Ergenekon davası firari sanık Bedrettin Dalan´ın özel kalem müdürü olduğu ileri sürülen tutuksuz sanık İlhami Ümit Handan, ´AK Parti ve Gülen´i bitirme eylem planı´ belgesine ilişkin davada diğer Ergenekon davası sanıklarını tanıyıp tanımadığı şeklindeki sorulara ilginç cevaplar verdi. ´Drej Ali lakaplı Ali Yasak, tavla oynamak için gelirdi´ diyen Handan, Tuğgeneral Veli Küçük´ün de makam aracı ve resmi kıyafetle Bedrettin Dalan´ı ziyarete gelip gittiğini söyledi.
Islak İmza davası: Savunma ve sorgular tamam, 1 tahliye
Ergenekon davası firari sanık Bedrettin Dalan´ın özel kalem müdürü olduğu ileri sürülen tutuksuz sanık İlhami Ümit Handan, ´AK Parti ve Gülen´i bitirme eylem planı´ belgesine ilişkin davada diğer Ergenekon davası sanıklarını tanıyıp tanımadığı şeklindeki sorulara ilginç cevaplar verdi. ´Drej Ali lakaplı Ali Yasak, tavla oynamak için gelirdi´ diyen Handan, Tuğgeneral Veli Küçük´ün de makam aracı ve resmi kıyafetle Bedrettin Dalan´ı ziyarete gelip gittiğini söyledi.
Islak imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ iddialarıyla ilgili haklarında dava açılan ve Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek´in de aralarında bulunduğu 7 sanıklı davanın 11. duruşması yapılıyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´ndeki salonda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar Albay Çiçek, avukat Serdar Öztürk, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım katıldı. Duruşmada, tutuksuz sanık İlhami Ümit Handan da hazır bulundu. Tutuksuz sanık Özel Yılmaz ile hakkında yakalama kararı bulunan Bedrettin Dalan ise duruşmaya gelmedi. Yaklaşık 1,5 ay aranın ardından devam edilen duruşmada mahkeme heyetine, Başkan Köksal Şengün´ün yıllık izinde olması nedeniyle üye hakim Hasan Hüseyin Özese başkanlık yapıyor. Duruşmada savunmasını yapan İlhami Ümit Handan, Bedrettin Dalan´ı 19-20 yıldır tanıdığını belirterek, ´Dalan´ın dışarıdaki işlerine bakarım. İddia edilen örgütü tanımıyorum. Onlar da beni tanımaz. İlişkim sadece Dalan´ın özel işlerini yapmak´ dedi. Matbaacı olduğunu, Yeditepe Üniversitesinin matbaa işlerini piyasa fiyatlarının altında yaptığını ifade eden Handan, vakıf tarafından üniversitede okuyan emniyet, MİT, subay, savcı, hakim ve şehit ailelerinin çocuklarına verilen burs işleriyle de ilgilendiğini kaydetti. Handan, burs almak isteyen öğrencilerin ´emniyetten, MİT´tenim dediğini´, kendisinin de bunların doğru olup olmadığını araştırdığını dile getirerek, ´Ben bu konuda yardımcı oluyordum. Çevremin geniş olması nedeniyle emniyet ve MİT´ten insanlar, hakim ve savcılar tanıyordum. Burs işleriyle ilgili yardımcı oluyordum. Ticari işlerimi yaparım. Onun yanında üniversiteye yardımcı olanlardan biriyim´ diyerek savunmasını tamamladı.
Üniversitede odası yok, daima göreve hazır
İlhami Ümit Handan´ın savunmasını tamamlamasının ardından soruşturma aşamasında verdiği ifadelerin okunmasına geçildi. Ara sıra okunan ifadelerine müdahale edip açıklamalar getiren Handan, bir ara, Yanlış anlamayın oruç olduğum için ağzım kuruyor. Orucumu da bozmak istemedim. demesi de dikkat çekti. Sanık Bedrettin Dalan´ın özel kalem müdürü olmadığını ve İstek Vakfı tarafından öğrencilere verilecek olan burslarla ilgili başvuruları kontrol ettiğini belirten sanık İlhami Ümit Handan, Çeşitli devlet dairesi makamında olduğunu belirterek burs alan ancak bu makamlarda olmayan kişiler olduğunu gördük. Bedrettin Dalan bey de bir kontrol mekanizması geliştirerek beni de bu konuda sorumlu yaptı. Çevrem geniş olduğu için başvuru yapan kişilerin gerçekte belirttikleri görevlerde, makamlarda olup olmadıklarını araştırıyordum. dedi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in, Burs başvurusunda bulunacak kişiler size nasıl ulaşıyordu. Makamınız ya da telefonunuz olmadığını söylediniz? diye sordu. Handan, Yer darlığı nedeniyle doğru düzgün kimsenin odası yoktu. Ben oralarda olurdum. dedi. Bunun üzerine savcı Pekgüzel, Nasıl yani? Kapıda mı beklerdiniz gün boyunca da gelenler sizi bulabilirdi? diye sordu. Ümit Handan bu soruyu da Oralarda olurdum. Bir ihtiyaç olduğunda sekreterler beni bulurdu. Korumaların odasında filan otururdum. diye cevapladı.
Devletini seven birisi olduğum için Dalan bana güvenmemiş olsa gerek!
Firari sanık Dalan´ın yurt dışına çıkışı konusunda kendisine yardımcı olup olmadığı şeklindeki soruya ise Handan, Normalde uçak biletlerini bir gün öncesinden biz alırız. Ancak o gün uçağa bineceğini son anda havalimanında görevli polis Yusuf Yılmaz´dan duydum. Biletini de biz almadık. Zaten havalimanına da hanımefendi ile birlikte kılı kılına yetiştiler. Bir anda çıktılar. şeklinde cevap verdi. Dalan´ın yurt dışına çıkacağını bilmediğini belirten Handan, koruma polisi Mehmet Tunçman´ın da Dalan´ın Ankara´ya uçacağı şeklinde rapor hazırladığını, kendisinin de yolculuğun Ankara´ya yapılacağını bildiğini söyledi. Pekgüzel´in, Peki size o kadar yakın olan birisi, her defasında biletlerini dahi sizin almanıza rağmen bu defa neden gideceği yer konusunda size bilgi verilmedi? şeklindeki sorusuna da Handan, Devlete yakın ve devletini seven birisi olduğum için bana güvenmemiş olsa gerek. dedi. Bedrettin Dalan´ın yanında 18-19 yıldır çalıştığını belirten Handan, Üniversite 12-13 yıldır var. Ondan önceleri de başkanlığa adaylığını koyduğu dönemlerde kendisine yardımcı olur, sonra kendi işimin başına giderdim. Kağıt işi yapıyordum. diye konuştu.
Dalan´dan burslu MİT görevlisi
Savcı Pekgüzel´in sanıklardan MİT görevlisi Özel Yılmaz´ı nereden tanıdığını sorması üzerine Handan, Çocuklarının burs işlemleri için gelip gitmesi nedeniyle tanıyorum. Burslar senelikti. Her burs alan kişi senede bir kez yani öğrenim boyunca en az 4 kez gelmek zorunda. dedi. Handan, Dalan ile Özel Yılmaz arasındaki irtibatlarının sorulması üzerine İstanbul´a Başsavcı, Emniyet Müdürü ve MİT Başkanı geldiği zaman Dalan Başkan ziyaretlerine giderdi. Özel Yılmaz da burs için geldi. Mütevelli heyetinin bir burs şart vardı. Bu şartları kabul edenler gelirdi. Yılmaz da bu şartları kabul ederek Dalan Başkana geldi. şeklinde konuştu. Sanık Handan, protokol sahibi kişiler ile Bedrettin Dalan´ın birbirlerini yemeğe davet ettiklerini belirterek, Dalan Başkan üniversiteye davet edeceği kişileri öğle yemeği zamanında davet ederdi. Her gün 8-10 kişilik bir yemek masası hazırlanırdı. Yemek 3-4 saat sürerdi. Sonunu bekleyen bekler, beklemeyen de işi bitince giderdi. dedi.
Büyük patron İstanbul´da, biraz daha kalın size haber veririm
Savcı Pekgüzel´in, Bedrettin Dalan ile yaptığınız bir görüşmede ´Büyük patron İstanbul´da´ diyorsunuz. Dalan da ´Anladım. Çok selamımı söyle´ diye cevap veriyor. Siz de ´Biraz daha kalın. Ben size haber veririm.´ şeklinde konuşuyorsunuz. İfadenizde rektöre büyük patron dediğinizi söylediniz. Ancak konuşmalarınız şüphe içeriyor. Konuyu açıklar mısınız? diye sordu. Handan bu soruya da Çocuklarının anlattığı kadarıyla 5 damarı ve kalp kapakçığı değişmiş. Dinlenmesi gerektiğini, iyice iyileşip gelmesini istedim. Art niyetli bir konuşma değildi. Bunu konuşma sırasında açıkça söylemem gerekirdi. şeklinde konuştu.
İfade değiştirdi
Sanık Handan, soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde Bedrettin Dalan´ın makam şoförü Coşkun Umur, Dalan hakkında arama kararı çıkarılacağını Aydın Doğan´dan duymuş. şeklindeki ifadesini kabul etmedi. Handan, Kendisi söyleyebilecek durumda birisi. Neden gidip Coşkun´a söylesin ve Coşkun da gelip bana söylesin. O zamanki haleti ruhiyem nasılsa böyle bir ifade vermişim. dedi. Bedrettin Dalan´ın yurt dışına çıkmadan önce Özel Yılmaz ile görüşüp görüşmedikleri şeklindeki soru üzerine Handan, Özel Yılmaz Yeditepe Üniversitesi Hastanesi´nde önce sahte anjiyo, ardından da gerçek anjiyo oldu. Ameliyattan sonra geçmiş olsun demek üzere telefon ile aradı. Ben de telefonu kendisine götürdüm. Ne konuştuklarını bilmiyorum. diye konuştu. Handan, ikinci dava sanıklarından Tuncay Özkan´ı tanıyıp tanımadığı şeklindeki soruyu da Her ay rutin olarak Bedrettin Dalan´ı ziyarete geldiği için tanırım. Daha sonra eşi de orada çalışmaya başladı. diye cevapladı.
Veli Küçük İstanbul Alay Komutanı
Ergenekon ana davası sanıklarından Veli Küçük´ü tanıyıp tanımadığı sorulan Handan, Kendisini şahsen tanımam. Geliş gidişleri nedeniyle tanırım. dedi. Savcı Pekgüzel´in, Giresun´da görevliyken mi tanırsınız? sorusuna Handan, Hayır İstanbul´daydı. cevabını verdi. Hangi görevde olduğu sorusuna ise Handan, Jandarma Alay Komutanıydı. cevabını verdi. Bunun üzerine Pekgüzel, Böyle bir görevi yoktu. dedi. Handan ise 4-5 yıl önce makam otosu ile gelirdi. Üzerinde resmi kıyafeti olurdu. Hiç sivil kıyafetli de görmedim. diye cevap verdi.
İmzalı mühürlü numuneler
Savcı Pekgüzel, Danıştay zanlısı Alparslan Arslan´ın otosunda bulunan emniyet otopark kartına benzer bir kart da sizin kayınbiraderinize ait Mor Ajans´ta yapılan aramalarda ele geçirilmiş. Size gelen işleri bu ajansta yaptığınızı ve bu eşyaların da size ait olduğunu söylediniz. Bu kartı açıklar mısınız? diye sordu. Handan, bu kartın kendisine çoğaltması amacıyla numune olarak geldiğini söyledi. Savcı Pekgüzel´in, gelen numuneler böyle damgalı mühürlü mü olurdu? şeklindeki sorusuna Handan Bazı numuneler mühürlü imzalı bazıları da boş olurdu. ifadesini kullandı. Sanık İlhami Ümit Handan, Ergenekon ana davası sanığı Drej Ali lakaplı Alı Yasak´ı tanıyıp tanımadığı şeklindeki soruya da Tavla oynamak için gelip giderdi. Oradan tanırım. diye cevap verdi. Savcı Pekgüzel, Burs işi mi vardı? Yoksa ihale işi filan mı vardı? Bilginiz var mı? diye sordu. Bunun üzerine Handan, Burs işi olup olmadığını bilmiyorum. İhale konusunu da İstek Vakfı kendisi hallederdi zaten. diye konuştu. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in sorularını bitirmesinin ardından duruşmaya öğle arası verildi. ( Cihan)
Genelkurmay´ın Dursun Çiçek yazısı, mahkemeye ulaştı
Hükümete ve millete komplo eylem planı davasına bakan mahkemenin talebi üzerine Genelkurmay Başkanlığından gönderilen yazıda, Albay Dursun Çiçek´in 2-9 Nisan ve 8-15 Haziran 2009 tarihlerinde olmak üzere iki kez Bilgi Destek Dairesi Başkanlığına vekalet ettiği bildirildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin Çiçek´in 1 Ocak 2009 ile 4 Haziran 2009 tarihleri arasında kullandığı senelik ve mazeret izinlerine ilişkin sorularına Genelkurmay Başkanlığından yanıt verildi. Buna göre Çiçek´in 21-24 Şubat 2009 tarihleri arasında 3 günlük yıllık izin kullandığı ve izinde bulunduğu adresi Fenerbahçe Orduevi olarak gösterdiği kaydedildi. Yine 7-10 Mart 2009´da da yıllık izin kullanan Çiçek´in, İzmir Orduevini izinde bulunduğu adres olarak gösterdiği, 25 Mart ile 2 Haziran 2009 tarihleri arasında 8 gün, 9-13 Haziran 2009 tarihleri arasında da 5 gün izne ayrılan Çiçek´in, New York´ta bir adres verdiği bildirildi. Erzincan Valiliğinden gönderilen yazıda da Dursun Çiçek´in kaldığı iddia edilen Konak Mazlum Otel´de 2009 yılında 32 adet kameranın bulunduğu, fakat 7 günde bir kayıtların yenilendiği ifade edildi. Yazıda, kayıt ve arşiv cihazları olmadığından 2009 yılına ait kayıtların bulunmadığı belirtilirken, otelin çevresinde de kamera olmadığı kaydedildi.
Erzincan Havaalanı´na gelen yolcu listesi
Mahkemenin Erzincan Havaalanına gelen yolcu listelerini istediği THY Erzincan Satış Şefliğinden gelen yazıda ise yolcu seyahat bilgilerinin uluslararası havacılık kuralları gereği yolcunun bilgisi olmadan üçüncü kişilere verilmediği, konunun Türk Hava Yolları Anonim Ortaklığı Genel Müdürlüğü nezdinde çözülmesi gerektiği kaydedildi.
Genelkurmaydaki bilgisayarların silinmesi
Mahkemenin, ´Soruşturmaya konu olan 14 adet hard diskin de içinde bulunduğu 26 adet bilgisayar ve 5 adet sunucunun niçin silindiği, soruşturma kapsamındaki hard disklerin neden ayrılıp soruşturma sonuna kadar saklanmadığı, silme emrinin hangi yetkili makam tarafından, hangi gerekçeyle verildiği´ şeklindeki sorularına da Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığından cevap verildi. Buna göre, askeri savcılık tarafından bu dosyayla ilgili kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği anımsatıldı. Askeri savcılığın bu kararda suç delillerini yok etme suçu yönünden şüpheliler hakkında değerlendirme başlığı altında hukuki değerlendirmeye yer verdiği ifade edilerek, istenen bilgilerin bu bölümde bulunduğu anlatıldı.
Çiçek iki kez Bilgi Destek Dairesi´nde başkan vekili
Bilgi Destek Dairesi Başkanlığı bünyesinde yer alan şubelerin 2004-2009 yılları arasındaki her yıla ait ayrıntılı görev dağılım çizelgesiyle ilgili cevabi yazı da mahkemeye ulaştı. Yazıda, Başkanlığın 1996 ve 2007 yılları arasında iki kez teşkilat değişikliğine tabi olduğu belirtildi. Yazıda 2004-2009 tarihleri arasında görev yapan, aralarında çeşitli rütbedeki subay ve sivil memurların da yer aldığı 81 kişinin isimleri liste halinde gönderildi. Yazıda ayrıca Daire Başkanlığının icra ettiği görevler de yer aldı. Genelkurmay Başkanlığından gelen başka bir yazıda da Çiçek´in Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığına 2009 yılında hangi tarihlerde vekalet ettiğine dair sorulan soruya yanıt verildi. Yazıda, Çiçek´in 2-9 Nisan ve 8-15 Haziran 2009 tarihlerinde olmak üzere iki kez Bilgi Destek Daire Başkanlığına vekalet ettiği bildirildi. Mahkemenin, Bilgi Destek Grup Komutanlığının yapısında 2009 yılında değişiklik yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa ne gibi bir işlem yapıldığı sorusuna da aynı kurumdan cevap geldi. Yazıda, 18 Şubat 2009 tarihinde Bilgi Destek Grup Komutanlığı bünyesindeki Sayısal Bilgi Harekat Timi´nin Bilgi Güvenlik Araştırma Kısmı olarak Genelkurmay İstihbarat Başkanlığına dahil edildiği, Birinci Bilgi Destek Tabur Komutanlığı ile Üçüncü Bilgi Destek Tabur Komutanlığının lağvedildiği, Dördüncü Bilgi Destek Tabur Komutanlığının isminin Birinci Bilgi Destek Tabur Komutanlığı olarak değiştirildiği kaydedildi. Bilgi Destek Daire Başkanlığının 27 Ağustos 2009 tarihli emirle Genelkurmay Genel Sekreterliğine bağlandığı ifade edilen yazıda, 7 Eylül 2009 tarihli emirle de Bilgi Destek Daire Başkanlığının İdari Kısım ve Bilgi Destek Harekat Merkezi Amirliği olarak iki birimden oluştuğu belirtildi.
Kullanılan bilgisayarlar
Bilgi Destek Daire Başkanlığının tüm şubelerinde çalışan askeri ve sivil personelin kullandıkları bilgisayarlara ait kayıtlara ilişkin mahkemenin yazısına gelen cevapta, Ağustos 2008´den sonra atanan ve 2009 yılı ilk 6 ayı itibarıyla çalışan tüm askeri ve sivil personelin kullandığı bilgisayarlara ait kayıtlar ile bu bilgisayarları kullanan kişilerin kullanıcı kodlarının gönderildiği belirtildi. Yazıda ayrıca, 2008´den önce atanan ve 2009 yılı ilk 6 ayında çalışan varsa diğer askeri ve sivil personelin elektronik kayıtları üzerine de inceleme başlatıldığı kaydedildi.
Bilgisayarlara talimatta belirtilen emre göre işlem yapıldı
Genelkurmay Başkanlığından gelen başka bir yazıda da askeri savcılık tarafından soruşturması devam eden bilgisayar ve sunucuların, 20 Haziran 2009 tarihli bilgisayar güvenliği konulu olarak yayınlanan yazının ´güvenli sil´ işlemine tabi tutularak silinecek bilgisayarlar kapsamına girip girmediği konusunda bilgi istendiği hatırlatıldı. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından Çiçek ile ilgili yürütülen soruşturmada, el konulduktan sonra bilirkişilere incelettirilen bilgisayar ve sunucuları hakkında yapılan talimatlar üzerine, tekrar Bilgi Destek Daire Başkanlığına iade edildiği belirtildi. Bu bilgisayar ve sunuculara da talimatta belirtilen emir kapsamında işlem yapıldığı vurgulandı.
TSK iç ağına internetten erişilemez
Genelkurmay Başkanlığından, bilgisayara dışarıdan girilerek veri çalınmasının mümkün olup olmadığına ilişkin mahkeme yazısına verilen cevapta da Genelkurmay karargahı bilgi sistemlerinde internet ve TSK iç ağı olmak üzere iki ağ işletildiği belirtildi. Teknolojinin sağladığı tüm imkanlar kullanılarak güvenlik tedbiri sağlandığı ifade edilen yazıda, internetin dünya genelinde kontrolsüz olduğu ve bu ortamda her an yeni saldırı teknikleri ve saldırı yazılımlarının geliştirildiği dikkate alındığında, TSK´da internet kullanımının son derece kısıtlı olarak ve kullanıcılara sadece ´Tasnif dışı´ gizlilik derecesinde bilgi işlemesi müsaadesi verildiği anlatıldı. Ayrıca çeşitli saldırılara karşı da gerekli güvenlik duvarları, güvenlik yazılımları ve zararlı kodlara karşı yazılımlar kullanıldığı ifade edilen yazıda, ´TSK iç ağı TSK çapında kullanılan kuruma ait özel bir ağdır. Genelkurmay Başkanlığı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları, ayrıca Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve bunların Türkiye genelindeki ast birimleri bu ağa bağlıdır. Bu ağ üzerinden bilgi paylaşılmaktadır. TSK iç ağının internet ile bir irtibatı, bağlantısı yoktur. Bu nedenle Genelkurmay Başkanlığı birimlerinde bulunan bilgisayarlara dışarıdan ´internet ortamında´ müdahaleyle girilerek veri çalınması mümkün değildir´ denildi. ( Zaman)
SAVUNMA VE SORGULAR TAMAMLANDI
Akkaya tahliye edildi
Duruşmada, sanıklardan Bedrettin Dalan´ın özel kalem müdürü İlhami Ümit Handan´ın çapraz sorgusu tamamlandı. Böylece davanın 4´ü tutuklu toplam 6 sanığının sorgu ve savunması tamamlanmış oldu. Mahkeme, Albay Dursun Çiçek´in de aralarında bulunduğu üç sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Tutuklu olarak yargılanan Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya suç vasfının değişme ihtimali gözönünde bulundurularak tahliye edildi. Akkaya için yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Duruşmada, tutuklu sanık Kurmay Albay Dursun Çiçek de söz aldı. Çiçek, Hanefi Avcı´nın tartışma yaratan kitabında, kendisi hakkında da iki sayfa bulunduğunu söyledi. Çiçek, Bu kitabı yazan sokaktan bir serseri değil. Yılların istihbaratçısı. Anlattıklarıyla senaryo uyuşuyor. Buraya çağırılarak kitapta yazmadıklarını da anlatmasını istiyorum diye konuştu. Duruşma 18 Ekim´e ertelendi. ( Cnnturk)
Sanıklardan Yıldırım´da çıkan ilginç not: Behçet Oktay indirildi
İntihar mı ettiği cinayete mi kurban gittiği tartışılan eski Özel Harekat Dairesi Başkanı Behçet Oktay´ın ölümüyle ilgili ´Islak imzalı belge´ davası tutuklu sanığı Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım´ın ajandasında ilginç bir not çıktı. Notta, Zir Vadisi ve özel harekata hibe edilen silahlar Behçet Oktay bunları topladı, onun için indirildi. yazısı dikkat çekti. Eski Özel Harekat Dairesi Başkanı Behçet Oktay, 25 Şubat 2009 tarihinde aracında ölü bulunmuştu. Ankara Dikmen´de arabasının içinde ölü bulunan Oktay´ın intihar ettiği belirtilmişti. Oktay´ın ölümüne ilişkin yürütülen soruşturma 20 Nisan 2009´da intihar olduğu gerekçesiyle kapatılmıştı. Olayın cinayet mi, intihar mı olduğu ise hala tartışılıyor. Adli Tıp Kurumu´nun Oktay´ın ölümüne ilişkin raporunda vücudunda kırıklar, kanında kokain ve alkol bulunduğu ifade edilmişti. Bunun üzerine Oktay´ın ailesi olayın intihar olmadığını belirterek soruşturmanın kapatılmasını itiraz etmişti. Tartışma konusu olan olayla ilgili Islak imzalı belge davasının tutuklu sanıklarından Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Deniz Yıldırım´ın iş yerinde yapılan aramalarda ele geçirilen ajandasında bir not bulunduğu ortaya çıktı. El yazısı ile yazılan notta, Behçet Oktay ismi en üste yazılmış ve altı çizilmiş. Oktay´ın isminin altına ise, Zir vadisi ve özel harekata hibe edilen silahlar Behçet Oktay bunları topladı, onun için indirildi. İllerdeki ÖH. şubelerini kapatmayı planlıyordu. notu düşülmüş. Bu arada, Mehmet Deniz Yıldırım´a söz konusu notla ilgili emniyet ve savcılıkta herhangi bir soru sorulmadığı öğrenildi. ( Cihan)
Dursun Çiçek Ölüm Orucuna Başladı
Savunmasını yaptıktan sonra tahliye talebinde bulunan Albay Dursun Çiçek, talebinin reddedilmesinin ardından ´ölüm orucuna´ başladığını açıkladı. Albay Dursun Çiçek´in avukat kızı İrem Çiçek, babasının kendi el yazısıyla gönderdiği notu, gözyaşlarına boğularak okudu. İrem Çiçek, babasının ölüm orucuna başladığına dair notu okumakta zorlandı. İftira, yargısız infaz ve tutsaklık bitinceye, hakimler, hukuk ve vicdanlarına göre karar verinceye, hukuk ve adalet geri gelip hukuk cinayeti bitinceye kadar orucumu açmayacağım. Evet, babam artık orucunu açmayacak
(31 Ağustos 2010), son güncel.: (01 Eylül 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Islak İmzalı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
7´nci iddianamede (Islak İmza) arama yap