Fetö elebaşı Fetullah Gülen'in akrabası Selahaddin Gülen MİT'in başarılı operasyonu sonrasında yurtdışında yakalanarak Türkiye'ye getirildi. Sorgusunda etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini bildiren Gülen örgüt hakkında çok önemli bilgiler verdi.
17.06.2021 23:18 Fetö elebaşı Fetullah Gülen'in akrabası Selahaddin Gülen MİT'in başarılı operasyonu sonrasında yurtdışında yakalanarak Türkiye'ye getirildi. Sorgusunda etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini bildiren Gülen örgüt hakkında çok önemli bilgiler verdi.
31 Mayıs'ta basına duyurulan gelişmeye göre, Hakkında 'Küçük Yaştaki Kız Çocuğuna Cinsel Saldırı' suçundan da Erzurum'da yakalama kararı bulunan Selahaddin Gülen'in yurtdışında MİT'in başarılı çalışmalarıyla gerçekleştirilen operasyonla yakalandığı kaydedildi. Selahaddin Gülen'in Türkiye'den örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla yurtdışına kaçırıldığı da ifade edildi.
Fetullah Gülen'in akrabası Selahaddin Gülen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini belirtti.
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı operasyonuyla yakalanarak Türkiye'ye getirilen ve "silahlı terör örgütü yöneticiliği"nden tutuklanan FETÖ elebaşı Gülen'in akrabası Selahaddin Gülen, ifadesinde FETÖ elebaşının yaşadığı Pensilvanya'daki kamp ile ilgili bildiklerini anlattı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in amcası olduğunu belirten Selahaddin Gülen, "Her ne kadar örgüt içinde niyetinin kötü olmadığını göstermek istese de işin arkasında terör örgütünün lideri olduğunu artık söyleyebilirim. Bu örgüt içindeyken bunun farkına varmadım. Ancak şimdi görüyorum ki Fetullahçı Terör Örgütü'nün lideridir." dedi.
Osman kod adlı Selahaddin Gülen'in ifadesinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen öz amcası olduğunu, doğduğu günden itibaren örgütün içinde olduğunu söylediği belirtildi. İtirafçı olarak ifade veren Selahaddin Gülen, örgütle ilgili onlarca mahrem imamın ismini, örgütteki görevini ve eylemlerini tüm ayrıntılarıyla anlattı.
Örgüt mahrem yapılanmasının şemasını çizdiren Selahaddin Gülen, örgütün aile toplantılarına katıldığını, Gülen ailesinden sorumlu imam N.Y.'nin aile kampları organize ettiğini bu toplantılarda örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in sözlerinin aktarılarak sohbet yapıldığını anlattı. Selahaddin Gülen, bu toplantıların örgüte eleman kazandırmak için düzenlendiğini söyledi.
Üniversite yıllarında örgüte eleman sağlanması ve üniversite öğrencilerin örgüte kazandırılması için öğrencilerin örgüte ait evlere yönlendirilmesi için sınıf arkadaşlarını veya alt sınıftakileri eve yemeğe çağırdığını, daha sonra sohbet yapıldığını söyledi. Mahrem yapılanmanın askeri öğrencilerle irtibatı ankesörlü hatlar aracılığıyla yaptığını söyleyen Gülen, daha sonra bu öğrencilerle önceden belirlenen evlerde görüşüldüğünü, kitap okuyup namaz kılındığını anlattı. Mahrem yapılanma içindeyken örgütün düzenlediği Irak gezisine katıldığını, Kuzey Irak'ta bulunan örgüte ait okulların gezildiğini söyledi.
2014 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra Amerika'ya amcası Fetullah Gülen'i ziyarete gittiğini anlatan Gülen, "Burada yaklaşık 1 ay kadar kaldım. Bu dönemde hatırladığım Selam-2 filmi için amcam Fetullah Gülen'in yanına filmin yapımcısı ve yönetmeni H.Ö. ve H.A. gelmişti. Film hakkında amcam Fetullah Gülen'e nasıl olduğunu sormuşlardı. Amcam da filmin güzel olduğunu ve hayırlı olmasını söyledi. Aynı gün Enes Kanter de oradaydı. Ben amcam ile özel bir görüşmem olmadı. Genellikle Cuma ve Pazar günleri Bamteli programı için sohbet yapardı. Ben bir ay kadar kaldıktan sonra Türkiye'ye geldim" dedi.
2015 yılı Kasım ayında Amerika'ya gittiğini 'green kart' alıp Amerikan vatandaşlığı almak istediğini söyleyen Gülen'in, "Bu süreçte amcam Fetullah Gülen'in yanına ara sıra gidip geliyordum. Bu dönemde bir gittiğimde Hakan Şükür, Ekrem Dumanlı, Abdulhamit Bilici, Metin Yıkar, Ahmet Kirmiç isimli şahısları amcam Fetullah Gülen'in yanında görmüştüm" ifadesini kullandığı kaydedildi.
15 TEMMUZ SONRASI
2016 Temmuz ayında darbe girişimi sonrasında Pensilvanya'da örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in yanına kimsenin alınmadığını anlatan Selahaddin Gülen'in şunları söylediği kaydedildi: "Amcamın yanına dışarıdan hiçbir ziyaretçi alınmadı. Bu dönemde sadece mollalar, istişare heyeti ve Alp Aslandoğan vardı. 2016 Eylül ayına kadar kimse giremedi. Daha sonra gittiğimizde 15 Temmuz ile alakalı olarak verilen kararlar; 'Örgüt içerisinde gelen tüm misafirlere Adil Öksüz'ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile anlaştığını bize tuzak kurulduğunu, bu darbe girişimi ile alakalarının olmadığını söylüyorlardı. Ayrıca cemaatin tabanına kadar bu bilginin bu şekilde lanse edilmesi istenildi. Güvenlik önemleri en üst seviyeye çıkartılarak kampın etrafına özel güvenlikler tutuldu. Kamp içerisinde gece görüşlü ve sensörlü kameralar ile donatıldı.
2016 Kasım ayında amcam Fetullah Gülen'in bir sohbeti öncesinde koridorda beklerken gelen misafirden ismini bilmediğim bir şahıs, Ali U.'nun yanına gelerek 'Benim Türkiye'de bir yakınım var, bunun durumunu öğrenmemiz gerekiyor, UYAP veya pasaportunda bir sorun olup olmadığını bilmemiz gerekiyor, çünkü bu kişiyi buraya getirmek istiyoruz' şeklinde bir istekte bulundu. Ali U. 'hemen halledelim' diyerek Abdullah Bey diye hitap ettiği ismini Zeki olarak bildiğim şahsı yanına çağırdı. Burada kendisine bu bilgileri verdikten sonra Abdullah amcamın katında bulunan odasına gitti. Bir müddet sonra geri geldi ve bu şahıs hakkındaki durumu anlatmıştı. Buradaki Abdullah Z., Türkiye ile bağlantıyı sağlayan, oradaki örgüt mensuplarının hukuki durumlarını öğrenen kişiydi. Bu şahıs her gün Türkiye'de örgüte yapılan operasyonları ve hukuki gelişmeleri rapor haline getirip heyete sunan kişi olduğunu öğrenmiştim"
Kampın girişinde, örgütün "himmet paralarını" zimmetine geçirerek şahsi servet kazandığı iddia edilen Cevdet Türkyolu'nun ayarladığı Amerika'daki bir güvenlik şirketinin personelinin bulunduğunu, kampın dış güvenliğini bu firmanın sağladığını belirten Gülen, girişte "misafirlerin" arandığını ve kartla içeri alındığını aktardı.
Gülen, "Kartların verildiği yerde örgüte gönül vermiş ve uzun zamandır amcam Fetullah Gülen'in yanında yer alan kişiler görev yapardı. Randevusuz kesinlikle kimse gelemezdi. Bu randevuları Cevdet Türkyolu ayarlıyordu. Türkyolu'nun yardımcılıklarını eski emniyet müdürü V.B ve C.T yapıyordu. Gelen misafirler yatılı ise bunların yerlerini de yine Türkyolu ayarlıyordu. Kalan misafirlerin odalarında bağış kutuları bulunurdu." ifadelerini kullandı.
Türkyolu'nun, ablasının eşi olduğunu belirten Selahaddin Gülen, şöyle devam etti:
"Kendisi amcam Fetullah Gülen'e en yakın kişidir. Tüm özel istek ve işlerini yapan, en özelini bilen kişidir. Odasının temizlenmesinden çamaşırlarının yıkanmasına kadar her şeyiyle ilgilenen kişidir. Amcamın odasının giriş kartı sadece kendisinde bulunmaktadır. Amcamın canı Erzurum yemekleri çektiğinde benim aracılığımla ablam ona yemek gönderirdi. Amerika'ya gittikten sonra ev alım satımı, borsa, araba alıp satma gibi ticari işlerle geçimini sağlıyor.
Eniştem Cevdet Türkyolu ile Mustafa Özcan arasındaki yıllardır süren husumet, 15 Temmuz'dan sonra iyice gün yüzüne çıktı. Bunun sebebi Mustafa Özcan'ın örgütün tüm kontrolünü eline almak ve örgütün para vb. tüm gücünü kendi altında toplamak istemesiyken eniştem Cevdet Türkyolu bu gücü ve kontrolü amcam Fetullah Gülen'in elinden çıkartmaması için mücadele etti. Fetullah Gülen'in bu durumu gördüğü halde müdahale etmemesinin sebebi, gerçek anlamda bir hainlik olarak düşünmüyor ancak Mustafa Özcan ve heyetteki bazılarına toplantılara katılmayarak veya görüşmelere çıkmayarak tepkisini gösteriyordu."
-"Amcama kalp rahatsızlığı nedeni ile 3 stent takılmıştı"
FETÖ elebaşının "Büyük Bina" diye adlandırılan binada kaldığını anlatan Gülen, ifadesinde şunları anlattı:
"Büyük bina L şeklindedir. Bu binanın bir normal girişi bir de sadece Cevdet Türkyolu'nun girebildiği garaj girişi vardır. Bu garajdan direkt Fetullah Gülen'in odasının olduğu kata geçiş vardır. Amcam bu binanın en sonunda, üst katta kalmaktadır. Amcamın hizmetinde olan mollalar her gün dönüşümlü olarak nöbet tutmaktadır. Ayrıca amcamın doktoru olan K.Ü'nün kaldığı oda da amcamın odası ile aynı katta idi. Amcamın hastanelik bir rahatsızlığı bulunduğunda kamp dışında yazıhanesi bulunan 'Doktor Mahmut' isimli şahıs hastane işleri hallederdi. Fetullah Gülen'e kalp rahatsızlığı nedeniyle 3 stent takılmıştı. Ayrıca şeker hastalığı ve eklem ağrılarından dolayı fizik tedavi görüyordu."
Selahaddin Gülen, FETÖ elebaşının kaldığı katta "Gülen'in örgüt üzerindeki gölgesi" olarak bilinen sözde Türkiye imamı Mustafa Özcan, "Gülen'in sosyal medya sorumlusu" Osman Şimşek, örgütün tepe yöneticileri arasında yer alan Ali Ursavaş, örgütün "Al-i Heyet" olarak adlandırdığı yapıda yer alan Barbaros Kocakurt, FETÖ'nün finans merkezi olduğu gerekçesiyle kayyum atanan Kaynak Holding eski Yönetim Kurulu Başkanı Naci Tosun ve Tarık isminde medyadan sorumlu birinin de odası olduğunu söyledi.
Alt katta "bekar mollaların" odalarının olduğunu anlatan Gülen, şöyle devam etti:
"Binanın iç güvenliğinde güvenlik müdürü Ahmet isimli biri vardı. Ayrıca Amcam Fetullah Gülen'in yakın koruması, kampta silahla gezen ve sohbetlerinde misafirlerin arasında bulunan Hakan isimli biri vardı. Ana bina girişinde X-Ray cihazları vardı. Buraya kesinlikle telefon giremezdi. Ayrıca mollalar veya istişare üyeleri amcamın olduğu kata telefon çıkaramazdı. Bu binanın teknik sorumlusu E.P isimli birisi. Bu kişi binada meydana gelen arızaların giderilmesi, misafirlerin dijital kartları gibi konular ile ilgileniyordu."
"Türkiye'de durumlar düzelse bile kimsenin gitmesine gerek yok, artık buralardayız"
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sonrası sıkıntılar yaşadığına da değinen Selahaddin Gülen, şunları kaydetti:
"Türkiye içinde örgüte eleman kazandırılması oranı oldukça azaldı. Amcamdan duyduğum 'Bu olay hayra vesile oldu, her ne kadar Türkiye kapısı bizim için kapansa da tüm dünya size kucak açtı' diye söylemişti. Yine bir sohbet toplantısında 'Türkiye'de durumlar düzelse bile zorunlu olanlar dışında kimsenin gitmesine gerek yok, artık buralardayız' demişti. Türkiye'de yaşaması zor olduğu için örgütü diğer ülkelerde yaşatmanın daha kolay olduğunu söylüyor ve örgütün devamlılığını sağlamaya çalışıyordu. Ali Ursavaş bir sohbet toplantısında 'Türkiye'de birçok gönüldaşımız var, onlar kendilerini gizliyorlar, bizden bir umut bekliyorlar' şeklinde bir beyan vermişti.
Kendi aralarındaki konuşmada, 'Türkiye'de gaybubet evlerine devam edilsin, eski sistemi hatırlatacak uygulamalara devam edilmesi gerekiyor' diye söylemişlerdi. Yakın tarihte Times Meydanı'nda reklam panolarına afiş hazırlatıldı. Bu, örgüt tarafından Türkiye'yi dünyada karalamak amacı ile yapılmış bir propaganda idi. Bunu yapan Alliance for Shared Values isimli, örgütün illegal tarafını legal olarak gösterdiği yüzü idi. Bu dernek üzerinden yapıldığının duymuştum."
15 Temmuz sonrasında örgüt içindekilerin psikolojik durumu sorulan Gülen, "Örgüt içindeki psikolojik durum tamamen ümitsizliğe girdi. Birçok kişi Amerika'da örgütten kopmaya başladı. Amcam Fetullah Gülen televizyonlarda, röportajlarında ve yazılarında örgüt elemanlarının kopuşlarını engelleyip çözülmeleri durdurmak amaçlı sürekli açıklamalar yaptı." ifadelerini kullandı.
"Amerika'ya gelen örgüt mensuplarına maddi destek Cevdet Türkyolu tarafından finanse ediliyor"
Gülen'in yaşadığı Pensilvanya'daki kampta "İstişare Heyeti"nin bulunduğunu anlatan Selahaddin Gülen, bu heyet toplantı yaptığı sırada hiç kimsenin binaya giremediğini, 4-5 gün süren toplantılar için 2-3 ayda bir bir araya gelindiğini kaydetti.
Gülen, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ABD'ye giden FETÖ'cülerin örgüt tarafından iki farklı şekilde yerleştirildiğini anlatarak şunları söyledi:
"İlk etapta referanslı olanlar örgütün kampına yerleştiriliyordu. Referanssız olarak gelen örgüt mensupları daha evvel Amerika'ya gelmiş olan örgüt üyelerinin evlerine, örgütün sağladığı evlere yerleştiriyorlardı. Ayrıca Amerika'da bulunan büyük bir kamp evini restore ederek küçük süit odalara dönüştürmüşlerdi. Buraya da örgüt mensupları yerleştiriliyordu. İngilizcesi olmayan birçok örgüt mensubuna Amerika'da bulunan dil okullarında dersler verilmeye başlanmıştı. Eğer parası olmayan bir kişi ise Amerika'da kilise ve kütüphanelerin ücretsiz dil derslerine gidebiliyorlardı. Buraya gelen örgüt mensupları UBER şoförü olarak ya da örgütün okullarında çeşitli görevlerde işe başlatılıyordu. Amerika'ya gelen örgüt mensuplarının ilk başlarda maddi destekleri Cevdet Türkyolu tarafından finanse ediliyordu."
Gülen, bir sohbet toplantısında örgüt yönetiminde yer alan mollalardan biri tarafından FETÖ elebaşına tabletten, Türkiye'de cezaevinde olan bir örgüt mensubunun gördüğü rüyanın mektup halinde okutulduğunu anlatarak daha sonra bu mektubun Mustafa Özcan tarafından Türkiye'deki diğer cezaevlerine gönderilmiş olabileceğini ifade etti.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yemek artıklarını, çamaşırlarını ve benzeri özel eşyalarını cemaat mensuplarına dağıttığını belirten Selahaddin Gülen, bu hediyelerin Mustafa Özcan ve Cevdet Türkyolu ile yakın ilişkide olan kişilere verildiğini, ayrıca örgüte yapılan maddi ve manevi hizmete göre hediyelerin çeşitlendiğini belirtti.
Örgütün üst yönetiminde yer alan kişilerin isimlerini de veren Gülen, "İstişare Heyeti"nde Naci Tosun, Ali Ursavaş, Mustafa Özcan, Mustafa Yeşil, Abdullah Aymaz, İsmail Büyükçelebi, Ahmet Kara, Mehmet Ali Şengül, İsmet Aksoy, Hamdullah Bayram Öztürk, Rıdvan Kızıltepe, Sait Aksoy'un yer aldığını söyledi.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'nin kurumları ve basın yayın organlarıyla olan ilişkilerini, bilgi alışverişini, basın açıklamalarını ve benzeri diyalog adı altındaki görevini yürüten kişinin Alp Aslandoğan olduğunu anlatan Gülen, Aslandoğan'ın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in özellikle 15 Temmuz'dan sonraki tüm röportajlarında çevirmen olarak bizzat yanında bulunduğunu belirtti.
Selahaddin Gülen, emniyetteki ifadesinde FETÖ terör örgütünün üst yönetimindeki kavgaları da deşifre etti. Gülen, örgütün üst yöneticisi Mustafa Özcan'ın tüm gücü elinde toplamak istediğini dile getirerek, "Burada açmak istediğim bir konu eniştem Cevdet Türkyolu ile Mustafa Özcan arasındaki yıllardır süren husumet, 15 Temmuz'dan sonda iyice gün yüzüne çıktı. Bunun sebebi Mustafa Özcan'ın örgütün tüm kontrolünü eline almak ve örgütün para ve tüm gücünü kendi altında toplamak iken eniştem Cevdet Türkyolu bu gücü ve kontrolü amcam Fetullah Gülen'in elinden çıkartmamak için mücadele içindeydi. Ancak Fetullah Gülen bu durumu gördüğü halde müdahale etmemesinin sebebini gerçek anlamda bir hainlik olarak düşünmüyor ancak Mustafa Özcan ve heyetteki bazılarına toplantılara katılmayarak veya görüşmelere çıkmayarak tepkisini gösteriyordu" dedi.
Selahaddin Gülen, örgütün üst düzey yönetimindeki kişilerle ilgili ayrıntılı bilgiler verdi. Gülen, "Mollaların görevi Amcam Fetullah Gülen'in günlük hizmetlerini yerine getirir, kendisinden tefsir, fıkıh ve hadis dersleri alırlardı. Bir nevi amcamın asıl talebeleriydi. Bu mollalar örgüt içerisinde Amcam Fetullah Gülen'in karşısında yeterli seviye ve bilgi yeterliliğine sahip olmadan molla olamazlar. Molla olmanın yolu ilk etapta herhangi bir ülkede ilahiyat üniversite, doktora, Yüksek lisans yaptıktan ve Mısır ülkesinde bulanan El Ezher Üniversitesinde iki yıl kadar eğitim gördükten sonra ABD'de Fetullah Gülen'in yanında molla olma kapasitesine erişiyorlardı. 2016 yılı öncesinde Mısır ülkesine gidip bu mollalara eğitim veren kişiler Reşit H., Ergün Ç. gibi Fetullah Gülen'in ilk talebeleri ve mollalarından olan kişilerdi. İstişare heyetinde Naci Tosun, Ali Ursavaş, Mustafa Özcan, Mustafa Yeşil, Abdullah Aymaz, İsmail Büyükçelebi, Ahmet Kara, Mehmet Ali Şengül, İsmet Aksoy, Hamdullah Bayram Öztürk, Rıdvan Kızıltepe, Sait Aksoy isimli şahıslar yer alırdı. Örgüt içinde tüm konuların konuşulduğu heyettir. Bu heyet toplantıda iken hiçbir kimse binaya giremezdi. Bu toplantılar 4-5 gün sürerdi. 2-3 ayda bir toplanırlardı" ifadelerini kullandı.
FETÖ'nün üst yöneticisi Mustafa Özcan'ın Fetullah Gülen'in yerine geçmek gibi bir hedefi olduğunu anlatan Selahaddin Gülen, "Mustafa Özcan başı olduğu heyeti kendi etkisi altına çalışıyordu. Her ne kadar amcam bu durumdan huzursuz olsa da örgütün bölünmesinden korktuğundan dolayı, örgütün kan kaybedeceğinden dolayı yanında tutuyor olabilir. Kendi fikrim olarak Mustafa Özcan amcam öldükten sonra örgütün başına geçecek kişidir. 2018-2019 gibi Güray T.' den duyduğum kadarıyla 'Bir gün kampa gelen misafirleri Mustafa Özcan kendi odasında ağırlarken burada tüm sistem çökse, bütün cemaat dağılsa, cemaatin lideri ölse bile tekrardan toparlanmak için var gücümüz ile çalışacağız' şeklinde beyan verdiğini duymuştu. 2016 yılı aralık ayında dil kursunu bitirdiğini ve master eğitimine başladığını söyleyen Gülen örgütünün kurduğu School of Science And Technology'nin de aralarında olduğu okulların isimlerini ve örgüt üyesi yöneticilerini ayrıntılarıyla anlattı.
Yeğen "cinsel istismar" suçundan tutuklandı
Ankara'da "terör örgütü yöneticiliği" suçundan tutuklanan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Selahattin Gülen, Erzurum'da 15 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılandığı dava kapsamında da tutuklandı.
11 Haziran'da Erzurum 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Selahaddin Gülen Sincan 2 Numaralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumundan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı. Duruşmada, sanık Selahattin Gülen'in Erzurum Barosu tarafından atanan avukatı Emin Ağgöz de hazır bulundu.
Hakkında kırmızı bültenle arama kararı bulunan ve yurt dışına kaçtığı tespit edilen Fetullah Gülen'in diğer yeğeni sanık Ammar Gülen ise duruşmaya katılmadı.
Duruşmada SEGBİS üzerinden ifadesi alınan ve olay tarihinde 18 yaşından küçük olan Selahaddin Gülen, savunmasında, cinsel istismarda bulundukları iddia edilen mağdur S.K'yi ve ailesini oturdukları mahalleden tanıdığını söyledi.
S.K'nin olay tarihinden itibaren 90'dan fazla kişiyi cinsel istismar eylemiyle suçladığını öne süren Gülen, şunları kaydetti:
"O dönemlerde avukatımla yaptığım görüşmelerde cinsel istismarla suçlanan kişiler arasında 6 yaşında kişinin de 90 yaşında kişinin de olduğu bildirilmiştir. Ben 2007'de Edremit ilçesinde tatildeydim. Mağdur S.K. bana ve babama iftira atmıştır. Ben kesinlikle mağdurla ile ilişki yaşamadım. S.K, o tarihlerde abim Ammar Gülen hakkında da suçlamalarda bulunmuştur. Ancak abim o tarihlerde Kanada'da ikamet etmekteydi. Üzerime iftira atılmaktadır. Atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum."
Mahkeme Heyeti Başkanının, sanığa, savunmasında "suç tarihinde Edremit ilçesinde olduğunu iddia etmesine rağmen baz istasyonu bilgilerine göre Ağustos 2007'den itibaren Erzurum'da olduğunun anlaşıldığını" sorması üzerine, Gülen bu durumu kabul etmedi.
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, sanık Gülen hakkında suçu işlediğine dair kuvvetli deliller bulunması ve uzun süredir firari olması dolayısıyla tutuklanmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, sanık Selahaddin Gülen'in "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" suçundan tutuklanmasına karar vererek duruşmayı erteledi.
Davanın geçmişi
Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 2007'de 15 yaşındaki S.K'nin farklı tarihlerde cinsel istismara uğradığı ve şikayette bulunması üzerine soruşturma başlatıldığı belirtiliyor.
Sanıklar arasında mağdurun annesinin de bulunması üzerine S.K'nin ikamet ettiği adresten alınarak Nenehatun Kız Yuvası'na yerleştirildiği bildirilen iddianamede, mağdurun, yuvadaki görevlilere aralarında Fetullah Gülen'in kardeşi Seyfullah ve oğlu Ammar Gülen'in de olduğu kişilerce cinsel istismara uğradığını söylediği kaydediliyor.
İddianamede, 9 sanığın yargılama sonucu beraat ettiği, aralarında Seyfullah ve oğlu Selahaddin Gülen'in de bulunduğu 31 şüpheli ile farklı bir soruşturmada 32 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlatılarak, soruşturmanın FETÖ/PDY üyesi emniyet mensuplarınca kapatıldığı iddiaları üzerine 16 sanık hakkındaki yargılamanın ise ayrı bir davada sürdüğü aktarıldı.
Aralarında Fetullah Gülen'in yeğenleri Ammar ve Selahaddin Gülen'in de olduğu 12 sanığın yargılandığı davada, Ammar ve Selahaddin Gülen'in dosyası firari oldukları gerekçesiyle ayrılmıştı.
İddianamede sanıklar Ammar ve Selahaddin Gülen'in "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçundan 6 yıldan 21 yıla, "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" suçundan 24 yıldan az olmamak üzere hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.
MİT Başkanlığının operasyonuyla yurt dışında yakalanarak Türkiye'ye getirilen Selahaddin Gülen, Ankara'da "silahlı terör örgütü yöneticiliği" suçundan da tutuklanmıştı.
Paralel Yapı-21.12.2017-Erzurum 12 sanık (Gülen’in yeğenleri dahil) Toplu tecavüz davası
Paralel Yapı-18.01.2016-Erzurum 16 sanık Seyfettin Gülen’in tecavüzünü örtbas davası
(17 Haziran 2021, 23:18)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: