Genelkurmay Askeri Savcılığının, ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ hakkında Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek hakkında açtığı davanın ilk duruşması başladı. Duruşmada Albay Çiçek, 13. Ağır Ceza´daki davanın da askeri mahkemede görülmesini ve bu amaçla da dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesini talep etti. Askeri mahkeme bu talep üzerine duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti sürpriz bir kararla davayı oybirliğiyle reddetti. Mahkeme davanın reddine iki davada da aynı suçlamaların yapılmasını ve İstanbul´daki ´ıslak imza´ davasının daha önce açılmış olmasını gerekçe gösterdi. Davaya artık İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bakacak.
FLAŞ!!! Askeri mahkeme davayı reddetti, söz sivillerde
Genelkurmay Askeri Savcılığının, ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ hakkında Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek hakkında açtığı davanın ilk duruşması başladı. Duruşmada Albay Çiçek, 13. Ağır Ceza´daki davanın da askeri mahkemede görülmesini ve bu amaçla da dosyanın uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesini talep etti. Askeri mahkeme bu talep üzerine duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti sürpriz bir kararla davayı oybirliğiyle reddetti. Mahkeme davanın reddine iki davada da aynı suçlamaların yapılmasını ve İstanbul´daki ´ıslak imza´ davasının daha önce açılmış olmasını gerekçe gösterdi. Davaya artık İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bakacak.
Genelkurmay Askeri Savcılığının, ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ başlıklı yazıyla ilgili olarak, Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek hakkında açtığı davanın ilk duruşması başladı. Askeri Savcılığın hazırladığı iddianamede, Çiçek´in, 12 Haziran 2009´dan önceki bir tarihte ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ başlıklı yazıyı hazırlamak suretiyle görevi kötüye kullandığı´ ve ´hazırladığı yazıyı belirlenemeyen bir şekilde bazı kişiler aracılığıyla basında yer almasını sağlayarak, aleniyete kavuşmasını sağlamak suretiyle, astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir ve tezyif edici fiil ve hareketlerde bulunduğu´ öne sürülüyor. Çiçek´in, bu suçlamalarla Askeri Ceza Kanununun 144. Maddesi delaletiyle Türk Ceza Kanununun (TCK) 257/1´inci, Askeri Ceza Kanununun 95/4´üncü ve TCK´nın 53. Maddesi uyarınca toplam 1 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, bazı hakları kullanmaktan yoksun bırakılması ve Askeri Ceza Kanunu´nun 30. Maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) çıkarılması talep ediliyor.
FLAŞ!!! ASKERİ MAHKEMEDEN SÜRPRİZ KARAR: DAVA REDDEDİLDİ!
Genelkurmay Askeri Mahkemesi, ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ başlıklı yazıyla ilgili olarak Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek hakkında açılan davayı oybirliğiyle reddetti. Mahkeme davanın reddine iki davada da aynı suçlamaların yapılmasını ve İstanbul´daki ´ıslak imza´ davasının daha önce açılmış olmasını gerekçe gösterdi. Davaya artık İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bakacak. Duruşmaya verilen kısa aranın ardından Mahkeme Heyeti, görev yönünden kararını açıkladı. Mahkeme Başkanı Hakim Albay Ali Rıza Bildik, sanık Çiçek hakkında ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ başlıklı yazıyla ilgili olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde, Genelkurmay Askeri Mahkemesinden önce dava açıldığını belirterek, Genelkurmay Askeri Mahkemesinde açılan davanın ceza muhakemesi kanunun 223/7. maddesi uyarınca oy birliğiyle reddine karar verildiğini açıkladı. Hakim Albay Bildik, sanık avukatlarının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Genelkurmay Askeri Mahkemesindeki davaların birleştirilmesi ve görev yönünden uyuşmazlığın giderilmesi için dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi yönündeki taleplerle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiğini duyurdu. Mahkeme Albay Dursun Çiçek´in tahliye talebini de reddetti. Karardan sonra konuşan Avukat Celal Ülgen, gerekçeli kararın açıklanmasından sonra Askeri Yargıtay´da temyiz edeceklerini bildirdi. Ülgen, Askeri savcı, 2. kez takipsizlik kararı verseydi, Çiçek hakkında tartışılan onur kırıcı iddialar, çamurlar atılmamış olacaktı. Şimdi çamurlar temizlendi ama izi kaldı. dedi. Çiçek´in avukat kızı İrem Çiçek ise, Gördüğüm tablo, hukuk adına adım atılması yerine babamın bir kere daha onur kırıcı şekilde iftira atılması ve temize çıkarılmaması oldu. Madem dava reddedilecekti neden bu süreci yaşamamıza izin verildi? şeklinde konuştu.
13. Ağır Ceza´daki davayı da askeri mahkemeye istediler
Albay Dursun Çiçek, ´irtica ile mücadele planı´yla ilgili bugün askeri mahkemede hakim karşısına çıktı. Çiçek, saat 14.00´de başlayan duruşmaya saat 13.30 sularında geldi. Mahkeme salonuna girmeden önce gazetecilerin yanına gelerek ellerini sıktı. Çiçek, ?Burası yabancı yer değil; Genelkurmay. Ben de ev sahibi sayılırım. Ama dikkat edin bir teröristin elini sıkıyorsunuz? dedi. Saat 14.00´te başlayan duruşmada hakim Dursun Çiçek´e, ?Dursun Albayım? sözüyle hitap etti. Savunmasını oturduğu yerden yapan Çiçek, hakim tarafından ayağa kalkması konusunda uyarıldı. Çiçek, bu uyarı üzerine, savunma notları için kürsü talebinde bulunduğunu anımsattı. Hakim ise verilen aradan sonra kürsünün önüne getirileceğini belirtti. Çiçek ve avukatları görevli mahkemenin Genelkurmay Askeri mahkemesi olduğunu savundular. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ile Genelkurmay Askeri Mahkemesi arasında çıkan uyuşmazlığın çözülmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine götürülmesini talep ettiler. ( Hürriyet)
Sivil mahkemeye görev ve yetki itirazında bulunuldu
Mahkeme, kimlik tespiti ve iddianamenin özetlenmesinin ardından askeri savcı ile Çiçek ve avukatlarına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen dava ile bugünkü davanın aynı eylemden açılıp açılmadığına ilişkin görüşünü sordu. Askeri savcı bu konuda görüş bildirmek üzere süre talep etti. Sanık Çiçek ise İstanbul´da yargılandığı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ davası ile bugünkü davanın aynı suçlamalarla açıldığını ifade etti. Yazının basında yer alması sonrasında ilk soruşturmanın askeri savcılık tarafından başlatıldığını bildiren Çiçek, bu sebeple İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin ´yetkisizlik, görevsizlik´ kararı vermesi gerektiğini dile getirdi. Genelkurmay Askeri Savcılığının 12 Haziran 2009´da soruşturma başlattığını, İstanbul özel yetkili savcılarının ise ´sahte plan´ nedeniyle 17 Haziran 2009´da ifadeye çağırdığını anlatan Çiçek, ´Davete, askeri savcılığın açtığı soruşturma nedeniyle katılmamam uygun görüldü. Genelkurmay askeri savcısı İstanbul´a gitti ve İstanbul´daki ifadeye gitmemem konusunda mutabık kaldılar´ dedi. Daha sonra ´Ergenekon Terör Örgütü üyesi olduğu´ iddiası konusunda İstanbul savcılarınca 30 Haziran 2009´da yeniden ifadeye çağrıldığını kaydeden Çiçek, konunun ´askeri yargı ile sivil yargının bilek güreşi´ haline geldiğini savundu. Çiçek´in avukatları da Genelkurmay Askeri Mahkemesinin görevli ve yetkili olduğunu öne sürdü. Çiçek´in avukatı Celal Ülgen, kimsenin aynı eylemi nedeniyle farklı mahkemelerde yargılanamayacağını dile getirdi. Ülgen, hem coğrafi bölge hem de yargı yeri açısından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulunduklarını söyledi. Müvekkilinin asker olduğuna işaret eden Ülgen, Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmaya devam ettiğini ve yasaların çiğnendiğini kaydetti. Ülgen, talepleri değerlendirilirken bunların dikkate alınmasını istedi. Askeri mahkeme, tarafların dinlenmesinin ardından askeri savcının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki dava ile bugün görülen davanın aynı konuda olup olmadığına ilişkin görüşünü hazırlaması için duruşmaya saat 18.00´e kadar ara verdi.
Askeri mahkeme spekülasyonları bitirdi: Albay Çiçek´in Cihaner talebi reddedildi
Bugünkü duruşmada Cihaner vakasını hatırlatan bir girişim yaşandı. Sanık Çiçek sivil mahkemedeki davanın da askeri mahkemeye alınmasını dolayısıyla bunun gerçekleşebilmesi için de askeri mahkemedeki dava dosyasının uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesini talep etti. Ancak askeri mahkeme davayı reddederek 2´nci Cihaner vakasına izin vermedi. Askeri mahkemedeki dava ile elde edilmek istenen amaçlardan birinin de sivil mahkemedeki ıslak imza davasının uyuşmazlık mahkemesi yoluyla sivillerin elinden alınarak askeri mahkemeye taşınması olduğuna dair çeşitli hukukçuların iddiaları vardı. Tıpkı İlhan Cihaner´i görev suçu davasında tek sanık olarak yargılayan Yargıtay´ın Erzincan´daki davayı da bünyesine zorla alarak tüm sanıklarını tahliye etmesi olayında olduğu gibi bu davada da sivil mahkemenin elindeki 7 sanıklı dava dosyası alınarak, tek sanığın Çiçek olduğu askeri mahkemedeki dosyaya eklenmesi ve tüm sanıkların kurtarılmalarının hesaplandığı iddia edilmişti. Sanık Çiçek´in talebi ilk anda bu iddiayı doğrular gibi görünse de mahkeme heyeti sürpriz kararıyla bu iddiayı geçersiz kıldı.
Saldıray Berk ve İlhan Cihaner gibi Erzincan sanıkları mağdur gösteriliyor
İddianame Genelkurmay Askeri Başsavcısı Albay Yavuz Şentürk´ün imzasını taşıyor. İddianamede, Adli Tıp raporlarına göre, belgenin altındaki imzanın Çiçek´e ait olduğunun kabul edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Albay Çiçek´in, belge ile TSK personelinin, komuta kademesine yönelik güven hissini yok etmeyi hedeflediği savunuluyor. İddianamede çarpıcı bir diğer husus da, ´irtica eylem planı´yla ilgili ihbar mektubu gönderen ihbarcının belirlenememesi. Askeri savcılık, ihbarcı subayın komuta makamlarında bulunan komutanların dahi sahip olamayacağı bilgileri edinmesinin dikkat çekici olduğunu belirtti. İddianamede, halen sivil mahkemede aynı iddialarla yargılanan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ve Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner de mağdur olarak gösteriliyor. Dursun Çiçek, askeri savcının hazırladığı iddianameyle ilgili geçen hafta İstanbul´da yargılandığı davada konuşmuş, Masum olduğumuzu orada da aktaracağız demişti.
Albaydan çok askeri iddianame TSK´yı zor durumda bıraktı
Askeri savcılığın hazırladığı iddianamede tek suçlunun Albay Çiçek olarak gösterilmesi kamuoyunda şaşkınlıkla karşılanmıştı. Albay Çiçek, iddianamede hazırladığı belgeyle TSK´yı zor durumda bırakmakla suçlanıyor. Ancak kamuoyuna göre TSK´yı asıl zor durumda bırakan askeri savcılığın hazırladığı iddianame. Hukukçulara göre inandırıcılığı bulunmayan davayla, daha fazla büyümesi engellenemeyen ıslak imzalı skandalın üst rütbelere tırmanmadan en az zararla sona erdirilmesi amaçlanıyor.
Dursun Çiçek´in avukatları karara itiraz etti
23 Temmuz 2010: Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek´in avukatları, Genelkurmay Askeri Mahkemesi´nin, ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ başlıklı yazıyla ilgili açılan davanın reddine dair verdiği karara itiraz etti. Çiçek´in stajyer avukat olan kızı İrem Çiçek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, salı günü yapılan duruşmanın ardından Genelkurmay Askeri Mahkemesi´ne süre tutum dilekçesi vererek, karara itiraz ettiklerini söyledi. Çiçek, yaklaşık 10 gün sonra askeri mahkemenin gerekçeli kararını hazırlayacağını, bu kararı aldıktan sonra itirazlarını ayrıntılı olarak dile getireceklerini ve bunu mahkemeye vereceklerini kaydetti. ( AA)
Askeri Mahkeme gerekçeli kararını açıkladı
29 Temmuz 2010: Genelkurmay Askeri Mahkemesinin, ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ başlıklı yazıyla ilgili olarak Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek hakkındaki davayı reddine ilişkin kararının gerekçesi açıklandı. Mahkemenin gerekçeli kararın sonuç ve hüküm bölümünde, Askeri Savcılığın, sanık Albay Çiçek hakkında, ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ başlıklı yazıyı hazırlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak ve yazının, belirlenemeyen bir şekilde, bazı kişiler aracılığıyla basında yer alarak, aleniyete kavuşmasını sağlamak suretiyle astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir ve tezyif edici fiil ve hareketlerde bulunmak suçlarından dava açtığı belirtildi. İddianamede Çiçek´e isnat edilen eylemin, ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ adlı belgeyi hazırlamak ve kullanmak olduğu, vasıflandırılması farklı olmakla birlikte, aynı eylem nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca da Çiçek hakkında dava açıldığı kaydedilen kararda, bu davanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye devam ettiğine dikkat çekildi. Çiçek hakkında, aynı eylemle ilgili olarak, Genelkurmay Askeri Mahkemesinin 21 Mayıs 2010´da kabul ettiği iddianameden önce, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29 Nisan 2010´da, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianameyi kabul ettiği anlatılan kararda, bu sebeple Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığınca açılan davanın, Ceza Muhakemesi Kanununun 223/7. maddesi uyarınca reddine karar verildiği bildirildi. Gerekçeli kararda, davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle, Çiçek ve avukatlarının birleştirme, görev ve olumlu görev uyuşmazlığı nedeniyle Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması ve tahliyeye yönelik talepleri konusunda Askeri Mahkeme tarafından karar verilmesine yer olmadığının kararlaştırıldığı vurgulandı.
Çiçek´in avukatları temyize başvurdu
Albay Çiçek´in avukatları, gerekçeli kararın açıklanması üzerine mahkemenin kararının bozulması için Askeri Yargıtaya temyiz başvurusunda bulundu. Temyiz dilekçesinde, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davada asker bir kişi tarafından, askeri mahalde işlenmiş bir suç iddiasında bulunulduğu belirtildi. Albay Çiçek hakkında, Askeri Mahkemede de aynı olayla bağlantılı dava açıldığı ifade edilen dilekçede, ´Açılan bu davanın temelini, (Çiçek´in) asker olması ve asker kişiler aleyhine suç işlemesi iddiası oluşturduğundan ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan davanın iddianamesinde de müvekkilimizin, askeri mahalde, emir konuta zinciri içerisinde bir suç işlediği ileri sürüldüğünden, davaların açılış tarihlerine bakılmaksızın, bu davanın Genelkurmay Askeri Mahkemesince görülmesi gerekmektedir´ değerlendirmesinde bulunuldu. Genelkurmay Askeri Mahkemesinin, davayı ret kararında, derdestlik konusunu çözmeyi öncelikli olarak görüştüğü, yetki ve görev konusuna ise girmediği anlatılan dilekçede, şöyle denildi:
´Esasen mahkeme, Askeri Savcılığın hazırladığı iddianameyi kabul etmekle, bu konuda zımmen de olsa bir karar vermiş bulunmaktaydı. Bu bağlamda mahkeme, kendini yetkili ve görevli görerek davanın esasına girmişti. Bu çerçevede sorun hangi kuralın önce uygulanacağı noktasının saptanmasıdır. Öncelikle yetki ve görev mi, yoksa derdestlik mi karara bağlanacaktır? Askeri Mahkeme yanlışı seçmiş ve öncelikle derdestliği karara bağlamıştır. Oysa, yetki ve görevi sivil yargı yolunun mu, yoksa askeri yargı yolunun mu seçeceğini saptaması gerekirdi. Derdestliğin öne alınması, görevsiz ve yetkisiz bir mahkemeye yargılamanın bırakılması sonucunu doğurmuştur.´
Dilekçede, Askeri Mahkemenin, davayı redde ilişkin kararının bozulması ve görevli yargı yerinin belirlenebilmesi amacıyla, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava ile Genelkurmay Askeri Mahkemesinin dava dosyasının, görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesi istendi. ( Zaman)
(20 Temmuz 2010), son güncel.: (29 Temmuz 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Askeri iddianame TSK´yı zora soktu
Islak İmzalı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
7´nci iddianamede (Islak İmza) arama yap
Erzincan iddianamesinde arama yap
Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi
G.kurmay´da hangi soruşturma sonuçlandı ki?
Askerlerin Ergenekon ve diğer soruşturmalara müdahalesi
İŞTE ADIM ADIM ERZİNCAN´DAKİ ISLAK KOMPLO
Cihaner´i Yargıtay´da kurtarma planı manşetlerimiz
Flaş!!! Islak İmza ve Cihaner birleşti