Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde dün görülmeye başlanan ´Erzincan´daki Ergenekon Silahlı Terör Örgütü´ davasının bugün devam edilen duruşmasında, sanık avukatlarının ´reddi hakim´ talebi, mahkeme tarafından kabul edilmedi. Bugünkü oturuma 3´ncü Ordu komutanı Org. Saldıray Berk yine katılmadı.
Savaş uçakları da işe yaramadı, reddi hakim reddedildi
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde dün görülmeye başlanan ´Erzincan´daki Ergenekon Silahlı Terör Örgütü´ davasının bugün devam edilen duruşmasında, sanık avukatlarının ´reddi hakim´ talebi, mahkeme tarafından kabul edilmedi. Bugünkü oturuma 3´ncü Ordu komutanı Org. Saldıray Berk yine katılmadı.
Erzincan´daki silahlı terör örgütüne ilişkin, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davanın ikinci gün oturumu başladı. Aralarında 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ve Eskişehir İl Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, Erzincan İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Tapan ve MİT Erzincan Şube Müdürü Şinasi Demir´in de bulunduğu 10´u tutuklu 14 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. Bugünkü oturuma 3´ncü Ordu komutanı Org. Saldıray Berk yine katılmadı. Mahkeme heyeti, İlhan Cihaner´in avukatı Turgut Kazan´ın reddi hakim talebini kabul etmedi. Savcının iddianameyi yeniden başından itibaren okuması üzerine, avukatlar itiraz etti. Mahkeme başkanı, ´salon düzenini bozmadan´ duruşmaya ara verdi. ( AA)
Teröristler yerine mahkeme üzerinde uçurulan savaş uçakları da işe yaramadı.. Bakalım sırada ne var?..
Reddi Hakim talebi oybirliğiyle reddedildi
Duruşmada, Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, sanık avukatlarının dünkü reddi hakim talebinin görüşüldüğünü, söz konusu talebin, CMK´nın 22. maddesinde belirtilen nedenlerin oluşmaması ve kendisinin tarafsızlığını ve objektifliğini bozacak herhangi bir eylemi olmadığından üye hakimlerden Sefa Bilen başkanlığında Ali Kaya ve İsmail Şahin´den oluşan mahkeme üyelerince oy birliğiyle reddedildiğini bildirdi. Karatay, ayrıca bu karara üst mahkeme olan Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi´ne itiraz edilebileceği kaydedildi. Bunun üzerine söz alan tutuklu sanık Cihaner´in avukatı Turgut Kazan, mahkemeden davayı 24 gün içinde bitirmesini beklediklerini, 14 Mayıs´ta Yargıtay´da görülecek dava öncesi dosyanın oraya gönderilmesi gerektiğini, itiraz ettikleri takdirde dosyanın gönderilmeme riski olduğunu, bu nedenle yasal hakları olan itirazdan feragat ettiklerini, kararı son derece haksız bulduklarını vurgulayarak, Karara itiraz hakkımızı kullanmayacağımızı belirterek, iddianamenin okunmasına devam edilmesini talep ediyoruz dedi. Duruşmada, iddianamenin okunmaya geçilmesiyle Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Taner Aksakal, söz konusu iddianameyi başından itibaren okumaya başladı. Bunun üzerine Avukat Kazan, yeniden söz alarak, Ben zamandan kazanmak için itiraz hakkımdan feragat ediyorum. Siz iddianameyi baştan başlayarak okuyorsunuz. 24. sayfaya kadar okunmuşsa, iddianame okunmuştur. Neden baştan başlanıyor? Yani mahkeme, söz konusu kısmın okunduğunu kabul etmiyor da onun için mi yeniden baştan okunuyor? diye konuştu. Kazan´ın ardından diğer sanık avukatları da Mahkeme Başkanı Karatay´a itiraz ederek iddianamenin, dün kaldığı yer olan 24. sayfadan itibaren okunmasını talep etti. İtirazlar üzerine Aksakal, dün yaşanan anlaşmazlığın ardından ileride sanık avukatlarının olası şikayetlerinin önüne geçmek amacıyla iddianameyi baştan okuma gereği hissettiğini söyledi.
Cihaner savunma yapmıyor itiraz ediyor
Cihaner de bunun üzerine söz alarak, şunları kaydetti: Ceza yargılaması, açık kurallarla yürür. İyi niyetle yürümez. Savcı bey, dün iyi niyetle bazı yerleri atladığını söyledi. Bugün kötü niyetle mi başa döndü? Dün atlanan kelime, çok önemli bir yer. Ayrıca, o sırada olmayan bir CD´nin daha sonradan oraya konulacak diye algılanması yanlıştır. Bunu vurgulamak istedim. Mahkeme Başkanı Karatay, sanık avukatlarının itirazları üzerine salonun düzenini bozmadan mahkemeye ara verdi ve üyelerle birlikte salondan ayrıldı. Aranın ardından Karatay, avukatların, iddianamenin dün kaldığı yer olan 24. sayfadan itibaren okunmasına yönelik talebinin kabul edildiğini açıkladı. Duruşma, iddianamenin 24. sayfadan itibaren okunmasıyla devam ediyor. Savcı Aksakal iddianameyi okurken tutuklu sanıklardan İlhan Cihaner´in de aralarında bulunduğu bazı tutuklu sanıklar ile sanık avukatlarının kendilerine sunulan iddianameyi okuduğu gözlendi. Zaman zaman iddianameye ilişkin diğer tutuklu sanıklar ile konuştuğu ve kendilerine sunulan iddianamedeki bazı bölümleri kalemle işaretlediği görülen Cihaner söz alarak, savcı Aksakal´ın iddianameyi okurken, İ. o sırada Ankara´da idi, Ankara´da kalmıştı şeklindeki bir ifadenin geçtiği bölümü kastederek, İddianamede mantık hatası var dedi. Bu sırada savcı Aksakal, iddianamenin imla hatalarıyla birlikte okunduğunu ve yazı karakterleri nedeniyle sayfa sayısının farklı olabileceğini söyledi. Duruma müdahale eden Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay da iddianamenin okunması işleminin devam etmesini isteyerek, Cihaner´e, iddianamedeki mantık hatalarını savunmasını yaparken beyan etmesini söyledi. Başsavcı Cihaner de tamam dedi. İddianame Savcı Aksakal tarafından 32. sayfasına kadar okundu. Mahkeme Heyeti bu sırada duruşmaya saat 14.00´e kadar öğle arası verdi.
Tutuklu binbaşı polisin salon dışına çıkarılmasını isteyince Mahkeme Başkanı azarladı
Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcı vekili Taner Aksakal´ın iddianameyi okuduğu sırada tutuklu Erzincan İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ersan ayağa kalkarak, ?Duruşmayı emniyet mensupları da izliyor. Emniyet bu olayda taraftır. Bu şahsın salondan dışarı çıkarılmasını istiyorum? dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, ?Oturun yerinize? diyerek Savcı Aksakal´dan iddianameyi okumasına devam etmesini istedi. Bu arada salonda bulunan polis memurunun Erzurum Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü´nde görevli polis memuru olduğu ve Binbaşı Nedim Ersan´ın gözaltına alınması sırasında ev ve işyerinde arama yapan kişi olduğu ileri sürüldü.
16.40: İddianame okundu Cihaner´in savunmasına geçildi
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde iddianamenin Savcı Taner Aksakal tarafından okunması sona ererken tutuklu sanıklardan Başsavcı İlhan Cihaner´in savunmasına geçildi. Mahkeme Başkanı, haklarını ve yüklenen suçu hatırlattığı Başsavcı Cihaner´den savunmasını istedi. Savunmasını yapmaya başlayan Cihaner, kendisinin önce savunma yapmayı düşünmediğini ancak iddianamenin yazılış tarzı ve kamuoyunda kesin suçlu olarak algılanmaması için savunma yapacağını belirtti. Savunmasına bir anı anlatarak devam eden Cihaner, şunları söyledi: 12 Eylül sürecinde bir uçak kaçırma olayına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında pek çok aydın kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden birinden zorla örgüt ismi söylemesi istendi. O da THÖ ismini verdi. Karadenizli bir kişiydi bu. Örgütün ismi de ´Titrek Hamsi Örgütü´ idi. Sonuçta soruşturmada gözaltına alınan bu kişi de dahil tüm şüpheliler serbest bırakıldı. Bu olay, trajikomik bir anı. Burada da bir örgüt var. Ama bu örgütün adı GTÖ, daha doğrusu GTTÖ yani Gizli Tanık Terör Örgütü. Tutuklu sanık Başsavcı Cihaner, bu davada lehlerine olan hiçbir delil toplanmadığını ifade ederek, Ülkenin yararına herhangi bir örgüt kursam bunu, yaptırımı ne olursa olsun söylerim. Hele hele benim yaptığım işler nedeniyle aylardır tutuklu olan insanlar varsa bunu rahatlıkla söylerim diye konuştu. Tehditle de suçlandığını söyleyen Cihaner, Tehditle suçlanıyorum. Ama bu konuda herhangi bir tespit yapılmamış. Buradaki insanların sadece üçünü tanıyorum dedi.
´Beni yıldırmayacak´
Tutuklu sanıklardan Başsavcı İlhan Cihaner, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki savunmasında, davanın iddianamesini eleştirerek, yargılama sürecinde tezle antitezin karşı karşıya getirilmesi gerektiğini ifade ederek, Eğer bu yapılmıyorsa biz burada boşu boşuna konuşmuş oluruz görüşünü dile getirdi. Başsavcı Cihaner, savunmasını şöyle sürdürdü: Karşı karşıya kaldığım komplo beni yıldırmayacak ama ne olursa olsun bu ülkenin hukukçuları, hukuk devleti ve eşitlik için, Türkiye için bedeller ödedi ve ödemeye devam edecek. Soruşturma aşamasından itibaren yetki ve görev gasbı söz konusudur. Asıl tutsaklar dört duvar arasında değildir. Siyasetin ve bürokrasinin baskısına boyun eğen insanlardır. Bunları mahkemeye yönelik söylemiyorum.
Esasa yönelik savunma yapmayacak
Esasa yönelik savunma yapmayacağını ve buna yönelik sorulara da yanıt vermeyeceğini ifade eden Başsavcı Cihaner, Gülen cemaatine ilişkin yürüttüğü soruşturma konusunda da şunları söyledi: Ben Gülen cemaatine ilişkin soruşturmayı, plansız terör örgütü iddiasıyla yürüttüm ama buradaki savcılar bu soruşturmayı dosyaya dahil etmekle asıl onlar Gülen cemaatine ve İsmail Ağa cemaatine silahlı terör örgütü demiş oldu. Ben tutuklandıktan sonra dosyanın gönderildiğini öğrendim. Nitekim amaçlarına ulaşmış oldular.
Albay Çiçek´in ıslak imzalı planı
Albay Dursun Çiçek´in imzası bulunduğu belirtilen irticayla mücadele eylem planına da değinen Başsavcı Cihaner, şunları kaydetti: Dursun Çiçek belgesi... Çiçek´in Erzincan´a girdiği yönünde tek bir delil yok, gizli tanık ifadeleri dışında. Gizli tanık beyanları dışında tek bir delil yokken, avukatı da Çiçek´in Erzincan´a gelmediğini beyan etmişken bu iddialar araştırılmadan iddianameye konuşmuştur. Anlamakta güçlük çekiyorum. 2009´da hazırlanmış bir plan, 2007´nin ortasında nasıl hayata geçirilir. Bunu ben nasıl yürürlüğe koyabilirim. Burada çok ciddi bir mantık hatası var. Bunun bir mantıksal sürecini ortaya koymak lazım. Cihaner, yetki ve görevine sahip çıktığı için suçlandığını savunarak, Ben safsatayla fikirlerimi oluşturmam, ben hukukçuyum dedi. Görevi gereği aldığı bir ifadeden dolayı sahtecilikten tutuklandığını ifade eden Cihaner, Nezaket gereği yaptığım ziyaretler bile suç unsuru olarak gösterilmiştir diye konuştu.
´Bu bir engizisyondur´
Aleyhinde birtakım iftiralarda bulunulduğunu iddia eden Cihaner, şöyle konuştu: Aleyhimde iftiralarda bulunan gizli tanık İ., yani İlyas Meral hakkında yalancı tanıklıktan dava açılmıştır. Bu davada çok temel bir hata yapılmıştır. Ceza hukukunun temeli yasallık ilkesidir. Yani bir eylem olacak, şahıs bir suçu işleyecek. Birisiyle kanka olmak, telefonda görüşmek, samimi olmak suç değildir. Yani birisi 6 ay sonra sizi herhangi biriyle olan samimiyetinizden dolayı suçlu görürse bu, hukuku katletmektir. Ben bu soruşturmayı tek sözcükle ´cinnet´ olarak tanımlıyorum. Akıl ve mantık tutulması olarak görüyorum. Cihaner, konuşmasında kovuşturma aşamasını da eleştirerek, Biz hukuk metinlerini dille yorumlayacağız. Daha önce savcılık defalarca görevsizlik kararı isteğimizi reddetti. Sonra hakkımdaki bir suçla ilgili görevsizlik kararı verildi. Demek ki kullandığımız dil farklı diye konuştu. Cihaner, hakkında yapılan uygulamaları Bu bir engisizyondur diye niteleyerek, artık hukukun ve mantığın bittiği bir yerde olunduğunu savundu. Cihaner, Yani sen iddiayı araştırmadan birini suçlayacaksın. Sonra kendini akla diyeceksin. Bu akla ve mantığa yanlıştır. Artık daha fazla konuşmayacağım. Kimlik bilgilerim hariç bundan sonra hiçbir soruya cevap vermeyeceğim dedi. Daha sonra Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, Sanık savunma yapmayacağını bildirdiğinden çapraz sorguya geçemiyoruz dedi.
Turgut Kazan: ´Bu açık bir suçtur´
Başsavcı Cihaner´in konuşmasının ardından söz alan avukat Turgut Kazan, kendisinin de savunmasını uzun tutmayacağını belirterek, iddianameye ve Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığına yönelik eleştirilerde bulundu. Savunmasında, iddianamenin 24. sayfasında yer alan bazı ifadelere değinen Kazan, şunları kaydetti: İddianamede bulunamayan bir CD´nin bulunacağından bahsediliyor. Bulunamayan bir CD´nin sanık lehine veya aleyhine neyini yazacaksınız. Bu açık bir suçtur. Görevi kötüye kullanmaktır. İddianamede, ´Alevilere sıcak bakıyor´ ifadesi de ayrı bir suçtur. Bu açık bir ayrımcılığa girer. Yargılanan sanıkların tamamının sabıkasız olduklarına dikkati çeken Kazan, gizli tanıkların tamamının ise herkes tarafından sabıkalı olduklarının bilindiğini söyledi. Konuşmasında, Buca Cezaevinden müvekkiline gönderilen mektuptan da bahseden Kazan, Buca Cezaevinden gelen mektubu 1 Mart tarihinde Özel Yetkili Savcılığa sunduk. Ancak ne hikmetse savcılık bu konuda bir adım atmadı. Gizli tanıklar için gösterdiği özene karşın bu durumda kılını dahi kıpırdatmadı diye konuştu. Avukat Kazan´ın ardından söz alan Cihaner´in avukatlarından İsmet Aksakallı ise mahkemeyi ve Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığını eleştirdi. Sabahtan beri gasp, hırsızlık ve daha birçok suçu bulunan bu insanların ifadelerini dinledik diyen Aksakallı, sözlerini şöyle sürdürdü: Daha önce 7 saat yetkisi elinden alınan Özel Yetkili Savcı Osman Şanal´ın odasında, 4 saat de bu salonda savunma yaptık. Artık söylenecek çok fazla bir şey yok. Cumhuriyet savcısının bu olaya nasıl baktığı ortadadır. Bizim daha önceki savunmalarımızın iddianameye yansıması yarım satırdır. Bir paragraf bile değil. Esasa ilişkin daha ne denebilir ki. ( Cnnturk)
Duruşma yarına ertelendi
Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın bugünkü duruşmasının öğleden sonraki oturumuna verilen aranın ardından yeniden başlayan duruşmada Mahkeme Başkanı Mustafa Karatay, ara kararı açıkladı. Karatay, tutuklu sanıklardan Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in avukatı Turgut Kazan´ın, duruşmaya ilişkin görüntülerin yer aldığı CD´lerin sanık avukatlarına verilmesi yönünde talebi olduğunu belirterek dünkü duruşmaya ait görüntü CD´lerinin, sanıklar ile avukatlarına verilmesini kararlaştırdı. Mahkeme Başkanı Karatay, daha sonra duruşmayı yarın saat 10.00´a erteledi. ( Zaman)
Cihaner´in avukatlarından mahkemeye baskı
Ergenekon örgütünün Erzincan yapılanmasının yargılandığı davanın en önemli ikinci sanığı Başsavcı İlhan Cihaner. Cihaner, başsavcılık görevinde cemaatler ile ilgili soruşturmalar yaparak Deniz Albay Dursun Çiçek imzalı İrtica ile Mücadele Eylem Planının hayata geçirilmesinde rol aldığı iddia ediliyor. Dün başlayan davada da Cihaner´in avukatları tarafından çeşitli itirazlar gündeme getirildi. Sık sık mahkeme ortamının gerilmesine neden olacak çıkışlar yapan Turgut Kazan, duruşmanın en agresif ismi olarak ilk güne damgasını vurdu.
Mahkeme başkanını dava dışı bırakma taktiği
Kazan, müvekkili açısından mahkemenin görevsizliğine ilişkin itirazlarını ileri sürerken, sözleri arasında ilginç bir noktaya da temas etti. Kazan, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nin iki üyesinin Cihaner´in Yargıtay´da yargılanması konusunda görevsizlik kararı verilmesi görüşünde olduğunu aktardı. Ancak mahkeme başkanı ve bir üyenin ise bu davada Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nin görevli olduğu görüşünü bildirdiğini hatırlattı. Bu açıklamadan kısa bir süre sonra savcının iddianameyi okurken bir kelimeyi değiştirerek okuması Kazan tarafından büyük gerginliğe dönüştürüldü. Bunu duruşmanın en önemli olayı haline getiren Kazan, mahkeme başkanının savcıyı kayırdığını ima etti. Kazan´ın sık sık mahkeme başkanının savcısı cümlesini sarf etmesi ve başkanın ´savcıya çıkış aramak için 40-45 dakika ara verdiğini´ söylemesi izlenen taktiği gözler önüne serdi. Kazan, tamamen savcının inisiyatifinde olan bir olayı daha ilk günden mahkeme başkanını reddetme gerekçesine dönüştürdü. Mahkeme başkanının katılmadığı heyet tarafından karara bağlanacak. Üç üye toplanarak hakimin reddi konusunda karar verecek. Eğer, üye hakimlerin mahkeme başkanına yönelik red kararını kabul ederse bu kez yedek üye hakimin katıldığı heyetin davaya bakması gündeme gelecek. Bu şekilde Kazan´ın duruşmanın başında dikkat çektiği nokta da hayata geçmiş, davanın Yargıtay´a gönderilmesi görüşünde olan iki üyenin heyette yer almış olacak. Bu sayede yine Kazan´ın açıkladığı bilgiye göre Cihaner lehine görüş bildiren hakimler duruşmada çoğunluğa sahip duruma gelecek.
Ben şarkıcı değilim!..
Savaş uçakları desteğinde savunma konsepti: Suçlamalara cevap vermek yok, bahane, kriz ve kışkırtma çok
Cihaner´in avukatı Turgut Kazan adeta ´bir bardak suda fırtına koparma´ taktiğini uygulayarak mahkeme heyetini güya yıldırmaya çalışıyor. Duruşmada iddianamenin okunmasına geçilmeden önce Mahkeme Başkanı Karatay, avukatlara, görev ve usule ilişkin itirazlarının bulunup bulunmadığını sordu. Bunun üzerine tutuklu sanık Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in avukatı Turgut Kazan söz aldı. Mahkeme Başkanı Karatay, Kazan´dan mikrofonu eline alarak konuşmasını istemesi üzerine Kazan, Karatay´ın bu talebini reddederek, Ben şarkıcı değilim. Mikrofonu elime alarak konuşamam. İki elimi de kullanmam gerek´ dedi. Bunun üzerine Kazan, mübaşirin mikrofonu tutmasıyla konuşmasını yaptı. Kazan, savcının iddianameyi okuması esnasında da ´yanlış iddianame okunuyor´ diye itiraz etti. Bu itiraz üzerine mahkemeye 20 dakika ara verildi. Aranın ardından mahkeme başkanının sorusu üzerine Savcı Taner Aksakal iddianamenin UYAP´a atılan iddianamenin aynısı olduğunu, ancak UYAP´a atılmadan önce dosyada ´delil bulunacak´ diye yazdığını, delil bulunca da ´mevcuttur´ diye değiştirdiğini söyledi. Verilen arada şovuna koridorda da devam eden Kazan nerede ajanstan olmayan gazeteciler, gelin rezaleti görün diye bağırdı. Kazan´ın kriz haline getirmeye çalıştığı ancak başaramadığı diğer bir iddia da basına yönelik ayrımcı ve düşmanca itirazıydı. Duruşmaya ulusal ajansların hepsi alınmasına rağmen Kazan yine kamuoyuna yanıltıcı bilgiler verdi. Sadece Zaman ve Taraf Gazetesi´nin duruşmaya alındığını iddia etti. Ancak Taraf Gazetesi muhabiri diğer gazeteciler gibi mahkemeye başvurduğunda sadece ajans muhabirleri alınacak cevabını almıştı. Bu nedenle Anadolu Ajansı, Doğan Haber Ajansı, İhlas Haber Ajansı, Turkuvaz Haber Ajansı ve Cihan Haber Ajansı muhabirleri alınmıştı. Öğleden sonra duruşma salonu boşaldığı için bütün gazeteciler de salona alındı. Buna rağmen Kazan her fırsatta kameralara sadece basın kuruluşlarının alındığı yönünde yanlış bilgiler aktardı. Mahkeme salonunda dikkat çeken bir konu da akşam duruşma bittiği sırada İlhan Cihaner´in Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Osman Kaçmaz ve YARSAV eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile kucaklaşması oldu. ( Zaman)
Gel de inan: Genelkurmay´a göre uçaklar eğitim uçuşundaydı!
Hava Kuvvetleri Komutanlığından yapılan açıklamada, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen ´Erzincan´daki silahlı terör örgütü´ davası sırasında mahkeme üzerinde uçuş yapıldığı haberleriyle ilgili, ´Yapılan uçuş rutin bir eğitim uçuşu olup, söz konusu haberlerde yer alan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır´ denildi. Ancak açıklama kamuoyunca ikna edici bulunmadı, zira Genelkurmay yetkilileri, Erzincan´da gözaltılar sonrası askeri araç yürütülmesi olayı için de tatbikat hazırlığı demişti. Medya, kamuoyu ve savcılar tarafından zamanlaması ve sıradışı güzergahı nedeniyle farklı algılanan sözkonusu olay iddianameye ´gözdağı´ olarak geçmişti. Erzincan´da dün görülen Ergenekon davası esnasında saat 11.20 civarında iki savaş uçağı mahkeme salonunun üzerinden alçak uçuş yapmıştı. Adliyenin beşinci katında bulunan 2. Ağır Ceza mahkemesinin duruşma salonunda ve koridorda uçakların sesleri duyuldu. Adliye civarında böyle bir uçuşun ilk defa gerçekleştiği belirtildi. Operasyon bölgesi olmayan Erzurum´un sakinleri bu seslere pekte alışkın olmadıklarını söylerken, akla ilk gelen ´Önce konvoy yürüdü, şimdi jetler uçuyor´ oldu. Duruşma salonunda bulunan sanık avukatları ?Biz ses duymadık. Tunceli´de operasyon yapılıyormuş, F16 olayı onunla ilişkili olabilir´ dediler. Adliye personeli ise ´Biz ilk kez böyle bir şey görüyoruz. Böyle kritik bir davada bu şekilde F16´ların adliye binasının üzerinden geçmesi düşündürücü´ dedi. Uçakların geçtiği sırada dışarıda bulunan basın mensupları ve güvenlik görevlileri de şaşkınlıklarını dile getirdi. Yerel gazeteciler benzeri bir olayın daha önce yaşanmadığını dile getirdiler. Benzer olayların kamuoyunda nasıl algılandığını bilmemesi mümkün olmayan Genelkurmay yetkililerinin alakasız bir bölgede eğitim uçuşu yapmasının ve bunun saatini de duruşma saatine denk getirmesinin kamuoyunda nasıl algılanacağını tahmin etmemesi mümkün görülmüyor. Bu kanıyı pekiştiren diğer bir olay da savcılara şimdiye kadar ifade vermeyen 3´ncü Ordu komutanının mahkemenin dünkü duruşmasından da son anda ´gizli´ bir görev verilerek adeta kaçırılması olmuştu. Diğer bir ayrıntı da Genelkurmay Başkanı´nın Saldıray Berk´e sahip çıkarak, ´Kendisine sorduk suçlamaları ve iddiaları reddetti ona kefiliz´ gibi savcı ve hakimleri gereksiz gören adeta alay eden bir üslupla açıklama yapması olmuştu.
Eğitim için o bölge ve duruşma saatleri mi seçildi?
Hava Kuvvetleri Komutanlığının internet sitesinde yer alan açıklamada, bugün çeşitli basın yayın organlarında iki F-16 savaş uçağının Erzurum üzerinde alçak uçuş yaptığına yönelik haberler yer aldığı hatırlatılarak, şunlar kaydedildi: ´Hava Kuvvetleri Komutanlığı uçuş eğitim görevlerini Türkiye´nin değişik hava sahalarında icra etmektedir. 4 Mayıs 2010 tarihinde iki RF-4E uçağı önceden planlı uçuş eğitim görevini, Erzurum Meydanı bölgesini de kapsayacak şekilde 3000 feet irtifadan usullere uygun olarak icra etmişlerdir. Yapılan uçuş rutin bir eğitim uçuşu olup, söz konusu haberlerde yer alan iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.´ ( Hvkk.tsk.tr)
Emekli pilot binbaşı: Alçaktan uçuş yapılamaz. Bu resmen yargıya gözdağıdır
06 Mayıs 2010: Hava Kuvvetleri Komutanlığı´nın, uçuşların eğitim amaçlı rutin olduğuna dair açıklaması Erzurumluları tatmin etmedi. Çünkü şehirde eğitim uçuşlarının uzun bir aradan sonra ilk kez farklı hava koridorunda yapıldığı belirtiliyor. Erzurum´da eğitim uçuşları genelde şehrin kuzey kısmından doğu tarafına yapılırken, önceki gün Erzurum Adliyesi üzerinden geçen iki uçak şehrin kuzey-güney hattını kullandı. Erzurumluların alışık olmadığı eğitim uçuşu, ildeki üst düzey bir yetkiliyi de şaşırttı. İsminin açıklanmasını istemeyen yetkili, yaklaşık 1 yıldır Erzurum´da görev yaptığını ve Erzurum´da bu güzergâhtaki uçuşu ilk kez gördüğünü ifade etti. Bu yüzden F-16´ların uçuşunu kasıtlı buluyor. Uzun zamandır savaş uçaklarını şehrin semalarında görmediklerini belirten vatandaşlar da, tartışmalı uçuşun mahkeme saatine ve adliye üzerine denk gelmesinin düşündürücü olduğunu kaydediyor. Dadaşlar, Erzurum´da uçuşların Erzincan-Kars istikametinde yapıldığını belirterek, kuzeyden Palandöken´e doğru uçuşu ise ilk defa gördüklerinin altını çiziyor.
Mustafa Hacımustafaoğulları (Emekli Hava Binbaşı): Meskun mahalde, yani insanların hayatını sürdürdüğü mahalde uçuş emniyeti ve o bölgede yaşayan insanların emniyeti açısından alçak uçuş yapılamaz. Hele hele Ergenekon davasının yürütüldüğü mahkeme üzerinde yapılması alçaklıktır. Bu göstere göstere Ergenekon davasını yürüten yargı üzerinde gözdağı vermektir. Bu açıktır. Ben radarcıyım, pilotluk da yaptım. Bu resmen Ergenekon davasına müdahaledir. Bunun talimat dışı yapıldığını sanmıyorum, komuta kademesinin bilgisi ve emri dâhilinde yapılmıştır. Bundan direkt Genelkurmay Başkanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı sorumludur.
Tevfik Diker (Emekli Hava Yarbay): TBMM olaya el koysun
Devre arkadaşım, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay; demokrasi adına, hukuk devleti adına sana sesleniyorum. Türk Hava Kuvvetleri´nin vazifeleri arasında görülmekte olan bir davanın duruşması sırasında alçaktan uçuş gibi bir görevi ve misyonu yoktur. Bu zatıalinizin bilgileri dahilinde olmamıştır kanaatindeyim. Bunu her kim yaptı ise hesap sormanızı bekliyorum. Aynı konuda Genelkurmay Başkanı´nı da göreve davet ediyorum. Yine savaş kararı almaya yetkili TBMM´yi araştırma komisyonu kurarak olayı incelemeye davet ediyorum. ( Zaman)
Abdullah Harun
(05 Mayıs 2010, 11:00), son güncel.: (06 Mayıs 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İşte adım adım Erzincan´daki Islak Komplo ve boşa çıkarılması
Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarma´nın ´ıslak imza´ operasyonları
Erzincan´da Saldıray Berk komutasında Sincan kalkışması manşetlerimiz
Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi
Erzincan iddianamesinde arama yap
Tüm Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap