Necip Hablemitoğlu´nun 2002 yılında öldürülmesiyle ilgili olarak bugün 2 kişinin gözaltına alınması faili meçhul yakınlarının umudunu bir kez daha arttırdı. 41 yıl kadar önce 23 Eylül 1969 yılında Beyazıt´ta öldürülen öğrenci Taylan Özgür ile başlayan faili meçhul siyasi cinayetler 17 Mayıs 2006 tarihinde işlenen Danıştay saldırısı ve bir hakimin öldürülmesine kadar geçen 37 yılda Türkiye´nin en acı gündemi oldu. Her cinayetten sonra yetkililerin yaptığı, ´kanı yerde kalmayacak sorumluları bulunacak´ şeklindeki kelime kelime aynı açıklamalar uzun zamandır duyulmuyor. Çünkü yaklaşık 3 yıl önce başlayan Ergenekon soruşturması beklenmedik ölçülerde ve hızla gelişti. Karanlık cinayetlerin dosyaları bir bir açılıyor.
Karanlık dosyalar bir bir açılıyor, failleri aynı: Kontrgerilla
Necip Hablemitoğlu´nun 2002 yılında öldürülmesiyle ilgili olarak bugün 2 kişinin gözaltına alınması faili meçhul yakınlarının umudunu bir kez daha arttırdı. 41 yıl kadar önce 23 Eylül 1969 yılında Beyazıt´ta öldürülen öğrenci Taylan Özgür ile başlayan faili meçhul siyasi cinayetler 17 Mayıs 2006 tarihinde işlenen Danıştay saldırısı ve bir hakimin öldürülmesine kadar geçen 37 yılda Türkiye´nin en acı gündemi oldu. Her cinayetten sonra yetkililerin yaptığı, ´kanı yerde kalmayacak sorumluları bulunacak´ şeklindeki kelime kelime aynı açıklamalar uzun zamandır duyulmuyor. Çünkü yaklaşık 3 yıl önce başlayan Ergenekon soruşturması beklenmedik ölçülerde ve hızla gelişti. Karanlık cinayetlerin dosyaları bir bir açılıyor.
Yaklaşık 3 yıl önce başlayan Ergenekon soruşturmasını kamuoyu ilk aylarda, ´Bu operasyonlar fazla ileri gitmez, karanlık güçlerle uzlaşmak zorunda kalınır ve karşılıklı tavizlerle bitirilir´ inancıyla değerlendiriyordu. Ancak her operasyon dalgasından sonra bu karamsar değerlendirmeler yerini umuda bıraktı. Özellikle üst düzey general ve akademisyenlerin gözaltına alınmaları ve eski genelkurmay başkanı Hilmi Özkök´ün Ergenekon savcılarına gönüllü tanık olarak ifade vermesi sonrası bu umut kökleşti. Ergenekon soruşturmasının giderek derinleşmesi bir olan savcı sayısının kademeli olarak 7´ye kadar çıkarılması zorunluluğunu getirdi. Şu ana kadar binlerce sayfayı bulan toplam 6 Ergenekon iddianamesi tamamlanarak mahkemelere sunuldu ve kabul edilerek davalar açıldı. 7. iddianameyi hazırladıkları da bilinen ve müthiş bir yoğunluk içerisinde çalışan Ergenekon savcıları tozlu raflardaki eski dosyaları açmaktan da çekinmiyor. Tozlu raflardan dosya indirenler sadece Ergenekon savcıları da değil. Güneydoğu´da Cemal Temizöz soruşturmasına bakan savcılar, Ankara´da Başbakan yardımcısı Bülent Arınç´a suikast iddiası soruşturmasına bakan ve Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) Kozmik Odasına girmekten çekinmeyen savcı ve hakimler, Erzincan´da tam olarak kontrgerilla yöntemlerine dayanan suçları soruşturan ve bu süreçte başsavcıları bile gözaltına almaktan ve halen görevde bulunan 3. Ordu komutanını ifadeye çağırmaktan kaçınmayan savcılar.. Yeni anayasa değişiklikleriyle korsanlıkları budanacak olan HSYK ve yüksek yargı ile sivil mahkemelerde yargılanma tereddütleri giderilecek olan askerler konuları da gelecek aylarda halledildiğinde karanlık suikastlerin üzerine daha bir kararlılık ve cesaretle gidileceğinden şüphe duyulmuyor.
İlkKontrgerilla cinayetinin dosyası açılacak mı?
Mustafa Taylan Özgür, 23 Eylül 1969´da Beyazıt´ta öldürüldü. Özgür´ün Kontrgerilla tarafından karşıt fikirli gençleri birbirine düşürmek amacıyla öldürüldüğü iddia edildi ve bu iddia TBMM araştırma raporlarına da yansıdı. Kontrgerilla konusundaki tartışmaları Türkiye´de ilk olarak başlatan Kurmay Yarbay Talat Turhan, Taylan Özgür´ün kontrgerillacılar tarafından öldürüldüğünü yıllardır belirtiyor ve hatta öldüren teğmenin şimdi general olduğunu ve ismini bildiğini dahi iddia ediyor. Ablası Hale Özgür Kıyıcı, katillerinin bulunması için 41 yıldır mücadele ediyor fakat bir sonuca varamadı. Ancak son yıllardaki gelişmeleri umutla ve yakından takip ediyor. Bu ülkede artık darbelere karşı koyabilecek ve tankların üzerine çıkıp ´dur´ diyebilecek insanların olduğunu görmekten mutluluk duyduğunu anlatıyor. Kıyıcı, bunu son dönemdeki vahim darbe planlarının ortaya çıkmasına bağlıyor: Artık darbe planları ortaya saçıldı ve birileri de dur deme ihtiyacı duydu. Kim bu planların karşısında duruyorsa, kim bu ülkenin demokratikleşmesi için mücadele ediyorsa onları tebrik ediyorum. Eğer birileri darbelere karşı bu kadar dik durmayı başarabiliyorsa bu, çok güzeldir. Benim umudum var, umudumu hiçbir zaman yitirmedim ben. Hale Özgür Kıyıcı, Taylan Özgür cinayetinin TBMM Araştırma Merkezi uzmanlarınca hazırlanan Özel Harp Dairesi (ÖHD) ´Kozmik Oda´ raporunda yer aldığını hatırlatıyor. Kıyıcı, kardeşini kontrgerilla ya da Özel Harp Dairesi´nin öldürdüğünü 41 yıldır dile getirdiklerini ama destek bulamadıklarını anlatıyor. Türkiye´de kontrgerilla tartışmalarını başlatan ve bu tartışmalara en büyük katkıyı yargılandığı ´Bomba Davası´ndaki klasörlerce ebattaki savunmasıyla yapan Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan´ın ifadelerinde kardeşinin ölümüyle ilgili 4 kişinin isminin geçtiğini ifade eden Kıyıcı, şöyle devam ediyor: Talat Turhan, 1999´da çıkardığı Çeteleşme isimli kitabının 244. sayfasında şunları söylüyor: Devlet cinayet işlemiştir. Taylan´ı 69´da öldüren bir üsteğmendir. Şu anda da bir generaldir. Ben bu üst düzey generallere soruyorum. Bunlar kim bilemem. Üstüne alınan kim varsa çıksın söylesin. Bunların hepsi de bugün Ergenekon´da yargılanan isimlerdir. Kontrgerilla konusunun uzmanı ve saygın bir isim olan Talat Turhan´ın bu kadar iddialı konuştuğu halde o generalin ismini açıklamaması, hele hele Ergenekon soruşturması sürecinde iddiaların üzerine kararlılıkla gidildiği bir süreçte bu ismi hala saklamaya devam etmesi anlaşılır gibi değil. Bu durum kardeşini cinayete kurban veren ablası Hale Özgür Kıyıcı´yı derinden üzüyor. Taylan Özgür´ün yakın arkadaşlarından Enver Avcı´nın Talat Turhan´ı katili açıklamaya çağıran açıklamaları konuyu bir kez daha gündeme taşıyor: Geçen sene Jeofizik Müh. Odasının lokalinde Talat Turhan´la karşılaştım. Yanında Nigar öğretmen var. Sordum; Demişsiniz ki Taylan Özgür´ün katilini biliyorum. Neden açıklamıyorsunuz? Açıklamayacaktınızsa neden bunu söylediniz. Evet biliyorum dedi. Ancak açıklarsam beni öldürürler dedi. Siz açıklayın Talat bey, öldürülmezsiniz. Esas açıkladığınız zaman ÖLÜMSÜZLEŞİRSİNİZ.
Talat Turhan: Katilin ismini dönemin İçişleri Bakanına söyledim odada Deniz Baykal, Ertuğrul Günay ve Uğur Mumcu da vardı
Taylan Özgür´ün ablası Hale Özgür Kıyıcı, 1990 yılında Talat Turhan´ın cinayeti şu anda üst düzey bir general olan üstteğmen işledi sözü üzerine tüm Turhan´a bu kişinin kim olduğunu sorduklarını ve Ben görevimi yaptım ve dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş´e kim olduğunu söyledim. Odada Deniz Baykal, Ertuğrul Günay ve Uğur Mumcu da vardı cevabını verdiğini söyledi. Uğur Mumcu ile görüşmesinde kısa bir süre sonra olay hakkında yazı yazacağını cevabını aldığını ifade eden Kıyıcı, Mumcu´nun bu görüşmenin ardından kısa bir süre sonra öldürüldüğünü söyledi. Kıyıcı, emekli general Altay Tokat´ın ben de birkaç bomba attırdım sözleri üzerine Genelkurmay tarafından onur davası açıldığını hatırlatarak, Böyle bir davanın Talat Turhan için de açılmasını istedim. Çünkü söylediği sözlerle şu an görev yapan bütün generalleri töhmet altında bıraktı. Ya da Genelkurmay´ın Talat´ı yalanlamasını istedi. Yaptığım başvuru sırasında görüştüğüm bir yarbay bana Genelkurmay Başkanı´na özel mektup yazmamı istedi. Bu da benim onurumu inciteceği için yazmadım dedi. TBMM Fail-i Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu´na da başvurduğunu söyleyen Kıyıcı, komisyonun 1968-1973 yılları arasındaki cinayetleri araştırmadığını belirtti. Bu dönemin karanlıkta kalmasıyla birçok cinayet gibi Kızıldere katliamının da aydınlanamayacağını vurgulayan Kıyıcı, bir dönem Başbakanlık yapan Nihat Erim bile, ´Kızıldere kontrgerilla eylemidir´ dedi. Ancak kimse bu olayın da üzerine gidemiyor.. Talat Turhan´ın açıklamalarından sonra Taylan´ın ailesi olarak kabir azabı çekiyoruz. dedi.
Talat Turhan: Taylan Özgür´ü bir üsteğmenin öldürdüğünü söylemedim. Onu polis memuru öldürdü
Mahmut Övür ( Sabah, 25 Şubat 2010): Bir süre önce yazdığım Faili Devlet başlıklı yazıma, yazar Talat Turhan bir cevap gönderdi. Yazınızda ´Çeteleşme´ kitabımda şöyle dediğim söyleniyor: ´Devlet cinayet işlemiştir. Taylan´ı 69´da öldüren bir üsteğmendir. Şu anda bir generaldir.´ Ben, Taylan Özgür´ü bir üsteğmenin öldürdüğünü söylemedim. Orduyu yıpratmak isteyenler bu iddiaları yayıyorlar ve benim ismimi de iddialarını kanıtlamak için haksız yere kullanıyorlar. İnternet sitemin (www.talatturhan.com) Taylan Özgür cinayeti bölümünde cinayeti işleyen polis memuru dahil pek çok bilgiye rastlayacaksınız. Not: Yazımda yer verdiğim cümle bana değil, Taylan Özgür´ün ablası Hale Özgür Kıyıcı´ya aitti. ( Mahmut Övür, Sabah)
Ordunun yıpratılmasını istemeyen Turhan önceki açıklamalarını inkar mı ediyor?
Mahmut Övür ( Sabah, 27 Şubat 2010): Türkiye ilk darbeden bu yana geçen 50 yıl içinde ne darbeleri önleyebildi ne de darbelere haklılık kazandırmak için işlenen faili meçhul cinayetleri... Bu da ortaya bir Darbeler Cumhuriyeti çıkardı. Bu gerçeği bir süre önce ele almış ve Faili Devlet başlıklı bir yazı yazmıştım. Yazıda 1969´da ODTÜ öğrencisi Taylan Özgür´ün arkadan kurşunlanarak öldürülmesine değinmiş ve Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan´ın şu sözlerine yer vermiştim. Devlet cinayet işlemiştir. Taylan´ı 69´da öldüren bir üsteğmendir. Şu anda bir generaldir. Bu yazı üzerine Talat Turhan bir mail gönderdi: Ben, Taylan Özgür´ü bir üsteğmenin öldürdüğünü söylemedim. Orduyu yıpratmak isteyenler bu iddiaları yayıyor. Bizzat iddiayı ortaya atan isim, yıllar sonra kendisine mal edilen beyanın doğru olmadığını söylüyordu. Şaşırsak da cevap hakkına saygı nedeniyle yayınladım. Ancak gerçek böyle değildi. Birkaç yerde Turhan´ı yalanlayan bilgi vardı. Bunları da en iyi bilen isim, Taylan Özgür´ün ablası Hale Kıyıcı Özgür´dü. Özgür´ün gönderdiği maili biraz kısaltarak yayınlıyorum:
Sanıyorum Talat Turhan, son senelerde geçmişte yaptığı bu tür açıklamaların bizim yani Taylan Özgür´ün ailesinin arşivinde saklı olduğunu tahmin edemedi. Turhan, ´Orduyu yıpratmak isteyenler bu iddiaları yayıyorlar´ diyerek daha önceki açıklamalarını inkar edip sayfanıza açıklama gönderiyor. Ben Türk Silahlı Kuvvetleri´nin ancak kendi içinden çıkan zihniyetler tarafından yıpratılabileceğini düşünüyorum. Ve Sayın Talat Turhan´a hatırlatmak (!) amacı ile geçmişte yapmış olduğu açıklamaları kaynak ve tarih göstererek sizlerle tekrar paylaşıyorum:
1- 27 Kasım 1990´da Gazeteciler Cemiyeti´nde Kontrgerilla ile ilgili yaptığı basın toplantısında, Taylan´ı vuran bir üsteğmendir. Şu anda üst düzey generaldir´ dediği... 28 Kasım 1990 / Milliyet / Melih Aşık
2- 1990 Kasım Milliyet Gazetesi Rafet Ballı ile yaptığı söyleşi: Türk Gladyosu ve Özel Harp
3- Can Dündar ´Bir Kontrgerilla Klasiği´ 12.10.2000
Ve çarpıcı bir örnek... 12 Ekim 2000´de Can Dündar soruyor: Peki, bu üsteğmeni izlediniz mi? Talat Turhan: İzledim tabii. Yükselebildiği kadar yükseldi. Bu ismi yalnız MİT Başkanı´na özel bir sohbette kayda geçirmek için söylerim. Acaba bu açıklamaları başka bir Emekli Yarbay Talat Turhan mı yapmış diye sorarlar insana... 1978´de Hasan Fehmi Güneş, İçişleri Bakanı olmasının hemen akabinde bu dosyayı, Deniz Baykal, Ertuğrul Günay ve Uğur Mumcu´nun yanında Hasan Fehmi Güneş´e verdiğini söyleyen de Talat Turhan´dır. Hasan Fehmi Güneş´in bana dava açtığı ve tazminata mahkum ettiği iddiası ise tamamen ibretlik bir seviye tespit olayıdır. Bir yalana sığınmadır. Böyle bir davanın muhatabı olmadım. Olmayı çok isterdim, ancak cesaret bile edemediler. Keşke Hasan Fehmi Güneş ve Genelkurmay kendilerine sorduğum yazılı ve sözlü soruları mahkeme önünde cevaplayabilselerdi. Onlar da sustu ve/veya susturuldu. Evet, bu iddialara göre TSK içinde üst düzey general olan eli kanlı bir katil var. 12 Mart´lara 12 Eylül´lere nasıl gelindiğini tarih bir gün elbet yazacaktır.
Abdullah Harun
(24 Mart 2010, 15:51)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İşte Taylan Özgür cinayetinin de yeraldığı Özel Harp Dairesi (ÖHD) konulu Meclis Araştırma Raporu