Yargıtay, Başsavcı İlhan Cihaner´in yargılandığı Ergenekon dava dosyasını Erzurum´dan istedi. Hukukçulara göre, bu karar, önceki gün internete düşen ses kaydını doğruluyor. Kayıtta, kimliği belirsiz kişi, Yargıtay üyesi Hamdi Yaver Aktan´a şöyle diyor: ´Davayı Ankara´ya aldık mı bu işi bitiririz, hepsini tahliye ederiz.´ Yargıtay´ın bu planı adım adım uygulanmaya ve Cihaner yerel mahkeme ve cezaevlerinin esaretinden (!) kurtarılmaya çalışılıyor, sanki bu mahkemeler düşman ülke mahkemesiymiş gibi. Teröristler üzerinde uçması gereken savaş uçakları bu mahkemeler üzerinde uçuruluyor, askeri araçlar yürütülüyor. Yargıtay´da dün yapılan ikinci duruşmada İlhan Cihaner ve avukatı Turgut Kazan´ın ağzından çıkan inanılmaz ifadeler ve Yargıtay´ın onların isteği doğrultusunda yerel mahkemelere baskısı, bu çevrelerin Erzurum ve bağlantılı olarak İstanbul, Diyarbakır gibi Cihaner´in yargılanmasına dolaylı ya da doğrudan katılan mahkemeleri ve o illerdeki cezaevlerini adeta düşman ülke mahkemeleri ve cezaevleri gibi gördüklerini gösteriyor.
Uçaklar düşman mahkemeleri korkutamadı, Yargıtay şansını deniyor
Yargıtay, Başsavcı İlhan Cihaner´in yargılandığı Ergenekon dava dosyasını Erzurum´dan istedi. Hukukçulara göre, bu karar, önceki gün internete düşen ses kaydını doğruluyor. Kayıtta, kimliği belirsiz kişi, Yargıtay üyesi Hamdi Yaver Aktan´a şöyle diyor: ´Davayı Ankara´ya aldık mı bu işi bitiririz, hepsini tahliye ederiz.´ Yargıtay´ın bu planı adım adım uygulanmaya ve Cihaner yerel mahkeme ve cezaevlerinin esaretinden (!) kurtarılmaya çalışılıyor, sanki bu mahkemeler düşman ülke mahkemesiymiş gibi. Teröristler üzerinde uçması gereken savaş uçakları bu mahkemeler üzerinde uçuruluyor, askeri araçlar yürütülüyor. Yargıtay´da dün yapılan ikinci duruşmada İlhan Cihaner ve avukatı Turgut Kazan´ın ağzından çıkan inanılmaz ifadeler ve Yargıtay´ın onların isteği doğrultusunda yerel mahkemelere baskısı, bu çevrelerin Erzurum ve bağlantılı olarak İstanbul, Diyarbakır gibi Cihaner´in yargılanmasına dolaylı ya da doğrudan katılan mahkemeleri ve o illerdeki cezaevlerini adeta düşman ülke mahkemeleri ve cezaevleri gibi gördüklerini gösteriyor.
´Masum insanlara komplo kurarak terörist göstermeye çalışmakla´, yani terör suçuyla Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılanmakta olan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´i, Yargıtay´da yargılayarak tıpkı Sincan hakimi Osman Kaçmaz gibi beraat ettirmeye yönelik plan adım adım uygulanmaya çalışılıyor. Ancak Cihaner´i yargılayan yerel Erzurum mahkemesi Yargıtay´ın ´kirli´ planına direndi. Erzurum mahkemesi, dava dosyasını Yargıtay yerine Ergenekon Terör Örgütü davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza´ya gönderdi. Gerekçe olarak iki dava arasında hukuki ve fiili bağlantıların bulunması gösterildi. Bu bağlantıların varlığı iki davanın iddianamesinde de açıkça görülebiliyor aslında ve iki davanın birleşmesi de zaten beklenen bir durumdu. Beklenmeyen şey ise Yargıtay´ın Cihaner´e atfedilen terör suçlarını görev suçuna sokarak kurtarma planı oldu.
Cihaner, düşman ülke mahkemelerinde esir olarak yargılanıyor düşman cezaevlerinde tutuluyor!
Bu planın varlığı, ortaya çıkan bir ses kaydı ve daha önce Yargıtay´dan Cihaner´e çekilen destek ve uyarı faksı gibi bir kaç şok bulguyla da doğrulandı. Bu plan hayret verici şekilde adım adım uygulanmaya ve Cihaner yerel mahkemelerin esaretinden (!) kurtarılmak isteniyor, sanki bu mahkemeler düşman ülke mahkemesiymiş gibi. Evet Yargıtay´da dün yapılan ikinci duruşmada İlhan Cihaner ve avukatı Turgut Kazan´ın ağzından çıkan inanılmaz ifadeler ve Yargıtay´ın onların isteği doğrultusunda yerel mahkemelere baskısı, bu çevrelerin Erzurum ve bağlantılı olarak İstanbul, Diyarbakır gibi Cihaner´in yargılanmasına dolaylı ya da doğrudan katılan mahkemeleri ve o illerdeki cezaevlerini adeta düşman ülke mahkemeleri ve cezaevleri gibi gördüklerini gösteriyor. Yargıtay´daki dünkü duruşmada söz alan ve Erzurum´daki dava dosyasının Yargıtay 11. Ceza Dairesi´ne gönderilmemesini anlayamadığını ifade eden Kazan, ´O dosya, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, HSYK ve Türkiye´nin hukuk düzeni değiştirildikten sonra Yargıtay´a getirilmek isteniyor. Cihaner için tutuklu diyemiyorum, ´esaret´ yaşıyor´ dedi. Kazan, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki dava dosyasının ´derhal´ Yargıtay´a getirilmesini isteyerek, İstanbul ve Erzurum´a kurye gönderilerek dosyanın kurye vasıtası ile getirilmesini, bir sonraki duruşmanın en geç gelecek hafta cuma gününe bırakılmasını ve Cihaner´in duruşma gününe kadar Ankara´da bir ceza evinde tutulmasını talep etti. Yargıtay hakiminin, sanık İlhan Cihaner´e ismiyle hitap etmesi dikkat çekti. Ülker´in ´İlhan ne diyorsun?´ diye söz vermesinin ardından Cihaner, Erzurum´un kararından sonra İstanbul´daki mahkemenin 2´ye 1 birleştirme kararı vereceğini söyledi. ´Erzurum´da yetkisiz mahkemeye karşı savunma yapmadım. Erzurum´da engizisyon´a rahmet okutacak bir yaklaşım var. Türkçe kullanmamıza rağmen bizi dinlemediler. İlk kez görevli ve yetkili bir mahkemeye karşı savunma yapıyorum´ diyerek bir başsavcıdan beklenmeyecek şekilde Erzurum, İstanbul ve tahliye taleplerini reddeden Diyarbakır´daki iki mahkemeyi adeta düşman ülke mahkemeleri olarak gördüğünü belli etti.
Yargıtay baskı uyguluyor ama HSYK olmazsa birşey yapamaz
Duruşma sonunda kararını açıklayan Yargıtay 11. Ağır Ceza mahkemesi, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi yetkilileri hakkında cevabi yazıları gönderirken nezaket kurallarına uymadıkları gerekçesiyle Adalet Bakanlığı´na suç duyurusunda bulunulmasına ve HSYK´ya bilgi verilmesine, ayrıca Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner davasıyla ilgili olarak, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi ve İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen dava dosyalarının, birleştirme kararı beklenmeden kurye ile Daireye gönderilmesine karar verdi. Ancak hukukçulara göre Yargıtay´ın yerel mahkemelerden dosya isteme yetkisi yok.
Sadece Cihaner değil ıslak imzalı Albay Çiçek de kurtarılıyor
Yargılamayı yapan, 11. Ceza Dairesi ilginç bir karar alarak Albay Dursun Çiçek hakkında hazırlanan Ergenekon´un 7. İddianamesi´nin dava dosyasını da istedi. Yargıtay´ın bu talebi, daha önce gündeme gelen Dursun Çiçek´in davasının da Yargıtay´a alınarak ´kurtarılacağı´ iddiasını güçlendirdi.
İkinci Şemdinli olayı tekrarlanıyor
Yüksek yargı ile yerel mahkemeler arasında benzer bir sürtüşme Şemdinli davasında da yaşanmıştı. Davaya bakan Van 3. ve 4. Ağır Ceza mahkemeleri, kitapevini bombalayan ve halkın üzerine de ateş açarak iki kişinin ölmesine yol açan asker ve itirafçı sanıklara ağır cezalar vermiş, Yargıtay´ın baskılarına karşın bu kararlarında direnmişlerdi. Bu noktada devreye giren HSYK, mahkeme heyetlerinin tümünü görevlerinden alarak yerlerine başka hakimler atamıştı. Daha doğrusu HSYK, kuruldaki Adalet Bakanı ve müsteşarının onay vermesiyle ancak bu hakim değişikliklerini yapabilmişti. HSYK tarafından yeni atanan mahkeme üyeleri de ilk duruşmada davayı askeri mahkemeye göndermiş, askeri mahkeme de ilk duruşmada sanıkları tahliye etmişti. HSYK, benzer hakim ve savcı kıyımlarını Ergenekon ve Cemal Temizöz gibi davalarda da gerçekleştirmek istemiş ancak hükümetin Şemdinli davasından farklı olarak bu kez izin vermemesi üzerine kıyımlar gerçekleştirilememişti. Yani iş geliyor HSYK´da düğümleniyor. HSYK hakimleri değiştiremeyince dava dosyalarının ne askeri mahkemeye ne de Yargıtay´a gönderilmesi mümkün değil. Bu tamamen davaya bakan, dosyayı elinde tutan yerel mahkemenin insiyatifinde. Kimse o dosyayı zorla onun elinden alamaz. Yargıtay 11. Dairesi´nin şu an yapmaya çalıştığı şey, tıpkı ses kaydında da belirtildiği gibi yerel mahkemeler üzerinde baskı kurup onlara gözdağı verip korkutmaya çalışmak ve dosyayı kendisine göndermeye zorlamak.
Yerel mahkemeler direniyor
Ancak Erzurum yerel mahkemesinin bu baskıya direndiği açıkça belli oldu. Şimdi insiyatif tamamen İstanbul 13. Ağır Ceza heyetinde. Kendi dosyası ile Erzincan mahkemesinden gelen dosyayı Yargıtay´a gönderip göndermeyeceği bilinmiyor. Başsavcı Cihaner´in bu konuda bir tahmini var. İstanbul 13. Ağır Ceza 2 ´ye 1 çoğunlukla birleştirme kararı verecek yani dosyaları göndermeyecek. Yargıtay´daki gelecek duruşma 28 Mayıs´ta. O güne kadar dosyaların gönderilip gönderilmeyeceği belli olacak. Ancak hukukçulara göre Yargıtay´ın dosya isteme yetkisi yok. Kendisini amir konumuna yani dosyaları sanki zorla koparıp alabilecekmiş gibi bir konuma sokan Yargıtay´a hukukçulardan büyük tepki var. İkinci bir Şemdinli olayının yaşanıp yaşanmayacağı konusunun 28 Mayıs´a kadar netleşebileceği belirtiliyor.
Yargıtay´ın yapabileceği hukuksal birşey yok
Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel: Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin dosyaların getirilmesine neden ihtiyaç duyduğunu bilmiyorum. Yargıtay´ın herhangi bir dairesinin, yerel mahkemelerde görülen davaların bu şekilde birleştirilmesine karşı bu aşamada yapabileceği herhangi bir hukuksal şey yok. Erzurum´daki birleştirme kararı tamamen hukuksal bir olay. Bu dosyanın şu aşamada Yargıtay´a gelmesi veya Yargıtay´da birleştirilmesi mümkün değil. Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi de, Yargıtay 11. Ceza Dairesi de bir mahkemedir. Bir suç ihbarında bulunmadan önce, bu gecikme nedeninin ne olduğuyla ilgili mahkemeden sorulup gelecek cevaba göre hareket edilmesi gerekli. Bir nezaketi aşan durumun olduğu açık.
Yargıtay kendini bir amir gibi gösteremez
Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin: Yargıtay´ın bir amir pozisyonuna hazırlandığı anlaşılıyor. Nezaket kurallarına uymama diye bir suç yok. Onu nereden çıkardılar bilmiyorum. Yargıtay, bu tür yargılama süreçleri içerisinde kendini bir amir gibi gösteremez. Daha önemlisi şu an ortada zaten bir yargılama yok, birleştirme kararı verilmiş. Süreç içerisinde Yargıtay´ın herhangi bir müdahalede bulunması yersiz ve anlamsız geliyor.
Yargıtay´ın kendisine gönderilmeyen dosyayı isteme yetkisi yoktur
DGM eski Hakimi Ahmet Çağlayan: İnternete düşen bir konuşma vardı. O konuşma uygulanmış. Bu, birleştirme kararı verilmeden hesaplanmış. Yargıtay 11. Ceza Dairesi yetki sınırları içinde kendisine gelen dosyaları inceler. Kendisine gönderilmeyen dosyayı isteme yetkisi yoktur. Yargıtay´ın tavrı Anayasa´daki yargıyla ilgili konulan hükümlere aykırı. Uyuşmazlık Mahkemesi´ne dosyanın gitmesi engellenmek isteniyor. Usul kurallarına ve Anayasa´ya uymuyor. Anayasa´da ve yasalarda öngörülmeyen yetkiler yorum yoluyla kullanılıyor.
Cihaner Yargıtay´da açıkça kayırılıyor
16 Mayıs 2010: Emekli Cumhuriyet Savcısı Gültekin Avcı: Yargıtay´da yürütülen görev suçu davasında mahkeme başkanının tavırları hakimin reddi sebebidir. Başkan´ın, ´Söyle bakalım İlhan´ gibi hitapları hiçbir mahkemenin altında kalacağı tavırlar değildir. Bu yargılamada bir imtiyaz, bir kayırmacılık görüyoruz. Görev suçu ile ilgili tarafsız bir yargılama olduğunu söylemek zor. Burada hukuku aşan mülahazaların devreye girdiği anlaşılıyor. Bu, bir Cihaner´i aklama ve kurtarma operasyonudur. Bir terör örgütü davasını, görev suçuyla birleştirirseniz bunun adı tarafgirliktir. Bir örgüt davasının bir parçasını koparıp Yargıtay´da birleştirmek hukuksuzluktur.
Yargıtay 11. Dairesi, mahkemelere talimat veremez
Hukukun Üstünlüğü Platformu Başkanı Necati Ceylan: Öncelikle Yargıtay´da görülen dava ile Erzurum´da görülen davalar farklı. Yargıtay´ın İstanbul ve Erzurum´dan dava dosyalarını talep etmesi bir kuşku uyandırıyor. İnternete düşen ve Yargıtay üyesi Hamdi Yaver Aktan´a ait olduğu iddia edilen ses kaydındaki proje hayata mı geçiriliyor acaba sorusu akıllara geliyor. Şu an Yargıtay´daki süreç normal seyrinde gitmiyor gibi. Yargıtay 11. Dairesi, mahkemelere talimat veremez. Çünkü birinci derece mahkemesi olarak yargılama yapıyor. Yani aynı dereceli mahkemeler bunlar. Yargı bağımsız diyorsak, ´Birleştirme kararını beklemeden dosyayı bana gönder´ gibi talimatlar yargıya müdahaledir. Yargı kendi içinde kendisine müdahale ediyor.
İnceleyip iade etmeli, onun dışında bir işlem skandal olur
Emekli Başsavcı Reşat Petek: İlhan Cihaner ve avukatları, davanın Yargıtay´da görülmesini istiyor. Yargıtay 11. Dairesi ile Erzurum ya da İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi arasında bir astlık üstlük ilişkisi yoktur. Yargıtay bu durumda birinci derece mahkeme olarak yargılama yürütüyor. Bu nedenle Dursun Çiçek ve Erzurum dosyalarını ancak inceleyip iade etmek için isteyebilir. İnceleyip iade etmenin dışında bir işlem yaparsa bu hukuk skandalı olur. Görevi kötüye kullanmak suçuyla ilgili Yargıtay´da yargılanması normal ancak terör örgütü üyeliği suçu ile ilgili özel yetkili mahkemede yargılanmasına engel teşkil etmez. Terör örgütü üyeliği doğrudan mahkemece yargılanır. Bunun Yargıtay´da görüleceğini söylemek hukuksuzdur. Yargı bağımsız ve tarafsız olmalıdır diyenler Cihaner´e ayrıcalık istiyorlar. ( Zaman)
´Yüksek yargı, Ergenekon´a müdahale ederek hukuku çiğniyor´
17 Mayıs 2010: Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in yargılandığı Ergenekon davasına yüksek yargıdan gelen müdahale, hukukçuları ayağa kaldırdı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin Erzurum´daki mahkemeden Cihaner´in dosyasını istemesi, ´kurtarma operasyonu´ olarak görülüyor. Yurdun farklı bölgelerindeki hukuk derneklerinden, akademisyenlere kadar herkes hukukun çiğnendiğini düşünüyor. Karara en sert tepki ise Demokrat Yargı Birliği´nden geldi. Derneğin Eşbaşkanları Osman Can ve Orhan Gazi Ertekin, ´yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran bir görüntü verildiğine´ dikkat çekti. Can, politik savaşın merkezlerinden birinin Yargıtay olduğunun görüldüğünü ifade ederken, Ertekin, Bu müdale yargısal süreç açısından meşru değil. dedi. Selçuk Üniversitesi´nden Prof. Dr. Hakan Hakeri´ye göre de verilen karar hukuki değil, siyasi.
Yargıtay´ın Cihaner müdahalesi meşru değil
Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin, İlhan Cihaner´in ´görevi kötüye kullanmak, resmi belgede sahtecilik´le yargıladığı davanın dosyasını istemesine tepkiler sürüyor. Yargıtay´ın hukuku çiğnediğini düşünen hukukçular, son kararla Ergenekon´un ülkenin demokratikleşmesi gayretlerine yüksek yargıyla birlikte direndiğinin açıkça görüldüğüne dikkat çekiyor. Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in yargılandığı davada verdiği karar Demokrat Yargı´nın tepkisini çekti. Demokrat Yargı, Yargıtay´ın ıslak imzalı Millete Komplo Planı davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ile Cihaner ve Orgeneral Saldıray Berk´in Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde yargılandığı dava dosyasını istemesine sert tepki gösterdi. Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Doç. Dr. Osman Can, Yargıtay´ın kararını ´yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran bir görüntü´ olarak değerlendirdi. Yargıtay´ın aynı zamanda kendi içerisinde HSYK üyelerini çıkaran bir kuruluş olduğuna dikkat çeken Can, İnternete düşen konuşma kayıtlarına bakıldığı zaman durumun hukukla ilgili olmadığı, tamamen politik savaşın parçası olduğunu, politik savaşın merkezlerden birinin de Yargıtay olduğunu gösteriyor. Politik bir müdahale, başka bir şey değil. ifadelerini kullanıyor. Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin ise Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin yargılama sürecini idari bir sürece dönüştürmeye çabaladığını kaydediyor. Yargıtay´ın idari bir iktidar kurma geleneğine sahip olduğunu vurgulayan Ertekin, yargılama süreci ile idari süreci birbirine karıştırıp kendini yetkilendirdiğini belirtiyor. Ertekin, Bu bakış açısıyla müdahale edebilmesi yargısal süreç açısından meşru değil. Yargıtay´ın yargısal süreci idari süreç gibi görme gibi bir yetkisi yok. Bundan vazgeçmeleri gerekiyor. Bunun bir yargılama süreci olduğunu anlamaları gerekiyor. ifadelerini kullanıyor. Yargıtay ilk derece mahkemelerinin alt birimleri olmadığını artık fark etmeli. diyen Ertekin, yüksek yargının mevzuatta olmayan geleneksel hiyerarşiyi kullanma hevesinde olduğunu savunuyor. Ertekin, Bu heves hukuk devleti ilkelerine aykırıdır. tespitini yapıyor. Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nin yargılama sürecine çok açık ve net biçimde yetkisi olmadığı halde müdahale ettiğine dikkat çeken Ertekin Yargıtay´ın gözetim ve denetim yetkisinin, somut bir dosyaya göre anlamı vardır. İdari hiyerarşi olarak algılamaları adil yargılamayı etkileme anlamına gelir. Yargıtay, bu tavrının ciddi bir problem taşıdığının farkına varmalı. şeklinde konuşuyor. Yargıdaki aktörlerin giderek iktidarını kaybetmeye başladığını anlatan Ertekin, şöyle konuşuyor: Hukuksal mantığını kaybetmeye başladı. Süreç yargısal prosedüre uygun işlemesi gerekirken maalesef birbirine mukabele eden taraflar olmaya başladı. Bu taraflar kendi güçlerini çoğaltmak için yetkilerini aşan girişimlerde bulunuyor.
Ülkenin demokratikleşmesi gayretlerine yüksek yargıyla direniyorlar
Hasip Şenalp (Eski Konya Barosu Başkanı): Yüksek yargı zannediyor ki ´memleketin sahibi kendileri´ ve ´ne derlerse hukuk odur´, yüksek yargı mensuplarının algısı böyle. Oysa bizim yüksek yargı mensupları ne derse hukuk o değildir. Hukuk ne ise odur. Bizim yüksek yargımız kendisini aynı zamanda hukuk koyucu görüyor, oysa dünyanın hiçbir yerinde ve Türkiye´de yüksek yargı hukuk koyucu değildir. Herkes gibi yüksek yargı da hukuka uymak mecburiyetindedir. Şu anda statüko, derin devlet ve Ergenekon, ülkenin demokratikleşmesi ve gerçek hukukun tesis edilmesi gayretlerine yüksek yargıyla birlikte direniyor. Buradan direnerek muvaffak olacaklarını sanıyorlar. Savcı İlhan Cihaner, statükocular ve Ergenekoncular için Erzincan´da önemli bir karakoldu. Cihaner´in hukuksuz uygulamalarının büyük bir kısmı iddianamede de yerini almıştır. Ergenekoncular ve Yargıtay, Cihaner´i kurtarmak için dava dosyalarını ilgili mahkemelerden isteyerek alenen hukuku çiğnemektedir. Öyle ki Cihaner´i bir an önce kurtarmak için dosyaları almaya özel kurye gönderiyor.
İki davanın aynı mahkemede görülmesi usulen mümkün değil
Özgür Solak (Hukuki Araştırmalar Derneği Başkanı): Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Cihaner ile ilgili davaya ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakıyor. Bu yönüyle yargılamasının ve yargılama yetkisinin Erzurum veya İstanbul Ağır Ceza mahkemeleriyle herhangi bir farkı yok. Yani söz konusu yargılamalar bakımından Yargıtay bir üst mahkeme değil. 11. Ceza Dairesi´nin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nin birleştirme kararı neticesinde bir panik hali yaşadığı görülüyor. Oysaki, Cihaner ile ilgili evrakta sahtecilik suçu nedeniyle 11. Daire´de görülen dava ile terör örgütüne üyelik suçu nedeniyle Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davanın aynı mahkemede görülmesi usulen mümkün değil. Yargılama usulleri farklı olduğu gibi, CMK 250. madde kapsamındaki suçlarda yargılama yetkisinin özel yetkili ağır ceza mahkemelerine ait olduğu açıkça düzenlenmiştir. Yüksek yargı üzerinden gerçekleştirilmeye çalışıldığı anlaşılan kurtarma operasyonunun şifreleri, önceki gün internete düşen ses kaydında gizli.
Taraflar reddi hakim talebinde bulunabilir
Süleyman Gürkök (Anadolu Hukukçular Derneği (AHUDER) Başkanı): Yargıtay üyesinin internete düşen ses kayıtları doğruysa hukuk ciddi zarar görür. Yargıtay soruşturma açmalı ve olayı sonuçlandırmalıdır. Bu tür bir ses kaydı varsa, doğru ise bu hukuk adına faciadır. Tarafsızlık kaybolmuştur. Hukuki boyutta ise üyelerin bu tür etkilemeye girmeleri de kanunlara aykırıdır. Bu süreçten sonra davadaki taraflar ve hatta savcı bile reddi hakim isteyebilir. Yüksek yargıdaki kişilerin yüksek nitelikleri olmalıdır. Yoksa bu durum ciddi sıkıntılar verir.
Yargıtay´ın kararı hukuki değil siyasidir
Prof. Dr. Hakan Hakeri (Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi): Yargıtay, Cihaner´in ´görevi kötüye kullanma´ ile ilgili suçtan dolayı yargılama yeri Yargıtay olduğu için bu dosyaya bakıyor. Yani Yargıtay´ın bu davada Erzurum´daki mahkemeden farkı yok. Dolayısıyla Yargıtay´ın ilgili dairesi bu davada Erzurum´daki mahkemeye ´Bana bu dosyayı gönder´ diyemez. Olsa olsa ´Bunu birleştirmek uygundur, bu kararı alıyorum´ diyebilir. Erzurum da eğer uygun görürse dosyayı verir, görmezse de vermez. Yargıtay´ın bu kararı hatalıdır. Ses kayıtlarını ben de dinledim. Buradan anlaşılıyor ki Yargıtay´ın ilgili dairesinin birleştirme kararı hukuki değil, siyasi bir karardır.
Bu tutum tarafsızlığa gölge düşürür
Turgay Balaban (Eskişehir Hukuksal Bakış Derneği başkanı avukatı): Yargıtay´ın İlhan Cihaner ilgili tavrı şık deği. Bu uygulama zihinlerde yargının adamına göre muamele yaptığı algısını doğurur. Ayrıca hukukun herkese eşit uygulanması asıl kuralının bu olayda işlemediğini gösterir. Oysa hukukun üstünlüğü ancak hukukçuların kanunları kendilerine de tatbik etmesiyle sağlanabilir. Ayrıca yargılamayı yapan Yargıtay hakiminin sanık İlhan Cihaner (evet, anlat bakalım İlhan) şeklindeki hitap tarzı da tarafsızlığa gölge düşürmektedir. Ne tür müdahaleler olursa olsun millet her şeyin farkında. Millet adına yargılama yapan yüksek mahkeme, bu davada büyük bir imtihan ile karşı karşıya bulunuyor.
Karar mahkemeler üzerinde baskı yapıyor
Abdüssamet Kahya (Sivas Ülfet Hukukçular Derneği Başkanı): 2. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki dava dosyası, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki İrtica ile Mücadele Eylem Planı dosyası ile birleştirilmiştir. Yargıtay 11. C.D. tarafından birleştirme kararı beklenmeden dosya asıllarının özel kurye ile gönderilmesinin istenmesi hukuka aykırıdır. Bu durum internete düşen ses kaydı ve karar birlikte değerlendirildiğinde Cihaner´i kurtarma planı şüphesini doğurmaktadır. Dosyaların Yargıtay´da birleştirilmesi hukuken mümkün değildir. Yargıtay´ın kararı, mahkemeler üzerinde baskı oluşturmaktadır. ( Zaman)
Abdullah Harun
(15 Mayıs 2010, 12:55), son güncel.: (18 Mayıs 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ses kaydı: Yargıtay´ın Cihaner planı
Cihaner´i Yargıtay´da kurtarma planı manşetlerimiz
Uçaklar yaramadı, gelsin Yargıtay
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri
Yargıtay´dan Cihaner´e skandal fax
Cihaner´e tahliye ve Yargıtay´a gitme talepleri reddedildi
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
İşte adım adım Erzincan´daki Islak Komplo ve boşa çıkarılması
Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarma´nın ´ıslak imza´ operasyonları
Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi
Erzincan iddianamesinde arama yap
Tüm Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap