´Amirallere suikast´ davası ile Poyrazköy davasının birleştirilmesine karar verildi. Amirallere suikast davasının bugünkü oturumunda tutuklu sanık üç teğmen tahliye edildi. Diğer tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamı ve Poyrazköy davası ile birleştirilme kararlarına hakim Oktay Kuban şerh koydu.
FLAŞ!!! ´Amirallere Suikast´ ve Poyrazköy davaları birleşti
´Amirallere suikast´ davası ile Poyrazköy davasının birleştirilmesine karar verildi. Amirallere suikast davasının bugünkü oturumunda tutuklu sanık üç teğmen tahliye edildi. Diğer tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamı ve Poyrazköy davası ile birleştirilme kararlarına hakim Oktay Kuban şerh koydu.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 3 gün süren davanın bugünkü oturumunda ara kararlarını açıkladı. Mahkeme, 19 sanık hakkındaki bu dava ile 5´i tutuklu 17 sanıklı Poyrazköy davası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğunu belirterek birleştirilmesine karar verdi. Bu karar üzerine ´amirallere suikast´ davası, Poyrazköy davası üzerinden devam edecek.
18.40: Amirallere Suikast davası ile Poyrazköy birleştirilsin talebi
´Amirallere suikast´ girişimi iddialarına ilişkin davada savcı, bu davanın, ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında Poyrazköy´de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davayla birleştirilmesini istedi. Beşiktaş´taki İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 9´u tutuklu 19 sanık hakkında açılan davanın üçüncü duruşmasında Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç, tutuklu teğmenlerden Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü ve Sezgin Demirel´in tahliyesini talep etti. Savcı Saraç ayrıca ´Amirallere suikast´ girişimi davasının, aynı mahkemede görülen Poyrazköy´deki kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin dava ile ´fiili ve hukuki irtibat olduğu gerekçesiyle´ birleştirilmesini de istedi.
Emniyet´in ´Amirallere Suikast´ raporu
Emniyet mahkemeye gönderdiği yazıda ´Amirallere suikast´ davası sanıklarının bir yapılanma olduğunu belirtti. Amirallere suikast davasında mahkemenin Emniyet Genel Müdürlüğü ve Genelkurmay Başkanlığı´ndan istediği ´sanık Faruk Akın ve arkadaşları hakkında hazırlanan iddianamede bahsedildiği üzere bir silahlı terör örgütü olup olmadığı, varsa eylemleri ile ilgili çok detaylı bilgilerin gönderilmesi´ yazısına cevap geldi. Gelen yazılarda TSK, söz konusu konularla ilgili bilgi bulunmadığını belirtti. Emniyetten gelen yazıda ise yasal olmayan faaliyetleri de kullanarak devlet otoritesini baskı altına almak isteyen, hiyerarşik olarak bir üst yapıdan talimat alan bir yapı olduğu belirtildi. Emniyetin yazısında yapılanmanın terör örgütü olup olmadığına ise eldeki deliller ışığında mahkemenin karar vermesinin uygun olacağının değerlendirildiği ifade edildi. Genelkurmay Başkanlığı, mahkemenin sorusuna tek cümle ile cevap verdi. Genelkurmay cevabında, Söz konusu konular hakkında Genelkurmay Başkanlığında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. dedi. Aynı soruya Emniyet Genel Müdürlüğü´nden 6 sayfalık cevap yazısı geldi. Emniyet, söz konusu iddianamenin incelendiğini belirttiği cevabında Türk Ceza Kanunun terörlü mücadele konusundaki maddelerine yer verdi.
Madde madde işte o rapor
´Faruk Akın ve arkadaşları tarafından hazırlanan iddianamenin delillerle birlikte bir bütün olarak incelendiğinde´ diyerek görüşünü açıklayan emniyet, cevabında şu maddelere yer verdi;
1- Yasal olmayan faaliyetleri de kullanarak kendi amaçları doğrultusunda Devlet otoritesini baskı altına almak, yönlendirmek, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmak ve neticede devlet otoritesini ele geçirmek şeklinde siyasi bir amacın olduğu,
2- Askeri şahıslarla sınırlı kalmayarak, sivil şahısları da bünyesinde barındıran bir örgütlenme olduğu ve hiyerarşik olarak bir üst yapılanmadan aldığı talimatlar doğrultusunda hareket ettiği,
3- ´Başkanımızdan´, ´Emir yetkisi´ , ´Yönetim kadrosu´ , ´Proje lideri´, ´Emir-Komuta Zinciri´ şeklindeki tabirlerden anlaşılacağı üzere hiyerarşik bir yapının mevcut olduğu,
4- Düzenli toplantılar gerçekleştirildiği, karar alma mekanizmasının bulunduğu ve bu kararların alınan talimatlar doğrultusunda uygulamaya geçirildiği,
5- Faaliyetlerin devamlılığının sağlanması adına ödüllendirme yöntemiyle örgüt içi motivasyonunun sağlandığı,
6- Cebir ve şiddet amaçlarına ulaşmada bir araç olarak kullanabilecek yapı olduğu,
7- Amaçları doğrultusunda her türlü legal ve illegal oluşum ile işbirliği yapabilecek veya söz konusu oluşumların sahip olduğu araç ve gereçleri kullanabilecek bir yapı olduğu,
8- Kendi fikirleri paralelindeki şahısların askeri okullara girişinin sağlanmaya çalışıldığı,
9- Kişilerin özel hayatlarına ait hassas verilerin dosyalanarak uzun vadede amaçları doğrultusunda istenileni yapmak ve istenmeyeni engellemek adına şantaj amaçlı kullanılmasının hedeflendiği,
10- ´İhtiyaca göre aidatlar arttırılsın´, ´Gerekli olan para kaynakları ile irtibat kuracak şahısların belirlenmesi´ vb. ifadeler dikkate alındığında finans temin edebilmek için çalışıldığı anlaşılmıştır.
Emniyet yazısının sonunda şu görüşe yer verdi, Belirlenen bu amaçlar doğrultusunda üçten fazla kişinin bir araya geldiği, hiyerarşik bir yapının olduğu, gizliliğin esas alındığı, görev dağılımının yapıldığı, eleman-finansal kaynak temini ve üyelerinin eğitimi gibi hususların açıkça ortaya konulduğu, yapılan iş bölümü çerçevesinde görevli grupların faaliyet alanlarına ilişkin raporlar sunarak örgütlü bir yapının hayata geçirildiği görülmüştür.
Bu bilgiler ışığında, iddianameye konu yapılanmanın terör örgütü olup olmadığına, kovuşturmanın tamamına ve ele geçirilen delillerin tümüne vakıf olan mahkemenizce karar verilmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Davalar oyçokluğuyla birleştirildi
´Amirallere suikast´ girişimi iddialarına ilişkin davada savcının, bu davanın, ´Ergenekon´ soruşturması kapsamında Poyrazköy´de yapılan kazılarda ele geçirilen mühimmata ilişkin davayla birleştirilmesi istemi, oy çokluğuyla kabul edildi. Hakim Oktay Kuban bu karara karşı çıktı.
Üç sanık tahliye edildi
Mahkeme savunmalarını yapan tutuksuz sanıklar Albay Orhan Yücel, askeri öğrenci Burak Amaç, teğmenler Fatih Göktaş ve Oğuz Dağnık´ın duruşmalardan vareste tutulma talebini kabul etti. Duruşmaya gelen ve uygunsuz görüntüleri kaydedildiği iddia edilen müşteki Burçin Öztürk´ün müdahale talebi ve şikayetçi olup olmayacağı konusunda diyeceklerini bildirmesi için Öztürk´e süre verilmesine karar verildi.Bazı sanık avukatlarının davaya konu olan ve emanette bulunan flash belleğin incelenmesi için celse arasında dilekçe ile başvurmaları halinde flash belleğin bir örneğinin kendilerine verilmesine karar verildi. Sanık Tarık Ayabakan´ın bilgisayarının getirtilip söz konusu flash belleğin bu bilgisayarda kullanılıp kullanılmadığına ilişkin taleplerinin değerlendirileceğini belirten mahkeme, gerektiği taktirde daha sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmasını kararlaştırdı.Mahkeme, patlayıcılarla ilgili dosyada ekspertiz raporlarının dosyada bulunduğunu ve bu konuda yeniden araştırma yapılmasına gerek olmadığını belirterek bu talebi reddetti. Sanıklardan Ülkü Öztürk, Ali Seyhur Güçlü ve Sezgin Demirel´in haklarındaki isnat edilen ve açılan davaların mahiyeti, delil durumu, bu sanıklar hakkında isnat edilen suç vasfının değişme ihtimalini göz önüne alan mahkeme, bu sanıkların tahliyesine oy birliği ile karar verdi. Sanıklar Faruk Akın, Sinan Efe Noyan, Alperen Erdoğan, Burak Düzalan, Yakut Aksoy ve Tarık Ayabakan´ın suç vasfı, delil durumu, isnat edilen suçların mahiyeti, tutuklu kaldıkları süreye göre tahliye taleplerinin reddine oy çokluğu ile karar verildi.
Kuban yine muhalif kaldı
Üye hakim Oktay Kuban, tutukluluk hallerinin devamı kararına şerh koydu. Kuban şerh gerekçesini şöyle açıkladı: CMK 100 ve devamındaki maddelere göre bir kişinin tutuklanabilmesi veya tutukluluk halinin devamına karar verilebilmesi için öncelikle suçu işlediğine dair kuvvetli şüphenin varlığını gösteren olguların bulunması gerekmektedir. Bununla birlikte yasada sayma yöntemi ile belirlenmiş tutuklama sebebi, varsayılabilecek sebeplerin de bulunması gerekmektedir. Yargılama dosyasındaki mevcut bilgi ve belgelerin hukuki niteliği ile sanık savunmaları birlikte değerlendirildiğinde tutuklu sanıklar hakkında kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren olgular bulunmamaktadır. Yargılama dosyasında sanıklar hakkında soruşturma veya yargılama sürecinde kaçmaları, saklanmaları, delilleri gizleme, yok etme veya değiştirme ya da mağdur veya tanıklara baskı yapma girişiminde bulundukları yönünde tutuklama nedeni sayılacak olgu ve iddia bulunmamaktadır. Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde herkes yasalar önünde eşittir. Aynı yargılamada, aynı suç ve delillerle suçlanan bir kısım sanığın tutuksuz yargılanıyor olması, tutuksuz yargılanan sanıkların yargılama sürecinde kaçma ve delilleri gizleyip yok etmeye veya mağdur ve tanıkları etkileme girişimlerinin bulunmayışı, tutuklu sanıkların tutuksuz yargılanmalarının yargılamanın amacına ulaşmasına engel teşkil edeceğine dair somut olguların bulunmayışı sebebiyle çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.Hakim Oktay Kuban, bu davanın Poyrazköy davası ile birleştirilmesi kararına da muhalefet etti. Kuban, Sanıkların üzerlerine atılı suçların işleyiş şekillerine ilişkin iddianamedeki anlatım, gösterilen deliller itibariyle Poyrazköy dosyasındaki sanıkların eylemleri ile doğrudan birbirinin sonucunu etkileyecek hukuki ve fiili irtibatı gösterir bir durumun bulunmayışı, her iki dosyanın birleştirilip yargılamanın birlikte yapılması, yargılamanın uzamasına sebep olacağı görüşünde olduğum için çoğunluğun görüşüne katılmıyorum dedi.( Cihan)
Müşteki Burçin Öztürk´ün ifadesi
Duruşma arasında avukatıyla birlikte mahkeme salonuna gelen ve davanın iddianamesinde ´müşteki´ olarak yer alan Yüzbaşı Burçin Öztürk´e, kimlik tespitinin yapılmasının ardından davaya müdahil olup olmayacağı soruldu. Öztürk, duruşma tutanaklarını inceledikten sonra davaya müdahil olup olmayacağına karar vereceğini bildirdi. Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu´nun, ´Sizinle ilgili görüntüler var. Bir şikayetiniz olmuş. Bu konuda ne diyorsunuz?´ diye sorduğu Yüzbaşı Öztürk, 2008´de fotoğraflarının yayınlandığını öğrendiğini, fotoğrafların yayıldığını ve bu konuyla ilgili Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu söyledi. Öztürk, 5-6 ay önce çağrıldığı için Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesine gelip soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısına bu konuyla ilgili ifade verdiğini de hatırlatarak, daha önceki ifadelerinin geçerli olduğunu ve başka bilgisinin olmadığını dile getirdi. Soru üzerine, duruşma salonunda bulunan sanıkların hiç birini ismen ve kişisel olarak tanımadığını da belirten Öztürk´e, üye hakimlerden Oktay Kuban tarafından, ´Daha önce savcılık ifadenizde ´Youtube´da yayınlanan görüntülerim ile burada bana gösterilen görüntüler arasında fark var´ demiştiniz. Yeniden incelediniz mi görüntüleri?´ sorusu yöneltildi. Öztürk soru üzerine, ´Hayır, yeniden incelemedim. Çok fazla resim olduğu için ayırt edemedim. Fotoğrafların tamamı için konuşamam. Youtube´da kullanılmayanı da vardır tabii´ dedi. Öztürk, şüphelendiği herhangi bir isim zikretmediğini de aktardı. Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç´ın ´Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığınız başvuru sonuçlandı mı?´ sorusu üzerine ise Öztürk, soruşturmanın faili meçhul olarak devam ettiğini belirtti. Burçin Öztürk, avukatların ´Ömer Faruk isimli bir albayın bu görüntüleri çektiği hakkında değerlendirmeniz var mıydı?´ sorusunu da, ´söz edilen albayın, o dönemin Kuleli Askeri Lisesi komutanı olduğu, kendisine olaydan sonra isimsiz bir mektup geldiği, mektupta, albayın kendisine yönelik bir komplo kurduğunun belirtildiği ve mektupla ilgili herhangi bir yasal girişiminin olmadığı´ karşılığını verdi.
Kuleli Askeri Lisesinde öğretmen olduğunu ve davanın sanıklarının deniz okulundaki derslerine katılmadığını belirten Öztürk, bir avukatın, ´Görüntüleriniz hangi illerde çekildi?´ sorusunu,´Tek bir yerde çekilmedi. 5-6 yıl önceki görüntüler de var. Evimden görüntüler var. 2 yıl önce Amerika´dan çekilen görüntüler de var. Karışık görüntüler´ şeklinde yanıtladı. Öztürk, avukatların ´Bu insanlar sizin görüntülerinizi nasıl çektiler?´ sorusuna karşılık da, ´Fikrim yok. Bu, bilişim konusuna giriyor´ dedi. ( İhlas.net)
Teğmen Düzalan´ın savunması
Duruşmada savunma yapan sanık Burak Düzalan´ın avukatı Nurçin Hekimoğlu, evde yapılan aramalarda silah, hatta çakı bile bulunmadığını ifade ederek, ´bu nasıl silahlı bir terör örgütü ki polisle çatışmaya girmiyor, sanıklar karşınıza çıkıyor ifade veriyor. Evin içinde bulunduğu iddia edilen suç unsurları bir uyuşturucu ile bir adet flash bellektir´ dedi. Flash bellekte çeşitli fişlemelerin olduğunu belirten Hekimoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ´Fişlemelerde müvekkilimin ismi yer almaktadır. Buna göre müvekkilim kendi kendini fişlemiş durumuna düşer. Bunun mantıklı bir tarafı bulunmamaktadır. Şayet böyleyse, müvekkilim mağdur oluyor. O zaman bu suçun nasıl olur da faili pozisyonunda yer alır. Flash Bellek ve DVD´de dosya tarihleri de ilginçtir. Dosyanın gözden geçirilme tarihi, oluşturulma tarihinden öncedir. Müvekkilimin odasında yapılan aramada kendine ait bir flash bellek bulunuyor ve bunu kendisi de ifadesinde kabul ediyor. Ancak bu flash bellekte ise suç unsuruna rastlanmıyor. Arama görüntüleri izlendiğimizde polislerden biri, ´bunları hangi odadan aldığınızı yazmayın´ diyor. Başka bir görüntüde polis memuru ´elindeki kitaba bakarak bunlar yasak yayınlardan mı´ şeklindeki sorusuna başka biri ´yok ama Cem hani bahsediyordu ya´ gibi bir ifade geçiyor. Bu Cem kimdir?´ Sanıkların mesleği gereği muayeneden geçtiğini, uyuşturucu kullansalar bu muayenelerde uyuşturucu kullandıklarının fark edilebileceğini anlatan Hekimoğlu, bu uyuşturucu maddenin aramadan önce bırakıldığını veya arama esnasında koyulduğunu öne sürdü. Müvekkilinin tutuklu kalmasının mantıklı bir izahı olmadığını, kuvvetli bir suç şüphesi taşımadığını savunan Hekimoğlu, müvekkilinin kaçmayacağını, sabit bir ikamette bulunduğunu, delilleri karartmanın söz konusu dahi olmayacağından tahliyesini ve tutuksuz yargılanmasını talep ettiklerini belirtti.
Aksoy´un avukatı fazla abarttı: Bırakın çete kurmayı, bir kapanla fare bile yakalayamazlar
Sanık Yakup Aksoy´un avukatı Ümit Müjdeci, müvekkilinin evinde yapılan aramanın usulsüz olduğunu iddia ederek, saat 02.30´da evin aranmaya başlandığını, aramanın 15 kişi ile birlikte baskın şeklinde yapıldığını ifade etti. Arama sona erdiğinde evin bir başka tarafından flash bellek getirildiğini öne süren Müjdeci, ´Mermilerin bulunduğu poşetten bir not çıkarılıyor. Böyle bir planı yapanlar oraya not kağıdını bırakmazlar. Bu genç adamlar bırakın çete kurmayı veya örgüte üye olmayı, bir kapanla fare bile yakalayamazlar´ dedi. Müvekkilinin, delilleri karatmasının söz konusu olamayacağını belirten Müjdeci, Aksoy´un tutuklu bulunduğu 10 aylık süre de göz önünde bulundurularak tahliyesini talep ettiklerini ifade etti.
Sanıkların hiçbiri suçlamaları kabul etmedi, polisi delilleri yerleştirmekle suçladı
Sanık Tarık Ayabakan´ın avukatı Mehmet Katar, aramaların birçok yönden şüpheler taşıdığını öne sürdü. Duruşmada, evde yapılan arama görüntüleri izlettirerek, sözlerini sürdüren avukat Katar, şunları kaydetti: ´Görüntülere baktığımızda lavabonun altında bir arama yapılıyor. Polis ısrarla kameranın buraya dönmesini istiyor. Bu sırada bıçak isteniyor. Biraz sonra kamera tekrar lavabonun bulunduğu yöne doğru dönüyor ve alt taraftan uyuşturucu madde çıkarılıyor. Burada anlatmak istediğim, zaten suç unsurunun var olduğu biliniyor ve ona göre davranılıyor. Daha suç unsuru ortaya çıkmadan bıçak isteniyor.´ Duruşmada savunma yapan diğer tutuklu ve tutuksuz sanık avukatları da, müvekkillerinin tahliye ve beraatını talep etti. Tüm sanıkların suçlamaları reddetmesi ve polisi delilleri yerleştirmekle itham etmesi akıllara Ergenekon sanığı Yarbay Mustafa Dönmez´in savunmasını getirdi. Askeri mahkemedeki duruşmalarda sürekli kendisinin suçsuz olduğunu, delillerin polis tarafından yerleştirildiğini iddia eden Dönmez´in talepleri üzerine gömülü silahlar, ajandasındaki kroki ve notlar gibi suç delilleri için defalarca bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve sonuçta suç delillerinin polis tarafından yerleştirilmediği iyice anlaşılmış hatta polis aramalarına katılan çok sayıdaki asker görevliler de mahkemede bu konuda polisi savunmuşlardı. Yarbay Dönmez suç delilleri sabit görülerek askeri mahkemede ağır ceza almış ve rütbeleri sökülmüştü. Dönmez´in Ergenekon davasında da yargılaması sürüyor ve benzeri iddialarını oradaki duruşmalarda da tekrarladığı gözleniyor.
(17 Mayıs 2010, 20:35), son güncel.: (18 Mayıs 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Amirallere suikast planı manşetlerimiz
´Amirallere suikast´ iddianamesinde arama yap
Poyrazköy İddianamesinde arama yapmak için tıklayın
Poyrazköy soruşturmasıyla ilgili tüm manşetlerimiz