Ankara'da, eski MİT görevlisi istihbaratçı Enver Altaylı ile birlikte 3 sanığın 'FETÖ/PDY yöneticiliği', 'örgüt üyeliği', 'siyasi ve askeri casusluk' suçlamasıyla yargılandıkları davanın görülmesine devam edildi. Öte yandan davadan dosyası ayrılan Enver Altaylı'nın damadı Metin Can Yılmaz'ın dosyasına çok çarpıcı yazışmalar eklendi. Yazışmalar Yılmaz'ın 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildiğini gösteriyor. Yazışmalarda, ayrıca cemaatin şeffaf olması taleplerinin yanlış olduğu ve gizlenmeye devam etmek zorunda oldukları şeklinde Yılmaz'ın ifadeleri de yer alıyor. Yazışmalarda Yılmaz'ın, Ak Parti iktidarını devirebilmek için hoşlanmasa bile HDP'yi destekleyeceğine dair sözleri de bulunuyor.
05.10.2021 11:16 Ankara'da, eski MİT görevlisi istihbaratçı Enver Altaylı ile birlikte 3 sanığın 'FETÖ/PDY yöneticiliği', 'örgüt üyeliği', 'siyasi ve askeri casusluk' suçlamasıyla yargılandıkları davanın görülmesine devam edildi.
16.09.2021 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın duruşmasına, tutuklu sanıklar Enver Altaylı ve Mehmet Barıner, bulundukları cezaevinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanırken, avukatları salonda hazır bulundu. Tutuksuz sanık Seda Chamatzoglou ise duruşmadan vareste tutulduğu için katılmadı.
Mahkeme heyeti, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yapması için sanık Mehmet Barıner'e söz verdi.
Barıner, savunmasında suçlamaları kabul etmediğini, terör örgütüne üye olduğuna dair somut delillerin bulunmadığını aktardı. Casusluk suçlamalarını da kabul etmeyen Barıner, birileri tarafından kurgulanan oyuna kurban seçildiğini iddia etti.
Barıner'in avukatı Özlem Barıner de müvekkilinin gözaltına alınmasından, tutuklanmasına kadar bütün süreçlerde hukuksuzluk yaşandığını, mahkeme aşamasında da bu hukuksuzluğun devam ettiğini ileri sürdü.
Altaylı'nın, ABD'deki Halkbank davasını manipüle etmesi için bir dönem İran masasında görev yapan istihbaratçı Mehmet Barıner'i yurt dışına çıkarmaya çalıştığı iddiasını kabul etmeyen Özlem Barıner, bu iddiaların hiçbir somut delile dayanmadığını söyledi. Müvekkilinin, Reza Zarrab hakkında araştırma yaptığı iddiasını da gazete sayfalarından öğrendiklerini iddia eden Barıner, bunu haberleştiren gazeteciyi tanık olarak dinletmeye güçlerinin yetmediğini, mahkemenin de bu taleplerini sürekli reddettiğini dile getirdi.
Toplam duruşma sayısının 40’ı aştığı davada müvekkili Mehmet Barıner’e yönelik işkence iddialarının soruşturulmadığını belirten Avukat Özlem Barıner, davanın seyrine bakıldığında kararın kolay kolay çıkmayacağını savundu.
Sanık Barıner’in ceza infaz kurumunda bulunması için hiçbir hukuki uygunluk aranmadığını söyleyen Özlem Barıner, müvekkili hakkında hiçbir somut delil bulunmadığını belirterek, “Müvekkilimin cezaevinde, tek başına bir odada 23 saat tutulması işkence ve kötü muamelenin devam ettiğinin göstergesidir. Mehmet Barıner’in cezaevindeki psikolojisi hiç iyi değil, bazı belgeleri size sunmayı bile unutuyor” diye konuştu.
Mahkeme heyetine seslenen Barıner, “Daha önceki celselerde burada dinlediğiniz tanıklar haklı olsa bile müvekkilimin karşılaştığı muamele hukuka uygun mu? Ben, sizin de müvekkilimin ülke aleyhine casusluk yaptığına dair bir kanaatiniz olduğuna inanmıyorum” dedi. İddianamenin çok geç hazırlanmasına da vurgu yapan Barıner, müvekkilinin 30 ay boyunca iddianame hazırlanmadan cezaevinde tutulduğunu söyledi.
Avukat Barıner, müvekkilinin kaçma şüphesinin bulunmadığını, suçsuz bulunması halinde hiçbir tazminatın açılan yaraları kapatamayacağını dile getirerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Özlem Barıner'in ardından söz alan sanık Enver Altaylı, savunmasının mahkeme huzurunda yüz yüze yapmak istediğini, sağlık sorunları nedeniyle duruşmanın Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda yapılmasını talep etti.
Mahkeme, Altaylı'nın talebini kabul ederek, yarınki celsenin Sincan Cezaevi Yerleşkesi'ndeki salonda yapılacağını bildirerek, duruşmaya ara verdi.
17.09.2021 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16'ncı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nde bulunan duruşma salonunda görülen davaya, tutuklu sanık Altaylı ile avukatı katıldı. Diğer sanık Mehmet Barıner, video konferans aracılığıyla duruşmada hazır edilirken, tutuksuz sanık Seda Chamatzoglou duruşmaya katılmadı.
Enver Altaylı, esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmasında, Milli İstihbarat Teşkilatındaki (MİT) çalışmalarının birilerini rahatsız ettiğini, hakkındaki davanın da bu nedenle açıldığını söyledi. İddianame ve mütalaanın, yıllardır medyada kendisine karşı yürütülen kampanyanın bir ürünü olduğunu ifade eden Altaylı, "Yaptıklarımı ve yapmak istediklerimi bilenler, beni sizin huzurunuza çıkardılar. Ben düşüncelerim sebebiyle bazı çevreler tarafından cezalandırılmak isteniyorum" diye savunma yaptı. Altaylı, hakkındaki delillerin karşı istihbarat ürünü olduğunu iddia ederek, iddianamede somut bir delil bulunmadığını, Rus yanlılarının internette yaydığı bilgilerin delil olarak iddianameye konulduğunu söyledi.
Altaylı, kendisine Rusçu yapılanmanın komplo kurduğunu ve hakkındaki davanın Türk devleti içindeki Rusçu yapılanmanın hangi boyutlara geldiğini gösterdiğini belirtti. Altaylı, bilgisayarında bulunan belgelere ilişkin savunmasında, iddia makamının iddiasını kanun dışı yollarla elde edilmiş dijital materyallere dayandırdığını, ancak bu dijitallerin de suç unsuru olmadığını öne sürdü. Altaylı, iddianameye konu olan belgeleri, bir çalışma için topladığını iddia etti. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e mektup yazdığı iddiasını da kabul etmeyen Altaylı, bu kişiyle görüşmediğini, hayatının hiçbir döneminde de irtibatının olmadığını söyledi. Altaylı ayrıca telefonundaki 'Signal' programının örgüt tarafından kullanılan programlardan olmadığını sözlerine ekledi.
ABD'deki Halkbank davasını manipüle etmesi için bir dönem İran masasında görev yapan istihbaratçı Mehmet Barıner'i yurt dışına çıkarmaya çalıştığı iddiasını da kabul etmeyen Altaylı, Barıner ile yüz yüze görüşmediğini, telefon irtibatının ise 10 saniyelik bir konuşmadan ibaret olduğunu söyledi. Enver Altaylı, davanın diğer sanığı Seda Chamatzoglou'nun insan kaçakçılığından gözaltına alındığını ve bu kişi üzerinden kendisine komplo kurulduğunu iddia etti.
Altaylı'dan mahkemeye Rus belgesi tepkisi
Duruşmaya ait bazı iddialar Independent isimli haber sitesinde yer aldı. Altaylı, savunmasında 2017 Ağustos'unda tutuklanmasına, devletin hassas kurumlarına sızmış Rus ajanları ve bazı Rusçu yazarların neden olduğunu iddia etti.
Altaylı, telefonundan çıkan Rusya Federasyonu İstihbarat Teşkilatı (FSB) Başkanı Alexander Bortnikov'a sunulmak üzere, FSB Müdür Yardımcısı General Sirotkin Gennadyeviç tarafından Türkiye'nin istikrarsızlaştırılması için hazırlandığı belirtilen raporla ilgili savunmasında, bu raporun iddia makamı tarafından dosyaya konularak deşifre edilmesinin suç olduğunu söyledi. Altaylı şöyle konuştu:
"Gizli tutulması Türkiye'nin güvenliği açısından, Türkiye-Rusya ilişkileri açısından şart olan bu belge iddia makamı tarafından dünyaya ilan ediliyor. Suç işliyor. Ruslar böylelikle, Türk devletinin elinde olan gizli bir bilgiden haberdar edilmiş olmaktadır. Yani beni casuslukla suçlayan iddia makamı, aslında devletin gizli bir bilgisini Ruslar ile paylaşmaktadır."
Altaylı, Türkiye'nin 24 Kasım 2015'te hava sahasını ihlal eden Rusya Federasyonu Hava Kuvvetleri'ne ait SU-24 savaş uçağını düşürdükten sonra hazırlandığı belirtilen raporu, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde öldürülen Erol Olçok'a verdiğini ve onun aracılığıyla üst düzey devlet görevlilerine ulaştırılmasını sağladığını anlattı.
Rusya'nın, Türkiye'ye karşı atacağı adımların yer aldığı raporu, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu'na ulaştırması için Çankaya Köşkü'nde bir araya geldiği o tarihte Başbakan Başdanışmanı Feridun Bilgin'e teslim ettiğini ifade eden Altaylı, savunmasında kendisini bu belgeyi devlet görevlilerine teslim ettiği için suçlanamayacağını, böyle bir yargılamanın ancak Rusya Federasyonu savcıları tarafından yapılabileceğini belirtti.
Independent Türkçe'ye konuşan Feridun Bilgin, Altaylı'yla bir araya geldiklerini ve FSB'nin üst düzey yöneticileri tarafından hazırlandığı ileri sürülen raporu aldığını ifade etti. Şimdi, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun liderliğindeki Gelecek Partisi'nin Genel Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Bilgin, "Raporu başbakana teslim ettim. İlgili kurumlar gereğini yapmıştır" ifadesini kullandı.
Haberde, FSB Müdür Yardımcısı Sirotkin tarafından FSB Başkanı Brotnikov'a sunulduğu belirtilen ve Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dosyasına giren rapor da yayınlandı.
23.09.2021 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın duruşmasında Cumhuriyet Savcısının mütalaasına karşı sanık Altaylı’nın avukatları son savunmalarına başladı.
23 Eylül’deki duruşmada Altaylı'nın avukatlarından Adem Eroğlu ilk sözü aldı. Eroğlu, Altaylı’nın FETÖ ile irtibatının bulunmadığını iddia etti. Altaylı’nın bilgisayarında ele geçirilen delillerin gerçeği yansıtmadığını öne sürdü. Eroğlu, sanık Altaylı’nın gerçekle ilgisi olmayan delillerle yargılandığını savundu.
Davada Altaylı'nın diğer avukatı ve aynı zamanda kızı olan Dilara Yılmaz’ın son savunmasına geçildi. Yılmaz, müvekkili hakkında tüm suçlamaları reddederek beratını istedi.
Duruşma 24 Eylül’de avukat Yılmaz’ın savunması ile devam edecek. Bu duruşmada mahkeme heyeti nihai kararını açıklayacağı tarihi belirleyecek.
24.09.2021 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar Enver Altaylı ile Mehmet Barıner, tutuklu bulundukları cezaevinden video konferans aracılığıyla katıldı, tutuksuz sanık Seda Chamatzoglou duruşmaya gelmedi.
Sanık Altaylı'nın avukatları Dilara Yılmaz ve Bora Toksoy bugünkü celsede esasa ilişkin mütalaaya karşı savunma yaptı.
Böylece 19 Mart 2020'de başlayan davada, sanık ve avukatlarının savunmaları tamamlandı.
Mahkeme Başkanı Sebahattin Sarıdoğan, avukat beyanlarının ardından esasa ilişkin savunmaların alındığını belirterek, 7 Ekim'de görülecek duruşmada sanıkların son sözlerinin sorulacağını söyledi.
ALTAYLI'NIN DAMADI 15 TEMMUZ'U ÖNCEDEN BİLİYORDU
Öte yandan davadan dosyası ayrılan Enver Altaylı'nın damadı Metin Can Yılmaz'ın dosyasına çok çarpıcı bilgiler eklendiği ortaya çıktı.
Eski istihbaratçı Enver Altaylı'ın damadı olan ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) kapsamında yargılanmasına devam edilen Metin Can Yılmaz'ın dava dosyasına giren yazışmaları, darbe girişimini önceden bildiğini ortaya çıkardı. Metin Can Yılmaz, darbe girişimini önceden bildiğini ortaya koyan yazışmalarında örgütün hükümete yönelik operasyonu bir an önce başlatması gerektiğini belirtti. Yılmaz'ın 2015 yılında yazıştığı M.H'nin "Bunların müddeti temmuz ortası, göreceksin" ifadesiyle 15 Temmuz darbe girişimine işaret ettiği dosyada yer aldı.
"Silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "askeri casusluk" suçlarından yargılanmasına Ankara 16. Ceza Mahkemesinde devam edilen Yılmaz'ın, 18 Nisan-7 Haziran 2015'te Skype üzerinden "yilmazmetincan" kullanıcı ismiyle yaptığı yazışmalara ilişkin bilirkişi raporu dava dosyasına girdi.
Rapora göre, Yılmaz ile M.H. isimli kişi, yazışmalarda, örgütün kamu kurumlarına sızdırdığı çok sayıda üyesinin bulunduğunu, özellikle ordu ve hukuk alanındaki mensuplarıyla ülke yönetimini ele geçirebilecek düzeye geldiklerini anlatan ifadeler kullandı.
Yazışmalarında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'den "hocaefendi", örgütten ise "cemaat" olarak bahseden Yılmaz, o tarihte yapılan bir tartışmaya dikkat çekerek örgütün yetişmiş adamları olduğuna, özellikle orduda kendilerine tabi olanların sayısına dikkat çekti.
M.H. de Yılmaz'a, "Bizde subay da çok, merak etme yetişmiş lider vasıflı adam çok. General bir tane olsa yeter orduda, savaşı yetişmiş asker kazandırır. General kimi yönetecek? Solcuların elli tane generali var, liberallerin yüz tane var belki. İHL'liler er bile olamaz, daha silah bile tutmayı bilmeyen tipler genellikle hepsi kendini general sanıyor." karşılığını verdi.
"GİZLENMEK ZORUNDAYIZ, ŞEFFAFLIK OLMAZ"
M.H'nin 26 Nisan 2015'te, baroların hükümete tavır alması karşısında şaşırdığını dile getiren mesajına Yılmaz, "Yarısı bizim zaten ama çoğu çapsız." ifadesiyle yanıt verdi.
Yazışmalarda Yılmaz, FETÖ'nün kamu kurumlarında uyguladığı stratejiye ilişkin şu itirafta bulundu:
"Cemaat keyfine bu hareketleri yapmıyor. Misal, tedbir geyiğini biz karaktersiz tipler olduğumuz için yapıyoruz sanıyorlar. Eskiden beri avlandığımız için kamuda millet gizleniyor. Eskiden başkası takıktı bize, şimdi başkası. Şimdi bir grup insan üstüne bu kadar takıntılı odak varken 'Cemaati sevenler, taraftar olanlar şeffaf olsunlar' diyorlar. Olmaz arkadaş, cemaatin şeffaflığı bu noktada olmaz, böyle olmaz."
"BUNLARIN MÜDDETİ TEMMUZ ORTASI"
Yazışmalarda, 2015 genel seçimlerinde örgütün izleyeceği strateji ile darbe girişimini ima eden içerikler de yer aldı.
Yılmaz, AK Parti'nin tek başına iktidar olmaması için HDP'nin barajı geçmesi gerektiğini, içine sinmese de HDP'ye oy verebileceğini ifade etti.
M.H, seçim sonuçları ne olursa olsun AK Parti'nin iktidardan uzaklaştırılacağını belirterek, "Zaten ne olursa olsun bunların müddeti temmuz ortası, göreceksin." ifadesiyle 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildiği imasında bulundu.
HAKARET İÇERİKLİ MESAJLAR
Yılmaz'ın 11 Mayıs 2015'te yazdığı mesajda ise örgütün kamu kurumlarındaki kadrolaşmasına dikkat çekerek, "Memur olup da bizim gibi sohbete gitmek isteyen adam gizli gizli gidiyor, dolayısıyla yer altına çekilen bir yapı çıkıyor ortaya." ifadelerini kullandığı görüldü.
Metin Can Yılmaz, 2 Haziran'daki mesajlarda da FETÖ'nün bir an önce hükümete yönelik operasyonu başlatması gerektiğini belirtiyor.
Yılmaz ve M.H'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bazı kamu çalışanları ve kurumlarına hakaret içeren mesajları da dava dosyasının delilleri arasında yer aldı.
İDDİANAME
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ soruşturması kapsamında sanıklar Enver Altaylı, eski istihbaratçı Mehmet Barıner ve Altaylı'nın damadı Metin Can Yılmaz ile Seda Chamatzoglou hakkında iddianame düzenlemişti.
İddianamede sanıklardan eski istihbaratçı Mehmet Barıner'in FETÖ mensubu olduğu, örgütsel faaliyetlerini görev yaptığı dönemde de sürdürdüğü ve 1 Aralık 2016'da kamu görevinden ihraç edildiği bildiriliyor.
Mehmet Barıner'in, Altaylı'nın damadı Metin Can Yılmaz ile üniversiteden tanıştığı belirtilen iddianamede, Altaylı ve Yılmaz'ın, Barıner'i yurt dışına çıkarmaya çalıştıkları, bir dönem İran masasında görev yapan eski istihbaratçı Barıner'in yurt dışına çıkarılmasıyla ABD'deki Halkbank davasının manipülatif şekilde etkilenmesinin amaçlandığı ifade ediliyor. Barıner'in yurt dışına çıkarılması için bir tur şirketi sorumlusu olan tutuksuz sanık Chamatzoglou ile irtibata geçildiği belirtiliyor. Chamatzoglou 'örgüt üyesi olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek örgüte yardım etmek'le suçlanıyor.
18 Şubat'taki duruşmada esasa ilişkin mütalaasını sunan savcı, Altaylı'nın "silahlı terör örgütü yöneticiliği" ve "siyasi ve askeri casusluk" suçlarından 30 yıldan 42 yıl 6 aya, Barıner'in ise "silahlı terör örgütü üyeliği" ile "siyasi ve askeri casusluk" suçlarından 22 yıl 6 aydan 35 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Savcı, "silahlı terör örgütüne yardım" suçundan hakkında dava açılan sanık Chamatzoglou'n ise beraatini talep etti.
Dosyası ayrılan sanık Metin Can Yılmaz'ın ise yargılanmasına devam ediliyor.
Paralel Yapı-21.01.2020-Ankara 4 sanık MİT eski görevlisi Enver Altaylı/MİT yapılanması davası
(05 Ekim 2021, 11:16)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: