GATAkulli, Ergenekon soruşturması sürecinde literatürümüze giren bir terim. İddia olunan darbe planlamalarını yaparken turp gibi olanların tutuklanıp cezaevine girince hemen rahatsızlanmaya başlamaları dikkat çekici. Soruşturmanın başlangıç sürecinde başlayan GATA´ya general sevkleri son olarak Balyoz soruşturmasında da yaşandı ve haklarında yakalama kararı çıkan üç general aynı gün GATA´ya yatarak cezaevine gitmekten kurtuldu. Yine Balyoz soruşturmasında yaşanan toplu tahliye kararları ve operasyonların generaller gözaltına alınmasın diye durdurulması, generallere bir ayrımcılık yapıldığına dair kamuoyundaki tereddüdü tamamen giderdi ve büyük tepkilere yol açtı. Bir tarafta cezaevine girmemek için taklalar atanlar, diğer tarafta çok ağır koşullarda yaşayan mahkumlar. Bu adaletsizliğe tepki gösterenlerden biri de Hale Özgür Kıyıcı. Hale Hanım, Türkiye´de Kontrgerilla´nın işlediği ilk siyasi cinayete kurban giden Taylan Özgür´ün de ablası. Ergenekon sanıklarına ayrımcılık yapılmasına öfkeleniyor Hale Kıyıcı, ama aynı zamanda diğer mahkumların yaşadığı ağır şartlara da dikkat çekiyor ve onlar için birşeyler yapılmasını istiyor.
Tünel kazmaya gerek yok, Silivri´den GATA´ya yol var
GATAkulli, Ergenekon soruşturması sürecinde literatürümüze giren bir terim. İddia olunan darbe planlamalarını yaparken turp gibi olanların tutuklanıp cezaevine girince hemen rahatsızlanmaya başlamaları dikkat çekici. Soruşturmanın başlangıç sürecinde başlayan GATA´ya general sevkleri son olarak Balyoz soruşturmasında da yaşandı ve haklarında yakalama kararı çıkan üç general aynı gün GATA´ya yatarak cezaevine gitmekten kurtuldu. Yine Balyoz soruşturmasında yaşanan toplu tahliye kararları ve operasyonların generaller gözaltına alınmasın diye durdurulması, generallere bir ayrımcılık yapıldığına dair kamuoyundaki tereddüdü tamamen giderdi ve büyük tepkilere yol açtı. Bir tarafta cezaevine girmemek için taklalar atanlar, diğer tarafta çok ağır koşullarda yaşayan mahkumlar. Bu adaletsizliğe tepki gösterenlerden biri de Hale Özgür Kıyıcı. Hale Hanım, Türkiye´de Kontrgerilla´nın işlediği ilk siyasi cinayete kurban giden Taylan Özgür´ün de ablası. Ergenekon sanıklarına ayrımcılık yapılmasına öfkeleniyor Hale Kıyıcı, ama aynı zamanda diğer mahkumların yaşadığı ağır şartlara da dikkat çekiyor ve onlar için birşeyler yapılmasını istiyor.
GATAkulli, Ergenekon soruşturması sürecinde literatürümüze giren bir terim. İddia olunan darbe planlamalarını yaparken turp gibi olanların tutuklanıp cezaevine girince hemen rahatsızlanmaya başlamaları dikkat çekici. Soruşturmanın başlangıç sürecinde başlayan GATA´ya general sevkleri son olarak Balyoz soruşturmasında da yaşandı ve haklarında yakalama kararı çıkan üç general aynı gün GATA´ya yatarak cezaevine gitmekten kurtuldu. Yine Balyoz soruşturmasında yaşanan toplu tahliye kararları ve operasyonların generaller gözaltına alınmasın diye durdurulması, generallere bir ayrımcılık yapıldığına dair kamuoyundaki tereddüdü tamamen giderdi ve büyük tepkilere yol açtı. Darbe suçlamalarının en tepesinde bulunan eski Jandarma Genel Komutanı orgeneral Şener Eruygur´la başlayan GATA´ya sevk edilme ve cezaevinde yatmak yerine hastanede yatarak tedavi görme uygulaması, özellikle diğer bir general olan Hurşit Tolon´da sahte imzalı sevk kağıdıyla GATA´ya kapağı atmaya dönüşmüş ve kamuoyunda ´gatakulli´ tartışmasının başlamasına yol açmıştı. Tartışmaların başka generallerin şüpheli sevkleriyle sürmesi üzerine GATA sevklerine sınırlama getirilmiş olsa da ´bazıları için sınırlar ve kurallar aşılmak için vardır´ sözü gereği, GATA´ya sevkler generaller için sürmekte. Özellikle son balyoz şüphelileri hakkında çıkarılan yakalama kararı ertesinde aynı gün 3 generalin birden GATA´ya yatması ve böylelikle cezaevine gitmekten kurtulması, kamuoyunu isyan ettirmiş bulunuyor. Bu generallerin adamı olduğu anlaşılan hakimin nöbetçi olduğu hafta daha önce haftalarca ifade vermeye yanaşmayan generallerin ifadeye gelip serbest bırakılması, aynı hakimin bir günde 19 asker için tahliye kararı vermesi, bu kararların adeta isyan eden diğer hakimlerce iptal edilmesiyle işe yaramaması üzerine de GATA´ya toplu yatışlar, vatandaşlar arasında ayrımcılık yapıldığını ortaya koydu. Tutuksuz yargılanmak esastır diyenler, çok daha basit suçlar için verilen tutuklama kararlarını görmek istemiyor. Bu adamların ciddi rahatsızlıkları var GATA´ya yatmalı diyenler cezaevlerinde gerçekten ciddi rahatsızlıkları olanların hastanelere sevk almakta nasıl zorlandıklarını duymak istemiyor. Dengelerin değiştiği, dokunulamayanlara dokunulduğu, cezaevine insan gönderenlerin şimdi kendilerinin cezaevlerine sokulduğu Ergenekon sürecinde giderek netleşen bu çifte standart ve ayrımcılık kamuoyundan büyük tepki görüyor. Bu tepkilerden biri de Hale Özgür Kıyıcı´ya ait. Hale Hanım, Türkiye´de Kontrgerilla´nın işlediği ilk siyasi cinayete kurban giden Taylan Özgür´ün de ablası. Ergenekon sanıklarına ayrımcılık yapılmasına öfkeleniyor Hale Kıyıcı, ama aynı zamanda diğer mahkumların yaşadığı ağır şartlara da dikkat çekiyor ve onlar için birşeyler yapılmasını istiyor. İşte Hale Özgür Kıyıcı´nın mektubu:
İnanmak istiyoruz ki; bu değişim ve dönüşüm görünümü bizi yanıltmaz
?Tünel kazmaya gerek yok. Silivri´den GATA´ya yol var.. Benim güzel ülkemin güzel insanları, inanmak istiyoruz ki; bu değişim ve dönüşüm görünümü bizi yanıltmaz bir adımdır. Belli ki dış dinamiklerin zorladığı bu adımlar insanı insan, halkı halk olmaktan kaynaklanan haklarının kullanılmasında umut yaratır ve zorunlu olarak, güzel günleri gelecek nesillerin yaşamasına ´vesile´ olur. Tek parti düzeninden çok partililiğe geçişi bilindiği gibi dış dinamiklerin dayatması ile olmuştur. Biz zaten iç dinamikler ile bir çağdaş hak ve uygulamayı alamadık. Bize ya dayattı birileri, ya da iyi insanların aklına geldi, çağdaş normları çevirtip uygulamaya çalıştık. Bu hep böyle ola geldi. Geriye dönüp bakalım. Biz çağdaşların rutin uygulamalarını aldığımızda bunlara ´Devrim´ dedik. Anlatmaya çalıştığım şudur; dış dinamiklerin şu ya da bu amaçları doğrultusunda değişime doğru gidiyoruz. Bunun emareleri sanki belirdi. Dün emir komuta zinciri altında hareket edenler ve ülkenin kaderini belirleyenler, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, ve 27 Nisan´da belirleyenlere karşı, bugün başkaldıran toplumsal bir uyanış içindeymişiz düşünün gerçek olmasını dilemeli ve istemeliyiz. Gaziantep cezaevinde tutuklu olan kanser hastası Taylan Çintay´ı ve isimlerini bilemediğimiz sağlığını yitirmiş tüm tutukluları yaşatabilmeliyiz. Duyarlılık iç dinamiklerdedir. Onlarca tutuklu geri dönülmez bir aşamadadır. Hipokrat yeminini hatırlayan ve ilke edinen vicdan sahibi bir doktor tarafından koruyucu hekimlik ilkelerine uygun olarak bu tutsaklar muayene ve tedavi edilebilir. Yaşayan bilir bu yaşanmışlıkları.. Kullanmaları ´muktedir´ çağrıları sonucunda normal yasaları uygulamaya başlamasıyla bence şaşırdılar; ´çağırırım o başsavcıyı nasıl tutuklarsın o teğmenleri der, haddini bildiririm´ noktasında kendilerinin tutuklanmalarına engel olamaz hale geldiler. Kendilerini GATA´ya atarak kurtarmaya çalışıyorlar. İster olumlu, ister olumsuz bakın yaşadıklarımız budur. Ve bu bir değişim/dönüşümdür.
Normal mahkumlar için cezaevi doktoru tarafından sevk alabilmek ne zor bir iştir
Hurşit Tolon´la başladı GATA tüneli. Cezaevinden tünel kazıp kaçmaya gerek yok. Apoletlerinizde yıldızlar, kılıçlar varsa GATA tüneline girebilirsiniz. Ve sıradan bir tutuklu gibi; pislik içinde, hatta morga yakın koğuşlarda yatmak zorunda da değilsiniz. . Ancak gözden kaçırılan bir gerçek var. Yaşamsal öneme haiz... Kendileri için hiçbir şeyi istemeyen idealleri için, halkının daha mutlu, daha güzel bir dünyada yaşayabilmesi için, ulaşabilecekleri makam ve mevkileri reddederek cezaevine düşenlerin sağlık problemleri duyarlılık gösteren birilerinin dışında kimsenin umurunda değildir. Bunun somut örneklerini geçmişte yaşadık. Günümüzde de yaşıyoruz. Bu yaşananlar günümüzün aynasıdır. Güle Zere için nasıl zor günler yaşandı. Yaşayanlar bilir. Cezaevi doktoru tarafından sevk alabilmek ne zor bir iştir. Bürokrasiyi değil, iç ve dış güvenlik amirlerini aşıp onların ellerinde bulundurdukları erki aşıp cezaevi aracına binmek için neler yaşanmıştır. Çünkü cezaevinde ki her hastalığa ilk teşhis ´cezaevi psikozu´dur. Ciddi bir getirim kapısıdır cezaevinde dışarıya sevk. 12 Mart döneminde Hatice Alankuş´ta ihmalden öldürülmüştür.
O terazi artık adalet dağıtmıyor
Gaziantep cezaevinden gelen bir mektuptan satırları okumak için ne kadar zorlandım. ´Adana numune hastanesine gönderilen Taylan Çintay´ı Prof.Dr. Ahmet Erbağcı özel hastalarım var bugün tutukluyu ameliyat etmeyeceğim diyerek hastane morgunun bir köşesinde bekletmiştir.´ Taylan´ın mektubundaki bir cümleyi hep beraber okuyalım. ´..ölümün eşiğinden tek tek geçerken bu suskun seyirciler,çürüyerek yaşayacaklar,yaşarken de çürüyecekler´ Mektup insanın yüreğini ne kadar çok acıtıyor. Bu suskunluğun, duymazdan gelmenin, bu gerçekleri görmezden gelmenin sanırım bir bedeli olmalı. Bu tutuklular boyun fıtığından, yüksek tansiyondan veya hafıza kaybından değil kanserden ölümü bekleyen 30 lu yaşlarda ki evlatlarımız. Bu apoletlerdeki yıldız ve kılıçları bir ayrıcalık olarak görenlere adaletin herkese eşit olduğunu hatırlatmakta fayda etmiyor. Adamlar bas bas hukukun üstünlüğü nutukları atıyor. Şu an yaşananlar apoletlerinde bol yıldızlı paşalar için. Adaletin terazisini taşıyanın gözleri bağlı. O terazi artık adalet dağıtmıyor. GATA´nın üst subay koğuşlarında ziyaretçilerini kabul ederek geçiren darbe tezgâhlayıcıları ise bu halkla dalga geçer gibi nutuklar atıyor. O ittihatçı kafayla, kendilerini Mesih zanneden aklıevvellere bu halk bir an önce bir cevap vermeli. Ancak olağanüstü hallerde, yani sıkıyönetimle idare edilirken askeri hastaneye siyasi mahkûmlar sevk edilebilir. Daha doğrusu sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanıyor isen GATA´ ya götürürler. Bu sivil yargı acaba bundan habersiz mi?. Yoksa hasta hakları uygulamaları bir tek bu omuzu kalabalıklar, yıldız ve kılıçlarla dolu olanlar için mi geçerli. Taylan Çintay gibi kaç tutuklu var bilemiyorum. Bu kanser hastası tutukluların acımasızca tedavilerinin yapılmamasına seyirci kalmak, ses çıkarmadan suskunluğu ilke edinmek onları bu derin kuyudan çıkarmamak sanırım insanlık suçu.
GATA´da yeni bir mültecilik yaşam biçimi oluştu
Siz GATA´da yatan omuzu kalabalıklar hala hukuktan bahsedecek sözünüz var mı? GATA sınırların ötesinde bir yer. Yeni bir mültecilik yaşam biçimi oluştu. Üstelik mültecilik sosyal yardım paralarını da Türkiye Cumhuriyeti sosyal yardımlaşma kurumundan alarak. Elbet bir gün bu ülkenin bir vatandaşı olarak ödenen o maaşları, emeklilik ikramiyelerini geri isteme hakkına sahibim. Gelin bir günde GATA´nın önünde bu hukuksuzluğu haykıralım. Belki bu çığlığı duyanlar olacaktır.Hale Özgür Kıyıcı, hmkiyici@hotmail.com?
Abdullah Harun
(13 Nisan 2010, 09:57)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: