İstanbul'da, ABD vatandaşı olduktan sonra Alpaslan Demir olan ismini değiştiren ve Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) gizli haberleşme programı ByLock'un lisans sahibi olduğunu kabul eden David Keynes'in "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan açılan davaya başlandı. Mahkeme itirafların doğruluğunun araştırılmasına karar verdi. Keynes'in avukatı ise itiraflara rağmen tutukluluk kararının devamına tepki gösterdi.
07.10.2021 10:40 İstanbul'da, ABD vatandaşı olduktan sonra Alpaslan Demir olan ismini değiştiren ve Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) gizli haberleşme programı ByLock'un lisans sahibi olduğunu kabul eden David Keynes'in "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan açılan davaya başlandı.
6 Ekim'de İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık David Keynes ve avukatı katıldı.
Çifte vatandaş olan David Keynes'in, mahkemede Alpaslan Demir adı kullanıldı. Sanık Alpaslan Demir kimlik sorgusunda, bekar olduğunu, mali müşavir olduğunu ve aylık 3 bin dolar geliri olduğunu belirtti.
İsmail Saymaz'ı tanık gösterdi
Duruşmada mahkeme heyeti başkanı iddianameyi özetleyerek okudu. Daha sonra sanık Alpaslan Demir savunmasını yaptı. Demir, 1997 yılında cemaatten ayrılıp green card ile Amerika'ya yerleştiğini, sonra Atalay Candelen ile tanıştığını söyleyerek "Benim kimlik bilgilerimi alarak Bylock programını kurmuş. Ben bunu darbeden sonra öğrendim. Devlet Denetleme Kurulu'nu, MİT'i arayarak bilgi verdim. Ancak kimse benimle ilgilenmedi. Hanefi Avcı'ya söyledim, MİT'te çalışan arkadaşıma söyledim, kimse ilgilenmeyince Cumhuriyet gazetesinde biri vardı Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu, benim hakkımda yazı yazmıştı daha önce, ulaşamayınca ona da gazeteci İsmail Saymaz vasıtasıyla ulaşmak istedim. İsmail Saymaz haberi kendi yapmak isteyince onunla konuştum. Daha sonra Ali Aktaş isimli avukata vekaletname verdim, bilgilerimi paylaştım. Sonra bir anda benimle bağlantısını kesti. Mor Beyin'le meşgul oldu. Türkiye'ye gelmek düşüncem vardı ama sonra korktum. 2019 yılında avukatım Abdurrahman Bayramoğlu ile konuştum, onun aracılığıyla savcı beyle görüştüm. Onlar da olur verdiler, daha sonra Türkiye'ye geldim." dedi.
MAHREM İMAM İDDİALARINI KABUL ETTİ
Demir, "İddianamedeki mahrem imam iddialarını kabul ediyorum. Ben üniversiteyi kazanınca cemaat evlerinde kalmaya başladım. Orada iki öğrenciye ders veriyordum. Bu öğrenciler fen lisesine hazırlanıyordu. Ancak sonrasında astsubaylık okuluna gittiler. 1997 yılında gazeteci Hikmet Çetinkaya ile görüştüm. Ona her şeyi anlattım. O da benimle ilgili bir yazı yazdı. Yazıdan sonra cemaatten bazı arkadaşlar benimle ilgilenmeye başladı. Ben bunalımlı bir dönem geçirdiğim için intihara teşebbüs ettim. Benim problem olacağımı düşünüp beni 1998 yılında Fetullah Gülen ile görüştürdüler. Olduğu yere gittim. Beni tanıştırdılar. Sadece adımı sordu. Ben çıkmak istiyorum dedim ve odadan çıktım. Başka bir şey konuşulmadı" diye konuştu.
"HİÇBİR ŞEYDEN HABERİM YOK"
Alpaslan Demir, "Bylock kripto bir programdır. Haberleşme için kullanılıyordu. Programı önce hakim, savcı ve mahrem imamları kullanıyordu. Sonra MİT programı çözünce örgütte herkese kullandırmaya başladılar. Program yayılınca önemli isimler de programı silmeye başladı. Ben programın lisans sahibi olarak görünüyorum ama beni şirketteki 'çaycı Mehmet' gibi düşünebilirsiniz. Hiçbir şeyden haberim yok. Beraatimi ve tahliyemi talep ediyorum" dedi.
"AMERİKA'DA DARBE OLACAĞI ÇOK RAHAT KONUŞULUYORDU"
Amerika'dayken mayıs 2016 ayında Hüseyin Şentürk'ün ofisine gittiğini, oradaki FETÖ üyelerinin çok rahat bir şekilde Türkiye'de darbe olacağını konuştuklarını anlatan Demir, "New Jersey da örgüt üyelerinin oturduğu yerin bir saat aşağısında oturuyordum. Hüseyin Şentürk'ün ofisine gittim. Orada Türkiye'de darbe olacağı konuşuldu. Ben çıktıktan sonra bunlar darbe yapacak dedim" şeklinde konuştu.
FETÖ ile ilgili geçmişini anlatan Keynes, "Haydar" isimli ev abisi vasıtasıyla üniversite sınavını kazandıktan 1 yıl sonra 1991 yılında cemaate girdiğini ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne döndüğünü dile getirdi. Keynes, savunmasına şöyle devam etti:
"İki kişiye ağabeylik yaptım"
"İstanbul'da tanıştığım 'M.Ç. isimli bir kişi vasıtasıyla Ankara Gölbaşı'na yerleştim, 'Rahat edersin.' dediler. Grupta yaşı en küçük olan bendim. Diğer ev arkadaşlarım ODTÜ son sınıf öğrencileriydi. 'Haydar' daha sonra 'Yasin' isimli bir çocuğu, ders çalışmak için ilgilendikleri öğrencilerin başlarına koydu. Bu çocuklar da Balıkesir astsubay okulunu kazandı. 'Akif' diye bir isim de vardı 1991'de. İlgilendikleri öğrenciler ortaokul 3 öğrencileriydi. Fen lisesini kazanamayınca Balıkesir'deki 3 senelik askeri okula yönlendirdiler. Biz Fen Lisesini kazansınlar diye onları ders çalıştırıyorduk. Fen Lisesini kazanamayacakları anlaşılınca Astsubay Okuluna yönlendirdiler. Ben o zamanlar çocuktum. Ben de orta 3 öğrencisiydim cemaatin. Ben askeri sınava girmedim, arkadaşlarım girdi."
Mahkeme Başkanı'nın "Size askeri okula girin talimatında bulundular mı?" diye sorduğu Keynes, "Hayır. O zaman 18 yaşındaydım. 'Haydar' isimli kişi yönetti. Sonra 1997'de dershane müdürü oldu. Bana herhangi bir görev verilmedi o dönem." dedi.
"Problem olacağım diye beni Fetullah Gülen'in yanına götürdüler"
Bütün sorulara cevap vermek istediğini ve Amerika'dan bu yüzden geldiğini söyleyen Keynes, örgüt elebaşı Fetullah Gülen ile görüştürülmesiyle ilgili de şunları dile getirdi:
"FETÖ ile ilgili bilgi vermek için 1997'de Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya ile görüştüm. Bilgi Üniversitesi'ni kazanmıştım. Af çıkınca Ankara Siyasal'a devam etmek istedim. Yer sorunum vardı. Mehmet Candan yurtta bana kantin görevi bulmaya çalıştı. Cemaattekilere kızdığım için cemaattekiler bana yer vermeyi kabul etmedi. Sinirliydim. Hikmet Bey'le görüştüm ve o da yazı yazdı. Yazıdan sonra cemaattekiler görüştüler benimle. Örgüt beni gözden çıkarmıştı yaşım da ilerlediği için. O sırada bunalımda olduğum için intihar denemem oldu. Mehmet Candan kurtardı. Problem olacağım diye beni 1998 yılında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yanına götürdüler. Sadece girdim ve çıktım. 1998 yılıydı, İstanbul'da görüşmüştüm. Oturup sohbet etmişliğim yok. Ben konuşma yapmadım. 'Mehmet Candan' isimli kişi beni götürüp tanıştırdı. Gülen bana sadece ismimi sordu. Daha sonra ben çıktım, Mehmet Candan yaklaşık 1.5 saat içeride kaldı."
Gizli tanık "Karadeniz"in hakkında verdiği bilgilerin birçoğunun yanlış olduğunu öne süren Keynes, gizli tanığın Mehmet Candan'ın arkadaşı olduğunu ve Candan'ın yönlendirmesiyle bilgiler verdiğini kaydetti. Keynes, gizli tanığın Hikmet Çetinkaya ile görüşmesiyle ilgili verdiği tarihin yanlış olduğunu, Hikmet Çetinkaya ile 28 Şubat'tan 10 ay sonra görüştüğünü de aktardı.
"Hikmet Çetinkaya'ya örgütün her şeyini anlattım"
Hikmet Çetinkaya ile görüşmesinin içeriğini anlatan Keynes, "Hikmet Çetinkaya ile konuşmamızda örgütün her şeyini anlattım. O da o zaman Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Türkan Saylan'ı aradı. Türkan hanım bana vakfında randevu verdi. Gittim ama yerinde bulamamıştım. 'Şenol' isimli biri benimle irtibata geçti ve gelerek görüşmemem için beni bir şekilde ikna etti." dedi.
Örgütün siyaset imamı olan A.H.P. isminde birinin Eskişehir'de görevli olduğunu ancak gizli tanığın bu bilgiyi de yanlış söylediğini iddia eden Keynes, "Gizli tanık, Facebook'ta olduğum bilgisini de sallamış. Hesabım gizliydi ve Google'da aranarak bulunamazdım. Amerika'ya örgüt tarafından gönderildiğimi söylemiş oysa ben Greencard'la gittim. Hüseyin Şentürk'le görüştüğümü söylüyor. O bilgileri de bilmiyor. Hepsini Mehmet Candan'dan öğrenmiş. Onunla aynı evde kaldığını tahmin ediyorum. Mehmet bir şey dememiş ama böyle konuşmasını ona aşılamış." ifadesini kullandı.
"ByLock'u Türkiye'de olduğum zaman açsalardı savcılığa ifade verirdim"
ByLock bilgisi ve İsmail Saymaz'a verdiği beyan sorulan David Keynes, şunları ifade etti:
"ByLock'un örgüt tarafından kullanıldığını 7 Ağustos 2016'ya kadar bilmiyordum. Ben Türkiye'den çıktım. Benim çıkmam bekleniyormuş gibi Mehmet Candan'ın ifadesi geldi. 16 Ağustos'ta benim çıkmam beklenmiş sanki. ByLock programını birileri Eagle programını kapatarak öne çıkardı. Ben Türkiye'de olduğum zaman öyle bir şey yapsalardı savcılığa ifade verirdim.
İlk olarak Devlet Denetleme Kurulu'ndan M.K.'yi aradım. Amerika'dan kayınbiraderini tanıyordum. Bana, 'Seninle ilgilenmeyeceğiz, başının çaresine bak.' dediler. MİT'e iki defa Türkçe ve İngilizce mail attım, cevap gelmedi. Daha sonra eski polis müdürü Hanefi Avcı'yı, MİT'le arası iyi olmadığı için, polislerle MİT arasında ters ilişki olduğu için aradım, irtibat kurdum. 'Tamam senin dediklerini anlatacağım.' dedi ancak oradan da bir şey çıkmadı. Uğur Mumcu'nun oğlu Özgür Mumcu benimle ilgili yazı yazmıştı. O zaman o şarkıcı Sıla'nın sevgilisiydi. O zaman irtibat kuramadım. Milliyet okuyucu temsilcisine yazdım, olmadı. İsmail Saymaz ile Özgür Mumcu, Twitter'da mesajlaşıyorlardı. Arkadaşı olduğunu düşündüm, bağlantı sağlar diyerek İsmail Saymaz ile görüşmek için Hürriyet gazetesini aradım. İsmail telefona çıktı. 10 gün Uğur Mumcu'nun oğluna ulaşmak için uğraşmıştım. Sinirliydim. İsmail Saymaz sevecen yaklaşınca, Mumcu yerine Saymaz ile görüştüm."
"Beni şirketteki çaycı Mehmet gibi düşünebilirsiniz"
ByLock programının ne olduğuna ilişkin soruyu da David Keynes, şöyle yanıtladı:
"Kripto bir program ama sonra kırılmış. Atalay Candelen, bir program alarak üzerine kaporta yapmış birisi. Örgüt 29 Aralık 2013 ile 2014 Mart ayı arasında bu programı kapalı devre olarak kullanıyor. Daha sonra Apple ve Google Play marketlerine koydular. Önce hakim ve savcı gibi büyük kişiler, üst düzey görevliler kullanıyordu. Daha sonra MİT bu programı çözünce ağustos itibarıyla tüm örgüt üyelerine yaydılar. Ama üst düzey üyeleri programdan çektiler. Programın lisans sahibi ben görünüyorum ama beni şirketteki çaycı Mehmet gibi düşünebilirsiniz. Ben kullanmadım ve örgütün kullanımı dışından da haberim yok."
Amerika'da yaşarken örgüt üyeleri tarafından 15 Temmuz darbe girişiminden önce darbe olacağı bilgilerinin açık açık konuşulduğunu anlatan Keynes, "Darbeden 2 ay önce konuşuyorlarmış. New Jersey'de oturuyordum. Arkadaşım Hüseyin Şentürk'ün yanına uğrardım, ofisi vardı. O zamanlar Twitter'da yazıyorlar, 'Temmuz sıcaktır.' falan... Nisanda da bir köşe yazısı yazılmıştı. Şentürk'ün ofisinde, arkadaşları falan, FETÖ mensupları 'darbe olacak' diyorlardı. 2016 yılı Mayıs ayıydı. Ben de onlara, '1980 yıllarının durumu yok, halk ayaklanır.' demiştim. Hüseyin Şentürk, 'Bir üsteğmen silahıyla birinin kafasını patlatır, herkes çil yavrusu gibi dağılır.' dedi. Kızdım, Devlet Denetleme Kurulu'ndan M.K.'yi aradım, 'Bunlar darbe yapacak.' diye."
"Çok rahat bir şekilde darbe olacağını konuşuyorlardı"
Bir soru üzerine, ABD vatandaşı olduğunu ve ismini meşhur bir iktisatçı olan, zevk alarak okuduğu John Maynard Keynes'ten aldığını söyleyen Keynes, "Önce Ricardo'yu seçmiştim. İspanyol kökenli olduğu için farklı bir şey seç denilmişti bana. Amerika'da 2 defa bombacı diye FBI tarafından gözaltına alındım. Giriş çıkışlarda hep aranıyordum, ismin Türk ismine benzerliğinden. O yüzden isim değişikliği yaptım. İngiliz ismi güzel olur diye bu ismi seçtim." diye konuştu.
Mehmet Candan'ın ifadesinde 2 kişiden bahsetmediğini, bunların da kendi ilgilendiği bir subay ile SGK genel müdürlüğü de yapan "Namık" isimli biri olduğunu öne süren Keynes, bu kişilerin örgüt üyesi olduğunu iddia etti.
Hakim çelişkiye dikkat çekti
Keynes'in bu ifadesi üzerine savcı, "Bağınızı kestiğinizi söylüyorsunuz ama her şeye hakimsiniz. Sizin yanınızda darbe yapacaklarını bile konuşuyorlar. Bunlar çok özel bilgiler. Örgütle bağınızı kestiyseniz neden size söylüyorlar" diye sordu. Demir de bu soruya, "Ben 1997'de örgütle bağımı kesmiştim ama arkadaşlarım vardı. Onlar çok rahat konuşuyorlardı. Dükkanda, mağazada, araba tamircisinde, berberlerde çok rahattılar. Bunu konuşmak gizli bir şey değildi Amerika'da" dedi.
İSMİNİ NASIL SEÇTİĞİNİ DE ANLATTI
Sanık Alpaslan Demir, ismini nasıl seçtiği sorusuna ise "Keynes meşhur bir iktisatçı. David Ricardo'yu seçecektim ama daha çok İspanyolcaya benziyordu. İsmimden dolayı iki defa bombacı diye havaalanında gözaltına alındım. Vatandaşı olana kadar sürekli aranıyordum havalimanında. O yüzden isim değiştirdim. Yeminden önce Keynes olmasına karar verdim" diye cevap verdi.
Avukat: Bazı isimler hakkında bilgi verebilir
Söz alan Keynes'in avukatı Abdurrahman Bayramoğlu, müvekkilinin her bilgiyi verdiğini ve bu konuda en ufak bir tereddüdün bulunmadığını belirterek, şunları söyledi:
"M.K.'ye 15 Temmuz'dan önce haber veriyor zaten. Ama ilgilenmiyorlar. 15 Temmuz'da da kendisi burada zaten. 8 Ağustos'ta Türkiye'den çıkıyor. Kimse adama bir şey sormuyor. Bunu savcıya da söyledim. Dediler ki, 'Gelecek denmeseydi, gene girip çıkardı Türkiye'ye, çünkü Keynes ile ilgili herhangi bir şey yok bizde.' Adli makamlar bir şey yapmamış, halen de yapmıyordu kendisi gelmeseydi."
Atalay Candelen isimli kişinin ByLock'un esas yapımcısı ve üreticisi olduğunu savunan Bayramoğlu, "Kredi kartı uluslararası kullanıma açık değil diye müvekkilin kredi kartını kullanıyor. Bu nedenle müvekkilin adı geçiyor. Müvekkilin, sonrasında serverın Litvanya'ya taşındığından da haberi yok. ByLock'ta 2014 Ağustos ayı öncesine ait ID tespit tutanağı yok. Çünkü server o tarihten önce Almanya'daydı." ifadesini kullandı.
"Sanık 2017'den bu yana uğraş veriyor"
Bayramoğlu, "Keynes, Türk gençliğinin kırk yılını çalan örgüt ile ilgili her şeyi anlatmak için 2017'den bu yana uğraş veriyor. Sanığın tanık koruma programına alınmasını ve tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı. Avukat Bayramoğlu, davada gizlilik kararı verilmesini talep ederek, karar verildiği takdirde sanığın bir şeyler daha anlatabileceğini söyledi.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Cihan Arıkan ise, sanığı çok fazla tanımadığını, üniversitedeyken FETÖ'nün yurdunda kaldıklarını söyledi.
Sanığın suçunun vasıf ve mahiyeti dolayısıyla tutukluluk halinin devamını isteyen Cumhuriyet savcısı, bir sonraki celse dinlenmeyen tanıkların dinlenmesini talep etti.
Ara karar
Kısa bir aranın ardından mahkeme heyeti, sanığın bildikleri hususunda yeniden beyanlarının tespiti için savcılığa yazı yazılmasına karar verdi. Demir'in avukatı ise "Tüm bildiklerini anlattı zaten" deyince Mahkeme Başkanı, "Bizde söylemediği şeyler olduğu kanaati oluştuğundan savcılığa sevk ettik" dedi.
Ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumuna nazaran kuvvetli suç şüphesinin varlığına işaret eden somut olgu ve kanıtlar bulunması, suçun katalog suçlardan olması, öngörülen cezanın alt ve üst sınırının kaçma kuşkusunu somutlaştırması, tutuklama sebep ve koşullarında herhangi bir değişiklik bulunmaması nedenleriyle sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti.
İsmail Saymaz zorla getirilecek
Tanık Mehmet Candan'ın talimat yoluyla ifadesinin alınabilmesi için Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne müzekkere yazılmasına hükmeden heyet, usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle gazeteci İsmail Saymaz hakkında zorla getirme kararı çıkardı.
İtirafların doğru olup olmadığı araştırılacak
Gizli tanık "Karadeniz"in beyanının tespiti için yeniden terör suçlarına bakan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'ne müzekkere yazılmasına karar veren heyet, SEGBİS ile kayıt altına alınan duruşmanın çözümü yaptırıldıktan sonra faydalılık raporu alınması için KOM Şube Müdürlüğü'ne yazı yazılmasına hükmetti.
Heyet, sanık avukatının, sanığın tanık koruma kanunundan yararlanması, duruşmanın kapalı yapılması ve ABD'ye giderken aldığı Greencard'ın mahiyetinin sorulması hususundaki taleplerinin reddini kararlaştırırken, sanık avukatının gizlilik kararı getirilmesine karşın sanığın söyleyecekleri olduğuna dair beyanı nedeniyle, sanığın bildikleri hususunda yeniden beyanlarının tespiti için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasını karara bağladı.
Avukattan tutukluluk devamına tepki
Duruşma sonrası mahkeme önünde basın mensuplarına konuşan sanık avukatı Abdurrahman Bayramoğlu, tutukluluk devam kararına tepki gösterdi.
Avukat Bayramoğlu, "Türkiye'de artık görülüyor ki etkin pişmanlık hükümleri hiçbir işe yaramıyor. İstediklerine uyguluyorlar, istemediklerine uygulamıyorlar. ABD'den kalkıp kendi isteğiyle aylarca uğraşıp Türkiye'ye gelen adam tutuklu yargılanmaya devam ediyor. Müvekkil ifadelerinde isimler verdi, daha anlatacağı bir şey yok. İstediklerini yazıyorlar, istemediklerini yazmıyorlar. Artık böyle demek ki. Duruşmanın kapalı yapılmasını istemiştim. Onların da bizim gibi düşündüklerini zannettim. Bundan sonra her şey açık." ifadelerini kullandı.
İddianame
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 35 sayfalık iddianamede, şüphelinin 15 Kasım 2011 tarihinde ABD'ye gittiği ve buradan Amerikan vatandaşlığı alarak Alpaslan Demir olan ismini David Keynes olarak değiştirdiği kaydedildi. İddianamede, şüphelinin örgütün Işık Evlerine gittiği, evlerde konakladığı, şakirtlik programına alınarak örgütün şakirdi haline geldiği, örgüt içerisinde görevler üstlendiğini, Kütüphane Sorumlusu ve Belletmenlik görevlerinde bulunduğu ve örgütün en önemli yapılanma alanı olan mahrem yapılanmada TSK Mahrem Yapılanmasında Öğretmen (Grup Abisi) konumuna kadar yükseldiği vurgulandı.
Keynes'in yaşadığı olumsuzluklardan örgüt sorumlusunu sorumlu tuttuğunun belirtildiği iddianamede, örgütle ilgili mahrem bilgileri köşe yazarına vermesi üzerine bizzat örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in şüpheli ile görüştüğü, Keynes'in sahip olduğu mahrem bilgilerden dolayı uygun olanaklar sağlanarak Amerika'ya gönderildiği, örgüt elebaşının talimatı ile örgüt içi gizli yazışmalarda kullanılacak kriptolu yazışma programının alan adı kiralanması, Google Markete ve Apple Markete yüklenmesinde şüphelinin kimlik ve kredi kartı bilgilerini kullandırtarak yardımda bulunduğu vurgulandı. İddianamede, şüpheli Keynes'in ByLock programının geliştirici Atalay Candelen'in ortağı ve yetkilisi olduğu Base Bilgi Teknolojileri Limited Şirketinde SGK kaydının yapıldığı anlatıldı.
İddianamede, Keynes'in savunmasındaki şu beyanlarına yer verildi:
"Arkadaş ortamından tanıdığım Atalay Candelen bana 'Slikon Vadisi'nde çalışmak için CV ekleyecek programlar hazırladığını, bu programları Apple markete yüklemek için internetten satın alması gerektiğini ancak kendi kredi kartının yurt dışı harcamasına kapalı olduğunu ve kredi kartımdan 100 dolar kullanmak istediğini' söyledi. Sonra nakit olarak verecekti. Ben de arkadaşım olması nedeniyle kredi kartı bilgilerimi verdim. Bu işlem için bir mail adresi olması gerektiğini söyledi. Ben kullanmış olduğum 'david.keynes@pcc.edu' uzantılı mail adresimi verdim. Daha sonra bu mail adresini ve kredi kartı bilgilerimi kullanarak Apple marketten söylediği program aracını satın aldı. Bu mail adresi işlemlerini Atalay kendi bilgisayarından halletti, şifreyi kendisi oluşturdu. Mart 2014'te Türkiye'de Atalay'ın evinde bir gün akşam buluştuğumuzda, ByLock isimli bir program hazırlayarak Apple markete yüklediğini söyledi ve o dönem içerisinde Amerika'da kullandığım hat bulunan telefonumu benden alarak Apple marketten bu programı indirdi ve telefonuma kurdu. Ben 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra ByLock programının tamamen FETÖ için hazırlanmış bir program olduğu kanaatine vardım. Zira gerek programın spesifik yapısı, gerek programın kullanışının pratik olmaması ve kullanıcı ekleme şekli, gerekse Atalay Candelen'in örgütle bağlantıları bunu göstermektedir. Bana göre Atalay'ın bu programı yazma ihtimali yüksektir."
Şüphelinin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü içerisinde çeşitli ve yoğun şekilde tespit edilen eylemleriyle örgüt ile organik bağ içerisine girip örgüt talimatları doğrultusunda faaliyetlerinin bulunduğuna dair delillerin elde edildiğinin kaydedildiği iddianamede, deliller doğrultusunda şüphelinin FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü içerisinde yer aldığı böylelikle 'FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü Üyeliği' suçunu işlediği yönünde hakkında kamu davası açılmasını gerektirir yeterli şüphe oluşturacak delil bulunduğu belirtildi. Şüphelinin yurt dışında bulunmakta iken kendi isteğiyle gelmek istediğini ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini dilekçe ile bildirmesi üzerine kendiliğinden Türkiye'ye geldiğinin anlatıldığı iddianamede, alınan ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini beyan ettiği ve bir kısım şahıslarla birlikte örgüt içerisinde faaliyetlerinin olduğunu, örgüt ile bağlantısının bulunduğunu beyan ettiği, beyanında belirtmiş olduğu bir kısım şahısları teşhis ettiği, ByLock programı ile ilgili beyanlarda bulunduğu, bu programla ilgili kişileri teşhis ettiği ve mailine gelen bir kısım Apple Marketten gelen mailleri kendi rızası ile sunduğu, Etkin Pişmanlık Hükümlerinden yararlanmasının yargılama sonucunda mahkemece değerlendirilmesinin gerektiği vurgulandı.
İddianamede, Keynes'in 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edildi.
Paralel Yapı-04.03.2021-İstanbul 1 sanık Bylock sahibi David Keynes davası
Paralel Yapı-Bylock/Eagle örgüt içi gizli iletişim programları
Paralel Yapı-Bylock konulu soruşturma, dava ve haberler
(07 Ekim 2021, 10:40)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: