JİTEM´i kurduğunu itiraf eden emekli Albay Arif Doğan Taraf´a konuştu: Rahmetli Hüseyin Velioğlu´nu tanırdım. Hizbulkontra var olan bir şeydir.
JİTEM Albayı: Hizbulkontra tabii ki var
JİTEM´i kurduğunu itiraf eden emekli Albay Arif Doğan Taraf´a konuştu: Rahmetli Hüseyin Velioğlu´nu tanırdım. Hizbulkontra var olan bir şeydir.
Şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybeden eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis´in ölümüyle ilgili çarpıcı iddialarda bulunan ve ?JİTEM var, ben kurdum. Yok diyene hodri meydan? sözleriyle yanıt veren emekli Albay Arif Doğan´dan gündemi sarsacak yeni açıklamalar geldi. İstanbul Beykoz´da meydana gelen çatışmada öldürülen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu´nu yakından tanıdığını söyleyen Albay Doğan, devlet tarafından PKK´ya karşı kullanılan Hizbul-kontra için ?Evet, böyle bir örgüt vardı? dedi.
Ben var diyorsam var
Ergenekon Davası´nda tutuksuz olarak yargılanan JİTEM kurucusu emekli Albay Arif Doğan´la önceki gün yarım kalan röportajımıza dün kaldığımız yerden devam ettik. Taraf´a ?A´dan Z´ye her şeyi anlatacağım? diyen Albay Doğan, Güneydoğu´da bir dönem kanlı eylemler yapan Hizbullah ve lideri Hüseyin Velioğlu´na ilişkin olarak çarpıcı bir gerçeği açıkladı. Hizbullah´ın devlet tarafında kurulduğu ve desteklendiği yönündeki iddiaları doğrulayan Doğan, ?Ben bir ipucu vereyim. Hizbullah´ı değil de Güneydoğu illerinde Hizbul-kontrayı araştırın. O zaman ne olduğunu anlarsınız? dedi. Albay Doğan, ?Hizbul-kontra var mıydı? sorusu üzerine ise sinirlenerek şunları söyledi: ?Ya benimle dalga mı geçiyorsunuz. Ben Hizbul-kontra var diyorsam. Var olan bir şeydir.?
Hüseyin Velioğlu´nu iyi tanırım
Beykoz´da çıkan çatışmada öldürülen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu´nu tanıyıp tanımadığı yönündeki soruya,?Hüseyin Velioğlu´nu tanırım. Kavacık´taki evde öldürdüler. Evi savaş alanına çevirdiler. Hüseyin Velioğlu sağ olsa ona ellerini uzatanların g...ne elini sokardı. Anladınız mı beni? yanıtı veren Doğan, şöyle devam etti: ?Hüseyin Velioğlu´nu iyi tanırım. Rahmetli Temel Cingöz (Dev-Sol tarafından öldürülen tuğgeneral) ile benim aramda çekilmiş bir fotoğrafı vardı. Emniyetin arşivinde vardır o fotoğraf. Ama foto montajdır. Fakat kendisini tanırım.?
Susurlukçularla devlet sırrı konuştum
Albay Arif Doğan daha önce Habertürk gazetesine de söylediği ?Abdullah Çatlı´nın kendisini Hüseyin Kocadağ ve dönemin DYP milletvekili Sedat Bucak ile ziyaret ettiğini? de doğruladı. O dönem Çatlı´yı Mehmet Özbay olarak tanıdığını söyleyen Albay Arif Doğan, ?Abdullah Çatlı, Sedat Bucak ve Hüseyin Kocadağ´ın sizden bir talebi oldu mu? sorusuna, ?Oldu tabi. Ama bunu size niye söyleyeyim. Dünyada bunları benden alabilecek güç yok. Size söylersem siz zarar görürsün. Devlet sırrı konuştum ben. Onu niye söyleyeyim? diye yanıt verdi. O dönemde alay komutanı olduğunu söyleyen Arif Doğan ?Yalova Termal´e geldiler bir gece kaldılar. Mehmet Özbay, Hüseyin Kocadağ ve milletvekili vardı. Sedat´ı çok iyi tanımam ama babasını iyi tanırdım. Kazadan sonra Mehmet Özbay´ın Abdullah Çatlı olduğunu öğrendim ve gurur duydum, kimseyi de ilgilendirmez? dedi.
Çatlı en son Ağar´la görüştü
Yalova´daki buluşmadan sonra bu kişilerin İzmir´e doğru hareket ettiğini ve daha sonra dönüş yolunda ünlü Susurluk kazasının meydana geldiğini söyleyen emekli Doğan, ?Siz Çatlı ise görüşen son devlet görevlisi misiniz? sorusu üzerine ?Hayır Mehmet Ağar konuştu en son? yanıtı verdi. Albay Arif Doğan, Sedat Bucak, Abdullah Çatlı ve Hüseyin Kocadağ´ın İzmir´de Ağar ile buluştuğunu öne sürdü.
Ölüm üçgeni ve Hizbul-kontra
1990´lı yıllarda özellikle Batman, Diyarbakır ve Bingöl hattı adeta bir ?faili meçhul cinayetler üçgeni? olarak anılmaya başlandı. PKK´ya yakın olarak görülen HEP, Demokrasi Partisi (DEP) üyeleri, Özgür Gündem gazetesinde çalışan gazeteciler, kısacası PKK´ya sempati duyduğu düşünülen herkes bu faili meçhul kasırganın hedefi durumundaydı. Bölgede bu harekete, ?Hizbullah? veya ?Hizbul- Kontra? adı verilmişti. Albay Arif Doğan´ın ?tanıyorum? dediği Hüseyin Velioğlu ise doğduğu Batman´da uzun yıllar Hizbullah liderliğini yaptı. Velioğlu´nun Batman Sıkıyönetim Komutanlığı´nın başında bulunan Temel Cingöz tarafından desteklendiği öne sürüldü. ( Taraf)
Hizbulvahşet
PKK´ya karşı mücadele etmesi amacıyla Kontrgerillacılar tarafından güçlendirilen ve silahlandırılan Güneydoğu´daki sapık dinci grup Hizbullah örgütü, ilerleyen yıllarda toplumca tanınmış müslümanlara karşı bir dizi vahşi cinayete, katlettiklerini gömdüğü mezarevlere imza attı. Güneydoğu´da Hizbulkontra ya da Hizbulvahşet olarak da adlandırılan örgütün Ergenekon sanıklarıyla bağlantısı da Ergenekon soruşturması sürecinde ortaya çıkmıştı.
Ergenekon Hizbullah ilişkileri
2. Ergenekon iddianamesi
İkinci Ergenekon iddianamesinin 4. bölümünde Ergenekon Terör Örgütü´nün PKK, Hizbullah, DHKP-C ve Hizbuttahrir örgütü ile ilişkileri anlatılıyor. Bu bölümde, çoğunluğu cezaevinde bulunan terör örgütü üyesi gizli tanıkların ifadelerine yer veriliyor. İlk iddianamede numaralandırılan gizli tanıklara bu kez imdat ve kıskanç gibi kod adlarının verildiği görülüyor. Bu bölümde örgütün siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetleri başlığı altında yürütülen çalışmalara değiniliyor. ( İkinci iddianamedeki Hizbullah ile ilgili sayfalar)
Ümraniye ile Hizbullah bombaları aynı kafileden
2. Ergenekon İddianamesi´nde Ümraniye´de ele geçirilen ve soruşturmanın başlamasını sağlayan el bombaları ile ilgili dikkat çekici bilgiler yer alıyor. Yapılan kriminal inceleme sonucu sözkonusu bombalarla aynı kafile ve stok numaralı bombaların kullanıldığı 18 ayrı olay tespit edildi. Bunlar arasında Hizbullah operasyonunda ele geçirilen ile Cumhuriyet Gazetesi´ne yapılan saldırıda kullanılan el bombaları da bulunuyor. Ümraniye ve Eskişehir ilinde ele geçirilen toplam 39 adet el bombası hakkında Kriminal Polis laboratuarları, Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğü Bomba Bilgi Merkezi tarafından düzenlenen Bomba İrtibat Raporlarında özetle bu el bombaları ile aynı/yakın kafile ve stok numaralı bombaların kullanıldığı 18 olayın tespit edildiği, bunlardan 7 sinin şiddet içerikli eylemlerde kullanıldığı belirtildi. Bu olaylardan bazıları şunları: İstanbul Şişli ilçesindeki Cumhuriyet Gazetesi ön bahçesine 10.05.2006 günü 1 adet el bombası atılmış, el bombası patlamamıştır. Bu olayda elde edilen 1 adet el bombasının fünye grubunda M 204 A2 MKE 173-9-85 seri numarası yazdığı, Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından 2 adedinin fünye grubunda M 204 A2 MKE 169-5-85 seri numarası yazdığı, her iki olayda elde edilen el bombalarının numaralarının benzerlik gösterdiği bildirilmiştir. Şırnak ilinde 18.03.1999 tarihinde il genelinde Hizbullah/İlim Terör Örgütüne yönelik yapılan operasyonlar neticesinde İhsan Tekin, İsmail Tekin ve Haci Demir isimli şahsın ikametinde yapılan aramada toplam 6 adet el bombası elde edilmiştir. Bu olayda elde edilen 6 adet el bombasından 1 adedinin MKE MOD 45 KF MKE 1-23 10-92 seri numaralı olduğu, Ümraniye ilçesinden elde edilen el bombalarından 1 adedinin MKE MOD 45 KF MKE 1-23 10-92 seri numaralı olduğu belirtilmiştir.
Ergenekon soruşturmasıyla ortaya çıkan gerçekler: PKK ve Hizbullah´a silah Jandarma´dan
Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) iddianamesi ile gündeme gelen naylon terör örgütü kavramını destekleyen çok önemli bir belge ortaya çıkmıştı. Belgeye göre kriminal inceleme sonucu PKK ve Hizbullah´a yönelik operasyonlarda ele geçirilen silahlar jandarma envanterinde kayıtlıydı. Türkiye´nin puslu yıllarına ait tüyler ürperten olay, 2000 yılında Hizbullah´ın askeri kanat sorumlusu Abdullah Gül´ün Cizre´deki evine düzenlenen operasyonla başladı. Evde Bixi, Diktiriyof, Kanas ve Kaleşnikof marka 99 adet uzun namlulu silah bulundu. Ergenekon´un kurduğu iddia edilen Hizbullah´a yönelik 2001´deki bir başka operasyonda da, 4 Bixi, 43 Kaleşnikof, 13 RPG-7 roketatar ve 4 lav silahı daha ele geçirildi. Ancak incelemede ilk şok yaşandı. Silahlar jandarma envanterine kayıtlıydı. İkinci şok ise kriminal incelemede ortaya çıktı. Silahlar sabıkalıydı. Kayıtlara PKK saldırısı olarak geçen köy baskınları, araç tarama gibi katliamlarda kullanılmıştı. Dönemin Şırnak Alay Komutanı ise Levent Ersöz´dü. Silahlar teslim edildi ve konu kapatıldı. Ergenekon´un kilit sanıklarından emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ile birlikte davanın diğer sanıkları Arif Doğan, Atilla Uğur ve Cemal Temizöz de aynı dönem bölgede görev yapmıştı. Ergenekon´un gizli bir tanığı da, Albay Temizöz´ün emriyle Hizbullah´a silah götürdüklerini ifade etmişti.
Temizöz davasında yargılanan korucular yakaladıkları bazı kişileri sorgulaması için Hizbullah´a teslim etmiş
Güneydoğu´daki çok sayıda faili meçhulleri konu alan Binbaşı Cemal Temizöz davasında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´na ifade veren ismi açıklanmayan bir tanığın ifadesinde, 1990´lı yıllarda terör örgütüne yataklık ettikleri iddiasıyla bazı kişilerin belediye başkanı olan Kamil Atağ tarafından alınarak, sorgulanmak üzere Hizbullah´a teslim edildiğini söylediği öğrenildi. Hizbullah üyelerinin bu kişileri eğitim amaçlı olarak kullandıkları Kuştepe köyünde sorguladıktan sonra öldürdüklerini ifadesinde iddia eden tanık, cesetlerin yerlerini gösterebileceğini yetkililere iletmişti.
Hizbullah liderinin Tuğgeneral Cingöz´le ilişkisi
Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu tanık olduğu şok edici bir gerçeği açıklamıştı. Hizbullah´ı gerçekten Ergenekon mu yönlendiriyordu, bilmiyorum. Ancak Ergenekon´un naylon terör örgütleri kurma gibi bir stratejisi var. Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu´nun Cem Ersever´le ilişkisi zaten biliniyor. Hizbullah ile bu güçlerin ilişkisinin tanığıyım. Ben Hatay Emniyet Müdürü´yken, İl Alay Komutanlığı´na Vicdan Başaran´ın atanması nedeniyle Adana Bölge Komutanı Tuğgeneral Temel Cingöz, kente geldi. Üçümüz yemeğe gittik. Yemek sırasında uzun boylu birisi hep ayakta duruyordu. Koruma zannettim. Ben de Temel Paşa, bu arkadaş neden ayakta duruyor, o da yemek yesin dedim. Temel Cingöz de Gel otur Hüseyin dedi. Tabii Hizbullah operasyonundan sonra o adamın Hüseyin Velioğlu olduğunu öğrendik. Velioğlu´nun Beykoz´daki operasyonda öldürüldüğüne inanmıyorum. Neden? Hüseyin Velioğlu´nun bir özelliği dikkatimi çekmişti; polis veya asker çağırdığında hemen önünü ilikliyor, çok saygılı davranıyordu. Böyle birisinin polise ateş açacağına inanmıyorum. O çatışma mizansendi. Büyük olasılıkla başka yerde öldürüldü; oraya getirildi. Bir de imkanı yok Velioğlu´nun o kadar kısa sürede örgütün arşivini ve bütün parasını İstanbul´a taşımasına. Burada önemli bir şey daha var; Ergenekon Hizbullah´ı kullanırken hemen medyada koruma duvarı oluşturuyor. Mesela ben Hizbullah´la ilgili bir açıklama yaptığımda hemen hedef olurum. Ama bir yazar bu örgüt aleyhine 4-5 kitap yazmıştır, ama asla hedef olmamıştır. Aksine Hizbullah Basın Bürosu denen bir yer başkalarıyla ilgili tehdit açıklamalarını bu yazara gönderiyor.
(28 Eylül 2010, 17:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon-Hizbullah bağlantıları
Hizbullah (Hizbulkontra) örgütüyle ilgili manşetlerimiz