Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ´kağıt parçası´ olarak nitelendirdiği ıslak imzalı ´hükümeti bitirme´ planının gerçek olduğu ve Albay Çiçek tarafından hazırlandığı Askeri Savcılık tarafından hazırlanan iddianameyle de tescillendi. Oysa Albay Çiçek belgeyi hazırlamadığını, olayın sivillerin bir komplosu olduğunu ve hedefin ise TSK´yı zor durumda bırakmak olduğunu iddia etmişti. Askeri savcılığın hazırladığı iddianamede, Albay Dursun Çiçek´in amiral olamaması nedeniyle TSK´yı zor durumda bırakmak için planı hazırlamış olabileceği ileri sürülüyor. İddianamenin dikkati çeken bir ayrıntısı da, planın Erzincan´da uygulamaya konulduğu iddiasının çürütülmeye çalışılması. Aralarında 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Albay Ali Tapan, Albay Recep Gençoğlu´nun da bulunduğu Erzincan Ergenekon davasının sanıkları iddianamede ´mağdur´ olarak gösteriliyor. Yani ıslak imza olayının tüm sorumluluğu Albay Çiçek´in üzerine yıkılıyor emir komuta zinciri içerisinde hazırlandığı iddiaları yalanlanıyor. Bu durum, orjinal belgeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderen meçhul subayın ihbar mektubundaki iddiaları akla getirdi. Meçhul subay, ihbar mektubunda askerlerin olayı kapatmaya çalıştıklarını iddia ediyor ve yapmayı planladıkları girişimleri madde madde sıralıyordu. Şu ana kadar hemen hepsi gerçekleşen bu girişimlerden sonuncusu, olayın Albay Çiçek ve alt kademe subayların üzerine yıkılması, en hafif cezalar verilerek örtbas edilmesi ve üst kademelere sıçramasının engellenmesi idi.
Albaya ağır darbe: Üstlerini kurtarmak için kurban ediliyor
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ´kağıt parçası´ olarak nitelendirdiği ıslak imzalı ´hükümeti bitirme´ planının gerçek olduğu ve Albay Çiçek tarafından hazırlandığı Askeri Savcılık tarafından hazırlanan iddianameyle de tescillendi. Oysa Albay Çiçek belgeyi hazırlamadığını, olayın sivillerin bir komplosu olduğunu ve hedefin ise TSK´yı zor durumda bırakmak olduğunu iddia etmişti. Askeri savcılığın hazırladığı iddianamede, Albay Dursun Çiçek´in amiral olamaması nedeniyle TSK´yı zor durumda bırakmak için planı hazırlamış olabileceği ileri sürülüyor. İddianamenin dikkati çeken bir ayrıntısı da, planın Erzincan´da uygulamaya konulduğu iddiasının çürütülmeye çalışılması. Aralarında 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Albay Ali Tapan, Albay Recep Gençoğlu´nun da bulunduğu Erzincan Ergenekon davasının sanıkları iddianamede ´mağdur´ olarak gösteriliyor. Yani ıslak imza olayının tüm sorumluluğu Albay Çiçek´in üzerine yıkılıyor emir komuta zinciri içerisinde hazırlandığı iddiaları yalanlanıyor. Bu durum, orjinal belgeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderen meçhul subayın ihbar mektubundaki iddiaları akla getirdi. Meçhul subay, ihbar mektubunda askerlerin olayı kapatmaya çalıştıklarını iddia ediyor ve yapmayı planladıkları girişimleri madde madde sıralıyordu. Şu ana kadar hemen hepsi gerçekleşen bu girişimlerden sonuncusu, olayın Albay Çiçek ve alt kademe subayların üzerine yıkılması, en hafif cezalar verilerek örtbas edilmesi ve üst kademelere sıçramasının engellenmesi idi.
Genelkurmay Askeri Savcısı Yavuz Şentürk, Albay Dursun Çiçek´in ıslak imzasını taşıyan İrtica İle Mücadele Eylem Planı soruşturması kapsamında hazırladığı iddianameyi tamamladı. Genelkurmay Askeri Mahkemesi´nce de kabul edilen iddianamede, Çiçek sözkonusu belgeyi amirlerinin emri olmadan tek başına ve amiralliğe terfi ettirilmemeyi hazmedemediği için hazırladı ve basına sızdırdı. Çiçek´in tek sanık olduğu iddianamede Orgeneral Saldıray Berk´le birlikte 14 Erzincan Ergenekon sanığı ´mağdur´ olarak yer aldı.
Astlık-üstlük ilişkisini zedeledi
Genelkurmay Savcısı Yavuz Şentürk, Dursun Çiçek hakkında hazırladığı 53 sayfalık iddianameyi 12 Mayıs 2010´te tamamlayarak Genelkurmay Askeri Mahkemesi´ne teslim etti. Mahkeme tarafından kabul edilen iddianamede Albay Çiçek, İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nı hazırlayarak ?görevini kötüye kullanmak? ve ?astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye matuf olarak alenen tahkir ve tezyif edici harekette bulunmak?la suçlandı. Albay Çiçek için toplam 6 yıl hapis ve TSK´dan ihraç istendi.
´Komutanların emri ve bilgisi yok´
Askeri savcılığın ıslak imza iddianamesinde Çiçek´in belgeyi komutanlarından habersiz hazırladığı vurgulandı. İddianamede ?İrtica İle Mücadele Eylem Planı başlıklı yazıda yer alan konularla ilgili çalışma yapılması için Albay Dursun Çiçek´in sıralı amirleri olan Genelkurmay 2. Başkanı, Harekat Başkanı ve Bilgi Destek Daire Başkanı tarafından herhangi bir emir verilmediği, Bilgi Destek Dairesi´nde Dursun Çiçek veya diğer şüpheliler tarafından görevleri kapsamında kişisel inisiyatifleriyle yazıda belirtilen konularda bir çalışma yapılmadığı ve böyle bir yazının hazırlanmadığı anlaşılmıştır? deniliyor.
´Kırgınlık kızgınlık ve kışkırtma var´
Komutanların planın hazırlanması ile ilgili bir emirleri ve bilgileri bulunmadığı vurgusunun hemen ardından tek suçlu olarak Albay Çiçek gösteriliyor. İşte iddianamede yer alan suçlama: ?2007 yılı YAŞ toplantılarında amiralliğe terfi edemeyen şüpheli Albay Çiçek´in bundan kaynaklanan kırgınlık ve kızgınlık sonucu, muhtemelen bazı çevrelerin kışkırtmaları ve etkileriyle TSK´yı zor durumda bırakmak amacıyla söz konusu yazıyı hazırlayıp, aynı amaçla hareket eden bazı kişi veya kişilere ulaştırıp onların aracılığı ile yazının yayımlanmasını sağlamış olabileceği kanaatine varılmıştır.?
Vatandaşın TSK´ya bakışını etkiledi
?Askeri savcılığımızca şüphelinin söz konusu yazıyı hazırladığının kabulu nedeniyle? denilen iddianamede Çiçek ?Belge ile vatandaşların bir kısmı üzerinde TSK hakkında gerçeğe aykırı kanaatler oluşmasına neden olmak? ve ?Belgeyi tespit edilemeyen bir şekilde sızdırıp yayınlatarak TSK personelinin komuta kademesine olan güven hissini yok etmeyi amaçlamak? suçlarını işlediği vurgulandı.
Neden Çiçek hazırladı denildi?
İddianamede Albay Dursun Çiçek´in skandal eylem planı ortaya çıkmasının ardından ısrarlı bir şekilde planı inkar ettiği vurgulanan iddianamede planı Çiçek´in hazırladığı yolundaki kanaat şu cümlelerle dile getiriliyor: Yazının 4. sayfasında ´Dursun Çiçek Dz. P. Kur. Kd. Albay´ şeklindeki imza bloğunun üzerinde yer alan imzanın Dursun Çiçek´e ait olduğunun Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuarları Dairesi Başkanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı Kriminal Daire Başkanlığının raporlarıyla belirlenmiş olması karşılığında yazının şüpheli tarafından hazırlandığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.?
İmza makinası iddiası tutmadı
Genelkurmay Askeri Mahkemesi´nce de kabul edilen iddianamede, Çiçek ve avukatlarının Demokrasiye Müdahale Eylem Planı´nın altındaki imzanın ?ıslak imza makinası ile atıldığı? iddialarına da yer verildi ve bu iddianın neden kabul edilmediği ayrıntılarıyla anlatıldı. İddianamede ?Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı´nın raporlarında İrtica İle Mücadele Eylem Planı başlıklı yazının 4. sayfasında Dursun çiçek adına ithafen atılı bulunan imzanın Dursun Çiçek eli ürünü olduğu şeklinde kanaat belirtilmiş, herhangi bir taklit veya imza makinası ile atılmış olma ihtimalinden söz edilmemiştir? denildi.
Plan belge mi değil mi?
İddianamede, İrtica İle Mücadele Eylem Planı´nın hukuki anlamda bir belge olup olmadığı da tartışılmış. Bir yazının belge olabilmesi için ´yazılı olması´, ´düzenleyicisinin belli olması´ ve belli bir içeriğinin bulunması´ gerektiği belirtilen Askeri Savcılık İddianamesi´nde Albay Çiçek imzalı Demokrasiye Müdahale Planı´nın yazılı olmak ve hazırlayanın belli olması nedeniyle belge özelliği taşıdığı ancak askeri yazım kurallarına uymadığı ve resmi evrak niteliği kazandıracak herhangi bir kayıt olmaması? nedeniyle belge denilemeyeceği savunuldu.
Silivri´den mesaj vermişti
Silivri´de savunma yapan Albay Dursun Çiçek, kendisini idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey´in ?Ben devlet memuruyum. Bana ne görev verildiyse onu yapıyorum? sözleriyle savunmuş ve sözlerini ?Birileri benden onur intiharı beklemesin? diye bitirmişti. Albay Çiçek, ?Bu planı ben hazırlasam şöyle yapardım? diyerek mahkemeye verdiği plan örneğini de mesajlarla süslemişti. Çiçek, kendi hazırlayacağı belgenin girişinde ?T.C. Genelkurmay Başkanlığı / Ankara? diye başlayacağını, 3. Bilgi Destek Şube Müdürü Dursun Çiçek adının yanı sıra Genelkurmay 2. Başkanı´nın adının bulunacağını ve sonunda ?Genelkurmay Başkanı emriyle? ibaresinin yer alacağını söylemişti.
Tüm olayı Albay yaptı, diğer sanıklar masum!
Askeri savcının hazırladığı iddianamedeki en çarpıcı bölümlerden bir diğeri de Dursun Çiçek´in söz konusu belge ile mağdur ettiği kişiler noktasında oldu. Belge, kamuoyuna ?AK Parti´yi ve Fethullah Gülen´i Bitirme Planı? olarak da yansımıştı. İddianamede, AK Parti ve Fethullah Gülen mağdurlar arasında yer almadı. Buna karşın, Demokrasiye Müdahale Planı´nı Erzincan ve bölgesinde hayata geçirmek iddiasıyla yargılamaları süren 3.Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in de arasında yer aldığı Erzincan Ergenekon sanıkları mağdur olarak iddianameye girdi. Albay Dursun Çiçek´in iletişim tespit tutanakları (HTS), THY, orduevleri kayıtları, Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile görev ve izin belgelerinin incelendiği belirtilen iddianamede Dursun Çiçek´in Erzincan 3. Ordu Komutanlığı´nda 13-14 Ocak 2004 tarihlerinde yapılan İç güvenlik seminerlerine gitmediği öne sürüldü. İddianamede şöyle denildi:
Delil bulunamamış
Bu tespitler karşısında şüpheli Dz. P. Kur. Alb. Dursun Çiçek´in ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ başlıklı yazıda öngörülen hususları Erzincan´da görev yapan asker veya sivil kamu görevlileriyle irtibatlı olarak uygulamaya koyduğuna ilişkin bir delil bulunmadığı sonucuna varılmıştır. İddianamede, Orgeneral Berk ve diğer sanıkların neden mağdur olduğu şöyle anlatıldı: ?...şüpheli tarafından hazırlandığı kabul edilen yazının esas alınarak ve adeta bu yazının TSK´nın hiyerarşik yapısı içinde hazırlandığı kabul edilerek, aralarında muvazzaf askeri personelin, bir Cumhuriyet Başsavcısının, MİT personelinin bulunduğu şüphelilerin suçlanması ve haklarında kamu davası açılması aşamasına gelinmiş olması ile kişiler yönünden mağduriyet oluşturma unsurunun gerçekleştiği kabul edilmiştir.?
İddianamede Ergenekon sanıkları mağdur, AKP değil
Askeri Savcılık tarafından İrtica ile Mücadele Eylem Planını soruşturmasında hazırlanan iddianameye göre Mağdur olarak gösterilen Terör Örgütü sanıkları; Erzincan 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, Erzincan eski Alay Komutanı (halen Erzurum Bölge Jandarma Komutanlığı Şube Müdürlüğü) Albay Ali Tapan, Eskişehir Alay Komutanı Albay Recep Gençoğlu, Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Jandarma Binbaşı Nedim Ersan, Erzincan il Jandarma İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlisi Jandarma Üsteğmen Ersin Ergut, Jandarma Astsubay Orhan Esirger, Jandarma Astsubay Başçavuş Şenol Bozkurt, Jandarma Astsubay Başçavuş Murat Yıldız, Astsubay Başçavuş Ahmet Saraçlar, Erzincan MİT Bölge Müdürü Şinasi Demir, Erzincan MİT Bölge Müdürlüğünde görevli Kıvılcım Üstel ve Sadri Barkın İnce, Erzincan Avcılık Bayii Yaşar Baş.
İhbarcı Karargah´ta bir subay mı?
Askeri savcılığın iddianamesinin ?Delillerin değerlendirilmesi ve olaylarla ilgili kabul? başlığı altında ıslak imzalı orjinal belgeyi Ergenekon savcılarına gönderen ihbarcının gerçekte bir subay olup olmadığı da tartışılmış. ?Mektubunda subay olduğunu yazan ihbarcının beyanları incelendiğinde; Bilgi Destek Daire Başkanlığı´nda görev yaptığı ve kendisinin de birçok arkadaşıyla birlikte cunta oluşumunda görev aldığı anlaşılmaktadır? denilen iddianamede şu tespit yapılıyor:
Gizli şeyleri biliyor
?Mektubunda Bilgi Destek Dairesi´nde görevli olduğunu söyleyen ihbarcı subayın Askeri Savcılıkta yapılan soruşturmalar da dahil olmak üzere Genelkurmay Karargahının çeşitli birimlerine ait ancak özel bir araştırma ve çalışma sonucu tespit edilebilecek, normal koşullarda değil bir subayın komuta makamlarında bulunan komutanların dahi tamamına sahip olmasının mümkün olmadığı ayrıntılı bilgilere sahip olması dikkat çekmektedir.?
Hepsinin aslını ele geçirmiş
İhbarcı subayın ihbar mektubundaki iddiaları tek tek özetlenen Askeri Savcılık iddianamesinde, ihbar mektubu ile birlikte Ergenekon savcılarına gönderilen diğer belgelerinin de doğruluğu kabul ediliyor. İddianamede ?... Haberi ve bilgisi olduğu, mektubun eklerinde gönderdiği kendisi tarafından hazırlanmamış olan belgelerin asıllarını veya suretlerini ele geçirdiği anlaşılmaktadır? deniliyor.
6 yıl hapis ve TSK´dan ihraç
Askeri savcılığın iddianamesinde Albay Çiçek´in Askeri Ceza Kanunu´nun (ASCK) 144. maddesi delaletiyle TCK´nın 257/1 ve 53. maddeleri, ASCK´nun 95/4 ve TCK´nın 53. maddeleri ve ASCK´nın 30. maddesi kapsamında cezalandırılması istendi.
Üç yıl hapsi istendi
TCK 257 / 1 : Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan kişi 3 yıla kadar hapisle cezalandırılır. TCK 53: Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; cezası bitene kadar memuriyet, seçme seçilme, kamuda istihdam edilmek haklarını kullanamaz. ASCK 30: Asker kişiler hakkında, askeri veya adli mahkemelerince asıl ceza ile birlikte, TSK´dan çıkarma cezası da verilir. ASCK 95/4: Ast-üst münasebetlerini zedeleyecek suç işleyenler üç seneye kadar hapsolunur.
İhbarcı subay: Suç Çiçek´e yıkılacak
´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın ıslak imzalı orijinal belgesini gönderen ve subay olduğunu belirten ihbarcı, savcılığa gönderdiği mektupta planla ilgili bütün suçun Dursun Çiçek´in üzerine yıkılacağını söylemişti. Gizemli subay mektubunda şunları kaydetmişti:
Karargâh içindeki cunta yapılanması, kendileri adına gelişen olumsuz süreci tersine çevirmek için aşağıda ifade edilen faaliyetleri planlamaktadır.
Mektuptaki ile ilgili olarak yazıcı, kalem, mürekkep vb. tali unsurları ön plana çıkararak belgenin içeriğinden çok şekli unsurlarının kamuoyunda tartışılmasını sağlamak.
Belgenin gerçekliğini ortaya koyan kişi ve kurumları yıpratmak.
Belgeyi yayınlayan ve savunan gazete ve gazetecileri belgenin gerçek olmadığına dair ikna etmeye çalışmak, ikna edemediklerini de yıpratmak.
Belgenin orijinalinin Askeri Savcılık aracılığı ile elde edilerek, Jandarma Kriminal´e göndermek suretiyle gerçek olmadığına dair rapor çıkarttırmak.
İmza makinesi gibi argümanlara sarılarak kamuoyunda belgenin gerçekliğine olan inancı sarsmak.
Belgenin içeriğinden daha çok, gündeme geldiği dönemin kamuoyunda tartışılmasını sağlayarak dikkatleri belgenin içeriğinden uzaklaştırmak.
Anayasa Mahkemesine baskı yaparak bir an önce ilgili maddedeki değişikliğin iptaline yönelik karar çıkarttırmak ve yargılama sürecini askeri yargıya taşımak suretiyle takipsizlik kararı verdirmek
28 Şubat sürecinde dönemin Başbakanı ´a imzalatarak ihraç edilen 1000´in üzerinde TSK mensubu gibi TSK bünyesinde cadı avı başlatılarak YAŞ kanalıyla büyük bir tasfiye yapmak.
Bu girişimler ile sonuç alınamaz ise Genelkurmay Askeri Savcılığı aracılığı ile suçluların sadece Alb. Dursun Çiçek ve birlikte çalıştığı alt kademe personel olduğu şeklinde karar aldırmak. Bu personelin olabilecek en hafif suçlar ile cezalandırılmasını sağlamak. Yargılama sürecinin, emir vererek çalışmaları başlatan ve yönlendiren komuta kademesine sıçramasına engel olmak.
Fotokopi dosya ile tahliye edilmişlerdi
Askeri savcılık tarafından hazırlanan iddianamede Mağdur olarak tanımlanan terör örgütü sanıklarından Orgeneral Saldıray Berk hariç tüm sanıklar görevi kötüye kullanmak suçlamasıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nde Görevi kötüye kullanmak ve evrakta sahtecilik suçlamasıyla yargılanan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı´nın davası ile birleştirilmişti. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nin, İrtica ile Mücadele ana davasının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ile birleştirilmesi talebiyle İstanbul´a gönderilen dosyaları beklemeden fotokopiler üzerinden karar veren Yargıtay sanıklarının tamamının tahliye etmişti.
İstanbul 13. Ağır Ceza, ´temizlenen´ belgeleri sormuştu
İddianamede Çiçek imzalı eylem planının Erzincan´da uygulamaya konulduğu iddiasını ise çürütmeye çalışmış. Erzincan´daki terör örgütü soruşturmasının bir ve iki numaralı şüphelileri 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk ile Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner irtibatlarının tespit edilemediği iddia ediliyor. ´Kaos Planı´ davasının 9 Temmuz´da görülen duruşmasında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi önemli kararlar almıştı. Mahkeme, ´Kaos Planı´nın ortaya çıkmasının ardından Karargah´ta yapılan ´temizlik´ çalışmalarında imha edilen belgelerin neler olduğunun Genelkurmay´dan sorulmasına karar vermişti. Mahkeme ayrıca, Erzincan 3. Ordu Komutanlığı´nda yapılan ve kamuoyuna ´darbe semineri´ olarak yansıyan toplantıya Genelkurmay adına kimlerin katıldığının bildirilmesini istemişti. ( Sabah, Star, Yenişafak, Zaman)
(13 Temmuz 2010, 10:33)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Islak İmzalı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Islak imzanın gerçekliği tartışmalarını içeren manşetlerimiz
Albay Dursun Çiçek´in Islak İmza davasındaki savunma ve sorgusu manşetleri
7´nci iddianamede (Islak İmza) arama yap
Erzincan iddianamesinde arama yap
Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarmanın ´ıslak imza´ operasyonları
İŞTE ADIM ADIM ERZİNCAN´DAKİ ISLAK KOMPLO
Flaş!!! Islak İmza ve Cihaner birleşti
Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi