Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın Kurmay Albay Dursun Çiçek´le ilgili hazırladığı iddianame kamuoyunda şok etkisi yaptı. Zira iddianamede, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ´kağıt parçası´ olarak nitelediği belgenin gerçek ve altındaki imzanın Dursun Çiçek´in elinin ürünü olduğu belirtiliyor. İddianame İnanılmaz çelişkilerle dolu. Örneğin tüm suç iddianamenin tek sanığı albaya yüklenirken, karargahtaki 31 bilgisayarın disklerinin bilgilerin kurtarılamaması için 70´er kez silindiği de kabul ediliyor, TSK´da emir komuta zinciri olmadan böyle bir çalışmanın imkansız olduğu şeklindeki eleştirilere ise yanıt verilmiyor. İddianame, ıslak imzalı belgeyi ortaya çıkaran meçhul subayı da doğruladı. İhbar mektubundaki bütün kurtarma girişimleri bir bir hayata geçiriliyor. Mektubun son bölümünde ´Çiçek´in daha az cezayla kurtulması sağlanacak´ deniyordu. Askeri savcılık müebbetle yargılanan Çiçek için 6 yıl hapis istedi. Gerekçe olarak da ´Belge gerçek ancak Çiçek, TSK´yı zor durumda bırakmak için bunu yazdı´ iddiasını ortaya attı. En sert tepki Çiçek´in avukatından geldi: ´Müvekkilimi feda ediyorlar.. Normal zekası olan insanların bu iddiayı kabul etmesi mümkün değil. Çünkü akla ziyan bir iddia bu. Hayatın olağan akışına aykırı.´ Celal Ülgen, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ´bu belge kağıt parçasıdır, belgeyi polis sızdırmış olabilir´ şeklindeki açıklamaları ile iddianamenin çeliştiğini anlattı. Askeri savcıyı Genelkurmay Başkanlığı´nın ifadelerinin arkasında durmaya çağırdığını söyleyen Ülgen, 20 Temmuz´daki duruşmada, çok sert bir biçimde bunları anlatacağını ifade etti. İddianame, imzasının sahte olduğu ve başkaları tarafından makineyle atıldığı iddiasına dayanan Çiçek´in savunmasını da tam anlamıyla çökertti. Arkadan vurulan Albay Çiçek´in komplo belgesini hazırlarken emir aldığı üstlerini açıklayıp açıklamayacağı, savunma stratejisini bundan sonra nasıl geliştireceği merak ediliyor. Çiçek´in yargılanmasına başlanmasının ardından, konunun Uyuşmazlık Mahkemesi´ne götürülerek dosyanın Silivri´den alınmak istenebileceğine dikkat çekiliyor.
Askerlerin iddianamesi şok etti: Müvekkilim feda ediliyor
Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın Kurmay Albay Dursun Çiçek´le ilgili hazırladığı iddianame kamuoyunda şok etkisi yaptı. Zira iddianamede, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ´kağıt parçası´ olarak nitelediği belgenin gerçek ve altındaki imzanın Dursun Çiçek´in elinin ürünü olduğu belirtiliyor. İddianame İnanılmaz çelişkilerle dolu. Örneğin tüm suç iddianamenin tek sanığı albaya yüklenirken, karargahtaki 31 bilgisayarın disklerinin bilgilerin kurtarılamaması için 70´er kez silindiği de kabul ediliyor, TSK´da emir komuta zinciri olmadan böyle bir çalışmanın imkansız olduğu şeklindeki eleştirilere ise yanıt verilmiyor. İddianame, ıslak imzalı belgeyi ortaya çıkaran meçhul subayı da doğruladı. İhbar mektubundaki bütün kurtarma girişimleri bir bir hayata geçiriliyor. Mektubun son bölümünde ´Çiçek´in daha az cezayla kurtulması sağlanacak´ deniyordu. Askeri savcılık müebbetle yargılanan Çiçek için 6 yıl hapis istedi. Gerekçe olarak da ´Belge gerçek ancak Çiçek, TSK´yı zor durumda bırakmak için bunu yazdı´ iddiasını ortaya attı. En sert tepki Çiçek´in avukatından geldi: ´Müvekkilimi feda ediyorlar.. Normal zekası olan insanların bu iddiayı kabul etmesi mümkün değil. Çünkü akla ziyan bir iddia bu. Hayatın olağan akışına aykırı.´ Celal Ülgen, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ´bu belge kağıt parçasıdır, belgeyi polis sızdırmış olabilir´ şeklindeki açıklamaları ile iddianamenin çeliştiğini anlattı. Askeri savcıyı Genelkurmay Başkanlığı´nın ifadelerinin arkasında durmaya çağırdığını söyleyen Ülgen, 20 Temmuz´daki duruşmada, çok sert bir biçimde bunları anlatacağını ifade etti. İddianame, imzasının sahte olduğu ve başkaları tarafından makineyle atıldığı iddiasına dayanan Çiçek´in savunmasını da tam anlamıyla çökertti. Arkadan vurulan Albay Çiçek´in komplo belgesini hazırlarken emir aldığı üstlerini açıklayıp açıklamayacağı, savunma stratejisini bundan sonra nasıl geliştireceği merak ediliyor. Çiçek´in yargılanmasına başlanmasının ardından, konunun Uyuşmazlık Mahkemesi´ne götürülerek dosyanın Silivri´den alınmak istenebileceğine dikkat çekiliyor.
Ergenekon soruşturması sürecinde yaşananlar, ihbar mektuplarının doğruluğunu tescil ediyor. Bunun son örneği, millete ve hükümete yönelik ıslak imzalı ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nda yaşandı. Orijinal belgenin ortaya çıkması ve Kasım 2009´da Albay Dursun Çiçek´in ikinci kez tutuklanması sürecinde ´meçhul subay´ın gönderdiği ihbar mektubunda yazılanlar, 8 ayda bir bir gerçekleşti. Mektupta belirtildiği gibi, Çiçek ve avukatları önce belgedeki yazımların askeri kurallara uygun olmadığını savundu. Islak imza makinesini duruşma salonuna getirdiler. Adli Tıp, Jandarma Kriminal, Polis Kriminal ve TÜBİTAK raporlarına rağmen imzanın makine ile atıldığını ileri sürdüler. Mektupta, Soruşturma takipsizlikle sonuçlanmazsa daha az cezayla Çiçek´in kurtulması sağlanacak. deniyordu. Sivil mahkemede müebbet talebiyle ´darbeye teşebbüs´ suçundan dava açılınca mektubun son bölümündeki plan devreye girdi. Askeri savcılığın 6 yıla kadar hapis talebiyle hazırladığı iddianame önceki gün açıklandı. Mayıs ayında hazırlanan iddianame, Genelkurmay Başkanı Başbuğ´un ´kağıt parçası´ olarak nitelendirdiği planın gerçek olduğunu tescilledi. Ancak Albay´ın planı yazma gerekçesi olarak ilginç bir iddiaya yer verildi. Amiralliğe terfi edemeyen Çiçek, kızgınlık sonucu TSK´yı zor durumda bırakmak için bunu yazmış olabilir. ifadesi, Çiçek´in avukatı Celal Ülgen´i ayağa kaldırdı: TSK´yı korumak için müvekkilim feda ediliyor. Tepkimizi en sert şekliyle dile getireceğiz.
Meçhul subay 8 ay önce yazdı, hepsi gerçek oldu
´Kaos Planı´nın altında imzası bulunan Dursun Çiçek´le ilgili yaşanan son gelişme akıllara Kasım 2009´da meçhul bir subay tarafından yazılan ihbar mektubunu getirdi. Meçhul subayın ikinci mektubunda cuntacı ekibin kendileri adına gelişen olumsuz süreci tersine döndürmek için planladıkları faaliyetleri özetle şöyle sıralanıyordu: Mektuptaki belge ile ilgili olarak yazıcı, kalem, mürekkep vb. tali unsurları ön plana çıkararak belgenin içeriğinden çok şekli unsurlarının kamuoyunda tartışılmasını sağlamak. Belgenin orijinalinin askeri savcılık aracılığıyla elde edilerek, Jandarma Kriminal´e göndermek suretiyle gerçek olmadığına dair rapor çıkarttırmak. İmza makinesi gibi argümanlara sarılarak kamuoyunda belgenin gerçekliğine olan inancı sarsmak. Anayasa Mahkemesi´ne baskı yaparak bir an önce ilgili maddedeki değişikliğin iptaline yönelik karar çıkarttırmak ve yargılama sürecini askeri yargıya taşımak suretiyle takipsizlik kararı verdirmek. 28 Şubat sürecinde dönemin başbakanı Necmettin Erbakan´a imzalatarak ihraç edilen 1.000´in üzerinde TSK mensubu gibi TSK bünyesinde cadı avı başlatılarak YAŞ kanalıyla büyük bir tasfiye yapmak. Bu girişimler ile sonuç alınamaz ise Genelkurmay Askeri Savcılığı aracılığıyla suçluların sadece Dursun Çiçek ve birlikte çalıştığı personel olduğu şeklinde karar aldırmak. Bu personelin olabilecek en hafif suçlar ile cezalandırılmasını sağlamak. Yargılama sürecinin, emir vererek çalışmaları başlatan ve yönlendiren komuta kademesine sıçramasına engel olmak. Mektuba göre İrtica ile Mücadele Eylem Planı soruşturması sürerken belgenin gerçekliğine ilişkin tartışmalar yaşandı.
Islak imza makinesi savunması çöktü
Islak imza makinesi iddiası Genelkurmay´ın bir numaralı hukukçusu Adli Müşavir Hıfzı Çubuklu tarafından mart ayında Milliyet´e verilen röportajda dile getirildi. Çiçek´in avukatları duruşma salonuna ıslak imza makinesi getirerek duruşma savcısı ve mübaşirin imzasını ıslak imza makinesiyle atarak Çiçek´in imzasının da böyle hazırlandığını ileri sürdü. Islak imza makinesi basın mensuplarının karşısına çıkarılarak canlı yayınlar yapıldı. Ancak askeri savcının iddianamesi bu savunmayı da tam anlamıyla çökertti.
Son madde uygulamada: Soruşturma üstlere tırmanmadan kapatılacak
´Kaos Planı´ iddianamesi 29 Nisan 2010´da kabul edildi. Çiçek, üçüncü kez tutuklanarak cezaevine konuldu. Bu sırada ihbar mektubundan yazılan son şıkkın devreye girdiği dün kamuoyuna yansıdı. Mektupta, soruşturma takipsizlikle sonuçlanmazsa bu kez Çiçek´in daha az ceza ile kurtulmasının sağlanacağı yazıyordu. Askeri savcılığın iddianamesinde Çiçek hakkında 6 yıl istendi. Bununla beraber komplo belgesinin hayata geçirilmesiyle ilgili sanık olarak yargılanan Saldıray Berk, İlhan Cihaner, Albay Ali Tapan ve Albay Recep Gençoğlu gibi sanıklar ´mağdur´ olarak gösterildi. Çiçek´in dışındaki sanıklar aklanmaya çalışıldı.
Avukatı iddianameye tepkili: Müvekkilim feda ediliyor
Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ belgesine ilişkin hazırladığı iddianameye en büyük tepki Albay Dursun Çiçek´in avukatı Celal Ülgen´den geldi. Dursun Çiçek´i Ergenekon davasında savunan ve askeri mahkemedeki yargılamaya da katılacak olan Ülgen, askeri savcılık iddianamesiyle TSK´nın korunmasının amaçlandığını ve bunun için de Dursun Çiçek´in feda edildiğini ileri sürdü. TSK´nın bu şekilde korunamayacağını söyleyen Ülgen, 20 Temmuz 2010´da askeri mahkemede görülecek davada tepkilerini en sert şekliyle dile getireceklerini açıkladı. Ülgen, söz konusu iddiaları kabul etmenin mümkün olmadığını söyledi. Şu ifadeleri kullandı: Normal zekası olan insanların bu iddiayı kabul etmesi mümkün değil. Çünkü akla ziyan bir iddia bu. Hayatın olağan akışına aykırı. Düşünün, bir kimse kendi zararına olacak bir belgeyi imzalayacak sonra da ne yapacak, bunu basına servis edecek. Böyle bir şey olabilir mi? Tersi olur. Bundan yarar umması lazım. Yarar görmesi lazım. Peki kimin yararı olmuştur bundan? Dursun Çiçek´in yararı olmuş mudur? Tutuklanmasından başka ne yararı olmuştur? Yani bunu yapmakla Dursun Çiçek terfi mi etmiştir? Öyle bir şey olmaz. Bir başkasına, arkadaşlarına zarar vermeyi de asla düşünmemiştir. Ancak bu, başta da söylediğim gibi akla ziyan veren bir iddiadır.
Çiçek iddianameyi görünce gülümsedi
Celal Ülgen, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ´bu belge kağıt parçasıdır, belgeyi polis sızdırmış olabilir´ şeklindeki açıklamaları ile iddianamenin çeliştiğini anlattı. Askeri savcıyı Genelkurmay Başkanlığı´nın ifadelerinin arkasında durmaya çağırdığını söyleyen Ülgen, 20 Temmuz´daki duruşmada, çok sert bir biçimde bunları anlatacağını ifade etti. Müvekkiliniz iddianameyi nasıl karşıladı? şeklindeki soruyu şu şekilde cevapladı: Çok rahat karşıladı. Gülümsemekten başka bir şey yapamadı. Çünkü bu hayatın olağan akışına aykırı bir iddia. Yani ne denebilirdi? Denmemesi gereken ya da en son söylenmesi gereken şey söylenmiş orada. İhtimal hesabı yapsanız binde 1 olacak bir ihtimal orada iddia konusu yapılmış. O bakımdan ne yapsın Dursun Çiçek de, sadece gülümsemekle yetindi. Herhangi bir şey söyleyemedi. Celal Ülgen, Genelkurmay´ın bu iddianamede amacı ne olabilir? şeklindeki soruya ise şu cevabı verdi: Valla bilemiyorum. Bundan TSK´yı korumak gibi bir anlam eğer çıkartmak istiyor da, Dursun Çiçek´i feda etmeyi düşünüyorsa burada biraz daha akıllı olmak gerektiğini düşünüyorum. Çünkü böylesine akıl dışı akla ziyan iddialarla kimse TSK´yı koruyamaz. TSK´yı koruma görevini dikkat ederseniz bütün savunmalarımda ben yapıyorum. Ama akılcı, mantıklı bir biçimde yapıyorum. Bu şekilde olmaz.
Karargah´ta belgeler ´güvenli sil´ emriyle 3 günde temizlenmiş
Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından hazırlanan ve Askeri Mahkeme´nin kabul ettiği Dursun Çiçek iddianamesindeki ilginç ayrıntılar dikkat çekiyor. General ve albay seviyesindeki tanık ifadeleri ışığında, ´Kaos Planı´nın hazırlandığı birimdeki belgelerin üç gün içinde yok edildiği de iddianameye yansıdı. Buna göre, imha işleminin bitene kadar devam etmesi için ´güvenli sil´ emri verilmiş. İnternet bağlantıları kesilen 31 bilgisayarın hard diskleri, 70 defa geri döndürülemeyecek şekilde silindikten sonra MEBS Başkanlığı´na teslim edilmiş. Belge sayısı fazla olduğu için de tutanak tutulmamış. Belge ayıklama ve imha işlemleri sırasında Dursun Çiçek´in de bulunduğu bilgisi ise Bilgi Destek Dairesi´nde uluslararası ilişkiler uzmanı olarak görev yapan Yüzbaşı Hakkı Tolga Okursoy´un ifadesinde yer aldı. Genelkurmay Harekat Daire Başkanı Korgeneral Mehmet Eröz de soruşturma kapsamında ´şüpheli´ sıfatıyla askeri savcıya ifade vermiş. Eröz, iddianamede, belgenin yayınlanmasının ardından bilgi ve belgelerle ilgili işlemleri anlatıyor. Bilgisayarların ´Güvenli sil´ işlemi için emir verdiği hususunun doğru olduğunu, bu faaliyetin aslında uzun süredir devam ettiğini savunuyor. ´Taraf Gazetesi´nin haberi üzerine bu yöndeki faaliyetlerin hızlandırıldığını, buna ilişkin emri Bilgi Destek Daire Başkanlığı ve MEBS Başkanlığı´na gönderdiğini, emri vermekteki amacının herhangi bir delili yok etmek olmadığını´ anlatıyor.
Belge sayısı çok olunca, tutanak tutulmamış!
Genelkurmay İçgüvenlik ve Bilgi Destek Daire Başkanı Tümgeneral Mustafa Bakıcı ise Bilgi Destek Dairesi´ndeki 31 bilgisayarın MEBS Başkanlığı´na iade edilmesi ve bundan önce ´Güvenli Sil´ işlemine tabi tutulmasının emredildiğini doğruluyor. Belgelerin çok olması karşısında bir an evvel imha işleminin tamamlanması için tutanak düzenlemekten ´sarfınazar´ edilmiş olabileceğini savunuyor. Bilgi Destek Dairesi´nden Kıdemli Albay Hulusi Gülbahar da, Bakıcı´nın verdiği emir gereğince imha işleminin Destek Kıtaları´ndaki evrak imha yerinde yapıldığını söylüyor. Bilgi Destek Grup Komutanlığı Komutan Yardımcısı Kıdemli Albay Nuri Yıldırım ise Daire´deki tüm belgelerin elden geçirildiğini, bunların bir kısmının kırpma makinelerinde imha edildiğini anlatıyor. Yıldırım, ifadesinde, imha işlemleri sırasında askerlerden birine ´Dikkat et kimseye söyleme´ şeklinde uyarıda bulunmuş olabileceğini beyan ediyor. Kıdemli Albay Cemal Gökçeoğlu ise bilgisayarlarla ilgili işlemlerin uzun zaman alacağına karar verilince sabaha kadar sürdüğü yönünde ifade veriyor.
İddianame çelişkilerle dolu
Askeri savcılığın Albay Dursun Çiçek hakkında hazırladığı iddianame soru işaretlerini de beraberinde getirdi. ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın altında imzası bulunan Çiçek hakkında 13 Nisan 2010´da ´darbe teşebbüsü´ suçlamasıyla dava açılmasından birkaç gün sonra bu kez askeri savcılık aynı belgeyle ilgili yürüttüğü soruşturmayı iddianameye dönüştürüyor. Askeri savcılık, her şeyin sorumlusu olarak Çiçek´i gösteriyor. En önemlisi ´Kaos Planı´nı Çiçek´in hazırladığı çok net bir ifadeyle dile getiriliyor. Burada, ortada bir eylem planını hayata geçirecek çetenin olmadığı, bir subayın bireysel eylemi olduğu anlatılıyor. Orgeneral Saldıray Berk aklanmaya çalışılıyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki dava dosyasında isimleri geçen dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Hasan Iğsız ve 1. Ordu Komutanı Ergin Saygun´dan bahsedilmiyor bile. Öte yandan Çiçek´e ´ast-üst ilişkilerini zedelemek´ suçundan 1 ile 6 yıl arasında hapis cezası istense de Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin belgenin Çiçek tarafından hazırlandığı kanaatini pekiştiriyor. Bu şekilde süreç Çiçek´e ihale edilmiş oluyor. Askeri savcılık iddianamesinde Çiçek´in 2007 yılında terfi ettirilmediği için üstlerine kızdığı ve onlara zarar vermek için ´Kaos Planı´nı hazırladığı iddia ediliyor. Buradan yola çıkacak olursak, 4 sayfalık belgeyi hazırlamanın dışında Çiçek´in Erzincan´a gitmesi, İlhan Cihaner´e dindar insanlara yönelik soruşturma açtırması, Erzincan Jandarma Komutanlığı´na fişleme yaptırması ve gizli tanıkları ayarlayıp bunun sonucunda Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı´nı da ´Ergenekon soruşturması´ yapması için harekete geçirmiş olması gerekiyor. Ancak bütün bu iddialar hayatın olağan akışına aykırı. Dolayısıyla askeri savcılığın hazırladığı iddianamedeki ´Çiçek belgeyi tek başına hazırladı´ ifadeleri havada kalıyor.
İbret verici gelişmeler.. Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) ıslak imzalı Kontrgerilla planı ayaklarına dolandı..
Karargaha kızmış, 3. Orduyu mağdur etmiş!
İddianamede 2007 yılı YAŞ toplantılarında amiralliğe terfi edemeyen şüpheli Çiçek´in de bundan kaynaklanan kırgınlık ve kızgınlık sonucu, muhtemelen bazı çevrelerin kışkırtmaları ve etkileriyle TSK´yı zor durumda bırakmak amacıyla söz konusu yazıyı hazırlamış olabileceği kanaatine varılmıştır. deniliyor. 2007 yılındaki YAŞ toplantısına kızan Çiçek´in belgeyi hazırlamak için 2009 yılına kadar beklemesinin mantıklı bir açıklaması yok. Karargahta çalışan Çiçek´in kendisinin terfisiyle ilgili olmayan 3. Ordu Komutanını mağdur etmesi de mantıklı bir izahtan uzak. İddianamede, Saldıray Berk, İlhan Cihaner ve Ergenekon örgütünün Erzincan yapılanmasına ilişkin yargılanan sanıkların ´mağdur´ olduğu ifade ediliyor. Ancak, Çiçek´in bu kişileri mağdur etmek için neden hedef seçtiğine ilişkin soruya cevap yok. Türkiye´de onlarca il varken durup dururken niçin Erzincan´daki 3. Ordu Komutanlığı ve Erzincan Başsavcılığı mağdur edilmek istensin?
Az cezayla kurtarma stratejisi işe yarayacak mı?
İddianamedeki diğer çelişkiler de şöyle: Çiçek, Ergenekon davasında kendisinin Genelkurmay Bilgi Destek Dairesi´nin NATO birlikleriyle ilgili dış tatbikatlara bakan 3. Şubesi´nde görev yaptığını, asıl irtica konusunun 2. Şube´nin alanı olduğunu ifade etmişti. Askeri savcılık iddianamesinde Çiçek´in irtica konusuna baktığı iddia ediliyor. Çiçek savunmasında, TSK´da sevilen ve en çok tanınan üç albaydan biriyim. demişti. Askeri savcılık ise terfi etmediği için üstlerine kızgın olduğunu savunuyor. Çiçek, savunmasında Bilgi Destek Şubesi´nde hazırlanan plandan daire başkanı, harekat başkanı ve ikinci başkanın sorumlu olduğunu anlatmıştı. Fakat, askeri savcılık Çiçek´in bu planı tek başına yaptığını ileri sürüyor. İddianame, üstlerini kurtarıp Çiçek´i de az bir cezayla kurtarmayı hedefliyor görüntüsü veriyor. Ancak burada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin eğer böyle bir plan varsa bunu bozma ihtimalinin de gözden kaçırılmaması gerek. ( Zaman)
Tek suçlu Çiçek mi?
Nazlı ılıcak (Sabah): İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı hazırladığı iddia edilen albay Dursun Çiçek, hem askeri mahkemede, hem de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılanıyor. Askeri mahkeme, onu, görevi kötüye kullanmak suçundan, 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise, terör örgütü üyesi olması suçundan yargılıyor. Askeri savcının iddianamesinde, Islak imzalı belgenin Dursun Çiçek´e ait olduğu kabul edilmiş ama Çiçek bunu kendi başına düzenledi, kimseden talimat almadı, 2007´de terfi ettirilmediği için böyle düzmece belgeyi hazırladı ve sızdırdı deniliyor. İddialar tutarsız görünüyor.
1) Dursun Çiçek, Nisan 2009 tarihli İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ndan önce de, eski Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt döneminde, Genelkurmay 2. Başkanı Ergin Saygun´un talimatıyla, Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı Şube Müdürlüğü´nde görevli Sedat Özüer ile Fuat Selvi albaylarla birlikte ve Harekât Başkanı Nusret Taşdeler´in denetiminde, Bilgi Destek Planı´nı ve Lahikası´nı hazırlamıştı. Bilgi Destek Planı´nın uygulama belgesi olan Lahika, Eylül 2007 tarihini taşıyordu. (Bu bilgiler, 5 Kasım 2009 tarihli ihbar mektubunda yer almaktaydı.) Dolayısıyla ıslak imzalı İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı, Dursun Çiçek´in, 2007´de terfi ettirilmemesine bağlamak mümkün değil.
2) 28 Ekim 2009 tarihli aynı subayın yazdığı ihbar mektubunda, hem ıslak imzalı belgenin aslı gönderilmiş, hem Taraf gazetesinde yayınlandıktan sonra belgelerin nasıl imha edildiği anlatılmış, hem de, bu belgelerin kimlerin talimatıyla yazıldığı belirtilmişti. O mektupta, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın Org. Hasan Iğsız´ın Etkili bir eylem planı hazırlansın direktifiyle, Korgeneral Mehmet Eröz ve Tümgeneral Mustafa Bakıcı´nın katkılarıyla albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı ileri sürülüyordu. İhbar mektubu, Çiçek´in yalnız olmadığını gösteriyor.
3) Komutanları kötü duruma düşürmek için Çiçek´in sızdırdığı söylenen belge, Ergenekon sanığı avukat Serdar Öztürk´ün bürosunda ve bilgisayarında ortaya çıktı. Basına doğrudan sızdırma söz konusu değil.
Esas dava 13. Ağır Ceza´da
Askeri mahkeme, görevi kötüye kullanmaktan suçluyor Çiçek´i. Ama esas dava, 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülüyor. Çiçek´in üst düzey rütbeli komutanlarla işbirliği içinde olduğu iddiaları mevcut. Çok daha ağır bir ceza söz konusu. Ama hiç değilse, askeri savcılık da, bunun bir kâğıt parçası olmadığını kabul etti. Bu bile önemli bir adım. ( Sabah)
Kurtarma planının sırrı son maddede
Askeri savcılığın iddianamesi meçhul subayın ´Çiçek´i kurtarma´ planını deşifre eden mektubunu yeniden gündeme getirdi. Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame kafaları karıştırdı. Çiçek dışında tüm askerlerin aklandığı iddianamede, Çiçek´e yöneltilen suçlama ´Astlık üstlük ilişkisini zedelemeye´ indirgendi. İddianame belgenin orijinalini savcılara gönderen subayın Kasım 2009´da yazdığı mektupta yer alan planın aynen işlediğini de ortaya koydu. Planın son maddesi şöyle: ?Bu girişimlerden sonuç alınmazsa, Genelkurmay Askeri Savcılığı aracılığı ile suçluların sadece Albay Çiçek ve birlikte çalıştığı alt kademe personel olduğu şeklinde karar aldırmak. Bu personelin mümkün olan en hafif ceza ile cezalandırılmasını sağlamak. Yargılama sürecinin, emir vererek çalışmaları başlatan ve yönlendiren komuta kademesine sıçramasına engel olmak.
Savcı Başbuğ´u yalanladı
İddianame ile Genelkurmay Başkanı Başbuğ yalanlanmış oldu. Başbuğ geçtiğimiz hafta katıldığı Arena programında, belgenin polis tarafından Taraf gazetesine sızdırıldığını iddia etmişti. Savcı Şentürk ise 2007 yılı YAŞ toplantılarında amiralliğe terfi edemeyen Çiçek´in, kırgınlık ve kızgınlık sonucu, planı hazırladığını ve bizzat sızdırdığını iddia etti. 2007´de terfi edemeyen Çiçek´in, planı niçin Nisan 2009´da hazırladığı ise izaha muhtaç. Çiçek´i terfii ettirmediği iddia edilen komutanlar 2009´da emekli olmuştu. 2007´de Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt iken plan hazırlandığı sırada komutan Org. Başbuğ idi. Çiçek´in kadrosunun bulunduğu Deniz Kuvvetleri Komutanı da değişmişti. Bu tablo, savcının iddialarını çürütüyor.
Hedef Çiçek´i sivil mahkemeden kurtararak askeri mahkemeye almak mı?..
´Kızgınlık´la ceza indirimi!´
Askeri savcının hazırladığı iddianamede, Silivri´deki mahkemede darbecilikle suçlanan Çiçek ´Astlık üstlük ilişkilerini zedelemek, komutanlara güven hissine yok etmeye çalışmak´ gibi basit iddialarla suçlanıyor. Uzmanlar savcının Çiçek´i suçlarken ´Kızgınlıkla yaptı´ demesinin de bir taktik olduğu görüşünde. Zira Askeri Ceza Kanunu´na göre bir suçun ´kızgınlık´ sonucu işlenmesi ceza indirimi getiriyor. Çiçek´in yargılanmasına başlanmasının ardından, konunun Uyuşmazlık Mahkemesi´ne götürülerek dosyanın Silivri´den alınmak istenebileceğine dikkat çekiliyor.
´Hafif ceza verelim´
Meçhul subay, Kasım 2009´da savcılara gönderdiği ihbar mektubunda, Çiçek´in yalnız olmadığını ve komutanların emriyle planı hazırladığını ifade etmişti. İhbarcı subay cuntanın olayın üstünü kapatma planını da deşifre etti. ´Sayın Savcım´ diye başlayan mektupta belirtilen aşamaların hepsi gerçekleşti.
Komutaya sıçramasın
İlk olarak belgenin içeriğinden çok şekli unsurlarının tartışılması sağlandı. Ardından belgenin gerçek olduğunu ortaya koyan Adli Tıp Kurumu yıpratıldı. Belgenin orijinalini sivil savcılıktan alınarak delil yok edilmeye çalışıldı. İhbarcı subay, imza makinesi uyarısında da yanılmadı. Önce bir CHP milletvekili duruşmada Çiçek´in avukatları imza makinesi ile savunma yaptı. Mektuptaki son madde şöyleydi: ?Bu girişimlerden sonuç alınmazsa, Genelkurmay Askeri Savcılığı aracılığı ile suçluların sadece Albay Çiçek ve birlikte çalıştığı alt kademe personel olduğu şeklinde karar aldırmak. Bu personelin mümkün olan en hafif ceza ile cezalandırılmasını sağlamak. Yargılama sürecinin, emir vererek çalışmaları başlatan ve yönlendiren komuta kademesine sıçramasına engel olmak.
Pazarlık mı yaptılar?
Albay Dursun Çiçek, jandarma kriminalin raporunun ardından Genelkurmay´a tavır almıştı. 31 Mart´ta internete düşen ses kaydında Çiçek, şöyle diyordu: Bir kazık yedim. Ha ileri bir adım atmak için o kazığa razıyız. Tek şüphem işte pazarlıklar falan, centilmenlik anlaşması mı yaptılar? Bu konuda çok kırgınım. Hıfzı Paşa zaten k..ından korkuyor. Eşşek kadar kurum pazarlık yapıyorsa yazık yani.
Başbuğ ´kağıt parçası´ demişti
Askeri savcılık, belge kamuoyunda tartışılırken farklı bir tavır sergilemişti. Ali Tıp, Emniyet Kriminal ve TÜBİTAK´ın raporlarına rağmen 24 Haziran´da ?Belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin şüpheli (Albay Çiçek) hakkında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti. İki gün sonra da Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, ?kâğıt parçası? tabirini kullanmıştı.
Erzincan´da yüzlerce delil var
Başsavcı Cihaner ve Orgeneral Berk´in suçlandığı 14 ek klasörlü Erzincan iddianamesinde, eylem planının hayata geçirildiğine yönelik yüzlerce delil var. Üsteğmen Ersin Ergut´ta ele geçirilen Ddl.doc isimli dosyada mühimmatın evlere nasıl yerleştirileceği ve bu konuda 3. Ordu imkânlarının seferber edileceği ayrıntılarıyla anlatılıyor. Sol terör örgütlerinin faaliyetleri artırılacak. şeklindeki el yazısı da dikkat çekici. Erzincan Çatalarmut Baraj Gölü´nde 27 Ekim 2009´da bulunan 13 adet el bombası ile 350 civarında merminin polise komplo kurmak için yerleştirildiği tespit edildi. Şüpheli Ahmet Saraçlar´ın bilgisayarında başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan´ın eşleri olmak üzere çok sayıda milletvekili ve bakanın eşleri hakkında değerlendirme raporlarının yer aldığı fişleme dosyası bulundu. 6 numaralı klasörde şüpheliler Nedim Ersan, Ersin Ergut, Orhan Esirger ve Ergin Soysal´ın Ergenekon sanıklarıyla irtibatına ilişkin tespit tutanağı var. Gizli tanıklara yapılan baskılar ve bazı CHP´li milletvekillerinin içinde yer aldığı gizli görüşmeler de hafızalarda.
Hukukçulardan iddianameye tepki: ´Cihaner ve Berk mağdur´ ifadesi hukuk dışı
Askeri savcılığın hazırladığı iddianamenin en dikkat çekici bölümü, aralarında 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Albay Ali Tapan, Albay Recep Gençoğlu´nun bulunduğu Ergenekon´un Erzincan ayağının davasının sanıklarının ´mağdur´ olarak gösterilmesi. Planın ´hiyerarşik yapı´ içinde hazırlandığı kabul edilerek 14 kişinin suçlandığı ve haklarında dava açıldığı ileri sürüldü. Hukukçular bu ifadenin iddianamede yer almasına tepkili. Görüşler şöyle:
İddianamede yer alamaz
Emekli Askeri Hakim Yusuf Çağlayan: Savcı eylemi anlatır, eylemin tarihini belirtir, bu eylemin nasıl oluştuğunu anlatır, buna göre cezalandırma talep eder. Ancak Cihaner ve Berk ile ilgili değerlendirmeler bir iddianamede yer alacak ifadeler değil. Bunlar kişisel görüşlerdir. ´Görevi suistimal suçu´, Çiçek´in eylemi açısından değerlendirilmeliydi. Bu iyi bir müdahale değil.
Zorlama bir yorum
Emekli Askeri Hakim Faik Tarımcıoğlu: Cihaner ve Berk ile ilgili değerlendirmenin bir başkasıyla ilgili bir iddianamede yer almasını doğru bulmadım. ´Mağduriyet olmuştur´ derken yani ne olmuştur? Bir kere Erzurum´daki davanın delillerini bilmiyorsun ki. O dosyalardaki delillerden Dursun Çiçek´le ilgili davada mağdur olup olmadığını nasıl biliyorsun? Zorlama bir yorum. İddianameyi de zayıf buldum.
Amaç Çiçek´in elini güçlendirmek
Emekli Başsavcı Reşat Petek de Çiçek´in kızgınlıkla bu belgeyi hazırladığına iddianamede yer verilmesindeki amaca çok çarpıcı bir bakış açısı getirdi. Petek ?İntikam için kızgınlıkla yazdı yorumu doğru kabul edildiği takdirde, gerçek anlamda böyle bir plan yok denilmek suretiyle, suç, basit bir emir komuta ve itaatsizlik suçuna indirgeniyor. Askeri savcılık ´darbe planı yok, bunu uygulamaya koyan sanıkları yok´ anlamına gelen bir iddianame hazırlamış? dedi. ( Bugün, Star)
Yaklaşan YAŞ öncesi suç Albay´a yıkılarak diğerlerinin terfisi sağlanacak
Askeri savcılığın iddianamesinde suçun sadece Albay Dursun Çiçek´in üzerine yıkılmasına emekli askerlerden ilginç yorumlar geldi. Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi: Anlıyoruz ki Dursun Çiçek, komuta kademesi tarafından korunmuş ve belgeler onların bilgisi dahilinde hazırlanmıştır. Şimdi ise Çiçek yalnız bırakılmak isteniyor. Plandan komutanların haberinin olmaması mümkün değil. Emekli Yarbay Tevfik Diker: İddianamede bütün suçlar Çiçek´in üzerine yıkılıyor. Böylece ismi darbecilikle anılan şaibeli subaylar aklanarak, YAŞ´ta terfi almalarının önü açılacak. Birkaç generali kurtarmak için Çiçek´i susuz bırakıp kurumaya mahkûm ettiler. Emekli Binbaşı Mustafa Hacımustafaoğulları: Çiçek, zaten içeride olduğu için terfi alamayacak. Hiç olmazsa diğerleri terfi alsın diye bütün suçlar ona kaldı. Günah keçisi ilan edildi. Saldıray Berk, İlhan Cihaner ve diğer asıl büyük sorumluların kurtarılması için bu operasyon yapılıyor. ( Zaman)
(14 Temmuz 2010, 12:12)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Islak İmzalı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Albay Dursun Çiçek´in Islak İmza davasındaki savunması manşetlerimiz
7´nci iddianamede (Islak İmza) arama yap
Erzincan iddianamesinde arama yap
Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarmanın ´ıslak imza´ operasyonları
İŞTE ADIM ADIM ERZİNCAN´DAKİ ISLAK KOMPLO
Flaş!!! Islak İmza ve Cihaner birleşti
Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi