Ankara, Antalya, Edirne, Gaziantep, İstanbul ve Tokat'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) ilişkin ayrı ayrı görülen davalara devam edildi. Sonuçlanan davalarda çoğu yönetici konumdaki 16 sanığa toplam 116 yıl hapis cezası verildi. İşadamı Mubariz Gurbanoğlu'na örgüte üye olmamakla birlikte Fetö'ye bilerek ve isteyerek yardım etmek suçu sabit görülerek 5 yıl hapis cezası verildi. CHP'li Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, 15 Temmuz darbe girişimi ortaya çıktığında sarfettiği sözlerde 12 Eylül gibi bu darbenin de gerekli olduğunu ima etmesi nedeniyle 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Ankara'da, Fetö üyesi olmak suçundan yargılanmasına başlanan eski 1. sınıf emniyet müdürü Yüksel Sezer hakkında 15 yıla kadar hapis talep edildi. Kilis'te, 2017 yılında sınır hattında meydana gelen ve mühendis Mehmet Akcan'ın öldüğü mayın patlamasıyla ilgili, Fetö'den ihraç dönemin 2. Hudut Tabur Komutanı eski kurmay yarbay hakkında "olası kastla bombalayarak adam öldürme" suçundan müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame kabul edildi.
16.03.2021 11:45 Ankara, Antalya, Edirne, Gaziantep, İstanbul ve Tokat'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) ilişkin ayrı ayrı görülen davalara devam edildi. Sonuçlanan davalarda çoğu yönetici konumdaki 16 sanığa toplam 116 yıl hapis cezası verildi.
Tokat: 7 yıl hapis cezasına çarptırılan kişi yakalandı
Tokat'ta, Fetullahçı Terör Örgütü soruşturması kapsamında hakkında 7 yıl hapis cezası bulunan kişi yakalandı.
23 Şubat'ta Tokat'taki adli mercilerce gıyabında yargılanan ve 7 yıl hapis cezasına çarptırılan F.A, İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince kent merkezinde yakalandı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen F.A, çıkarıldığı hakimlikçe tutuklandı.
Ankara: Fetö'nün emniyet sorumlusu Özdil'in avukatı Karakuş'a 9 yıl hapis
Ankara'da, Fetö'nün talimatıyla Bank Asya'ya yüklü miktarda para yatırdığı tespit edilen ve örgütün firari sözde emniyet sorumlusu "Kozanlı Ömer" kod adlı Osman Hilmi Özdil'in avukatı olan Orhan Karakuş'a "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi.
24 Şubat'ta Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davaya Karakuş, tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile katıldı.
Duruşmada Karakuş ve avukatının esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaları alındı. Suçsuz olduğunu öne süren Karakuş, FETÖ ile irtibatının bulunmadığını savundu.
Karakuş, Osman Hilmi Özdil'in avukatlığını yapmasının örgütsel bir bağ olmadığını, Özdil'in trafik davasına baktığını, daha sonra da Özdil hakkında çıkan haberler üzerine açılan davaları takip ettiğini söyledi. Bank Asya'ya yatırdığı paranın da bir işletmeyi devralmak için ödediği para olduğunu ileri süren Karakuş, ByLock kullanıcısı olduğu iddialarını da kabul etmedi. Suçlamaların tamamını reddeden Karakuş, beraat ve tahliyesini talep etti.
Sanık avukatının savunmasının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Karakuş'u "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, hükümle birlikte sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Dava
Orhan Karakuş, hakkında gözaltı kararı verildikten yaklaşık 2 yıl sonra 5 Haziran 2020'de Ankara'da yakalanmıştı. Firari 'Kozanlı Ömer' kod adlı Osman Hilmi Özdil'in 2017'ye kadar avukatlığını yapan Karakuş'un, 2014'te FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatıyla Bank Asya'ya 2,5 milyon lira yatırdığı, bankanın TMSF'ye geçmesiyle hesabındaki 3 milyon 769 bin 810 lirayı çektiği tespit edildi. 'ByLock' kullanıcısı olduğu da belirlenen Karakuş hakkında 'terör örgütüne üye olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Antalya: 5 eski öğretmene 7-8 yıl arası hapis
Antalya'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üye oldukları gerekçesiyle yargılanan ve örgütle bağlantılı dershanelerinde çalıştıkları belirlenen 5 eski öğretmene 7 yıl 6 ay ile 8 yıl 9 ay arasında değişen hapis cezası verildi.
1 Mart'ta Antalya 9. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz yargılanan sanıklar F.A, Ö.Y, Ş.Ç, U.T. ve Y.Ö. ile avukatları katıldı.
Söz verilen sanıklar, suçlamaları reddederek, beraatlerine karar verilmesini talep etti.
Kararı açıklayan mahkeme heyeti, sanıklardan örgütün "mahrem imamı" olduğu öne sürülen F.A'yı 8 yıl 9 ay, diğer sanıkları ise 7 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırdı.
Antalya: Öğretmen 7 sanığa 6-8 yıl arası hapis
Antalya'da, FETÖ/PDY üyeliğinden ayrı ayrı mahkemelerde yargılanan 7 kişi 6 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasına çarptırıldı.
1 Mart'ta Antalya 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın karar duruşmasına sanık N.K, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Sanık avukatı ise duruşma salonunda hazır bulundu.
Duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasında, örgütün "mahrem imamı" olduğunu iddia ettiği sanığın bu kapsamda cezalandırılmasını talep etti.
Son sözü sorulan sanık, suçlamaları reddetti ve beraatine karar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, sanık N.K'nin "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 8 yıl 9 ay hapisle cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verdi., FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan tutuklu yargılanan 'mahrem imam' öğretmen sanık N.K. 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Sanık suçlamaları kabul etmezken, mahkeme tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Antalya 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yine FETÖ/PDY üye olma suçundan yargılanan ve bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen 'mahrem imam' öğretmen sanık F.A. da 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. Öğretmen olan diğer sanıklar Ö.Y., Ş.C., U.T. ve Y.Ö. hakkında da ayrı ayrı 7'şer yıl 6'şar ay hapis cezası verilirken, devlet memuru sanık S.G. de 6 yıl 3 ay hapisle cezalandırıldı. Sanıkların yattığı süre göz önünde bulundurularak adli kontrol kararı verildi.
İstanbul: İşadamı Mubariz Gurbanoğlu'na 5 yıl hapis
İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) kapsamında "hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 5 yıl hapisle cezalandırılan iş insanı Mubariz Gurbanoğlu'nun, ev hapsi şartıyla tahliyesine karar verildi.
5 Mart'ta İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu sanık Mubariz Gurbanoğlu ile 9 avukatı katıldı.
MÜTALAA
Tanıkların dinlenildiği duruşmada, savcının celse arasında sunduğu esasa ilişkin mütalaaya değinildi.
Mütalaada, sanık Gurbanoğlu'nun, FETÖ ile iltisaklı olduğu gerekçesiyle KHK ile kapatılan Türk Rus Kültür Vakfının kurucusu ve geçici yönetim kurulu üyesi olduğu belirtilerek, sermaye ortağı olduğu Palmali isimli firma adına kayıtlı GSM hatları üzerinden yapılan incelemede, sanığın birçok örgüt mensubuyla iletişim kaydının mevcut bulunduğu kaydedildi.
Sanık hakkında yapılan açık kaynak araştırma tutanaklarında, Atlantic International School adlı okulun yönetim kurulunda sanığın isim ve fotoğrafının bulunduğu ifade edilen mütalaada, Atlantic International School hakkında yapılan açık kaynak çalışmalarında ise okulun FETÖ'ye ait olduğu yönünde bilgilerin elde edildiği aktarıldı.
Mütalaada, sanığın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Selman Gülen ile ilişki içinde olduğu ve birlikte Rusya'nın da yer aldığı yurt dışı seyahatlerinin bulunduğuna dair bilgiler üzerine açık kaynak çalışmalarının yapıldığı aktarılarak, FETÖ'nün Rusya'daki faaliyetleri ve paraların transfer edilme yollarına göre, Selman Gülen'in Rusya'daki Diyalog-Avrasya sorumlusu ve ajan olduğu suçlamasıyla sınır dışı edildiğine dair veriler elde edildiği kaydedildi.
"Örgüte üye olduğuna dair yeterli delil yok"
MASAK raporu doğrultusunda sanığın yöneticisi ve ortağı olduğu firmaların hesap hareketlerinde inceleme yapıldığı, haklarında "örgüte üye olma veya yardım" suçlarından işlem yapılan kişilerle para transferleri bulunduğu da belirtilen mütalaada, sanığın ikamet adresinde yapılan aramada, "jammer" olarak tabir edilen sinyal kesici cihaz ve çok sayıda dijital materyal ele geçirildiği, iş adresi olan mahalde yapılan aramada ise üzerinde, Fetullah Gülen ile ilgili yazı bulunan "Izvestiya" isimli gazete kupürünün alıkonulduğu anlatıldı.
Sanık Gurbanoğlu'nun eylemlerinin süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz edecek nitelikte olmadığı, örgütle organik bağ kurup hiyerarşik yapı içerisinde yer aldığına ve örgüt üyesi olduğuna dair yeterli delil bulunmadığı vurgulanan iddianamede, sanığın örgütün yurt dışında bulunan okul ve derneklerin varlık ve faaliyetlerini sürdürebilmeleri amacıyla maddi yardımda bulunduğunun sabit olduğu, bu şekilde eylemlerinin "örgüte yardım etme" kapsamında kaldığı ifade edildi.
Sanığın "FETÖ içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan, "üyelik" suçu kapsamında 1/3'e kadar indirim uygulanma suretiyle 2 yıl 6 aydan 7 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması istenen mütalaada, sanığın "konutu terk etmeme" ve "yurt dışına çıkış yasağı" şeklinde adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyesine karar verilmesi de talep edildi.
GURBANOĞLU: FETÖ KÖPEKLERİ
Savcılığın bu mütalaasına karşı sanık Gurbanoğlu'nun savunması alındı.
Gurbanoğlu, "Mütalaayı kesinlikle kabul etmiyorum. Ne FETÖ, ne FETÖ köpeklerine, ne de FETÖ okullarına para vermedim. Beraatimi istiyorum" dedi.
Gurbanoğlu'nun avukatlarından Ersan Şen de bir yıldır tutuklu olan müvekkilinin FETÖ'ye yardımda bulunmadığını, iddiaları kanıtlayacak somut bir delil olmadığını belirterek beraatini talep etti.
Savunmaların ardından son sözü sorulan sanık Mubariz Gurbanoğlu, "FETÖ denilen namussuz örgüte hiçbir yardımım dokunmadı. 20 bine yakın öğrenciye burs verdim, tek bir FETÖ okuluna burs vermedim. Bu adam sahtekardır. Kendini peygamber gibi görüyor, benim böyle bir adamla işim olmaz. Ben Türk'üm, Atatürk ilkelerine hayatım ben sadece devlet okullarına yardımım bulunmuştur. 15 Temmuz gecesi ben Cumhurbaşkanı ile görüşmüştüm. Ben ne FETÖ'cüyüm, ne de başka bir şeyim. Mezar yerimi bile Türkiye'den satın aldım. Beni kovsanız bile buradan başka gidecek yerim yok. Arkanızda yazan 'Adalet mülkün temelidir' sözünün burada tecelli etmesini istiyorum. Limanlarda onlarca gemim duruyor çalışanlar bir senedir evlerine ekmek götüremiyor. Beraatimi istiyorum" dedi.
Mahkeme Başkanı, Gurbanoğlu'na "FETÖ'cü olmadığına karar verdik" dedikten sonra heyetin kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti kararında, sanık Mubariz Gurbanoğlu hakkında "FETÖ/PDY silahlı terör örgütü içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan 5 yıl hapis cezası verdi. Heyet, Gurbanoğlu'nun ev hapsi ve yurt dışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbirleriyle tahliyesine de hükmetti.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca hazırlanan iddianamede, Mubariz Gurbanoğlu'nun uzun yıllar iş yerinde birlikte çalışmış olduğu tanıkların beyanlarından, Gurbanoğlu'nun iletişim ve yurt dışı giriş çıkış kayıtları ile açık kaynaklardan temin edilen bilgiler, Mali Suçları Araştırma Kurulu tarafından düzenlenen rapor içeriğinden ve diğer delillerden "FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye" olduğunun tespit edildiği öne sürülüyordu. 16 Mart 2020'de tutuklanan sanık Gurbanoğlu'nun, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibat ve iltisaklı olan 667 sayılı KHK ile kapatılan Türk Rus Kültür Vakfı'nın kurucu ve geçici yönetim kurulu üyesi olduğu belirtiliyordu.
İddianamede, bu vakfın kurucu ve yönetim kurulu üyeleri arasında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün tepe yönetiminde yer alan, haklarında yakalama kararı bulunan Muammer İhsan Kalkavan ve örgütün temel finans şirketi olduğu belirtilen Koza-İpek Holding'in yöneticisi Hamdi Akın İpek'in de bulunduğu belirtiliyordu. Sanık Gurbanoğlu'nun kullandığı tespit olunan sermaye ortağı olduğu Palmali firması adına kayıtlı olan GSM hatları üzerinden yapılan incelemede, örgütün tepe yönetiminde yer alan ve firari Hamdi Akın İpek ile kamuoyunda 17/25 Aralık süreci olarak adlandırılan dönemden sonra FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün gerçek yüzünün ortaya çıktığı, bu yapının silahlı terör örgütü olduğunun anlaşıldığı dönemden sonra da devam etmek üzere toplamda 65 kez iletişimin kaydının mevcut olduğu, yine sanığın kullanımındaki farklı bir hat üzerinden de İpek ile 2 kez iletişim irtibatının daha tespit edildiği kaydediliyordu. Gurbanoğlu'nun yine İhsan Kalkavan, Suat Yıldırım, Hidayet Karaca ile de iletişim kaydı olduğu tespitine yer veriliyordu. Mubariz Gurbanoğlu'nun "Silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep ediliyordu.
Gaziantep: Eski komiser yardımcısına 9 yıl hapis
Gaziantep'te, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik davada yargılanan eski komiser yardımcısı, 9 yıl 7 ay hapis ve 12 bin 560 lira para cezasına çarptırıldı.
11 Mart'ta Gaziantep 7. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuksuz sanık Yusuf O. ile avukatı katıldı.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen sanık, herhangi bir terör örgütüyle bağlantısının bulunmadığını öne sürdü.
Duruşma savcısı, sanığın ByLock kullandığını, örgüte teslimiyeti, sadakati ve bağlılığı üst seviyedekilerin belirtildiği "A4" kategorisinde yer aldığını ve örgüt tarafından verilen sorularla komiser yardımcısı olduğunu belirterek, "silahlı terör örgütüne üye olma" ve "kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık" suçlarından cezalandırılmasını talep etti.
Mahkeme heyeti, sanık Yusuf O'nun "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık" suçlarından 9 yıl 7 ay hapis ve 12 bin 560 lira para cezasına çarptırılmasına hükmetti.
Edirne: Belediye Başkanı Gürkan'a Fetö darbe girişimini övmekten 2 ay hapis
Edirne'de, Belediye Başkanı Recep Gürkan, 15 Temmuz akşamı darbe girişimi yaşanmaya başladığında "Biz bu geceyi 36 yıl önce yaşamıştık, 36 yıl sonra aynı geceyi bir daha yaşıyoruz. Ama o zaman haberimiz yoktu, şimdi haberimiz var, içelim" dediği için "suçu ve suçluyu övmek" suçundan hakkında açılan davada 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Darbe esnasında Recep Gürkan'ın bir barda elinde kadehle Gündoğdu Marşı'nı söylediği görüntüler ve bazı sözleri medyaya yansımış, bunun üzerine Gürkan hakkında soruşturma açılmıştı.
12 Mart'ta Edirne 8. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davanın 5. duruşmasına, Gürkan'ın avukatı Harika Taybıllı katıldı. Sanık Gürkan duruşmaya katılmadı.
Savcı mütalaasında, FETÖ'nün darbeye teşebbüs gecesi olan 15 Temmuz'da, "Biz bu geceyi 36 yıl önce yaşamıştık, 36 yıl sonra aynı geceyi bir daha yaşıyoruz. Ama o zaman haberimiz yoktu, şimdi haberimiz var içelim" ifadesini kullanan sanık hakkında aynı konuyla ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini anımsattı.
Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçuna ilişkin takipsizlik kararı verildiği, ancak bu kararla mahkemede yargılandığı eyleminin farklı olduğu ifade edilen mütalaada, sanık Gürkan'ın sözlerinin bir bütün olarak değerlendirildiğinde "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçunu överek suçu ve suçluyu övme suçunu işlediği için cezalandırılması talep edildi.
Gürkan'ın avukatı Taybıllı, müvekkilinin iddianameye konu olan eylemleri işlemediğini savundu.
Gürkan'ın o gece "Yaşasın darbe oluyor, yaşasın darbe, yaşasın Fetullah Gülen" gibi cümleler kullanmadığını öne süren Taybıllı, "Bu sözler olsaydı suç oluşabilirdi. TCK madde 2 kapsamında değerlendirme yapılması isabetli olacaktır. Yazılı savunmamızı tekrarlıyoruz. Müvekkilin iddianameye konu olan eylemleri işlenmiş bir suçun sonrasında söz konusu olmamıştır. işlenmekte olan bir suç söz konusudur. Dolayısı ile unsurları yönünden suç zaten oluşmamıştır. Eylem ile atılı suçtaki övme TCK'daki anlamına baktığımızda da birinin ya da bir şeyin iyilikler söyleyerek, değerini yüceltmek, met etmek gerekmektedir. Dolayısı ile müvekkilim yaşasın darbe oluyor, yaşasın darbe, yaşasın Fetullah Gülen gibi bir söylemi olsaydı bu suç oluşmuş olabilirdi." dedi.
Taybıllı, müvekkilinin beraatini talep etti.
Aranın ardından mahkeme Gürkan'a, üzerine atılı sabit bulunan eyleme uyan "suçu ve suçluyu övmek" suçundan 2 ay 15 gün hapis cezası verdi.
Heyet, sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması ve kişisel özellikleri ile dosyaya sunulan paylaşım içerikleri dolayısıyla yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat oluşması nedeniyle hükmün açıklamasını geri bıraktı.
Kararda şu ifadeler yer aldı:
"Gerekçesi ekli uzun kararda yazılacağı üzere, Sanık Recep Gürkan'ın üzerine atılı ve sabit bulunan eylemine uyan "Suçu ve suçluyu övme" suçundan 5237 sayılı TCK.nın 215/1. maddesi gereğince suçun işleniş şekli, ortaya çıkan tehlike, sanığın amaç ve saiki ile kastı dikkate alınarak takdiren ve teşdiden 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanığa verilecek cezanın geleceği üzerindeki etkileri dikkate alınmakla T.C.K.'nın 62 maddesi gereğince cezasının takdiren 1/6 oranında indirilerek 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, Hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı iptal kararı ve 15/04/2020 gün ve 13100 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun'un 10. maddesi ile yapılan değişiklik de gözetilerek sanık hakkında TCK'nun 53. maddesinin uygulanmasına, Sanık hakkında yapılan yargılama sonunda sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması ve sanığın kişisel özellikleri ile dosyaya sunulan paylaşım içerikleri dolayısıyla yeniden suç işlemeyeceği hususunda mahkememizde olumlu kanaat oluşması nedeniyle CMK'nun 231/5 maddesi gereğince 'hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına', Ceza Muhakemesi Kanununun 23 üncü maddesinin 8'nci fıkrası gereği sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verildi."
Savcı 2 yıl istemişti
Son celse mütalaasını açıklayan Savcı, Başkan Gürkan'ın 2 yıl hapis cezasına çarptırılmasını istemişti.
FETÖ'nün darbe girişiminin yaşandığı gece Recep Gürkan'ın bir barda elinde kadehle Gündoğdu Marşı'nı söylediği görüntüler ve bazı sözleri medyaya yansımış, bunun üzerine Gürkan hakkında soruşturma açılmıştı.
DEVAM EDEN DAVALAR
Ankara: Eski 1. sınıf emniyet müdürü Sezer'in 15 yıla kadar hapsi istendi
Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) üye olmak suçundan yargılanmasına başlanan eski 1. sınıf emniyet müdürü Yüksel Sezer hakkında 15 yıla kadar hapis talep edildi.
24 Şubat'ta Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında tutuklu sanık Sezer ile bulunduğu cezaevinden video konferans yöntemiyle bağlantı kurulurken, avukatı duruşma salonunda hazır bulundu.
Kimlik tespitinin ardından savunması alınan Sezer, örgüt mensuplarınca hazırlanan listede B5 kategorisinde sınıflandırıldığını, söz konusu sınıflandırmanın neye göre yapıldığını bilmediğini belirtti.
Örgüt mensubiyetine dair somut bir delilin bulunmadığını söyleyen Sezer, kendisine zarar vermek isteyenlerin komplosuna maruz kaldığını ileri sürdü.
Yaklaşık 35 yıl görev yaptıktan sonra 2015'te emekliye sevk edildiğini anlatan Sezer, Polis Koleji ve Polis Akademisi'nin kapatılması kararları sonrası Güvenpark'ta yapılan eylemlere kendi rızasıyla katıldığını ve yasal zeminde hakkını aradığını söyledi.
FETÖ'nün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığına dair tespitleri de kabul etmediğini belirten Sezer, "35 yılın sonunda örgüt üyeliği ile suçlanmam çok ağır." diye konuştu.
Sezer, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Esas hakkındaki mütalaa açıklandı
Savunmanın ardından görüşü sorulan savcılık makamı, dosya kapsamında toplanmasını istediği başka delil olmadığını belirterek, esas hakkındaki mütalaasını açıklayacağını bildirdi.
Mütalaada, sanık Sezer'in, ByLock kullandığının tespit edildiğini ve örgüt mensuplarınca hazırlanan listede, "FETÖ mensubiyeti, sadakati ve bağlılığı olan ancak bazı konuları sorgulayan örgüt üyeleri"ni temsil ettiği belirtilen B5 olarak nitelendirildiğinin tespit edildiği ifadeleri yer aldı. Mütalaada, "örgütsel eylemlerinin çeşitlilik ve devamlılık arz ettiği" belirtilen Sezer'in, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Mütalaaya karşı diyecekleri sorulan sanık avukatı, savunma için süre verilmesini talep etti.
Daha sonra mahkeme heyetinin ara kararlarını açıklayan Mahkeme Başkanı Abdullah Fırat Gedik, savunma için süre verilmesi talebinin kabul edildiğini, bu aşamada sanığın tutukluluk halinin de devamının kararlaştırıldığını bildirdi.
Davanın görülmesine 7 Nisan'da devam edilecek.
Kilis: Fetö'den ihraç eski yarbaya kasıtla adam öldürmek suçundan müebbet talep edildi
Kilis'te, 2017 yılında sınır hattında meydana gelen ve mühendis Mehmet Akcan'ın öldüğü mayın patlamasıyla ilgili, FETÖ'den ihraç dönemin 2. Hudut Tabur Komutanı eski kurmay yarbay hakkında "olası kastla bombalayarak adam öldürme" suçundan müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame kabul edildi.
13 Mart'taki gelişmeye göre, Kilis Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 yaşındaki mühendis Mehmet Akcan'ın 23 Ağustos 2017'de Demirışık köyü Şimşek Hudut Karakolu sorumluluk alanındaki sınır hattında yapımı süren duvar çalışmalarını kontrol ederken aracıyla PKK/YPG tarafından döşenen mayının üzerinden geçmesi sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili soruşturmayı tamamladı.
Tutuksuz 8 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, Kilis Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, FETÖ'den ihraç dönemin 2. Hudut Tabur Komutanı eski kurmay yarbay M.O.A. hakkında "olası kastla bombalayarak adam öldürme" suçundan müebbet hapis cezası istendi.
Diğer sanıklar M.Ş, H.O, A.Ü, M.S, M.G.İ, N.Y. ve S.K. hakkında ise "taksirle ölüme neden olma" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası talebinde bulunuldu.
"Üstlerine mayın tuzaklamadan bahsetmemiş"
Olayın nasıl yaşandığının anlatıldığı iddianamede, 8 Temmuz 2017'de sınır hattında yapılan duvarın Türkiye tarafına 5-6 terör örgütü PKK/YPG mensubunun toprağa mayın tuzakladıkları belirtildi.
Sınır hattında görevli olan ve söz konusu olayı termal kamerayla kaydedip gören kobra askeri araç komutanlarının durumu sanık M.O.A'ya bildirdiği aktarılan iddianamede, eski kurmay yarbayın nöbetçi askerlere, kendisi gelene kadar olaya müdahale etmemeleri yönünde emir verdiği kaydedildi.
İddianamede, sanığın olaydan yaklaşık bir saat sonra geldiği ve alay komutanını telefonla arayıp mayın tuzaklama faaliyetinden bahsetmediği, sadece Sakarkaya Tepesi bölgesinde 3-4 kişilik görüntü aldıklarını, kendisinin de mevzide olduğunu söylediği ve atış izni istediği bilgileri yer aldı.
Verilen izin üzerine uyarı ateşi açıldığı ve örgüt mensuplarının kaçtığı bildirilen iddianamede, olayın ardından M.O.A'nın ilgili personele bölgeye giriş çıkışlara izin verilmemesi yönünde sadece sözlü olarak talimat verdiği belirtildi.
İddianamede, 22 Ağustos 2017'de ise Yüzbaşı A.K'nin sanıklardan M.Ş'yi arayarak sınır hattı duvarı yapımına ilişkin inceleme yapmak üzere gelecek heyete eşlik edilmesi ve emniyetin sağlanması yönünde talimat verdiği ifade edildi.
Talimata rağmen sanık M.Ş'nin bir gün sonra gelen heyete refakat etmediği ve istirahate ayrıldığı belirtilen iddianamede, M.Ş'nin uzman çavuş H.O'ya gruba eşlik etmesini söylediği ama onun da nöbet değişimi nedeniyle bunu yapmadığı vurgulandı.
İddianamede, 23 Ağustos 2017'de 5 araçla gelen heyetin sınır duvarında incelemelerde bulunduktan sonra 4 aracın kontrol noktasına dönüş yaptığı, maktul mühendis Mehmet Akcan'ın ise kullandığı beşinci aracın konvoydan ayrılarak geçişi yasak olan bölgeye gittiği ve 8 Temmuz 2017'de PKK/YPG'li teröristlerin yerleştirdiği mayının patlaması sonucu öldüğü kaydedildi.
Bilirkişi raporunda eski kurmay yarbay asli kusurlu olarak gösterildi
Cumhuriyet Başsavcılığınca olaya ilişkin kusurlu kişilerin tespiti amacıyla hazırlatılan bilirkişi raporu da iddianamede yer aldı.
Raporda, sınırın Türkiye tarafında bulunan ve geçişe fiziki hiçbir engel olmayan bölgede hareket eden mühendis Mehmet Akcan'a, kendisine herhangi bir uyarı da yapılmadığı için kusur atfedilemeyeceği belirtildi.
Sanık M.O.A. hakkında ise bilirkişi raporunda şu tespit ve iddialara yer verildi:
"8 Temmuz 2017'de meydana gelen ve kayıtlara 'sınır ihlali' olarak geçen olayda hudut tabur komutanı olarak görev yapan kurmay yarbay M.O.A'nın emir ve komutayı doğrudan üzerine alarak, diğer personelin inisiyatifini kullanarak görevini yapmasına izin vermemesi, olaya müdahalede gecikmeye yol açması, şüpheli şahıslar tarafından sınır ihlali ile sınırlı kalmayan ve yaklaşık bir saat süren kazı yapma ve kablolama türünden faaliyetleri patlayıcı madde tuzaklama olarak değerlendirilmesine rağmen bundan üst komutanlıklara çekilen mesajlarda bahsedilmemesi, patlayıcı madde konulduğu şüphesi olan yerlerin nokta olarak belli olmasına rağmen buralarda mayın arama taraması yapılması konusunda hiçbir çaba göstermemesi, giriş-çıkışların yasaklanması yönünde emir verilmesine rağmen giriş-çıkışların yapılmasına engel olacak şekilde fiziki bir tedbiri aldırmaması, görsel uyarı işaretlemeleri yaptırmaması nedeniyle mezkur olayda asli kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır."
Raporda, o dönem Hudut Karakol Komutanı olan sanık M.Ş. ile sanık uzman çavuş H.O. ile yüklenici firma sorumluları da tali kusurlu olarak yer aldı.
İddianamede ifadesine yer verilen şüpheli M.O.A, nöbetçi askeri personelin kendisini teröristlerin kazı çalışmaları hakkında bilgilendirmediğini öne sürerek, üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi.
İddianamenin sonuç bölümünde ise uzmanlık raporları, kamera kayıtları, bilirkişi raporu, şüpheli beyanları, olay yeri inceleme raporu ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde olay tarihinde tabur komutanı olarak görev yapan M.O.A'nın bölgeye patlayıcı madde yerleştirildiğini bilmesine rağmen tedbir almadığı ve durumu üstlerine bildirmediği için "olası kastla bombalayarak adam öldürme" suçunu işlediği kaydedildi.
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
(16 Mart 2021, 11:45)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: