yapan şey şeffaf, dürüst ve denetlenebilir olmalıdır.
Cihaner: Ses kayıtları 8 ay öncesine ait
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, kendisini aklamak amacıyla Yargıtay´da yapılan görüşmelerin düştüğü ses kayıtlarıyla ilgili ´deli saçması´ yorumunda bulundu. Cihaner, iddia edilen ses kayıtlarıyla ilgili kronolojik hatalar yaşandığını, kayıtların 7-8 ay öncesine ait olduğunu ileri sürdü. Başsavcı Cihaner, O sıra ceza genel kurulu ortada yok. Benim ilk duruşmalarımda, ne davanın ceza genel kuruluna gideceği belli dosyanın ne Yargıtay 11. Ceza Dairesi´ne de İstanbul´a gideceği belli. Yayınlanan o konuşmalar, yayınladığı o dönemlerde henüz dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu´na gidip gitmeyeceği hatta Yargıtay´da görülüp görülmeyeceği bile belli değil. Sözde ceza genel kurulu başkanı ile görüşmüşüm. Bu mantıklı mı? dedi.
Diğer sanıkların Yargıtay´a gelmesi de hukuka aykırı
Prof. Dr. Faruk Turhan (Süleyman Demirel Üniversitesi Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı): Yargıtay´ın kararıyla, Cihaner´in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde süren ´terör örgütü´ üyeliği suçlamasındaki davasında yer alan diğer sanıkların da Yargıtay 11. Dairesi´nde yargılanmaları söz konusu oluyor ki bu tamamen hukuka aykırıdır. Hâkimler ve Savcılar Kanunu´nun 93. ve 94´üncü maddesinde bu tür suçları işleyen hâkim ve savcıların suçlarına iştirak edenlerin soruşturma ve kovuşturmalarının aynı usule tabi olacağına ilişkin hüküm bulunmamaktadır.
11. Daire´ye gönderilen dava, hukuksuzdur
Yrd. Doç. Dr. Adnan Küçük (Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi): Yargıtay Ceza Genel Kurulu´nun 11. Daire´ye gönderdiği dava tam bir hukuk skandalı. Başından beri çeşitli oyunlar oynanmaya çalışılan dosya iyice karıştı. Davanın 11. Ceza Dairesi´ne gönderilmesi hukuksuzdur. Çünkü eğer iki mahkeme arasında uyuşmazlık varsa CMUK´a göre hangi mahkeme daha ağır ceza istiyorsa dava orada birleştirilir. Ancak Yargıtay Genel Kurulu bu kanunu göz ardı etti. Türkiye´de denetime tabi olmayan mahkemeler ben yaptım oldu mantığıyla hukuk dışı kararlar veriyor.
Yargıtay Ceza Dairesi ihsas-ı reyde bulundu
Kemal Bayrak (Boğaziçi Hukukçular Derneği Ceza Avukatı): Cihaner´in Yargıtay´da yargılanması usule uygundur. Ancak bu davanın başında fotokopiyle karar vermesi son derece adli hatadır, hukuku adeta yok saymaktır, fotokopi üzerinden ne dava görürsünüz ne de tahliye verebilirsiniz. Bu açıkça hukuksuzluktur. Burada fotokopi belgeyle tahliye eden, bununla kalmayıp birleştirme gibi kararlar veren Yargıtay Ceza Dairesi´nin reddedilmesi imkanı da söz konusu olabilir. Çünkü ihsas-ı reyde bulunmuştur. Burada suç işlediği iddia edilen bir sanığın açık açık lehine taraf tutmuştur.
Yerel mahkemelerin alanını daraltıyor
Doç. Dr. Mustafa Şentop (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi üyesi): Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin dava ile ilgili aldığı kararlar Ceza Genel Kurulu´nda da etkili olmuştur. Anayasa´nın 154. maddesine göre sıkıntı var, Yargıtay Kanunu´na göre görev sırasında işlenmiş her suçun görev suçu kabul edilmesi mümkün değil. Bu bütün kamu görevlileri için geçerli bir yasa. O bakımdan Yargıtay´ın kanunda gösterdiği görev ve yetkilerinin burada aşındığını veya suiistimal edildiğini söyleyebiliriz. Buradaki nitelendirme farklılığı da yerel mahkemelerin görev alanını daraltıyor. Yargıtay´ın görev alanını genişletmiş oluyor. Yargıtay, Danıştay gibi yüksek mahkemeler yerel mahkemeler üzerinde üst ağalık gibi üst çalışma yolunu seçiyorlar bunlar yanlıştır.
Bu karar, yargılamanın seyrini değiştirir
Cevdet İlhan Günay (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Onursal Üyesi): Karar, yargılamanın seyrini değiştirir nitelikte. Görev suçu ile terör suçunun birleştirilmesi çok zordur. Terör suçuna 9. Daire bakar. Terör suçu özel bir suçtur ve özel yetkili mahkemeler tarafından bakılması gerekir. Eğer Yargıtay´da yargılanması gerekiyorsa da 9. Ceza Dairesi bakar; 11. Ceza Dairesi değil.
Cihaner davasına özel yetkili mahkeme bakar
Bilal Çalışır (Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı): Yargıçların telefon konuşmalarından da anlaşılabileceği gibi hukuk göz ardı ediliyor. Bundan sonra Yargıtay nezdinde Cihaner dosyasının hiçbir hukuk zemininde göz önüne alınarak yürümeyeceği kanaatindeyim. Cihaner´in suçu Yargıtay´ın görev alanı içinde değildir. Göreviyle ilgili suçtan değil tam tersi terör suçundan yargılanacak. Ceza Kanunu´na göre (250. madde) bu tip davalara özel yetkili mahkemeler bakar. Mesele bir kısım yüksek yargı mensubunun ideolojileri çerçevesinde yürütülüyor.
Yargıtay kararı yok hükmündedir
Avukat Halil Doğan (Demokrat Hukukçular Derneği Genel Başkanı): Yasalara göre Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin verdiği birleştirme kararı yok hükmündedir. Burada çok açık bir şekilde Yargıtay´ın yetki gaspı var. Bu dava, ağır ceza mahkemesinde görülmesi gereken bir dava. Her şey bir plan dâhilinde uygulanıyor. Bu davada asker olan kişilere de kapı açılmak isteniyor.
Zorlama kararlarla hukuk yürümez
Prof. Dr. Hakan Hakeri (Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı): Davalar birleştirilebilir. Buna engel yok. Ancak ben olaylar ilk geliştiğinde Yargıtay Ceza Dairesi´nin dosyayı doğrudan isteme yetkisi olmadığı düşüncesindeydim. Ses kayıtlarıyla ilgili de yargının bu tip planlar içine girmesi doğru değil. İşlerin kendi akışına bırakılması, hukuk düzeninin kendi kuralları içinde gelişmesi lazım. Zorlamalarla davaların alınıp oradan oraya aktarılması yargılamanın adilliğine gölge düşürür.
HSYK´daki değişikliğin haklılığı ortaya çıktı
Ahmet Çağlayan (Eski DGM Hâkimi): Yargıtay Ceza Genel Kurulu´nun oylamasıyla kanundaki hükümler değişiyorsa o zaman İlhan Cihaner´in Yargıtay´da yargılanma kararı doğrudur. Bu mevcut durum, HSYK´da yapılan değişikliğin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu´nun buna bir açıklık getirmesi gerekiyor.
Mağdurlar AİHM´ye başvurma hakkına sahip
Orhan Gazi Ertekin (Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı): Bu davanın Yargıtay´a alınma çabaları en başından beri şaibeyle gidiyor. 11. Ceza Dairesi CD üzerinden birleştirme kararı vererek hukuk tarihinde olmayan bir ilke imza attı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bu hukuksuzluğun üzerinden başka bir hukuksuz kararı verdi. Yasalara göre Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin verdiği birleştirme kararı yok hükmündedir. Yargıtay Ceza Kurulu´nun hükmü son karar olduğundan mağdur kişiler AİHM´ye başvurma haklarına sahiptir. Bu dosya yargılama süreci başından beri hukuk davası gibi değil de bir hesaplaşma gibi devam ediyor. ( Zaman)
Ergenekon davalarını etkisizleştirme süreci adım adım ilerliyor
Albay Dursun Çiçek´in ıslak imzalı Kontrgerilla belgesinde de açıkça belirtildiği gibi Fethullah ve İsmailağa cemaatlerini tehlikeli teröristler olarak göstermek ve bu cemaatler üzerinden hükümeti devirebilmek için Ergenekon soruşturmasından birkaç ay sonra Erzincan´da Başsavcı İlhan Cihaner tarafından başlatılan ve iki yıl Adalet Bakanlığı´ndan bile gizli yürütülen Erzincan cemaatler soruşturmasını güçlendirmek için Erzincan´da gölete bomba ve diğer mühimmatlar bırakıldı. Ancak suların çekilmesiyle açığa çıkan göletteki mühimmatların jandarma yerine polise ihbar edilmesi korkunç planı bozdu. Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı´nın devreye girmesiyle başlatılan soruşturma, Kontrgerilla´nın ´ıslak imzalı´ en büyük provokasyonlarından birini suç üstü yakalamış oldu. Gölde silahlarla birlikte bulunan sim kartın izinin sürülmesiyle bazı MİT görevlilerinin de olaya karıştığı anlaşıldı. Soruşturmanın 4 savcısı HSYK tarafından görevden alındı. Yerine atanan savcı da soruşturmayı aynı şekilde sürdürünce, son çare olarak, dava yüksek yargıdaki cüppelerine bürünmüş örgüt uzantılarınca skandal şekilde fotokopi olarak Yargıtay´a alındı ve sanıklar tahliye edildi. Erzurum mahkemesinden sonra İstanbul mahkemesi de Yargıtay´daki bu kirli plana direndi. Ancak son kararı verecek olan Ceza Kurulu, yasaları açıkça ihlal etti ve tüm tarafları şaşırtan bir kararla davanın 11. Daire´de kalmasını sağladı. Bu son kararla ses kayıtları doğrulanmış oldu. Ses kaydında sanık Cihaner´in Yargıtay Ceza Genel Kurulu başkanı ve diğer üyelerle görüştürüldüğü belirtiliyordu. Buna rağmen alınan bu kararla Kontrgerilla´nın yargıdaki, özellikle de yüksek yargıdaki varlığı bir kez daha tescillendi. İtalya´daki Gladio skandalını ortaya çıkaran Savcı Felice Casson´un da dediği gibi Kontrgerilla en büyük direnişi yargıda gösteriyor. Ses kayıtlarıyla da ortaya çıktığı gibi, Ergenekon´la bağlantı şüphesi bulunan yargı mensupları, örgütlü şekilde hareket ederek bağlı bulundukları örgüte yönelik soruşturmayı inanılmaz şekilde devir almış oldular. Artık istedikleri gibi kapatabilirler. Kamuoyundaki kanaat bu. Ve iddialara göre yargıtay bununla da yetinmeyecek ve öncelikle ´Islak imzalı´ dava olmak üzere Ergenekon davalarının tümü, yerel mahkemelerde karara bağlanması beklenmeden yargıtayda birleştirilecek ve örtbas edilecek. Terör konusunda Yargıtay´da görülen ilk dava Cihaner´in davası. İddialara göre bu dava emsal kabul edilerek diğer Ergenekon ve benzeri davalardaki 1. sınıf sanık durumundaki sanıkların müracaatı üzerine o davalar da yargıtaya alınacak.
ŞOK Ses Kaydı: Cihaner ve tüm Ergenekon davaları Ankara´ya alınsın
İnternete geçtiğimiz günlerde düşen ses kaydı Yargıtay´daki kirli oyunları deşifre ediyordu. Skandal ses kaydındaki kişiler arasında Sincan Hakimi Osman Kaçmaz, Yargıtay Üyeleri Hamdi Yaver Aktan ile Fatih Arkan, Prof. Dr. Ersan Şen, 11. Ceza Dairesi Başkanı Ersan Ülker, Danıştay 7. Daire Üyesi Eren Sonbay gibi isimler bulunuyordu. Şok diyalogların geçtiği ses kaydı, yerel mahkemelerden Yargıtay´a aktarılan dosyalara bakacak hakimlerle görüşülerek dosyalara nasıl tesir edildiğini gösteriyordu. Ses kaydı, İstanbul´da mı yoksa Ankara´da mı bakılmaya devam edileceğine dair Yargıtay Ceza Kurulu´nda karara bağlanacak olan Islak İmza ve Cihaner dosyaları konusunda yargıtayda nasıl kirli oyunlar oynandığını, hatta sadece bu davaların değil tüm Ergenekon davalarının dahi birleştirilerek Ankara´da Yargıtay´da gördürülmesi çabalarının harcandığını gösteriyordu. Şu ana kadar yüksek yargıdaki bu kirli oyunları deşifre eden çok sayıda ses kaydı yayınlandı. Sonuncu ses kaydı, referandumda hayır oyları çıkmasının önemini ve boykot desteği için PKK terör örgütü lideri Öcalan´la görüşülmesi gerektiğini işliyordu. Yine önceki kayıtlardan birinde de Cihaner davasının Erzurum Mahkemesi´nden baskıyla alınarak Yargıtay´da görülmesi ve sanıkların tahliye edilmesi işleniyordu. Ortaya çıktığında Türkiye´yi sarsan bu ses kaydındaki kişiler için, kimlikleri de açık olmasına rağmen birşey yapılmadı ve kayıtta geçen kirli plan adeta göstere göstere ve adım adım gerçekleştirildi. İçlerinde gerçek hukukçular bulunsa da Yargıtay dairelerinde kritik konumlara gelmiş birçok ismin örgütlü olarak birlikte hareket ettikleri, ihsası reyde bulunarak dosyalara bakacak kişilere ve dosyalara tesir ettikleri, istedikleri yönde karar çıkarttıkları bu ses kayıtlarından anlaşılıyor. Ancak tüm bunlara rağmen Kontrgerillacıların terör zanlılarını Şemdinli örneğinde olduğu gibi Türk mahkemelerinden kurtarma operasyonuna karşı şimdilik birşey yapılamıyor. Masum kişilerin evlerine silah yerleştirerek terörist göstermeye çalışan, göletlere silah bırakan zanlılar kurtarılarak serbest bırakılıyor.
Abdullah Harun
(30 Eylül 2010, 11:19)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
SKANDAL!!! Yargıtay Cihaner tiyatrosuna devam edecek
Tiyatro: Er Cihaner´i kurtarmak
Ses Kaydı: Cihaner ve diğer davalar Ankara´ya
Cihaner´i Yargıtay´da kurtarma planı manşetlerimiz
Flaş!!! Islak İmza ve Cihaner birleşti
Yargıda Kontrgerilla örgütlenmesi
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
İŞTE ADIM ADIM ERZİNCAN´DAKİ ISLAK KOMPLO
Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarmanın ´ıslak imza´ operasyonları