Ergenekon ana davasında sanık savunmalarının büyük ölçüde tamamlanması ve geriye kalan sanıkların ifadelerinin bir türlü alınamamasının ardından bugünkü 153. duruşmada tanıkların dinlenmesine başlandı. Sanıklardan Osman Yıldırım´ı Ataşehir Migros önünden alarak Veli Küçük ve Muzaffer Tekin´in de katıldığı toplantı düzenlenen eve getirdiği ileri sürülen Orhan Kadı, sanıkları ve iddia edilen suçları basından duyduğu kadarıyla bildiğini söyledi.
Ergenekon davasında sona yaklaşıldı: Tanık ifadeleri alınıyor
Ergenekon ana davasında sanık savunmalarının büyük ölçüde tamamlanması ve geriye kalan sanıkların ifadelerinin bir türlü alınamamasının ardından bugünkü 153. duruşmada tanıkların dinlenmesine başlandı. Sanıklardan Osman Yıldırım´ı Ataşehir Migros önünden alarak Veli Küçük ve Muzaffer Tekin´in de katıldığı toplantı düzenlenen eve getirdiği ileri sürülen Orhan Kadı, sanıkları ve iddia edilen suçları basından duyduğu kadarıyla bildiğini söyledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen 1´nci Ergenekon davasının 153. duruşmasına tutuklu sanıklardan Ergun Poyraz ile başka suçlardan tutuklu sanıklar Semih Tufan Gülaltay ve Sedat Peker katılmadı. Diğer 25 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklardan Emin Caner Yiğit, Murat Özkan, Zeki Yurdakul Çağman, Mete Yalazangil, İbrahim Benli ve Güler Öztürk duruşmada hazır bulundu.
Savunması alınamayan sanıklar
Önceki oturumlarda sanıklardan İlhan Selçuk tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirmişti. Diğer sanık Salih Kunter´in sağlık sorunları olduğu, Saipr Deblevitzi ise firari olduğu için savunması alınamamıştı.
Gizli tanıklar için video konferans
Hakim Hüseyin Özese ayrıca, gizli tanıkların dinlenebilmesi için salona kurulacak video-konferans sistemiyle ilgili Adalet Bakanlığı´na gönderilen yazıya olumlu cevabın verildiğini ifade etti.
İlk tanık Orhan Kadı
Bunun üzerine davada ifadelerine başvurulması gerekli tanıklardan bazıları duruşmaya davet edilmişti. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, yıllık izinde olduğu için yerine vekalet eden üye hakim Hasan Hüseyin Özese, duruşmaya çağrılan tanıklardan Sinan Berberoğlu ve Tarkan Toper´in duruşmaya gelmediğini açıkladı. Ardından da hazır olan tanıklardan Orhan Kadı, ifadesine başvurulmak üzere hakimlerin önüne çağrılırken diğer tanıklar ise mahkeme yazı işleri müdürlüğüne alındı.Tutuklu sanıklardan Alparslan Arslan ile 2 yıl aynı evde kaldıklarını belirten Orhan Kadı, Cumhuriyet Gazetesi´ne bomba atılması ve Danıştay saldırısına ilişkin yargılanan 8 sanık ile haklarındaki suçlamaları basından takip ettiği kadarıyla bildiğini söyledi. Başkan Özese, 1995 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi´ni bitirdiğini belirten Kadı´nın, daha önceden ifadesinin alınmış olduğunu hatırlatarak bu ifadesini okudu. Tutuklu sanıklardan Osman Yıldırım´ın, daha önceden verdiği bir ifadede Alparslan Arslan´ın ev arkadaşı olan Orhan Kadı´nın, kendisini Ataşehir Migros önünden alarak Muzaffer Tekin ve Veli Küçük´ün de katıldığı toplantı düzenlenen eve getirdiğini ileri sürmüştü. Sanık Alparslan Arslan ise bu toplantı düzenlenen evde Muzaffer Tekin tarafından kendisine el bombası verildiğini, Veli Küçük´ün ise bu bombaları Cumhuriyet Gazetesine atması yolunda kendisine talimat verdiğini iddia etmişti.
Tanık, Yıldırım´ı Arslan´ın talebiyle Ataşehir´de arabasına aldığını kabul etti
Ergenekon ana davasının bugünkü duruşmasında dinlenen tanık Orhan Kadı, sanık Osman Yıldırım´ı Ataşehir Migros önünden alarak Velik Küçük ve Muzaffer Tekin´in bulunduğu eve götürdüğünü söyledi. Özese´nin, ´Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanması hakkında ne biliyorsunuz?´ sorusuna Kadı, ´Olayın olduğu ana kadar Alparslan Arslan´la aynı evde kalıyorduk. Olayı basından takip ettiğim kadarıyla biliyorum. Bunun dışında ayrıca bir şey bilmiyorum´ dedi. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel´in, davanın tutuklu sanıklarından Osman Yıldırım´ı tanıyıp tanımadığı şeklindeki sorusuna Kadı, ´Osman Yıldırım´la Ataşehir´de bir kere karşılaştık. Yıldırım, onu kendi arabasıyla alıp Recep Özkan´ın evine getirmemi istedi. Bizde de araba merakı var. ´Alırım´ dedim. Ataşehir meydandaki Migros´un önünden Osman Yıldırım´ı aldım ve Recep Özkan´ın evine getirdim. Sonra Alparslan Arslan aşağı indi, arabayla beraber gittiler´ yanıtını verdi. Pekgüzel´in, ´O gün Alparslan Arslan, Recep Özkan´ın evinde mi kaldı?´ sorusuna Kadı, Arslan´ın o gece Özkan´ın evinde kalmadığını hatırladığını söyledi. Pekgüzel´in, ´Siz bombaları kendi kaldığınız evde veya Özkan´ın evinde gördünüz mü?´ sorusuna da Kadı, evde bomba ya da silah görmediğini ifade etti. ´Salih Kurter´in yanına gittiniz mi? Alparslan Arslan üzerinde Kurter´in ne gibi bir etkisi vardı?´ şeklindeki Savcı Pekgüzel´in sorusu üzerine Kadı, ´Bir kez gittim. Alparslan´ın çok sevdiği bir kişiydi. Kurter´in etrafında 10-15 kişi vardı. Herhangi bir cemaate, tarikata önderlik yaptığını bilmiyorum´ cevabını verdi.
Kadı´ya göre Arslan 5 vakit namaz kılardı, içki içmezdi
Pekgüzel´in, ´Alparslan Arslan, size yapacağı eylemleri anlattı mı? Bir şey söyledi mi? Son günlerde davranışlarında bir değişiklik var mıydı?´ sorusu üzerine Kadı, ´Alparslan, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasıyla ilgili bir şey anlatmadı. Kendisini cezaevinde ziyaret ettiğimde de bunlardan bahsetmedi. Bombaları ve silahları nereden aldığına dair bir şey söylemedi. Son günlerde durgun ve düşünceliydi. Zaten az konuşurdu´ diye konuştu. Pekgüzel´in, ´Arslan´ın dini konularda hassasiyeti var mıydı? Namaz kılar mıydı? Size baskı yapıyor muydu?´ sorularına da Kadı, ´Dini konularda hassasiyeti vardır. Yaklaşık 1,5 yıldır 5 vakit namaz kılan bir insandı. Biz alkol kullanan kişilerdik. İçtiğimiz dönemlerde yanında oturmamaya gayret ederdik´ yanıtını verdi. Pekgüzel´in, ´Arslan, Browning marka silahı sizden aldığını söyledi. Ne diyeceksiniz?´ sorusuna Kadı, kendisinin vermediğini ve bu ifadeyi kabul etmediğini söyledi. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın´ın, ´Alparslan Arslan, size domuza başörtüsü takılan karikatürden bahsetti mi?´ şeklindeki sorusuna da Kadı, ´Böyle bir şerefsizlik olur mu, benim değerlerime saygısızlık yapılır mı?´ diye söylemişti´ dedi. ´Aykut Metin Şükre, Levent Temiz, Erkan Toker, Mehmet Demirtaş ve Muzaffer Tekin´i tanıyor musunuz?´ şeklindeki Savcı Taşkın´ın sorusuna Kadı, ´Ben sadece Muzaffer Tekin´i tanıyorum. Tekin´in bürosu, benim nişanlımın yanında çalıştığı avukatın bürosunun yanındaydı. Hatta, Tekin ile beni tanıştıran nişanlımdır´ diye konuştu. Taşkın´ın, ´Yanına gittiğinizde Salih Kurter ile ne konularda konuşuyordunuz? Kaç kişi oluyordu?´ sorusuna Kadı, ´Salih hoca dini konularda konuşuyordu. Sohbetlerde 10-15 kişi oluyordu´ dedi. Tutuklu sanıklardan Muzaffer Tekin´in sorusu üzerine de Kadı, Alparslan Arslan´ın dini hassasiyetlerinin olduğunu ve içki içmediğini hatırlattı. Tekin´in, ´Arslan, kafasına koyduğu şeyi yapar mı? Birilerinden etkilenir mi?´ sorusuna Kadı, ´Arslan dik kafalıdır, beceriklidir. Kimsenin onu etkileyebileceğini düşünmüyorum´ diye konuştu. Tekin´in ´Arslan´ın, benimle dolaştığını veya benden etkilendiğine dair bir duyumun var mı?´ demesi üzerine Kadı, böyle bir duyumunun olmadığını belirtti.
Tekin´in sorusunu hatırlamadı
´Menfur Danıştay saldırısından sonra yanımda Rafet Aslan ile birlikteyken seninle karşılaştık. ´Hukuk tahsili alan bir insan böyle bir şey yapar mı?´ dedim. Sende, ´Bir buçuk senedir bir hocanın yanına takılıyor, namaz kılıyor. Biz de kendisine müdahale edemiyoruz´ dedin. Ne diyorsun?´ sorusuna Kadı, öyle bir şey söylediğini hatırlamadığını ifade etti.
Yıldırım: Orhan kadı, tamamen yalan konuşuyor
Tutuklu sanık Osman Yıldırım´ın, ´Beni Migros´un önünden aldığınızı söylüyorsunuz. Beni alan kişi siz değilsiniz. Yalan konuşuyorsunuz. Beni alan, sizden daha uzun boylu, seyrek saçlı ve kumraldı. Siz değildiniz. Danıştay iddianamesinde, arkadaşım olduğunuz ve bana mesaj çektiğiniz iddia ediliyor´ diye konuşması üzerine Kadı, ´Ben sizi tanımıyorum. Size mesaj da atmadım. Alparslan talep etti. Gömleğinin cebindeki kağıtta yazan adres ve telefonu Alparslan´a mesaj attım´ dedi. Yıldırım´ın, ´Danıştay´ın türban kararını ve Cumhuriyet gazetesindeki karikatürü konuştuğunuzu söylüyorsunuz. Beni alıp götürdüğünüz sitenin Recep Özkan´ın oturduğu site olduğunu söylüyorsunuz. Bu da yalan. Orhan Kadı, tamamen yalan konuşuyor. Beni alan şahıs demek ki çok önem taşıyor. Kendisini onun yerine feda ediyor. Devlet beni alanı bulmazsa, ben bulunması için neler yapacağımı biliyorum. Ben bunu ortaya çıkaracağım´ şeklinde konuştu. Bunun üzerine, mahkeme heyetine başkanlık eden üye hakim Hasan Hüseyin Özese, ´Maddi gerçeğin bulunması hepimizin görevi´ dedi.
Fethullah Gülen sorusu
Tutuklu sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük´ün avukatı Zeynep Küçük de, ´Kemalettin Gülen´i tanıyor musunuz?´ sorusuna Kadı, üniversiteden arkadaşı olduğunu kaydetti. Küçük´ün, ´Arslan üçüncü bombayı attıktan sonra ikinci olarak Hilmi Öztürk´ü aramış. Bir anlam getirebiliyor musunuz?´ sorusuna Kadı, Öztürk´ün arkadaşları olduğunu ve bir anlam kuramadığını söyledi. 4 Mayıs 2006 gününe ait baz istasyon kayıtlarını detaylı bir şekilde anlatan Küçük ´4 Mayıs 2006´da 23.30´da Recep Özkan´ın evinde cep telefonunuz sinyal veriyor. Bir süre sonra da Ataşehir Migros´tan sinyal veriyor. 23.55´te de tekrar Recep Özkan´ın evinden sinyal veriyor. Bu tarihte mi Osman Yıldırım´ı aldınız?´ sorusuna Kadı, ´Olabilir. Ben Osman Yıldırım´ı aldım, Özkan´ın evine geldim. Alparslan Arslan aşağı indi, beraber arabayla gittiler. Ben o gece Özkan´ın evinde kaldım´ şeklinde konuştu. Küçük´ün, ´Baz istasyonlarına göre, Arslan o gece Özkan´ın evinde kalmış´ demesi üzerine Kadı, hatırlamadığını ve olabileceğini ifade etti. Muzaffer Tekin´in avukatı Selin Demirel Tahtabiçen´in, ´Osman Yıldırım, o gece Recep Özkan´ın evinde toplantı olduğunu iddia ediyor. Siz şahit oldunuz mu?´ sorusuna da Kadı, ´Şahit olmadım. Yıldırım´ın, Özkan´ı tanıdığını da sanmıyorum´ dedi. Tutuklu sanıklardan Hayrettin Ertekin´in, ´Kemalettin Gülen ile Fethullah Gülen´in akrabalığı var mıdır?´ sorusuna Kadı, yeğeni olarak bildiğini söyledi. Bu arada duruşmaya, tutuksuz sanıklardan Salih Kurter´in de geldiği görüldü.
Kadı´nın sorgusu tamamlandı
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda görülen davada, tanık olarak dinlenen Orhan Kadı, mahkeme heyetine başkanlık eden üye hakim Hasan Hüseyin Özese´nin, Alparslan Arslan´la ne zaman tanıştınız? Arslan´ın çevresinden tanıştığınız insanlar oldu mu? sorularını yanıtladı. Kadı, 1998 yılı başlarında üniversiteye geldiğinde, arkadaş çevresiyle de Üsküdar´da bir çay bahçesinde tanıştığını söyledi. Hakim Özese´nin, Arslan´la tanıştığınız günden Danıştay saldırısı olana dek kendisinde nasıl bir değişim gözlemlediniz? sorusuna Kadı, Arslan´ın en başından beri milliyetçi muhafazakar bir yapıya sahip olduğunu, fakat muhafazakarlığının son yıllarda daha da artarak kamuoyunda gündem oluşturan türban sorunu gibi konulara sert tepki gösterdiğini belirtti. Arslan´ın, Salih Kurter´le olan ilişkisine ilişkin Hakim Özese, Arslan´ın Salih Kurter´le ilişkisi nasıldı? Arslan Salih Kurter´in her dediğini yapar mıydı? diye sordu. Kadı da, ikisinin de birbirlerini sevip saydığını, fakat Arslan´ın Kurter´in her dediğini yapıp yapmadığını bilmediğini kaydetti. Hakim Özese´nin, Arslan´la Kemalettin Gülen´i hangi sıklıkla bir arada görürdünüz? Gülen, Arslan´a gazete nüshası verdi mi? sorusuna Kadı, Alparslan ile Kemalettin Gülen´i hiç birlikte görmedim. Gazete nüshası verme olayını da basından okudum, bu konuda ayrıca bir bilgim yok diye cevapladı. Özese´nin, 15 Mayıs 2006 tarihinde Arslan´ın gömleğinin cebinden alıp kendisine mesaj yoluyla gönderdiğin numara ve adres el yazısıyla mı yazılmıştı? sorusuna Kadı, El yazısıydı cevabını verdi. Özese tarafından el yazısının kime ait olduğunu bilip bilmediği sorulunca da Kadı, el yazısının kime ait olduğunu ve o notun kimden alındığını bilmediğini ifade etti.
Bomba sorusuna cevap vermedi
Kaleşnikof ve el bombalarının içerisinde olduğu spor çantadan bahsediyorsunuz. Bu çantayı evin neresine koydunuz? şeklindeki Özese´nin sorusunu Kadı, Bu konular hakkında tam bilgi sahibi değilim şeklinde yanıtladı.
Tanık Recep Özkan´ın sorgusu başladı
Daha sonra tanık Recep Özkan, kimlik tespitinin ardından ifade verdi. Hakim Özese´nin, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırıları ile ilgili bilgisini sorduğu Özkan, Herkesin bildiğini biliyorum. Özel bir şey bilmiyorum. Alparslan Arslan´ı, Orhan Kadı vasıtasıyla tanıdım. Zaman zaman bana misafir olurdu, o şekilde tanıdım. Olaylar olduktan sonra bilgim var. Olayların öncesini bilmiyorum, sonrasını biliyorum diye konuştu. Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın´ın, Salih Kurter´in yanına ne sebeple gittiğini sorduğu Özkan, psikolojisinin bozukluğu nedeniyle gittiğini söyledi. Taşkın´ın, Muzaffer Tekin´i tanıyıp tanımadığı şeklindeki soruya Özkan, Tekin´i tanımadığını ifade etti.
Sanık Tekin sinirlendi
Tutuklu sanık Muzaffer Tekin´in, Alparslan Arslan´ın dini duyguları nasıldır? sorusuna Özkan, Arslan´ın dini duyguları çok yoğundur. Arslan´ın bu şekilde davranmasına hiç anlam veremiyorum. Arslan´ın, dünyayı verseler onu yaratana isyan edebileceğini düşünemem. Allah şifasını versin dedi. Tekin´in, Sizin evinizde toplantı oldu mu? sorusuna da Özkan, Olmadı. Ben sizleri ilk defa görüyorum. Komşularımın yalan beyanlarına rağmen buradakileri ilk defa görüyorum yanıtını verdi. Tekin de, Polis, kovuşturma devam ederken bu olayı bizlere monte etmek için orada komşularla konuşuyor. Bu davada artık tuz koktu. Burada mahkemecilik oynuyoruz. Burada ben değil, o savcılar oturacak. Muzaffer Tekin´e ´terörist´ diyen alçaktır, kahpedir, şerefsizdir şeklinde konuştu. Bu sırada, salondaki izleyicilerin alkışlaması üzerine Özese, Burası duruşma salonu, alkışı kesin dedi. Tutuklu sanık Doğu Perinçek de Tekin´e dönerek, Sizi tebrik ediyorum, çok doğru konuşuyorsunuz diye konuştu. Bunun üzerine Özese, Perinçek´e duruşma salonunda olduğunu ve ayağa kalkıp konuşması gerektiğini söyledi. Perinçek de, Burası zulüm salonu, duruşma salonu değil dedi.
Mikrofon fırlatan Yıldırım salondan çıkarıldı
Daha sonra söz alan tutuklu sanık Oktay Yıldırım da, tutuklu sanık Erhan Timuroğlu´na Ankara´ya giderken arabada kimler vardı? sorusuna, kendisinin, Alparslan Arslan´ın, Osman Yıldırım´ın ve İsmail Sağıroğlu´nun olduğunu söyledi. Oktay Yıldırım da, O arabada bir kişi daha vardı. Kucağınızda birilerinin olmadığından emin misin? Birisi daha vardı o arabada. O da ´Gizli tanık 9´du şeklinde konuştu. Söz alan Osman Yıldırım da, Oktay Yıldırım´a şerefsiz diyerek elindeki mikrofonu fırlattı. Bunun üzerine, Osman Yıldırım´ın çevresinde bulunan askerler müdahale ederek, Yıldırım´ı duruşma salonundan çıkardı. Bu sırada ayağa kalkarak Osman Yıldırım´a doğru yürüyen Oktay Yıldırım ise bağırarak, Bu alçağı zapt edemeyecek misiniz? Burası tiyatro mu? Demek ki ´Gizli tanık 9´ kendisi dedi. Tutuklu sanık Veli Küçük de, 31 aydır tutuklu olduğunu ifade ederek, Yaşım 70´e geliyor. Şu gelinen son safhada çok üzüldüm. Türk adaleti bu duruma düşmemeliydi. Osman Yıldırım´ın ifadeleriyle dava bu duruma getirildi. Bu vatan için 19 tayin gördüm. 20. tayin yerim burasıdır. Bu duruma getirenlere teessüf ediyorum diye konuştu.
Sanık Salih Kurter´in sorgusuna geçildi
Tanık Recep Özkan´ın ifadesinin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, tutuksuz sanık Salih Kurter´i ifade vermeye çağırdı. Mahkeme, Salih Kurter´in ifadesiyle devam ediyor. ( Cnnturk)
İşçi Partisi referandumda ´hayır´ diyor
Öte yandan, Türkiye´nin 15 ayrı noktasından yürüyüşe başlayan toplam 3 bin İşçi Parti üyesinin Ergenekon davasının görüldüğü Silivri Cezaevi´nin yanındaki adliye binası önünde toplanarak öğle saatlerinde ´Referanduma hayır´ konulu bir basın açıklaması yapmaları bekleniyor. ( Cihan)
Kurter: Arslan´ın Cumhuriyet´e bomba attığını duysaydım yanıma kabul etmezdim
24 Ağustos 2010: Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi´ne yönelik saldırılarla ilgili davayla birleştirilen birinci ´Ergenekon´ davasında tutuklu sanıkların, Danıştay saldırısının azmettiricisi olduklarını iddia ettikleri tutuksuz sanıklardan Salih Kurter, Alparslan Arslan´ın Danıştay saldırısından bir hafta önce yanına geldiğini, durumunun iyi olmadığını gördüğünü söyledi. Salih Kurter, Alparslan Arslan hakkında ilginç bilgiler verdi. Davanın tutuklu sanıklarından Alparslan Arslan´ı, kendisinin yanına avukat Süleyman Esen´in getirdiğini ifade eden Kurter, savunmasına şöyle devam etti: Alparslan bana gelmeye yaklaşık 5 ay devam etti. Alparslan, ´Ben bir kız sevdim, o da Almanya´ya gitti, evlendi.´ dedi. Oradan biraz kafayı sıyırmış. Sonra 2-3 ay yanıma gelmedi. Bir dahaki gelişinde bana para verdi. O dönemin parasıyla 3 milyar parayı bana zorla verdi. Arslan´ın, Danıştay saldırısından bir hafta önce yanına geldiğini söyleyen Kurter, şöyle devam etti: Yanıma geldi. ´Ben Ankara´ya gideyim mi?´ dedi. Ben de bir şey demedim. Ertesi gün geldi, ´Hocam benim adım ne?´ dedi. Ben de, ´Sen adını bilmiyor musun?´ dedim. Arkadaşlarına da, ´mukayyet olun´ dedim. Alparslan delirmişti. 12 senedir akıllı bir avukat olan kişi, yüzde yüz yakalanacağını bildiği halde böyle bir olayyapar mı? Sonra, babası ve Süleyman´ın babası ´sen teşvik ettin´ diye beni öldürmeye teşebbüs etti. İslam´da adam vurmak yoktur. Eğer önceden Alparslan´ın, Cumhuriyet Gazetesi´ne bomba attığını duysaydım, ben onu yanıma kabul etmezdim. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel de, Tarikat mısın, cemaat mi? Şeyh misin? şeklinde sorular yöneltti. Kurter, bu sorular üzerine, Şeyhlik gazetelerin uydurması. diye konuştu. ( Zaman)
Bu nasıl sorgu? Ergenekon sanıkları İslamiyet´le ve 86 yaşındaki Kurter´le dalga geçti, mahkeme seyretti
Kurter´e sanıklar da soru yöneltti, ancak Ergenekon sanıklarının Kunter´e sordukları sorular oldukça ilginçti. Sanıklar olayı deşifre etmek, cinayeti aydınlatmak yerine Kurter´e şeriatı sordu. Tutuklu sanıklardan Doğu Perinçek´in sorduğu sorulardan bazıları şöyle: Şeriata göre hırsızlığın cezası nedir? Kaç kadınla evlenilebilir? Salih Kurter, sanık Hayrettin Ertekin´in bir sorusu üzerine, tetikçi Alparslan Arslan´ın kendisine tesettürle ilgili soru sormadığını anlattı. İlerleyen dakikalarda sanıkların yönelttikleri sorular da amacından saptı. Tesettüre uymazsanız bunun cezası ne derdiniz? Sizce Atatürk Müslüman mıydı? Benim başım açık, Müslüman mıyım sizce? gibi sorular üzerine tepki gösteren Kurter, Sapık sapık sorular sormayın. ifadesini kullandı. Tutuklu sanık Oktay Yıldırım´ın Alparslan Arslan´a neler öğretirdiniz siz? sorusuna Kurter, Neyin doğru neyin yanlış olduğunu, neyin haram neyin helal olduğunu anlatırım. şeklinde cevap verdi. Yıldırım´ın, Sizce Cumhuriyet Gazetesi Müslüman mı? sorusuna Hayır. cevabını verdi. Bu arada söze karışan sanık Doğu Perinçek, Ben Müslüman mıyım? diye sorunca, Kurter, Sen kendine göre Müslüman´sın. ifadesini kullandı. Doğu Perinçek´in şeriatla ilgili soruları üzerine ise Kurter, şeriat devrinin kanunlarının kalktığını, günümüzde medeni kanunun geçerliği olduğunu hatırlattı. Kurter´in bu sözlerinden sonra Perinçek soru sormayı bırakarak, Hanefi Avcı bu davanın özünü ortaya koyuyor. ´Bu davada karşılaştığınız polis polis değil, savcı savcı değil ve hakim de hakim değil´ diyor. dedi. Ergenekon sanıkları, Alparslan Arslan´ın Salih Kurter tarafından yönlendirildiğini savunuyor. ( Zaman)
Dün yapılan oturumda çapraz sorgusu yarıda kesilen 86 yaşındaki tutuksuz sanık Salih Kurter, çapraz sorgusunun yapılabilmesi için sanık kürsüsüne alındı. İki yıl hastalık döneminden çıktıktan sonra mahkemeye gelen Kurter´in işitme problemi olduğu için kendisine kulaklık takılarak çapraz sorgusuna başlandı. Savcı Nihat Taşkın, Danıştay saldırısından hemen sonra cep telefonuyla bir konuşma yapıldığını hatırlatarak bu konuşmanın kendisine mi ait olduğunu, başka birisi tarafından mı yapıldığını ve telefonunun mesaj sistemini kullanıp kullanmadığını sordu. Görüşmeyi kendisinin yapmadığını, telefonunu birisinin aldığını ancak kim olduğunu hatırlayamadığını belirten Kurter, mesaj sistemini de kullanmadığını anlattı. Sanık Alparslan Arslan´ın Danıştay saldırısı sonrasında yakalandığında üzerinde ebcet hesabı bulunan bir muska çıktığını belirten savcı Taşkın, Bu muskayı siz mi yazdınız? diye sordu. Ebcet hesabını bilmediğini belirten Kurter, kendisinin de benzer bir muska taşıdığını, şifa amacıyla duruma göre Ayetel Kürsi ve Fatiha gibi Kuran´dan ayet ve sureler yazdığını söyledi.
Savcılık çapraz sorgusunun ardından sanıkların çapraz sorguna geçildi. Sanık Kurter, tutuklu sanık Oktay Yıldırım´ın soruları üzerine Alparslan Arslan´ın, iddia olunan suçların işlenmesinden önce yanına gelip gitmeye başladığını, sık sık başının ağrıdığını söylediğini anlattı. Yıldırım´ın, Neler öğretirdiniz siz? sorusuna Kurter, Neyin doğru neyin yanlış olduğunu, neyin haram neyin helal olduğunu anlatırım. dedi. Yıldırım´ın, Örtünme ile alakalı anlatımlarınız oldu mu? şeklindeki sorusu üzerine Kurter Azhap suresinin 59´uncu ayetini okuyarak anlamını söyledi; Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Ancak Kurter, okuduğu sure ve ayetin hangisi olduğunu hatırlayamadığını söyledi. Bunun üzerine Oktay Yıldırım, Hayır, biz Nur suresi 31. ayeti biliyoruz bu konuda. onun için şaşırdım. dedi. Oktay Yıldırım´ın, İnsan inandığı değerler için kendini feda edebilir mi? sorusuna Kurter, edebileceğini söyledi. Bunun üzerine Yıldırım, Irak´ta üzerine bomba bağlayan bir kişi sizce inancı uğruna doğru mu yapmıştır yoksa aptallık mı? diye sordu. Kurter bu soruya da Hem inancı uğruna hem de aptallık etmiştir. Çünkü orada birçok masum insanın ölümüne neden olmuştur. şeklinde cevap verdi. Kurter, sanık Yıldırım´ın bir sorusu üzerine Teoman Ekşioğlu´nun evine geldiğinde kendisiyle konuşurken dinlenme endişesiyle telefonunu diğer odaya koyduğunu söyledi.
Oktay Yıldırım´ın ardından sanık Osman Yıldırım söz aldı. Dün mikrofonunu Oktay Yıldırım´a fırlatmak istediği için bugün mikrofonu jandarmanın tuttuğu gözlendi. Yıldırım, Alparslan Arslan´ın böyle yaşlı birinin ismini verip burada cinayetle yargılanmasını sağlaması, bizlerin burada yargılanması ve beyin takımının dışarıda olması, Başkan Köksal Şengün´ün tarafsızlığını yitirmesi ve Bülent Arınç´ın Tuncay Özkan´a sahip çıkmasını kaldıramıyorum. Böyle yargılama olmaz. dedi.
Danıştay saldırısı olaylarını gazetelerden okuyup okumadığı sorulan Kurter, Ben gazete okumam. Çok önemli olaylar olduğunda bakarım. Yoksa birbirinden farklı farklı yazıyorlar. diye konuştu. Bunun üzerine tekrar söz alan Oktay Yıldırım, Sizce Cumhuriyet gazetesi Müslüman mı? diye sordu. Kurter hayır cevabını verdi. Yıldırım, Peki Müslüman gazeteler hangileri peki? Zaman, Vakit, Yeni Şafak, Samanyolu mu müslüman? diye sordu. Bu soruya evet diyen Kurter, Star gazetesini bilmediğini ve onun için bir şey diyemeyeceğini söyledi.
Bu arada söze karışan sanık Doğu Perinçek, Ben Müslüman mıyım? diye sordu. Kurter, Sen kendine göre Müslümansın. cevabını verince Perinçek, Müslüman nasıl belli olur? diye sordu. Kurter, bu soruya da Müslüman hal ve hareketlerinden belli olur. cevabını verdi. Oktay Yıldırım, Danıştay başörtüsünü yasaklarken yanlış karar mı verdi? diye sorunca Kurter, Tabii ki yanlış karar verdi. cevabını verdi. Yıldırım, Yani Allah örtünün diyor. deyince Kurter, Evet dedi. Bu arada Kurter, sanık Yıldırım´a Peki size göre Allah örtünün diyor mu? diye sordu. Yıldırım bu soruya ise O benimle Allah arasında cevabını verdi. Kurter bunun üzerine, Olmaz öyle şey. Korkmadan, erkekçe söyle. dedi. Bunun üzerine mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese, soruların diğer sanıklar tarafından sorulacağını hatırlatarak Kurter´den diğer sanıklara soru yöneltmemesini istedi.
Daha sonra Doğu Perinçek söz alarak Kurter´e, Şeriate göre hırsızlığın cezası nedir? Kaç kadınla evlenilebilir? Tesettüre uymamanın cezası nedir? diye sordu. Hırsızlığın cezasının el kesme olduğunu belirten Kurter, 4´e kadar evlenilebileceğini ancak bu evliliklerde hepsinin şartının da birbirinden eksik olmaması gerektiğini anlattı. Kurter, tesettüre uymamanın cezasını ise Allah´ın vereceğini söyledi. Doğu Perinçek´in, Peki tesettürü engellemenin, bu konuda yanlış karar vermenin cezası nedir? şeklindeki sorusuna da Kurter, cezanın Allah tarafından verileceğini söyledi. Bunun üzerine Perinçek, Neden tesettür suçunun cezasını Allah veriyor da hırsızlık suçununkini vermiyor? diye sordu. Bunun üzerine Kurter, Şeriat devrinin kanunlarının kalktığını, günümüzde medeni kanunun var olduğunu ve hükümlerin de bu kanunda belirtildiğini söyledi.
Sanık Hayrettin Ertekin´in, Tesettüre uymazsanız bunun cezası ne derdiniz? diye sorunca Kurter, Ne diyeceğim. Allah´ın emrine isyan etmiş olursunuz derdim. Nerede o 600 yıl dünyaya hükmeden devlet? Zaten bu konular yüzünden dünyanın en geri kalmış ülkesi haline geldik. şeklinde serzenişte bulundu. Ertekin´in soruları sırasında Kurter, sanık Alparslan Arslan´ın, Danıştay saldırısı öncesinde kendisine türban ile ilgili bir soru sormadığını söyledi.
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk´ün Atatürk sizce Müslüman mı? diye sorunca Kurter, Böyle sapık sorular sormayın. cevabını verdi. Öztürk´ün, sapık yakıştırmasına tepki göstermesi üzerine Kurter, Ben ne bileyim. Onun devrinde mi yaşadım? Benim ağabeyim Atatürk ile birlikte savaşmış. Fotoğrafını mahkemeye verdim. Ağabeyim sağ olsaydı şimdi bu söylediklerinizden dolayı hepinizi bilmem ne ederdi. Babanı seviyor musun sevmiyor musun gibi bir soru bu. Sanane sevip sevmediğimden. dedi.
Sanıkların ardından sanık Veli Küçük´ün kızı ve avukatı Zeynep Küçük de Sizce ben Müslüman mıyım? Hani başım açık ya diye sordu. Kurter ise Ben nereden bileyim senin Müslüman olup olmadığını. Birisinin başı açık ya da kapalı diye Müslüman veya değil denilemez. cevabını verdi. ( Cihan)
Perinçek hızını alamadı: ´Mahkemeyi cin çarptı!´
Duruşmada, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile Salih Kurter arasında şu ilginç diyalog yaşandı: Perinçek: Şeriata göre hırsızlığın cezası nedir? Kurter: Hırsızlık yapanın eli kesilir. Perinçek: Şeriata göre türban takmamanın cezası nedir? Kurter: Onun cezasını Allah bilir. Perinçek: Tesettür konusunda yanlış karar veren Danıştay üyelerinin cezası nedir? Şeriatın cezası geçerli olur mu? Kurter: O eskidendi. Uygulamıyorsa Allah onun cezasını verir. Perinçek: Bunların hepsini yanlış öğretiyorsun. Cinlerle, şeytanlarla Türkiye´yi ne hale getirdiniz? Saraylar, yalılar cebe indiriliyor. Millete kurşun dökmek, cin çıkarmak, muska yazmak... Ormanlar, fabrikalar, denizlerimiz elden gidiyor. Fethullahçı gladyoya soruyorum. Türkiye´yi ne hale getirdiniz?
´Avcı çok doğru söylüyor´
?Ben ´gittin azmettirdin´ demiyorum? diyen Perinçek, ?Medeni Kanunu, Ceza Kanunu kaldırdığınız zaman herkes birbirini öldürür. Hanefi Avcı çok doğru söylüyor. ´O Ergenekon davasında karşılaştığınız hakimler hakim değil, savcılar savcı değil, polisler de polis değildir. Onlar gizli bir örgüttür´ diyor. Bu davanın özü budur. Yasadışı örgüt, Türkiye Cumhuriyeti´nin temelini yıkmıştır. Bu örgüt bunun altında kalacaktır? dedi.
?Cinler, inler ve şeytanlarla uğraşıyoruz? diyen Perinçek, ?İki gündür bu mahkemeyi cin çarpmıştır. Osman Yıldırım diye bir adamı getirdiniz 15 dakikada çözülecek sorunu 10 aydır çözemediniz. 10 aydır bu yalanın aletisiniz? diye konuştu.
´Kimsenin hâkimi değiliz´
Bu sözler üzerine Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, ?Biz Anayasa´nın öngördüğü şekilde kanunları uygulayan hakimleriz. Biz kimsenin hakimi değiliz? diye konuştu.
Ardından sanık Kurter´e tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk, ?Atatürk sizce Müslüman mıydı?? diye sordu. Kurter, bu soruya sert tepki göstererek, ?Öyle sapık sapık sorular sormayın. Ben Atatürk´ün devrinde yaşamadım. Tanımadığım bir insanı nereden bileyim? diye cevap verdi.
Kunter: Arslan´ın iki silahı vardı
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Salih Kurter´e, Alparslan Arslan´ın üzerinde silah görüp görmediğini sordu. Tutuksuz sanık Kurter, ?Alparslan´ın iki silahı vardı. Birisi Amerika´dan gelmiş. İkisini bir arada taşımıyordu. Dönem dönem birini taşıyordu, sonra diğerini taşıyordu? dedi. ( Milliyet)
(23 Ağustos 2010), son güncel.: (25 Ağustos 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Birinci Ergenekon iddianamesinde ara
Tüm Ergenekon ve bağlantılı diğer iddianamelerde arama yap
Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi manşetlerimiz
Danıştay soruşturması sil baştan