Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 sanıklı davaya esasa ilişkin savunmalarla devam edildi.
05.09.2020 11:34 Ankara'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 475 sanıklı davaya esasa ilişkin savunmalarla devam edildi.
17.08.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatı doğrultusunda darbe girişimini Akıncı Üssü'nde sevk ve idare eden sivil imamlardan olduğu belirtilen Kemal Batmaz, esasa ilişkin savunma yaptı.
Batmaz, darbe toplantısına katıldığına dair hiçbir sanık ve tanığın beyanda bulunmadığını ileri sürdü.
Uydurma suçlarla ve müşteki avukatlarının yönlendirmesiyle hakkında 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının talep edildiğini savunan Batmaz, hazırlanan iddianamede hatalar bulunduğunu öne sürdü.
Yargılama süresince mahkemenin hukuksuz uygulamalarda bulunduğunu iddia eden Batmaz, evrensel hukuk kurallarına uyulmadığını savundu.
"Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Kanunu'na muhalefet" suçlaması hakkında konuşan Batmaz, söz konusu suçlamaları reddetti. Batmaz, konuyla alakalı ilgili kurumlara yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda suç unsuruna rastlanılmadığının anlaşıldığını dile getirdi.
FETÖ ile bağlantılı dernek ve vakıflarda üyeliğinin bulunmadığını belirten Batmaz, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını söyledi.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
Tarla bakmaya geldiğini söylemişti
"Sivil imam" Batmaz, mahkemedeki ilk savunmasını 2 Ağustos 2017'de yapmış ve olay tarihinde diğer sivil sanık Harun Biniş ile tarla bakmak için Kahramankazan'a gittiğini anlatmıştı.
Darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü 143. Filo'daki kameralara yansıyan görüntüleri izletilen Batmaz, kayıtlardaki kişinin kendisi olmadığını ve darbe girişimiyle ilgisinin bulunmadığını iddia etmişti.
Akıncı Üssü'ndeki darbeye yönelik faaliyetleri yönettiği belirtilen Batmaz'ın, esasa ilişkin mütalaada "anayasal düzeni ihlal" ve "Cumhurbaşkanına suikast" suçlarından birer, 77 kişiyi "kasten öldürmek" suçundan da 77 kez olmak üzere toplam 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılması talep edilmişti.
18.08.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Savunmasında cezaevi şartlarından bahseden davanın sivil sanıklarından Biniş, yaşam koşullarının iyi olmadığını, teknik yetersizlikler nedeniyle de esasa ilişkin savunmasını hazırlarken zorluklar yaşadığını belirtti. Cezaevinde hak ihlallerine maruz kaldığını ifade eden Biniş, mahkeme heyetinin tarafsız olmadığını savundu. Mahkeme heyetinden bazı delillere ilişkin yeniden bilirkişi raporu alınması konusunda talepte bulunduğunu ancak taleplerinin kabul görmediğini aktaran Biniş, delillerin tam olarak toplanılmadan esas hakkındaki mütalaanın alındığını ileri sürdü. Mahkeme başkanının sanıkların çoğuna "Siz" diye, kendisine ise "Sen" diye hitap ettiğini söyleyen Biniş, kendisine psikolojik baskı yapıldığını iddia etti.
Biniş, savunmasına yarın da devam edecek.
Akıncı'daki görüntülerini "montaj" diyerek kabul etmemişti
FETÖ'nün "sivil imamı" olduğu belirtilen Harun Biniş, 9 Temmuz 2018'de ilk kez hakim karşısına çıkmış ve darbe girişimiyle alakasının bulunmadığını iddia etmişti.
Biniş, soruşturma aşamasında kendisine gösterilen Akıncı Üssü'nde çekilen fotoğrafın "montaj" olduğunu ileri sürmüş, Ankara Çayyolu'nda bulunan villada darbe toplantılarına katıldığına dair itirafçı beyanlarını da kabul etmemişti.
Davanın 21 Ocak 2019'taki celsesinde esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, darbenin sivil yöneticilerinden olmakla suçlanan Biniş'in "anayasal düzeni ihlal", "cumhurbaşkanına suikast" ve "kasten adam öldürme" suçlarından 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
19.08.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Darbe girişiminden kısa süre önce Akıncı Üssü'ndeki telsiz gücünün düşürüldüğünü iddia eden Biniş, 15 Temmuz'da kalkış yapan bir istihbarat uçağı ile olaylar sırasında uçuş yapan F-16'lara müdahale edilmiş olabileceğini savundu.
Sanık Biniş, dava dosyasına giren ses ve görüntü kayıtlarında da montaj ve tahrifin mümkün olduğunu iddia etti.
Örgüt bağına ve örgüt içindeki faaliyetlerine dair somut bir delil olmadığını öne süren Biniş, örgütün kriptolu haberleşme programı ByLock'u kullandığına dair tespitleri de kabul etmedi.
"Sivil imam" olmadığını belirten Biniş, darbe toplantısına katıldığına dair tanık beyanlarının ise doğruyu yansıtmadığını savundu.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
Akıncı'daki görüntülerini "montaj" diyerek kabul etmemişti
FETÖ'nün "sivil imamı" olduğu belirtilen Harun Biniş, 9 Temmuz 2018'de ilk kez hakim karşısına çıkmış ve darbe girişimiyle alakasının bulunmadığını iddia etmişti.
Biniş, soruşturma aşamasında kendisine gösterilen Akıncı Üssü'nde çekilen fotoğrafın "montaj" olduğunu ileri sürmüş, Ankara Çayyolu'nda bulunan villada darbe toplantılarına katıldığına dair itirafçı beyanlarını da kabul etmemişti.
Davanın 21 Ocak 2019'taki celsesinde esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcı, darbenin sivil yöneticilerinden olmakla suçlanan Biniş'in "Anayasal düzeni ihlal", "Cumhurbaşkanına suikast" ve "kasten adam öldürme" suçlarından 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
20.08.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, darbe girişimini Akıncı Üssü'nde sevk ve idare eden sivil imamlardan olduğu belirtilen Nurettin Oruç, esasa ilişkin savunma yaptı.
Sanık Oruç, gözaltı süreci ve cezaevinde yaşadıklarını anlattığı savunmasında, adil yargılanmadığını ve mahkemenin tarafsız olmadığını ileri sürdü.
Geçmişte Balıkesir ve Diyarbakır'da öğretmenlik yaptığını anlatan Oruç, 2014'ten sonra öğretmenliği bırakarak Ankara'ya taşındığını ve film şirketi kurarak 15 Temmuz darbe girişimine kadar bu alanda çalıştığını bildirdi.
Oruç, film sektöründeki faaliyetleri kapsamında daha önce yurt dışına gidip geldiğini, 2016'nın ilk aylarındaki ABD seyahatinin de bu kapsamda olduğunu, darbe planlamasıyla ilgisinin bulunmadığını savundu.
Darbe girişimini Akıncı Üssü'nde yöneten sivil sanıklardan olmakla suçlandığını hatırlatan Oruç, 15 Temmuz gecesi evinde olduğunu öne sürdü. Kahramankazan'a 16 Temmuz sabahı hayvancılık belgeseli çekmek üzere geldiğini iddia eden Oruç, burada gözaltına alınmasının ardından yargılanmaya başladığını belirtti.
FETÖ itirafçılarının kendisi hakkında verdiği ifadelerin basında adının yer almasından sonra gerçekleştiğini söyleyen Oruç, ifade içeriklerinin doğruyu yansıtmadığını ve örgütle bağının bulunmadığını savundu.
Oruç, olay günü kendisini Akıncı Üssü'nde gördüğünü söyleyen sanığın beyanını kabul etmediğini dile getirdi.
Davanın görülmesine yarın Oruç'un savunmasının alınmasıyla devam edilecek.
Hayvancılık belgeseli için Kahramankazan'a gittiğini savunmuştu
"Sivil imam" olduğu belirtilen Nurettin Oruç, 3 Ağustos 2017'de ilk kez mahkemede savunma yapmış ve suçlamaları reddetmişti.
Akıncı Üssü'nün bulunduğu Kahramankazan ilçesinde çekmeyi planladıkları hayvancılık, hayvan kesimi ve törenlerde hayvan etlerinin pişirilmesine ilişkin belgeselden bahseden Oruç, "Kazan Ankara'ya çok yakın, hayvancılığı gelişmiş, dolayısıyla bunu şey yapalım istedik." diye konuşmuştu.
Akıncı Üssü 143. Filo'daki görüntü ve fotoğrafları gösterilen Oruç, fotoğraftaki kişinin kendisi olmadığını öne sürmüştü. Oruç, "Koridordaki bana kısmen benziyor ama ben değilim. Kabul etmiyorum. Ben orada değilim." savunmasını yapmıştı.
Davanın 21 Ocak 2019'da görülen duruşmasında esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, darbenin yöneticisi olmakla suçladığı "sivil imam" Oruç'un "Anayasal düzeni ihlal", "cumhurbaşkanına suikast" ve "kasten adam öldürme" suçlarından 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
21.08.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, darbe girişimini Akıncı Üssü'nden sevk ve idare eden sivil imamlardan olduğu belirtilen Nurettin Oruç, esasa ilişkin savunma yaptı.
Sanık Oruç, darbe girişiminden sonra itirafçı olan ve soruşturma aşamasında gizli tanık "Şapka" kod adıyla ifade veren eski Foça Jandarma Komando Eğitim Komutanlığı Kurmay Başkan Vekili albay Hakan Bıyık'ın aleyhindeki beyanlarını kabul etmediğini dile getirdi.
Bıyık'ın ifadelerinde yer aldığı gibi "Hakan" kod adını kullanmadığını ve FETÖ'nün "jandarma sivil imamı" olmadığını ileri süren Oruç, hakkındaki ifadelerde çelişkiler bulunduğunu iddia etti. Bıyık'ın ilk ifadesinde adının yer almadığını, 13 ay sonraki ek ifadede kendisinden bahsedildiğini belirten Oruç, firari Adil Öksüz liderliğinde gerçekleştirilen darbe toplantılarına katılmadığını savundu.
Oruç, 2013-2015 yıllarında Ankara'da Bıyık'tan sorumlu kişi olduğuna dair ifadenin de doğru olmadığını, 2014 Haziran'dan sonra Ankara'ya taşındığını söyledi.
İddianame ve esas hakkındaki mütalaada, darbe yapılması kararının 2015'teki genel seçimler sonrası FETÖ elebaşı ve örgütün tepe yöneticileri tarafından alındığından bahsedildiğini anlatan Oruç, tepe yönetici konumundaki kimseyle iletişim kaydının bulunmadığını öne sürdü.
Darbe planlamasında yer aldığına dair somut bir delilin bulunmadığını savunan Oruç, "Darbe girişimi kapsamında hangi kişiden emir ve talimat aldım, kime talimat ilettim, hiçbir somut delil yok." diye konuştu.
Sanık Oruç, eski albay Bıyık dışında hiçbir itirafçının kendisini teşhis etmediğini belirterek, "Benim ne darbeyle ne de jandarmayla alakam yok." dedi.
Davanın görülmesine 24 Ağustos pazartesi devam edilecek.
Hayvancılık belgeseli için Kahramankazan'a gittiğini savunmuştu
"Sivil imam" olduğu belirtilen Nurettin Oruç, 3 Ağustos 2017'de ilk kez mahkemede savunma yapmış ve suçlamaları reddetmişti.
Akıncı Üssü'nün bulunduğu Kahramankazan ilçesinde çekmeyi planladıkları hayvancılık, hayvan kesimi ve törenlerde hayvan etlerinin pişirilmesine ilişkin belgeselden söz eden Oruç, "Kazan, Ankara'ya çok yakın, hayvancılığı gelişmiş, dolayısıyla bunu şey yapalım istedik." beyanında bulunmuştu.
Akıncı Üssü 143. Filo'daki görüntü ve fotoğrafları gösterilen Oruç, fotoğraftaki kişinin kendisi olmadığını öne sürmüştü. Oruç, "Koridordaki bana kısmen benziyor ama ben değilim. Kabul etmiyorum. Ben orada değilim." şeklinde savunma yapmıştı.
Davanın 21 Ocak 2019'da görülen duruşmasında esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, darbenin yöneticisi olmakla suçladığı "sivil imam" Oruç'un "anayasal düzeni ihlal", "cumhurbaşkanına suikast" ve "kasten öldürme" suçlarından 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
24.08.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, darbe girişimini Akıncı Üssü'nden sevk ve idare eden sivil imamlardan olduğu tespit edilen Hakan Çiçek, 2 gün planlanan savunma süresinin yetmeyeceğini belirterek, 3 gün savunma yapmak istediğini mahkeme heyetine bildirdi ve bu konuda bir karar alınmasını talep etti.
Bunun üzerine mahkeme başkanı Selfet Giray, sanık Çiçek'in talebini yerinde görmediklerini, daha önce alınan ara karalarda sürelerin açıklandığını ve sanığa 2 gün savunma yapacağının tebliğ edildiğini hatırlatarak, talebin reddine oy birliğiyle karar verdiklerini bildirdi.
Esasa ilişkin savunmasına başlayan Çiçek, "İddianamede ve mütalaada hakkımdaki suç isnatlarına yönelik bir tek maddi gerçekliği olan bilgi beyan ve hukuki delil yoktur. HTS bilgileri sanki suç deliliymiş gibi yansıtıldı." diye konuştu.
Çiçek, FETÖ'nün genel yöneticisi olarak yargılanmasının hukuka aykırı olduğunu, örgütün hangi yöneticisiyle nerede darbe girişimine yönelik bir hazırlıkta bulunduklarının iddianame ve mütalaada yer almadığını savundu.
Darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü'ne okul tanıtımı için geldiğini öne süren Çiçek, şunları söyledi:
"Ben Anafartalar Kolejinin sahibiydim. Akıncılar lojmanına kolejimin tanıtımı için gelmiştim. İki kez oradan çıkmaya çalıştım ancak komandolar çıkartmadı. Gece saat 01.00 gibi dışarda insanlar toplanınca tekbir sesleriyle, ben yine dışarı çıkmak istedim ancak komandolar beni dipçikle iterek çıkışıma izin vermediler. Sabah saatlerinde birilerinin tel örgülerden atlayarak kaçtıklarını görünce ben de atlayıp oradan uzaklaştım. Dışarıda jandarmalar tarafından gözaltına alındım. Benim üssün içinde olduğuma dair hiçbir tanık ve kamera kaydı yoktur. Çünkü ben lojmanlar bölgesindeydim üsse hiç gitmedim."
Akıncı Üssü'nden kaçarken tarlaya attığı tespit edilen cep telefonun kendisine ait olmadığını savunan Çiçek, "Dijital materyal olarak şahsıma ait sadece bir cep telefonum vardır. Patates hat kullanmadım." dedi.
"Mütalaada okulum FETÖ okulu ilan edildi. MEB'den tüm teftiş raporlarını isteyin tüm devlet kurumlarından bilgi isteyin, cemaat okullarıyla en küçük benzerliğimiz yoktur." şeklinde konuşan Çiçek, "Bana sivil yönetici sanık deniyor. TSK'dan hiç kimse benim hakkımda tek bir kelime dahi söylemedi, hakkımda belge, bilgi de yok." ifadelerini kullandı.
Firari Adil Öksüz'le birlikte Ankara'da darbe planlanan toplantılara katıldığı iddiasını reddeden Çiçek, Adil Öksüz'le aynı tarihlerde Amerika'da olmasının darbe girişimiyle bağlantısı olmadığını savundu.
Hakkında örgütün "Deniz Kuvvetleri imamı" olduğuna yönelik tanık beyanlarını da reddeden Çiçek, "3 subay bulmuşlar. Tanıklık yaptırmışlar. Ben imam değilim. Cemaatte değilim, kurmay abisi değilim, deniz kuvvet imamı değilim. Ben bunların hiçbirisi değilim. İçinde olmadığım eylemler nedeniyle yargılanmaktayım. Hiçbirini kabul etmiyorum." şeklinde savunma yaptı.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
25.08.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in talimatının ardından darbe girişimini sevk ve idare eden sivil imamlardan Hakan Çiçek, dünkü celsede başladığı esasa ilişkin savunmasına devam etti.
Çiçek, kendisi hakkında FETÖ'nün "Deniz Kuvvetleri imamı" olduğuna dair ifade veren tanıkların beyanlarının çelişkili olduğunu savunarak, bu kişilerin birileri tarafından yönlendirildiği ve kendisine iftira attıklarını iddia etti.
Darbe girişimi gecesi Akıncı Üssü'nde sorumlu olduğu örgüt mensubu askerlere emir ve talimat verdiği iddiasını da reddeden Çiçek, "Örgütsel bağlılığın temini bakımından kod adı kullanma, gizlilik ve tedbir uygulanması yer almakta iken hakkımda ifade verenler beni Hakan Çiçek olarak tanıyor. Neden benim kod adım yok? Herkesin kod adı varken ben neden kendi adımı kullanayım. Maddi gerçek budur benim kod adım yok. Tanık yok, bilgi belge yok." ifadelerini kullandı.
Gözaltına alındığı bölgeye yakın bir tarlada bulunan ve adli bilişim uzmanlarınca kendisine ait olduğu tespit edilen cep telefonu hakkında da konuşan Çiçek, aktif kullandığı bir cep telefonu olduğunu, o telefonun da o gece yanında bulunmadığını ve tarlada bulunan telefonla ilgili bir bilgisi olmadığını iddia etti.
Çiçek, firari sanıklardan Adil Öksüz'le aynı tarihte Ankara'ya gelmediğini belirterek, Öksüz'ün Amerika'da olduğu tarihlerde kendisinin de aynı ülkede olmasının hayatının olağan bir parçası olduğunu savundu.
Amerika'ya ticari işleri için sürekli gittiğini belirten Çiçek, bu seyahatlerinin darbeye hazırlık kapsamında olmadığını savundu.
Okulunun FETÖ ile bağlantılı olmadığını iddia eden Çiçek, örgütün şifreli haberleşme programı ByLock'u kullanmadığını ileri sürdü.
Davanın görülmesine yarın devam edilecek.
Gülen'in kaldığı yerin kantinini işletiyordu
Örgütün sivil yöneticilerinden olduğu belirlenen Çiçek, 3 Ağustos 2017'de ilk kez hakim karşısına çıkmıştı. FETÖ'nün "Deniz Kuvvetleri imamı" olduğu ileri sürülen Çiçek, mahkemede kapatılan Anafartalar Kolejinin sahibi olduğunu anlatmıştı.
Çiçek, 16 Temmuz sabahı saat 08.00-08.30'dan itibaren 2-2,5 saat tarlada yürüyerek bir köye ulaşmaya çalıştığını, yürüyüşü sırasında içinde 23 bin 800 dolar olan bir çanta bulduğunu iddia etmişti.
Kendisini 15 Temmuz'da Akıncı Üssü'ne davet eden eski albay Ahmet Özçetin ile Anafartalar Kolejinin Çankaya Yıldız'daki şubesinde olaydan 2 gün önce tanıştığını öne süren Çiçek, Akıncı Üssü'ne "sosyal etkinlik" için gittiğini savunmuştu.
Çiçek, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yurtdışına kaçmadan önce kaldığı örgüte bağlı FEM Dershanesinin Altunizade şubesinin kantinini işlettiği sırada Gülen'i orada hiç görmediğini iddia etmişti.
Akıncı Üssü'ndeki darbeye yönelik faaliyetleri yönettiği belirtilen Çiçek'in, esasa ilişkin mütalaada "anayasal düzeni ihlal" ve "Cumhurbaşkanına suikast" suçlarından birer, 77 kişiyi "kasten öldürmek" suçundan da 77 kez olmak üzere toplam 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılması talep edilmişti.
26.08.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Duruşmada esasa ilişkin savunma yapması beklenen eski tuğgeneral Bekir Ercan Van, 21 Ağustos'ta dilekçe yazarak "reddi heyet" talebinde bulunduğunu ve mahkemenin buna ilişkin bir karar almadığını belirtti.
Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Selfet Giray, duruşma savcısının görüşünü sorduktan sonra sanığın talebini yerinde görmediklerini bildirdi.
Sanık Van, Malatya'dan duruşmayı izlemek için geldiğini söylediği ailesinin mahkeme salonuna alınmasını ve bu yönde bir karar alınmasını istedi.
Başkan Giray ise yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında izleyici ve müştekilerin Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlantı kurulan ikinci salonda duruşmayı takip ettiklerini, duruşma salonuna görevi olmayan kimsenin alınmadığını hatırlattı.
Kısa müzakerenin ardından ara kararı açıklayan Başkan Giray, sanık yakınlarının SEGBİS vasıtasıyla diğer salonda duruşmayı izlediğini, Kovid-19 tedbirleri kapsamında sanık yakınlarının duruşma salonuna alınma talebinin reddine karar verildiğini bildirdi.
Esasa ilişkin savunma yapmadan önce 104 sayfalık "reddi heyet" talebi bulunan dilekçeyi okuyacağını ifade eden Van, mahkemenin tarafsızlığını yitirdiğini öne sürerek heyetin dosyadan çekilmesini talep etti. Mahkemenin yargılama boyunca tevsi tahkikat taleplerini reddettiğini iddia eden Van, esasa ilişkin savunması için verilen 2 günlük sürenin de yeterli olmadığını savundu.
Sanık Van, 2012-2014 döneminde Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığı'nda görevli olduğu dönem Suriye meselesiyle alakalı üst düzey generallerin katıldığı istihbari toplantı hakkında konuşacağını belirterek, bunun için duruşmanın kapalı görülmesi talebinde bulundu.
Cumhuriyet savcısının görüşünün ardından ara kararı açıklayan Başkan Giray, sanığın talebinin duruşmanın konusuyla alakalı olmadığı ve devlet sırlarının ifşa edilmesinin yargılamaya bir şey katmayacağı gerekçesiyle talebi reddetti.
Sanık Van, Mahkeme Başkanı Selfet Giray, üye hakimler Ömer Ünal ve Erhan Karakaya'nın adil yargılama yapamayacağını ileri sürerek, reddi heyet talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, talebi yerinde görmeyerek istemi reddetti.
Duruşmaya yarın devam edilecek.
- 79 kez ağırlaştırılmış müebbet istemi
FETÖ'nün atama listesinde sözde "Adana Sıkıyönetim Komutanı" olarak gösterilen sanık Bekir Ercan Van'ın, darbe girişiminin başarısız olduğu anlaşılınca ABD Hava Harekat Merkezi'ne giderek ABD'ye sığınma talebinde bulunduğu tespit edilmişti.
Cumhuriyet savcısı, 21 Ocak'taki esasa ilişkin mütalaasında, sanık Van hakkında "Anayasayı ihlal" suçundan 1, "Cumhurbaşkanına suikast" suçundan 1 ve 77 kişiyi "kasten öldürmek"ten 77 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini talep etmişti.
Ayrıca Van'ın, 206 kişiyi "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 4 bin 120, 22 kişiyi "hürriyetinden yoksun kılmak" suçundan 462, Korgeneral Zekai Aksakallı'ya yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs" suçundan ise 15 yıl 9 aya kadar olmak üzere toplam 4 bin 597 yıl 9 aya kadar mahkumiyeti istenmişti.
27.08.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı.
Dünkü celsede başladığı beyanlarına devam eden eski tuğgeneral Bekir Ercan Van, mahkemenin tarafsızlığını yitirdiğini ve tevsi tahkikat taleplerinin reddedildiği gerekçesiyle "reddi hakim" talebinde bulundu.
Cumhuriyet savcısının görüşünün ardından ara kararı açıklayan Mahkeme Heyeti Başkanı Selfet Giray, "Sanık Bekir Ercan Van ve müdafisinin mahkeme heyetine yönelik 'hakimin reddi' taleplerinin, CMK 22 ve 24. maddelerindeki yasal koşulları bulunmadığı gibi davayı uzatmaya yönelik olduğu anlaşıldığından geri çevrilmesine oy birliğiyle karar verilmiştir." ifadesini kullandı.
Esasa ilişkin savunmasına başlayan Van, 18 iş günü savunma yapacak şekilde 2 bin 160 sayfalık beyan hazırladığını belirterek, mahkemenin savunma süresini 2 günle sınırlı tutmasının hukuka uygun olmadığını savundu.
Ankara'yı bombalayan jetlere yakıt ikmali sağlayan tanker uçakların kaldırılması emrini verdiği yönündeki savcılık mütalaasını reddeden Van, "15 Temmuz gecesi hava üs komutanı olarak benim personelime verdiğim emirler yasal emirlerdir. Onların bir suçu yoktur, benim emirlerimi yerine getirmişlerdir." şeklinde konuştu.
Sanık Van, gözaltı süreci ve cezaevinde yaşadıklarını anlattığı savunmasında, adil yargılanmadığını ve mahkemenin tarafsız olmadığını ileri sürdü. Mütalaadaki suçlamaları kabul etmeyen Van, darbe girişimine katılmadığını, terör örgütü yöneticisi sıfatıyla yargılanmasının adil olmadığını öne sürdü.
Yarın ve pazartesi savunma yapması planlanan sanık Kemal Mutlum, sağlık sorunları nedeniyle beyanda bulunmayacağından, duruşmaya 1 Eylül'de devam edilecek.
79 kez ağırlaştırılmış müebbet istenmişti
FETÖ'nün atama listesinde sözde "Adana Sıkıyönetim Komutanı" olarak gösterilen sanık Bekir Ercan Van'ın, darbe girişiminin başarısız olduğu anlaşılınca ABD Hava Harekat Merkezi'ne giderek ABD'ye sığınma talebinde bulunduğu tespit edilmişti.
Cumhuriyet savcısı, 21 Ocak'taki esasa ilişkin mütalaasında, sanık Van hakkında "Anayasayı ihlal" suçundan 1, "Cumhurbaşkanına suikast" suçundan 1 ve 77 kişiyi "kasten öldürmek"ten 77 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesini talep etmişti.
Ayrıca Van'ın, 206 kişiyi "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 4 bin 120, 22 kişiyi "hürriyetinden yoksun kılmak" suçundan 462, Korgeneral Zekai Aksakallı'ya yönelik "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaya teşebbüs" suçundan ise 15 yıl 9 aya kadar olmak üzere toplam 4 bin 597 yıl 9 aya kadar mahkumiyeti istenmişti.
01.09.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, hakkında 79 kez "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası talep edilen eski tuğgeneral Recep Sami Özatak, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasına başladı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da Hava Kuvvetleri Komutanlığı Lojistik Başkanlığı Sistemler Daire Başkanı olan Özatak, iddianame ve mütalaada isnat edilen suçlamaların somut delillere dayanmadığını, aleyhindeki tanık beyanlarının ise gerçeği yansıtmadığını iddia etti.
Mütalaada eksikliklerin olduğunu savunan Özatak, etkili bir soruşturma ve kovuşturma yapılmadığı için mağdur edildiğini savundu.
Özatak, dava dosyasındaki idari tahkikat, bilirkişi ve Adli Tıp Kurumu raporlarının maksatlı hazırlandığını, telsiz ve güvenlik kamera kayıtlarının da tahrif edildiğini öne sürdü.
Hava Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezi'ne yetkisi olmadığı halde girmekle suçlandığını hatırlatan Özatak, normal çalışma akışında her gün harekat merkezine gidip lojistik faaliyetlere ilişkin brifing aldığını söyledi.
Görev alanı kapsamındaki bir birime gitmekle suçlanmasına anlam veremediğini ifade eden Özatak, darbe girişimine katkı sağlayacak bir emir vermediğini, aynı şekilde emir de almadığını ileri sürdü.
Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ı da suçlayan Özatak, savunmasına yarın kaldığı yerden devam edecek.
02.09.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar ve taraf avukatları katıldı.
Hakkında 79 kez "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası talep edilen eski Tuğgeneral Recep Sami Özatak, esas hakkındaki mütalaaya karşı dün başladığı savunmasını tamamladı.
Özatak, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da, Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki (HKK) mesaisini tamamlayıp çıkmak üzereyken Genelkurmay Başkanlığından, Türkiye genelindeki uçuşların iptal edildiğine ilişkin emrin gelmesi üzerine karargahta kalmaya devam ettiğini ve bu süre boyunca kanunsuz bir eylemde bulunmadığını, herhangi bir kimseyi de yanlış yönlendirmediğini iddia etti.
Aleyhindeki ifadelerde çelişkilerin bulunduğunu ileri süren Özatak, bu nedenle söz konusu beyanların hükme esas alınamayacağını aktardı.
Sanık avukatının da beyanda bulunmasının ardından duruşmaya, yarın devam edilmek üzere ara verildi.
03.09.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve taraf avukatları katıldı.
Hakkında 79 kez "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası talep edilen dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HKK) İstihbarat Başkanı eski Tuğgeneral Aydemir Taşçı, esasa ilişkin savunmasına başladı.
Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz'da sızma teşebbüsü olduğu gerekçesiyle HKK karargahına çağrıldığını iddia eden Taşçı, komutanlık binasına geldikten bir süre sonra dönemin HKK Personel Başkanı emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın Harekat Merkezinin önünde bir personele ateş etmesi için emir verdiği bilgisini aldığını aktardı.
Bu olaydan sonra Yazgılı'nın derdest edildiğine şahit olmadığını belirten Taşçı, olayların yatışması üzerine zemin kattan komutanlık katına çıktığını, bu esnada Genelkurmay Başkanlığından sözde sıkıyönetim emirleri ve atama listesi geldiğini anlattı.
Darbe girişiminden bu gelişme üzerine haberdar olduğunu ileri süren Taşçı, o andan itibaren girişime katkı sağlayacak herhangi bir eylemde bulunmadığını, Tümgeneral Yazgılı'nın emriyle tecritte tutulduğunu belirterek şöyle devam etti:
"Silah ve telefonum yanımdaydı ama kargaşaya neden olmamak için yerimde kaldım. Gelişmeleri televizyonda üzülerek izledim. Sabah saatlerinde Merkez Komutanlığından gelen personelce gözaltına alındım. Hiçbir yere kaçmadım, o saatte kadar görevli olduğum komutanlıkta bekledim. Korkakça saklanmadım. O gün elini taşını altına koyan birisi olarak burada cezalandırılıyorum. Soruşturma aşamasından bugüne kadar verdiğim beyanlar birbirini desteklemektedir, aralarında çelişki yoktur. İlk günden bu yana doğruyu söylüyorum."
Akıncı Üssü'ne gitmediğini, bütün gece HKK karargahında kaldığını anlatan Taşçı, polis raporunun yanı sıra tanık beyanlarının da kendisini doğrulandığını kaydetti.
FETÖ yöneticisi olmakla da suçlandığını hatırlatan Taşçı, hayatının hiçbir döneminde örgütle ilişkisinin olmadığını öne sürerek bu yöndeki iddiaların somut delillere dayanmadığını savundu.
Sanık Taşçı, savunmasına yarın kaldığı yerden devam edecek.
04.09.2020 GÜNKÜ DURUŞMADA YAŞANANLAR
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar ve taraf avukatları katıldı.
Hakkında 79 kez "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası talep edilen dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı (HKK) İstihbarat Başkanı eski Tuğgeneral Aydemir Taşçı, dün başladığı esasa ilişkin savunmasını tamamladı.
Hakkında isnat edilen suçlamaların somut delillere dayanmadığını iddia eden Taşçı, lehinde delil sayılabilecek olguların görmezden gelindiğini iddia etti.
Taşçı, mütalaada eksikliklerin olduğunu, etkili bir soruşturma ve kovuşturma yapılmadığı için mağdur edildiğini savundu.
Olay tarihinde, sızma girişimi olduğu bilgisi üzerine karargaha geldiğini belirten Taşçı, sıkıyönetim emirlerinin yayımlanmasıyla darbe girişiminden haberdar olduğunu ileri sürdü.
Bu gelişmenin ardından darbe girişimine katkı sunacak bir eylemde bulunmadığını iddia eden Taşçı, telefon ve güvenlik kamera kayıtları ile bazı tanık beyanlarının da kendisini doğruladığını kaydetti.
Türkiye genelindeki eylemlerden sorumlu tutulmasının yanı sıra FETÖ yöneticisi olmakla da suçlandığını hatırlatan Taşçı, hayatının hiçbir döneminde bu yapıyla ilişkisinin olmadığını ileri sürdü.
Dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ile HKK Personel Başkanı emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı'nın darbe girişimini önceden bildiğini savunan Taşçı, bu iki ismin komutanlık sorumluluğunun yerine getirmedikleri için çok sayıda kişinin mağdur olduğunu iddia etti.
Dedesinin kalaycı, babasının da inşaat işçisi olduğunu belirten Taşçı, şöyle devam etti:
"Anadolu'nun bağrından kopan bir asker olarak devletim gelişsin diye gayretle çalışırken, birileri de ayağımızı kaydırmak için çalışıyormuş. Vatan haini ilan edildik ama gerçekler elbet bir gün ortaya çıkacaktır. Burada asıl mağdur edilen TSK ve milletimizdir. İlk anda itibaren karargaha sızma teşebbüsü olduğunu düşünerek hareket ettim çünkü elimizde başka bir bilgi yoktu. Saat 23.45'te sıkıyönetim mesajı geldiğinde gerçekleri anladım. Ancak kurmay başkanı, beni komuta katında tecrit ettiği için irtibat sağlayamadım. Sözde atama listesinde aynı göreve devam edeceğim yazılmış, benzer konumunda olan kişiler tahliye edildi. Bir kez daha söylüyorum, ben ne darbeciyim ne de örgüt yöneticisi."
Mahkemeden tahliye ve beraat talebinde bulunmayacağını, bunun yerine adalet istediğini dile getiren Taşçı, savunmasını Özdemir Asaf'ın "Juri" şiirini okuyarak tamamladı.
Öte yandan davanın öğleden sonraki bölümünde, duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme salonuna getirilen bazı darbe sanıkları, salonda kendilerine ayrılan bölümde oturan sivil imamlar Kemal Batmaz, Hakan Çiçek ve Nurettin Oruç'u el ve başlarıyla selamlamadıkları görüldü.
Söz konusu sivil imamların, Akıncı Üssü'nde darbe girişimini yönettikleri ortaya çıkmıştı.
Ayrıca sanıklardan eski Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanı tuğgeneral Hakan Evrim'in darbenin yönetildiği 143. Filonun koridorunda karşılaştığı Kemal Batmaz'a baş selamı verdiği anlar da güvenlik kameralarına yansımıştı.
Paralel Yapı-15.07.2016-Ankara 475 sanık (ilk 486) Darbe/Akıncı Hava Üssü davası
(05 Ağustos 2020, 11:34)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: