´Amirallere Suikast´ ve ´Kafes´ davaları ile birleştirilen ´Poyrazköy´ davasına başlandı. 11´i tutuklu 69 sanığın yargılandığı davaya İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam ediliyor. Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun kalp rahatsızlığı nedeniyle katılmadığı heyete Oktay Kuban başkanlık ediyor. Kuban´ın heyete mahkemeye yeni atanan Mehmet Ekinci´yi almadığı görüldü. Bu heyet teşekkülüyle bugünkü duruşmadan sürpriz kararların çıkması beklenmiyor. Sanıklar tahliye edilmelerini ve özellikle de davanın askeri mahkemeye gönderilmesini talep ediyorlar. 4 kişilik mahkeme heyetinden sadece Oktay Kuban şu ana kadar bu taleplere kabul oyu vermişti. Ekinci´nin Kuban´la birlikte heyet katıldığı anda dengelerin değişeceği tahmin ediliyor. Kuban´ın sürekli tek muhalif olarak kaldığı heyetle ilgili ilginç bir gelişme Kuban´ın balyoz tutuklularına toplu tahliye kararı vermesinde yaşanmıştı. Savcıların itirazı üzerine toplanan Kuban dışındaki 3 üye oybirliğiyle ve manifesto niteliğindeki bir gerekçeyle tahliyeleri iptal etmişti. Duruşmalar bu hafta Cuma gününe kadar 3 gün sürecek.
Poyrazköy davası: Mahkeme heyetinde Ekinci yok
´Amirallere Suikast´ ve ´Kafes´ davaları ile birleştirilen ´Poyrazköy´ davasına başlandı. 11´i tutuklu 69 sanığın yargılandığı davaya İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam ediliyor. Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun kalp rahatsızlığı nedeniyle katılmadığı heyete Oktay Kuban başkanlık ediyor. Kuban´ın heyete mahkemeye yeni atanan Mehmet Ekinci´yi almadığı görüldü. Bu heyet teşekkülüyle bugünkü duruşmadan sürpriz kararların çıkması beklenmiyor. Sanıklar tahliye edilmelerini ve özellikle de davanın askeri mahkemeye gönderilmesini talep ediyorlar. 4 kişilik mahkeme heyetinden sadece Oktay Kuban şu ana kadar bu taleplere kabul oyu vermişti. Ekinci´nin Kuban´la birlikte heyet katıldığı anda dengelerin değişeceği tahmin ediliyor. Kuban´ın sürekli tek muhalif olarak kaldığı heyetle ilgili ilginç bir gelişme Kuban´ın balyoz tutuklularına toplu tahliye kararı vermesinde yaşanmıştı. Savcıların itirazı üzerine toplanan Kuban dışındaki 3 üye oybirliğiyle ve manifesto niteliğindeki bir gerekçeyle tahliyeleri iptal etmişti. Duruşmalar bu hafta Cuma gününe kadar 3 gün sürecek.
´Amirallere Suikast´ ve ´Kafes´ davaları ile birleştirilen Poyrazköy´de bulunan cephanelikle ilgili davada bugün 4. duruşma görülüyor.Davanın tutuklu sanıkları cezaevlerinden davanın görüldüğü Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne getirildi. Kelepçe takılmayan tutuklu muvazzaf 9 askerin Deniz Harp Okulu Komutanlığı´nın armasının bulunduğu aynı renk ceket giymesi dikkat çekti. Emekli asker olan tutuklu sanıklar emekli Binbaşı Levent Bektaş ile emekli SAT komandosu Ergin Geldikaya da adliyeye getirildi. Aralarında Tuğamiral Levent Görgeç´in de bulunduğu tutuksuz sanıklarının bir kısmı merkez komutanlığına ait araç ile hakim ve savcıların kullandığı kapıdan adliyeye girdi. Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü´nün de aralarında bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar ise kendileri adliyeye geldi.
Heyete Kuban başkanlık ediyor
Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun kalp rahatsızlığı nedeniyle katılmadığı heyete Oktay Kuban başkanlık ediyor. Heyette üye hakimler Mehmet Karababa ve Mehmet Erdoğan yer alıyor. Mahkemeye yeni atanan Mehmet Ekinci, duruşmalara çıkacağını açıklamıştı. Ancak Kuban´ın heyetinde Ekinci´nin yer almadığı görüldü. Bu heyet teşekkülüyle bugünkü duruşmadan, ´dava dosyasının askeri mahkemeye gönderilmesi için uyuşmazlık mahkemesine sevkedilmesi´ gibi sürpriz kararların çıkması beklenmiyor. Davaya müdahil olan Agos gazetesi avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Öğütçü: ´Önce ben konuşayım´ dedi ama Kuban kabul etmedi
Amirallere suikast ve Kafes davaları ile birleştirilen Poyrazköy davasında 11´i tutuklu 69 sanığın yargılanmasına devam edilirken tutuksuz sanık Albay Ali Türkşen savunmasında, Kardak krizi sırasında bugüne kadar gizli kalmış bir olayı anlattı. Ali Türkşen, Kardak´a gidecek SAT komandolarını taşıyan botun benzinini kredi kartıyla kendilerinin aldığını söyleyerek tutuklu sanık Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe´nin kullandığı kredi kartının 1996 yılına ait 16 lira 73 kuruşluk fişini gösterdi. Türkşen´in sözleri Öğütçü´nün ağlamasına neden oldu. Duruşma Poyrazköy davasının tutuksuz sanıklarının savunmasının alınmasıyla başladı. Mahkeme Başkanı´nın, Yarbay Mustafa Turhan Ecevit´in adını söylemesi üzerine söz alan emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü, 2007-2009 yılları arasında Kuzey Saha Deniz Komutanı olarak görev yaptığını belirtti. Bu olayların komutanlığı bünyesindeki SAT Grup Komutanlığı´nda cereyan ettiğini hatırlatan Öğütçü, ?Bir takım önlemler almaya çalışmıştım. Sanıkların savunmalarından önce benim mütalaam alınırsa daha iyi anlaşılır diye düşünüyorum dedi. Mahkeme Başkanı Kuban ise öncelikle savunmaların alınacağını söyledi.
Yarbay Turhan Ecevit´in savunması
Bunun ardından tutuksuz sanık Yarbay Mustafa Turhan Ecevit savunmasına başladı. Hiçbir zaman kanun ve hukuk dışına çıkmadığını ifade eden Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, suçlamaları kabul etmedi. Hukuk sisteminin ön yargıların ötesine geçemediğine şahit olduğunu anlatan Ecevit, ?Yapılan zulme anlam vermekte zorlandım. Bu dava siyasi dediler. Biz askeriz. Hiçbir siyasi görüşün adamı değiliz dedi. Savunmasına, iddianamedeki ihbar mektuplarını açıklayarak devam eden Ecevit, ?Bizim içimizdeki birkaç arkadaşımız iftiralarla tasfiye etmeye karar vermiş ya da verdirilmiştir. Bizim üzerimizde başlayan iftiralar Deniz Kuvvetleri içinde tasfiye yolu haline gelmiştir dedi. Davanın tutuksuz sanıklarından Mustafa Turhan Ecevit, ´Bu davadaki arkadaşlarımla ve burada tanıştığım komutanlarımla tek ortak noktamız hepimizin iyi birer asker olmamız´ dedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada savunmasını yapan Ecevit, muhafazakar bir ailenin oğlu olarak askeri okula girdiğini, mezun olduğunu, hiçbir zaman kanun ve hukuk dışına çıkmadığını ve illegal oluşumlar içinde bulunmadığını kaydetti. İmzasız, isimsiz ihbar mektuplarının, suçlandığı davanın delilleri olduğunu belirten Ecevit, ülkesine yıllarca hizmet etmiş kişilere yapılan zulme inanmakta zorlandığını söyledi. ´Bu davadaki arkadaşlarımla ve burada tanıştığım komutanlarımla tek ortak noktamız hepimizin iyi birer asker olmamız´ diyen Ecevit, bu davanın, suçlayanlar, suçlananlar ve yargılayanlar için bir sınav olduğunu öne sürerek, ´Allah beni bu sınavdan namerde muhtaç olmadan muvaffak etsin´ dedi. Ecevit´in bu sözlerine salonda bulunan sanık yakınları da ´amin´ diyerek karşılık verdi. SAT komandosu olarak yıllarca Filistin´den Bağdat´a pek çok yerde görev yaptığını ve müttefik ülke komutanlarından övgü aldığını belirten Ecevit, ´2001 yılında, bir daha kahpelikler olmasın, çuval olayı ve benzerleri yaşanmasın diye Bağdat´a gittim. Yıllar sonra çuvalın benim başıma geçirileceğini ve asıl hainlerin içimizde olduğunu bilmeden´ diye konuştu.
İhbarı yapan bir SAT komandosu mu?
2001 yılında ´sözde Ergenekon komutanları kendisini koruyup kolladığı´ için değil, bileğinin hakkıyla SAT kursuna komutan atandığını ifade eden Ecevit, iddia makamının davaya doğrudan bağlantısını gösterir bir belge ve kanıt olmamasına rağmen, ´bir ruh hastası, fesat kişinin, olayları görmek isteyenlerin göreceği şekilde hazırladığı bir iftiranın´ ihbar mektubuyla kendisi hakkında hüküm verdiğini savundu. İhbar mektuplarının, farklı sanal kişiler tarafından yazılmış gibi görünse de ortak noktaları bulunduğunu söyleyen Ecevit, ihbar mektuplarındaki konulara ilişkin çok detaylı bilgisi bulunduğu görülen bu kişi ya da kişilerin mühimmatın konulduğu tarih hakkında hiçbir ifade kullanmadıklarını belirtti. Mustafa Turhan Ecevit, ´Bu kişi, bir olayı gerçekleşmeden önce suç üstü yapılmasını sağlayacak şekilde ihbarda bulunmamaktadır. İftiracı ya SAT komandolarını tanımaktadır ya da yeterince eğitim almamış bir SAT komandosudur´ dedi.
Savcılara hakkını helal etmiyor
Kaynarca´da bulunan mühimmata ilişkin, hiçbir SAT komandosunun ağaçlara tornavida çakmak gibi saçma bir yöntem kullanmayacağını, eğer bir yeri bulmak isterse koordinatlarını bilmesinin yeteceğini ifade eden Ecevit, Kaynarca´daki konuda kendilerini gördüğünü iddia eden şahitler olmasına rağmen, Poyrazköy´deki mühimmata ilişkin bunun dahi bulunmadığını söyledi. Tutuksuz sanık Ecevit, ´İlk ihbarda umduğunu bulamayan ihbarcı, savcılara suikast iddiasını ´Ergenekon´ üst başlığı altında eklemiştir. Medyatik olan Zekeriya Öz dışında hiçbir savcıyı tanımıyordum. Şimdi tanıyorum. Onlara yapacağım tek şey, bir gün benden önce musalla taşına yatarlarsa, Allah´ın bana verdiği hakkı kullanarak, hakkımı helal etmemek olacak´ diye konuştu. Üçüncü ihbar mektubunda da Koç Müzesinde 200-300 kişilik öğrenci grubunun denizde saklanan silahlarla öldürülmesi iddiasının yer aldığını belirten Ecevit, denizden çıkarılan mühimmatın ne durumda olacağının bu ihbar mektubunu yazan kişi tarafından da gayet iyi bilindiğini savundu. ´8 Ocakta tahliye oldum. Kaçmıyorum. Onurumla tahliye oldum. Onurumla aklanacağım´ diyen Ecevit, hakkında suç delili olarak iddianameye konulan delilleri içerir belgeleri de projeksiyonla görüntülü olarak açıkladı. Evinde bulunan el bombası muhafazasının, iddianameye delil olarak konulduğunu anlatan Ecevit, ´Bunun bu haliyle bir çelik cezveden farkı yoktur. Bu, delil olarak konulmuştur´ dedi.
Yalan makinesi ve hipnozla da ifade verebilirim
Duruşmada savunmasını yapan tutuksuz sanık Deniz Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, tutuklu sanıklardan emekli binbaşı Levent Yıldırım´ı 1985´ten beri tanıdığını, sınıf arkadaşı olduğunu ve Deniz Kuvvetleri hentbol takımında da beraber oynadıklarını anlattı. Bektaş ile yaptıkları ve iddianamenin ek klasörlerinde yer alan 9,5 dakikalık telefon görüşmesi hakkında açıklama yapan Ecevit, Görüşme, uzun zamandır görüşemediğimiz için sitemle başlamaktadır. Özel hayatımızla ilgili konuşmalarımız var. Hasta olan kayınpederinin durumunu soruyorum dedi. Ecevit, ihbar maillerinin iftiralardan oluştuğunu ifade ederek, Bu vicdansızlığı kim yaptı bilmiyorum. Ancak şüphelendiğim kişiler var. İddia edildiği gibi bir örgüt olsaydık, bu hesaplaşma çoktan yapılırdı. Yalan makinesine girerek ya da hipnozla da ifade verebilirim. Bu vatana ve millete Allah´ın emriyle bir can borcum var. Biraz güçlü olduğunu hisseden zalimlikten kendini alamıyor. Güçlü olmak, zalim olmayı gerektirmiyor. Bugün şehit olan her askerin kanında, çıkarları doğrultusunda karar veren herkesin eli vardır. Bu olaylar başıma geldi diye hayat duruşumdan vazgeçecek değilim. Üzerime atılı bütün suçlardan beraatımı talep ediyorum diye konuştu.
Ecevit´in çapraz sorgusu da tamamlandı
Mahkeme Heyeti Başkanı Oktay Kuban´ın, ihbar tutanaklarına ve bu kazılarda ele geçirilen mühimmatla ilgili ne diyorsunuz? sorusuna Ecevit, mühimmatlarla ve ihbar mektuplarıyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını söyledi. Kuban´ın, Kafes Eylem Planı ile ilgili sorusuna da Ecevit, planda kendi isminin bulunmadığını ve iddiaları kabul etmediğini dile getirdi. Ecevit, Kuban´ın, Poyrazköy Keçilik Mevkisi´nde 3 bin 17 adet mühimmat elde edildi. Her biri değişik çapta mermi. O bölgede en son ne zaman görev yaptınız? sorusuna, 18 Nisan 2009´da yurt dışı görevine çıkana kadar orada eğitim yaptıklarını belirterek, O bölgede her zaman eğitim yaparız, vadiyi her zaman kullanırız. diye cevap verdi. Hakim Kuban, Bulunan mühimmatlar sizin kullandıklarınızdan mı? diye sordu. Ecevit, bu konuda bilgisi olmadığını belirtti. Kuban bu kez, Ele geçirilen mühimmatlarla sizin silahlarınız uyuşuyor mu? diye sorunca Ecevit, bazılarının uyuştuğunu kaydetti. Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç´ın,Levent Bektaş ile yaptığınız bir telefon görüşmesinde Oğuz´un yaşadığı bir sorundan bahsediyorsunuz. Burada, ´sizden, bizden´ diye bir tabir var. Anlatır mısınız? sorusuna Ecevit, Bizden mi demesi, bizim sınıftan mı manasında. Kemal albayların sınıfından, bizden değil diyorum. Yapabileceğimiz bir durum yok diyorum dedi. Saraç´ın, Kendi döneminizden olanlarla dayanışma, diğer dönemlerle aranızda çatışma mı var? sorusunu da Ecevit, Çatışma değil. Kendi sınıfımızdan olan insanları her zaman kollarız. Hukuk ve kanun içerisinde koruyup, kollarız şeklinde yanıtladı. Üye hakim Mehmet Karababa´nın, Bir SAT her türlü silahı kullanabilir mi? sorusuna Ecevit, eğitimini aldıkları her türlü malzemeyi ve silahı kullanabileceklerini ifade etti. Karababa´nın, Bilirkişi raporuna göre, Poyrazköy´de ele geçen cephanelik İbrahim Şahin grubunda ele geçenle aynı menşeili. Neden SAT Komutanlığı´na ait cephane değil de başka komutanlıklara ait mühimmat gömülmüş olabilir? sorusuna ise Ecevit, SAT Grup Komutanlığı´ndan cephane çıkarmanın zor olması nedeniyle böyle olabileceği cevabını verdi.
Albay Ali Türkşen´in savunması
Ecevit´in savunma ve çapraz sorgusunu bitiren Kuban, daha sonra savunmasını yapması için Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen´i çağırdı. Türkşen savunmasına Namık Kemal´in ?Düşmek üzere yıldırım ekser mualla tak arar, herkese gelmez bela erbabı istihkak arar dizeleriyle başladı. Bağlı olduğu tek örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunu kaydeden Türkşen, ?Bu davada ´TSK´nın içinde hainler, emniyette işbirlikçiler vardır ve bunun yargıya ne kadar işlediğini ise yapılacak yargılamanın sonunda göreceğiz´ der hale geldik dedi. 1990-1997 yılları arasında SAT Grup Komutanı olarak görev yaptığı sırada iki önemli görevde yer aldığını söyleyen Türkşen ?Bu görevlerde yer almakla iyi mi yaptım, kötü mü yaptım bilmiyorum. Ancak bugün buraya getirdiler. Hayatta bazı şeyleri eksik yapsaydık, bugün burada olmazdık. Burada olmaktan hiç üzülmüyorum. İnanıyorum ki, bu davanın sonunda beraat edeceğiz. Sadece ailelerimiz yıprandı. Yer aldığım ilk görev 1993 yılında 14,5 ton uyuşturucu yüklü gemi Lucky-S´e el konulmasıdır. İkinci olarak ise, Kardak krizinde adaya çıkan timin komutanıydım. Her iki olayda da tek bir mermi kullanılmadı dedi. Dönemin komutanı Özden Örnek´in verdiği emir doğrultusunda Kardak çıkarmasına ilişkin hazırladığı hatıratı mahkemede gösteren Türkşen, hatırattan bir bölüm okudu. Türkşen şunları söyledi: ?Buradakilere baktığınızda terör örgütü şüphelisi olarak görebilirsiniz ama ben Ercan Kireçtepe´ye bakınca Kardak´a gidecek botun benzini olmadığı için kredi kartıyla benzin alan kişiyi görüyorum. O bayrak oradan gidecek diye 3 saat içinde benzini alıp ekmek arası peynir yaparak oraya gittik. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya´yı arıyor. O da bizi aradı. Ben nasıl ´Komutanım benzin yok´ diyeyim. Şimdi ise burada terör örgütü üyeliğinden yargılanıyoruz. Türkşen mahkeme heyetine Kireçtepe´nin kullandığı kredi kartının 1996 yılına ait 16 lira 73 kuruşluk fişini gösterdi.
Levent Bektaş: ´Dünyaya yeniden gelsem, yine asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin ordusunda değil´
Türkşen´in savunması Öğütçü´yü ağlatınca Kuban duruşmaya ara verdi
Mahkemede sanıkların savunma yaparken çok ağır laflar ettiğini belirten Türkşen´in sözleri Öğütçü´nün ağlamasına neden oldu. Türkşen savunmasında şunları kaydetti; ?Ancak Levent Bektaş öyle bir laf söyledi ki, bana göre o laftan sonra hükümet üniversite hocaları cumhurbaşkanı, başbakan, herkes işini bırakıp bu sözü tartışmalıydı. Bektaş ´Benim askerlikle sorunum yok. Ben dünyaya yeniden gelsem, yine asker olurdum, yine SAT olurdum. Ama bu ülkenin ordusunda değil´ demişti. Bektaş´a bu sözü ettirenleri asla affetmeyeceğim dedi. Bu sözler üzerine salondaki tutuklu tutuksuz sanıklar, izleyiciler ağladı. En çok dikkat çeken ise Feyyaz Öğütçü oldu. Öğütçü, gözyaşlarına hakim olamayınca gözlüğünü çıkarıp güneş gözlüğünü taktı. Ancak gözyaşlarını durduramayan Öğütçü, cebinden çıkardığı mendillerle yaşlarını sildi. Bu duygusal anlar üzerine Mahkeme Başkanı Oktay Kuban, duruşmaya 1 saat ara verdi.
Emniyet: ´Mühimmat kullanıma elverişsiz´
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Poyrazköy davasına ilişkin önemli bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Soruşturma sürecinde İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Tufan Ergüder´in Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´ne gönderdiği yazı ile Poyrazköy kazılarında ele geçirilen mühimmatın ?kullanıma elverişsiz olduğunun belirlendiğini belirtti. Poyrazköy´deki 21 Nisan ve 24 Nisan 2009 tarihli kazılarda ele geçirilen ve aralarında lav silahı da olan mühimmatın imha edilmesini talep eden emniyet, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´ne bir yazı gönderdi. Emniyet Müdür Yardımcısı Tufan Ergüder imzalı 2 adet yazıda, toplam 30 maddede sıralanan patlayıcı maddelerin imhası için yer belirlenmesini istedi. Ancak yazıdaki bir detay çok dikkat çekti. 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanunu´nda ´...dinamit, bomba veya benzer yakıcı, yıkıcı veya öldürücü alet veya her türlü patlayıcı maddeler illerde bomba ve patlayıcı madde uzmanlarınca incelenir, kullanıma elverişli olmayanlar komisyon marifetiyle imha edilir´ dendiğinin hatırlatıldığı yazıda 30 madde halinde sıralanan patlayıcı maddelerin kimya ve balistik raporlarının alındığı belirtildi. Yazıda şu ifadeler yer aldı: ?Terör ve organize suç örgütlerinden elde edilen bu tür patlayıcı maddelerin Bomba imha ve İnceleme Şube Müdürlüğü uhdesinde saklanabilecek ve muhafaza edilebilecek uygun depo bulunmadığından geçmiş yıllarda elde edilen bu tür patlayıcı maddelerin infilak etmesi neticesinde görevlilerin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verdiği bilinmektedir. Buna benzer istenmeyen müessir olayların önüne geçmek için ´kullanıma elverişsiz oldukları´ değerlendirilen 30 madde halinde sıralanan patlayıcı maddelerin adli emanet ve benzeri depolarda bulundurulması ve saklanması sakıncalı olduğundan imha edilmeleri yönünde karar veya teslim edilecek yerin tarafımıza bildirilmesi gerekmektedir. ( Hürriyet, Habertürk, Cnnturk, Zaman)
Lawlar kullanıma elverişli: Ya imha edilsin ya uygun yerde saklansın
16 Temmuz 2010: Poyrazköy´de ele geçirilen askeri mühimmatlarla ilgili Polis Expertiz Raporu´na star ulaştı. İstanbul Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğü raporunda, Poyrazköy´de ele geçen mühimmatın büyük bölümünün ?orijinalliklerini muhafaza ettiği? ve ?kullanıma elverişli olduğu? tespiti yapıldı. Söz konusu raporda, mühimmatın Adli Emanet vb. yerlerde saklanmasının risk taşıdığı bu nedenle de imha edilmesi ya da uygun koşullarda muhafaza edilmesi istendi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğü´nün 15 Ekim 2009 tarihli raporunda, Poyrazköy´de ele geçirilen silahların ?orijinalliklerini muhafaza ettiği? belirtildi. Kazılarda ele geçen 15 Law silahının çalışır halde olduğu, el bombalarının da 19 tanesinin ise çalışır ve faal olduğu ifade edildi. Ele geçen silah ve mühimmatla ilgili bazı değerlendirmeler şöyle: Üzerinde 1340-27-000-4030 MKE.KF.:2/1990 yazı ve rakam grubu bulunan 3 adet dolu law silahı: Sağlam, çalışır vaziyette, orijinal. 5 adet MKE imali dolu law silahı: Sağlam ve çalışır vaziyette. Gövdelerinde GRENADE HAND FRAG M26 10-55 COMP. B LOT LS-28-20 yazan 2 adet el bombası: Çalışır ve sağlam. ( Star)
Birleşen üç davada sanık isimleri
Tutuklu sanıklar: Emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş, Deniz Yarbay Ercan Kireçtepe, Deniz Binbaşı Erme Onat, Deniz Binbaşı Eren Günay emekli SAT komandosu Ergin Geldikaya, teğmenler Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan. Tutuksuz sanıklar: Emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütçü, Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç, İzmir Foça Çıkarma Filosu Komutanlığı´ndan Tuğamiral Mehmet İlgar, Tuğamiral Levent Görgeç, Albay Ali Türkşen, Astsubay Halil Cura, Astsubay Ferudun Arslan, Astsubay Sadettin Doğan, Albay İbrahim Koray Özyurt, Albay Muharrem Nuri Alacalı, Albay Şafak Yürekli, Albay Dora Sungunay, Albay Tayfun Duman, Yarbay Mustafa Turhan Ecevit, Albay Mert Yanık, teğmenler Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü, Sezgin Demirel, Halit Mehmet Ergül, Barbaros Mercan, Fatih Göktaş, Yiğithan Göksu, Oğuz Dağnık, Koray Kemiksiz, askeri öğrenci Burak Özkan, Albay Mücahit Erakyol, Albay Mehmet Orhan Yücel, Albay Levent Gülmen, Yarbay Halil Özsaraç, Yarbay İsmail Zühtü Tümer, Yarbay Levent Olcaner, Yarbay Mehmet Emre Sezenler, Albay Metin Samancı, Binbaşı Özgür Erken, Binbaşı Aydın Ayhan Saraçoğlu, Binbaşı Gürol Yurdunal, Binbaşı Metin Fidan, Yüzbaşı Bülent Aydın, Yüzbaşı Ümit Özbek, Yüzbaşı Bülent Karaoğlu, Üsteğmen Bora Coşkun, Astsubay Başçavuş Deniz Erki, Astsubay Başçavuş Hüseyin Doğancı, Astsubay Başçavuş İsmail Bak, Başçavuş Süleyman Erharat, Astsubay Başçavuş Murat Aslan, Astsubay Başçavuş Emre Tepeli, Astsubay Üstçavuş İbrahim Öztürk, Başçavuş Daylan Muslu, Astsubay Başçavuş Hüseyin Erol, Astsubay Başçavuş Mehmet İnce, Astsubay Başçavuş Alpay Belleyici, Astsubay Başçavuş Türker Doğanca, Astsubay Başçavuş Mesut Adanur ve Başçavuş Metin Keskin, sivil memur Tanju Veli Aydın ile Kocaeli´n de kasaplık yapan sivil sanık Levent Çakın. (Cihan)
(14 Temmuz 2010), son güncel.: (16 Temmuz 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Poyrazköy davasında yarın sürpriz kararlar çıkabilir
Poyrazköy İddianamesinde arama yap
Kafes iddianamesinde arama yap
Amirallere suikast iddianamesinde arama yap
Poyrazköy manşetlerimiz
Kafes Eylem Planı manşetlerimiz
Amirallere suikast manşetlerimiz