BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ergenekon´la bağlantısı olan milletvekillerinin ortaya çıkarılmasını istedi. Birçok partili milletvekili arkadaşı hakkında ´terör örgütü propagandası´ suçlamasıyla fezleke hazırlandığını söyleyen Demirtaş, ´Ergenekon terör örgütünün faaliyetleri içinde bulunan milletvekillerinin fezlekelerini ne zaman Meclis´e göndereceksiniz? CHP´nin bazı milletvekilleriyle ilgili dosyaları savcılara ulaştırın´ dedi.
Ergenekoncu CHP´lilerin fezlekeleri ne zaman Meclis´e gelecek?
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ergenekon´la bağlantısı olan milletvekillerinin ortaya çıkarılmasını istedi. Birçok partili milletvekili arkadaşı hakkında ´terör örgütü propagandası´ suçlamasıyla fezleke hazırlandığını söyleyen Demirtaş, ´Ergenekon terör örgütünün faaliyetleri içinde bulunan milletvekillerinin fezlekelerini ne zaman Meclis´e göndereceksiniz? CHP´nin bazı milletvekilleriyle ilgili dosyaları savcılara ulaştırın´ dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Ergenekon´la bağlantısı olan milletvekillerinin ortaya çıkarılmasını istedi. Birçok partili milletvekili arkadaşı hakkında ´terör örgütü propagandası´ suçlamasıyla fezleke hazırlandığını söyleyen Demirtaş, ´Ergenekon terör örgütünün faaliyetleri içinde bulunan milletvekillerinin fezlekelerini ne zaman Meclis´e göndereceksiniz? CHP´nin bazı milletvekilleriyle ilgili dosyaları savcılara ulaştırın´ dedi. Demirtaş, parti grubunda yaptığı konuşmada, CHP lideri Deniz Baykal´ın Ergenekon sürecine ilişkin tavrını sert bir dille eleştirdi. Demirtaş, Ergenekon zihniyetiyle hesaplaşılmasını ancak darbe planlarının siyasi uzantılarının da ortaya çıkarılması gerektiğini vurguladı.
Yargıtay Başsavcısı CHP´yi görmüyor
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya´ya da mesaj gönderen Selahattin Demirtaş, Parti kapatma davası hevesindeki başsavcı bunları niye gözden kaçırıyor? diye seslendi. Demirtaş, darbe tehdidinin tamamen ortadan kaldırılması için yeni bir anayasa, MGK´nın feshi, zorunlu askerliğin kaldırılması, ordunun harcamalarının denetlenmesi gibi düzenlemeler yapılmasının şart olduğunu ifade etti. ( Zaman)
ŞOK! CHP SORUŞTURMAYA FİİLEN MÜDAHALE EDİYOR: CHP´li Ersin gizli tanıklarla görüşüp ikna etmeye çalıştı
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin´in, Ergenekon´dan tutuklanan Erzincan Savcısı İlhan Cihaner soruşturmasında gizli tanıklık yapan üç isimle Erzincan Eriza Otel´de görüştüğü iddia edildi. . Görüşmede ADD Başkanı Hüseyin Beydaş´ın da olduğu ileri sürüldü. CHP Milletvekili Ahmet Ersin, dün Erzurum´da basına yaptığı açıklamada, Erzincan´daki gizli görüşmesini itiraf etmişti. Ersin, Erzincan Başsavcısı Cihaner´in tutuklanması üzerine bölgeye gitmişti. 2 gündür kayıp olan Munzur kod adlı gizli tanık S.Z. ve diğer gizli tanıklar E.Z. ve Ö.Z.´nin Erzincan´daki Eriza Otel´de oldukları iddia edildi. Dün Başsavcı Cihaner´i cezaevinde ziyaret eden CHP heyetine başkanlık eden CHP milletvekili Ahmet Ersin ile Erzincan ADD Başkanı´nın, verdikleri ifadelerle soruşturmada önemli yer tutan gizli tanıkları Erzincan Valiliği´nin yakınındaki bir otel odasında ikna etmeye çalıştıkları iddia ediliyor. İkna edilmeye çalışılanlar arasında gizli tanık Munzur da bulunuyor. Hatırlanacağı üzere soruşturmada adı geçen Munzur kod adlı gizli tanıktan birkaç gündür haber alınamıyordu. Gizli tanıkların araçlarının konunun jandarmanın yetkisinde olmamasına rağmen İl Jandarma Alay Komutanlığı´nın bahçesinde olduğu ileri sürüldü. Alınan bilgiye göre, Erzincan Emniyet Müdürlüğü´ne konuyla ilgili bir ihbar telefonu geldi. Kendisini gizli tanık Munzur (S.Z.)´un yakın akrabası olarak tanıtan kişi, asker tıraşlı kişilerin S.Z.´yi iteleyerek bir pastaneye soktuğunu, gizli tanık Munzur´un hayatının tehlikede olduğunu aktardı. Polisi arayan şahıs, akrabası olan S.Z.´yi dün öğleden önce Ordu Caddesi´nde gördüğünü, yanında sivil ve asker tıraşlı kişiler olduğunu ifade etti. S.Z´.nin endişeli ve korkmuş halde olduğunu anlatan şahıs, S.Z. ve yanındakileri arklarından takip ettiğini, şahısların Ordu Caddesi üzerindeki Paradise Pastanesi´ne S.Z.´yi iteleyerek girdiklerini söyledi. Bir süre sonra S.Z.´nin pastaneden endişeli tavırlarla çıktığını ifade etti. Şahıs, gazetelerde Munzur kod adlı gizli tanık kayboldu haberini gördükten sonra polisi aradığını söyledi. Akrabam S.Z.´yi koruyun diyerek telefonu kapattı. Erzincan Başsavcısı Cihaner´in tutuklandığı soruşturmada gizli tanıkla görüştüğü iddia edilen CHP´li Ahmet Ersin, görüşmeyi doğruladı ancak gizli tanık olduğunu bilmediğini iddia etti. Benzer olay AK Partili milletvekilleri için geçerli olsaydı derhal harekete geçeceğinden şüphe duyulmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya´nın bu skandal görüşmeye karşı hala sessizliğini sürdürmesi dikkatlerden kaçmıyor. CHP´li Ersin´in, gizli tanık Munzur ile görüşmesine kamuyoundan sert tepkiler geldi. AK Parti´nin hukukçu milletvekillerinden, TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğan, mahkemenin işini milletvekillerinin yapmaması gerektiğini söyledi. Erdoğan, Yargıyı yargıya bırakalım. Hem yargının siyasallaştığını söyleyeceksin hem de milletvekili olarak sanık ve tanıklarla görüşeceksin. Bunlar doğru şeyler değil. Hukukun uygulanması mahkemeye bırakılmalıdır. dedi. Benzeri görüşmeyi bir AK Partili bir vekil yapsa yer yerinden oynayacağına dikkat çeken Erdoğan, Bizde böyle bir görüşme olsa gök kubbe partinin başına indirilir, kıyamet koparılırdı. CHP görüşünce normal karşılanıyor. şeklinde konuştu. Eski DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan da, Bir milletvekilinin görevi midir, bir davanın tanığıyla görüşmek? Onun gizli tanık olduğunu bilmemesi diye bir şey olur mu? Yargı üzerinde öyle müdahaleler olmaya başladı ki siyasetçinin yapmaması gereken şeyler oluyor. diye tepki gösterdi.
ŞOK! CHP SORUŞTURMAYA FİİLEN MÜDAHALE EDİYOR: CHP´li Ersin halen süren soruşturmaya ait cd´leri parti raporuna ekledi ve bunu savundu: Ne olacak canım?
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in elindeki dinleme kayıtlarının CHP´ye sızdırıldığının ortaya çıkması, partiyi zor durumda bıraktı. Suçlamaların hedefinde, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin var. Partinin birçok faaliyetinde kilit rol üstlenen Ersin, Erzincan Raporu´nu da hazırlayan isim. Ersin, Başsavcı Cihaner´in tespit ettiği dinleme kayıtlarını da rapora ekleyerek Genel Başkan Deniz Baykal´a sunmuştu. Gizli soruşturmadaki delillerin bu şekilde parti raporuna eklenmesinin suç olduğunun hatırlatılması üzerine de şu karşılığı verdi: Ne olacak canım, elden ele dolaşıyor böyle şeyler. Ahmet Ersin, verdiği çelişkili bilgilerle de zor duruma düştü. AK Parti Grup Başkan Vekili Suat Kılıç, Ersin´in rapora koyduğu ses kayıtlarını bizzat savcının kendisinden aldığını iddia etmişti. Bunu reddeden Ersin ise dinleme CD´lerinin kendisine Ankara´da ulaştırıldığını ileri sürmüştü. Kendisini savunurken, Kayıtlar bana çok sonra ulaştı. demişti. Fakat, tarihler CHP milletvekilini yalanlıyor. 21 Aralık´ta Erzincan´dan dönen Ersin, iki gün içinde raporunu hazırlamış ve 25 Aralık 2009 tarihinde de Baykal´a sunmuştu. Yani Başsavcı Cihaner´le görüşmesinden 4 gün sonra. Aynı zamanda TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi olan Ersin, iki kez Erzincan´a giderek Cihaner´le görüştü. İlk olarak 20 Aralık tarihinde bölgeye giden CHP İzmir Milletvekili, önce Cumhuriyet Başsavcısı Cihaner ve bazı TSK mensuplarını ziyaret etmiş, ardından da askerî cezaevinde tutuklu bulunan İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı Nedim Ertan, yardımcısı Üsteğmen Ersin Ergut ve Astsubay Orhan Esirger ile görüşmüştü. Erzurum özel yetkili cumhuriyet savcıları tarafından iki kez ifadeye çağrılan 3´üncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk´le görüşmemiş, gerekçesini de, Zaten komutandan alacağım bilgileri başkalarından aldım. Komutanla görüşmeye gerek yok. şeklinde açıklamıştı. Erzurum Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal´la neden görüşmediğini de şöyle izah etmişti: Görüşme ihtiyacı duymuyorum. Ben gerekli bilgileri değişik çevrelerden hem gece hem gündüz yaptığım görüşmelerle izlenimlerini aldım. 21 Aralık akşamı Ankara´ya dönen Ahmet Ersin, iki gün içinde raporunu hazırlamıştı. 25 Aralık´ta genel başkana sunduğu bu rapora söz konusu dinleme kayıtlarını da koymuştu. Ersin, Zaman´ın CD´ler çok sonra ulaştı diyorsunuz ama görüşmeden 2 gün sonra hazırladığınız raporda yer alıyor. hatırlatması üzerine, Savcıyla görüşmemden belki bir hafta sonra, belki birkaç gün sonra bana ulaştı, tam hatırlamıyorum. şeklinde çelişkili ifadeler kullandı.
Erzincan Başsavcısı Cihaner gözaltına alınınca, İP´e ve CHP´ye uyuyan Yargıtay Başsavcısı uykusundan fırladı
Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in Erzincan Ergenekon soruşturması kapsamında makamında gözaltına alınması üzerine HSYK-Danıştay-Yargıtay üyeleri peşpeşe açıklamalar yaparak Başsavcının gözaltına alınmasını protesto etmişler, böylece inanılmaz bir skandala imza atmışlardı. HSYK hemen devreye girerek gözaltını yapan ve soruşturmayı yürüten Erzurum özel yetkili savcılarının yetkilerini, yani soruşturmayı ellerinden aldı. Danıştay ve Yargıtay üyeleri açıklama yaparak HSYK´nın kararını onayladıklarını ilan ettiler. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ise bir açıklama yaparak, Habur, Erzincan ve Erzurum´daki adli tahkikatların incelemeye alındığını belirterek, AK Parti´yi kapatmak için gözdağı vermiş oldu. Oysa Erzincan Ergenekon soruşturmasının iddianamesi bir kaç hafta sonra tamamlanarak mahkemeye sunuldu ve kabul edilerek Başsavcı Cihaner, 2 numaralı sanık olarak terör örgütü üyeliği suçlamasıyla yargılanmaya başladı. Yargıda kadrolaşmış karanlık güçlerin net bir şekilde deşifre olduğu bir olay olmuştu aslında Cihaner´in gözaltına alınması.
Perinçekten Mahkemeye hakaret, CHP´ye selam
30 Aralık 2009 tarihinde yapılan Ergenekon dava duruşmasında Perinçek reddi hakim taleplerinin reddedilmesine tepki göstermiş, Ergenekon davasına bakan mahkemenin Türk yargısı olmadığını ileri sürmüştü. Hiç kimse cüppe giydi diye hakim olmaz. diye bağıran Perinçek´in, Sizler PKK´ya kurucu olabilirsiniz. Ben olamam şeklindeki sözü tansiyonu yükseltti. Perinçek, duruşmaya verilen arada CHP milletvekilleri Bülent Baratalı, Ali Rıza Öztürk, Şahin Mengü, Turgut Dibek, İsa Gök, Atilla Kart ve Halil Ünlütepe´ye seslendi. Mahkeme salonunda izleyicilerin olduğu bölüme yaklaşan Perinçek, CHP´li milletvekillerine geldikleri için teşekkür etti. Arkadaşı Deniz Baykal´ın Ergenekon davasında aldığı tavrın memnuniyet verici olduğunu belirten Perinçek, Deniz Baykal´a selamımı söyleyin. dedi.
CHP´de 2´nci Yes/No vakası: Erzincan soruşturmasında ´Boş arama izni´ iddiası doğru çıkmadı
CHP´li Kemal Kılıçdaroğlu´nun skandal olarak olarak açıkladığı Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi´ne ait boş arama tutanağı iddiası doğru çıkmadı. Belgenin aslının dolu olarak Erzincan Merkez Komutanlığı´nda olduğu anlaşıldı. Daha önce de başka bir CHP´li Önder Sav´ın, bir valiyi ziyareti esnasında Vakit gazetesinden gelen bir telefonunu cevaplaması sonrası ´NO´ tuşuna basarak konuşmayı sonlandırması gerekirken dalgınlıkla ´YES´ tuşuna basarak telefonu kapattığını zannetmiş ve vali ile yaptığı skandal içerikli görüşme Vakit muhabiri tarafından dakika dakika dinlenmiş ve olay Vakit´te manşet olarak yayınlanmıştı. Bu skandal üzerine telefonlarının gizlice dinlendiği suç duyurusuyla soruşturma başlatan savcı, görüşmenin gizlice kaydedilmediğini, değil yes/no tuşlarının kapatılmasıyla açık kalan cep telefonundan yapıldığını telekom kayıtlarıyla doğrulamıştı. Bu skandaldan sonra tepkileri üzerine çeken Önder Sav uzun süre ortalarda görünmemiş ve ´Yes/No´ ile anılır olmuştu.
CHP lideri suikast yapılacağı iddia edilen Arınç´la alay etti: Hükümet sansasyonel haberlerle Berlusconi gibi puan toplamaya çalışıyor
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a yönelik suikast iddialarına ilk anlarda skandal bir açıklamayla değinen Baykal, olayın seyrine bakıldığında ´pek çok inanılması güç nokta´ olduğunun görüldüğünü ileri sürdü. ´Bir sokağın adını bile aklında tutamayan, kağıda yazanlar, polisi görünce kağıdı yutmaya çalışanlar nasıl suikast yapacaklar? Bu çok inandırıcı değil´ demişti. Ancak soruşturmanın deliller ışığında derinleşip Özel Harp Dairesi´nin (ÖHD) merkezinde savcı ve hakimlerce arama yapılması üzerine CHP´liler sessizliğe gömüldü. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kendisine yönelik suikast iddialarıyla ilgili ´Berlusconi sendromu´ yorumunu yapan CHP lideri Baykal ve CHP Milletvekilleri Şahin Mengü ile Kemal Kılıçdaroğlu´na sert tepki gösterdi. Arınç şöyle konuştu: ?Bir defa bunları bir siyasetçinin ağzından çıkmasından utanç duyuyorum. Bir geçmiş olsun dileğinde bile bulunmadan meseleyi sulandırarak, meseleyi mizah konusu yapmaya çalışarak bu siyasetçiler ne yapmaya çalışıyor anlamakta zorluk çekiyorum. Bu mizah konusu bir olay değildir. Ama hayatları tamamen mizaha dayalı insanlardan başka türlü bir davranış da beklenemez. Siyasette hiç düz çizgisi olmamış, omurgasız hareket etmeyi meslek edinenmiş insanların bu tür olay karşısında da söyleyecekleri budur. Maalesef bu iş safsatadır diyen bir milletvekili var. Bu milletvekilinin tek bir görevi var Genel Başkanı´nın talimatıyla Silivri´deki Ergenekon duruşmalarını takip etmek. Ergenekon duruşmalarını takip etmekten vakit bulduğunda Meclis´e gelen bir insan böylesine ciddi bir olay karşısında safsata kelimesini hiç yüzü kızarmadan kullanabiliyor. Bu çok garip bir şeydir. Bir başkası (Kılıçdaroğlu) Türkiye´de dürüstlüğün timsali haline getirilmeye çalışılırken son olaylar sebebiyle üzerindeki makyajların tamamını kaybetmişti. O da bu tamamen mizahtır diyor. Bir başkası başka bir şey söylüyor. Hele hele bir Genel Başkan açık da söylemedi ama içeriden yansıyan haberler doğruysa meseleye Berlusconi sendromuyla bakıyor. Bu Türkiye´de hem muhalefetin hem siyasetin önemli ağızlar konuştuğu zaman ne hale de geldiğini gösteriyor.
Ergenekon duruşmasında CHP´ye şok: Savcılar CHP hakkında fezleke istedi
İkinci Ergenekon davasının 21 Aralık 2009 günü yapılan 25. duruşmasında söz alan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, duruşmalarda sanık avukatlarıyla yanyana oturan CHP´li milletvekillerine dikkat çekmiş ve milletvekillerinin, izleyici sıralarında yer olmasına karşın, avukatlara ayrılan bölümde oturduklarına işaret etmişti. TBMM Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkındaki Kanun´a değinen Pekgüzel, bu kanuna göre TBMM üyelerinin taraf olamayacağını ifade etti. Pekgüzel, duruşmaya gözlemci olarak gelen milletvekillerinin, sanıklar ve sanık yakınlarıyla görüştüklerini, bazı gazetecilere davayla ilgili görüş bildirdiklerinin gözlendiğini, bir milletvekilinin de ´sanık-avukat ilişkisi´ içinde bulunduğunu öne sürdü. ´Söz konusu yasaya aykırı davranılması halinde milletvekillerinin vekilliklerinin de düşürülmesine hükmedilebileceğini´ savunan Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel, gereğinin yapılması için davanın duruşma tutanaklarının TBMM´ye gönderilmesini istedi. Ancak mahkeme heyeti bu talebi reddetti. Savcıların talebine öfkelenen CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, savcılığın, CHP´li milletvekillerin davayı izlemesinden neden rahatsız olduğunu sordu. Bunu izlemenin, milletvekili olmanın gereği olduğunu belirten Kart, bu takip için kimseden izin almalarına gerek bulunmadığını kaydetti. Kart, Savcılık makamı, iddianamesine hakim olamamanın, iddianameyi bizzat hazırlamamasının ezikliği, tedirginliği ve kompleksini yaşıyor. Aynı tedirginliği mahkeme heyeti de yaşıyor dedi. CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir de alanlara gittiklerinde gaz, mahkemeye gittiklerinde ise azar yediklerini ifade etti.
Kapatılan DTP üyesi isyan etti: Genel başkanı terör suçuyla yargılanan ve şubelerinde terör delilleri bulunan İP´e ve alenen Ergenekon´un savunuculuğunu yapan CHP ve Baykal´a niye dava açılmıyor?
Anayasa Mahkemesi´nin DTP´yi kapatma kararıyla birlikte, 5 yıl siyaset yasağı getirdiği DTP´nin üyesi ve eski genel başkan yardımcısı Orhan Miroğlu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya´yı çifte standart uygulamakla suçlayarak tepkisini şu sözlerle dile getirmişti: ´Benim gibi parti ile hukuki ve organik bir bağı bulunmayan bir üyenin hakkında açılan dava, ´ceza ile sonuçlanmamasına rağmen´ kapatmaya delil olarak sunuluyor. Ancak genel başkanı terör örgütü üyeliği suçuyla yargılanan ve şubelerinde Ergenekon terör örgütüyle ilgili birçok delil bulunan İP hakkında dava bile açılmadı. CHP ve Baykal da alenen Ergenekon´un savunuculuğunu yapıyor ve yine dava yok. Bu çifte standart değil de nedir? İP bürolarında Yargıtay krokisi dahil ele geçirilen birçok delili hatırlatan Miroğlu, Genel başkanları içeride. Fiili olarak terör örgütü kurmaktan yargılanıyor. DTP´nin durumu İP ile karşılaştırılamaz bile. Ne DTP İP´tir, ne de Ahmet Türk Doğu Perinçek´tir. Birçok arkadaşımız hakkında verilen mahkumiyet kararı tamamen bireysel birtakım konuşmalardan, fikir beyan etmelerdendir. İP, açıkça Ergenekon terör örgütü diye bir örgütün üyeliğini yapıyor. Buna rağmen İşçi Partisi´ne yönelik hiçbir şey yok. Yani İşçi Partisi terörün odağı olmanın dışında bizzat işin içindedir. şeklinde sitemde bulundu. İP hakkında ortada bu kadar beyan ve delil varken dava açılmamış olmasının sebebini anlayamadığını söyleyen Miroğlu, Acaba Sayın Abdurrahman Yalçınkaya bizim gibi insanların sağda solda yaptığı konuşmaları toplamaktan fırsat mı bulamadı İP´e dava açmaya? Bu bir çifte standarttır. ifadelerini kullandı. Miroğlu, İP dışında CHP´nin açıkça Ergenekon savunuculuğu yaptığını ve Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk´un da Ergenekon sanıklarının yargılandığı Silivri´yi ´Nazi Toplama Kampı´na benzettiğini hatırlattı. Biz İmralı´yı ´Nazi Toplama Kampı´na benzetsek kim bilir başımıza ne gelirdi? dedi. Görevdeyken örtülü, emekli olunca aleni Ergenekon savunucuları
Orhan Miroğlu´nun dile getirdiği çifte standarda dikkat çeken ve ismini vermek istemeyen bir emekli hakim, Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya´yı keyfi davranmakla suçlayarak, yargıtay başsavcılarının görevdeyken örtülü şekilde, emekli olunca da aleni Ergenekon destekçisi olduklarını iddia etti ve emekli başsavcılar Sabih Kanadoğlu ile Vural Savaş´ı buna örnek gösterdi.
CHP, Erzincan´daki Ergenekon soruşturmasına da müdahil oluyor: MİT´çilerin tutuklanması yasaya aykırı
CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, Ergenekon soruşturması kapsamında Erzurum´da tutuklu bulunan üç MİT mensubu ile görüşmüştü. CHP Erzurum İl Başkanlığı´nda basın toplantısı düzenleyen Ersin, MİT binasına 20-30 polisle baskın yapılmasının 2937 sayılı MİT yasasının 26. ve 27. maddesine aykırı olduğunu söyledi. Görüşmesinde, MİT görevlileri hakkında dişe dokunur bir suçlamanın olmadığını öğrendiğini belirten Ersin, ?Onlar, Ergenekon örgütü ile bağlantılı olduğu iddiası üzerine gözaltına alınıp, tutuklanıyorlar. Bir de Albay Dursun Çiçek´e ait olduğu ileri sürülen, İrtica ile Mücadele Eylem planı kapsamında, bu planı uygulamaya geçirdikleri ileri sürülüyor? dedi. MİT Erzincan Bölge Başkanı´nın 1 temmuzda Ankara´dan Erzincan´a tayin edildiğini hatırlatan Ahmet Ersin, ?İki ay ailesini yerleştirmekle geçmiş. Bir ay sonra da bu olay başına geldi. Bu kadar kısa sürede Ergenekon Örgütü ya da ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın uygulamaya geçilmesinin söz konusu olması mümkün değildir. Uyduruk bir takım itirafçı ve gizli tanıklarla, toplumun en dürüst, namuslu insanlarının Ergenekon suçlamalarıyla cezaevlerinde çürümeye terk ediliyor? diye konuşmuştu.
İhbar eden belli değilse belge geçersizdir diyen CHP´nin itirazı Anayasa Mahkemesi´nce reddedildi
Anayasa Mahkemesi Albay Çiçek imzalı Eylem Planı´nın orijinalinin ortaya çıkmasıyla başlayan tartışmalara ışık tutacak bir karara imza attı. Albay Dursun Çiçek imzalı ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın ıslak imzalı nüshasını gönderen ihbarcı subayın kimliğinin tartışıldığı bugünlerde mahkeme, verdiği kararla ´Belge gerçekse kimliğe bakılmaz´ görüşüne vardı. CHP´nin itirazını reddeden mahkemenin kararı, üyesi Osman Paksüt´ü de üzdü. Karara muhalefet eden Paksüt´ün gerekçesi: ´Kurumlar yıpranabilir.´ Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun, 4 Aralık 1999´da Resmi Gazete´de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. TBMM, kanunun ´İşleme konulmayacak ihbar ve şikayetler´ konulu bölümünü içeren 4. maddesinde 17 Temmuz 2004´te değişikliğe gidilerek ´İddiaların, sıhhati şüpheye mahal vermeyecek belgelerle ortaya konulmuş olması halinde ad, soyad ve imza ile iş veya ikametgah adresinin doğruluğu şartı aranmaz´ hükmünü ekledi. CHP yapılan değişikliğin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi´ne dava açtı. Anayasa Mahkemesi, belge doğruysa ihbarcının kimliğinin olması şartına gerek görmeyen düzenlemede CHP´nin iptal istemini reddetti. Yüksek Mahkeme´nin gerekçeli kararı ise Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlanan İrticayla Mücadele Eylem Planı ile ilgili ıslak imza tartışmalarına ışık tuttu. AYM´nin gerekçeli kararında, İptal istemine konu kuralda, suç işlendiğine ilişkin iddiaların, sıhhati şüpheye mahal vermeyecek belgelerle ortaya konulmuş olması halinde ad, soyad ve imza ile iş veya ikametgah adresinin doğruluğu şartının aranmayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla kural, delillendirilebilen ihbar ve şikayetlerde, ihbar ve şikayet eden kişinin kimliğinin önemli olmadığını, bu nitelikteki ihbar ve şikayetlerin işleme konulacağını düzenlemiş olmaktadır denildi. Mahkeme, düzenleme yetkisinin Meclis´te olduğunu belirterek, Meclis´in takdirine müdahale edilemeyeceğini açıkladı.
CHP´li Kart Ergenekon dava hakimine sataştı: Haksız kazanç elde etti
CHP´li Atilla Kart, Ergenekon davasına bakan Silivri Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Sedat Sami Haşıloğlu ile Fatih Cumhuriyet Savcısı Ercan Altuncu´nun, ´icra satışlarını takip ederek ucuza taşınmaz mal alma girişiminde bulunmakla´ suçlayarak elinde belgeler olduğunu iddia etti. CHP´lilerin arası ne savcılarla ne de mahkeme üyeleriyle iyi değil.CHP önderliğindeki Ergenekoncuların hakim ve savcıların hayatlarını en ince ayrıntısına kadar araştırmakla meşgul olduğu kanısı kamuoyunda yaygın. CHP´nin, Ergenekon soruşturması sürecinde savcıları ve davaya bakan hakimleri görevlerinden aldırmak için sarfettiği yoğun çabalar devam ediyor. Mahkemeyi, hakim heyetinin toptan reddini deneyen ve sonuç alamayan çevreler taktik değiştirerek hakimler üzerine tek tek giderek onları çekilmeye zorluyor. Üç üye hakimin de muhtelif duruşmalarda tek tek yoklanarak çekilmeye zorlandıkları görüldü. Hatta onları görevden almak için HSYK da devreye sokuldu ancak olayın daha önce hiç görülmediği şekilde kamuoyunda tartışılarak tepki görmesi üzerine HSYK planı işe yaramadı. Bu kez hedefte Hakim Sedat Haşıloğlu var. Duruşmalara kalabalık bir grupla katılmaktan ve Ergenekon sanıklarıyla yanyana oturmaktan çekinmeyen ve bu sebeple mahkeme başkanından uyarı alan CHP´li milletvekillerinin bu gayretleri, olayı kişiselleştirdiklerini gösteriyor. CHP önderliğindeki Ergenekoncular, Ergenekon soruşturmasında bugüne kadar yaptıkları işler ve davranışlarıyla görevini doğru ve tarafsız yapamayacakları suçlamasıyla Savcı Zekeriya Öz ve diğer savcılar hakkında defalarca inceleme ve soruşturma yapılması talebiyle HSYK´ya başvurdular. Aydınlık, Cumhuriyet ve benzeri malum medya, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz´ü, çevresinde tecavüzcü coşkun olarak tanınan, işçi partili ve oto kundaklamadan 3 yıl hapis yatmış güvenilir bir kişiye dayanarak yüz kızartıcı suçlarla karalama kampanyası yürüttü. Aydın´ın Çine ilçesinde tertiplendiği ve iftiralardan ibaret olduğu ortaya çıkan haber üzerine açıklama yapan ilçe halkı ve haberde adı geçen kişiler, yapılan dezenformasyonu gözler önüne serdi. CHP lideri Deniz Baykal, isim vermeden Ergenekon soruşturmasını yürüten Savcı Zekeriya Öz´ü, Şemdinli´yi soruşturan Ferhat Sarıkaya´nın akıbetini hatırlatarak tehdit etti.
CHP´lileri iddiası üzerine reddi hakim yapan sanıklar hakim heyetini öfkelendirdi
Üye hakim Sedat Haşıloğlu ile ilgili HSYK´ya şikayette bulunduklarını ifade eden sanık avukatı Servet Bora, Haşıloğlu´nun, Adalet Bakanlığının baskısı altında olduğunu bu yüzden çekilemediğini ileri sürdü. Bunun üzerine üye Hakim Haşıloğlu, ?Ben Adalet Bakanlığı´ndan mı korkacağım. Öyle mi? Kimseden korkmam beyefendi. Nezaket etkileyebilir. Hiçbir Adalet Bakanı´ndan şu kadar korkmam. Adalet Bakanı beni Hakkari´ye Diyarbakır´a mı sürer? diye konuştu. Haşıloğlu, avukat Servet Bora´ya dönerek Siz savcıydınız, Adalet Bakanı´ndan korktunuz mu? diye sordu. Bora´nın Hayır efendim cevabı karşısında Haşıloğlu, Sizden daha aşağı değilim. Kim oluyor Adalet Bakanı. İşte söylüyorum bir hakimim ben şeklinde konuştu. Üye Hakim Haşıloğlu´nun bu sert açıklamaları üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün de konuya müdahil olarak, ?Tartışma istemiyoruz. Kimse korkmaz. Bizim hayatımızda korku olmaz. Ne işimiz var korksak burada ifadesini kullandı. Aynı sanıkların avukatı Ceyhan Mumcu da reddi hakim taleplerinde bulunduklarını dile getirdi. Reddi hakim talebini değerlendiren Mahkeme heyeti başkanı Köksal Şengün, bu konuyla ilgili daha önceden yapılan taleplerin değerlendirildiğini, tekrar karar verilmesine gerek görülmediğini de belirterek, talebin geri çevrilmesine karar verdiklerini açıkladı. Başkan Köksal Şengün, avukatlar Servet Bora ve Ceyhan Mumcu tarafından bu celsede yapılan reddi hakim talebinin, birinci ´Ergenekon´ davasının 7 Aralık 2009 tarihli duruşmasında da yapıldığını hatırlattı. Bu talebin reddine yönelik karar verdiklerini açıklayan Şengün, Bora ve Mumcu´nun bu celsedeki ret taleplerinin geri çevrilmesine hükmettiklerini bildirdi.
Baykal yasa filan takmıyor: Mahkeme kararıyla yapılan dinleme bilgilerini deşifre etti
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal´ın, Hürriyet Gazetesi Yazarı Fatih Çekirge´ye mahkeme kararlarıyla 56 hakim-savcıya ilişkin alınan dinleme belgelerinin kendisinde olduğunu açıklaması Ankara´ya bomba gibi düşmüştü. Sincan Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz´ın Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu´nun dinlenip dinlemediğinin tespiti için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı´na yaptırdığı baskından sonra medyada çıkmaya başlayan dinleme haberlerinin ardından Baykal´ın da gizli olması gereken belgelerinin kendisinde olduğu söylemesi tartışma yarattı. Hukukçular yasal olarak sadece TİB´de bulunması gereken çok gizli dinleme kararlarının, Baykal´da bulunmasının suç olduğunu kaydetti. Baykal partisinin grup toplantısında TİB´deki gizli belgeleri deşifre etti, çarpıttı. TİB´deki aramanın ardından Baykal´a sızan belge TV´de naklen deşifre edildi. ´Gizli´ belgede 10 kişinin dinlendiği belirtilirken belgede, soruşturma kararı alınmış yargı mensuplarının ismi açık açık yer alıyor. Kılıçdaroğlu´nun dağıttığı belgede, mahkeme kararıyla Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan dinlemelerden elde edilen delillerle birlikte Eminağaoğlu, Kaçmaz, Bakırköy eski Savcısı Ali Çakır ve 10 hakim ve savcının ismi yer alıyor. Kılıçdaroğlu, gizli belgeyi Meclis kürsüsünde göstererek, 10 bin hakim ve savcının dinlendiğini iddia etmişti. Baykal, İstanbul 1.Sulh Ceza Mahkemesi´nin aldığı ´Gizli´ ibareli iletişimin tespiti kararını basına ve milletvekillerine gösterdi. Hukukçular, Baykal´ın dinlemelerle ilgili gizlilik kararını bilerek ve isteyerek ihlal ettiğini bunun ise suç olduğunu dile getirdiler. Baykal´a söz konusu belgelerin nasıl ulaştığı tartışma yaratırken, dikkatler Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü´nün eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında yaptığı soruşturmaya çevrildi. Bakanlık müfettişleri, Eminağaoğlu ile Baykal arasında belge alış verişini tespit etmiş ve bu konuda cezai işlem yapılmasını istemişti. Hukukçular, Baykal´ın CMK´nın 285.maddesini ihlal ettiğini ifade etti. Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, ?Baykal´ın paylaştığı dinleme kayıtları halen haklarında soruşturma olan bir kısım yargı mensuplarıyla ilgili. CMK kapsamında. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı soruşturmalar da gizlidir. Gizliliğin ihlal edilmesi de suç teşkil eder. Bunların kamuoyuyla paylaşılması da suç teşkil eder? diye konuştu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal konuyla ilgili olarak ayrıca, telefon dinlemeleri ile ilgili olarak, Türkiye´de bir ´karargahın´ olduğunu, bunun da Başbakan´a bağlı olduğunu söylemişti. Bu sözlere TİB Başkanı Fethi Şimşek, ?Baykal´ın bildiği bir karargah varsa o başka? diyerek sert tepki gösterdi.
CHP´nin yargıdaki kadroları
Yarsav Başkanı Eminağaoğlu´nun CHP liderine bir dosya ilettiği ve yerel seçimlerde aday yapılacak belediye başkan adaylarının belirlenmesi konusunda görüşme yaptığı ortaya çıktı.
Sincan Hakimi Kaçmaz´ın Cumhurbaşkanı´nın yargılanmasını istemesine CHP destek verdi
CHP lideri, Dün ortaya çıkıyor ki Sincan´da bir hakim var, Cumhurbaşkanı´nın haklı olarak dokunulmazlığı olmadığını, Cumhurbaşkanı´nın suç işlediği zaman yargılanabileceğini düşünerek bir hukuki mütalaa harekete geçmişti şimdi meslekten ihraç için Adalet Bakanlığı düğmeye basmıştır. Türkiye´de bir anayasal çatışma yaşanıyor. Türkiye´de yaşanan olay YARSAV olayı değildir, Sincan ağır ceza´daki olay değildir, Ergenekon´da üzerimde baskı var diyen, davadan çekilen hakimin şahsi olayı değildir. Sistematik bir olay var, bu olay bir anayasal çatışma olayıdır. Bu olayın temelinde, hükümetin AKP´nin laikliğe karşı eylemlerin odak noktası olduğuna ilişkin Anayasa Mahkemesi´nin aldığı karar var. Mahkeme bir tespit yaptı, dedi ki ´bu iktidar laikliğe karşı eylemlerin odağındadır´. Şimdi bunların ne anlama geldiği yavaş yavaş yaşanıyor. Ne oldu? ´Olmaz´ dedi, kesinlikle benimsemedi, gereğini yapmadı. Hesaplaşmaya başladı, basının yargının sindirilmesi arkasında olan budur. diye konuştu.
CHP´liler ´Islak İmza´nın doğruluğuna bir türlü inanmıyor
CHP´liler, ´Islak İmza´ olayının Adli Tıp´ta kontrolünden 1 hafta önce hükümetin kuruma üç uzman atadığını dolayısıyla ıslak imza´nın Albay Çiçek´e ait olduğunu tespit eden Adli Tıp raporunun siyasi ve güvenilmez olduğunu iddia etmişlerdi. CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde ´Plandaki imzanın Albay Dursun Çiçek´e ait olduğu yönündeki raporun altında imzası bulunan 3 kişiden 2´sinin Adli Tıp Kurumu´na belge gelmeden bir hafta önce görevlendirildiği haberi doğru mudur? Daha önce sizin ve Cumhurbaşkanı ile ilgili kararlarda imzası bulunan Sincan Hakimi Osman Kaçmaz ve diğer pek çok hakime Adalet Bakanlığı müfettişlerinin gönderildiği düşünülürse, bu kadar açık şüphelerin varlığı nedeniyle, soruşturmanın gizliliği kuralını ihlal ettiği gerekçesiyle bu (Ergenekon) soruşturma savcılarına da Adalet Bakanlığı müfettişlerini göndermeyi düşünüyor musunuz?´ diye sorarak ´Islak İmza´ sebebiyle girdiği şoku hala atlatamadığını gösterdi. Bu çevrelerin o günlerde dile getirdikleri bir iddia ise komedi filmlerini hatırlattı: ´Albay´ın ıslak imzası taklit edilmiş olabilir.´ Tüm dünya kriminologlarını şaşırtan bu iddianın ileri sürülebilmiş olması Ergenekoncu çevrelerin bilimsel gerçeklerden ne kadar habersiz olduklarını ortaya koyuyor. İmza sahibi Albay Çiçek´in avukatı tarafından başlatılan bu iddiaya göre, ´Islak İmza Makinesi´ adı verilen 1000 Dolarlık bir makineyle Albayın imzası kolayca taklit edilebilirdi ve bu olayda da edilmişti. Türkiye´nin varlığını Ergenekoncular sayesinde öğrendiği bu makine için yurtiçi ve dışından çok sayıda uzmanın görüş açıklamasıyla bunun kesinlikle doğru olmadığı ortaya çıktı.
CHP Silivri´deki mahkemeyi HSYK´ya şikayet etti: Mahkeme anayasaya aykırı
CHP Konya milletvekili Atilla Kart, Ergenekon davasında Anayasaya aykırı olarak ?Özel Yetkili Mahkeme? oluşturulduğu iddiasıyla 29 Ekim 2009 tarihinde HSYK´ya başvurmuştu. Kart, Silivri Cezaevi´nde hazırlanan özel mahkeme salonunda sürdürülen yargılama faaliyetinin Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin, Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanun ile Anayasa´ya aykırı olduğunu savundu. Kart, Silivri´deki yargılamayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün başkanlığındaki heyetin yaptığını, diğer taraftan da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi asli görev yeri olan Beşiktaş Adliyesi´nde de yargı faaliyetini sürdürdüğüne dikkat çekti. Beşiktaş adliyesindeki mahkemede, bir Başkan Vekili ve 4 üyenin görev yaptığını, hatırlatan Kart, fiilen iki Ağır Ceza Mahkemesi oluşturulduğunu kaydetti. Davaya siyasi müdahalenin sürdüğünü belirten CHP´li Kart, ?Siyasi müdahalenin o yargılamayı baştan sona hukuken sakatlamaması kaçınılmaz. Buna rağmen bu ihlaller hükümet tarafından düzeltilmiyor, çünkü dezenformasyon yaratmak önemli? dedi. Kart, sözlerini şöyle sürdürdü: ?İstanbul´da 17 tane ağır ceza mahkemesi mi var, o zaman 18´nci ağır ceza mahkemesini kurar orada yargılama yaparsın. Ancak bu yapılmıyor. 13´ncü ağır ceza mahkemesi içinden, ikinci bir ağır ceza mahkemesi kuruluyor. Bu hukuki olmaz. Hükümetin portföyündeki şüphelilerin sanık olarak yargılanacağı özel bir mahkeme oluşturulmuştur. Bu hiçbir şekilde hukuki değildir?
Ergenekon sanığından CHP´li vekillere: Buraya gelip şov yapmayın
İkinci ve Üçüncü Ergenekon iddianamesi sanıklarının yargılandığı davanın 28 Ekim 2009 günü yapılan 10. duruşmasında İkinci Ergenekon iddianamesinin tutuksuz sanıklarından Mahir Akkar, Ergenekon davasının siyasi olduğuna inanmak istemediğini söylemişti. Siyasilerin mahkemeye çıkartma yapıp boy göstermeye geldiğini ifade eden Akkar, CHP milletvekillerinin burada şov yapmasını istemiyorum. Buradan çıkıp dışarıda basın açıklaması yapıyorlar demesi üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Basın açıklaması mı yapıyorlar? diye sordu. Akkar da, Evet dışarıda basın açıklaması yapıyorlar. Ben bundan rahatsızlık duyuyorum. Kendi şahsi propagandası için geliyorlar. Niye birinci davaya gitmiyorlar? ifadelerini kullanmış, bunun üzerine Mahkeme Başkanı da, Burası açık bir mahkeme, herkes gelebilir diye cevap vermişti. ( Yenişafak)
Islak İmzalı belgenin aslını gönderen ihbarcıdan şok iddia: CHP´liler de andıçların hazırlanmasında rol aldı
´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ ya da diğer adıyla ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´nın orjinalini Ergenekon savcılarına ileten subayın, Türkiye´de taşları yerinden oynatacak ihbar mektubunun tam metni ortaya çıkmıştı. Mektup, hükümeti yıkmayı, halkı birbirine düşürmeyi, suçsuz insanlara komplo düzenlemeyi hedefleyen planın emir-komuta zincirinde hazırlandığını ortaya koyuyordu. İhbarcı subay bu ve benzer andıçların hazırlanmasında CHP´lilerin de rol aldığını iddia ediyordu: ´Ayrıca; 2007 yılı Eylül ayında dönemin Genelkurmay II. Başkanı Org. Ergin Saygun´un emri gereği üniversitelerden bir kısım akademisyen ve CHP yönetiminden bazı politikacıların desteği ile dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korg. H. Nusret Taşdeler´in himayesinde Genelkurmay Bilgi Destek Daire Başkanlığı´nda şube müdürü olarak görevli Kurmay Albaylar Dursun Çiçek, Sedat Özüer, İlker Ziya Göktaş ve Fuat Selvi tarafından kamuoyunu yönlendirme maksatlı çeşitli belgeler hazırlandığına tanık oldum. Yukarıda isimleri geçen şahıslar, görev alanlarının dışındaki birçok konuyla ilgili olarak hiçbir hukuki dayanağı olmaksızın çeşitli faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu konuda örnek olması bakımından bahse konu cunta tarafından hazırlanmış bir çalışma EK-B´de sunulmuştur. EK-B´nin altında imza bulunmamasının sebebi evrakın elektronik ortamda gönderilmiş olmasından kaynaklanmaktadır.´
CHP + Ordu =? İktidar
Subayın anlattıkları, Türk siyasal tarihini bilenler için şaşırtıcı olmasa gerek. Yapılanlar ´CHP+ordu=iktidar´ formülünün 2007 versiyonu değil mi? Şüphesi olan, Özden Örnek´in darbe günlüklerine de bakabilir. Onur Öymen´in Kıbrıs konusunda askerleri nasıl korkuttuğu günlüklerde ayrıntıları ile yazılmış mesela. Bütün bunlar bir yana, daha iki gün önce darbe yargılamasının yapıldığı mahkemeye 13 milletvekili ile destek çıkarması yaptı CHP. Partinin grup toplantıları Silivri´de yapılırsa kimse şaşırmasın. Milletvekilleri gönüllü avukatlığı o kadar ileri götürdüler ki, mahkeme başkanı olaya müdahale etmek zorunda kaldı. Aynı görüntüyü AK Partili vekiller verseydi Baykal ne derdi acaba? ( Zaman)
CHP´liler ihbarcı subayın ´ihbar mektubu´na ilginç tepki göstermişti: Deli saçması
Ergenekon davasına çıkarma yaparak duruşmalarda sanık avukatlarıyla birlikte oturan, şimdiye kadar sadece sanıkları savunan, savcı ve hakimleri eleştiren reddedilmelerini talep eden, onları defalarca HSYK´ya şikayet eden, ortaya çıkan silah ve belgeleri görmeyen, bir kez bile farklı davranmayan CHP ´İhbar Mektubu´ndaki bilgilerin ´deli saçması´ olduğunu iddia etti. ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´nın orjinalini bir ihbar mektubuyla birlikte Ergenekon savcılarına gönderen subayın ´Belgenin hazırlanması sırasında bazı CHP´liler de destek verdi´ iddialarına CHP´den tepki geldi. : ´Yalan, herhangi bir dayanağı yok. Bir muhbirin mektubunda geçen bir cümle. CHP de darbe hazırlıklarının içinde gibi gösterilmeye çalışılıyor. CHP hakkında bugüne kadar ne dayanaksız iddialar ortaya atıldı. Arka kapıdan hükümeti devirmek gibi yöntemler izlemeyiz. Siyaset yoluyla hükümetin görev süresini bitirmeyi amaçlarız.´ İhbar mektubuyla CHP´nin de tartışmanın içine çekilmeye çalışıldığını savunan CHP lideri Baykal, Demokrasi inancımızı kimseye ispatlama mecburiyetimiz yok. CHP´ye böyle itham yapanlar, bunun altında ezilir. Eğer diğer iddialar da bize yönelik iddia gibiyse her şey ortada. Kimse kimseye komplo yapmamalıdır. demişti.
CHP´li vekilin 34 PKK´lının teslim olması ve ´Ergenekon´ manevrası, komisyonu karıştırdı
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu´nun 22 Ekim 2009 tarihli toplantısında Ergenekon tartışması yaşandı. Toplantıda CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Ergenekon davası ile Türkiye´ye giriş yapan 34 PKK üyesinin yargılanma sürecini incelemek üzere alt komisyon kurulması önerisinde bulunmuş, yapılan oylamada karar yeter sayısı bulunmadığı için CHP´li vekilin önerisi reddedilmişti. Ancak kararı beğenmeyen Özdemir, toplantıyı terk etmiş ve basın toplantısı düzenleyerek Komisyon Başkanı Zafer Üskül´ün istifasını istemişti. Yaşanan tartışmayı değerlendiren Zafer Üskül, Özdemir´in talebiyle komisyonun baştan beri sürdürdüğü sakin, saygılı, düzenli çalışma ortamının bir anda ortadan kalktığını söyledi. Üskül, Ben kendisine istediği her an söz verdim ve sözünü hiç kesmedim. Ama ben konuşmaya başladıktan sonra Malik Bey de konuşmaya başladı. Kendisini susturmam mümkün olamadı. Toplantıya 15 dakika ara vermek zorunda kaldım. dedi. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Üskül, CHP´lilerin talebinin yargıya müdahale anlamına geleceğini, bu yüzden teklife sıcak bakmadığını da ifade etti. Üskül, bu konuda şu görüşü dile getirdi: Oylama yapıldı ve alt komisyonun kurulması için gerekli çoğunluğa ulaşılamadı. Bugüne kadar, yargıya müdahale etmeme konusunda çok titiz davrandık ve bundan sonra da öyle davranacağız. Hiç kimse beni yargıya müdahale edecek bir eylemde, işlemde bulunmaya, bu yönde karar aldırmaya mecbur tutamayacaktır.´
CHP ve Ergenekon yöneticileri üzgün: Biz içerdeyiz PKK´lılar dışarıda
CHP´liler ve Ergenekon sanıkları, ´Demokratik Açılım´ sürecinde Habur´da teslim olan 34 PKK´lının mahkemece sorgulanarak serbest bırakılması üzerinden Ergenekon davasını eleştirmişlerdi. CHP´li Mengü, PKK´lıların pişmanlık belirtmemelerine karşın serbest bırakıldıklarını iddia ederek ´Mustafa Balbay´ın, Mehmet Haberal´ın mı kaçma ihtimali var?´ diye sorarak, yaşananları yargının siyasallaşmasının kanıtı olarak yorumlamıştı. CHP´liler, iddianamelerde neyle suçlandıkları açıkça yazıldığı halde, ´bir yanda halen suçlarının ne olduğu bilmediğimiz saygın profesörlerin, akademisyenlerin Ergenekon davası kapsamında aylardır cezaevinde tutulduğuna şahit oluyor, diğer yandan giysileriyle, söylemleriyle çok açık bir biçimde PKK üyesi olduğunu bildiğimiz kişiler neye dayandırıldığı bilinmeden serbest bırakılıyor. İktidar yandaşı liberal aydınlar da bu duruma sessiz kalıyor. Bu adaletsizlik, insanları hukuktan soğuttuğunu artık anlamamız gerekiyor. Böyle bir durum askeri darbeler döneminde dahi olmamıştır.´ diyerek 34 PKK´lının teslim olması ve serbest bırakılmasını eleştiriyorlardı.
CHP duruşmaya 11 milletvekiliyle katıldı, basın açıklaması yaptı, savcıları şikayet etti
12 Ekim 2009 tarihinde yapılan İkinci Ergenekon davasının 8´inci oturumuna 11´i milletvekili 12 CHP´li de duruşmaya gözlemci olarak katılmış, izleyici sıraları yerine duruşma salonunda avukatlara ayrılan bölümde oturarak sanıklara destek vermişler, sanıkların hakimler için verdiği reddi hakim talebine destek verdiklerini duruşma sonrası basın açıklamasıyla belirtmişler ve bununla da yetinmeyerek Ergenekon savcılarını HSYK´ya şikayet etmişlerdi. Ancak CHP´nin de desteklediği bu reddi hakim talebi nedeniyle dava iki hafta sonraya ertelenince davanın uzamasına sinirlenen sanıklardan Gürbüz Çapan CHP´li milletvekillerine, ´Allah sizi kahretsin. Biz niye buradayız? Siz niye buradasınız?´ diyerek sert tepki göstermişti. Aynı duruşmada ilginç bir olay daha gündeme geldi. Sanık avukatları, sanık Sevgi Erenerol´un avukatı Vural Ergül hakkında bir televizyon kanalında yayınlanan Ergenekon avukatına soruşturma, savcılara hakaret etmişti başlıklı haberin görüntüsünün, fotoğraf halinde Ergül´ün bilgisayar ekranına masaüstü görüntüsü olarak kaydedilmesini ´kendilerine yönelik baskı´ şeklinde değerlendirmiş; Savcılık makamında aba altından sopa mı göstermek isteniyor? şeklinde yorumlar yapılmış, CHP milletvekilleri de olaya ilişkin tutanak tutarak konuyu HSYK´ya şikayet etmişlerdi. Oysa ertesi gün resmi ekrana kendisinin koyduğunu açıklamak zorunda kalan Vural Ergül, CHP´lilerin bir bardak suda fırtına koparmaya çalıştıklarını göstermişti. Bu kadar olayın aynı duruşmada meydana gelmesinin tesadüf sayılamayacağı, CHP´lilerin adeta duruşmayı ve davayı provoke etmek için oraya 11 milletvekiliyle katıldıkları görüşüne yol açıyor. CHP´nin adeta çıkarma yaparak duruşmaya katılması, daha önce genel başkanları Baykal´ın Ergenekon sanıklarına selam göndermesi, davanın çok ciddi ve kararlılıkla ilerlediğini gören Ergenekon sanıkları ve çevrelerinin, davayı siyasallaştırılmaya çalışarak, hakimlerden ümidini kestiği için onları baskı altına alarak hatalı kararlar vermeye ya da çekilmeye zorlayarak etkisizleştirmeye çalıştığı iddialarını doğrulayan ilginç bir gelişme olarak yorumlanıyor.
CHP´nin Ergenekon davasını siyasileştirme çabaları tepki görüyor
Ekrem Dumanlı, Zaman: CHP milletvekilleri bir araya gelmiş, Silivri´ye akın etmiş. Ergenekon sanıklarına destek vermek için adeta çadır tiyatrosu kurmuşlar. Bu sefer, televizyon kameralarının karşısına geçip nutuk atmayı da ihmal etmediler. Birisi hararetle diyor ki: ´Bu bir siyasi davadır.´ Hatta adam hızını alamıyor, bu davanın Türk demokrasi tarihinin en büyük siyasi davası olduğunu söylüyor. Vah vah vah! Sol bu hallere mi düşecekti? Temel hak ve özgürlükler dediği özellikle yurtdışında sempati toplayan solun ´demokrasi tarihi içindeki en büyük dava´ deyip bağrına bastığı hadiseye bakar mısınız? Bu bir siyasi davaysa CHP nerede? Ergenekon´un yanında, arkasında... Yani? Sırtına devletin üniformasını geçirip illegal işler yapmakla suçlanan kişilerin yanında. Kaos çıkarmak ve darbe planlamakla suçlanan kişilerin hemen arkasında durmanın nasıl bir mantığı olabilir ki! Bu nasıl sol bir partidir ki Danıştay saldırısını azmettirmekle, planlamakla, yardım etmekle suçlanan eski devlet görevlilerinin hamisi olma lüzumunu hissetmiş olsun? Siyasi davaymış! Hiçbir şey bilmeyen bir insan bu cümleleri duyunca sanır ki bir fikir kulübüne baskın yapılmış da orada kitap okuyan romantik çocuklar gözaltına alınmış. Sanırsın bahsi geçen davada yargılanan insanlar hakkında hiçbir delil yok da yargıçlar ve savcılar, tiplerinden gıcık aldığı kişileri sokaktan toplayıp getirmiş. Bir başka CHP´li vekil, tarihin bu davayı gören hakim ve savcıları yargılayacağını söylüyor ve adeta tehdit ediyor. Niçin? Bu dava siyasi bir davaymışmış! Madem bu bir siyasi dava, o zaman şu cephaneleri de izah edin de vatandaş sizin verdiğiniz bu ´özgürlük mücadelesi´ni alkışlayıp partinizi iktidara taşısın. Yere gömülü silahlar, bombalar, tabancalar, LAW silahları... Bu mudur masum siyasi kadronun fasa fiso sayılabilecek delilleri?
Oldu olacak; suikast planlarına da CHP bir açıklama bulsun. Bu örgüt niçin Alevi lideri bir beyefendiye suikast yapmak istemiş, krokiler çizmiş, tetikçiler tutmuş? CHP ´Ergenekon avukatlığı´ yaparken Alevi kardeşlerimizin yüzüne nasıl bakacak? Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız´a sorun ´siyasi dava´nın masum evlatlarını. Ya azınlık durumundaki vatandaşlarımızın dini liderleri için kollarını sıvayan tetikçilere ne demeli? CHP ne biçim bir sol partidir ki somut deliller ile yargılanan kişilerin ta bugünden suçsuz olduğunu ilan edebiliyor? Cüret ve cesaret ya cehaletten geliyor ya da esrarengiz bazı sebeplerden. Sokaktaki vatandaşa kulak vermelerinin zamanı geldi geçiyor. Ne diyor insanlar biliyor musunuz: ´Korktukları bir ilişki biçimi mi var ki bu kadar dengesiz açıklama yapabiliyorlar?´ Maalesef algı aynen budur! CHP´nin algı yönetimi bu noktada iflas ediyor. Halk CHP ile Ergenekon örgütü arasında bir bağ kuruyorsa (en azından ciddi bir kaygı taşıyorsa) bunun sebebi, ipe sapa gelmez lafların edilip anlamsız desteklerin verilmesidir...
Aslında yeni bir durumla karşı karşıya olduğumuz kesin: Ergenekon savcıları ve hakimlerini sindirme teşebbüsleri geçici olarak da olsa püskürtülen çevreler yeni taktikler geliştiriyor. Bu davaya bakan yargı mensuplarını yıldırmak, bıktırmak, sindirmek için büyük bir kuşatma başlattılar. Bazı CHP milletvekillerinin Ergenekon şovu, son planın ilk işaret fişeği. Bu davada kamu görevi yapanları sıkıştırmak için üst yargıdan, askeri ve sivil bürokrasiden destek alarak meseleyi oldu bittiye getirmek için yoğun çaba harcayan güçler var. Bu tazyik daha da artabilir. Nitekim davulla zurnayla Ergenekon savcıları hakkında dava açılması teşvik ediliyor. Yıldırma planı için ekip hareket halinde... Yalnız unuttukları bir şey var: Ergenekon davasını bu saatten sonra hiçbir güç örtbas edemez. Buna ne dünya kamuoyu izin verir; ne de bu milletin demokratik bilinci. Son AB Raporu´nda da bu açık bir şekilde görülüyor. Her şey bir yana bu kadar silahı, bombayı, mühimmatı, illegal yapıyı, kanunsuzluğu, illegal teşebbüsü örtbas edecek bir illüzyon henüz bulunamadı. Kendini Mandrake sanan birileri son bir hokus pokusla Ergenekon davasının buharlaşacağını sanıyor. O kadar da değil! Bu millet kanun dışı yetkiler kullanıp demokrasi yollarına mayın döşeyenlerin peşini bırakmaz; bırakmayacak da!.. ( Ekrem Dumanlı, Zaman)
Allah CHP´yi söyletiyor: Danıştay saldırısı ikinci Kubilay olayıdır
17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay´a yapılan saldırı üzerine bir açıklama yapan CHP lideri Deniz Baykal, Hükümetin bu konuda sorumluluğu olduğunu düşünüyor musunuz? sorusu üzerine Hiç kuşku duymuyorum demiş, partisinin grup toplantısında Siyasete kan bulaştı ifadesini kullanmış, CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol da, Cumhuriyet tarihinde bu kadar vahim bir olay olmamıştır. Bu, ikinci bir Kubilay olayıdır demiş, CHP yetkilileri tüm güçleriyle hükümete yüklenmişlerdi.
CHP´nin avukatı Çakır´ın Ergenekon sanıklarıyla ilişkisi
Üçüncü Ergenekon iddianamesinde ´Kent Otel toplantıları´ olarak geçen Ergenekon sanıklarının katıldığı toplantılara Yargıtay-Danıştay-HSYK üyelerinin de katıldığını ispatlayan bir fotoğrafın gazetelerde yer alması Türkiye gündemini sarsmıştı. Yargı çevrelerinde iddia olarak konuşulan ancak delilleriyle ispatlanamayan Ergenekon ve yargı ilişkilerine bu fotoğraf önemli bir delil oldu. Fotoğrafta yer alan 4 kişiden biri CHP´ye yakınlığı ile bilinen avukat Tezcan Çakır´dı.
Baykal, Ergenekon savcılarının arttırılmasıyla davanın sulandırılmasını istiyordu
İlk olarak Sabih Kanadoğlu´nun ortaya attığı, YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu´nun iyice gündeme soktuğu; Ergenekon Davası´na yeni savcılar atansın lobisinin içinde, CHP Lideri Baykal´ın da olduğu kendi ifadeleriyle ortaya çıkmıştı. Fikret Bila, Murat Yetkin ve Enis Berberoğlu´yla hemen her sabah uzun değerlendirmeler yaptığını bildiğimiz Baykal, Ergenekon konusunda konuşurken, yeni savcı formülünün içinde olduğunu ağzından kaçırmıştı. Bu aynı zamanda Baykal´ın, bir yargı işi olan Ergenekon Davası´nda yargılamayı yapanlara karşı hamleler yürütmekte olduğunu itirafıydı. Hatırlayacağınız gibi yürütülen yoğun baskı sonucunda Ergenekon Davası´na yeni savcılar atanmıştı.Ergenekon davasını savcılar siyasileştiriyor öyleyse yeni savcı atanarak önüne geçelim diyen Baykal yeni savcıların da kendisini memnun etmemesi üzerine emniyete yüklenmeye başladı: Kardeşim bu davanın kurgusu emniyet kurgusudur. Bilinen kimliği ile emniyet bu davayı götürüyor. Savcı var, ama bu böyle gidiyor. Şimdi benim umudum hakimlerde... Savcı sayısının artırılmasıyla bir siyasetçinin ne işi olabilir. Yargıya müdahale denilen şey bu değil midir? soruları ne ifade eder bilmiyorum. Baykal hızını savcı ve hakimler üzerinden yürüttüğü hamlelerle de alamıyor çünkü. Ergenekon´la birleştirilen Danıştay Davası´nda, Veli Küçük ve Muzaffer Tekin´le bağlarını itiraf eden sanığa sahtekar diyor. Gördüğünüz gibi Baykal burada hakim rolünde. İfadenin sahibine hükmü yapıştırdı bile. Bu kadar mı? Değil.... Baykal, Başbakan ve Cumhurbaşkanı´nı bu davaya destek oldukları için suçlarken daha da ileri gidiyor ve kamuoyunu da suçluyor. Bir hukukçu olan Baykal´ın, siyasi kimliğiyle savcı sayısının artırılması noktasına kadar Ergenekon Davası´na direkt müdahil olması; kamuoyunu davaya destek oldukları için suçlayacak duruma gelmesi ilginç bir nokta. İnsanın Baykal´la ilgili Ergenekon´un elinde malzeme var dedikodusuna inanası geliyor. ( Aktifhaber)
CHP, cinayet şebekesini gözlerden saklayabilmek için olağanüstü çaba gösteriyor
Ahmet Altan (Taraf): CHP, bazı gazeteler ve yazarlar, ?darbe hazırlığındaki büyük bir cinayet? şebekesini gözlerden saklayabilmek için olağanüstü bir çaba gösteriyorlar. ?Avukat? rolüne soyunarak bu şebekenin ?işbirlikçiliğini? yapıyorlar. Ya biz ?satılmış? ve ?sersemiz? ya da onlar ciddi bir cinayet şebekesinin yardakçıları. Bunu anlamanın tek yolu somut olaylarla konuşmak. Şimdi onlar anlatsın, resmi belgelerdeki ?lahikaları?, ?fişlemeleri?, ?Genelkurmay´ın kullandığı STK´ları?, JİTEM´in cinayetlerini, Güçlükonak´ı, 33 askeri, Danıştay cinayetini, bulunan cephanelikleri, tutuklanan subayları, telefon konuşmalarını, Karargah Evleri´ni, Özden´in ve Balbay´ın günlüklerini nasıl gördüklerini. Anlatsınlar da bir anlayalım bakalım kim kör, kim işbirlikçi, kim suç ortağı...
F tipi istihbaratçı bombayı koyar, Fethullahçı muhbir ihbar eder, F tipi polis basar, Fethullah destekli medya yazar, şakirt savcı hüküm verir. Olur sana Ergenekon
Yıldıray Oğur (Taraf) : Ergenekon dediğin nedir ki? F tipi istihbaratçı bombayı koyar, Fethullahçı muhbir ihbar eder, F tipi polis basar, Fethullah destekli medya yazar, şakirt savcı hüküm verir. Olur sana Ergenekon. Olmadı toplarlar üç beş tane F tipi bilirkişi, günlükler (oğlunun da Fethullahçı olma ihtimali olan) Özden Örnek´e ait der. Bu kez adı olur darbeye karşı demokrasi mücadelesi. Cemaat yapılanmasına karşı mücadele veren Veli Küçükler, Kemal Kerinçsizler, Arif Doğanlar, Levent Ersözler içeri atılır. Oruç tuttuğu herkesin malumu Hilmi Özkök´ün beyanlarına inanılıp demokrasiye aşık orgeneraller tutuklanır, saygın insanların evleri aranır, F tipi eğitime rakip eğitim faaliyetlerine çamur atılır. Olur sana ?temiz eller operasyonu?. E bari bugün yine sivil andıç alarmı veren Ertuğrul Özkök´ü, yine Fethullahçı polisler ve onların oyunlarına Aktütün´den beri alet olan Taraf´a karşı herkesi uyaran İsmet Berkan´ı dinleyin de bitsin demokrasi adı altında sahnelenen bu Fethullahçı komplo.
CHP´li Kılıçdaroğlu ve Kılıç´ın PKK´lılarla aynı araçta bulunduğu belgelendi
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu´nun Almanya´da PKK´lılarla aynı araçta yakalandığı iddiasıyla gündeme gelen avukat Talip Doğan Karlıbel, belgesini de sunmuştu. Belgeye göre Kılıçdaroğlu ve CHP MKYK üyesi Ali Kılıç Deniz Feneri E.V. davasını takip etmek üzere bulundukları ülkede içinde PKK´lıların da bulunduğu HH DP 934 plakalı araçla saunadan çıktı. Ancak polis arka lambası yanmayan aracı durdurup tutanak tuttu. Karlıbel, Nevzat Rıdvan, Mustafa Güler adlı PKK´lıların 14 Haziran 1980´de Başkomiser Osman Tekin, 16 Aralık 1979´da polis Hilmi Kaya´nın şehit edilmesi olayına karıştıkları iddiasıyla arandıklarını ileri sürdü. İddiayı dile getiren Karlıbel, bu iki kişinin Almanya´da Hamburg´da ikamet ettiklerini, PKK´lı olduklarını, uyuşturucu kaçakçılığı yaptıklarını dile getirmiş ancak Kılıçdaroğlu´nun ve Kılıç´ın bu kişilerin bu işi yaptıklarından haberdar olup olmadıklarını bilmediğini söylemişti. Karlıbel´in açıkladığı diğer bir belge ise, Ali Kılıç´a, Mahmut Yılmaz´ı yanında çalıştırmaktan kesilen bir ceza makbuzu idi. Mahmut Yılmaz üst düzey bir PKK mensubu olup Alman Bavyera Mahkemesi bu kişiyi sınırdışı etme kararı almış. Bu karar sonrasında Ali Kılıç´ın da üyesi olduğu 25-30 dolayındaki dernek kampanya düzenleyerek Almanya´ya Türkiye´yi şikayet ederek Yılmaz´ın Türkiye´ye gönderilmesine engel olmuşlar. Karlıbel bu belgeler üzerine, ´Ali Kılıç´ın CHP MYK üyesi olarak PKK ile ilişkisi apaçık ortadadır.´ diyordu.
CHP´nin Alman vakfından para yardımı aldığı da belgelendi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, CHP´nin bir Alman vakfından para aldığına dair iddialar üzerine harekete geçmiş, iddiayı dile getiren eski Alman istihbaratçısı Talip Doğan Karlıbel´den para transferini belgeleyen banka dekontları istenmişti.
Abdullah Harun
(03 Mart 2010, 10:11)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
ÖRNEKLERLE CHP´NİN ERGENEKON VE BENZER DAVALARINDA SEMPATİZANLIKTAN ÖTE TAVIRLARI
Ergenekon ve benzer soruşturmalara karşı CHP´nin tavrıyla ilgili manşetlerimiz