Oral Çalışlar: ´Yurtdışında yaşayan bir solcu arkadaşım, bir darbe mağduru arkadaşım, ´AKP´yi yıkacaksa askeri darbeye bir süreliğine razı olabilirim´ demişti. Şaşırdım. Ancak, biliyorum ki, bu arkadaşım gibi düşünen çok insan bulunuyor. Ergenekon soruşturması sırasında yer yer hak ihlallerinin ortaya çıkmasından ve AKP´ye güvenmemek yüzünden Ergenekon davasının ana mecrasını göz ardı etmeyi doğru bulmak mümkün mü? Ana mecra doğru bir yönde seyrediyor. Şimdiye kadar yapılmadık şeyler yapılıyor, dokunulmaz görünenlere dokunuluyor. Ülkemizin yakın karanlık tarihini aydınlatacak önemli adımlar atılıyor.´
14.01.2009 13:49 Oral Çalışlar (Radikal): Ergenekon soruşturmasının ulaştığı yeni boyutlar korkutucu ve umut verici. Korkutucu, çünkü bu silahlar belli ki devlet içindeki güçlerden temin ediliyor. Evinde bulunan krokiyle yapılan kazıda bir iç savaş hazırlığına yetecek kadar bomba çıkan kişi, şu anda görevde bulunan bir subay. Bir devlet görevlisi. Demek ki güvenliğimizden sorumlu olan bazı kişiler, tehlikeli birtakım girişimlerin içindeler. Bunları tek başlarına yapmadıkları, devlet içinde örgütlendikleri de bir gerçek. Gelişmeleri umut verici buluyorum, çünkü devlet içinde cinayet şebekelerine, ortalığı karıştırıp darbe ortamı yaratmak isteyenlere karşı ciddi bir karşı irade ortaya çıktı. O çukurları kazan da bu devletin içindeki bir güç. Geçmişten farklı bir yere geldiğimiz görülüyor. İnsan ister istemez kendi kendine soruyor: Bu dava açılmasaydı, bu tutuklamalar yapılmasaydı, son iki yıl içinde neler yaşanabilirdi? Unutmayın ki, ilk büyük operasyon, bazı tanınmış isimlere suikast hazırlığı yapıldığı bilgisi üzerine başlatılmıştı, Ergenekon davasının ve soruşturmasının son bilgi ve bulguların ışığında ciddi bir dava olduğunu reddetmek mümkün değil. Aklı olan bunu görüyor. Ancak tabii ki bunun aklın ötesinde, duygularla ve siyasi tercihlerle de bir ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Bir yazımda örnek vermiştim: Yurtdışında yaşayan bir solcu arkadaşım, bir darbe mağduru arkadaşım, ?AKP´yi yıkacaksa askeri darbeye bir süreliğine razı olabilirim? demişti. Şaşırdım. Ancak, biliyorum ki, bu arkadaşım gibi düşünen çok insan bulunuyor.
AK Parti´ye öfke duyulmasını anlıyorum. Güven duyulmamasını da. Siyasette bunlar normal sayılabilir. AK Parti hükümetinin uygulamalarının eleştirilecek o kadar çok yönleri bulunuyor ki. Bu eleştirilerimi sıkça bu köşede dile getiriyorum. Ergenekon soruşturmasını da siyasi rakiplerini alt etmek amacıyla kullanmak istemeleri yönündeki eleştiriyi de önemsiyorum. Bu yöndeki kaygıları da anlıyorum. Hatta, bazı kraldan fazla ´kralcıların´ ipin ucunu kaçırarak listeler hazırladıklarını endişeyle takip ediyorum. Yıllarca hapiste yatıp iddianame bekleyen bir kıdemli mahpus olarak, insanların iddianame hazırlanmadan aylarca hapiste tutulmasını da doğru bulmam mümkün değil. Korkutucu ev baskınlarının ardından hiçbir şey olmamış gibi insanların serbest bırakılması da, insan hakları açısından dikkat edilmesi gereken noktalardan. O zaman bu hoyratlığı yapmadan da bu insanların ifadesi alınamaz mı diye sormayı haklı kabul ediyorum. Bu soruşturma sırasında yer yer hak ihlallerinin ortaya çıkmasından ve AKP´ye güvenmemek yüzünden Ergenekon davasının ana mecrasını göz ardı etmeyi doğru bulmak mümkün mü? Ana mecra doğru bir yönde seyrediyor. Şimdiye kadar yapılmadık şeyler yapılıyor, dokunulmaz görünenlere dokunuluyor. Ülkemizin yakın karanlık tarihini aydınlatacak önemli adımlar atılıyor. Ergenekon soruşturmasının önemini küçültmenin kimseye bir yararı olmayacağı ortada. Karşımızda binlerce insanın canına kıymış, ´devlet adına´ diyerek yasadışı yollara sapmış, gaspçılık, rantçılık yapmış bir şebeke bulunuyor. Üstelik bu şebeke ortalığı karıştırmak için ´dost´ cinayetleri yapmaktan da geri durmamış...
Ne yazık ki, sırf AK Parti´ye kızdıkları için bu şebekeleri ´vatansever´ safların militanı olarak kabul edenler, onlarla aynı safta durmayı bir tercih olarak görenler, bunlarla aralarına sınır çizmek yerine onları da kapsayan bir savunma çizgisi izliyorlar. Ancak son kazılar bu yan yana duruşu zorlaştırdı. Çünkü, bu dava ciddi bir dava olarak reddedilemez bir noktaya geldi. Bir sonuç elde etmek için gecesini gündüzüne katan bütün görevliler, geleceğimiz adına özverili bir çalışma yürütüyorlar. Tabii ortaya çıkan bu tablo karşısında Türk Silahlı Kuvvetlerine de bir sorumluluk düşüyor. Bu silahlar, bu bombalar neyin nesi? Bunlara karşı hangi önlemler alınıyor? Bunları sormanın vakti de gelmedi mi?
(14 Ocak 2009, 13:49)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: