Kahramanmaraş'ta, Büyük Birlik Partisinin (BBP) kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin, arama çalışmalarında ihmallerinin bulunduğu iddiasıyla "görevi kötüye kullanma" suçundan görülen 4 sanıklı davada, aralarında eski Adana Jandarma Bölge Komutanı emekli Korgeneral Ali Lapanta'nın da yer aldığı sanıklara 1 yıl 1 ay ile 1 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verildi. Aynı suçlamayla görülen 9 sanıklı diğer davada ise 3 sanığa "görevi kötüye kullanma" suçundan 1 yıl 2'şer ay hapis cezası verildi, 6 sanık beraat etti. Duruşmalarda Fetö'nün suikast düzenlediği iddiaları gündeme geldiyse de cezalar 'görevi kötüye kullanmak' suçlamasından verildi. Helikopterin düşmesinin ardından yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün müdahalede bulunmasına yönelik bir başka davanın ise üç ayrı davanın 5 Ocak 2021 tarihinde birleştirilmesiyle 20 sanıklı olarak görülmesine karar verilmişti. Helikopterin kasıtlı olarak düşürüldüğü, diğer deyişle suikast şüphesini konu alan ana soruşturma ise halen sürüyor.
23.02.2021 12:24 Kahramanmaraş'ta, Büyük Birlik Partisinin (BBP) kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin, arama çalışmalarında ihmallerinin bulunduğu iddiasıyla "görevi kötüye kullanma" suçlamasıyla görülen iki ayrı dava sonuçlandı.
Yargıtay: 9 sanıklı davada 3 hapis 6 beraat
5 Şubat'ta ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 5. Ceza Dairesince, Yargıtay Konferans Salonu'nda görülen duruşmaya tutuksuz sanıklar eski Jandarma Genel Komutanlığı Bilgi Sistemleri Teknisyeni Süleyman Akdoğu, eski Kahramanmaraş Sivil Savunma Müdürü Hüsamettin Bulut ile Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi kapsamında tutuklu olan dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Gürsel Aktepe ve taraf avukatları katıldı. Diğer sanıklar dönemin Kahramanmaraş Valisi Mehmet Niyazi Tanılır, eski Vali Yardımcısı Servet Güngör, eski Emniyet Genel Müdürlüğü Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) Temsilcisi Hüseyin Keskinkılıç, dönemin Jandarma Genel Komutanlığı TİB Temsilcisi Yaşar Kalkan, eski İl Jandarma Komutanı Sezai Akgün, eski İl Emniyet Müdürü Necdet Çelikbilek ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu ve hayatını kaybedenlerin yakınları da hazır bulundu.
Dosyaya gelen belgelerin okunmasının ardından Daire Başkanı Şakir Aktı, esas hakkındaki mütalaaya karşı taraf avukatlarına ve sanıklara söz verdi.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz, yargılamayla, Türkiye Cumhuriyeti tarihine geçecek "profesyonel siyasi suikast"ın bir bölümünün dava konusu edildiğini belirtti.
Suikastın FETÖ tarafından planlandığını vurgulayan Yavuz, Muhsin Yazıcıoğlu'nun da bulunduğu helikopterin içerisine karbonmonoksit enjekte edildiğini, uçaklar tarafından oluşturulan türbülansla helikopterin düşürüldüğünü savundu.
Yavuz, "FETÖ'nün hava kuvvetleri imamıyla 158 kez görüşen Ali Armağan tarafından havada operasyonun yönetildiği, helikopterin Nurhak Dağı'nda suikasta uğratıldığı yeni elde edilen deliller arasındadır." dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının mütalaasında önemli değerlendirmelere yer verdiğini ifade eden Yavuz, Akdoğu haricindeki tüm sanıkların cezalandırılmalarını ve cezada indirim yapılmamasını talep etti.
Bir kısım katılanlar vekili Avukat Selami Ekici ise yaşanan olayda FETÖ'nün varlığını uzun yıllardır dile getirdiklerini, o dönemde kendilerinin "komplocu" olarak nitelendirildiğini hatırlattı.
Ekici, sanıkların görevlerini yerine getirmediğini ileri sürdü.
Avukat Kerami Gürbüz, sanıkların "taksirle adam öldürme" suçundan ceza almaları gerektiğini kaydetti.
Kendisine haksızlık yapıldığını iddia eden sanık Gürsel Aktepe, "görevi kötüye kullanma" suçunun unsurlarının oluşmadığını savundu ve beraatini istedi.
Diğer sanıklar Hüsamettin Bulut ile Süleyman Akdoğu da beraatlerine karar verilmesini istedi.
Cezada indirim yapılmadı
Savunmaların tamamlanmasıyla karar için duruşmaya ara veren mahkeme heyetinin kararı Daire Başkanı Aktı tarafından açıklandı.
Sanıklardan dönemin Kahramanmaraş Valisi Tanılır, eski İl Jandarma Komutanı Akgün ve eski İl Emniyet Müdürü Çelikbilek'e Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 257/1. maddesi uyarınca "görevi kötüye kullanma" suçundan 1 yıl 2'şer ay hapis cezası veren mahkeme heyeti, cezada sanıkların fiilden sonraki davranışlarını göz önünde bulundurarak TCK'nin 62/1. maddesindeki indirimi uygulamadı.
Mahkeme heyeti, bu sanıkların yargılama sürecinde pişmanlık göstermemesi, cezanın ertelenmesi halinde tekrar suç işlenmeyeceği konusunda olumlu kanaat oluşmadığı gerekçesiyle hükmolunan hapis cezalarının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına hükmetti.
Heyet, diğer sanıklar Akdoğu, Bulut, Aktepe, Keskinkılıç, Kalkan ve Güngör'ün, beraatlerine karar verdi.
Duruşma sonrasında FETÖ'den tutuklu bulunan Aktepe'nin salondan jandarma eşliğinde çıkarılmaya çalışıldığı sırada üzerine yürüyen bir kişi, güvenlik görevlilerince uzaklaştırıldı.
Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesi: 4 sanıklı davada tüm sanıklara hapis
15 Şubat'ta Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen diğer dava da sonuçlandı.
Duruşmada merhum Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer, oğlu Fatih Furkan Yazıcıoğlu, ablası Maviş Ocak, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu ile yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu. Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin bulunduğu helikopterin düştüğü tarihte Adana Jandarma Bölge Komutanı olan emekli Korgeneral Lapanta, eski Kurmay Başkanı Mazlum Koçoğlu, dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal ve eski Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru, bulundukları illerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Hakim, bazı sanıkların, tanıkların dinlenmesi ve bilirkişi raporuna ilişkin taleplerinin dosyaya bir yenilik katmayacağı gerekçesiyle reddine karar verdi.
Duruşmada mahkeme savcısı mütalaasını tekrar okuyarak sanıkların zincirleme suç kapsamında görevi kötüye kullanma suçundan ayrı ayrı 3.5 yıl hapis ile cezalandırılmasını talep etti.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı "FETÖ'nün suikast yaptığını" anlattı
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz, önceki beyanlarını tekrarladıklarını belirterek, helikopterin düşmesinin planlanmış, örgütlü, tasarlanmış eylem olduğunu, düşürülme noktasının önceden belirlendiğini ve eylemin FETÖ tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.
Askeri uçakların oluşturduğu türbülansla helikopterin adeta rüzgarın önünde savrulan bir yaprak gibi savrulduğunu dile getiren Yavuz, FETÖ'nün işi sağlama almak için helikopter kabinine de karbonmonoksit enjekte edildiğini belirtti.
Gerçekleştirilen eylemi planlayanların hesap edemedikleri bir şeyin yaşandığını ifade eden Yavuz, "2100 rakımda gibi ulaşılması güç yerde olmasına rağmen İsmail Güneş, 112'yi, 155'i arıyor, birçok kişiyle görüşüyor. İsmail'in konuşmasıyla kusursuz cinayet olmadığı anlaşılıyor. Bunun üzerine örgüt, ahtapot kolları gibi her biri bir taraftan tedbir almaya çalışıyor. Açığı kapatmaya çalışıyor. Bir karartma başlatılıyor. Arama kurtarmanın akamete uğratılması da bunlardan birisi." diye konuştu.
En muhtemel yerde aranmanın önlenmesine yönelik eylemlerin bulunduğunu söyleyen Yavuz, GSM operatörleri ile yeterli çalışma yapılmadığını savundu ve "Gelen doğru bilgiyi önemsemedikleri ancak yanlış koordinatın aktarılmasında ise olağanüstü çaba gösterildiği anlaşılmaktadır." ifadesini kullandı.
Yavuz, FETÖ'nün sadece kendi üyelerini değil, kendilerinden olmayanları da çok iyi kullandığını belirterek, "Bu suçu bu sanıklara işlettiğine dair tereddüdümüz yok. Yanlış yönlendirmelere alet oldular. En muhtemel yerin aranması istenerek engellendi. Hatta arama kurtarmaya giden köylüler silah çekilerek engellendi. En muhtemel yerin aranmamasının sanıkların sorumluluğunda olduğu açıktır. Bir strateji dahilinde arama kurtarma yapılmadığı bir vakadır." dedi.
Yavuz, FETÖ mensuplarının ByLock yazışmalarında yer alan "tereyağından kıl çeker gibi" ifadesini hatırlatarak, sanıkların da FETÖ'cülere yardımcı olduğunu ileri sürdü.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Selami Ekici de sanıkların görevlerinin gereğini yapmış olmaları halinde merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin yaşayacağını savunarak, "Görevlerini yapmadıkları için 6 kişi hayatını kaybetti. İddia makamının mütalaasına aynen katılarak üst hadden cezalandırılmalarını ve erteleme yapılmamasını talep ediyorum." ifadelerini kullandı.
Sanık savunmaları
Eski Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru, hakikatten uzak ithamlar yapıldığını, bir polisiye roman okur gibi atmosfer yaşadığını ve senaryo anlatıldığını öne sürdü.
Sanık Arıduru, iddiaların maddi dayanağının bulunmadığını, zorlama beyanlarla üretildiğini iddia ederek, "89 sayfalık iddianamenin neredeyse bütün sayfalarında kendimize gelen bilgi ve belgeyi Başbakanlıkta kurulan arama kurtarma merkezine ilettiğimiz açıkça görülmüştür." dedi.
Arıduru, görev yaptığı dönemde günlük ortalama 300 helikopterin uçuş yaptığını belirterek, her uçuşu bir genel müdürün denetlemesi ya da denetlenmesini sağlamasının akla ve mantığa uygun olmadığını savundu.
"Enkazın korunması konusunda mülki amirler sorumlu iken biz suçlanıyoruz, bunu da anlamak mümkün değil." diyen Arıduru, şunları söyledi:
"Hayali bir senaryo oluşturularak bizleri töhmet altında bırakmak doğru değildir. Hiçbir örgütle işim, işlemim olmamıştır. Bu iddiayı ayıplıyorum. 4 gün boyunca evime gitmeden, ofisimde dinlenerek, çocuklarımı görmeden görevime devam ettim. İçişleri Bakanlığı başkanlığında, Kahramanmaraş'ta oluşturulan kriz merkezinin koordinasyonunda, çok geniş kapsamlı sivil ve askerlerden oluşan 2 bin kişiye yakın kişiyle arama çalışması yapılmıştır. Gelen en küçük bilgiler dahi Başbakanlığa gönderilmiştir. Vicdanen müsterihiz, yaptığım iş ve işlemlerin hepsini yine yaparım, ben ne yaptığımı biliyorum, yaptığım her şeyin arkasındayım. Görerek yapılan helikopter uçuşlarında sivil havacılıktan hiçbir şekilde izin alınmaz.
Bu uçuşlarda kaptanın doldurduğu plan vardır. Kalkış yapacağı kuleyle irtibat kurup havalanır. Bu uçuş tamamen kaptanın sorumluluğundadır. Görevi kötüye kullanma ya da ihmalin en küçük bir unsuru dahi oluşmamıştır."
Dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal da mütalaaya katılmadığını belirterek, "Görerek uçuşlara ilişkin uygulama pilot sorumluluğunda yürütülmektedir. Görerek uçuşların şartlarının pilota ait olduğu defalarca bilirkişi raporlarıyla belirtildiği halde üzerime suç istinat edilmesi, hakkaniyetli değildir. Helikopterin düştüğü haber alınır alınmaz devlet, en üst düzeyde seferber olmuştur. Devlet Hava Meydanları İşletmesi de kendisine ulaşan bilgileri eksiksiz şekilde ana arama kurtarma merkezine iletmiştir." ifadelerini kullandı.
Eski istihbarat amiri FETÖ hükümlüsü Dursun Özmen'in Yazıcıoğlu'nun yaralı kurtarıldığına ilişkin yaydığı yalan bilgiyle ilgili de Birdal, bu bilginin yayılması üzerine bir askeri yetkilinin arayarak arama kurtarma çalışmalarının sonlandırıp sonlandırılmayacağını sorduğunu, kendilerinin de Göksun ilçesini aradıklarını, bu bilginin teyidi alınmadığı için arama kurtarma çalışmaların devam etmesinin söylendiğini kaydetti.
Uluslararası havacılık kuralları çerçevesinde gerekenin eksiksiz yapıldığını savunan Birdal, "Görevlerimi layıkıyla yerine getirdim, hakkımdaki iddiaları reddediyorum. Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum." dedi.
Dönemin Adana Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı Mazlum Koçoğlu da gerekli kişilerin ifadeleri alınsaydı suçsuzluğunun ortaya çıkmış olacağını savunarak, hakkındaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını öne sürdü.
Dönemin Adana Jandarma Bölge Komutanı Ali Lapanta da arama kurtarma faaliyetlerinde gerekli koordinasyonu sağlayamadığı, sorumluluğu fiilen devraldığı, bilerek, kasten yanlış yerlerde arama kurtarma yaptırdığı gibi iddiaların gerçeği yansıtmadığını savundu.
Hava koşullarının el vermediği ve gerekli teçhizat olmadığı için zirvelerde arama yapılamadığını ifade eden Lapanta, "FETÖ ile, PKK ile mücadele ettim, örgütün bizi kullandığı ithamlarını şiddetle reddediyorum." dedi.
Lapanta, arama kurtarma faaliyetlerine katılmaları için kendisine bağlı illerden takviye kuvvet yönlendirdiğini ancak sorumluluğun kendisine geçmediğini, koordinasyon makamının valide olduğunu kaydetti.
Bütün olumsuzluklara rağmen arama kurtarma birimlerinin üstün çaba sarf ettiğini söyleyen Lapanta, "Görevin gereklerine aykırı hareket ettiğim tespiti yanlış bir tespittir, tam tersine elimden geleni yaptım. Yasal ve sorumluluklarımı yerine getirdim." dedi.
Sanık avukatlarının savunmasının ardından son sözleri sorulan sanıklar, suçsuz olduklarını belirterek, beraatlerini talep etti.
Hapis cezaları açıklandı
Mahkeme, sanıklar Orhan Birdal ve Mazlum Koçoğlu'na "görevi kötüye kullanma" suçundan 1 yıl 1'er ay hapis cezası verdi.
Aynı suçtan sanıklar Ali Arıduru'yu 1 yıl 3 ay, Ali Lapanta'yı da 1 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum eden mahkeme, sanıklar hakkında indirim ya da erteleme yapılmasına yer olmadığına hükmetti.
DİĞER DAVA VE SORUŞTURMALAR
Helikopterin düşmesinin ardından yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün müdahalede bulunmasına yönelik bir başka dava ise üç ayrı davanın 5 Ocak 2021 tarihinde birleştirilmesiyle 20 sanıklı olarak görülmeye devam edilecek.
Ana soruşturma devam ediyor
Helikopterin kasıtlı olarak düşürüldüğü, diğer deyişle suikast şüphesini konu alan ana soruşturma ise halen sürüyor.
25 Aralık 2020'de Kahramanmaraş Başsavcılığından yapılan açıklamada konuyla ilgili bilgiler verildi. Soruşturmanın özellikle 15 Temmuz 2016 sonrasında elde edilen tüm deliller ışığında yürütüldüğüne dikkati çekilen açıklamada, şu değerlendirmeler yer aldı:
"Gelinen aşamada, olayın nasıl meydana geldiği, olayın oluşumunda harici kişilerin kastı, kusuru ya da ihmali bulunup bulunmadığı gibi hususlarda tüm soru işaretlerinin giderilmesine yönelik yeni bir rapor hazırlanması için konusunda uzman isimlerden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti teşekkül ettirilmiştir. Yine arama kurtarma çalışmalarındaki ihmal ve gecikme iddialarıyla ilgili dönemin Jandarma Bölge Komutanı ve yardımcısı, Sivil Havacılık Genel Müdürü ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen soruşturma tamamlanmış, Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesine hitaben iddianame düzenlenmiştir. Arama kurtarma çalışmalarında ihmal ve gecikme iddialarına ilişkin olarak ise arama kurtarma çalışmalarını yöneten üst düzey kamu görevlileri hakkında Yargıtay 5. Ceza Dairesinde görevi ihmal suçundan yargılama devam etmektedir."
3 YAKALAMA KARARI
Fetö'yü mercek altına alan bu soruşturmada yeni gelişmeler de yaşanıyor. FETÖ'nün 19 ildeki avukatlardan sorumlu mahrem imamı Kamil Bakum'un (49) Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili verdiği bilgi ve isimlerin yer aldığı ifadesi soruşturma dosyasına da girdi. Bakum'un ifadeleri doğrultusunda savcılık tarafından 7 kişi hakkında soruşturma başlatıldı ve bunlardan 3'ü için yakalama kararı çıkartıldı.
14 Şubat'taki gelişmeye dair edinilen bilgilere göre, FETÖ'nün Elazığ avukatlar sorumlusu Abdullah Önder'in "O konuşursa Muhsin Yazıcıoğlu olayı çözülür" dediği Kamil Bakum, İstanbul'da FETÖ'nün gaybubet evlerinde yakalandı. 2 Ocak'ta Gaziantep'e getirilen Bakum, İl Emniyet Müdürlüğü'nde üst düzey isimlerce sorgulandı. Kamil Bakum'un 150 sayfalık ifadesinde hem örgüt hem de Muhsin Yazıcıoğlu soruşturmasıyla ilgili önemli isim ve bilgiler verdiği öğrenildi.
Yazıcıoğlu ailesi avukatlarından Veysel Aşkın, emniyetin başarılı operasyonu sonucu yakalanan Kamil Bakum'un FETÖ'nün çok önemli isimlerinden biri olduğunu söyledi. Bakum'un FETÖ'nün Akdeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ndaki 19 ili kapsayan avukatlardan sorumlu bölge imamı olduğunu ifade eden Aşkın, şöyle devam etti:
"Etkin pişmanlık kapsamında verdiği 150 sayfayı bulan ifade ve itiraflarında pek çok olayı anlatıyor. Bizi ilgilendiren husus, Muhsin başkanın suikastıyla ilgili söyledikleridir. Burada iki şeyi söylüyor. Birincisi, Fetullah mankurtunun talimatıyla örgütün Türkiye imamı denilen Barbaros Kocakurt tarafından dosyanın üzerinin örtülmesi. İkincisi, Muhsin başkanın düşürülen helikopterinden parçaları söken Aydın Özsıcak ve Davut Uçum isimli 2 asker var. Bunlar daha sonra Marmaris'te Cumhurbaşkanına yapılan suikast girişiminde ortaya çıktılar. Bunlara yine örgüt yöneticisi Turan Canpolat tarafından yönlendirilen, askeri mahrem imamdan aldıkları talimat sonucunda avukat Mustafa Ataları müdafi olarak görevlendirilmesi talimatının verildiğini söylüyor. ve kendi ifadeleriyle tereyağından kıl çeker gibi bu olayın içerisinden çıktıklarını beyan ediyor."
Kamil Bakum'un ifadesinin Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen Yazıcıoğlu soruşturma dosyasına da girdiğini belirten avukat Aşkın, şunları söyledi:
"Bu ifadeler Kahramanmaraş savcılığına ulaştıktan sonra çok önemli bir gelişme yaşandığı bilgisi kulağımıza gelmiştir. Bu ifadeler doğrultusunda Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 7 kişi hakkında işlem başlattığı, bunların 3'üyle ilgili yakalama kararı çıkardığı yönündedir. Bu, oldukça önemlidir. Bizim başından beri ifade ettiğimiz şey, bu bir suikasttır, örgütlü bir yapı tarafından yapılmıştır. Zaten bu kadar komplike bir olay ancak örgütlü bir yapı tarafından icra edilebilir. Buradaki tüm parmak izleri FETÖ'yü göstermektedir. Yeni yakalanacak şahıslar ve alınacak ifadeler ile itiraflar doğrultusunda biz bu olayın çok daha net bir şekilde aydınlanacağını ve olayda dahli olan herkesin bir gün mutlaka su yüzüne çıkacağına inanıyoruz."
ESKİ İSTİHBARAT AMİRİNE VERİLEN 2 YIL HAPSİN GEREKÇESİ
Büyük Birlik Partisinin (BBP) kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterin düşmesi sonrası "Yazıcıoğlu'nun bacağı kırık, ambulansla hastaneye götürülüyor" şeklindeki bilgi notunu hazırladığı iddiasıyla "görevi kötüye kullanma" suçundan 2 yıl hapis cezasına çarptırılan FETÖ hükümlüsü eski emniyet amiri Dursun Özmen hakkındaki kararın gerekçesi de tamamlandı.
4 Şubat'ta Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesince, Yazıcıoğlu ile 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterin düştüğü dönem, Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünde emniyet amiri olarak görev yapan Özmen'e "görevi kötüye kullanma" suçundan verilen 2 yıl hapis cezasının gerekçesinde önemli bilgiler yer aldı.
Toplam 44 sayfadan oluşan gerekçeli kararda, iddianame, sanık savunması ve çok sayıda tanık beyanının yanı sıra deliller kısmında, mahkemece çeşitli kurumlardan istenilen raporlara yer verildi.
Seçim çalışmaları kapsamında Kahramanmaraş'ta bulunan Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl teşkilatından Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya ile BBP seçim çalışmalarını takip eden İhlas Haber Ajansı muhabiri İsmail Güneş'in içerisinde bulunduğu ve pilot Mustafa Kaya İstektepe'nin kullandığı TC-HEK tescil işaretli helikopterin miting dönüşü 25 Mart 2009'da saat 15.00 sıralarında Kahramanmaraş Merkez Sisne Obası ile Göksun Kızılöz Mahallesi arasındaki dağlık alana düştüğü ve helikopterdekilerin öldüğü hatırlatılan gerekçeli kararda, saat 17.00 civarında helikopter enkazının bulunduğuna ilişkin çeşitli ulusal kanallar ve internet sitelerinde haberler yapılmaya başlandığı anımsatıldı.
Kararda, olay tarihinde Kayseri Valisi olarak görev yapan Mevlüt Bilici'nin açıklamalarının kaynak gösterildiği bu haberlerde, Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının yaralı kurtulduğu ve tedavi için Kayseri'ye getirileceklerinin belirtildiği fakat bir müddet sonra bu haberlerin gerçeği yansıtmadığının ortaya çıktığı, kaza bölgesine henüz hiçbir arama kurtarma ekibinin ulaşmadığı ifade edildi.
İkinci bilgi notunda "yaralı kurtarıldığı" yazıldı
Dönemin Kahramanmaraş İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü İsmail Duman'ın, helikopterdeki Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişiye ulaşılamaması üzerine çalışma yürütüldüğüne ilişkin bilgi notu hazırlandığı belirtilen kararda, "Bu ilk bilgi notunun gönderilmesinden hemen sonra tanık İsmail Duman'ın kendisi yerine yetkili olarak sanık Dursun Özmen'i bırakarak olay yerine intikal etmek üzere şubeden ayrıldığı tanık beyanlarından anlaşılmıştır." bilgisi paylaşıldı.
Kararda, sanık Dursun Özmen'in talimatıyla "Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin saat 14.35'te Yozgat ili Yerköy ilçesine hareket ettiği, 1 saat geçmesine rağmen intikal etmediği bildirilmiştir. Devam eden çalışmalarda, ilimiz Göksun ilçesi Hacı Ömer köyü, Temurağa köyü, Kazmadere mevkisinde helikopterin enkazına ulaşıldığı, gruptan Yazıcıoğlu'nun ayağında kırık bulunduğu, ölmediği, diğerlerinin yaralı olduğu, kazazedelerin Göksun Devlet Hastanesine intikal ettirilmekte oldukları, hastane çalışanlarının hazır bekletildiği şeklinde bilgiler ulaştırılmış olup gelişmelerden ayrıca bilgi verilecektir." şeklinde gerçeğe aykırı ikinci bilgi notu hazırlandığı kaydedildi.
Bilgi notunun saat 17.40 sıralarında tüm illere gönderildiği ve Kayseri'ye saat 17.41'de ulaştığı aktarılan kararda, "Sanık Dursun Özmen 2 No'lu bilgi notunu Kayseri ve diğer illere göndermeden önce Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının sağ kurtulduğuna dair asılsız haberin şifahen Kayseri istihbaratıyla paylaşılmasını sağlamış ve bu bilgi önce Kayseri İstihbarat Şube Müdür Ali Orhan Dinç tarafından Kayseri Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'e ve onun tarafından da Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'ye aktarılmıştır." ifadesine yer verildi.
Haber kanalları ve internet sitelerini kaynak göstermiş
"Daha önce şifahi olarak yayılan asılsız bilginin bu 2. bilgi notuyla somutlaştırıldığı ve bu bilgi notunun tüm illere gönderilmesi sebebiyle haber kirliliğinin artmasına katkı sağlandığı aşikardır." değerlendirmesinde bulunulan kararda, şu bilgiler yer aldı:
"Dursun Özmen, 2 No'lu bilgi notuna haber kanalları, internet siteleri ve istihbarat personelinin sahadan topladığı bilgileri kaynak olarak göstermiştir. Ancak ülke gündemini sarsıcı nitelikteki son derece önemli bir olaya ilişkin bilgi kaynağının haber kanalları veya internet siteleri olması inandırıcı olmaktan oldukça uzaktır. Zira istihbarattan sorumlu yüksek düzeyli bir kamu görevlisinden beklenen normal bir vatandaş gibi haberleri izleyerek bilgi edinmesi değil sahadaki personeli aracılığıyla veri toplamasıdır. Ulusal haber kanalları ya da internet sitelerinden aldığı bilgiyi ise olayın meydana geldiği şehirdeki bir istihbarat görevlisi olarak teyit etmeden kullanmaması gerekir. Kaldı ki sanık Dursun Özmen asılsız bilgiyi aldığı sahadaki haber kaynaklarının kim olduklarını açıklayamamıştır."
Sanığın birçok nedenden dolayı uyarılmasına rağmen ısrarla bilgi notunu tüm illere gönderilmesini sağladığı vurgulanan kararda, gerçeği yansıtmayan haberler nedeniyle arama kurtarma çalışmalarının geciktiği anlatıldı.
"Arama kurtarma çalışmaları sekteye uğradı"
Dursun Özmen'in Kahramanmaraş İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olarak bilgi notu düzenlemesinin görevlerinin arasında olduğu hatırlatılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Ancak Özmen görevinin gereklerine aykırı hareket ederek gerçeğe aykırı bilgi notu düzenlemiştir. Ülke gündemini sarsıcı niteliğine rağmen Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüyle neticelenen olaya ilişkin hazırlanmasını sağladığı kamuoyunu yanıltıcı nitelikteki bilgi notuyla mesai arkadaşlarının uyarısına rağmen bilerek ve isteyerek görevinin gereklerine aykırı hareket etmiştir. Sanık düzenlenmesini sağladığı bilgi notuyla kişilerin mağduriyeti ve kamunun zararına neden olmuştur. Şöyle ki gerçeği yansıtmayan bu bilgi notunun önce şifahen Kayseri İstihbarat Şube Müdürlüğü ile paylaşılması ve sonra resmi olarak tüm illere gönderilmesi neticesinde ulusal kanallar ve internet sitelerinde Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının kurtarıldığına ilişkin haberler yapılmış ve bu haberler dolayısıyla arama kurtarma çalışmaları sekteye uğramıştır. Diğer yandan, kamuoyunu yanıltıcı nitelikteki bilgi notu dolayısıyla gerçeği yansıtmayan haberlerin yapılması ve bu bilgi notunun tüm illere gönderilmesi suretiyle bu haberlerin devamına ve bilgi kirliliğine katkı sunulması başlı başına kamu zararına sebebiyet vermiştir. Zira bu çelişkili haberler kamuoyunca ciddi bir rahatsızlık ve toplumda huzursuzluk oluşmasına neden olmuştur. Toplumda infial yaratan bu gelişme, toplumun devlete yönelik algısını olumsuz etkilemiş ve devletin manevi kişiliğine olan güvenin sarsılmasına yol açmıştır."
Karar
Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesince 25 Ocak 2021'de görülen karar duruşmasında, FETÖ hükümlüsü sanık Özmen'e "görevi kötüye kullanma" suçundan üst sınırdan 2 yıl hapis cezası verilmişti. Sanığın kişiliği, suç işleyiş şekli, olayla ilgili pişmanlığının bulunmayışı, cezaların caydırıcılığı ve adalete güven ilkesi gibi hususlar dikkate alınarak cezada indirim yapılmasına gerek görmeyen mahkeme, Özmen'in yargılama sürecinde pişmanlık göstermemesi, kişilik özellikleri, tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak cezanın ertelenmesine de yer olmadığına karar vermişti.
Paralel yapıya açılan ve sonuçlanan davalar
Paralel Yapı-Muhsin Yazıcıoğlu’nun şüpheli ölümü
(23 Şubat 2021, 12:24)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: