Avcı´nın yuh dedirten iddiaları bir bir çürütülüyor. Ona göre Ergenekon´un en önemli delilleri arasında yer alan 51 nolu DVD de cemaat işi. Oysa Ergenekon ve yandaşlarının gözünü korkutan sapık ilişkilerin yer aldığı 51 No´lu DVD´nin, TSK´nın teknik olanakları kullanılarak Ergenekon sanıkları tarafından şantaj amacıyla kaydedildiği tespit edilmişti. Ama bunun ne önemi var ki, nasıl olsa Avcı´ya göre o porno ilişkileri görüntüleyenler de garanti TSK´ya sızmış cemaatçilerdir. Polisler, savcılar, hakimler, ihbarları yapan, belgeleri gönderen meçhul subaylar Avcı´ya göre cemaatçi. Bu nasıl sapık ve paranoyak bir zihniyet böyle?.. Ahmet Altan´ın satırlarıyla, ´Fethullahçılık´ diye bir suç yok ama Fethullahçı olmak ´suçlu´ olmak anlamına geliyor neredeyse. Ve, bu ´sihirli´ sözcük her şeyi açıklıyor, ´Şemdinli´de kontrgerillanın izini yakalayan savcı Fethullahçıymış´ diyorlar. Bunu söyledikleri anda, kontrgerillanın kitapevi bombalaması önemsizleşiyor, onları yakalayan savcının Fethullahçı olması önem kazanıyor. Aynı şeyi Ergenekon için de yapıyorlar, Ergenekon´u soruşturan savcılar da Fethullahçıymış... Demek ki Ergenekon kötü bir şey değil, Fethullahçı olmak gibi ´korkunç´ bir kimliğe sahip adam onları sorguladıysa, biz onları aklamalıyız. Bu yaklaşım, dikkatleri ´suçluyu´ yakalayanın ´inancına´ çekip, suçun kendisini saklamaya yarıyor ve Fethullahçılık lafı bu garip mekanizmanın işletilmesinde çok sık kullanılıyor.
Hanefi Avcı kuyuya bir taş attı, ayıkla pirincin taşını!..
Avcı´nın yuh dedirten iddiaları bir bir çürütülüyor. Ona göre Ergenekon´un en önemli delilleri arasında yer alan 51 nolu DVD de cemaat işi. Oysa Ergenekon ve yandaşlarının gözünü korkutan sapık ilişkilerin yer aldığı 51 No´lu DVD´nin, TSK´nın teknik olanakları kullanılarak Ergenekon sanıkları tarafından şantaj amacıyla kaydedildiği tespit edilmişti. Ama bunun ne önemi var ki, nasıl olsa Avcı´ya göre o porno ilişkileri görüntüleyenler de garanti TSK´ya sızmış cemaatçilerdir. Polisler, savcılar, hakimler, ihbarları yapan, belgeleri gönderen meçhul subaylar Avcı´ya göre cemaatçi. Bu nasıl sapık ve paranoyak bir zihniyet böyle?.. Ahmet Altan´ın satırlarıyla, ´Fethullahçılık´ diye bir suç yok ama Fethullahçı olmak ´suçlu´ olmak anlamına geliyor neredeyse. Ve, bu ´sihirli´ sözcük her şeyi açıklıyor, ´Şemdinli´de kontrgerillanın izini yakalayan savcı Fethullahçıymış´ diyorlar. Bunu söyledikleri anda, kontrgerillanın kitapevi bombalaması önemsizleşiyor, onları yakalayan savcının Fethullahçı olması önem kazanıyor. Aynı şeyi Ergenekon için de yapıyorlar, Ergenekon´u soruşturan savcılar da Fethullahçıymış... Demek ki Ergenekon kötü bir şey değil, Fethullahçı olmak gibi ´korkunç´ bir kimliğe sahip adam onları sorguladıysa, biz onları aklamalıyız. Bu yaklaşım, dikkatleri ´suçluyu´ yakalayanın ´inancına´ çekip, suçun kendisini saklamaya yarıyor ve Fethullahçılık lafı bu garip mekanizmanın işletilmesinde çok sık kullanılıyor.
51 no´lu DVD yalanı
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´nın kitabında yer alan ve kartel gazetelerinin üzerine atladığı 51 No´lu DVD konusunda korkunç bir çarpıtma yapılıyor. Sözde ´cemaat, emniyet, hükümet´ üçgeninde yasadışı görüntü kaydı yapan bir yapılanmanın var olduğunu, bu yapılanmanın üst düzey komutan ve yargı mensuplarına şantaj ve baskı yaptığını iddia eden Avcı, buna dayanak olarak Ergenekon iddianamesinde yer alan 51 No´lu DVD ve intiharları sonrası internete düşen görüntüleri ile dikkat çeken subayları gösteriyor. Kitabın yayınlanmasından sonra ´yandaş basının´ bir biri ardına yaptığı haberlerde ise TSK´da yaşanan intihar ile istifaların silahlı kuvvetleri yıpratmak için cemaat tarafından sızdırıldığını iddia etmeye başladı. Oysa Ergenekon ve yandaşlarının gözünü korkutan sapık ilişkilerin yer aldığı 51 No´lu DVD TSK´nın teknik olanakları kullanılarak Ergenekon sanıkları tarafından şantaj amacıyla kaydedildiği biliniyor.
Askerler ve yargı mensuplarına ait görüntüler
Hanefi Avcı´nın kitabının yayınlanması ile Ergenekoncuların büyük bir iştahla savunmaya başladığı ´51 nolu DVD Cemaat tarafından şantaj için kaydedildi´ iddialarını tamamen çökerten durum ise DVD´nın ele geçirildiği kişi ve ele geçirilme biçiminde gizli. Emekli Albay Avukat Mustafa Levent Göktaş´ın Ankara´daki bürosuna yapılan baskında ele geçirilen ve arama tutanağına 51. sırada kaydedilen DVD´de, birçok yargı mensubu ve subayın özel görüntüleri bulunuyor. Ergenekon sanıkları tarafından örgütün çıkar ve amaçları doğrultusunda kullanılmak üzere kaydedildiği belirtilen görüntü ve ses kayıtları ile bir yargı ve TSK mensubuna şantaj yapıldığı belirtiliyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na göre sanıklar şu ana kadar 91 yargı mensubuna şantaj yaptı.
Bengü TV spikeri Ebru Gül ile yaptığı aşk görüşmeleri ve bir otele girerken çekilen görüntüleri internete düştüğü için mesleğinden ayrılmak zorunda kalan Balyoz sanığı Korgeneral Metin Yavuz Yalçın´a da yine aynı şebekenin kurbanı olduğu belirtiliyor.
Avcı´nın Enerji operasyonu iddiaları da yalan
Hanefi Avcı´nın kitabında görevden alınmasına yol açtığını savunduğu enerji operasyonu ile ilgili iddiaları da fos çıktı. ?Haliç´te Yaşayan Simonlar? isimli kitapla gündemdeki yerini koruyan Hanefi Avcı, yaptığı enerji operasyonunun ucu hükümete çıktığı için Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı (KOM) görevinden alındığını iddia etmişti. Avcı´nın iddiasının gerçek olmadığı ortaya çıktı. Avcı´nın 2005´te gerçekleştirdiği enerji operasyonunda gözaltına alınan 18 kişinin tamamı serbest bırakıldı. Avcı, KOM´dan ayrıldıktan sonra bu operasyonun devamı niteliğindeki 2007 Ekim´inde gerçekleştirilen Mavi Hat operasyonunda ise 64 kişi gözaltına alındı ve 34 kişi tutuklandı. Avcı´nın gerçekleştirdiği operasyondan daha büyük olan Mavi Hat operasyonunu gerçekleştiren polislerin hiçbiri görevlerinden alınmadı. Bu durum, Avcı´nın ?Eneji operasyonundan ötürü görevden alındım? tezinin gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. Çok sayıda bürokratın halen tutuklu bulunduğu Mavi Hat operasyonunun ardından ise ne operasyonu yapan Ankara Organize´de, ne de planlamayı yürütün Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı´nda (KOM) herhangi bir görev değişikliği olmadı. Operasyonu yürüten KOM Daire Başkanı Ahmet Pek´in daha büyük bir operasyonu gerçekleştirdiği halde halen görevde olması, Hanefi Avcı´nın bu iddiasının da gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. ( Vakit)
Avcı´nın paranoyası, Amerika´daki McCarthy´ciliği, ´Her taşın altında komünistler var, vurun söyletmen´ dönemini hatırlatıyor
Birisine fethullahçı denildi mi işi bitti!
Ahmet Altan´ın satırlarıyla, ´Fethullahçılık´ diye bir suç yok ama Fethullahçı olmak ´suçlu´ olmak anlamına geliyor neredeyse. Ve, bu ´sihirli´ sözcük her şeyi açıklıyor, ´Şemdinli´de kontrgerillanın izini yakalayan savcı Fethullahçıymış´ diyorlar. Bunu söyledikleri anda, kontrgerillanın kitapevi bombalaması önemsizleşiyor, onları yakalayan savcının Fethullahçı olması önem kazanıyor. Aynı şeyi Ergenekon için de yapıyorlar, Ergenekon´u soruşturan savcılar da Fethullahçıymış... Demek ki Ergenekon kötü bir şey değil, Fethullahçı olmak gibi ´korkunç´ bir kimliğe sahip adam onları sorguladıysa, biz onları aklamalıyız. Bu yaklaşım, dikkatleri ´suçluyu´ yakalayanın ´inancına´ çekip, suçun kendisini saklamaya yarıyor ve Fethullahçılık lafı bu garip mekanizmanın işletilmesinde çok sık kullanılıyor. Ergenekon ve benzeri davalara bakan hakim ve savcılara, Yargıtay´ın tazminat davalarından sonra diğer bir baskı da Avcı´nın paranoyasıyla mı gelecek? Hakimler ve savcılar karar verirken, işlerini yaparken fethullahçı damgası yememek için farklı mı davranacaklar? Bu suçlama, yargıtayın tazminat davalarından daha etkili görünüyor.
Avcı hangi soruşturma kapsamında dinleme altındaydı?
Bu yönüyle, Avcı´nın Ergenekon´un beyin takımında olduğu ileri sürülse, Avcı´nın yaptığına benzer bir paranoya oluşur mu? Biz duyumlarımıza göre iddia edelim, savcılar gidip araştırsın, delil bulurlar! Kaldı ki 2007 yılında İstanbul Organizeye Paksüt baskını olarak düzenlenen, Ergenekon soruşturma bilgilerinin ele geçirilmeye çalışıldığı ve son anda Savcı Zekeriya Öz´ün müdahalesiyle engellenen hukuksuz baskına dayanak teşkil eden ihbarı Hanefi Avcı´nın yaptığı daha önce de dile getirilmişti. Bu açıdan Avcı´nın Ergenekon´la bağlantılı olabileceği iddiası ciddileşir. Hatta Avcı´nın kitabını apar topar bitirerek piyasaya sürmesine neden olan ve kendisinin de dile getirdiği ´gizli dinleme altındayım´ iddiası, onun hangi soruşturma kapsamında dinlenmekte olduğuna, fethullahçılık iddialarıyla ortalığı karıştırmasının bu soruşturmaya karşı ön alma amaçlı olup olmadığına dair merak uyandırıyor. Ne olursa olsun, Avcı eliyle yürütülmeye geçilen yeni manevranın, Ergenekon sürecini tersine çevirmeyi başarması mümkün görülmüyor. Çünkü Avcı´nın dile getirdiği, ´Susurluk soruşturması ciddi, Ergenekon soruşturması kurgu´ gibi kıskançlık kokan iddiasının aksine, Ergenekon soruşturmasında ortaya çıkan deliller, belgeler, ses kayıtları ve silahlar, Susurluk´la kıyaslanmayacak kadar çok ve ciddi. Öyle ki bir değil on tane Hanefi Avcı bile gelse bu süreci tersine çevirmeyi başaramaz.
McCarthycilik nedir?
McCarthycilik ya da Amerikalılar için Kızıl Panik, 1940´lı yılların sonunda başlayıp 1950´li yılların sonuna değin ABD´de sürmüş antikomünist kuşkuculuğunu belirtmektedir. Terim adını, ABD senatörü Joseph McCarthy´den almıştır. Bu dönemde, çeşitli durumlardan ötürü çeşitli insanlar Komünist ya da Komünist sempatizanı olmakla suçlanmış, özel ve devlet kurumlarınca saldırgan soruşturmalarla karşı karşıya kalmışlardır. Bu dönem süresince, birçok insan kovulmalara, işyerlerinin yok edilmesine ve tutuklanmalara maruz kalmıştır. Bu olaylar, Soğuk Savaş´ın bir parçası olmuştur.
Abdullah Harun
(28 Ağustos 2010, 15:10)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Hanefi Avcı´nın iddiaları konulu manşetlerimiz
NTV´ye çıkan Avcı´ya sorulmayan sorular
Ergenekon davasını engelleme girişimleri