Kahramanmaraş'ta, Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği 25 Mart 2009'da düşen helikopterden GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili 10 sanığın yargılandığı dava, yaklaşık iki hafta önce iddianamesi kabul edilerek Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan 'Soruşturmaya FETÖ müdahalesi' içerikli 17 sanıklı davayla birleştirildi. Davaya 1 sanıklı Kahramanmaraş 1'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen dosya da eklendi. Davalardaki ortak sanıklar nedeniyle sanık sayısı 20'ye çıkmış oldu.
12.01.2021 14:13 Kahramanmaraş'ta, Büyük Birlik Partisi (BBP) Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği 25 Mart 2009'da düşen helikopterden GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili 10 sanığın yargılandığı dava, yaklaşık iki hafta önce iddianamesi kabul edilerek Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan "Soruşturmaya FETÖ müdahalesi" içerikli 17 sanıklı davayla birleştirildi.
5 Ocak'ta, GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili aralarında FETÖ'nün darbe girişiminde Cumhurbaşkanına suikast girişiminden mahkum edilen eski yarbay Davut Uçum ile eski astsubay Aydın Özsıcak'ın da bulunduğu 10 sanığın yargılandığı davaya Göksun Asliye Ceza Mahkemesinde devam edildi.
Basına kapalı gerçekleştirilen duruşmada mahkeme heyeti; Pilot Yarbay Ebubekir Semih Yüksekkaya, Pilot Yüzbaşı Davut Uçum, Teknisyen Başçavuş Halil İbrahim Açan, Teknisyen Başçavuş Bekir Çerikçi, Teknisyen Üstçavuş Cemal Şahin, Teknisyen Başçavuş Suat Kaplan, Teknisyen Başçavuş Aydın Özsıcak, Teknisyen Başçavuş Nedim Bakırhan ve Teknisyen Başçavuş Nusret Memiş'in helikopterdeki GSP cihazlarını söktükleri iddiasıyla nitelikli hırsızlık suçundan yargılandıkları Göksun Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki dava ile dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen'in dönemin Kayseri Valisi Mevlüt Bilici'ye 'Yazıcıoğlu yaşıyor, ayağı kırık' bilgi notunu göndererek arama çalışmalarını sekteye uğrattığı iddiasıyla görevi kötüye kullanmak suçundan yargılandığı Kahramanmaraş 1'inci Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki davanın birleştirilmesine karar verildi.
Mahkeme, birleştirme kararına gerekçe olarak sanıkların yargılandıkları dava dosyalarındaki iddianamelerde anlatımları ile iddiaların benzer nitelikte olduğunu gösterdi. Mahkeme ayrıca davaların birleştirilmesi yönünde karar verilmesi için Göksun Asliye Ceza Mahkemesi ile Kahramanmaraş 1'nci Asliye Ceza Mahkemeleri'ne müzekkere yazılmasına karar verip 3 davanın birleştirildiği davanın ilk duruşmasının 23 Mart Salı günü saat 09.30'da görülmesine karar verdi.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz, duruşma sonrası gazetecilere, dava dosyasının, helikopterin düşmesinin ardından yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün müdahalede bulunmasına yönelik yaklaşık iki hafta önce 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava dosyasıyla birleştirildiğini söyledi.
Helikopterden GPS cihazının sökülmesi ve böylece suç delillerinin saklanması, helikopterin düşürüldüğünün gizlenmesi amacıyla gerçekleştirilen eylemle ilgili olarak 4 yıldır Göksun'da yargılama yapıldığını hatırlatan Yavuz, "GPS cihazının sökülmesinden sorumlu 9 kişi burada yargılanıyordu, yine HTS kayıtlarında adı geçen başka bir sanıkla birlikte 10 kişi 4 yıldır burada yargılanıyordu." dedi.
GPS cihazlarının sökülmesinin örgütlü yapı tarafından gerçekleştirildiği anlaşılarak Kahramanmaraş'ta dava açıldığını ifade eden Yavuz, şunları söyledi:
"Biz 12 yıldır tüm millete, 'Bu örgütlü bir yapı tarafından gerçekleştirilen bir cinayettir. Bu cinayetin gizlenmesi için suç delilleri karartılmıştır. GPS cihazları bunun için sökülmüştür' diye haykırıyorduk. Nihayet sesimiz kısmen yankı buldu. Örgüt tarafından gerçekleştirilen bir olay sonrası hırsızlık eyleminin olduğuna karar verilmişti. Böyle bir iddianame hazırlandı. Ancak bu iddianamenin doğruluğunu elbette kabul etmiyorduk. Çünkü biz eylemin de örgüt tarafından gerçekleştirildiğini, bu örgütlü yapının her noktasından FETÖ unsurlarının çıktığını, sanıkların da tamamına yakının FETÖ ile irtibatlarının tespit edildiğini, eylemin de FETÖ tarafından gerçekleştirilen suikast eylemini önlemek maksadıyla bu GPS cihazlarının söküldüğünü, bununla ana dosya ile bu dosyanın ayrılmasının da imkansız olduğunu söylemiştik. Bu sözümüzün hakikati ortaya çıkmıştır. Bugün Göksun'da yürütülen yargılama Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde birleştirilmesine karar verilmiştir. Ümidim o ki diğer dosyaların tamamı da yeniden açılacak. Çünkü ana soruşturma devam ediyor. O soruşturma dosyasının mahiyetiyle birleşecek, eylemi gerçekleştirenler de ortaya çıkacak. Onlarla birlikte suçlular yargı önünde hesap verecekler. O günü ümitle bekliyoruz."
BBP Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Yardımcıoğlu da uzun bir zaman sonra böyle bir kararın verilmesini memnuniyetle karşıladıklarını aktararak, "Bu işin ucu nereye varırsa varsın, kime dokunursa dokunsun yurt içinde ve yurt dışında, devletin hangi kademesinde görev almış veya almakta olan kimlere dokunursa dokunsun adaletin muhakkak tecelli ve tahakkuk etmesinin peşinden koşacağız. Bunu hiçbir zaman bırakmayacağız. Genel Başkanımız Mustafa Destici de buna ilişkin açıklamaları daha önce yapmıştı. Bu dosyanın üstünün kapatılmasına hiçbir zaman hiçbir yerde fırsat vermeyeceğiz. Hiçbir şekilde buna imkan tanımayacağız. Sonuna kadar bu davayı devam ettireceğiz." ifadelerini kullandı.
17 sanıklı iddianamenin detayları
25 Aralık'taki gelişmeye göre, Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatıyla ilgili soruşturmada, kurgu mahiyetinde gizli tanık ifadeleri ve ortam dinlemesi ile zorlama deliller oluşturulduğu, aynı zamanda yaşamını yitirenlerin yakınlarının acılarının istismar edildiği vurgulandı.
Soruşturma kapsamında, aralarında FETÖ'nün darbe girişiminde Cumhurbaşkanına suikast girişiminden mahkum eski yarbay Davut Uçum ile eski astsubay Aydın Özsıcak'ın da olduğu 17 kişi hakkında, "silahlı terör örgütüne üye olma", "silahlı terör örgütü adına suç işleme", "silahlı terör örgütüne yardım etme", "kişinin ölümünden yararlanarak hırsızlık suçuna yardım etme", "zincirleme şekilde yalan tanıklık" ve "suç uydurma" gibi suçlardan iddianame hazırlandı.
Şüpheliler hakkında çeşitli oranlarda ceza istenen toplam 96 sayfadan ve 13 bölümden oluşan iddianame 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, BBP Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı, Murat Çetinkaya ile pilot Mustafa Kaya İstektepe ve gazeteci İsmail Güneş'in 25 Mart 2009 tarihinde içinde bulunduğu helikopterin düşmesiyle vefat ettikleri hatırlatıldı.
FETÖ'nün soruşturmaya müdahalesi iddianamede
İddianamede, sanıkların, helikopterin düşmesinin ardından başlatılan soruşturma sürecinde, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ve örgüt yöneticilerinin talimatları doğrultusunda, soruşturmaya müdahale ederek örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirmede bulundukları ifade edildi.
FETÖ/PDY'nin milli ve manevi birçok değeri istismar ederek yargı, emniyet ve TSK içerisinde yapılandığı, bu yapılanma sayesinde 17-25 Aralık yargı darbe girişimi, "Selam Tevhid" gibi birçok soruşturmada örgütün amaçları ve menfaati doğrultusunda yargının araç olarak kullanıldığı hatırlatılan iddianamede, "Kamuoyunun malumu olduğu üzere şahsi ve siyasi hayatı itibarıyla mümtaz ve müstesna kişiliği ile partili olsun olmasın birçok insanın sevgi ve saygısına mazhar olan merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun bu çizgisinin FETÖ/PDY tarafından fark edilmesi uzun sürmediği anlaşılmaktadır." ifadeleri kullanıldı.
Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin vefatı üzerine başlatılan soruşturma dosyasında FETÖ/PDY'nin amaçları ve menfaatleri doğrultusunda usulsüz birçok iş ve işlemler yapıldığı aktarılan iddianamede, şu tespit ve değerlendirmelere yer verildi:
"Bu manada ayrıntıları yazılı olduğu üzere isimli isimsiz birçok ihbar mektubuyla yüzün üzerinde kişinin iki yılı aşkın sürelerle telefonlarının dinlendiği ve soruşturmaya dahil edildikleri anlaşılmıştır. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismiyle yan yana gelmesi dahi düşünülemeyecek, uyuşturucu ticareti, dolandırıcılık, sahtecilik vb. suçlardan sabıkalı, kriminal şahıslara Muhsin Yazıcıoğlu'nun hukukunu koruma görüntüsü altında yalan tanıklık yaptırıldığı, kurgu mahiyetinde gizli tanık ifadeleri ve ortam dinlemesi ile zorlama deliller ihdas edildiği, aynı zamanda vefat edenlerin yakınlarının acılarının istismar edildiği, örgütün genel olarak amacı, taktik ve stratejisi dikkate alındığında, bu şekilde olayın 'Ergenekon' tarafından gerçekleştirilen suikast olduğu iddiasıyla TSK içerisindeki açılması muhtemel kadrolara örgüt mensuplarının yerleştirilmesinin planlandığının değerlendirildiği, 17-25 Aralık tarihinden sonra ise doğrudan 60. hükümeti temsil eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bazı üst düzey görevlilerin soruşturmayla ilişkilendirilerek örgütün emniyet, yargı ve TSK içerisindeki gücü ile hükümetin görevini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye çalışıldığının düşünüldüğü ancak kanunda yapılan değişiklikle özel yetkili mahkemeler kaldırılınca bu girişimin akim kaldığı anlaşılmıştır."
FETÖ/PDY tarafından Yazıcıoğlu'nun isminin kullanılarak istismar edildiği aktarılan iddianamede, sanıkların örgüt adına istismar eylemine iştirak ederek soruşturmayı örgüt menfaatleri doğrultusunda yönlendirdikleri anlatıldı.
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığından açıklama
Konuyla ilgili Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığından bir açıklama geldi. Başsavcılıktan yapılan açıklamada, 25 Mart 2009'da Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının içinde bulundukları helikopterin Keş Dağı'na çarpması sonucunda meydana gelen olayın ardından başlatılan soruşturma sonunda 20 Haziran 2016'da 132 şüpheli yönünden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği hatırlatıldı.
Bu karara yönelik itiraz üzerine Kahramanmaraş 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 10 Nisan 2018'de bazı şüpheliler yönünden kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırdığı anımsatılan açıklamada, bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden soruşturma başlatıldığı vurgulandı.
Soruşturma kapsamında şüpheli ve tanıkların ifadelerinin alınması, dosyaya yansıyan iddiaların ayrıntılı araştırılması ve bunlara ilişkin somut delillerin toplanması için gerekli çalışmalar yapıldığına dikkati çekilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
"Sulh ceza hakimliğinin kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kaldırma gerekçesi dikkate alınarak FETÖ/PDY'nin olayla irtibatına dair geniş kapsamlı bir araştırma yapılmıştır. Bu kapsamda, ülke genelindeki ByLock içerikleri ile dijital materyal taraması yapılmış, ana dosyayla ilgili diğer ifadeler de alınarak soruşturma sürdürülmüştür. Bilirkişi raporlarında olay mahallinde uçuşu bulunduğu belirtilen pilotların ifadeleri alınmış bir pilotun ise adresinin yurt dışı olması nedeniyle ifadesi henüz alınamamıştır. Ayrıca olay mahallindeki uçak sayısı, uçak pilotlarının kimlikleri, uçakların güzergah ve irtifalarının netleştirilmesi ve teyidiyle yeniden aldırılacak bilirkişi raporuna esas olmak üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığından yeniden bilgi istenilmiştir. Bu çalışmalar neticesinde süreç içerisinde dosyayla bağlantılı oldukları tespit edilen bir kısım şüpheli ve tanıkların ifadelerine başvurulmuş alınan bu ifadeler doğrultusunda soruşturma genişletilmiştir."
"FETÖ soruşturmaya müdahale ederek adalete duyulan güveni sarsmaya çalıştı"
Şüphelilere ait soruşturma ve kovuşturma dosyalarının mahkemelerden ve cumhuriyet başsavcılıklarından talep edildiği ve tüm evrakların değerlendirildiği anlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Soruşturma dosyasındaki ihbar mektuplarının tamamı incelenmiştir. Dosya kapsamında birçok mesnetsiz beyan ve iddiada bulunan tanık ve gizli tanıkların yeniden ifadelerine başvurulmuştur. Şahısların FETÖ/PDY irtibatları ayrıntılı araştırılmış, HTS analiz raporları aldırılmıştır. Olay sonrasında FETÖ/PDY'nin gerek arama kurtarma faaliyetleri öncesi ve sonrasında gerekse soruşturmanın gereği gibi yürütülmesi esnasında aşama aşama dosyaya müdahalelerde bulunarak kamuoyunu yanlış bilgilerle manipüle etmeye, soruşturmayı içinden çıkılmaz hale getirerek toplum nezdinde adalete duyulan güveni sarsmaya çalıştıkları iddialarını güçlendiren delillere ulaşılmıştır. Bu kapsamda postayla gönderilen imzalı bir ihbar mektubunun yaptırılan kriminal incelemesinde imzanın takliden atıldığı belirlenmiş, sahte ihbar mektubuyla Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki bir kısım subay ve generallerin telefonlarının dinlendiği görülmüştür. FETÖ/PDY irtibatlı dönemin yargı mensuplarınca ifadelerine başvurulan bir kısım gizli tanıkların yeniden başvurulan ifadelerinde gizli tanık sıfatıyla verdikleri ifadeleri inkar yoluna gittikleri dolayısıyla gerçek olmayan ifadelerle kurgulama yapılmış olduğu anlaşılmıştır."
Kumpas davası hazırlığı ortaya çıkartıldı
"17-25 Aralık süreci ve 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı bazı devlet adamlarının ve hükümet mensuplarının uydurulmuş delillerle yargılanmalarına yol açabilecek bir kumpas davası hazırlığı içinde olunduğuna dair önemli deliller elde edilmiştir." ifadesine yer verilen açıklamada, bu kapsamda, terör örgütü üst yapısıyla teması bulunduğu ortaya çıkan birçok tanığın dosyaya asılsız beyanlarının dahil edildiği ve bunların genişletilen soruşturma usulleriyle delillendirme çabalarına girişildiğinin belirlendiği bildirildi.
Açıklamada, olayla ilgili oluşturulan kamuoyu algısını güçlendirmek adına FETÖ/PDY tarafından yönlendirilen sosyal medya hesapları ile müzahir basın yayın kuruluşlarınca yapılan paylaşım ve haberlerle konunun dosya bulgularından farklı olarak topluma lanse edilmeye çalışıldığına dikkati çekildi.
"Birçok kişi adı konulmamış bir suç örgütüne mensup gösterildi"
Yine bu süreçte örgüt mensubu olduğu belirlenen dönemin askeri personeli tarafından kırıma uğrayan helikopterin kara kutu özelliği olmayan parçalarının sökülerek görüntülerin sosyal medyaya servis edildiğinin belirlendiği kaydedilen açıklama, şu bilgilendirme yapıldı:
"Aynı doğrultuda, gerek kollukta gerekse dönemin Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK 250. maddesi ile özel yetkili savcılık) nezdinde yapılan işlemlerde soyut ihbar mektubu içerikleri ile birçok kişinin adı konulmamış bir suç örgütüne mensup olduğu iddia edilerek, 3 yıla varan sürelerle teknik takibe alındıkları tespit edilmiştir. Usulsüz dinleme kararı veren hakim ve savcılar ve irtibatlı şüpheliler hakkında Hakimler ve Savcılar Kuruluna suç duyurusunda bulunulmuştur.
FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda yürütülen soruşturmaya farklı biçimlerde müdahalede bulunan bir kısmı FETÖ/PDY mensubu bir kısmı ise örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütle irtibatlı olarak aynı amaca yönelik yalan tanıklık, iftira ve suç uydurma gibi eylemleri işledikleri, hayatın olağan akışına aykırı beyan ve iddialar ile dosyaya ibraz edilmeyen görüntülerin varlığından bahisle, soruşturmayı içinden çıkılmaz hale getirmeye çalıştıklarına dair yeterli delil bulunan 17 şüpheli hakkında, ana soruşturma dosyasından tefrik edilerek düzenlenen iddianame, yetkili ve görevli Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmiştir. İddianameyle aynı zamanda Göksun Asliye Ceza Mahkemesi ve Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesinde devam eden bağlantılı davaların maddi gerçeğin ortaya çıkması için birleştirilmesi gerektiği hususları mahkemenin takdirine sunulmuştur."
Ana soruşturma devam ediyor
Açıklamada, milletin gönlünde acısı hala taze olan bu elim olaya ilişkin tüm iddiaların eksiksiz ve ayrıntılı bir şekilde araştırılarak sonuçlandırılması için ana soruşturmanın kapsamlı yürütülmeye devam ettiği belirtildi.
Soruşturmanın özellikle 15 Temmuz 2016 sonrasında elde edilen tüm deliller ışığında yürütüldüğüne dikkati çekilen açıklamada, şu değerlendirmeler yer aldı:
"Gelinen aşamada, olayın nasıl meydana geldiği, olayın oluşumunda harici kişilerin kastı, kusuru ya da ihmali bulunup bulunmadığı gibi hususlarda tüm soru işaretlerinin giderilmesine yönelik yeni bir rapor hazırlanması için konusunda uzman isimlerden oluşan yeni bir bilirkişi heyeti teşekkül ettirilmiştir. Yine arama kurtarma çalışmalarındaki ihmal ve gecikme iddialarıyla ilgili dönemin Jandarma Bölge Komutanı ve yardımcısı, Sivil Havacılık Genel Müdürü ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen soruşturma tamamlanmış, Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesine hitaben iddianame düzenlenmiştir. Arama kurtarma çalışmalarında ihmal ve gecikme iddialarına ilişkin olarak ise arama kurtarma çalışmalarını yöneten üst düzey kamu görevlileri hakkında Yargıtay 5. Ceza Dairesinde görevi ihmal suçundan yargılama devam etmektedir."
İddianameden detaylar: Akıl hastasını gizli tanık yapmışlar
İddianamenin detayları ilerleyen günlerde ortaya çıkmaya başladı. Büyük Birlik Partisi Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili soruşturma dosyasında gizli tanıklık yapan Emrah P'nin akıl hastası olduğu, buna rağmen tanıklık yaptığı ortaya çıktı.
2009 yılında isimsiz ihbarla yakalatılan bir kişinin Ergenekon tutuklusu Hurşit Tolon paşanın sözde tetikçisi olduğu, cebinden ise "Muhsin Yazıcıoğlu'nun uçak şirketinin sahibini araştır, gereğini yap" şeklinde not çıktığı, bu kişinin ise psikiyatri hastası olan Emrah P. olmasına rağmen dosyaya tanık olarak konulduğu ortaya çıktı.
SUİKAST, ERGENEKON SORUŞTURMASINA BAĞLANMAYA ÇALIŞILMIŞ
Yazıcıoğlu ailesinin ve avukatların yaptığı şikayet başvuruları üzerine Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2 yıldır yürüttüğü soruşturmada FETÖ'nün Yazıcıoğlu suikastını örtüp, olayla Ergenekon dosyası arasında bağlantı kurmaya çalışarak kurmaca ifadelerle kumpas soruşturması yürüttüğü belirlenmişti. Fetullah Gülen'in talimatıyla hareket eden özel yetkili örgüt üyesi savcıların kumpası, o dönem gizli tanık olan şüphelilerin yeniden ifadelerinin alınması ve isimlerinin belirlenmesiyle netlik kazandı. Dinlenen Beydağı kod adlı gizli tanığın, Ümraniye'de çıkan el bombaları ile Elbistan'da yol kenarında bulunan mühimmatla ilgi kurarak suikastın Ergenekon soruşturmasına sokulmaya çalışıldığı belirtildi.
ARANDIĞI ORTAYA ÇIKTI
Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'na gelen isimsiz ihbar mektuplarından birinde, bir kısım üst düzey kamu görevlilerinin olaydan sorumlu oldukları olayın Maraş Ergenekonuyla bağlantılı olduğunun belirtildi. 06 Ağustos 2009'da İzmir Emniyet Müdürlüğü 155 ihbar hattına eşkal veren isimsiz kişinin, Emrah P'nin Ergenekon tutuklusu Hurşit Tolon Paşanın tetikçisi olduğunu, eylem hazırlığı içerisinde olduğunu belirterek aradığı öğrenildi.
ALDIĞI NOTTA "GEREKENİ YAP" YAZMIŞ
Yakalanan Emrah P'nin yapılan üst aramasında el çantasındaki not defterinde "Muhsin Yazıcıoğlu'nun uçak şirketinin sahibinin şirketini araştır, gereğini yap" şeklinde kendi kendine yazdığı not bulunduğu, bu kişinin yakalanmasıyla Yazıcıoğlu'nun ölümünün Ergenekon ile bağlantı kurulmaya çalışıldığı belirlendi.
Hakkında araştırma yapılan Emrah P'nin psikiyatri hastası raporu bulunduğunun, buna rağmen soruşturma dosyasına eklendiği belirtildi. 2013 yılındaki isimsiz bir başka ihbar mektubunda ise, sonradan FETÖ ile irtibatlı olduğu ortaya çıkan Rafet A'nın da gizli tanık olarak dosyaya konulduğu belirlendi.
Dosyaların birleştirilmesi süreci
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca, Büyük Birlik Partisinin (BBP) kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün talimatıyla müdahale ettikleri iddiasıyla 17 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame 25 Aralık'ta kabul edilerek, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.
GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili Göksun Asliye Ceza Mahkemesinde görülen dava ile Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava arasında hukuki ve fiili irtibat bulunması nedeniyle dosyaların birleştirilmesi talep edilmişti.
Göksun Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanan 10 kişiden 7'si her iki dosyada da sanık olarak yer alırken, birleştirme kararı sonrası yeni 3 kişinin de eklenmesiyle 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacak yargılamada sanık sayısı 17'den 20'ye çıkmış oldu.
Açılan davanın ilk duruşması 22 Mart Pazartesi günü görülecek.
1 SANIKLI DAVA
Öte yandan Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopterin düşmesi olayıyla ilgili "görevi kötüye kullanma" suçundan yargılanan, o dönemde İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli eski Emniyet Amiri Dursun Özmen hakkında mütalaasını açıklayan savcı, sanık için 2 yıla kadar hapis talep etti.
7 Ocak'ta Kahramanmaraş 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer ve oğlu Furkan Yazıcıoğlu, ablası Maviş Ocak ile taraf avukatları hazır bulundu.
FETÖ üyeliği suçundan hükümlü olan tutuklu sanık Özmen, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi üzerinden duruşmaya bağlandı.
Tanık S.B, ifadesinde, olay tarihinde Kahramanmaraş İstihbarat Şubede görevli polis memuru olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bilgi notunun hazırlanması benim amirimin görevidir. Talimat verildiğinde hazırlık kısmını yapıyorduk. İlk bilgi notunu şube müdürünün talimatıyla ben hazırladım. Sanık 3. bilgi notunu, yani merhum Yazıcıoğlu ve beraberindeki heyetin sağ kurtulduğuna dair bilgi notuna ilişkin müsveddeyi bana sundu ve yazmamı istedi. Ben bu bilginin kaynağını nereden, kimden aldığını sordum. Bana cevap vermedi. Sonra alaylı şekilde, 'Benim yüksek yerlerde tanıdığım var.' dedi. Ben ona tekrar sordum, 'Eğer bu bilgi doğru değilse adamı ipe götürür.' dedim. Ben Dursun Özmen'in odasına bilgi vermek için girdiğimde aynı zamanda kendisinin görüntülü olarak kurum içi hattan biriyle görüştüğünü fark ettim. Ekranda Kahramanmaraş İstihbarat Şube Müdürü yazıyordu. Ben 'Haber kaynağını bilmediğim bilgiyi çekmiyorum.' dedim. O da İ.K'ye bu bilgi notunu çekmesini söyledi. Çıkarken tüm illere bilgi notunun çekilmesini söyledi. O da A.S. olabilir ama tam olarak hatırlamıyorum."
Bu bilgilerin neden daha önceki ifadelerinde yer almadığının sorulması üzerine tanık S.B, "Öncesinde bunlardan bahsetmedim çünkü Dursun Özmen aynı kurumda amir olarak görev yapıyordu. Odasında beni tehdit etti." dedi.
Tanık olarak dinlenen A.K. da olay tarihinde Dursun Özmen ile aynı şubede büro amiri olarak görev yaptığını ve şu anda da FETÖ'den hükümlü olduğunu ifade ederek, bilgi notu çekildiği sırada şubede olmadığını söyledi.
Sanık Özmen, savunmasında, önceki beyanlarını tekrar ettiğini belirterek, tanık S.B'nin kendisine, "Amirim bu ifadeler adamı ipe götürür" demediğini, kendisinin de "Yüksek yerlerde tanıdıklarım var" ifadesini kullanmadığını savundu.
Birleştirme talebi reddedildi
Tanıkların dinlenmesinin ardından hakim, Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün talimatıyla müdahale ettikleri iddiasıyla aralarında Dursun Özmen'in de yer aldığı 17 şüpheli hakkında Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığını hatırlatarak, dosyaların birleştirilmesi talebi olduğunu aktardı.
Özmen, kendisinin zaten "silahlı terör örgütü FETÖ üyesi olmak" suçundan hüküm giydiğini aktararak, o davada da benzer suçlamayla karşı karşıya kaldığını ifade etti. Davaların mükerrer olduğunu savunan sanık, birleştirme talebinin reddini istedi.
Yazıcıoğlu ailesinin avukatı da sanık hakkında 2. Ağır Ceza Mahkemesinde "görevi kötüye kullanma" suçundan dava açılmadığını ve dosyaların birleşmesi halinde bu suçtan dolayı zaman aşımı riskinin oluşabileceğini belirterek, birleştirme talebinin reddedilmesini istedi.
Ara karar veren hakim de, dosyanın geldiği aşama ve zaman aşımı süresi gözetilerek Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin birleştirme talebinin reddedilmesine, dosyanın bir örneğinin mahkemeye gönderilmesine hükmetti.
Savcı mütalaasını açıkladı
Verilen aranın ardından mahkeme savcısı açıkladığı mütalaasında, olay tarihinde Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli olan Dursun Özmen'in, helikopterin düşmesi sonrası "Muhsin Yazıcıoğlu'nun bacağı kırık, ambulansla hastaneye götürülüyor" şeklinde bilgi notunu hazırladığını belirtti.
Özmen'in, çevresindeki polislerin uyarısına rağmen, "Siz bilmiyorsunuz kardeşim. Benim yüksek yerlerde tanıdıklarım var" diyerek bilgi notunu hazırladığını ve tüm illere gönderilmesi talimatı verdiğini ifade eden savcı, asılsız ve gerçek dışı bilgi notu nedeniyle arama kurtarma çalışmalarının sekteye uğradığını, ülke gündemini derinden etkileyecek, son derece önemli bir hususta kamuoyunun yanıltıldığını ve bilgi kirliliğine sebebiyet verildiğini aktardı.
Savcı mütalaasında, sanığın bu şekilde hareket ederek, zamanla yarışıldığı böylesine önemli bir konuda, mesai arkadaşlarının kendisini uyarmasına rağmen bilerek ve isteyerek görevinin gereklerine aykırı hareket ettiği vurguladı.
Savcı, arama kurtarma çalışmalarının sekteye uğratılmasına ve kişilerin mağduriyetine neden olan sanığın üst sınırdan cezalandırılarak 2 yıla kadar hapsini talep etti.
Sanık, mütalaaya karşı savunmak yapmak amacıyla ek süre istedi.
Hakim, sanığa ek süre vererek, duruşmayı 15 Ocak Cuma gününe erteledi.
5 SANIKLI DAVA
Bir başka davada ise Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında, arama çalışmalarında ihmali bulunduğu iddiasıyla "görevi kötüye kullanma" suçundan haklarında dava açılan, aralarında eski Adana Jandarma Bölge Komutanı Ali Lapanta'nın da bulunduğu 4 sanığın yargılanmasına başlandı.
8 Ocak'ta Kahramanmaraş 5. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer, oğlu Furkan Yazıcıoğlu, ablası Maviş Ocak, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu ile yakınları ve taraf avukatları hazır bulundu.
Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin bulunduğu helikopterin düştüğü tarihte Adana Jandarma Bölge Komutanı olan emekli korgeneral Ali Lapanta, eski Kurmay Başkanı Mazlum Koçoğlu, dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal ve eski Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru, bulundukları illerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi ile duruşmaya bağlandı.
Sanık Birdal, mahkemeye sunduğu yazılı savunmasını tekrar ettiğini belirtti.
İddiaların doğru olmadığını ifade eden Birdal, "Uçuş planının hangi adreslere çekileceği görevlinin yapacağı işlemdir ve usulüne uygun doldurulup ilgili yerlere mesaj çekilmiştir. Bu konuda herhangi bir suç istinat edilmesi doğru değildir." dedi.
Helikopterde bulunan cihazın kırılmasından dolayı konum bilgisi alınamaması gibi bir durumla ilgili de suçlanmasının doğru olmadığını öne süren Birdal, iddianamede görev ve yetkilerin birbirine karıştırılmış durumda olduğunu savundu.
Birdal, helikopterdeki antenin yolculara anlatılması gibi bir görevlerinin bulunmadığını, bunun farklı bir kurumun görevi olduğunu söyledi.
Hakimin "Hangi kurumun görevi?" sorusu üzerine sanık Birdal, "Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün sorumluluk alanıdır." yanıtını verdi.
Olaydan sonra soruşturma yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Birdal, soruşturma yapıldığını ve kusurlu kimse olmadığının anlaşıldığını ifade etti.
Sanık Ali Arıduru ise olay sırasında Sivil Havacılık Genel Müdürü olarak görev yaptığını, olayı duyunca koordinasyon için genel müdür yardımcılarına gerekli talimatları verdiğini kaydetti.
Daha sonra Başbakanlıkça kriz koordinasyon masasının oluşturulduğunu öğrendiğini ve kuruma gelen bilginin buraya iletilmesi gerektiğinin kendisine söylendiğini anlatan Arıduru, "20'ye yakın arkadaşla gelen her türlü bilgi ve belgeyi buraya ilettik. Genel müdür olarak ve genel müdürlük olarak yapılması gerekenleri yaptık. Gelen her türlü bilgiyi sıralı amirlerimize ilettik." dedi.
Arıduru, Sivil Havacılık Kurumunun helikopterdeki antenin kullanımının yolculara anlatılması gibi bir görevinin bulunmadığını, bu görevin kaptan pilotta olduğunu söyledi.
"Yasal görevim olmamasına rağmen insani duygularla bölgeye gittim"
Ali Lapanta da olay sırasında 8 ilden sorumlu Adana Bölge Komutanı olduğunu, durumu öğrendikten sonra Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde kurulan kriz merkezine gittiğini anlattı.
Yönetmelik gereği arama kurtarma koordinatörünün Sivil Havacılıkta olduğunu belirten Lapanta, "Arama kurtarma faaliyetlerinde ihtiyaç duyulan personelin bölgeden teminini sağladım. İçişleri Bakanının talimatıyla gereken katkıyı sağladım, koordinatörlük yaptım. Yasal görevim olmamasına rağmen insani duygularla bölgeye gittim." diye konuştu.
Olaydan sonra kendisi aleyhinde çok sayıda haber yapıldığını, tamamının iftira ve algı operasyonu olduğunu savunan Lapanta, olayın "Ergenekon"a bağlanmaya çalışıldığını ancak başarılı olunamadığını, bu süreçte görev alan hakim ve savcıların da daha sonra FETÖ'den ihraç edildiğini kaydetti.
"Bölgeyi aradık ancak hava muhalefeti nedeniyle zirveye çıkamadık"
Lapanta, arama kurtarma çalışmalarında zirvelere bakılmadığı iddiasına ilişkin ise şunları söyledi:
"Kar yapışı tipi şeklinde devam ediyordu ve görüş mesafesi 10 metreydi. Düz yolda dahi arama yapamazsınız ama biz olayın önemi de dikkate alarak arama faaliyetleri yaptık. Bölgeyi aradık ancak hava muhalefeti nedeniyle zirveye çıkamadık. 'Bölge aranmadı.' ifadesi doğru değil ama zirveye çıkılmadığı doğrudur. Çıkılmaya çalışılsaydı başka facialara sebebiyet verilebilirdi. Bütün riskleri göze alarak arama kurtarma faaliyetlerini gerçekleştirdik. Sadece biz değil sivil arama kurtarma ekipleri de zirvede arama yapamadı. Yapmadı değil yapılamadı, hava şartları müsaade etmedi."
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan gelen bilgilerin dikkate alınmadığı yönündeki iddiaların da gerçek dışı olduğunu savunan Lapanta, ihtiyaç duyulan bütün birliği fazlasıyla gönderdiğini ve arama kurtarma faaliyetlerine gece gündüz katkı sunduğunu belirtti. Lapanta, "Dünyanın hiçbir yerinde kötü hava koşullarında arama kurtarma faaliyeti yapılmaz. Suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Bütün riskleri göze alarak görevimizi layıkıyla yerine getirdik." ifadelerini kullandı.
Lapanta, sorumluluğun il kriz yönetiminde yer alanlarda olduğunu, kendisinin sorumluluğunun bulunmadığını öne sürdü.
Avukatların sorularına da cevap veren Lapanta, "Keş Dağı'nda arama yapmak isteyen köylüler silah tehdidiyle durduruldu mu?" sorusuna, "Benim sorumluluğumda değil, İl Jandarma Komutanlığının sorumluluğundaydı." diye yanıt verdi.
Eski Kurmay Başkanı Mazlum Koçoğlu ise olayın duyulmasından 20 saat sonra Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı harekat merkezinde olduğunu, buraya gelen her türlü ihbar ve bilgilerin düzenli tutulmasını sağladığını kaydetti.
"Benim orada bulunan herhangi birine emir verme yetkim yok, amacım sadece bilgilerin doğru tutulmasını sağlamaktı. Harekat merkezine vardığımda bazı kayıtlar işlenmemişti. İşlenmesi için yol gösterdim. Bir düzensizlik vardı." ifadelerini kullanan Koçoğlu, kayıt defterlerinde bazı saatlerin daha sonra eklendiği iddialarına ilişkin de "O deftere kim imza attıysa ona sormak lazım. Atılı suçu işlemedim, beraatımı talep ediyorum." diye konuştu.
Bu arada, iddianameye "kağıt parçası" diyen bir sanık avukatı hakim tarafından uyarıldı.
Avukatların savunmasının ardından hakim, duruşmayı 29 Ocak'a erteledi.
Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca, helikopterin düştüğü tarihte Adana Jandarma Bölge Komutanı olan emekli korgeneral Ali Lapanta, eski Kurmay Başkanı Mazlum Koçoğlu, dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal ve eski Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru hakkında "görevi kötüye kullanma" suçundan 6 aydan 2 yıla kadar cezalandırılmaları talebiyle dava açılmıştı.
Paralel yapı-03 Ekim (2016) 'Kahramanmaraş 20 sanık (ilk 9) Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldüğü helikopter kazası' davası
Paralel yapı-Muhsin Yazıcıoğlu'nun şüpheli ölümü
(12 Ocak 2021, 14:13)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: